GÜNDEM - 09 Mayıs 2022 Pazartesi 20:17

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Bizden sonraki nesillere hak ettikleri Türkiye'yi bırakacağız'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Bizden sonraki nesillere hak ettikleri Türkiye'yi bırakacağız'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.

Türkiye'nin salgın ve savaş gibi gelişmelerin tetiklediği küresel üretim ve lojistik sistemindeki yeni arayışların merkezi durumunda olduğunu kaydeden Erdoğan şunları söyledi:
"2. Dünya Savaşı'nın ardından kurulan küresel yönetim ve güvenlik sistemi kökünden sarsılırken; biz sahip olduğumuz tarihi birikimi, siyasi, ekonomik ve askeri reformlarla canlandırdık. Artık her alanda kendi ayaklarının üstünde durabilen, bununla kalmayıp tüm dostlarına ve kardeşlerine destek verebilen bir Türkiye var. Yıllardır sürekli dile getirdiğimiz büyük ve güçlü Türkiye ‘nin inşasını adım adım yürütüyoruz. Hiçbir iç ve dış hadisenin, hiçbir açık ve gizli oyunun bizi bu hedeften uzaklaştırmasına izin vermiyoruz.
Bu mücadelede ülke ve milletçe ödediğimiz bedelleri, güvenli ve müreffeh geleceğimizin karşılığı olarak görüyoruz. Gelişmiş ülkelerin bile çaresiz kaldığı sınamaları, Türkiye'nin en az kayıpla ve en fazla kazançla geride bırakması elbette birilerinde rahatsızlığa yol açıyor."

“FETÖ ihanet çetesini canımızı ortaya koyarak milletimizle birlikte tepeledik”

Türkiye'nin önünün yıllarca siyasi, istikrarsızlıkla, suni ekonomik krizlerle, terör örgütleriyle, vesayet arayışlarıyla, darbelerle, evrensel kavramların arkasına gizlenmiş sinsi projelerle kesildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim dönemimizde de benzer senaryolar, farklı görünümler ve yöntemlerle hep sahnelendi. Bir yandan demokrasi ve kalkınma reformlarımızı kararlılıkla hayata geçirirken diğer yandan da milletimizle birlikte bu kirli oyunları bozarak bu günlere geldik. Eser ve hizmet siyasetimizle Türkiye'nin ayağındaki geri kalmışlık zincirlerini milletimizle birlikte parçalayıp attık. Hak ve özgürlük alanlarını genişleterek ülkemizi vesayetin boyunduruğundan milletimizle birlikte kurtardık. Diklenmeden dik durarak, egemenliğimizi hiçe sayan uluslararası baskıları milletimizle birlikte göğüsledik. Sokaklarımızı kana ve ateşe boğma gayretlerini dirayetli tavrımızla, milletimizle birlikte akamete uğrattık. Ülkenin bağrına yerleştirilmiş bir bomba olan FETÖ ihanet çetesini canımızı ortaya koyarak milletimizle birlikte tepeledik. Bölücü terör örgütünün kanlı pençelerini askerlerimizin ve güvenliğimizin ve güvenlik güçlerimizin kahramanca mücadelesiyle milletimizle birlikte söküp attık. Sınırlarıma dayanan tacizleri sınır ötesi harekatlarla milletimizle beraber püskürttük. Her alçak hamlenin bir parçasını oluşturan ve ekonomimizi hedef alan niyetleri aldığımız tedbirlerle milletimizle beraber bozduk" açıklamasında bulundu.

“Bizden sonraki nesillere hak ettikleri Türkiye'yi bırakacağız”

Sınır ötesi operasyonlarla önemli mesafeler alındığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sınırlarımıza dayanan tacizleri yaptığımız sınır ötesi harekatlarla milletimizle birlikte püskürtür her alçak hamlenin bir parçasını oluşturan ve ekonomimizi hedef alan niyetleri aldığımız tedbirlerle milletimizle birlikte mücadele ettik. Bugünkü ve bundan sonraki tüm sınamaları da yine 85 milyon hep birlikte aşarak bizden sonraki nesillere hak ettikleri Türkiye'yi bırakacağız. Hedeflerimize ulaşmamız a bir el uzatımı mesafe kaldığı bu kritik aşamada Vatandaşlarımızın hayat pahalılığının yol açtığı sıkıntılar sebebiyle zor günler geçirdiğini biliyoruz. Bilhassa dar gelirli insanlarımızın alın güçlerinde ki düşüşün farkındayız. Bir yandan enflasyonu dinleyecek tedbirleri alırken diğer yandan da ücretlerde yaptığımız artışlarla alım gücündeki gerilemeyi telafi etmeye çalışıyoruz. Bu çerçevede yılbaşında asgari ücretten işçi, memur ve emekli maaşlarına kadar geniş bir alanda ciddi artışlar yaptık. Temmuz ayında yapılacak enflasyon farkı artışları ve diğer düzenlemelerle dar gelirlilerin alım gücünü biraz daha yerleştireceğiz. Haziran ayı itibarıyla başvuruları başlayacak Aile Destek programı gibi yeni uygulamalarla da insanımızı sahipsiz bırakmıyoruz. Çeşitli başlıklar altında sadece geçtiğimiz ay milletimizin farklı kesimlerine sağladığımız sosyal desteklerin toplam tutarı 5,3 milyar liradır. Elektrik tüketim desteği için geçtiğimiz yıl yaklaşık 2,5 milyon haneye 2,5 milyar lirayı aşkın kaynak tahsis ettik. Doğalgaz tüketim desteği olarak da son 2 ayda 114 milyon lirayı aşkın bir kaynağı vatandaşlarımıza aktardık. Her iki desteğin de çerçevesini genişletecek çalışmaları sürdürüyoruz" dedi.

“Bazı ürünlerdeki fiyat artışları ne enerji fiyatlarındaki yükselişlerinde, ne döviz kuruyla ne enflasyonla izah edilmeyecek seviyelerdedir”

Ekonomi programının merkezinde istihdamı korumak ve geliştirmek olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:
“Çalışmak isteyen hiçbir insanımızın işsizlik sebebiyle ailesi ve çevresinin karşısında boynunu bükük dolaşmasına yol açmayacak bir anlayışla ekonomiyi yönetiyoruz. Hamdolsun bu sayede üretim tarafında oldukça iyi bir yerdeyiz. Ülkemizde eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, tarımdan spora, tüm alanlarda Cumhuriyet tarihinin en iyi seviyesine çıkartmak için yaptığımız yatırımların meyvelerini toplama vaktidir. Bugün Türkiye enerji hariç dış ticaret fazlası veren, yani ihracatı ithalatını geçen bir ülke durumuna gelmiştir. Ancak enerji fiyatlarında 10 kata varan artışlar, sadece dış ticaret görünümünüzü bozmakta kalmıyor, ürün maliyetlerinde de ciddi artışlara yol açıyor. Bununla birlikte bazı ürünlerdeki fiyat artışları ne enerji fiyatlarındaki yükselişlerinde, ne döviz kuruyla ne enflasyonla izah edilmeyecek seviyelerdedir. Hep söylediğim gibi, izahı mümkün olmayan sırf aç gözlülükten, fırsatçılıktan, tamahkârlıktan kaynaklanan fiyat artışları hukuk değil ahlak meseledir."

“Stokçuluk ve fiyatları etkilemeyle ilgili cezaları da yeniden düzenliyoruz. Bu tür suçlara verilen cezaları caydırıcılık temelinde yükseltiyoruz”

Üretim ve satış tekelinin söz konusu olduğu ürün ve hizmetlerdeki dengesiz fiyatlamalara karşı mücadele edildiğini bildiren Erdoğan, "Denetimleri, sıkılaştırdık. Üretici ve tüketici arasındaki ilişkiyi en sağlıklı zemine oturtma amacıyla hazırladığımız hal, perakende ve elektronik ticaret kanunlarıyla ilgili çalışmalar bitmek üzeredir. Stokçuluk ve fiyatları etkilemeyle ilgili cezaları da yeniden düzenliyoruz. Bu tür suçlara verilen cezaları caydırıcılık temelinde yükseltiyoruz. Ayrıca, üretim maliyetlerini dengeleyerek arsa arttırmaya e ve böylece fiyatları istikrara kavuşturmaya yönelik hazırlıklar yürütüyoruz. Türkiye'yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayla büyütme politikamızın başarıya ulaşacağından asla şüphe etmiyoruz. Sabırla, azimle, inançla yürüdüğümüz bu yolun sonu ülkemizin selametine, milletimizin refahına, insanımızın huzuruna çıkmaktadır. Yeter ki bu zor günleri birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkarak geride bırakalım. Yeter ki kendimize güvenerek, umudumuzu canlı tutarak vizyonumuzu genişleterek, daha çok çalışalım, daha üretelim, daha çok mücadele edelim. İşte o zaman aydınlık bir geleceğin bizi beklediğini hep birlikte göreceğiz. Bu ülkenin her hak ve özgürlük talebini nasıl biz karşıladıysak, her eksiğini nasıl biz tamamladıysak, her hayalini nasıl biz gerçeğe dönüştürdüysek, asırlık meselelerini nasıl biz hal yoluna koyduysak halihazırdaki sıkıntıları da yine biz çözeriz. Bunun için gereken her türlü donanıma ve kararlığa sahibiz. Siyasetteki 40 yılı aşkın tecrübemize ülke yönetimindeki 30yıla yaklaşan birikimimize güveniyoruz. Ülkemizin potansiyeline ve 85 milyon vatandaşımıza gücüne, itimadımızla inşallah bu mücadeleyi de zaferle taçlandıracağız. Yalanlarla, çarpıtmalarla, iftiralarla, dışardan yazılmış senaryolara dayalı siyaset ve toplum mühendislikleri ile Türkiye'yi yönlendirme devri artık bitmiştir. Milli iradenin üstünlüğüne teslim olmayan hiç kimsenin bu ülkede yetki ve sorumluluk sahibi olamayacağı gerçeğine inşallah 2023’te bir kez daha hep birlikte şahitlik edeceğiz" dedi.

“Çip krizi sebebiyle küresel tedarik imkanı zorlaşan pasaport üretimini ülkemizde gerçekleştirecek altyapıyı kurduk”

Uzun süredir hazırlıkları yürütülen yerli ve milli pasaport üretimine ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çip krizi sebebiyle küresel tedarik imkanı zorlaşan pasaport üretimini ülkemizde gerçekleştirecek altyapıyı kurduk. Dünyanın en güvenli pasaportlarından biri olan yeni pasaportumuzun sayfaları Topkapı sarayı ile başlayıp birinci meclis binası ile sona eriyor ve tam ortasında da Ayasofya Cami'si bulunuyor. Ağustos ayı itibariyle vatandaşlarımıza verilmeye başlanacak yeni pasaportumuzun da ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu.

“Türkiye bin yıllık tarihi boyunca çeşitli coğrafyalardan insanlara ev sahipliği yaptı”

Türkiye'nin bin yıllık tarihi boyunca çeşitli coğrafyalardan insanlara ev sahipliği yaptığını söyleyen Erdoğan şunları kaydetti:
"Özellikle son 150 yılda Kafkasya’dan Balkanlar’a dört bir yanda başı dara düşen hayatı ve geleceği tehdit altına giren tüm kardeşlerimiz, yönünü Anadolu'ya çevirmiştir. Bu topraklarda yaşayanlar da canını ve onurunu kurtarmak için gelen hiç kimseyi el görmemiş, dışlamamış, ötekileştirmemiş, hele hele husumet asla beslememiştir. Hep birlikte vatanımızı ezanımızı, bayrağımızı, istiklalimizi ve istikbalimizi korumak, ülkemizi geliştirmek, devletimizi güçlendirmek, milletimizi kalkındırmak için çalıştık, çabaladık. Her durumda vatanımız uğrunda canımızı vermekten kaçınmadık, kol kola şehadete yürüdük. Koyun koyuna aynı mezarda yattık.
Sık sık dile getirdiğimiz gibi bizim devletimizin sınırları başkadır. Milletimizin gönül sınırları bambaşkadır. Devletimizin sınırları Doğu’dan Batıya, Edirne'den Kars’a kuzeyden Güneye, Sinop'tan Hatay’a uzanır. Milletimizin gönül sınırları ise merhale merhale Avrupa’dan Asya'nın en uçlarına Sibirya'dan Afrika derinliklerine okyanusu aşıp bir uçtan diğerine, Amerika’ya kadar uzanan genişliğe sahiptir. Bilhassa tarih ve medeniyet birlikteliğimizin olduğu coğrafyalardaki kardeşlerimizle gerçekten çok hasbi, çok yakın bağlarımızın olduğunu kimse inkar edemez. Resmi sınırlarımız kimi ile bir asrı aşkın süredir, kimiyle daha fazladır farklı da olsa hiçbir zaman bu kardeşlerimizle aramızdaki gönül bağını koparmadık. 1. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele’nin ardından yeni devletimiz Türkiye Cumhuriyetini kurduğumuzda gönül coğrafyamızın her yerinden milyonlarca insan Anadolu’ya geldi. Farklı kökenlere sahip kardeşlerimiz Anadolu’nun çeşitli yerlerinde kendilerine yeni bir hayat kurdular. Öyle ki, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki nüfusumuzun neredeyse yarısı sınırlarımız dışından gelen insanlardan oluşuyordu. Cumhuriyet dönemi boyunca da Balkanlar’dan Kafkaslara kadar her yerde başı dara düşen kardeşlerimize kapılarımız açık oldu. Çeşitli tarihlerde eski Yugoslavya topraklarından Bulgaristan’dan Romanya’dan Doğu Türkistan’dan İran’dan Afganistan'da , Kosova’dan milyonlarca aile ülkemize sığındı."

“Suriye'nin kuzeyinde briket evleri yapıyoruz, inşallah bunların inşası devam ediyor”

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bay Kemal ne diyor? Biz bunların hepsini tekrar Suriye’ye süreceğiz. Geldikleri yere göndereceğiz. Bunları yapamayacaksın. Bunları yapmaya hiç birinizin de gücü yetmez. Zira biz, ensar kültürüyle yetişmişiz. Biz muhacir kültürünün ne olduğunu çok iyi biliriz. Bu toraklarda verilen mücadelenin ne olduğunu gayet iyi biliriz. 3 milyon 700 bin Suriyeli bizim kardeşimizdir. Biz bu kardeşlerimize sahip çıktık, çıkıyoruz. Sahip çıkacağız Bay Kemal. Senin ortakların varsın PKK terör örgütünün mensupları olsun, sen onlarla beraber Ankara’dan İstanbul’a yine yürümeye devam et. Biz bu kardeşlerimizle ensar kültürü, muhacir kültürü içerisinde yolumuza devam edeceğiz. Asla taviz de vermeyeceğiz. Çünkü biz şuna inanıyoruz. Ancak inananlar kardeştir. Kardeşliğimizi koruyacağız. Körfez Savaşı başladığında Irak’tan ülkemize gelen 1 milyon kişinin tamamına yakını savaşın ardından evlerine geri döndü. Suriye’deki iç karışıklıkların ardından yaklaşık 4 milyon kişi ülkemize geldi. Suriye'nin kuzeyinde briket evleri yapıyoruz. İnşallah bunların inşası devam ediyor. Mümkün olduğunca fazla yapmaya da gayret edeceğiz. Çatışmaların halen devam ettiği, terör örgütlerinin saldırılarını sürdürdüğü, siyasi birliğin ve toprak bütünlüğünün henüz sağlanamadığı Suriye'nin istikrara kavuşması için her türlü gayreti gösteriyoruz. Bugüne kadar ülkemize gelen Suriyelilerden 500 bini sınırlarımıza bitişik bölgelerde güvenli hale getirdiğimiz bölgelere dönüş yaptı. Uluslararası yardım kuruluşlarının desteği ile 4 milyon kişinin de İdlib başta olmak üzere bulundukları yerde kalmalarını sağlıyoruz. Buna rağmen İdlib’teki gerilimin ve diğer bölgelerdeki güvensiz ortamın sürmesi ülkemizdeki Suriyeli sayısının belirgin şekilde azalmasının önüne geçti. Antalya’da 2015 yılında yapılan G20 zirvesine katılan liderlere Suriyeli sığınmacılar için bu ülkenin topraklarında süratle 1 milyon kişinin iskanını sağlayacak şehirler inşa edilmesi teklifinde bulunmuştuk. Maalesef, özellikle de Batı ülkeleri sığınmacıları kendi sınırlarından uzak tutmak için yaptıkları harcamanın çok azıyla hayata geçirilebilecek bu projeye gereken desteği vermediler" dedi.

“Amacımız halen ülkemizde yaşayan 1 milyon Suriyelinin tüm insani şartlara sahip bu şehirlere geri dönüşünü temin etmektir”

"Türkiye bu yükün büyük bir bölümünü hem kendi sınırları içinde hem de Suriye topraklarında üstlenmek durumunda kaldı" diyen Erdoğan, "Geçtiğimiz yıl, sivil toplum kuruluşlarının desteği ile Suriye topraklarında gerçekten çok zor şartlarda yaşayan insanlar için 100 bin briket ev yapma projesini başlattık. Bu proje kapsamında 57 bin briket evi tamamladık. 20 bini ile ilgili çalışmalar sürüyor. Kalan 23 bin evi de en kısa sürede yapacağız. Bu sayıyı daha da artırmamız mümkün olabilir. 2015 yılındaki asıl projemizi hayata geçirecek yeni bir adım daha atıyoruz. Uluslararası yardım kuruluşlarının finansmanı ile Suriye topraklarında 13 ayrı yerde okuluyla, hastanesiyle, sanayisi ile, tarımıyla gereken tüm altyapıya sahip 200 bin konut inşa edilmesini inşallah sağlıyoruz. Amacımız halen ülkemizde yaşayan 1 milyon Suriyelinin tüm insani şartlara sahip bu şehirlere geri dönüşünü temin etmektir. Kurumlarımızın yaptığı çalışmalar bu geri dönüş için 1 milyondan fazla sığınmacının gönüllü olduğunu göstermektedir. Böylece tüm dünyanın adeta sırtını döndüğü, görmezden geldiği, vicdanını kapattığı bir trajedinin çözümünde önemli bir merhaleyi daha Türkiye öncülüğünde tamamlamayı hedefliyoruz. Çalışmamalar ilerledikçe sürecin ayrıntılarıyla bilgiyi kamuoyuyla paylaşacağız. Rabbim kimseyi vatansız, yurtsuz, evsiz bırakmasın. Canıyla, malıyla, onuruyla sınamasın. Kimse ülkesini, evini, işini, ailesini, bağlarını, sebepsiz yere terk edip bir bilinmeze doğru yola çıkmaz. Böyle bir mecburiyetle karşı karşıya kalanlara biz kucağımızı açtık. Bizim insani, vicdani ve tarihi görevimizdir. Bu ahlaki vazifeyi hakkıyla yerine getirmiş olarak dünyanın karşısına huzuru kalple çıkıyoruz. Bilindiği gibi Suriye’deki çatışmalar rejimin sivillere yönelik vahşi saldırıları yanında Batı ülkelerinin muhalifleri, teşviki ve desteklemesiyle başladı. Bu destek sürdürülmüş olsaydı, ülke kısa bir süre içinde yeniden güvenli ve istikrarlı hale gelebilirdi. Ancak bir süre sonra Batı ülkeleri desteklerini Suriye halkı yerine bu ülkede üstlenmiş terör örgütlerine yönlendirdi. Tırlarca terör örgütüne silah, mühimmat, araç gereç gönderdiler. Bunları hep birlikte yaşadık, Suriye topraklarını kana ve ateşe boyayan bu strateji değişikliğinin ardından bölge, proje ürünü envaı çeşit terör örgütünün cirit attığı Türkiye için de ciddi tehditler içeren bir bataklık haline dönüştü. Fırat Kalkanı ile, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile süren operasyon bütün bu operasyonlarımızın en başta gelen sebebi budur” dedi.

“Tüm yabancıların oturma ve çalışma düzenlerini belirli kurallara bağladık. Kurallara uymayanları da derhal geldikleri yerlere gönderiyoruz”

“Suriye’de rejimin zulmüne karşı çıkmanın yanı sıra PKK’sından DEAŞ’ına kadar terör örgütleriyle en etkin mücadeleyi Türkiye yürütmüştür, yürütmektedir” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Harekatlarımız sayesinde hem sınırlarımızı saldırılara karşı korunaklı hale getirdik hem de Suriye içinde insanların huzurla yaşayabilecekleri güvenli alanlar oluşturduk. Ülkemiz içindeki Suriyeli sığınmacılar ile, diğer statülerde yaşayan yabancıları da yakından takip ediyoruz. Hangi ülkeden gelirse gelsin, tüm yabancıların oturma ve çalışma düzenlerini belirli kurallara bağladık. Kurallara uymayanları da derhal geldikleri yerlere gönderiyoruz. Bu şekilde sınır dışı edilen Suriyeli sayısı 20 bini bulmuştur. Diğer ülke vatandaşlarından sınır dışı edilenlerin sayısı da 21 bin kişiyi geçmiştir. Afganistan başta olmak üzere istikrarsızlığın ve çatışmaların yaşandığı her yerde benzer tablolar ortaya çıkmaktadır. Yıllardır geri kalmışlığın, açlığın, sefaletin pençesinde bize yönelik bir insan akışı mevcuttur. Nitekim çeşitli yollarla sınırlarımıza giren ve ülkelerine geri gönderdiğimiz düzensiz göçmen sayısı 2016 yılından bugüne kadar 320 bini aşmıştır. Türkiye topraklarına yönelen düzensiz göçmenlerin önemli bir bölümünün hedefi buradan Avrupa’ya geçmektir. Ukrayna krizi öncesi, son 7 yılda AB ülkelerine ulaşan çoğu Suriye ve Irak kökenli sığınmacı sayısı 1 milyon olarak ifade ediliyordu. Özellikle savaşın başlamasıyla Ukrayna’dan komşu ülkelere ve oradan da bir kısmı Avrupa topraklarına geçen kişi sayısı 4 milyonu aştı. Ülkemize gelen Ukraynalı sayısı da 100 bine yaklaştı. Görüldüğü gibi sığınmacı sorunu sadece bize mahsus, bizim ülkemize mahsus değildir. Tüm dünyanın meselesidir. Bu akına en çok muhatap olan devlet olmamıza rağmen krizi insani duyarlılıklara halel getirmeden yönetmeyi başarabilen ender ülkelerin başında geliyoruz. Sığınmacı düşmanlığı üzerinden kendilerine siyasi pozisyon sağlamaya çalışanların önce bu gerçekleri görmeleri gerekiyor. Daha önemlisi bu politikanın en ön saflarında yer alanların dedelerinin de canlarını ve onurlarını kurtarmak için Anadolu topraklarına sığınanlar arasında yer aldığını asla unutmamaları şarttır. Dün onların dedelerini nasıl bağrımıza basmışsak, bugün de çaresizlik içinde bize sığınanlara aynı şekilde davranıyoruz. Bu aziz millete tek parti CHP’ sinin yaşattığı Boraltan Köprüsü faciasını bir daha biz tekrarlatmayacağız Mazlumları katillere teslim etmedik, etmeyeceğiz. Suriyelilere ve ya diğer ülkelerden gelen yabancılara, kendi vatandaşlarımızda farklı hiçbir imkan sağlanmamakta, ekstra hiçbir kaynak tahsis edilmemektedir. Fitnecilerin yalan, yanlış, çarpıtma üzerine kurulu, nefret kampanyaları hiçbir zaman vatandaşımızın kalbini bulandırmasın, kafasını karıştırmasın. Gönüllü dönüşler için gereken imkanları sağladıkça ülkemizdeki Suriyeli sayısının makul düzeylere gerileyeceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Aynı yaklaşım diğer yerlerden ülkemize gelen yabancılar için de geçerlidir. Bu ülkeye katkı sağlayan , bu milletin inancına, diline, kültürüne, saygı duyarak topraklarımızda hayatını sürdüren hiç kimse ile sorunumuz, sıkıntımız yoktur. Olmayacaktır. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri boyunca bin yıldır bu topraklarda birlikte yaşama kültürü hakimdir. Bu kadim kültür ülkemizde asla batıdaki gibi ırkçılık ve yabancı düşmanlığı hastalığının kök salmasına izin vermez. Türkiye'yi böyle bir çarpıklık üzerinden karıştırmak isteyenlerin kimin değirmenine su taşıdığı izaha gerek olmayacak kadar açıktır. Biz 2023 hedeflerimizden 2053 vizyonumuzdan asla şaşmadan yolumuza devam edeceğiz. Küresel ekonomideki, dalgalanmaların durulmasına paralel şekilde yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı konularını da ülkemizin gündeminden çıkartmaya devam edeceğiz."

“Tüm gençlerimizi Temmuz ayına kadar sürecek gençlik kampları başvurularına katılmaya özellikle davet ediyorum”

Gençlere çağrıda bulunan Erdoğan, “Gençlik ve Spor Bakanlığımızın düzenlediği Gençlik Kamplarının başvuruları bugün itibariyle başladı. Daha önce 12 - 22 yaş aralığını kapsayan bu kamplardan yararlanma sınırını gençlerimizden gelen talepler doğrultusunda 25 yaşa yükselttik. Bu yıl yaklaşık 200 bin gencimiz bu kamplarda ağırlanarak kendilerine spordan kültür faaliyetlerine kadar uzanan geniş bir yelpazede hizmetler verilecektir. Tüm gençlerimizi Temmuz ayına kadar sürecek gençlik kampları başvurularına katılmaya özellikle davet ediyorum” dedi.

Cumartesi günü Rize, Artvin Havalimanı’nın açılışının yapılacağını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyada 5 tane deniz üzerine kurulu havalimanı vardır bunların ikisi bizdedir. Birisi Ordu Giresun Havalimanıdır. İkincisi de Rize Artvin Havalimanı olacaktır. Bu açılış töreninde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Kardeşim de bizimle beraber olacak. Birlikte bu açılışı gerçekleştireceğiz" ifadelerini kullandı.

Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Eski bakan Kürşad Tüzmen ve DAİMFED yönetiminden GGC’ye ziyaret Devlet Eski Bakanı ve 22. Dönem Gaziantep Milletvekili Kürşad Tüzmen, Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu (DAİMFED) yöneticileriyle birlikte Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret etti. Bakanlığı döneminde Türkiye ihracatının katlanarak artmasında büyük pay sahibi olan Kürşad Tüzmen, mevcut döviz kuru ile tekstil ve konfeksiyon sektörünün hareket etmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Tüzmen, "Dolar kuru 55-60 Lira bandında olmalıdır" dedi. 58, 59 ve 60. hükûmetlerde Dış Ticaret ve Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapan, 22. Dönem AK Parti Gaziantep Milletvekili ve 23. Dönem Mersin Milletvekili Kürşad Tüzmen, Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu (DAİMFED) Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu, Gaziantep Şube Başkanı Mustafa Kara ve federasyon yöneticileri ile birlikte Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti’ni (GGC) ziyaret etti. Tüzmen ve beraberindekileri Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Meral Ay, yönetim kurulu üyeleri ve basın mensupları karşıladı. GGC Başkanı Meral Ay, Tüzmen ve DAİMFED yöneticilerine ziyaretlerinden dolayı teşekkür ettikten sonra, "Ekonominin lokomotifi olan inşaat sektörünün güçlü bir çatı altında, birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesi hem Gaziantep hem de ülke ekonomisi açısından büyük önem taşıyor. Türkiye olarak bir deprem ülkesiyiz. Depreme dayanıklı yapıların önemini acı tecrübelerle yaşadık. Müteahhitliğin ne kadar önemli bir meslek olduğunu gördük. Bu nedenle sektördeki STK’lara önemli rol düşüyor. Diğer taraftan inşaat sektörü çok önemli bir sektördür. Ekonominin lokomotifidir. Önümüzde Suriye’nin yeniden imarı gibi bir durum var. Burada inşaat sektörüne büyük rol düşüyor. Bu anlamda DAİMFED’in önemli bir misyon üstleneceğine inanıyoruz" ifadelerini kullandı. "İnşaat sektörü 400 alt sektörü etkiliyor" Devlet Eski Bakanı Kürşad Tüzmen, Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaretinde yaptığı konuşmada, inşaat sektörünün önemine vurgu yaparak, "İnşaat sektörü 400’den fazla alt sektöre katkı sağlıyor. Bunu basit bir rakam olarak geçiştirmemek gerekir. Şu anda Türkiye’de gayri safi milli hasıla artıyorsa, bunda en büyük faktör inşaat sektörüdür. Türk müteahhitleri dünyaya örnek işler yapıyor. Sağlam adımlarla ilerliyorlar. Deprem sürecinde bu sektörün ne kadar hayati olduğunu hep birlikte gördük. Sektörün kendi içinde sağlam ve dürüst insanlarla yol alması gurur verici. Çok net ve çok güzel çalışmalar yapılıyor" ifadelerini kullandı. "Fakirleşmiş komşularla ticaret yapmak zorundayız" Komşularla ticaretin önemine dikkat çeken Tüzmen, Türkiye’nin çevresindeki komşu ülkelerin fakirleştiğine vurgu yaptı. Tüzmen, "Gaziantep Milletvekili ve Bakan olarak görev aldığımda, Gaziantep, komşu ülkelerle ticaretin merkezi olacak demiştik. Böyle bir iddia ile yola çıktık. Tereddüt edenler oldu. Nasıl yapacaksınız? Fuar merkezi yapacağız. Yurt dışından bakanları buraya getireceğiz, biz de oraya gideceğiz, karşılıklı ticareti geliştireceğiz. 2002 ile 2007 arasında bunu başardık. Komşu ülkelerle ticaretin merkezi haline gelmiştik. Etrafımızdaki bütün komşularla ilişkilerimiz çok düzgündü. İhracatımız da sürekli artıyordu. Ancak, daha sonra komşu ülkelerle ilişkilerimiz bozuldu. Sonra farkına varıldı, düzeltmeye çalışılıyor ama gözden kaçan bir faktör var; Komşularımız, eski komşularımız değil. Eski ekonomik güçleri yok. Fakirleşmiş komşularla ticaret yapmak zorunda kalıyoruz. Suriye 5, Irak 4, İran 3 kat fakirleşti. Mesela İran, Şah zamanında 1970’te petrol üretimi günlük petrol üretimi 7 milyon varil civarıydı. Bugün 3,5 milyon varile düşmüş durumda. Suriye, 5 misli fakirleşti. Irak dört misli fakirleşti. İran üç misli fakirleşti. Rusya ile Ukrayna savaşırken, fakirleşiyor. Türkiye bu ülkelerle ticaret yapıyor. Fakirleşen ülkelerle nasıl ticaret yapacaksınız? Komşularınız zenginse siz de zengin olursunuz. Tıpkı Avrupa ülkeleri gibi. Bizim bunlara dikkat ederek, komşularımızın zenginliğinin bizim zenginliğimiz olduğunu bilerek hareket etmemiz lazım. Şu anda Türkiye’yi başat sektör olarak nitelendirdiğimiz inşaat sektörü ayakta tutuyor. İnşaat sektörü önemli. Her sektör önemli tabi de, inşaat bizim için çok önemli" şeklinde konuştu. "Dolar kuru 55-60 Lira bandında olmalı" Tüzmen, bir basın mensubunun tekstil sektöründeki yatırımların yurt dışına gitmesi ile ilgili sorusuna ise, "İş dünyasının imkan nerede ise oraya gitmesi normaldir. Çünkü bizde, Mısır’daki işçi 100 Dolar alıyor. Bizde asgari ücret 400 Doların üzerinde. Böyle bir ortamda üretim, ihracat yapacak? İplik aynı, kumaş aynı, makine aynı. Geriye işçilik kalıyor. Bu işçilik maliyeti ile rekabet edemez ki! Açıkçası şunu söylemek istiyorum; Bizim mevcut döviz kuru ile tekstil ve konfeksiyon sektörünün hareket etmesi mümkün değildir. Dolar kuru şu anda 42 lira. Bence 55-60 lira olması lazım. O zaman dengeyi bulabilirsiniz. Yurt dışındaki işçi o şartlarda çalışıyor. Biz işçinin hakkından kesemeyiz. O zaman bunu dengelemenin tek yolu kuru yükseltmektir. Kuru yükseltince hemen enflasyon yükselecek diye bir şey yok. Bir süre sonra enflasyon da yerine oturur. Biz doğru kur politikası ile sanayicinin arkasında durmalı ve kitlelerin işsizlikle boğuşmasının önüne geçmeliyiz. Tekstil- konfeksiyon sektöründen 500 bin kişi çıkmış. Aileleriyle iki milyon kişi demektir. Ne yapacaksınız bu insanları? İleride bu dengenin sağlanacağına inanıyorum. Müteahhitlik sektörünün geleceği çok parlak. İlk okulu Libya’da, orta okulu Körfez’de okudu, liseyi Rusya’da, üniversiteyi İngiltere’de Endonezya’da okudu. Hepsinde önemli bir bilgi birikimiyle bugüne geldi. Bugün gerek bilgi gerekse insan kaynağı olarak çok önemli bir birikime sahibiz. Dubai metrosunu biz yapıyoruz. Katar’daki kütüphaneyi biz yapıyoruz. Nil’in üzerindeki en büyük köprü olan Sudan’daki köprüyü biz yaptık. 2 milyar dolarlık bir köprü. Dünyanın bir çok ülkesinde hatasız, çok başarılı işlere imza attık. Bu nedenle müteahhitlik sektörünün geleceği çok parlak. Yeter ki, doğru işler yapalım, aradaki ayrık otlarını temizleyelim, yolumuza devam edelim" diye konuştu. DAİMFED Türkiye’de üçüncü sırada DAİMFED ile ilgili çok da bilinmeyen bir başarı hikayesini de açıklayan Kürşad Tüzmen, "DAİMFED, koruyucu aile konusunda Türkiye’de üçüncü sırada. Başkan ve yönetimi çok mütevazi oldukları için çok da bilinmiyordu. Ama ben bunu burada açıklamak istedim. Bir STK olarak çok önemli görevler üstlendiklerini belirtmek istedim" ifadelerini kullandı. Ziyaret, karşılıklı görüş alışverişi, iyi dilek ve temennilerle sona erdi.
Mardin Tesisat Sizden, Kombi Bizden Projesi ile Midyat’ta temiz hava hamlesi Katı yakıt kullanımının azaltılarak hava kalitesinin iyileştirilmesi amacıyla Mardin’in Midyat İlçe Belediyesi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı iş birliğinde hayata geçirilen "Tesisat Sizden, Kombi Bizden" kampanyası, vatandaşlardan yoğun ilgi görüyor. Midyat Belediyesi Hizmet Kampüsünde düzenlenen programda, kampanyanın ilk etabı kapsamında vatandaşlara kombileri teslim edildi. Projeyle birlikte hem çevreye duyarlı ısınma sistemlerinin yaygınlaştırılması hem de hane bütçelerine destek sağlanması hedefleniyor. Kampanyadan yararlanan vatandaşlardan Murat Naz, "Midyat Belediyesi tarafından başlatılan Tesisat Sizden Kombi Bizden kampanyasına katıldım. Kombimiz belediye tarafından hediye edildi’’ dedi. Bir diğer yararlanıcı İsmet Akpınar ise kampanyayı sosyal medyada gördüğünü belirterek, "Geldim, kombimi teslim aldım. Çok memnunuz" diye konuştu. Projeye ilişkin açıklama yapan Midyat Belediyesi Özel Kalem Personeli Burcu Akçay, "Tesisat Sizden, Kombi Bizden diyerek vatandaşlarımıza ilk kombileri hediye ettik. Bu önemli çevre projesinin hayata geçirilmesinde katkı sunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımıza teşekkür ediyoruz," açıklamasında bulundu. Midyat Belediyesi Sosyal Hizmetler Müdürü Mehmet Onur ise kampanyanın kapsamına dikkat çekerek şunları söyledi: "Bakanlığımızın destekleriyle yürütülen Tesisat Sizden, Kombi Bizden projesinde, 1. etapta 135 vatandaşımıza kombileri teslim ettik. 2. etap başvuruları devam ediyor. Çalışmalarımız kararlılıkla sürecek."
Aydın Türkiye şampiyonasından madalyalarla döndüler Hemsball Küçükler ve Yıldızlar Türkiye Şampiyonası’nda Aydın’ı temsil eden sporcular, şampiyonadan 4 kupa ve 16 madalya ile döndüler. Hemsball Küçükler ve Yıldızlar Türkiye Şampiyonası İzmir’in ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Şampiyonada Aydın’ı temsil eden sporcular ise elde ettikleri başarılı sonuçlarla dikkatleri üzerine çekti. Şampiyona sonunda Aydınlı sporcular toplamda 4 kupa ve 16 madalya kazanarak Aydın’ı gururlandırdı. Şampiyonada İbrahim Asaf Çobanyıldızı, Eren Hekimoğlu, Eymen Kurtoğlu isimlerinden oluşan Küçük Erkek Takımı birinci, Umut Ege İrkilata, Meriç Timoçin isimlerinden oluşan Küçük Erkek Takımı ise dördüncü oldu. Fatma Hasyılmaz, Fatıma Elif Avcılar, Rümeysa Erkan isimlerinden oluşan Küçük Kız Takımı üçüncü, Büşra Arıcı, Feyza Çelik isimlerinden oluşan Küçük Kız Takımı ise dördüncü oldu. Ferdi Küçük Kız kategorisinde Fatma Hasyılmaz üçüncü, Büşra Arıcı dördüncü oldu. Ferdi Küçük Erkek kategorisinde İbrahim Asaf Çobanyıldızı birinci, Özgür Deniz Yenilmez ise üçüncü oldu. Ferdi Yıldız Kız kategorisinde Elif Rana Devran birinci, Nehir Şahin ikinci, Gamze Kılıç üçüncü oldu. Sporcuları tebrik eden Aydın Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, yaptığı açıklamada "İl müdürlüğü olarak sporcularımızın her zaman yanında olmaya, başarı yolculuklarında destek vermeye devam ediyoruz. Elde edilen derecelerde emeği geçen tüm sporcularımızı ve antrenörlerimizi tebrik ederiz" ifadeleri yer aldı.
Samsun Karadeniz’in en büyük atık su kolektör hattında sona gelindi SAMSUN (İHA) – Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, toplam 4 bin 550 metre uzunluğa sahip atık su kolektör hattında sona gelindiğini bildirdi. Samsun Büyükşehir Belediye Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) Genel Müdürlüğü’nce hayata geçirilen Atakum Atık Su Kolektör Hattı Projesi’nde son aşamaya gelindi. Toplam 4 bin 550 metre uzunluğa sahip hattın imalatı tamamlanarak TM2 Atık Su Terfi Merkezine bağlantısı yapılıyor. Başkan Halit Doğan çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte şehrin altyapısına önemli bir yatırım kazandırılacağını belirtti. SASKİ Genel Müdürlüğü, Atakum sahilinde yürüttüğü kolektör hattı çalışmalarıyla kentin atık su altyapısına kalıcı ve çevre dostu bir çözüm sunuyor. Karadeniz Bölgesi’nde bin 600 milimetre çapında polietilen boru kullanılarak bu ölçekte inşa edilen tek atık su kolektör hattı olma özelliğini taşıyan proje, Samsun’un altyapı gücünü bir üst seviyeye taşıyor. Projenin son etabında, hattın TM2 Terfi Merkezi’ne bağlantısı gerçekleştirilerek ve sistem tamamen devreye alınacak. Bu sayede atık suların güvenli bir şekilde çevreye zarar veremeden iletimi sağlanacak. "Altyapı, şehircilikte en büyük yatırımdır" Altyapı yatırımlarının şehirlerin geleceği açısından çok önemli olduğunu belirten Başkan Halit Doğan, "Altyapı yatırımları çoğu zaman görünmez ancak bir şehrin sağlıklı, güvenli ve sürdürülebilir şekilde büyümesinin temelini oluşturur. Karadeniz Bölgesi’nde bu ölçekte ve bu teknik altyapıyla hayata geçirilen atık su kolektör hattımız, Samsun’umuz için son derece kıymetli bir yatırımdır. 4 bin 550 metrelik bu dev hattın terfi merkezine bağlantısının tamamlanmasıyla, şehrimizin uzun yıllar boyunca ihtiyacına cevap verecek güçlü bir sistemi devreye almış olacağız. Yaklaşık 250 milyon TL değerindeki bu yatırım ile çevreyi koruyan, halk sağlığını önceleyen ve sürdürülebilir şehircilik anlayışını esas alan bir altyapıyı Samsun’umuza kazandırıyoruz. Şehrimizin yarınlarını bugünden inşa etmek için ekiplerimizle birlikte sahada özveriyle çalışmaya devam ediyoruz" dedi.
Tekirdağ Limanın maskotu ördekler Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesindeki balıkçı barınağında yaşayan yaklaşık 150 ördek, balıkçılar ve vatandaşların ilgisiyle limanın simgesi haline geldi. Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde yıllar önce 4 ördeğin limana getirilmesinden sonra ördekler çoğalmaya başladı. Balıkçı barınağında yaşamlarını sürdürmeye başlayan ve zamanla sayıları 150’ye ulaşan ördekler, limana gelenlerin ilgisini çekiyor. Balıkçıların yanı sıra barınağa gelen vatandaşlar tarafından da beslenen ördekler, yıllar içinde bölgenin vazgeçilmezleri arasına girdi. Liman içinde serbestçe dolaşan ördekler özellikle çocukların ilgisini çekerken, ortaya renkli ve sıcak görüntüler çıkıyor. 4 ördekten 150’ye uzanan hikâye Süleymanpaşa Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İbrahim Pehlivanoğlu, ördeklerin hikâyesinin yaklaşık yedi yıl önce başladığını belirterek şunları söyledi: "Ördekler yaklaşık bundan yedi sene önce rahmetli babam nur içinde yatsın, bunları bahçesinde besliyordu. Dört taneydi bunlar, sonra babam bunları balıkçı barınağına getirdi. Bu dört tane yaklaşık altı seneden beri yaklaşık yüz elli tane ördek sahibi olduk. Balıkçı barınağımızda insanları çok hoşuna gidiyor. Özellikle çocukların çok hoşuna gidiyor. Bunların yanında kazlarımız var. Yaklaşık yüz elli tane de kedimiz var. Vatandaşlarımıza en azından burada keyif alacağı, rahat ve huzurlu olacağı bir yer haline getirdik. Dediğim gibi görsel olaraktan hem de bizim hoşumuza gidiyor. Biz de o konuda zevk alıyoruz onları beslemekten. Hem de çoluk çocuk için iyi oluyor. Yani yaklaşık yedi sekiz sene oldu. Şu anda evet limanın maskotu oldular. Ya genelde tabii ki biz bakıyoruz. Ama vatandaşlar da böyle bazen evlerinden ekmek getiriyorlar. İşte ne bileyim buğday getiren oluyor. Vatandaşlarla beraber buradaki ördeklerimizi huzur içerisinde besliyoruz." Balıkçı barınağında ördeklerin yanı sıra kazlar ve kediler de bulunurken, oluşan bu doğal ortam limanı ziyaret edenler için adeta küçük bir yaşam alanına dönüştürüyor. Günün her saatinde ilgi gören ördekler, Süleymanpaşa Balıkçı Barınağı’nın maskotu olarak yaşamlarını sürdürüyor.
Kocaeli Miras ve iftira iddiaları gölgesinde işlenen cinayete müebbet hapis Kocaeli’nin Körfez ilçesinde eşine yönelik ithamlarda bulunduğu ve miras yüzünden husumet beslediği iddiasıyla arkadaşını tabancayla vurarak öldüren sanık, müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Olay, 14 Aralık 2023 tarihinde Yeniyalı Mahallesi Hamit Kaplan Caddesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Körfez Belediyesi temizlik işçisi, park halindeki 34 BK 3432 plakalı Skoda marka otomobilde bir kişinin hareketsiz şekilde yattığını gördü. İhbar üzerine adres sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. İsminin Adem Aydoğan (61) olduğu belirlenen ve omzunun arkasından silahla vurulduğu tespit edilen kişi, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Olaya ilişkin inceleme başlatan polis ekipleri Aydoğan’ın, arkadaşı Doğan Z. (63) tarafından vurulduğu tespit etti. Şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi. "Gamze’nin babasından kalan mallarla ilgili birçok tehdit olayları başımıza geldi" Olayla ilgili açılan davanın son celsesi, Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanık Doğan Z., maktulün ailesi, sanığın tanık eşi Gamze Z. ve taraf avukatları katıldı. Sanık Doğan Z. savunmasında, "Adem Aydoğan’ı uzun yıllardır tanırım, benim daha önce adliyelik herhangi bir işim olmadı, ne zaman ki eşim Gamze ile evlendim sabıkalarım oldu. Gamze’nin babasından kalan mallarla ilgili birçok tehdit olayları başımıza geldi. Bu olaylarla ilgili de hatta eşim Gamze’de şikayetlerde bulundu. Adem benim yakın arkadaşımdı. Daha önceki ifademde anlattığım şekilde Adem bir seferinde kendi cep telefonunu bulabilmek için benim cep telefonumu almıştı, bu sırada eşim Gamze’nin telefonunu numarasını aldığını düşünüyorum. Zira Gamze’nin telefonu Adem’de olmaz" dedi. "Benim Gamze ile para için birlikte olduğumu söylemiş" Olay tarihinden bir gün önce Adem Aydoğan’ın eşini aradığını söyleyen Doğan Z., savunmasına şöyle devam etti: "Bunu bana eşim söyledi. Benim Gamze ile para için birlikte olduğumu, Gamze’nin numarasını sağa sola dağıttığımı söylemiş. Gamze bunu bana anlatınca ona ’Seni arayan Adem değildir’ dedim. Zira Adem’den böyle bir şey beklemezdim. Gamze’ye, ’Seni arayan ya Sefa İ’nin adamlarıdır ya da amcandır. Birini peşine takmışlardır’ dedim. Ertesi gün hamile olan Gamze’yi hastaneye kontrole götürdük. Doktorun yanındayken Gamze’nin telefonu çaldı, bunun üzerine Gamze dışarıya çıkıp konuştu, bende doktorun yanından çıktığımda Gamze bana, Adem’in hastanenin önüne geldiğini söyledi. ’Aşağıya inelim, kim olduğuna bakalım, sen gelen araca binersin bende durdururum’ dedim. Devamında bahse konu aracı durdurduğumda içerisinde Adem’in olduğunu gördüm, yanında Gamze vardı. Gamze’ye araçtan inmesini ve gitmesini söyledim, ön yolcu koltuğuna ben oturdum, ’Adem bunu bana nasıl yaparsın?’ dedim. Adem de bana, ’Bu malı sana yedireceğimi mi sanıyorsun?’ şeklinde sözler söyledi." "Adem bir anda boynumu kavradı, boğuştuk" Doğan Z., tartıştıkları sırasında aracın hareket halinde olduğunu belirterek, "Beni 9 kişinin olduğu bir yere götüreceğini söyledi. Yolda bir yerde durdu. Bu bahsettiği 9 kişi bana saldırır düşüncesiyle silahımı çekmiştim. Sağa sola bakıyordum, Adem bir anda boynumu kavradı, boğuştuk. Bu sırada elimdeki silah ateş aldı, ben neresinden vurulduğunu görmedim. Olay sonrasında olay yerinden ayrıldım. Adem tek mermi ile vurulduysa benim anlattığım şekildedir. 2 mermi varsa adamları tarafından vurulmuştur. Olaylar bu şekilde gerçekleşmiştir, tahliyemi istiyorum" diye konuştu. "Adem bana, ’Eşin seni başkalarına pazarlıyormuş’ dedi" Tanık olarak dinlenen Gamze Z., "Olay günü hamile olduğum için eşimle kontrole hastaneye gidecektim. Maktul, telefonda beni aradı. Telefon numaramı nereden bulduğumu sorduğumda eşim Doğan’ın verdiğini söyleyerek, ’Seni başkalarına peşkeş çekiyor’ dedi. Peşkeş çekmek ne demek bilmiyorum. Benim kötü yollu olduğumu söylediğini zannettim. ’Eşin seni başkalarına pazarlıyormuş’ dedi. Maktul, eşimin ailemden kalan mirasa ortak olacağını her yerde anlattığını söyledi. Telefonla konuşacaklar konular olmadığını söyledi. Ben hastaneye gideceğimi söyledim. Orada çıkışta karşıma çıktı. Arabaya binmemi istedi. Ben arabaya binmedim. O sırada eşim Doğan geldi. Eşimin beni arabada görmesi söz konusu değil, ben arabaya binmedim. Adem, silahı görünce kaçmak için arabasına bindi. Eşim önünü kesti. Eşim beni gönderdi, ben de eve geldim. Onlar yalnız kaldı. Maktul olaydan bir gün önce de aramıştı, hastaneye gideceğimi söylemiştim. Adem’in beni aradığını Doğan’a söylemedim. Benim psikolojik rahatsızlığım yoktur. Aralarında para husumeti varmış, bilmiyordum" şeklinde konuştu. "Ailemi korumak zorundaydım" Eşinin ifadesine karşı sanık Doğan Z. ise "Eşimi arabadan ben indirdim ve eve gönderdim. Kendisi tam olarak hatırlamıyor. Adem ile çok samimiydik. Ademin bu şekilde konuşma yaptığına inanamadım. Adem arkadaşımdı, neden karımı aradı, onunla buluştu. Telefonumu alıp, karımın numarasını alıyor. Bu hangi dine ve arkadaşlığa sığar. Ailemi korumak zorundaydım. Öldürme kastım yoktu" ifadelerini kullandı. Müebbet hapis Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığı "kasten öldürme" suçundan müebbet hapis, "ruhsatsız silah bulundurma" suçundan ise 1 yıl hapis cezasına çarptırdı.