GÜNDEM - 03 Ocak 2022 Pazartesi 19:34

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine sonrası önemli açıklamalar

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine sonrası önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Son 12 aydaki çalışan sayısını koruyup, meslek lisesi veya üniversite mezunu gencimizi en az 12 ay boyunca istihdam etme taahhüdünde bulunan işletmelere 100 bin lira destek veriyoruz. Kadın istihdamında bu rakam 110 bin lirayı buluyor. Mikro işletmeler 2 ve küçük işletmelerde 5 personele kadar uygulanacak bu destek rakamı, faizsiz olarak 2 yıl sonra 24 ayda geri ödenecek" dedi.

 2 yıla damgasını vuran korona virüs salgınının ve onun tetiklediği küresel ekonomik sorunların bir müddet daha herkesle birlikte ülkemizi de olumsuz etkilemeyi sürdüreceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Sağlık hizmetlerinden maskeye, sağlık malzemelerinden aşıya kadar pek çok alanda salgının ortaya çıkardığı adaletsizlikler büyük ve güçlü Türkiye hedefimize bir an önce ulaşmamızın önemini açıkça göstermiştir. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizin kalkınma altyapısında sağladığı ilerleme sayesinde Türkiye'yi küresel sağlık ve ekonomik krizinden olumlu yönde ayrıştırmayı artık her ne kadar birileri bir kısmı yalan bir kısmı yanlış haberler üzerinden milletimizin moralini bozmaya çalışsa da, dünyayı izleyen herkes bu sıkıntılı tabloda Türkiye'nin durduğu yeri takdirle karşılıyor” dedi.

“Geçtiğimiz yıl ulaştığımız 225 milyar 368 milyon dolarlık ihracatla Cumhuriyet tarihinde ilk defa küresel ihracattan aldığımız payı yüzde birini üzerine taşıdık”

Bugün açıklanan 2021 yılı ihracat rakamlarına yönelik konuşan Erdoğan, “Salgının ekonomiler üzerindeki baskısını arttığı geçtiğimiz yıl Türkiye ihracatın lokomotifi olduğunu hızlı büyüme eğilimini sürdürmüştür Bu dönemde imalat Sanayi'nde kapasite kullanım oranımız yüzde 80’e dayanırken istihdamda yıllık 2 milyonu bulan bir artış sağladık. Küresel mal ticaretinin yüzde 10 arttığı geçtiğimiz yıl Biz ihracatımızı yüzde 33 yükseltmeyi başararak bu alanda da farkımızı ortaya koyduk. Türkiye olarak geçtiğimiz yıl ulaştığımız 225 milyar 368 milyon dolarlık ihracatla Cumhuriyet tarihinde ilk defa küresel ihracattan aldığımız payı yüzde birini üzerine taşıdık “ diye konuştu.

“225 milyar 368 milyon dolarlık 2021 ihracatımızın ülkemize milletimize sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum”

Geçmişle mukayeseli olarak bakıldığında ise 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatın 6 kattan fazla arttığını, aynı şekilde 20 yıl önce 88 milyar doları bulmayan dış ticaret hacminin 500 milyar dolar sınırına dayandığını belirten Erdoğan, ”Geçtiğimiz yıl itibariyle dış ticaret açığımız 46 milyar dolara gerilerken ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 83'ün üzerine çıktı. Bu oranın 2000'lerin başında yüzde 51 olduğunu özellikle hatırlatmak istiyorum. Dış ticaretimizde milli paramızı kullanım seviyemizin 183 milyar liraya ulaşmış olması da bir diğer önemli gelişmedir. Ayrıntılarını bugün yaptığımız basın toplantısında verdiğimiz 225 milyar 368 milyon dolarlık 2021 ihracatımızın ülkemize milletimize sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum. Bu ihracat rakamına özellikle ulaşılmasında emeği geçen tüm kurumlarımızı, iş dünyamızı, çalışanlarımızı ayrı ayrı tebrik ediyorum. Girdiğimiz yeni yılda ihracatımızı çok daha ileri seviyelere çıkarmak için gündemimizde pek çok program, plan, proje var. İnşallah hepsini de kararlılıkla hayata geçirerek önümüzdeki yıl bu vakitler milletimize çok daha büyük müjdeler verebilmeyi ümit ediyoruz. Dış ticaret fazlası veren Türkiye hedefimizde giderek daha çok yaklaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Geçtiğimiz yılı güzel haberlerle kapattığımız bir diğer sektörde turizmdir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:
“Salgının turizm sektöründe yol açtığı sorunları ortadan kaldırmak için aldığımız tedbirlerin, verdiğimiz teşvik ve desteklerin karşılığını özellikle gördüğümüz bir sezonu geride bıraktık. Bu sektörde 2021 29 milyon turist sayısı ve 24 milyar doları aşan bir turizm geliri ile kapattık. Bir başka ifadeyle turizmde önceki yıla göre ziyaretçi sayısında yüzde 83'lük gelirde yüzde100’lük bir artış sağladık. Devlet ve özel sektörün yakın işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz büyük atılım sayesinde sadece kayıtlarımızın önemli bir kısmını telafi etmekle kalmadık, Akdeniz havzasındaki rakiplerimizi de geride bıraktık. Artık hedefimiz salgın öncesi ziyaretçi sayısına ulaşmanın ötesinde çok daha yüksek bir gelir seviyesine çıkmaktır. İnşallah 2022 yılı bu hedefe biraz daha yaklaştığımız, verimli, bereketli, kazançlı bir sezon olacaktır. Sahiplerinden çalışanlarına kadar turizm sektörümüzün tüm mensuplarına ülkemize kazandırdıkları bu başarı için şahsım milletim adına teşekkür ediyorum.”

“Kadın istihdamında bu rakam 110 bin lirayı buluyor”

“KOSGEB destekleri ile ilgili bir müjdemizi de sizlerle paylaşmak istiyorum” diyen Erdoğan, “Bilindiği gibi nisan ayında mikro ve küçük işletmelere yönelik bir hızlı destek programı başlatmıştık. Bu programın kapsamını yeni mezun gençlerimizin istihdamını teşvik edecek şekilde genişletiyoruz. Son 12 aydaki çalışan sayısını koruyup, meslek lisesi veya üniversite mezunu gencimizi en az 12 ay boyunca istihdam etme taahhüdünde bulunan işletmelere 100 bin lira destek veriyoruz. Kadın istihdamında bu rakam 110 bin lirayı buluyor. Mikro işletmeler 2 ve küçük işletmelerde 5 personele kadar uygulanacak bu destek rakamı faizsiz olarak 2 yıl sonra 24 ayda geri ödenecek . Amacımız bu programda 75b in yeni meslek lisesi veya üniversite mezunu gencimizi istihdama dahil etmektir. İşletmelerimizi başvuruları bugün açılan bu programa katılmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“2021’de büyümede çift haneli rakamları yakalayacağımıza inanıyoruz”

Türkiye’nin 2021 yılında ekonomide, yatırım, istihdam, üretim cari denge odaklı bir büyüme yaşadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Dünya ticaret hacminin yüzde 5,3 küçüldüğü 2020 yılını biz yüzde 1,8 büyüme ile kapatmıştık. Küresel ticaretin yeniden hareketlenmeye başladığı 2021’de büyümede çift haneli rakamları yakalayacağımıza inanıyoruz. Geçtiğimiz yılın ilk çeyreğinde 7, 4’lük ikinci çeyreğinde yüzde 22’liki üçüncü çeyreğindeki yüzde 7, 4’lük büyüme bunun işaretini veriyor” dedi.

“Tedbir paketiyle piyasaların önemli ölçüde yeniden dengeye gelmesini sağladık”

“Salgın döneminde G20 içinde en hızlı toparlanan ve büyüyen ülkelerin başında geliyoruz” diyen Erdoğan, “Küresel ticaret dengelerinin yeniden oluştuğu bir dönemde Türkiye’nin sergilediği bu performans bizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize adım adım yaklaştırıyor. Elbette bu süreçte karşı karşıya kaldığımız sıkıntılar, ödediğimiz bedeller var. Bunlardan biri döviz kurunda yaşanan ve esasen ülkemiz ekonomisinin gerçekleriyle uyumlu olmayan dengesiz dalgalanmadır. Kurdaki yükselişi bir seviyeye kadar ekonomik işleyişe ve ülkemizin ihracattaki hedeflerine uygun olduğu için sorun etmiyorduk ama bir yerden sonra iş serbest piyasa ekonomisi kurallarının dışına çıkarak arkasında kötü niyetlerin belirdiği farklı bir görünüme büründü. Yurt dışından ve ülkemiz içinden kimi siyasetçiler, medya kuruluşları, akademisyenler, piyasaları paniğe sürükleyerek, dövize yönelişi artıracak senkronize bir kampanya başlattılar. Hatırlarsanız bundan 3- 4 yıl önce yurt dışı kaynaklı benzer saldırılara, benzer tuzaklara maruz kalmıştık. Aldığımız tedbirler ve geliştirdiğimiz mekanizmalar sayesinde yurt dışından Türk ekonomisine yönelik serbest piyasa kurallarına uygun olmayan sinsi saldırıların önünü büyük ölçüde kesmiştik. Son kampanyada ise daha çok yurt dışındaki yatırımcıları panikleterek aynı amaca varılmak istenmiştir. Dalgalanmanın kendi tabii seyri içinde durulmadığını görünce 20 Aralık’ta kamuoyuna açıkladığımız tedbir paketiyle piyasaların önemli ölçüde yeniden dengeye gelmesini sağladık” dedi.

“Kur korumalı Türk lirası mevduatına kısa sürede 78 milyar liralık bir geçişin yaşanması, vatandaşlarımızın ekonomi programımıza olan güveninin işaretidir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Ekonominin kendi tabi seyri dışında niyetlerle dışardan yapılabilecek saldırılara karşı oluşturduğumuz mekanizmaların bir benzerini içeride de kurmuş olduk. Parasının değerini korumak isteyen vatandaşlarımız, özellikle önünü görme ihtiyacı duyan iş dünyamıza sunduğumuz alternatiflerin piyasalar tarafından da benimsendiğini memnuniyetle gördük. Kur korumalı Türk lirası mevduatına kısa sürede 78 milyar liralık bir geçişin yaşanması, vatandaşlarımızın ekonomi programımıza olan güveninin işaretidir. Katılım finans kuruluşlarını da sisteme dahil ederek bu uygulamayı genişletiyoruz. Ülkemiz ekonomisinin istikrar ve güven iklimi içinde büyümesine katkı sağlayacak bu yaklaşımı yeni araçlar ve yöntemlerle 2022’de daha da güçlendireceğiz. Açıkladığımız tedbir paketinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin getirdiği imkanlarla bizim ve ya ilgili kurumlarımız tarafından hayata geçirilebilecek olanların tamamını uygulamaya soktuk. Bu çerçevede merkez Bankası, döviz tevdiat ve altın hesaplarından Türk Lirası Mevduata dönüşüm desteklenmesine ilişkin tebliğlerinin yayınlandı” diye konuştu

“Talep edenler, bankalarda altın hesaplarında tuttukları birikimleri fiziki altın olarak da alabilecek”

Döviz ve altın cinsi hesaplardan vadeli Tük lirası hesaplara dönüşen tutarların zorunlu karşılıktan muaf tutulurken stopaj oranının da sıfırlandığını ifade eden Erdoğan, ”İhracatçı ve ithalatçı firmalara Türk lirası vadeli döviz satım ihalesine başlandı. Bu satışlarda temettü gelirlerine uygulanan stopaj oranı yüzde 15’ten yüzde 10’a indirildi. Yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması çalışmaları kapsamında hurda altın derlemesinde kullanılacak asgari rakamında değişiklik yapıldı. Vatandaşlarımızın altınlarını bankaları darphane ve kuyumcular vasıtasıyla sisteme dahil etmelerine imkan sağlanıyor. Talep edenler, bankalarda altın hesaplarında tuttukları birikimleri fiziki altın olarak da alabilecek. Bankalar nezdinde darphane altın ürünleri bazında açılan hesaplar da fiziki altın olarak istenebilecek. Kredi garanti fonunun daha aktif ve daha kapsayıcı şekilde çalıştırılmasıyla ilgili protokol yakında hayata geçiyor. Kanuni düzenleme gerektiren hususlarla ilgili çalışmalarımızı tamamladık. Bu çerçevede, Türk Lirası için; hazine desteğine, ihracat ve, imalat sanayi şirketleri için kurumlar vergisinde bir puanlık indirim yapılmasına, bireysel emeklilik sistemindeki devlet katkısını yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkartılmasına, yatırım fonlarından elde edilen kar paylarına istisna uygulanmasına, gelire endeksli senetlerin ihracına, tüm bunlara ilişkin hazırlanan kanun değişikliği düzenlemeleri yarın meclisin takdirine sunuluyor” açıklamasında bulundu.

“Verdiğimiz her sözü getirmeye devam edeceğiz”

Türkiye’de ve dünyada hammadde temininde tedarik zincirlerindeki aksaklıklar ve girdi fiyatlarındaki beklenmedik artışlar sebebiyle hazırlanan fiyat farkı çalışmasının da meclisin takdirine sunulma aşamasında olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bugüne kadar milletimize ne söz verdiysek yaptık. Bundan sonra da verdiğimiz her sözü getirmeye devam edeceğiz. Geçtiğimiz yıl hepimizin canını yakan bir diğer sıkıntımız yüksek enflasyon ve onun ötesinde bir vakayı ifade eden fahiş fiyat artışlardır. Ülkemizdeki fiyat artışlarının iki sebebi vardır. Birincisi salgın döneminde küresel emtia fiyatlarında görülen fevkalade yükselmedir. Öyle ki salgın döneminde dünyada petrol fiyatları neredeyse iki katına, kömür fiyatları 3 ila 5 katına doğalgaz fiyatları 6 ile 10 katına çıkarken metal ve mineral fiyatları yüzde 50 tarım ürünleri fiyatları yüzde 25 arttı. Enerji fiyatlarındaki aşırı yükseliş sebebiyle pek çok ülke elektrik tariflerini ortalama üç kat artırmak mecburiyetinde kaldı. Biz ise her konuda olduğu gibi enerji fiyatları hususunda da vatandaşımızı koruyacak bir yol izledik. Geçtiğimiz yıl elektriği yarı fiyatının bile altına, doğalgazı 5’te biri fiyatına vatandaşlarımıza sunarken akaryakıt fiyatlarında da eşe mobil sistemiyle oldukça düşük satış fiyatları sağladık. 2021 yılında vatandaşlarımız lehine doğal gazda 80 milyar, elektrikte 20 milyar, akaryakıtta 65 milyar liralık kamu adına fedakarlık yaptık. Bir başka ifadeyle vatandaşlarımızın cebinden doğalgaz faturası, elektrik faturası, benzin, mazot faturası olarak çıkacak 165 milyar lirayı kamu kaynaklarından karşıladık. Yeni yıl itibari ile yürürlüğe giren tarifelere rağmen kamunun vatandaşlarımıza desteği sürmektedir. Mesela hane halkının kullandığı doğalgaz ve hane halkını kapsayan elektrik faturalarında tarifeler vatandaşlarımız lehine düzenlenmiştir. Ülkemizde 2002 yılında 150 kilowatt elektrik be 125 metreküp doğalgaz kullanımı karşılığında bir vatandaşımızın ödediği fatura asgari ücretin yüzde 47’sini oluşturuyordu. Şimdi aynı miktardaki elektrik ve doğalgaz kullanımı için yeni tarife ile ödenen tutar asgari ücretin yüzde 13’ü seviyesindedir. Görüldüğü gibi vatandaşımızı fiyat artışlarına ezdirmeme sözümüzü burada da yerine getirmiş oluyoruz” dedi.

“Kömür yardımlarının, doğalgaz faturası desteği olarak da verilebileceğinin haberini paylaşmak istiyorum"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşlarımıza yapılan kömür yardımlarının yeni yılla birlikte altını çiziyorum. Kömür yardımlarının, yeni yılla birlikte 'doğalgaz faturası desteği' olarak da verilebileceğinin haberini paylaşmak istiyorum. Akaryakıtta ise eşel mobil sisteminden normal tarifeye dönüldüğü için petrol fiyatlarındaki ve döviz kurundaki değişime bağlı olarak belirlenen otomatik tarife yürürlüğe girmiştir. Buna rağmen vatandaşlarımız akaryakıta diğer ülkelerdeki fiyat artışlarına nispeten daha hesaplı bir tarife ile erişebilmektedir. Düşme eğiliminde olan petrol fiyatları ve istikrar kazanmaya başlayan kur dikkate alındığında petrol fiyatları üzerindeki baskının yakında tersine dönmesi beklenebilir. Diğer yandan dünya piyasalarında ülkemizde de çok tartışılan bitkisel yağ fiyatlarındaki artış yüzde 70’i, şeker fiyatlarındaki artış yüzde 50’yi, tahıllardaki artış yüzde 32‘yi bulmuştur. Market raflarındaki artışın bir kısmının kaynağı bu küresel fiyatlandırmalardandır. Ancak bazı ürünlerdeki artışların ne küresel emtia ve enerji fiyatları ile ne kurdaki dalgalanma ile izah edilemeyecek derece fahiş olduğunu görüyoruz. Bu konunun takipçisi olmaları ve gereken işlemleri yapmaları için ilgili tüm kurumlarımıza talimatlarımızı verdik. Aynı kapsamda stokçuluk yapılacaklara uygulanacak cezaları artıran bir kanun değişikliği meclisimizin gündeminde bulunuyor. Tüm bunlara rağmen dünya ekonomisi ile entegre piyasaya sahip bir ülke olarak fiyat artışlarından ister istemez biz de etkileniyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul AKM’de engelleri aşan ‘Erişilebilir Tiyatro’ yeni sezonda da devam ediyor Herkes için erişilebilir bir yaşam amacıyla kurumsal sosyal sorumluluk projelerini hayata geçiren Türk Telekom; Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu ve Atatürk Kültür Merkezi (AKM) iş birliğiyle yürüttüğü "Erişilebilir Tiyatro" projesine yeni sezonda da devam ediyor. Görme ve işitme engelli bireylerin kültür ve sanat etkinliklerine katılımını artırmayı amaçlayan proje, yeni sezon açılışını Ekim ayında "Rumuz Goncagül" oyunu ile yaptı. Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını "Türkiye’ye Değer" anlayışıyla sürdüren Türk Telekom, engelli sanatseverlerin kültürel etkinliklere eşit katılımını desteklemeye devam ediyor. AKM ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu iş birliğiyle yürütülen "Erişilebilir Tiyatro" projesi, 3’üncü sezonunda da sanatseverlerle buluşmayı sürdürüyor. Proje kapsamında yeni sezonun ilk erişilebilir oyunu ekim ayında sahnelenen "Rumuz Goncagül" oldu. Proje; kasım ayında engelli sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği "Kapıların Dışında", "Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı" ve "Gergedanlar" oyunları ile devam etti. Sahne turu, sesli betimleme ve üst yazı uygulamalarına ek olarak proje kapsamında ilk defa "Gergedanlar" oyununda kullanılan "işaret dili" ile oyun daha kapsayıcı bir hale getirildi. 27 Aralık’ta ise "Vanya Dayı" isimli devlet tiyatrosu oyunu seyircilerle buluşacak. Proje ile devlet tiyatrosu oyunları görme ve işitme engelli sanatseverlere görsel, işitsel ve fiziksel engelleri aşan bir sanat deneyimi yaşatmaya devam edecek. Türk Telekom Kurumsal İletişim Direktörü Arif Sancaktaroğlu, "Şirket olarak, teknolojiyi toplum yararına sunma vizyonumuzla kültür sanatta erişilebilirliği desteklemeyi sürdürüyoruz. Sunduğumuz teknolojilerle AKM’nin engelleri aşan, herkes için erişilebilir bir kültür merkezi haline gelmesinden memnuniyet duyuyoruz. Büyük ilgi gören ve hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap eden gösterimlerle öne çıkan "Erişilebilir Tiyatro" projemiz, ana destekçisi olduğumuz AKM’de bu sezon da devam ediyor. Herkes için erişilebilir bir yaşam hedefi doğrultusunda sosyal sorumluluk projelerimizi kararlılıkla sürdürüyoruz" dedi. "Erişilebilir Tiyatro" projesi kapsamında sahnelenen oyunlarda, görme engelli sanatseverler mekân, zaman, karakterler ve sessizce gelişen olaylar gibi sesli olmayan görsel öğeleri, diyalog aralarında aktarılan sesli betimleme uygulamasıyla detayları kaçırmadan takip edebiliyor. Ayrıca oyun öncesinde gerçekleştirilen özel sahne turları sayesinde görme engelli sanatseverler, obje, dekor ve kostümlere dokunarak sahneyle önceden tanışma fırsatı buluyor. Oyunda kullanılan üst yazı uygulamasıyla ise diyaloglar anlık olarak yazılı şekilde aktarılıyor; böylece işitme engelli sanatseverler için de tiyatro deneyimi erişilebilir hale getiriliyor.
İstanbul Uzmanlardan ‘sahte alkol’ uyarısı: "Bir defadan bir şey olmaz denmemeli, öldürücü" Yılbaşı öncesi sahte alkol kullanımına karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için insanlar normal alkol zehirlenmesiyle çok ayırt edemiyor, körlükle başlayan böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. Bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. En önemli şey; hastadan aldığımız öykü, yılbaşı yaklaşıyor, dikkatli olmakta fayda var" dedi. Yılbaşına günler kala Türkiye’nin birçok noktasında yapılan operasyonlarda yüksek oranlarda sahte alkol ele geçirilirken uzmanlar, sahte alkol tüketimine karşı uyarılarını yineledi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Afşin İpekci ve Biruni Üniversite Hastanesi Acil Tıp Bölümü’nden Uzm. Dr. İlhami Demirel, alkol kullanımının sağlık için başlıca zararlardan olduğunu belirtirken sahte alkolün oluşturduğu etkilere yönelik açıklamalarda bulundu. Uzmanlar sahte alkolün görünüş, renk ve kokusundan ayırt edilemeyebileceğini belirtti. "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle ayırt edilemiyor" "Sahte alkol dediğimiz şey metil alkol ya da metanol olarak bilinir" diyen Doç. Dr. Afşin İpekci, "Odunun damıtılmasıyla elde edilen hatta odun ruhu olarak bilinen alkoldür. Sahte alkolün aslında vücutta 2 tane zehirlenme şekli var. Birincisi; diğer alkollerde de olan baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, sarhoşluk hissi veren alkolün kendisine özgü beynimizi etkilemesine bağlı gördüğümüz semptomları olur. Daha sonra esas ölümcül olan zehirlenme, metanolün zehirli ürünlerine dönüşmesiyle olur. Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle insanlar çok ayırt edemiyor, daha çok sonraki aşamada körlükle başlayan daha sonra şuur değişikliği hipotansiyon, böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. Zararlı maddelere dönüşmesi genelde 6-8’inci saatten sonra ortaya çıkıyor çünkü bir dönüşme hızı var. Sonra önce görme kaybı, bulanık görme, kar yağıyor gibi ya da körlük gibi semptomlar ortaya çıkıyor. O aşamada da gelmezlerse şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. 6-8 saatlik bir ara dönem var, o dönem önemli" ifadelerini kullandı. "Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var" Sahte alkol zehirlenmesi sonrası tedavi ve geçmişte karşılaştıkları vakalara ilişkin konuşan Doç. Dr. İpekci, "Tedavimiz; önce destek tedavisi, genel muayene ile başlıyoruz. Şanslıyız ki 2 tane önemli antidotu var. Yurt dışından gelen ilaç bir diğeri de etanol dediğimiz normal alkol. Geç dönemde gelirlerse metabolitleri oluşmuş oluyor, o zaman da kullanacağımız tedavi yöntemimiz; diyaliz. Metil alkol zehirlenmesi tüm dünyada bir sorun. Bandrolün bile artık sahtesinin çıktığı bilgisi geliyor. Semptomlarda hastaneye erken başvurmaları en önemli tedbir. Etil alkol kadar pahalı değil ayrıca metil alkol kullanımı sadece kaçak alkol olarak bilinse de ülkemizde dezenfektanlarda, ucuz parfümlerde yaygın kullanılan bir ürün. Görme bozukluğuyla gelip diyalize aldığımız ki bize zaten insanlar sarhoşluk döneminde kendileri zaten gelemiyor. Yakınları da ‘Alkol aldı, onun sarhoşluğu’ diye getirmiyor. Genelde görme bozukluğu olunca ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Daha çok erkekler ve orta yaş insanlarda meydana geliyor. Masum bir şey değil, bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. Normal alkol vücudu yavaş yavaş etkiliyor" diye konuştu. "Ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor" Alkolün başlı başına sağlık için zararlı olduğunu söyleyen Uzm. Dr. İlhami Demirel, "Normal alkole bağlı zehirlenmeler de görüyoruz, metil alkol dediğimiz alkolle olan zehirlenmeler gerçekten ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor. Son dönemde çok denk gelmedi açıkçası, en önemli şey; hastadan aldığımız öykü. Eğer şüpheli, kaynağı bilinmeyen bir alkol alım öyküsü varsa yol gösterici oluyor, laboratuvar tetkiklerinde de şüphemizi güçlendiren bulgular bulabiliyoruz. Genelde görme bozuklukları olabiliyor; çift görme, görme kaybı, bulanık görme gibi bunlar biraz daha ilerleyen süreçte oluyor, ne yazık ki tanıda biraz daha geç kalınmış olabiliyor. Sahte alkol alım ihtimalini sorup bu ihtimal üzerinde ciddi şekilde durmalıyız. Genel olarak alkol tüketiminin zararlı olduğunu belirtmemiz lazım. Kusma, baş ağrısı gibi şikayetleri hasta başta çok önemsemeyebiliyor, zaten alkol alımı sonra ‘Bunlar normal şeyler’ diye hastaneye gelmekte gecikebiliyor. Bu süre ne kadar uzarsa hastaya faydamız da o derece düşük oluyor" dedi. "Hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı olarak erkek hastalar" "Bilmediği kaynaktan aldığı bir alkol sonrası bu şikayetleri olan hastalar bir an önce acil servise başvurmalı, mutlaka doktorlarına bilgi vermeli" diyen Uzm. Dr. Demirel, "Yılbaşı dönemlerinde biraz daha sık akla gelebiliyor. Belirtiler ne yazık ki direkt bu hasta sahte alkol kullanmıştır dedirtecek bulgular değil. Ek hastalıkları olması hastanın her zaman genel durumunu daha da kötüleştireceği için önemli, genelde gördüğümüz hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı erkek hastalar diyebiliriz. Sonuçta ciddi bir zehirlenme, genç olması kurtarıcı bir faktör değil. Normalde de zaten alkol kullanımı vücudumuza birçok zarar vermekte, hele hele sahte alkol daha hayati tehlike oluşturan durumlara sebebiyet veriyor. Tedavide öncelikle hastanın hayatî fonksiyonlarını takip edip ona göre değerlendiriyoruz. Çok geç aşamada geldiyse hastada ciddi solunum yetmezliği de gelişmiş olabilir, eğer öyle bir durumdaysa bilinci kötüyse hastayı zaten solunum cihazına bağlıyoruz. Antidotlarımız var, hastaya veriyoruz. Metil alkolün tedavisinde etil alkol kullanılıyor, tabii ki hastane ortamında kontrollü bir şekilde yapılması gereken tedaviler. Yılbaşı yaklaşıyor bu konuda dikkatli olmakta fayda var" şeklinde konuştu.
Diyarbakır Hastayken kana ihtiyaç duydu, 3 ayda bir kan vermeye başladı Diyarbakır’da yaşayan 51 yaşındaki kamu işçisi Mutlu Demirci, geçirdiği bir rahatsızlık nedeni ile kana ihtiyaç duydu. Kan bağışının önemini hastalığı ile anlayan Demirci, 3 ayda bir kan bağışında bulunmaya başladı. Diyarbakırlı Demirci, düzenli olarak kan bağışında bulunuyor. Yıllar önce ilk kanını bağışlayan Demirci, 45’inci kez kan verdi. Demirci, ’’Bundan 13 yıl önce hastalandım. Hastalığımın tedavisi için ameliyat olmam gerekti. Hastane yetkilileri ameliyat tedavisinde kana ihtiyaç olabileceğini bundan dolayı yakınlarımdan kan bağışımda bulunmamı istediler. Ben de yakınlarıma durumu izah ettim, onlarda hastaneye gelerek kan bağışında bulundular. Tedavi aşamamda kanın ne kadar önemli olduğunu anladım. Bende, inşallah iyileşirsem bundan sonra bende kan bağışında bulunacağıma söz verdim. Allah’a çok şükür iyileştim ve o günden sonra her üç ayda bir Kızılay’a kan bağışında bulunmaya başladım. Kan bağışını kendime bir insanlık görevi olarak görmeye başladım. Çünkü kan sürekli olan bir ihtiyaçtır. Hastanelerde tedavi gören, trafik kazalarında yaralanıp kana ihtiyaç duyan yüz binlerce insan var. Bir, iki, üç, beş diye sayarken bugün 44. kan bağışında bulundum. Allah kısmet ederse, ömrüm yettiği kadar, kan bağışında bulunup, sosyal sorumluluğumu yerine getireceğim. Buradan sizler aracılığıyla herkese sesleniyorum, lütfen sizler de kan bağışında bulunun. Her geçen dakika, saat ve gün her an kana ihtiyaç var. Kendiniz için , aileniz için ve tüm sevdikleriniz için kan bağışında bulunun’’ dedi . Kızılay kan bağışçılarını 10. bağışta bronz madalya, 25. kan bağışında gümüş madalya, 35. bağışta altın madalya, 45. bağışta plaketle ödüllendiriyor.