POLİTİKA - 13 Ekim 2015 Salı 19:37

Erdoğan'dan Ankara saldırısıyla ilgili flaş talimat!

A
A
A
Erdoğan'dan Ankara saldırısıyla ilgili flaş talimat!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'daki terör saldırısıyla ilgili olarak Devlet Denetleme Kurulu'na talimat verdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ankara Garı'nda yine canlı bomba eyleminde hayatını kaybeden 97 vatandaşımız için de yine yüreğimiz aynı samimiyetle yanmaktadır. Biz ölümler arasında ayrım yapmadığımız gibi katiller arasında da terör örgütleri arasında da ayrım yapmıyoruz" dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, resmi ziyaret kapsamında Türkiye'ye gelen Finlandiyalı Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ortak basın toplantısı düzenledi.

Ankara Garı önünde meydana gelen patlamayla ilgili düşüncelerini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Olayın olduğu gün bir yazılı açıklamayla değerlendirmede bulunmuştum. Bilindiği gibi Ankara Garı önünde yaşanan iki ayrı patlama sonucu 97 vatandaşımız hayatını kaybetti, çok sayıda vatandaşımız da yaralandı. Demokratik haklarını kullanmak üzere bir araya gelen sivil toplum kuruluşlarımızın düzenlediği toplantı öncesinde yaşanan bu elim olay bizi derinden üzmüştür. Öncelikle bu terör eyleminde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar temenni ediyorum. Türkiye'nin birliğine, beraberliğine, huzuruna, istikrarını, hedeflerine yönelik bu terör saldırısını bir kez daha şiddetle kınıyorum" ifadelerini kullandı.

"Şu gerçeğin tüm dünya ve tüm vatandaşlarımız tarafından bilinmesini istiyorum" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu saldırı Türkiye'ye yapılmıştır. Saldırının hedefi orada bulunan vatandaşlarımızla birlikte ülkemizin ve milletimizin tamamıdır. Yine üzüntüyle belirtmek mecburiyetindeyim ki Türkiye terör örgütleriyle terörün sinsi ve acımasız yöntemleriyle ilk defa karşılaşmıyor. Devlet ve millet olarak maalesef farklı isimler altında faaliyet gösteren terör örgütleriyle ve onların saldırılarıyla uzun zamandır mücadele ediyoruz. Sadece son 40 yılın bilançocusunu çıkardığımızda dahi bu gerçeği tüm çıplaklığıyla görmemiz mümkündür. Örneğin Ermeni terör örgütü Asala'nın, 1973 yılından itibaren 42 diplomatımızın şehit edilmesiyle sonuçlanan terör eylemleri gerçekleştirdi. 1970'li yıllar boyunca çok sayıda illegal faaliyetine sahne olan Türkiye, her kesimden binlerce vatandaşını, binlerce gencini bu karanlık dönemde yaşanan olaylara kurban verdi. PKK'nın 1984 yılından itibaren sürdürdüğü terör eylemlerinde bugüne kadar 14 bin civarında güvenlik görevlimiz, kamu personelimiz ve sivil vatandaşımız hayatını kaybetti. Farklı isimlerde uzun bir geçmişi olan, yaklaşık 21 yıldır DHKP-C adıyla faaliyet gösteren terör örgütü Özdemir Sabancı ve Savcı Mehmet Selim Kiraz cinayetleri başta olmak üzere çok sayıda olaydan sorumludur. El Kaide tarafından 2003 yılında İstanbul'da bomba yüklü araçla düzenlenen saldırılarda 57 kişi hayatını kaybetti. Son olarak Suriye ve Irak'ta ortaya çıkan DAİŞ de ülkemiz sınırları içinde yaptığı çeşitli eylemlerle Türkiye'ye karşı mücadele eden örgütler arasına katıldı. Bugün farklı isimlerle aynı çatı altında faaliyet gösteren örgütlerden oluşan PKK ile DHKP-C ve DEAŞ karşımızdaki en menfur terör tehditleri olarak varlıklarını sürdürüyorlar."

"AYNI SAMİMİYETLE YÜREĞİMİZ YANIYOR"

"Biz terörü kendini nasıl tanımladığına, hangi ismi kullandığına, söylemine, yöntemine göre tasnif etmiyoruz. Sadece bu sıfatla adlandırıyoruz" diye konuşan Erdoğan, "Meseleye bu şekilde yaklaşmayan terör karşısında, terör örgütleri karşısında çifte standart kullanan herkes açık söylüyorum, teröre destek vermektedir. Bizim PKK tarafından Ceylanpınar'da evlerinde uyurken şehit edilen polislerimiz için de Malazgirt'te eşinin ve çocuğunun yanında şehit edilen binbaşımız için de Dağlıca'da şehit edilen Yarbayımız ve 15 silah arkadaşı için de Iğdır'da şehit edilen 13 polisimiz için de evlerinin önünde, çarşıda, pazarda, özel araçlarının içinde, eşlerinin, çocuklarının gözü önünde alçakça şehit edilen uzman çavuşlarımız, astsubaylarımız, subaylarımız, polislerimiz için de DAİŞ tarafından görevi başında şehit edilen astsubayımız, polisimiz için de son 3 ay içinde verdiğimiz diğer tüm şehitlerimiz için de geçmiştekiler için de Silvan'da ekmek almaya giderken bombayla öldürülen 13 yaşındaki Fırat ve Bismil'de roketle parçalanan 9 yaşında Elif ile diğer tüm masum sivillerimiz için de Gaziantep'de PKK'nın bombalı kamyonla yaptığı saldırıda katledilen 10 vatandaşımız için de, Esed'in güdümündeki bir örgüt tarafından Reyhanlı'da katledilen 52 vatandaşımız için de Suruç'ta canlı bomba eyleminde katledilen 33 vatandaşımız için de son olarak Ankara Garı'nda yine canlı bomba eyleminde hayatını kaybeden 97 vatandaşımız için de yine yüreğimiz aynı samimiyetle yanmaktadır. Biz ölümler arasında ayrım yapmadığımız gibi katiller arasında da terör örgütleri arasında da ayrım yapmıyoruz. Tüm terör örgütleri bizim nezdimizde aynı derecede cani, aynı derecede ahlaksız, aynı derecede kötüdür. Biliyoruz ki diğer terör olayları gibi Ankara Garı'ndaki hadise de bizim için bir sınavdır, bir sınamadır. Allah'ın yardımı güvenlik güçlerimizin çalışmaları ve milletimizin dirayetiyle bu sınamadan da başarıyla çıkacağımıza inanıyorum. Ülkemizde faili meçhuller dönemi uzun yıllar önce kapandı. Diğer olaylar gibi bu hadise titizlikle araştırılıyor, araştırılacak, eylemi yapanlarla ilişkiler belirlenecek suçlular adalete teslim edilecek. Hükümetimiz bu çalışmaları sürdürüyor, aynı şekilde Cumhurbaşkanı olarak ben de şu anda Devlet Denetleme Kurulu'nu görevlendirdim ve Devlet Denetleme Kurulumuz da bu konuyu ayrıca onlar da farklı bir bakış açısında ele almak suretiyle Anayasamızın 108. Maddesi'nin verdiği yetki ve göreve istinaden kapsamlı bir inceleme ve araştırma talimatını verdim. Bu saldırıyla ilgili hiçbir ihtimalin gözardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. DEAŞ-PKK ve onun türevleri olan PYD, YPG ile DHKP-C'ye kadar bütün ihtimaller sonuna kadar araştırılmalı sadece bu unsurlar değil onları kullanan, yönlendiren güçler de mutlaka ortaya çıkarılmalıdır" açıklamasında bulundu. 

‘’AYIRT EDİLDİĞİ GÜNLERDEN GEÇİYORUZ"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milli ve yerli bir duruş gösterenlerle başka projelerin, başka hesapların, başka güçlerin dümen suyuna girmiş olanların ayırt edildiği günlerden geçiyoruz" dedi. 

Erdoğan, "Ülkemizin parçalanması, milletimizin bölünmesi için bugüne kadar sayısız operasyonun hepsini de birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi koruyarak sonuçsuz hale getirmeyi başardık. İnşallah bir süredir yoğunlaşan bu saldırıları da aynı şekilde boşa çıkaracağız" şeklinde konuştu.

Vatandaşlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletçe metanetimizin, sabrımızın, soğukkanlılığımızın, birliğimizin, beraberliğimizin, kardeşliğimizin sınandığı bu dönemde 78 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hepimize düşen çok önemli görevler var. Tarih herkesi işte bu kritik günlerde takındığı tutuma, söylediği söze, gösterdiği tavra göre kaydedecektir" dedi.

Diğer tüm hesaplarını bir kenara bırakıp ülkesinin ve milletinin yanında yer alanlarla kendi çıkarları için farklı yollara sapanlar için böyle dönemlerin bir turnusol kağıdı işlevi gördüğünü vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Milli ve yerli bir duruş gösterenlerle başka projelerin, başka hesapların, başka güçlerin dümen suyuna girmiş olanların ayırt edildiği günlerden geçiyoruz. Evet, şehit edilen askerlerimizi, polislerimizi, korucularımızı, kamu görevlilerimizi, alçakça katledilen masum vatandaşlarımızı, çocuklarımızı taş kesilmiş kalpleriyle görmezden gelenleri tarih kaydediyor. Ve şehitlerimizin, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın dul kalan eşleri, yetim kalan evlatları, yürekleri yanan anne-babaları için kıllarını dahi kıpırdatmayanları tarih kaydediyor. Terör örgütlerinin hepsini de aynı sıfatla anıp aynı ilkeli tutumla onların karşılarına dikilmeyenleri tarih kaydediyor. Acılar ve ölümler üzerinden kendilerine bir ikbal inşa etmeye çalışanları tarih kaydediyor. Ankara Garı'ndaki patlama sonrasında yaşananlar bunun en son örneğidir. Daha bombanın dumanı dağılmadan, maktullerin bedenleri yerden kaldırılmadan, yaralılara müdahale edilmeden, ortada en küçük bir işaret, delil, bilgi yokken suçlu ilan etme yarışına girenlerin samimiyetsizliklerini üzüntüyle takip ettik. Hayatlarını kaybedenlerin kanları dahi kurumamışken olay yerine gidip seçim gününü işaret edenleri kendilerince romantik, Kasım güzellemeleri yapanları, yaşanan acıları siyasete alet edenleri ibretle izledik. Henüz cenazeler toprağa verilmeden eylem çağrısında bulunanların, hayatı durdurma kampanyası başlatanların iki yüzlülüklerine hep birlikte şahit olduk. Televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında, sosyal medyada millete hakaret edenler, kalemini silah gibi kullanmaya çalışanlar olduğunu da ne yazık ki gördük. Elbette birlik, beraberlik, dayanışma içinde olmamız gereken bir günde kendilerine uzatılan eli anlamsızca, sorumsuzca havada bırakanları da unutmuyoruz. Bu tutumların, bu tavırların hepsinin de teröre, terör örgütlerine hizmet ettiğinin bilinmesini istiyorum."

"Türkiye bu süreçte gerçekten de çok şeye şahit oldu, çok şey öğrendi" diyen Erdoğan, "Terör başta olmak üzere yaşadığımız sorunları aşabilmemizin yolu, birliğimize, beraberliğimize, istikrara, huzura, istikbalimize sahip çıkmamızdan geçiyor. Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim ki bu süreçte en iyi imtihanı milletimiz verdi. Münferit olaylar haricinde milletimiz hiçbir tahrike, hiçbir provokasyona izin vermeyerek tercihinin birlikten, beraberlikten, huzurdan, güvenden, istikrardan yana olduğunu gösterdi. Halkımız, etnik bölücülük, mezhep kışkırtıcılığı, ideolojik ayrıştırma peşinde koşanlara itibar etmediğini, etmeyeceğini, duruşuyla herkese ilan etti. Bunun için milletimizin her bir ferdine ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum" ifadelerini kullandı.

Artık terör olaylarının yoğun olarak görüldüğü bölgelerde yaşayan vatandaşların da giderek daha güçlü şekilde ülkesinin, devletinin, güvenlik güçlerinin yanında yer almaya başladığının görüldüğünü belirten Erdoğan, "Milletimiz kendisinin ve çocuklarının geleceğine sahip çıkma konusunda kararlıdır. Siyasi, ekonomik, sosyal çalkantıların bu ülkeye ve millete maliyetini hep birlikte görüyor ve yaşıyoruz. Bu dönemi en kısa sürede geride bırakıp yeniden bir olma, iri olma, diri olma kararlılığını ortaya koyacağımız günlerin yakın olduğuna inanıyorum. Yaşadığımız bu elim hadise dolayısıyla çeşitli kanallarla üzüntülerini ifade eden, acımızı paylaşan, dayanışma sergileyen tüm dost ülkelere de teşekkür ediyorum. Türkiye tarih boyunca yaşadığı diğer sıkıntılı dönemleri gibi bugün yaşadığımız dönemleri de aşacak, istiklal ve istikbal mücadelesi doğrultusunda yoluna devam edecektir. Acılarımızın bizleri daha da yakınlaştıracağına, kardeşliğimizi güçlendireceğine, saflarımızı daha da sıklaştıracağına inanıyorum" dedi.

Finlandiyalı mevkidaşı Niinistö'yle baş başa görüşmede böyle bir açıklama yapacağının müsaadesini aldığını söyleyen Erdoğan, "Kendileri de bunu gerçekten farklı bir yaklaşımla değerlendirerek anlayışla karşıladılar. Kendilerine çok çok teşekkür ediyorum" ifadesini kullandı. 

"EL OVUŞTURMADAN NETİCEYE GİTMEMİZ LAZIM"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki bakana yapılan istifa çağrısı ile ilgili ise, 'Bir yerlerde mutlaka bir zafiyet, eksiklik vardır. Her olayda hemen istifa mekanizması doğru değil' şeklinde konuştu.

Terör saldırısının ardından ortaya atılan "ihmal" ve "istihbarat zafiyeti" olduğu yönündeki iddialar hatırlatılarak "Bu iddialardan yola çıkılarak iki bakanın istifası isteniyor, sizce istifa gerekli mi?" sorusuna yanıt veren Erdoğan, "Bu tür faaliyetlerin içerisinde özellikle terör ve terörle mücadele noktasında hiçbir zafiyetin olmaması iddiasını ben tabii çok yüksek tonda bir yaklaşım olarak görürüm. Muhakkak ki bir hata bir eksiklik bir yerde vardır ama bunun boyutu ne kadardır, bunlar da incelemeler esnasında ortaya çıkacaktır. Burada el ovuşturmadan öncelikle bizim neticeye gitmemiz lazım. Bütün bu DNA testleri vesaire niye yapılıyor? Bunları tespit edebilmek için yapılıyor. Bu DNA testleri yapılırken günler öncesine, haftalar öncesine gidilip istihbarat örgütünün vermiş olduğu ülkemize girerek ülkemizde değişik eylemlerde bulunmaya yönelik bazı hazırlıkların yapıldığı ki bu Suriye kaynaklı olduğuna dair burada bazı istihbaratlar var. Tabii istihbarat örgütü bize taşır, bunu nereden alır? Zaman zaman dinlemelerden alır zaman zaman insani istihbarattan alır, teknik takip ile bunları yakaladıkları olur. Birçok bunların yolları, yöntemleri var. Bu çalışmaları yapmak suretiyle bu tür adımlar atılmıştır" ifadelerini kullandı.

 



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük KBÜ’de yapay zeka toplantısı Karabük Üniversitesi (KBÜ) Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, yapay zeka alanında çalışma yürüten akademisyenlerin katılımı ile bir toplantı yaptı. KBÜ Senato Toplantı Daosı’nda Rektör Kırışık başkanlığında yapay zeka alanında yapılan çalışmaları değerlendirmek ve gelecek projeleri planlamak amacıyla yapılan toplantıya; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Düğenci, Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörü Doç. Dr. Caner Özcan, Bilgi İşlem Daire Başkanı Dr. Öğretim Üyesi İsa Avcı ile üniversitenin çeşitli akademik birimlerinde görevli yapay zeka alanında çalışmalar yürüten akademisyenler katıldı. Toplantıda, KBÜ bünyesinde yapay zeka alanına ilişkin projeler üretilmesi, sektörel iş birlikleri ve farklı üniversiteler ile ortak çalışmalar gerçekleştirilmesi konuları ele alındı. Ayrıca Karabük yerelinde ve Batı Karadeniz’deki üniversitelerle iş birliği oluşturmak ve yeni projelere öncülük etmek hedefleniyor. Bu kapsamda, alt çalışma grupları oluşturularak diğer üniversitelerle de iletişim kurulacak, projelerin belirlenmesi ve planlanması gerçekleştirilecek. Farklı kurumların ihtiyacı olan projelerin oluşturulması sağlanacak ve Karabük Üniversitesinin yapay zeka alanındaki misyonu ve vizyonu belirlenerek yeni projelerin oluşturulması ve altyapının sağlanması çalışmaları gerçekleştirilecek. KBÜ Rektörü Kırışık, yapay zekanın; eğitim, teknoloji, sağlık ve sosyal alanlardaki yenilikleri ve gelecek vizyonunu ele almak için önemli bir fırsat olduğunu belirtti. Yapay zeka sayesinde gelecekte dünyanın bambaşka bir hale geleceğini aktaran Kırışık, "Yapay zekanın bütün sahaları tutacağını, her sahaya tam bir kontrol ve baskı oluşturacağını öngörüyorum. Bildiğiniz gibi üniversitemiz, Yıldız Teknik Üniversitesinde Mart ayında gerçekleştirilen yapay zeka konulu toplantıda Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) aldığı kararla yapay zeka, dijitalleşme ve büyük veri alanlarında yeni lisans ve ön lisans programlarının açılacağı üniversiteler arasında yer aldı. Geleceğin nasıl şekilleneceği yapay zeka ve dijital dönüşüm sürecinin neler getireceği ile ilgilidir. Bu anlamda Üniversitelerimizde öğrencilerimize çağın ihtiyaçlarına uygun olarak eğitim imkanları sunmak büyük önem taşıyor. Bu alanda yapılan çalışmalar, verilen eğitimler ve yetiştirilen insan kaynağı ülkemize büyük katkılar sunacak, ülkemizin dijital dönüşümüne destek olacaktır. Karabük Üniversitesi olarak birçok farklı alanda yapay zeka uygulamalarına ilişkin çalışmalar yürütmeye, ülkemize ve insanlığa faydalı olmaya, öğrencilerimize ileri teknoloji ve dijitalleşme alanlarında güçlü bir eğitim ve kariyer fırsatı sunmaya devam edeceğiz" dedi. Toplantının sonunda yapay zeka alanında KBÜ’de görevli bilişim personelleri ile birlikte ortak bir vizyon oluşturma, bu alandaki gelişmeleri teşvik etme, açılacak bölümler konusunda yol haritasını belirleme, çalışma grupları ile yapılacak işlemler ve adımlar konuşuldu. Akademisyenler bu tür etkinliklerin teknoloji alanındaki ilerlemeye katkı sağlamaya devam edeceğine inandıklarını dile getirdiler.