POLİTİKA - 29 Kasım 2017 Çarşamba 03:59

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Babamın oğlu olsa kovun'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Babamın oğlu olsa kovun'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şahsımın adı kullanılarak herhangi bir sürecin tıkanmasına, kurallar dışında iş yapılmasına rıza gösteremem. Bu benim yakınım da olsa, lütfen, bizzat ben bir bakanımı veya bir bürokratı aramıyorsam babamın oğlu olsa kapıdan geri kovun" dedi.

TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, adının kullanılarak bürokraside iş yapanların kapıdan kovulmasını isteyerek, "Bunu yapanlar hepsi sahtekardır, dolandırıcıdır, bunlara yol vermeyin" diye konuştu.

"Trump ile devamını önümüzdeki günlerde yine yapacağız"

Soçi’deki üçlü zirveye ilişkin bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, Rusya ve İran liderleri arasında gerçekleşen zirvede bölgede yaşanan hadiselerin geleceği konusunda çok önemli istişarelerde bulunduk. Kritik kararlar aldık. Astana görüşmelerinin sahada hayata geçirilmesi konusunda üç ülkenin anlayış birliği içinde olması bu zirvenin en mühim sonuçları arasındadır. Suriye’de siyasi çözüme dayalı barış ikliminin tesisi hususunda çalışmayı sürdüreceğiz" diye konuştu.

Milli Savunma Üniversitesine bağlı Kara Harp Okulunun 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki ilk mezuniyet törenine katıldığını belirten Erdoğan, "Bu törende 15 Temmuz darbe girişiminde ciddi yara alan TSK’nın göz bebeği eğitim öğretim kurumlarımızın kısa sürede ayağa kaldırılmış olmasını görmekten memnuniyet duydum. Harp okullarımız artık asli görevleri olan TSK’ya donanımlı ve kabiliyetli subaylar yetiştirme dışında bir işi ile uğraşmayacaklardır. Bu okullar herhangi bir grubun, ideolojinin veya kesimin değil Türk milletinin okullarıdır. Harp okullarımızda çok daha önce yapılması gereken köklü bir reformunun bu vesile ile hayata geçirilmiş olması ülkemiz adına önemli bir kazançtır. Darbecilerden, cuntacılardan, vesayetçilerden temizlenen TSK’nın hepimizin ordusu olduğunu, bu ordunun şerefli subaylarının da hepimizin subayı olduğunu bir kez daha belirtmek istiyorum" şeklinde konuştu.

ABD Başkanı Trump ile yaptığı telefon görüşmesine ilişkin konuşan Erdoğan, "Bu uzun zamandır ilk defa ABD-Türkiye ilişkilerinde ortak frekans yakalayabildiğimiz bir görüşme oldu. Bu da PYD-YPG meselesinden FETÖ’ye, ülkemiz aleyhine devam eden davalardan savunma sanayi işbirliğine kadar pek çok hususu enine boyuna konuştuğumuz görüşmenin devamını önümüzdeki günlerde yapacağız" ifadelerini kullandı.

"Yine kendine bir yerlerden bir şeyler gönderiliyor, onlarla uğraşıyor"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisine yönelik iddialarına daha önceden de cevap verdiğini hatırlatan Erdoğan, "Kendisine ya iftiralarını ispat etmesi ya da özür dilemesi çağrısında bulundum. İddialarını ispat ederse benim siyasetten ayrılacağımı, Cumhurbaşkanlığını bırakacağımı, ispatlayamazsa kendisinden siyaseti bırakmasını beklediğimi ifade ettim. Biraz sonra grup toplantısında güya belge açıklayacakmış. Geçmişte defalarca ifade ettiği yalan ve yanlışı, bizimle ilgisi olmadığı defalarca ispatlanmış konuları ısıtıp yeniden gündeme getiriyor. Müflis tüccar eski defterleri karıştırır. Bu da aynı şekilde yine kendine bir yerlerden bir şeyler gönderiliyor, onlarla uğraşıyor. Benim çağrım açık, benim yurt dışına milyonlarca dolarlık paralar gönderdiğimi söylüyor, belgesi var mı? Yok. Meselinin dünürlere kadar götürülmesi saçmalığın dik alası. Bu çağrılarımın beyhude bir uğraş olduğunun farkındayım. Ama müfterilere meydanı bırakmamak gerektiğini de biliyorum" açıklamasında bulundu.

"Şahsımın adı kullanılarak herhangi bir sürecin tıkanmasına, kurallar dışında iş yapılmasına rıza gösteremem"
Kendisini rahatsız eden konu ile ilgili konuşan Erdoğan, "Son zamanlarda giderek daha sık kulağıma gelmeye başlayan, beni de son derece rahatsız eden bir hususu paylaşmak istiyorum. Bürokrasi başta olmak üzere pek çok yerde nerede işinin altından kalkamayan, nerede tembellik yapan, sorumluluğunun yükünü taşıyamayan birisi varsa hemen şu tarz ifadelerle işin içinden sıyrılmaya çalışıyor, ‘Beyefendi böyle istiyor, Külliye böyle istiyor, Cumhurbaşkanı böyle istiyor.’ Bu yöntemin basit bir bürokratik işlemden herhangi bir yatırımın detayları ile ilgili tercihlere, ömrümde hiç görmediğim, tanışmadığım insanların taltifi veya tasfiyesine kadar her konuda kullanıldığı anlaşılıyor. Peki bunun ispatı var mı? Benim ağzımdan çıkan böyle bir söz yok. Daha öncede özellikle sosyal medyada benim adıma ahkam kesenlerle ilgili rahatsızlığımı iletmiştim. Tüm milletime sesleniyorum, eğer ben birisine bir şey söyleyeceksem, bir konuda tavır koyacaksam, bir irade beyan edeceksem kimseyi aracı kılmaya ihtiyacım yok, bunu bizzat kendim yaparım. Bırakınız Türkiye’yi dünyada bu konuda açık yürekli, kararlı liderleri az görürsünüz. Kafasında kırk tilki dolaştırıp kırkının da kuyruğunu birbirine değdirmeyen sinsi kişilerden, ağzından çıkan ile gönlünden geçen başka olan riyakarlardan hiçbir zaman olmadık, olmayacağız. Biz ülkemizin ve milletimizin meselelerini, dertlerini, beklentilerini konuşur, tartışır, hepsinin üstesinden geliriz. Bunu yaparken eski Türkiye siyasetinin çirkin yöntemlerinin hiç birine ihtiyacımız yoktur.

AK Parti ülkemize sadece çok büyük hizmetler kazandırmakla kalmadı, aynı zamanda siyaset anlayışı ve dilini de kökten değiştirmiştir. Biz milletimizle aramıza kimseyi sokmamak için yeri geldiğinde medyaya, yeri geldiğinde bürokrasiye, yeri geldiğinde yedi düvele meydan okuduk, çekinmedik. Şimdi birilerinin çıkıp bu tarz ifadelerle milletimizle aramıza girmesine müsaade edemeyiz. Bana göre ‘Cumhurbaşkanı böyle istiyor’ sözü bürokratik oligarşinin yeni bir şifresi haline dönüştü. Sorun çözme makamında olduğu halde sürekli şikayet eden, suçu başkalarına atan, bizi bahane ederek kendisini kurtarmaya, temize çıkartmaya çalışan herkes benim gözümde başarısız kişidir, bu böyle biline. Bakan bakanlığını tıkayacak, bürokrat kurumunu tıkayacak, siyasetçi teşkilatını tıkayacak, belediye başkanı belediyesini tıkayacak ondan sonra da suçu bizim üzerimize atacak, yok öyle yağma, herkes görevini yapacak. Cumhurbaşkanı olarak her zaman işini yapan herkesin en büyük destekçisi olmuşumdur. Önüme getirilen tüm konularda kararımı muhataplarıma olumlu ya da olumsuz ifade etmişimdir. Öyle işi sürüncemede bırakmak, herkesin yüzüne duymak istediğini söyleyip arkasından başka işler çevirmek asla tarzım değildir. Bizim tarzımız doğruya doğru, yanlışa yanlış demektir. Bunu birlikte çalıştığımız herkes çok iyi bilir. Biz yıllarca bürokratik oligarşi ile mücadele ettik ama şimdi şahsım üzerinden yeni bir bürokratik oligarşi inşa etmeye çalışmaları asla kabul edilebilir bir durum değildir. Şahsımın adı kullanılarak herhangi bir sürecin tıkanmasına, kurallar dışında iş yapılmasına rıza gösteremem. Bu benim yakınım da olsa, lütfen, bizzat ben bir bakanımı veya bir bürokratı aramıyorsam babamın oğlu olsa kapıdan geri kovun. Tüm bakan arkadaşlarıma şu 15 yıllık süre içinde her zaman bunu söyledim. Adımı kullanarak size kim geliyorsa, benden bir telefon almıyorsanız, bana sorun, bunu teyit etmiyorsam bu insanları gönderin. Ne demek adımı kullanıyor. Bu bir defa bizim adabımıza, bizim siyaset etme anlayışımıza temelinde terstir. Bunu yapanlar hepsi sahtekardır, dolandırıcıdır, bunlara yol vermeyin. İsmimi, unvanımı kendi yanlışına, basiretsizliğine alet etmeye çalışan hiç kimseyi affedemem. Bu tarz davranışlarla karılaşanlardan durumu Meclisteki, partideki, Cumhurbaşkanlığındaki özel kalem görevlilerimle lütfen şahsıma iletmelerini rica ediyorum" dedi. 

Derya Yetim - Enise Vural - Ömer Çetin
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.
Adana Okan Buruk: “Büyük rekorlara imza atıyoruz” Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada “Büyük rekorlara imza atıyoruz. Daha büyük rekorlar ve başarılar bizi bekliyor. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray deplasmanda Y. Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maç sonu basın toplantısında konuşan Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Adana deplasmanının zorlu olduğunu belirterek, “Adana deplasmanı birçok takım için çok zordur. Maç öncesi muhteşem bir koreografi vardı. Maç atmosferi çok güzeldi. Oyuna bakacak olursak da bizlerin ofansif anlamda çok kolay pozisyon ürettiğimiz oyunlardan biriydi. Oyun içerisinde rakibimizin de çok net pozisyonları vardı. Kaptanımız Muslera kendisi bir rekora imza attı. Galatasaray’ın kazandığı 3 puanda önemli bir rolü vardı. Rakibimize verdiğimiz pozisyonlardan dolayı mutlu değilim. Bugün buradan ayrılırken 7 puan önde ayrılıyoruz. Bir sonraki maça da hazırlanırken rakiplerimizin maçlarını da bekleyeceğiz. Kendi rekorumuzu geçtik, benim ve oyuncularım açısından çok önemli. Herkese teşekkür ediyorum. Hep beraber bu rekorları kırıyoruz. Büyük rekorlara imza atıyoruz. Daha büyük rekorlar ve başarılar bizi bekliyor. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Fenerbahçe ve Beşiktaş arasında oynanacak maç hakkında da sorulan soruya cevap veren Buruk, “Rakibimizin iki kanadı da çok geriye dönmedi. 56 kere ceza sahasına girip 25 şut atmışız. Rakibimiz iyi savunma yapamadı. Biz hep kendi maçımıza odaklanıyoruz. Biz kendi maçlarımızı kazandığımız için avantajlı olan biziz. Rakibimizin puan kaybetmesi halinde bu puan farkı 6 veya 7 olarak değişecek. Hiçbir şey bitmedi. Devam ediyoruz” diye konuştu.
Adana Hikmet Karaman: “Alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” Y. Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, 3-0 mağlup oldukları Galatasaray maçı sonrası yaptığı açıklamada, “Futbolda bazen moral fiziksel kondisyonun önüne geçer. Gole kadar oyun anlamında, pozisyon anlamında alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Y. Adana Demirspor, evinde karşılaştığı Galatasaray’a 3-0 mağlup oldu. Maç sonu basın toplantısında konuşan Y. Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, “İlk 45 dakikada çok önemli pozisyonlar oluşturduk. Kaleci Muslera’yı tebrik etmek gerek. İkinci yarı 1-0 ve 2-0 oldu. Futbolcularım iyi mücadele etti. Gole kadar oyun anlamında, pozisyon anlamında alkışı hak eden bir performans ortaya koyduk. Maçın son bölümlerinde Galatasaray üstünlüğü ele aldı. Taraftarlarımıza da teşekkür ediyorum. Maç öncesi çok güzel bir atmosfer vardı. Galatasaray’a bundan sonra başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı. "İlk 45 dakikada planlarımızın hepsi tuttu" Adana Demirspor’un zorluklar yaşadığını aktaran Karaman, “Bu takım 12 haftalık bir takım. Adana Demirspor takımı 12 haftadır birbirini tanımaya çalışan oyuncu gruplarıyla maça çıkıyor. Geçtiğimiz sezonların takımı ortada yok. İlk 45 dakikada planlarımızın hepsi tuttu. Yediğimiz gollerden sonra moraller bozuldu. Galatasaray gibi bir takıma karşı oynuyorsun ve ilk devre yakaladığın net pozisyonlar var. Futbolda bazen moral fiziksel kondisyonun önüne geçer. 2-0’dan sonra gördünüz ne kadar rahatladı. Yusuf Sarı ve Emre Akbaba çok önemli oyuncular ama yoklardı. Biz elimizdeki oyuncularla planlamayı en iyi şekilde yaptık. Müthiş bir maç izlendi. Futbol bir oyun, alkışlayacaksın. Bu oyunculara da sahip çıkacaksın. Zaman zaman kulüpler ekonomik ve sevk, idare anlamında zorluklar yaşayabilir. Biz de bunu şu anda kontrol ediyoruz. Semih Güler’in sakatlanması da bizi etkiledi. Alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” diye konuştu.