GÜNDEM - 04 Şubat 2018 Pazar 12:02

Coğrafi işaretli ürünlerde amblem zorunluluğu

A
A
A
Coğrafi işaretli ürünlerde amblem zorunluluğu

Tescilli coğrafi işaretli ürünlerde amblem kullanımının zorunlu hale getirilmesi ile birlikte Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil işlemleri tamamlanan tarım ve tarım dışı ürünler de coğrafi işaret amblemi ile marketlerde yerini aldı.

10 Ocak 2018 tarihi itibariyle tescilli coğrafi işaret ile birlikte amblem kullanımı zorunlu hale getirildi. Böylece; Finike Portakalı, Taşköprü Sarımsağı, Malatya Kayısısı, Kayseri Pastırması, Ezine Peyniri gibi tescili tamamlanan ürünler coğrafi işaret amblemi ile marketlerde yerini aldı.

Konuya ilişkin bilgi veren Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. Habip Asan, “10 Ocak 2017 tarihinde Sınai Mülkiyet Kanunu veya bir başka isimle yeni Patent Kanunu yürürlüğe girdi. Bu Kanun’da pek çok Sınai Mülkiyet hakkında getirilen düzenlemeler var. Coğrafi işaretler de bu Kanun’un önemli bir parçasıdır. Türkiye’de yöresel değerlerimiz ile ilgili, bir yörede belli özelliklerle öne çıkan tarım ürünleri veya tarım dışı ürünler ile ilgili düzenleme yapıldı. Bunlara coğrafi işaretler diyoruz. Yaklaşık bir yıldır da bu mevzuat yürürlükte. Son bir yıldır da 100’ün üzerinde coğrafi işaret tescili yapıldı ve toplam tescil sayısı şu anda 300’ü geçti. Yasa da ikinci bir düzenleme ise, coğrafi işaretlerde amblem kullanım zorunluluğu getirildi. 10 Ocak 2018 tarihine kadar süre verildi ve 29 Aralık 2017 tarihinde bu konuyla ilgili yönetmelik yürürlüğe girdi. Bundan sonra piyasada coğrafi işaret tescili almış ürünlerimiz, örneğin Taşköprü Sarımsağı, Finike Portakalı, Antep Baklavası, Aydın İnciri, Giresin Tombul Fındığı gibi ürünler marketlerde satıldığı zaman tüketici bu ürünler üzerinde tescilli coğrafi işaret amblemini görmek zorundadır” ifadelerini kullandı.

Coğrafi işaret ambleminin 3 ayrı renkte olduğunu kaydeden Asan, kırmızı renkli amblemin menşei ürünler, yeşil renkli amblemin mahreç ürünler, turkuaz renkli amblemin ise geleneksel ürünler için kullanıldığını söyledi. Coğrafi işaretlerde amblem kullanım zorunluluğu ile daha fazla katma değer hedeflediklerini belirten Asan, “Malatya Kayısısı, Aydın İnciri gibi eğer sadece o bölgede yetiştiriliyorsa bunlara menşei diyoruz ve kırmızı logodan oluşuyor. Antep Baklavası, Akçaabat Köftesi, Adana Kebap gibi belli bir bölgeye ait ancak başka şehirlerde de üretilebiliyorsa bunlara mahreç diyoruz ve yeşil logodan oluşuyor. Geleneksel ürünler ise turkuaz renkli amblem ile yer alacak. Şu anda bunlarla ilgili tescilli coğrafi işaret işlemleri devam ediyor. Ezogelin Çorbanın başvurusu yapıldı. Yakın bir zamanda İrmik Helvası ve Menemenin başvurularını bekliyoruz. Böylece, tüketiciler daha bilinçli bir şekilde bu ürünleri alıp, rahat bir şekilde tüketebilecek. Diğer taraftan ise bu ürünlerimizin marka değeri artacak ve üreticilerimiz daha fazla para kazanacak. Yurt dışına ihraç ettiğimiz ürünlerden daha fazla katma değer ortaya çıkartacağız” dedi.

Tescilli coğrafi işaretli ürünler nerede yer alacak?

Coğrafi işaret kullanım zorunluluğunun pazarlarda da uygulanacağını vurgulayan Asan, “Örneğin Malatya Kayısısını Haziran, Temmuz ayında tazesi çıktığı zaman pazardan açık bir şekilde alıyoruz. Malatya Kayısısını aldığınız zaman tezgah üzerinde bu bir tescilli coğrafi işarettir diye kırmızı amblemi göreceksiniz. Kayısı aynı zamanda kuru kayısı olarak marketlerde ambalajlı olarak da satılabilir. Onun da üzerinde yine Türk Patent ve Marka Kurumunun tescilli coğrafi işaret amblemini göreceksiniz. Pazarlarda, marketlerde bu ifade etmiş olduğum 300 üzerinde tescilli ürünü alabilirsiniz. Bu ürünleri tükettiğiniz zaman iki şeyden emin olacaksınız; bunlar Türk Patent ve Marka Kurumunda tescilli coğrafi işaretlerdir, aldığım ürün tescili yapılmış, üretim yöntemleri belli olan, güvenli ve sağlıklı bir şekilde tüketebileceğim bir üründür. Bu ürünleri ülke olarak ihraç ettiğimiz zaman Türkiye’ye daha fazla döviz girdisi olacak, cari açığımızın kapatılmasına daha fazla katkı sağlayacak, ülkelerin kalkınmasında veya ülke içerisinde kırsal bölgelerin kalkınmasında coğrafi işaretler önemli bir kaldıraçtır” diye konuştu.

Coğrafi işaret tescili için gerekli şartlar

Denetimden geçmemiş ya da tescilde belirtilen kriterlere uygun olarak üretilmemiş bir ürün üzerinde coğrafi işaret ambleminin kullanılması durumunda bir yaptırım uygulanıp uygulanmayacağına yönelik Habip Asan şu bilgileri verdi:

“Tescil için 67 ve 69 sayılı Sınai Mülkiyet Kanun’unda belli koşulları sağlayan işaretler tescil edilebiliyor. Bu işaretler belli bir bölgeye, sınırları belli olan bir bölgede ve beli özellikleri sağlayan ürünler için söz konusudur. Aydın İnciri, Malatya Kayısısı gibi ürünler tarımsal ürünlerdir ama Devrek Bastonu, Oltu Taşı gibi ürünlerde tarım dışı ürünlerdir. Bunlar ilgili mevzuat koşullarının yerine getirilmesi şartı ile Belediyeler, Valilikler, Kaymakamlıklar, Sivil Toplum Kuruluşları bize başvuruda bulunuyor, başvuru yaptıktan sonra ilgili mevzuat koşullarını sağlayan coğrafi işaretler tescil ediliyor. Edildikten sonra piyasaya sunuluyor, amblem yapıştırılıyor. Böylece, Türkiye’de bu ürünler ile ilgili daha fazla katma değer ortaya çıkartıyor, ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz. Eğer bir kişi coğrafi işaret olmadığı halde, örnek olarak kişi Taşköprü Sarımsağını değil de başka bir sarımsak üzerinde eğer amblemi yapıştırırsa şikayet üzerine kişi hakkında işlem yapılır, bu ürünler piyasadan toplatılır ve Türk Ticaret Kanunundaki ilgili hükümler işletilir. Böylece bu işin gerçek üreticileri korunmuş olur. Coğrafi işaret olmadığı halde bu amblemlerin kullanılması yasaktır ve şikayet üzerine çeşitli yaptırımlara tabidir.”

“Türkiye’de 2 bin 500’ün üzerinde tescil edilebilecek coğrafi işaret var”

Şu anda 300’ün üzerinde coğrafi işaret tescilinin olduğunu ve yaklaşık 400 adet coğrafi işaretin tescil işlemlerinin devam ettiğine dikkat çeken Asan, “Bizim yaptığımız ön incelemelerde, Türkiye’de yaklaşık 2 bin 500’ün üzerinde tescil edilebilecek coğrafi işaretlerimiz var. Bunların bir kısmının Avrupa Komisyonunda da tescil işlemlerini başlattık. Bunlardan bazıları; Antep Baklavası, Aydın İnciri, Malatya Kayısısı. Coğrafi işaretler olarak hem Türkiye’de, hem de Avrupa Komisyonunda tescil işlemleri tamamlandı. Kayseri Mantısı, Kayseri Pastırması, Kayseri Sucuğu, Aydın Kestanesi gibi ürünlerin de Avrupa Komisyonunda tescil işlemleri devam ediyor. Şu anda Avrupa Komisyonunda 11 tane tescil işlemleri devam eden ürünümüz var. Bu sayıları da arttırmak istiyoruz. Sadece ülkemizde değil, uluslararası arenada da bu ürünlerin tescilini yaparak bu ürünlerin bilinirliğini Avrupa’da ve tüm dünyada sağlamaya çalışıyoruz” açıklamasını yaptı.

“Coğrafi işaretli ürünler diğer ürünlere göre yüzde 15 daha pahalı”

Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Asan, coğrafi işaretli ürünlerin diğer ürünlere göre yüzde 15 daha pahalı olacağını belirterek, “Üretim yöntemleri, standartları belli olduğu için ne aldığını biliyorsunuz. Bu ürünler daha nitelikli, kaliteli ve katma değeri yüksek ürünlerdir. O nedenle biraz daha fazla para vermeniz gerekiyor. Ama bunun yanında bu ürünler pahalı olmasına rağmen daha fazla satılan ürünlerdir. Ayrıca fiyat farkı da üreticiye gidiyor. İşin temel felsefesi de bu. Katma değeri yüksek bir ürün ortaya çıkartmak. Eşdeğer ürünlere göre daha pahalı oluyor ama tüketiciler bu ürünleri daha çok tercih ediyor. Çünkü tüketiciler ne aldığını biliyor. Türkiye’nin coğrafi işaretler anlamında bölgesinde ve dünyada önemli bir ülke olmasını hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

İlker Turak - Ömer Çetin - Mustafa Apaydın
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahya’da hacı adaylarına uygulamalı eğitim Kütahya Müftülüğü tarafından hacı adayları için "Hac Hazırlık Semineri" düzenlendi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organizasyonuyla Musab Bin Umeyr Camii’nde düzenlenen Kütahya İl Müftüsü Dr. İrfan Açık’ın katıldığı seminerde, İl Müftü Yardımcısı Tahsin Ekim tarafından hac ibadetini yerine getirecek hacı adayları için Kabe maketi kullanılarak uygulamalı eğitim verildi. Eğitimde hacı adaylarına, hac ibadeti esnasında dikkat edilmesi gereken konular anlatıldı. 2024 Hacı adayları için iki günlük bir seminer düzenlediklerini söyleyen Kütahya İl Müftü Yardımcısı Tahsin Ekim, "Bu seminerlerimizde hacı adaylarımıza orada yapacakları ibadetlerle alakalı, otelde, yemekhanede, tavaf esnasında karşılaşacakları problemler ve bunların nasıl aşılabileceği ile alakalı, toplu yaşamanın kurallarını, neler yapılması gerektiğini anlattık. Akabinde de maketimizle, uygulamalı olarak, Kabe’de tavafın nasıl yapılacağı, umrenin, sa’yın nasıl yapılacağını ve Kabe’nin bölümlerini burada da dikkat edilecek hususlarla alakalı olarak, hacı adaylarımıza genel bir bilgilendirme yaptık. Allah tüm hacı adaylarımızın haccını kabul etsin. Allah nasip ederse Kütahya’dan ilk Müftülükle gidecek olan hacı adaylarımız ayın 23’ünde inşallah kafilemiz Altıntaş Havaalanından hareket ederek ilk önce Medine’ye, oradaki ibadetlerinden sonra Mekke’ye geçecekler. İnşallah arefe günü hacı olduktan sonra, 5 Temmuz günü Türkiye’ye dönüş yapmış olacaklar. Mevlam bu süre zarfında bütün hacı adaylarımızı, Arafat’ta hacı olmalarını, döndükten sonra da hacı kalmalarını, samimi bir Müslüman olmalarını, ilk önce bizlere sonra tüm hacı adaylarımıza nasip eylesin İnşallah" diye konuştu. Seminere katılan hacı adayları heyecanlı ve çok mutlu olduklarını dile getirdiler.
Hakkari Köprüden geçmek isteyen yaşlı adam dereye düştü Hakkari’de bahçe işleri için tarlasına giden H. İbrahim Keskin isimli vatandaşın Katramas Deresi’ne düştüğü bilgisi üzerine bölgede arama kurtarma çalışması başlatıldı. Alınan bilgilere göre olay, sabah saatlerinde Karşıyaka Mahallesi’nde meydana geldi. 60 yaşındaki H. İbrahim Keskin, Pirodan mevkiinde bulunan bahçesine giderken Katramas Deresi üzerindeki köprüden geçeceği sırada dengesini kaybederek dereye düştü. Olayın haber verilmesiyle bölgeye gelen AFAD ekipleri, halatlarla dere kenarına inerek çubuk yardımıyla arama çalışması başlattı. Bölgeye gelen İl Emniyet Müdürü İdris Yılmaz yetkililerden bilgi alırken sağlık ve itfaiye ekipleri de hazır bekletiliyor. Çalışmalara katılan Karşıyaka Mahalle Muhtarı Vahap Ataman, “Mahalle sakinleri, demir çubukları ve korkulukları tahrip olan köprü için defalarca şikayette bulundu. Fakat hiçbir önlem alınmadı. Köprü ve dere çok tehlikeli. Günde yüzlerce aile buraya pikniğe gelirken, yüzerce öğrenci de bu köprüden geçiyor. Bu sabah yine bahçesine giden yaşlı bir amcamız bu köprüden dereye düşüyor. Şu an arama çalışmaları devam ediyor. Debisi yükselen dere her yıl can alıyor. Lütfen yetkililer dere boyunca ıslah çalışması başlatsın ve köprüyü onarsın” dedi. Görgü tanığı Mustafa Taş ise köprünün karşı tarafında bahçe işleri yaparken yaşlı adamın bir anda kaybolduğunu belirterek, “Peşinden koştum fakat bulamadım. Geri dönüp ailesini aradım. Onlarda ekipleri aradı. Şu an arama çalışmaları devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Elazığ 41. Mühendislik Dekanları Konseyi toplantısı Elazığ’da başladı Elazığ’da Fırat Üniversitesi’nin ev sahipliğinde iki gün sürecek olan 41. Mühendislik Dekanları Konseyi toplantısı başladı. 41. Mühendislik Fakültesi Dekanlar Konseyi toplantısı, bu yıl Türkiye’nin farklı üniversitelerinden 85 mühendislik fakültesi dekanının katılımıyla Fırat Üniversitesi (FÜ) ev sahipliğinde yapılıyor. FÜ Atatürk Kültür Merkezi’nde toplantının öğleden önceki bölümünde, mühendislik fakültelerindeki eğitim-öğretim, kontenjan, mezunların istihdamı ve güncel konular ele alındı. Konsey Genel Kurulu’nun yapılacağı toplantının öğleden sonraki bölümünün ise görüş, öneri ve soru cevap kısmı ile son bulacağı bildirildi. ’’Bizim için gerçekçi olanı ele alıyoruz’’ Açılış konuşması yapan Mühendislik Dekanlar Konseyi Genel Sekreteri Prof. Dr. Berna Dengiz, ’’41. Mühendislik Dekanları Konseyi toplantısını Elazığ Fırat Üniversitesi’nde yapmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Birlikte olmak ve bu toplantıda birçok sorunumuzu konuşmak, paylaşmak, yeni öneriler geliştirmek için buradayız. Bildiğimiz gibi üniversiteler bilginin tek kaynağı olmaktan çıkmış durumda. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişim yaşamımızı ve toplumun yapısını bu denli değiştirmişken, yeni öğretim ilişkilerini oluşturmuşken, bu değişim ve dönüşüm içinde yetişen gençlerimizi iyi mühendis olarak yetiştirmenin yollarını birlikte bu toplantıda arayacağız. Yetkin mühendislik konusunu yeniden gündeme getirmemiz lazım. Özellikle deprem olayı bizim için artık kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Nitelikli eğitim programlarını çalışıyoruz. Endüstri 4.0’ı konuşuyoruz. Bizim için gerçekçi olanı ele alıyoruz. Bunları bugün ve yarınki toplantılarda birlikte konuşacağız” dedi. FÜ Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş ise, ’’Üniversitemiz, yaklaşık 50 yıllık bir geçmişe sahip. Halihazırda 18 fakülte, 3 yüksekokul, 9 meslek yüksekokulu ve 4 lisans enstitü ile eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetlerimize devam ediyoruz. Bugün de ülkemizin çok farklı üniversitelerinden dekan hocalarımız bir araya geldiler. Buradaki dekan hocalarımız da muhakkak ülkemizde mühendislik alanının gitmekte olduğu yolu, mühendislik alanında müfredatlarımız yeni gelişmelere nasıl uyarlanabilir veya revize edilebilir gibi konular üzerinde çalışmalar yapacaklar. Bu çalışma rapor haline getirilecek. Hocalarımız, bunu muhakkak YÖK ile paylaşmış olacaklar. Bu ülkemizde mühendisliğin gelişmesi, milli teknoloji hamlelerinin bu coğrafyada gerçekleşebilmesi için muhakkak YÖK’e ışık tutacaktır. Bu yüzden hocalarımızın bugün ve yarın yapacakları çalışmanın çok kıymetli olduğuna inanıyorum” diye konuştu. İki gün sürecek olan toplantıya Elazığ Vali Yardımcısı Armağan Yazıcı, Elazığ Belediye Başkan Vekili Nazif Bilginoğlu, FÜ Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, Mühendislik Dekanlar Konseyi Genel Sekreteri Prof. Dr. Berna Dengiz ile dekanlar ve öğrenciler katıldı.