POLİTİKA - 14 Mart 2022 Pazartesi 14:19

Cumhurbaşkanı Erdoğan müjdeleri sıraladı!

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan müjdeleri sıraladı!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sağlık personelinin sabit ek ödemeleri merkezi yönetim bütçesine alınarak aylıklarının tek bir bordroyla ödenmesi temin edilecektir. Merkezi yönetim bütçesinden performans ödemeleri için ilave kaynak aktarılarak sağlık personelinin döner sermayeden alacakları ek ödemelerde artış yapılacak. Aile hekimlerimizin temel ücretlerinde de artış yapılacaktır" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 14 Mart Tıp Bayramı etkinliğine katıldı. Programa Erdoğan’ın yanı sıra Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve çok sayıda davetli katıldı.

Hekimlerin ve çalışanların tıp bayramını tebrik eden Erdoğan, "Salgın döneminde sağlık sistemimizin ayakta tutulması için gece gündüz gayret gösteren hekimlerimiz ile sağlık çalışanlarımızın tamamına şükranlarımı sunuyorum. Yerli aşımızın geliştirilmesi başta olmak üzere ülkemizi uluslararası alanda öne çıkartan, pek çok başarıya imza atan hekimlerimizi, araştırmacılarımızı tebrik ediyorum. Bizim kültürümüzde her işin başı sağlıktır. Öyle ki ülkemizde hekim, doktor, tabip temalı herhalde binlerce temalı türkü, binlerce deyim vardır. Devrinin en büyük fatihi, en kudretli hükümdarı olan Kanuni Sultan Süleyman'ın dünyadaki en büyük mutluluğu 'bir nefes sıhhat' olarak tarif etmesi boşuna değildir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan müjdeleri sıraladı!

"Ülkemizi, küresel sağlık sistemi içinde mümkün olan en iyi yere getirmek istiyoruz"

Dünya Sağlık Örgütü'nün sağlık kavramını fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik hali olarak tanımladığını ifade eden Erdoğan, "Bu yaklaşım aynı zamanda sağlık hizmetlerini dünyanın en büyük sektörlerinden biri haline de getirmiştir. Bilginin ve verinin en önemli değer haline geldiği bir dönemde sağlık sektörü bu yönüyle de giderek güçlenmektedir. Ülkemizi, küresel sağlık sistemi içinde mümkün olan en iyi yere getirmek istiyoruz. Elbette sağlık denilince akla ilk gelen hekimdir. Bilindiği gibi hekim, ve hakim kavramları aynı kökten geliyor. Bu iki kavramın ortak özelliği ilmi hikmette mütehassıs, bu tür kişileri ifade etmesidir. Hakimliğin ve hekimliğin binlerce yıldır en muteber meslekler olmasının gerisinde bu meslekleri icra edenlere atfedilen hikmet kavramı yatıyor. Nitekim bugünkü tıp ve eczacılık alanlarını kapsayan hekimlik mesleği insanların sağlığını muhafaza yanında onların yanlış bilginin ve cehaletin yol açtığı hastalıklardan korumak anlamında kullanılmıştır. Milletimizin Kur’an-ı Kerim’deki Lokman Hekim kıssasını ölümden gayri her derde deva bulan hekimlikle irtibatlandırması bu mesleği icra edenleri ne derece muteber konuma yerleştirdiklerini göstermektedir. Hz. İdris’in de insanların hastalığına bulduğu çareler ve kullandığı yöntemlerle mesleği hekimlik olan tıp ilmiyle mücehhez bir peygamber olduğu kabul edilmektedir. Yine doktorla eş anlamlı kullanılan tabip kelimesi işinin ehli olma hakiki bilgi ile beceriyle donanma halini tanımlamaktadır" açıklamasında bulundu.

"Herhangi bir meslekte hata, genellikle maddi kayıp anlamına gelirken hekimlikteki hatanın bedeli doğrudan insan hayatı olabilmektedir"

Buna karşılık batı dillerindeki doktor kavramının insanın fiziksel unsurlara dayalı hastalıklarıyla ilgilenen kişilerin uzmanlığı ile sınırlı olduğunu belirten Erdoğan, "Görüldüğü gibi bizim medeniyetimizde ve kültürümüzde hekimlik mesleği hikmet dediğimiz en üst seviye bilginin içinde değerlendiriliyor. Buradan hareketle, özellikle çok çok kıymetlidir. Böyle olduğu için Batı toplumlarda hekimlerle dini temsilciler genellikle çatışma halindeyken bizim medeniyetimizde hizmetlerini beraberce yürütmüşlerdir. Tıp alanında eser veren büyük alimlerimizin hemen hepsinin dini konularda da söz sahibi olmalarının temelinde işte bu hakikat yatıyor. Hekimlik mesleğini ve ilmini beraberce ifade eden tıp kelimesinin günümüzde bu işin eğitimini veren okullarımızda yaşıyor olması da ayrıca önemlidir. Hekim, tabip, doktor kavramlarıyla ilgili bu kısa hatırlatmaları şunun için yaptım; Sizler herhangi bir uğraşın değil insanoğlunun sahip olduğu ve olabileceği bilginin en üst derecesi içinde görülen ulvi bir mesleğin mensuplarısınız. Herhangi bir meslekte hata, genellikle maddi kayıp anlamına gelirken hekimlikteki hatanın bedeli doğrudan insan hayatı olabilmektedir. Bu da hekimlik mesleğinin eğitiminden icrasına, her aşamasında bilginin, becerinin, ahlakın ve insan merkezli bakışın en üst seviyede tutulmasını mecburi kılmaktadır" dedi.

"Fevkalade güçlendirdiğimiz sağlık hizmetleri ülkemizin en önemli iftihar alanlarından biridir"

Hayatını kaybeden tüm sağlık çalışanlarına Allah'tan rahmet dileyen Erdoğan, "Esasen ülkemizdeki hemen her bireyin hafızasında bilgisi ve davranışı ile üzerine unutulmaz etkiler bırakmış daima şükranla yad ettiğimiz bir hekim mutlaka vardır. Bu ülkenin hekimlerine hem vefa borcu hem ihtiyacı vardır. Bu milletin en kalbur üstü evlatları ülkenin dişinden tırnağından artırdığı kaynaklarla kurduğu tıp fakültelerinde araştırma ve eğitim araştırmalarında yetişmekte çoğunlukla kamuda yer almaktadır. 19 şehir hastanesiyle biz, dünyayla rekabet eder durumdayız ve bunun daha devamı gelecek. Bunun daha devamı gelecek. 19’da kalmayacağız derdimiz şu; adeta dünya hastalarını ülkemize göndersin, gelsinler burada inşallah şifa bulsunlar. Türkiye’nin potansiyeli ev imkanı ihtiyacı olan hekim gücünü yetiştirdiği gibi giderek artan küresel bir sağlık merkezi olma yolunda da ilerlemektedir. Seferberlik ruhu ile yaptığımız çalışmalar sayesinde dağınık, yetersiz, niteliksiz sağlık faaliyetleri yerine, insanlarımıza layık olduğu hizmetleri verecek bir sistem inşa etmeyi başardık. Binasından cihazına kadar altyapısını büyük ölçüde iyileştirdiğimiz artık bir milyon 300 bine yaklaşan personel sayısı ile insan kaynağını da fevkalade güçlendirdiğimiz sağlık hizmetleri ülkemizin en önemli iftihar alanlarından biridir. Diğer, pek çok alan gibi sağlıkta da artık kaliteye odaklanmamız gereken bir seviyeye ulaştık. Çözüm bekleyen sorunlar bulunmaktadır. Ülke olarak bir süredir kesintisiz şekilde yaşadığımız saldırılar verdiğimiz kritik mücadeleler ister istemez önceliklerimizi değiştirdi" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan müjdeleri sıraladı!

"Biz, ülkemizin büyük fedakarlıklar ve sabırla yetiştirdiği her bir hekiminden azami derece istifade etmesi gerektiğine inanıyoruz"

"Hekimlerimizin de işlerini, çalışma ortamlarını alt yapısını geliştirerek yardımcı personel sayısını artırarak hep kolaylaştırmanın gayreti içinde olduk" diyen Erdoğan şunları kaydetti:

"Ülkemiz hastanelerindeki araç gereçler, hem sayı hem nitelik bakımından dünyada eşine az rastlanır seviyededir. Neredeyse her 3 kamu çalışanından birinin sağlık alanında görev yaptığı bir personel dağılımına sahibiz. Biz, ülkemizin büyük fedakarlıklar ve sabırla yetiştirdiği her bir hekiminden azami derece istifade etmesi gerektiğine inanıyoruz. Tıpkı siyasette, iş dünyasında, diğer pek çok alanda olduğu gibi. Sağlık sektöründe de gözü ve gönlü kendi ülkesinde kalmak yerine dışarıya kayan kişiler olabilir. Bu anlayışla hareket edenlerin de çok uzak olmayan bir gelecekte istikametlerini yeniden kendi ülkelerine çevireceklerinden şüphe duymuyorum."

Dünyada Türkiye kadar büyük potansiyeli olan çok az ülke olduğunu söyleyen Erdoğan, "Her meslekten insana bizim kadar parlak gelecek vadeden pek az ülke vardır. Önüne serilen imkanlar ne olursa olsun, tercihini kamuda veya özel sektörde kendi halkına hizmet etme yönünde kullanan tüm hekimlerimize şahsım, milletim adına özellikle şükranlarımı sunuyorum. Bugüne kadar gösterdiğimiz çabalara rağmen halen çözüme kavuşturulamaması hususlarda hekimlerimizin beklentilerini biliyoruz" diye konuştu.

"Kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi suçuna verilen ceza, sağlık hizmetleri söz konusu olduğunda artırılıyor"

Sağlık çalışanlarının beklentilerine çözüm sunacak bir paketin çalışmalarının yürütüldüğünü ifade eden Erdoğan, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetle mücadele, Mesleki Sorumluluk Kurulu oluşturulması ve ücret düzenlemesi konusundaki 5 müjdeyi paylaştı. Erdoğan, "İlk müjdemiz, sağlık çalışanlarına yapılan saldırılarla ilgili sıkıntıları kati olarak çözecek bir düzenlemeyle ilgilidir. Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu, CMK kapsamında kataloğa dahil ediliyor. Böylece bu tür suçlar konusunda izlenecek yol, uygulayıcı hakim ve savcılar bakımından görünür hale getiriliyor. Bu düzenlemeyle, kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi suçuna verilen ceza, sağlık hizmetleri söz konusu olduğunda artırılıyor" açıklamasında bulundu.

"Böylece, sağlık çalışanlarımızın bu iki önemli sorununu kökten çözüyoruz"

İkinci müjde olarak, sağlık çalışanları ilgili bir Mesleki Sorumluluk Kurulu oluşturulduğunu aktaran Erdoğan, "Tüm sağlık mensuplarının, mesleklerinin icrası kapsamında yaptıkları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbî işlem ve uygulamalar nedeniyle ceza soruşturması açılabilmesi, bu kurulun iznine bağlı olacak. Kamu kurum ve kuruluşları ile devlet üniversitelerinde görev yapan sağlık personeline, bu kapsamdaki uygulamaları nedeniyle idare tarafından ödenen tazminatın rücu ettirilip ettirilemeyeceğine de bu kurul karar verecek. Rücu da, ancak kasıt durumunda yapılabilecek. Mesleki Sorumluluk Kurulu, kararlarından dolayı idari ve mali açıdan mesul tutulamayacak. Böylece, sağlık çalışanlarımızın bu iki önemli sorununu kökten çözüyoruz" ifadelerini kullandı.

Sağlık çalışanlarının ücret düzenlemesiyle ilgili de müjdeler paylaşan Erdoğan şunları kaydetti:
"Sağlık çalışanlarımızın maaş ödeme sistemlerinde ve mali haklarında önemli iyileştirmeler sağlıyoruz. Bu kapsamda; öncelikle sağlık personelinin sabit ek ödemeleri merkezi yönetim bütçesine alınarak, aylıklarının tek bir bordro ile ödenmesi temin edilecektir. Bu uygulama üniversite hastaneleri için de hayata geçirilecektir. Sağlık Bakanlığı döner sermaye dağıtım sistemi, döner sermayeden ödeme yapılmayan hastane kalmayacak şekilde etkinleştirilecektir. Merkezi yönetim bütçesinden performans ödemeleri için ilave kaynak aktarılarak, sağlık personelinin döner sermayeden alacakları ek ödemelerde artış yapılacaktır."

"Sağlık çalışanlarının ücretlerinde yaptığımız bu iyileştirme emekliliklerine de yansıyacak"

Sağlık çalışanlarının ücretlerinde yapılan bu iyileştirmenin emekliliklerine de yansıyacağını kaydeden Erdoğan, "Hekimlerimizin bordroya tabi ücretleri, emekli olduktan sonraki maaş kayıplarını da telafi edilecek şekilde düzenlenecektir. Hemşireler başta olmak üzere, lisans mezunu sağlık çalışanlarının 3 bin 600 ek gösterge kapsamına alınacağını da tekrar hatırlatmak isterim. Bu çalışma yapılırken hekim emeklilerinin maaşları da yeniden ele alınacaktır. Beşinci müjdemiz de aile hekimlerimizedir. Aile hekimlerimizin temel ücretlerinde de artış yapılacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, "Bundan yaklaşık 20 yıl önce hükümete gelindiğimizde ülkemizi eğitim, sağlık, güvenlik ve adalet üzerinde yükselteceğimizi söylemiştik, geriye dönüp baktığımızda eser ve hizmet siyaseti ile bu başlıklar başta olmak üzere her konuda tarihi reformlara imza attığımızı görüyoruz. Cuma günü Çanakkale Köprümüzün açılışını yapacağız. Bu köprü ile yıllar yılı feribotların çalışmadığı Çanakkale’de şimdi artık bu bir efsane oluyor. 6 dakikada bu köprüden inşallah Asya'dan Avrupa'ya geçme fırsatını bulacağız. 2 buçuk milyar euroya mal olan bu köprü ile geleceğe miras bırakıyoruz. Zaten bizler de öldüğümüzde inanıyorum ki bu köprülerle, denizaltından geçen Marmaray Avrasya Tünelleri, bunlarla anılacağız. Derdimiz, Türkiye dünyaya çok farklı bir miras bıraksın, Türkiye modernizmin, medeniyetin en güzel örneklerini işte bu eserlerle, eğitimiyle, sağlığı ile ulaşımı ile adaleti ile emniyeti ile tarımı ile uluslararası diplomasideki başarısıyla göstersin. Böylece Türkiye kurduğumuz bu güçlü altyapının sağladığı avantajları kullanarak sahip olduğu büyük medeniyet ve devlet birikimi üzerinde yeni bir yükseliş sürecine girmiştir. Dünyanın özellikle gelişmiş ülkelerin, finans, sağlık yönetim krizleriyle kıvrandığı bir dönemde biz üretimimizle, istihdamımızla, ihracatımızla, büyümemizle hedeflerimize doğru ilerliyoruz. Ukrayna’da yaşanan trajedi, demokrasi ve altyapı yanında güvenlikten, ekonomiye tüm alanlarda kendi ayakları üzerinde duramayan bir ülkenin her an felaketle yüzleşebileceğini hepimiz tekrar hatırlatmıştır. Ülkemizi nice siyasi ve ekonomik tehditlerden, gizli açık tehditlerden, gizli açık kumpaslardan ve kaos denemelerinden kurtarırken aynı zamanda içeride güçlü bir mücadele verdik. Bu süreçte çoğu kendi irademiz ve kontrolümüz dışındaki gelişmeler üzerinden yürütülen kampanyalarla enerjimiz heba edilmek istendi. Bir dönem laiklik tartışmaları, bir dönem köken üzerinden fitne çıkarmak gayretiyle toplumumuz bölünmek istedi. Bu ülkede 85 milyonuyla tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet dedik ve bu yola böyle yürüdük" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan müjdeleri sıraladı!

"Son 3-4 yıldır ekonomimizin önünü kesme heveslerini boşa çıkarmakla uğraşıyoruz"

Türkiye'nin pek çok alanda sınandığı süreçlerden geçtiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah bizi bölemeyecekler, çünkü biz bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olarak yolumuza devam edeceğiz. Bir dönem PKK ve DEAŞ terör örgütlerini kanlı saldırılarıyla bir FETÖ ile ülkemize diz çöktürmek istendi. Bir dönem de bölgemizdeki renkli devrimleri ülkemize taşımak gayretiyle Türkiye’ye istikamet verilmek istendi. Son 3- 4 yıldır ekonomimizin önünü kesme heveslerini boşa çıkarmakla uğraşıyoruz. Milletimizle birlikte siyasi ve ekonomik bağımsızlıklarımızı hedef alan bu senaryoların hepsini yırtıp attık. Türkiye’yi bölgesel ve küresel güç haline getirdik. Bazıları bu hakikatleri görmek istemiyorsa da ülkemiz artık dünyanın en üst ligine yükselmiştir. Şimdi bu ligin de zirvesinde yer almanın mücadelesini veriyoruz. Sizler, beyaz gömlekliler olarak bunun en önde giden temsilcilerisiniz. Türkiye’nin elde ettiği kazanımların da savuşturduğu saldırıların da bölgesel ve küresel güç haline gelme yolunda kat ettiği mesafenin sırrı milletimizin birliği, beraberliği kardeşliğidir. Biz birbirimizi para, pul, makam, mevki için değil Allah için sevdiğimiz sürece güçlüyüz. Ülke ve millet olarak son 2 asırdır, Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra yakaladığımız en büyük fırsatı mutlaka değerlendirmek zorundayız. Çocuklarımıza bırakacağımız büyük ve güçlü Türkiye inşasını tamamlayana kadar hiçbirimize durmak, duraksamak, hele hele pes etmek yoktur. Aksi takdirde bizi tarih de, millet de, evlatlarımız da affetmez. Geçmiş şu toprağın altında büyüklerimiz de affetmez" ifadelerini kullandı.

Hülya Keklik
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.
Bursa Bursaspor sahasında Aliağa FK ile golsüz berabere kaldı TFF 2. Lig Kırmızı Grup 17. hafta maçında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda konuk ettiği Aliağa FK ile 0-0 berabere kaldı. TFF 2. Lig Kırmızı Grup’un 17. haftasında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda Aliağa FK’yı konuk etti. İlk yarının kapanış niteliği taşıyan karşılaşmada iki ekip te yakaladığı fırsatları değerlendiremezken, mücadele golsüz eşitlikle sona erdi. Karşılaşmaya kontrollü başlayan iki takım, ilk yarıda zaman zaman etkili ataklar geliştirdi. Bursaspor, özellikle kanatlardan bulduğu pozisyonlarla gole yaklaşsa da kaleci Ahmet Pekgöz ve Aliağa savunması kritik anlarda gole izin vermedi. İlk 45 dakika 0-0 eşitlikle tamamlandı. İkinci yarıda tempo yükseldi İkinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başlayan Bursaspor, oyunun kontrolünü ele almaya çalıştı. Yeşil-beyazlı ekip, İlhan Depe, Hamza Gür ve Musa Çağıran ile net gol pozisyonları yakaladı ancak bu fırsatları değerlendiremedi. Konuk ekip Aliağa FK da özellikle son bölümde etkili oldu. Ahmet İlhan Özek’in ortasında Harun Kavaklıdere’nin vuruşunda savunmaya çarpan top kornere giderken, mücadeledeki en net pozisyonlardan biri kaçtı. Karşılaşmanın sonuna eklenen 7 dakikalık uzatma bölümünde de skor değişmezken, mücadele 0-0 eşitlikle tamamlandı. Kadrolar Bursaspor: Anıl Atağ, Ertuğrul Ersoy, Hamza Gür, Muhammet Demir, Hakkı Türker, Alperen Babacan, Murat Akyüz, Barış Gök, Ertuğrul İdris Furat, Ali Kerim Yıldız, Ahmet Hakan Atış, Muhammet Zeki Dursun Aliağa FK: Ahmet Pekgöz, Oktay Kancı, Hasan Kılıç, Mertcan Akıkgöz, Ahmet İlhan Özek, Harun Kavaklıdere, Oğuzhan Yıldırım, Göktuğ Yılmaz, Necati Özdemir, Erhan Kartal, Yusuf Erdem Gümüş
Bursa Bursa, suyunu konuştu Bursa Kent Konseyi’nin ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ temasıyla düzenlenen 92. Olağan Genel Kurulu’nda, kentin geleceğini doğrudan etkileyen su kaynakları ve iklim değişikliği konuları tüm yönleriyle ele alındı. Bursa’da katılımcı demokrasinin yaygınlaşması adına önemli görevler üstlenen Bursa Kent Konseyi’nin 92. Olağan Genel Kurulu, ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ başlığıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri, meclislerin ve çalışma gruplarının temsilcileri ile çok sayıda gönüllü katıldı. Kent konseylerinin önemine vurgu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kent konseylerinin vatandaşlar ile resmi kurumlar arasında köprü vazifesi gördüğünü söyledi. Kent konseylerinin halkın sorunlarına duyarlılık gösterdiğini, takibini yaptığını ve sonuçlarını paylaştığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, halkın çıkarları doğrultusunda çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. "Su kaynakları azaldı" Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını belirten Başkan Mustafa Bozbey, tüm bunlara rağmen Bursa’da gerekli önlemlerin alınmadığını vurguladı. Suyun bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Geldiğimiz noktada çevremizi ve suyumuzu kirlettik. İklim krizinden dolayı da su kaynakları azaldı. Bu süreçte Bursa Ovası’nda suyu fazla tüketen işletmelere de izin verildi. Bu, geleceği iyi okumamanın sonuçlarıdır" dedi. "Bursa ovasında su seviyesi 250 metrenin altına indi" Su kesintileri yapmak zorunda kaldıkları dönemde bazı tepkiler aldıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Ama bu sayede farkındalığı başardık. Şu anda Bursalılar suyu tasarruflu kullanıyor. Kesinti yapmadan önce 510 bin metreküp civarında kullanım vardı, kesintilerin ardından 430 binlere düştü. Kesintileri kaldırdık ve hala bu seviyelerde izliyor. Bizim halkı doğru bilgilerle bilgilendirme sorumluluğumuz var. Bursa artık su şehri değil. Bursa Ovası’nda su seviyesi 250 metrenin altına indi. Bilim insanları, Bursa Ovası’nın her sene 6 santim çöktüğünü açıkladı. Bunun sebepleri araştırılmalıdır. Aralık ayının 20’si oldu ve Uludağ’da hala doğru düzgün kar yok. Gerekli tedbirleri almaya devam etmeliyiz" diye konuştu. "Günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var" Çınarcık Barajı’ndaki arıtma tesisi için çalışmaların yoğun biçimde devam ettiğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Göreve gelir gelmez çalışmaları başlattık. Bu yaz bu sıkıntının çekileceğini biliyorduk. Baypass hattı yaparak 100 bin metreküp suyu aktardık. Bunu yapmasaydık daha önceden su kesintileri yapmak zorunda kalabilirdik. Ama bizim günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var. Yaz aylarında daha da artacaktır. Artık bahçelerin işlenmiş suyla sulanmaması lazım. Tarımda yeni çözümler üretmeliyiz. Daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönelmeleri lazım. Yanlış politikalar, Bursa’nın daha vahim su sıkıntısı yaşamasına sebep olabilir" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, suyun sadece çevresel başlık olmadığını, sosyal, ekonomik ve hayati bir mesele olduğunu ifade etti. İklim krizinin etkilerinin yerel ölçekte daha görünür hale geldiğini belirten Aksoy, su politikalarının katılımcı ve bilimsel temelde yeniden ele alması gerektiğini vurguladı. Genel kurulda su kriziyle ilgili çözüm önerilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Aksoy, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların birlikte hareket etmesinin önemine değindi. Tüm paydaşlarla birlikte kent için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Aksoy, her alanda kendilerine destek veren Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından oturum bölümüne geçildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu ‘Tarımsal kuraklık, su verimliliği ve etkin sulama yöntemi’, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Katip ‘İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde su kaynakları’, BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam ‘İklim değişikliğinin Bursa ve su kaynakları üzerindeki etkisi’, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Murat Demir ‘İklim krizi ve su hakkı’ konularında sunumlar yaparak önemli bilgiler paylaştı.