GÜNDEM - 01 Ağustos 2022 Pazartesi 19:49

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesini başlatıyoruz"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesini başlatıyoruz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesini başlatıyoruz. İlk kez ev sahibi olacak vatandaşlarımızın sabırsızlıkla beklediği bu proje ile ilgili hazırlıklar bitmek üzeredir. Vatandaşlarımızı kira öder gibi taksitlerle yerel ve yatay mimari anlayışına göre inşa edilmiş konut projeleri ile ev sahibi yapacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı’nın ardından açıklamalarda bulundu. Son Kabine toplantısının ardından Tahran’a yaptığı ziyarete değinen Erdoğan, buradaki görüşmelerin verimli geçtiğini kaydetti. Rusya ve Ukrayna tarafıyla her seviyede görüşmelerin devam ettiğini söyleyen Erdoğan, “Dünyanın yakından izlediği tahıl krizinin aşılması konusunda atılan adımın tamamen ülkemizin gayretlerinin ürünü olduğu takip edilmektedir. Bugün adım atıldı, gemiler yola çıktı” dedi.

22 Temmuz’da imzalanan anlaşmaların önemine değinen Erdoğan, Türkiye’nin Rusya, Ukrayna ve BM işbirliğiyle yürüyen sürecin sağlıklı işlemesi için her türlü faaliyeti gösterdiklerini söyledi. Tahıl yüklü ilk geminin yola çıktığını söyleyen Erdoğan, geminin İstanbul Boğazı’na ulaştığında bir heyet tarafından kontrol edileceğini ve yükünü indireceği limana doğru yolculuğunu sürdüreceğini bildirdi. Erdoğan, ”Her ne kadar muhalefet idrak edemese de ülkemizin öncülüğünde başlatılan bu çalışma insani ihtiyaçların karşılanmasına yönelik önemli bir diplomatik çalışmadır. Benzer diplomatik başarıları enerji başta olmak üzere diğer alanlara da teşmil edebiliriz” açıklamasında bulundu.

Rusya-Ukrayna savaşının her iki taraf açısından adil bir şekilde neticelenmesi için gayret sarf edildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Olumlu hava maalesef sahadaki gelişmelerle akamete uğradı. Şayet taraflar yeniden barışa yönelirse bunu kolaylaştıracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın” dedi.

MGK’nin temmuz ayı toplantısında pek çok meselenin enine boyuna değerlendirildiğini kaydeden Erdoğan, “İstanbul’un tarihi ve potansiyeli ile önde gelen ilçelerinden Eyüpsultan’da 22 Temmuz’da belediyemiz tarafından tamamlanan eser ve hizmetlerin açılış törenine katıldık. Bu vesileyle İstanbul’un manevi muhafızı Eyüpsultan Hazretleri'ni bir kez daha rahmetle yad ettik. Aynı gün İstanbul Arkeoloji Müzelerimizdeki sergilerin açılışını da gerçekleştirerek her köşesi buram buram tarih, kültür ve sanat kokan İstanbul’umuzun zenginliğini bir kez daha hatırladık. Hafta sonları programımız el verdiği ölçüde bir şehrimizi ziyaret ederek hem vatandaşlarımızla hasret gideriyor hem de tamamlanan eser ve hizmetlerin resmi açılışını yapıyoruz“ diye konuştu.

Cumartesi günü Ordu’da hem toplu açılış törenine katıldıklarını hem TMO fındık alım fiyatını açıkladıklarını anımsatan Erdoğan, ”2 hafta boyunca çok sayıda kabul, toplantı ve görüşme ile milletimizin bize tevdi ettiği sorumlulukları yerine getirmeye çalıştık. İnşallah bu hafta sonu cumartesi günü de Kocaeli’de yine Kocaeli’deki tüm halkımızla, kardeşlerimizle hem toplu açılışlar hem de bir bütünleşmeyi birlikte yaşayacağız. Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda gece gündüz çalışmayı, mücadele etmeyi, ülkemize yeni eserler ve hizmetler kazandırmayı sürdüreceğiz. Türkiye’nin son 20 yılda demokrasi ve kalkınma yolunda kat ettiği mesafenin önemini karşımıza çıkan her bölgesel ve küresel krizde bir kez daha görüyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Sadece başlıklarıyla ve birer cümle ile ifade edecek olursak son 20 yılda ülkemiz demokrasisini vesayetin cenderesinden kurtararak her kesimden insanımızın asırlık hak ve özgürlük beklentilerini karşıladık. Temel hizmetlere ilişkin altyapımızı eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan enerjiye, sanayiden spora kadar her alanda tamamlayarak ayağımızdaki geri kalmışlık prangasını söküp attık” ifadelerini kullandı.

Terör örgütleriyle mücadeleyi sınırlar dışına taşıyarak mafyatik yapılara göz açtırmadıklarını ifade eden Erdoğan, 81 vilayetin tamamında insanların huzur içinde hayatını sürdüreceği bir güven iklimini tesisi ettiklerini söyledi.

“Türkiye’nin siyasi ekonomik, siyasi, diplomatik gücünü herkese kabul ettirerek haklarımızı ve çıkarlarımızı en etkin şekilde savunabileceğimiz bir devlet konumuna geldik” diyen Erdoğan, ”İmkanları artırmış, potansiyeli genişlemiş, altyapısı tamamlanmış, özgüveni güçlenmiş bir ülke olarak her alanda hedeflerimizi büyüttük. Gelecek bir ayımızı, bir yılımızı bile göremediğimiz bir yerden Allah’a hamdolsun bugün 2053 vizyonunu inşa etmeye başlamış bir ülke durumuna geldik. Bu sürecin her adımında elde ettiğimiz kazanımlar yanında büyük bedeller de ödedik. Son dönemde verdiğimiz mücadelede de enflasyonun sembolü olduğu bedelleri ödemeye devam ediyoruz. Bugüne kadar her başarımızı gayrete, sabra ve azme borçluyuz. İnşallah mevcut sıkıntılarımızın üstesinden de çok çalışarak, sabrederek ve azmederek geleceğiz. Önümüzdeki fırsatların ödediğimiz bedellerden çok daha büyük olduğunu bilerek kararlılıkla hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz. Geçmişte özellikle ülkemizi siyasi istikrarsızlıklarla, sosyal gerilimlerle, ekonomik yıkımlarla, yeri geldiğinde darbelerle kendi istedikleri çizgide tutanların oyunları artık işe yaramıyor. Daha önemlisi bizi bu tür oyunlarla sömürerek geri kalmışlığa mahkum edenler artık kendi güvenlik ve refah düzenlerini korumakta bile zorluk çekiyor. Korona virüs salgını ile gelişmiş ülkelerin üzerine titredikleri sırça köşklerin camlarında çok daha derin çatlaklar oluştu. Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği küresel ekonomik kriz ise makyajları iyice dökmüş, ardındaki gerçek yüzü ortaya çıkarmıştır” dedi.

"Türkiye olarak bu tarihi dönüşümü asırlardır dışlandığımız küresel yönetim sisteminde hak ettiğimiz yere almanın bir fırsatı olarak görüyoruz"

Dünyanın siyasi ve ekonomik olarak kaçınılmaz bir yeniden yapılanma sürecine girdiğini ifade eden Erdoğan şunları kaydetti:
“Türkiye olarak bu tarihi dönüşümü asırlardır dışlandığımız küresel yönetim sisteminde hak ettiğimiz yere almanın bir fırsatı olarak görüyoruz. Ülkemizi uzunca bir süredir küçük sorunlar, küçük aktörler, küçük krizler, küçük ödüller üzerinden oyalayanların bu fırsatı değerlendirmemize engel olmalarına müsaade etmeyeceğiz. Artık bu ülkeyi terörle, darbeci sivil ve askeri bürokrasiyle, üretmek yerine rantiye ile beslenen iş dünyasıyla, kifayetsiz siyasetçilerle oyalama devri bitmiştir. Artık devlet ve millet olarak tüm bu hakikatlerin farkındayız. Ülkemize yapılan dış ve iç dayatmaları reddediyoruz. Kendi vizyonumuzdan ve hedeflerimizden zerre taviz vermiyoruz. Sorunlarımızı çözecek imkana ve dirayete sahip olduğumuz gerçeğinden hareketle yolumuzda kararlılıkla yürüyoruz. Bu anlattıklarımın hiçbiri hikaye değildir, senaryo değildir. Yaşı 35-40’ın üzerinde olan her vatandaşımız filmi şöyle bir geriye sardığında bu sürecin kendi hayatındaki izlerini rahatça görecektir.”

"Dünya küçülürken biz üreterek büyüdük ve ihracatımızı 250 milyar dolar sınırına getirdik"

Gençlere hitap eden Erdoğan, ”Eski Türkiye’yi yaşamamış gençlerimiz ise hem büyüklerinden sorarak hem de bilgiye erişmenin bu kadar kolay olduğu bir dönemde basit araştırma ile aynı gerçeklere ulaşabilecektir. Doğruyu eğriden ayırmazsak, hele bir de unutursak aynı felaketleri tekrar yaşama ihtimalimize karşı bu tür hatırlatmaları zaman zaman yapıyoruz. Ülke olarak pek çok alanda verdiğimiz istiklal ve istikbal mücadelesinin ekonomideki yol ayrımında hükümet olarak bir tercihte bulunduk. Ya faiz-kur-enflasyon denklemine uygun şekilde finansal sıkılaştırmaya gidip bu arada belki 10 milyon vatandaşımızın işsiz kalmasına yol açacaktık ya da istihdam odaklı yeni bir yola girecektik. Bir ara 26,5 milyona kadar gerileyen istihdamın ekonomik ve sosyal maliyetlerini en iyi biz biliyoruz. Bunun için tercihimizi istihdamdan yani vatandaşlarımızın işinden, aşından, huzurundan, geleceğinden yana kullandık. Bu sayede dünya küçülürken biz üreterek büyüdük ve ihracatımızı 250 milyar dolar sınırına getirdik. Yine bu sayede dünyada istihdam azalırken, biz 31 milyon sınırına dayanarak tarihimizin en yüksek rakamına ulaştık” dedi.

"Aldığımız ve alacağımız tedbirlerle istismarcıların kötü niyetlerini ellerinde patlatmakta kararlıyız"

Türkiye’nin geçtiğimiz yıl elde edilen yüzde 11‘lik büyüme ile G-20 ülkeleri içinde ilk sıraya yerleştiğini açıklayan Erdoğan, ”Her ne kadar birileri bu politikanın başarısını gölgelemek için yalan üstüne yalan uyduruyorsa da uluslararası değerlendirmeler tam tersini gösteriyor. Mesela geçtiğimiz günlerde IMF, dünyanın büyüme rakamını aşağı yönlü, ülkemizin büyüme rakamını yukarı yönlü güncellemiştir. Pek çok faktörün bir araya gelmesiyle yaşanan enerji ve gıda başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki dengesizlikler elbette bizi de etkiliyor. Bu gelişmeler, küresel ticaretin hacmini daraltmış, işleyişini zorlaştırmıştır. Petrol fiyatlarında bir ara 128 dolara kadar varan artışların ülkemizdeki pompa fiyatlarını 30 liraya kadar yükseltmesi bu dalgalanmanın bir sonucudur. Fiyatı neredeyse 11 kat artan doğalgazda yaptığımız sübvansiyon sayesinde vatandaşlarımızın olabilecek en düşük maliyetle evlerini ısıtmalarını sağlıyoruz. Küresel fiyatlardaki dengesizliği istismar edenlerin otomobilden konuta, gıdadan elektroniğe kadar içeride pek çok alanda yaptıkları manipülasyonlarını yakından takip ediyoruz. Aldığımız ve alacağımız tedbirlerle istismarcıların kötü niyetlerini ellerinde patlatmakta kararlıyız” ifadelerini kullandı.

Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Diğer yandan Amerika ve Avrupa başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin küresel ekonomik krize verdikleri tutarsız tepkiler sorunu çözmek yerine daha da ağırlaştıracak neticeler doğurmaktadır. Biz ise yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla ile ülkemizi büyütme esasına dayanan Türkiye Ekonomi Modeli'nden taviz vermeyerek krizden pozitif ayrışma stratejimizi dikkatle uyguluyoruz. Bugüne kadar hayata geçirdiğimiz yapısal reformlar sayesinde klasik dayatmaların dışında kalan bu programı başarıyla sürdürüyoruz. İhracattaki başarılı performansı, turizmdeki sevindirici gerçekleştirmelerle tahkim ederek hedeflerimize ilerliyoruz. Yılın ilk yarısındaki gerçekleşmeler, 2022'yi 47 milyon turist ve 37 milyar dolar turizm geliri ile hedeflerimizin üzerinde bir seviyede kapatacağımıza işaret ediyor. Bu rakamları ilerleyen tarihlerde aşacağımıza inanıyorum. Küresel piyasalardaki gelişmeleri değerlendirmek için bir yandan kapasite büyütme, bir yandan yeni pazarlar arayışında olan ihracatçılarımızın gayretlerini yakından takip ediyoruz.”

"Orduda fındık fiyatlarını açıkladık, bay Kemal rahatsız oldu"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun fındık fiyatlarıyla ilgili açıklamalarına tepki gösteren Erdoğan, ”Orduda fındık fiyatlarını açıkladık. Bay Kemal rahatsız oldu. Ben 72 söylemiştim, 72 düşünüyordum diyor. Sen düşünmeye yine devam et. Senin sırtında küfe yok. Sen hala tahminlerden düşünüyorsun. Düşünce aleminden bahsediyorsun. Biz icraattan bahsediyoruz, bay Kemal icraattan. Senin icraatın var mı? Yok. 72 düşünüyormuş. Hepsi tahminlerle konuşuyorlar. Biz ise icraat ve 1 dolardan 3 doların üzerine fındık fiyatlarını nasıl getirdik buna bakın. Biz orada vatandaşımızla da gittik evinde, bahçesinde sohbet ettik. Evinde, bahçesinde sohbet ederken kendilerine beklentilerini sordum. Düşündüğünüz nedir, beklentiniz nedir. Vatandaşın dilinden ve gönlünden geçeni biz meydanda açıkladık. O zaman da meydan patladı. Biz vatandaşımızla beraberiz. Beraber olmaya da devam edeceğiz. Aynı şekilde dış ticaretimizde ortaya çıkan açığın en önemli sebebi enerji ithalatımızın bedelinde üç kata varan artış ile sanayi üretiminde kullanılan diğer emtia maddeleri fiyatlarındaki ciddi yükseliştir. Şayet özellikle enerji fiyatlarındaki bu dengesizlik olmasaydı mayıs ayı itibarıyla 12 aylık cari işlemlerde 34,5 milyar dolar fazla verecektik. İnşallah hiç endişe etmeyin o günleri de göreceğiz” dedi.

"Hanelerdeki ısı yalıtımı çalışmaları için vatandaşlarımıza daire başı 50 bin liraya kadar uygun şartlı kredi imkanı sunuyoruz"

Vatandaşları küresel enerji darboğazına karşı mevcut kaynakları etkin ve verimli bir şekilde kullanmaya davet ettiğini ifade eden Erdoğan şöyle konuştu:
"Bilindiği gibi 2018 yılında ilan ettiğimiz ulusal Enerji Verimliği Eylem Planı'yla bina ve hizmetlerin enerji verimliliğini teşvik edecek yatırımları desteklemiştik. Yapılan hesaplamalar geçtiğimiz yıl enerji verimliliği için yapılan 1.3 milyar dolar yatırım karşılığında 372 milyon dolarlık tasarruf elde ettiğimizi gösteriyor. Sera gazını azaltmayla, iklim değişikliği ile mücadelemize de katkı sağlıyor. Geçtiğimiz yıl 50 milyar dolarlık enerji ithalatı yapan, bu yıl aynı faturanın iki katına çıkması ihtimali olan bir ülke durumundayız. Vatandaşlarımızın her birinden dışa bağımlı olduğumuz enerji kaynaklarını basit tedbirle daha verimli kullanmak suretiyle hem aile bütçelerine hem de milli bütçeye katkı sağlamalarını istiyorum. Bunun için hanelerdeki ısı yalıtımı çalışmaları için vatandaşlarımıza daire başı 50 bin liraya kadar uygun şartlı kredi imkanı sunuyoruz. Yaşadığı yere enerji yalıtımı konusunda eksiği olan tüm vatandaşlarımızı bir an önce bu imkandan istifade etmeye çağırıyoruz.”

"2022 yılında vatandaşlarımızı enflasyona karşı güvence altına alma çabalarımıza destek için vazgeçtiğimiz kamu geliri 251 milyar lirayı bulacaktır"

Küresel krize rağmen bütçe dengesinde herhangi bir bozulmaya meydan verilmediğini söyleyen Erdoğan, “Yılın ilk 6 ayında 94 milyar liraya yakın fazla veren bütçemiz mali disiplinden asla geri adım atmadığımızın en somut ispatıdır. Üstelik, bu görünüme işçilerimize, memurlarımıza, emeklilerimize ve sosyal kesimlere verdiğimiz desteklere, yaptığımız yüksek oranlı artışlara rağmen ulaştık. Asgari ücrette tarihi artışlar yaparken tüm ücretlerin bu seviyedeki kısmından gelir ve damga vergilerini kaldırarak herkese ilave kazanç sağladık” ifadelerini kullandı.

Çiftçiden esnafa kadar kendi hesabına çalışan tüm kesimlere pek çok imkan sunulduğunu ifade eden Erdoğan, ”Gelir vergisini kaldırarak 3 milyon çiftçimizi desteklerken, basit usule tabii 850 bin esnafımızın kazançlarını vergiden istisna tuttuk. Gıdadan temizlik maddelerine kadar çok sayıda üründe yaptığımız KDV indirimleri ile hem vatandaşlarımızın fiyat artışlarından etkilenme seviyesini düşürdük hem de sistemi sadeleştirdik. Sadece 2022 yılında vatandaşlarımızı enflasyona karşı güvence altına alma çabalarımıza destek için vergi indirimleri ile vazgeçtiğimiz kamu geliri 251 milyar lirayı bulacaktır. Devletin imkanlarını her kesimden vatandaşımızla paylaşarak sosyal adaleti ve gelir dağılımındaki dengeyi koruma hassasiyetimizden taviz vermedik. Sosyal amaçlı harcamaların bütçe içindeki payını bu yıl yüzde 5’in üzerine çıkartarak 146 milyar liraya yükselttik. Artık sosyal yardımları sadece mutlak yoksullukla sınırlı tutmayıp gelişen ve büyüyen Türkiye’nin imkanlarının adil dağıtımı aracı olarak kullanıyoruz. Bu çerçevede doğumdan ev onarımına, eşi vefat eden kadınlardan öksüz yetimlere kadar 49 farklı düzenli yardım programımız için ayırdığımız bütçeyi neredeyse iki kat artırarak 11,5 milyar liraya çıkardık” değerlendirmesinde bulundu.

"İnşallah yeni yılın ilk aylarıyla birlikte enflasyonun belirgin bir düşüş trendine gireceğini ümit ediyoruz"

Enflasyonun vatandaşların hayatında yol açtığı sıkıntılar için ilave tedbirler geliştirdiklerini söyleyen Erdoğan, dünyanın enerji ve emtia fiyatlarındaki mevcut yükü uzun süre taşımayacağının açık olduğunu söyledi. Erdoğan, "Fiyatlardaki durulma eğilimi başlamıştır. Bu durum ülkemizdeki enflasyonun küresel fiyatlarla ilgili kısmında da bir iyileşme başlayacağı anlamına gelmektedir. Bir dönem ayçiçek yağı üzerinden öyle bir fırtına kopartılmıştı ki tüm insanlık 5 litrelik bir yağ bidonunun içinde boğulacak endişesi ortaya çıkmıştı. Şimdi hem ithalat kanalarının açılması, hem yerli üretimin artmasıyla bu konu gündemimizden kalkmıştır. Stratejik gıda ürünlerinin tedariki ve üretimleri ile ilgili benzer tedbirleri alarak milletimizin bir daha böyle endişelere kapılmasının önüne geçiyoruz. Bugün Türkiye tüm Avrupa’da herkesin dışarıdan aynı fiyatla aldığı petrol ürünlerini en uygun rakamla vatandaşlarına sunan ülke durumundadır. Bu imkanı vatandaşlarımıza akaryakıt ürünleri üzerindeki vergi yükünü önemli ölçüde azaltarak sunduk. Elektrik tarifelerinde yaptığımız benzer bir vergi indirimi ile de faturaları düşürdük. Dünyanın her yerinde etkisi görülen enflasyon ve döviz kuru kaynaklı sorunlara karşı aldığımız macro ekonomik tedbirleri bankacılık uygulamalarıyla destekliyoruz. Milli paramızla tasarrufu teşvik için başlattığımız kur koruma mevduat ve katılım hesapları çok büyük ilgi gördü. Kredileri, yatırımı, istihdamı, üretimi teşvik edecek alanlarda olabildiğinde genişletiyor, buna karşılık enflasyona ve döviz kuruna olumsuz etki edecek alanlarda da sınırlandırıyoruz. Bu yılın ilk yedi ayında Türk lirası ticari kredi rakamının 2.7 trilyon liraya yükseldiğini görüyoruz. Ekonomimize dinamizm sağlayan KOBİ’lerimize kullandırılan kredilerdeki artış ise 384 milyar lirayı buldu. Ticari kredilerde ilk sırayı imalat sanayi alıyor. Amacımız, tüm kesimleri yaşanan küresel şoklara karşı destekleyerek istihdamın ve üretimin kesintisiz artışını sağlamaktır. Önümüzdeki süreçte bu amaçla hayata geçireceğimiz arz güvenliği ile fiyat istikrarını birlikte gerçekleştirecek tüm ihtimalleri hesaba katan yeni adımların hazırlıklarını da sürdürüyoruz. İnşallah yeni yılın ilk aylarıyla birlikte enflasyonun belirgin bir düşüş trendine gireceğini ümit ediyoruz” dedi.

"Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesini başlatıyoruz"

Sosyal konut müjdesi detaylarını paylaşan Erdoğan, ”Vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü konut sektöründe de yerine getirecek yeni projeler geliştirdik. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizde en büyük dönüşümleri gerçekleştirdiğimiz alanlardan biri de şehirciliktir. TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 170 bin vatandaşımızı çevre düzenlemeleri ve sosyal donatıları ile ev sahibi yaparak ekonomik, sağlıklı, güvenli konut üretiminde dünyada eşi benzeri olmayan bir başarı ortaya koyduk. Bundan yaklaşık 1 buçuk yıl önce de 100 bin sosyal konut inşası için çıktığımız çağrıya 10 katından fazla talep aldık. Ülkemizin 81 şehrinde hız kesmeden toplu konut projelerini sürdürüyoruz. Pek çok ilimizde şehir içinde kalan sanayi alanlarını dışarıya taşıyor, bu konudaki talepleri de süratle yerine getiriyoruz. Şimdi de Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesini başlatıyoruz. İlk kez ev sahibi olacak vatandaşlarımızın sabırsızlıkla beklediği bu proje ile ilgili hazırlıklar bitmek üzeredir. Vatandaşlarımızı kira öder gibi taksitlerle yerel ve yatay mimari anlayışına göre inşa edilmiş konut projeleri ile ev sahibi yapacağız. Sıfır atık uyumlu, enerji verimli, iklim dostu malzemelerle yapılacak bu konut projelerinin tamamında yenilebilir enerji sistemleri kullanılacaktır. Amacımız salgın döneminde daralan konut arzını hızla artırarak hem inşaat sektörünü canlandırmak hem de insanımızın erişebilir şartlarda ev sahibi olmasını temin etmektir. Bu adım son dönemde ciddi şikayet konusu olan kiraların da düşmesine yol açacaktır. Her zaman olduğu gibi bu projede de şehit yakınları ve gazilerimiz ile emeklilerimize özel bir kontenjan ayıracağız. Ayrıca ilk defa evlenen gençlerimiz de bu projede kota sahibi olacaktır. Önümüzdeki ay bir tanıtım toplantısıyla tüm detaylarını milletimize duyuracağımız konut kampanyasının şimdiden ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” açıklamasında bulundu.

Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul AKM’de engelleri aşan ‘Erişilebilir Tiyatro’ yeni sezonda da devam ediyor Herkes için erişilebilir bir yaşam amacıyla kurumsal sosyal sorumluluk projelerini hayata geçiren Türk Telekom; Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu ve Atatürk Kültür Merkezi (AKM) iş birliğiyle yürüttüğü "Erişilebilir Tiyatro" projesine yeni sezonda da devam ediyor. Görme ve işitme engelli bireylerin kültür ve sanat etkinliklerine katılımını artırmayı amaçlayan proje, yeni sezon açılışını Ekim ayında "Rumuz Goncagül" oyunu ile yaptı. Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını "Türkiye’ye Değer" anlayışıyla sürdüren Türk Telekom, engelli sanatseverlerin kültürel etkinliklere eşit katılımını desteklemeye devam ediyor. AKM ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu iş birliğiyle yürütülen "Erişilebilir Tiyatro" projesi, 3’üncü sezonunda da sanatseverlerle buluşmayı sürdürüyor. Proje kapsamında yeni sezonun ilk erişilebilir oyunu ekim ayında sahnelenen "Rumuz Goncagül" oldu. Proje; kasım ayında engelli sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği "Kapıların Dışında", "Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı" ve "Gergedanlar" oyunları ile devam etti. Sahne turu, sesli betimleme ve üst yazı uygulamalarına ek olarak proje kapsamında ilk defa "Gergedanlar" oyununda kullanılan "işaret dili" ile oyun daha kapsayıcı bir hale getirildi. 27 Aralık’ta ise "Vanya Dayı" isimli devlet tiyatrosu oyunu seyircilerle buluşacak. Proje ile devlet tiyatrosu oyunları görme ve işitme engelli sanatseverlere görsel, işitsel ve fiziksel engelleri aşan bir sanat deneyimi yaşatmaya devam edecek. Türk Telekom Kurumsal İletişim Direktörü Arif Sancaktaroğlu, "Şirket olarak, teknolojiyi toplum yararına sunma vizyonumuzla kültür sanatta erişilebilirliği desteklemeyi sürdürüyoruz. Sunduğumuz teknolojilerle AKM’nin engelleri aşan, herkes için erişilebilir bir kültür merkezi haline gelmesinden memnuniyet duyuyoruz. Büyük ilgi gören ve hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap eden gösterimlerle öne çıkan "Erişilebilir Tiyatro" projemiz, ana destekçisi olduğumuz AKM’de bu sezon da devam ediyor. Herkes için erişilebilir bir yaşam hedefi doğrultusunda sosyal sorumluluk projelerimizi kararlılıkla sürdürüyoruz" dedi. "Erişilebilir Tiyatro" projesi kapsamında sahnelenen oyunlarda, görme engelli sanatseverler mekân, zaman, karakterler ve sessizce gelişen olaylar gibi sesli olmayan görsel öğeleri, diyalog aralarında aktarılan sesli betimleme uygulamasıyla detayları kaçırmadan takip edebiliyor. Ayrıca oyun öncesinde gerçekleştirilen özel sahne turları sayesinde görme engelli sanatseverler, obje, dekor ve kostümlere dokunarak sahneyle önceden tanışma fırsatı buluyor. Oyunda kullanılan üst yazı uygulamasıyla ise diyaloglar anlık olarak yazılı şekilde aktarılıyor; böylece işitme engelli sanatseverler için de tiyatro deneyimi erişilebilir hale getiriliyor.
İstanbul Uzmanlardan ‘sahte alkol’ uyarısı: "Bir defadan bir şey olmaz denmemeli, öldürücü" Yılbaşı öncesi sahte alkol kullanımına karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için insanlar normal alkol zehirlenmesiyle çok ayırt edemiyor, körlükle başlayan böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. Bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. En önemli şey; hastadan aldığımız öykü, yılbaşı yaklaşıyor, dikkatli olmakta fayda var" dedi. Yılbaşına günler kala Türkiye’nin birçok noktasında yapılan operasyonlarda yüksek oranlarda sahte alkol ele geçirilirken uzmanlar, sahte alkol tüketimine karşı uyarılarını yineledi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Afşin İpekci ve Biruni Üniversite Hastanesi Acil Tıp Bölümü’nden Uzm. Dr. İlhami Demirel, alkol kullanımının sağlık için başlıca zararlardan olduğunu belirtirken sahte alkolün oluşturduğu etkilere yönelik açıklamalarda bulundu. Uzmanlar sahte alkolün görünüş, renk ve kokusundan ayırt edilemeyebileceğini belirtti. "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle ayırt edilemiyor" "Sahte alkol dediğimiz şey metil alkol ya da metanol olarak bilinir" diyen Doç. Dr. Afşin İpekci, "Odunun damıtılmasıyla elde edilen hatta odun ruhu olarak bilinen alkoldür. Sahte alkolün aslında vücutta 2 tane zehirlenme şekli var. Birincisi; diğer alkollerde de olan baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, sarhoşluk hissi veren alkolün kendisine özgü beynimizi etkilemesine bağlı gördüğümüz semptomları olur. Daha sonra esas ölümcül olan zehirlenme, metanolün zehirli ürünlerine dönüşmesiyle olur. Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle insanlar çok ayırt edemiyor, daha çok sonraki aşamada körlükle başlayan daha sonra şuur değişikliği hipotansiyon, böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. Zararlı maddelere dönüşmesi genelde 6-8’inci saatten sonra ortaya çıkıyor çünkü bir dönüşme hızı var. Sonra önce görme kaybı, bulanık görme, kar yağıyor gibi ya da körlük gibi semptomlar ortaya çıkıyor. O aşamada da gelmezlerse şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. 6-8 saatlik bir ara dönem var, o dönem önemli" ifadelerini kullandı. "Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var" Sahte alkol zehirlenmesi sonrası tedavi ve geçmişte karşılaştıkları vakalara ilişkin konuşan Doç. Dr. İpekci, "Tedavimiz; önce destek tedavisi, genel muayene ile başlıyoruz. Şanslıyız ki 2 tane önemli antidotu var. Yurt dışından gelen ilaç bir diğeri de etanol dediğimiz normal alkol. Geç dönemde gelirlerse metabolitleri oluşmuş oluyor, o zaman da kullanacağımız tedavi yöntemimiz; diyaliz. Metil alkol zehirlenmesi tüm dünyada bir sorun. Bandrolün bile artık sahtesinin çıktığı bilgisi geliyor. Semptomlarda hastaneye erken başvurmaları en önemli tedbir. Etil alkol kadar pahalı değil ayrıca metil alkol kullanımı sadece kaçak alkol olarak bilinse de ülkemizde dezenfektanlarda, ucuz parfümlerde yaygın kullanılan bir ürün. Görme bozukluğuyla gelip diyalize aldığımız ki bize zaten insanlar sarhoşluk döneminde kendileri zaten gelemiyor. Yakınları da ‘Alkol aldı, onun sarhoşluğu’ diye getirmiyor. Genelde görme bozukluğu olunca ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Daha çok erkekler ve orta yaş insanlarda meydana geliyor. Masum bir şey değil, bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. Normal alkol vücudu yavaş yavaş etkiliyor" diye konuştu. "Ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor" Alkolün başlı başına sağlık için zararlı olduğunu söyleyen Uzm. Dr. İlhami Demirel, "Normal alkole bağlı zehirlenmeler de görüyoruz, metil alkol dediğimiz alkolle olan zehirlenmeler gerçekten ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor. Son dönemde çok denk gelmedi açıkçası, en önemli şey; hastadan aldığımız öykü. Eğer şüpheli, kaynağı bilinmeyen bir alkol alım öyküsü varsa yol gösterici oluyor, laboratuvar tetkiklerinde de şüphemizi güçlendiren bulgular bulabiliyoruz. Genelde görme bozuklukları olabiliyor; çift görme, görme kaybı, bulanık görme gibi bunlar biraz daha ilerleyen süreçte oluyor, ne yazık ki tanıda biraz daha geç kalınmış olabiliyor. Sahte alkol alım ihtimalini sorup bu ihtimal üzerinde ciddi şekilde durmalıyız. Genel olarak alkol tüketiminin zararlı olduğunu belirtmemiz lazım. Kusma, baş ağrısı gibi şikayetleri hasta başta çok önemsemeyebiliyor, zaten alkol alımı sonra ‘Bunlar normal şeyler’ diye hastaneye gelmekte gecikebiliyor. Bu süre ne kadar uzarsa hastaya faydamız da o derece düşük oluyor" dedi. "Hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı olarak erkek hastalar" "Bilmediği kaynaktan aldığı bir alkol sonrası bu şikayetleri olan hastalar bir an önce acil servise başvurmalı, mutlaka doktorlarına bilgi vermeli" diyen Uzm. Dr. Demirel, "Yılbaşı dönemlerinde biraz daha sık akla gelebiliyor. Belirtiler ne yazık ki direkt bu hasta sahte alkol kullanmıştır dedirtecek bulgular değil. Ek hastalıkları olması hastanın her zaman genel durumunu daha da kötüleştireceği için önemli, genelde gördüğümüz hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı erkek hastalar diyebiliriz. Sonuçta ciddi bir zehirlenme, genç olması kurtarıcı bir faktör değil. Normalde de zaten alkol kullanımı vücudumuza birçok zarar vermekte, hele hele sahte alkol daha hayati tehlike oluşturan durumlara sebebiyet veriyor. Tedavide öncelikle hastanın hayatî fonksiyonlarını takip edip ona göre değerlendiriyoruz. Çok geç aşamada geldiyse hastada ciddi solunum yetmezliği de gelişmiş olabilir, eğer öyle bir durumdaysa bilinci kötüyse hastayı zaten solunum cihazına bağlıyoruz. Antidotlarımız var, hastaya veriyoruz. Metil alkolün tedavisinde etil alkol kullanılıyor, tabii ki hastane ortamında kontrollü bir şekilde yapılması gereken tedaviler. Yılbaşı yaklaşıyor bu konuda dikkatli olmakta fayda var" şeklinde konuştu.
Diyarbakır Hastayken kana ihtiyaç duydu, 3 ayda bir kan vermeye başladı Diyarbakır’da yaşayan 51 yaşındaki kamu işçisi Mutlu Demirci, geçirdiği bir rahatsızlık nedeni ile kana ihtiyaç duydu. Kan bağışının önemini hastalığı ile anlayan Demirci, 3 ayda bir kan bağışında bulunmaya başladı. Diyarbakırlı Demirci, düzenli olarak kan bağışında bulunuyor. Yıllar önce ilk kanını bağışlayan Demirci, 45’inci kez kan verdi. Demirci, ’’Bundan 13 yıl önce hastalandım. Hastalığımın tedavisi için ameliyat olmam gerekti. Hastane yetkilileri ameliyat tedavisinde kana ihtiyaç olabileceğini bundan dolayı yakınlarımdan kan bağışımda bulunmamı istediler. Ben de yakınlarıma durumu izah ettim, onlarda hastaneye gelerek kan bağışında bulundular. Tedavi aşamamda kanın ne kadar önemli olduğunu anladım. Bende, inşallah iyileşirsem bundan sonra bende kan bağışında bulunacağıma söz verdim. Allah’a çok şükür iyileştim ve o günden sonra her üç ayda bir Kızılay’a kan bağışında bulunmaya başladım. Kan bağışını kendime bir insanlık görevi olarak görmeye başladım. Çünkü kan sürekli olan bir ihtiyaçtır. Hastanelerde tedavi gören, trafik kazalarında yaralanıp kana ihtiyaç duyan yüz binlerce insan var. Bir, iki, üç, beş diye sayarken bugün 44. kan bağışında bulundum. Allah kısmet ederse, ömrüm yettiği kadar, kan bağışında bulunup, sosyal sorumluluğumu yerine getireceğim. Buradan sizler aracılığıyla herkese sesleniyorum, lütfen sizler de kan bağışında bulunun. Her geçen dakika, saat ve gün her an kana ihtiyaç var. Kendiniz için , aileniz için ve tüm sevdikleriniz için kan bağışında bulunun’’ dedi . Kızılay kan bağışçılarını 10. bağışta bronz madalya, 25. kan bağışında gümüş madalya, 35. bağışta altın madalya, 45. bağışta plaketle ödüllendiriyor.