POLİTİKA - 16 Mayıs 2022 Pazartesi 19:49

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “NATO'ya girmelerine biz 'evet' demeyiz"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “NATO'ya girmelerine biz 'evet' demeyiz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Pazartesi günü Türkiye'ye geleceklermiş. Bizi ikna etmeye mi gelecekler, kusura bakmasınlar yorulmasınlar. Her şeyden önce Türkiye'ye yaptırım uygulayanların bu süreç içerisinde bir güvenlik örgütü olan NATO'ya girmelerine biz 'evet' demeyiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun ile ikili Görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenledi. İki ülke arasında önemli iş birlikleri adımlar atıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun'u ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu kaydetti. Erdoğan, “Cezayir’den ülkemize 17 yıl aradan sonra Cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan tarihi ziyaretle ilişkilerimize yeni bir ivme kazandırıyoruz. Cezayir’in bağımsızlığının 60. yılını tebrik ediyorum. Vatanlarının bağımsızlığı uğruna can veren tüm kahramanları rahmetle yad ediyorum. Bu sene aynı zamanda diplomatik ilişkilerimizin kuruluşunun da 60. yılına tekabül ediyor. İki dost ve kardeş iki ülke olarak 500 yıl öncesine uzanan ortak biz maziyi paylaşıyoruz. İkili ilişkilerimizi yeni bir zemine taşıyan yüksek düzeyli iş Birliği Konseyi Kuruluşunu Cezayir'e yapığım ziyaret sırasında kararlaştırmıştık. İlk toplantımızı gerçekleştirmek bugüne nasip oldu. Bu vesileyle iş birliğimizi daha ileriye taşıma kararlığımızı karşılıklı olarak teyit ettik" dedi.
Görüşmelerde Türkiye - Cezayir ilişkilerinin detaylıca ele alındığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek ikili, gerek uluslararası Platformlarda dayanışmaların artırılarak sürdürülmesi kararlığının bir kez daha gündeme getirildiğini aktardı.

“10 milyar dolar hedefine ulaşacağız”

Cezayir ile ekonomik ve ticari ilişkilerin her geçen gün geliştiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2020 yılındaki ziyaretimizde 5 milyar dolar hedefini belirlemiştik. Cezayir ile ticaret hacmimizi salgın şartlarına rağmen bir önceki yıla oranla yüzde 35 artırarak 4.2 milyar dolar düzeyine ulaştırdık. Bugün çıtayı yükseltip yeni bir hedef belirledik. 10 milyar dolar hedefine ulaşacağız.

Afrika'nın dünyaya açılan kapılarından biri olan Cezayir'in üretimi çeşitlendirmeye, özellikle birçok alanda siyasi, askeri, ekonomik, ticari, kültürel, turistik, bütün bu alanlarda Türkiye-Cezayir olarak geleceğe çok daha emin adımlarla yürüyeceğiz. Türkiye olarak her konuda Cezayirli kardeşlerimizin yanındayız. Ekonomik iş birliğimizin lokomotiflerinden biri olan yatırımcılarımız da bu süreci yakından takip ediyor" açıklamasında bulundu.

“1400’ü aşkın Türk firması Cezayir ekonomisinin gücüne güç kattı”

1400’ü aşkın Türk firmasının Cezayir ekonomisinin gücüne güç kattığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cezayir'i bir üretim üssü olarak gören ve yatırımları ülkemize yönlendiren firmalara desteğinizin süreceğinden eminim. Özellikle de yarın İstanbul’da Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında gerçekleşecek iş forumunun karşılıklı ilişkilerin ve yatırımlarımızın artırılmasına katkıda bulunacağı muhakkaktır. Yakın geçmişte ortak yatırımların başlamış olduğu enerji ve madencilik alanındaki çalışmalarımız ülkemizin refahını artıracaktır. Bugün aynı zamanda ortak coğrafyamız olan Afrika ve İslam dünyasındaki meselelerini de ele aldık. Cezayir, Afrika kıtasının yüzölçümü ile en büyük ülkesinin olmasının yanı sıra kıtanın lider ülkelerinden biridir. Cezayirli kardeşlerimizin kıtanın kuzeyi ve Sahel bölgesi başta olmak üzere Afrika'nın tamamında oynadığı rolü takdirle karşılıyoruz. Türkiye olarak biz de kazan-kazan ve eşit ortaklık temelinde Afrika'daki tüm kardeşlerimiz de iş birliğimizi güçlendirmeye çalışıyoruz" dedi.

“Afrika kıtasında barış ve istikrarın temininde önemli rol oynayan iki ülke olarak savunma sanayi alanında işbirliğini güçlendirmekte kararlıyız”
Somali'deki seçimin sonuçlarının tüm Somali halkı için hayırlara vesile olmasını temenni eden Erdoğan, “2011 yılında çöküşün eşiğindeyken Türkiye'nin yeniden ayağa kalkmasına çok büyük katkı sağladığı Somali'de 15 Mayıs 2022 tarihinde yapılan bu Cumhurbaşkanlığı seçiminin başarıyla tamamlanmasından ayrıca memnuniyet duyuyoruz. Seçimlerini Somalili kardeşlerimizle birlikte Doğu Afrika halkları için hayırlara vesile olmasını diliyor, Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmut'u tebrik ediyoruz. Afrika kıtasında barış ve istikrarın temininde önemli rol oynayan iki ülke olarak savunma sanayi alanında işbirliğini güçlendirmekte kararlıyız. Türk yatırımlarının ağırlık kazandığı oran kentinde açılacak Başkonsolosluğumuz iki ülke arasındaki beşeri ilişkilerin güçlendirilmesine yönelik gayretleri bize destek verecektir. Kardeş Türkiye ve Cezayir halkları arasındaki güçlü bağların karşılıklı olarak açacağımız kültür merkezleri vasıtasıyla daha da kuvvetlendirilmesini hedefliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Madencilikten çevreye, eğitimden kültüre muhtelif alanlarda imzalanan anlaşmalarla ilişkilerin ahdi zeminin tahkim edildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm alanlarda atılabilecek ilave somut adımları ilgili bakanlarımız değerlendirmeye, hayata geçirmeye devam edeceklerdir. Bizler de gerekli desteği sağlayacağız" dedi.

“Gerek sivil, gerek askeri deniz endüstrisi alanında da önemli adımlar atmayı düşünmekteyiz"

Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun ise, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la yaptığım ikili görüşme detaylı ve verimliydi. 2 yıl önce bir araya geldik zatı devletleriyle. 2020 yılında Cumhurbaşkanı ülkemizi ziyaret ettiğinde bir dizi iş birliği anlaşmasına imza atmıştık. O sırada Cumhurbaşkanı Türk yatırımlarının Cezayir’deki hacminin 5 milyar dolara ulaştığını ifade etmişti. İnşallah bu yatırım oranını 10 milyar dolar ve daha üzerine ulaştırılacağını düşünüyorum. Stratejik olarak devam edeceğiz aynı bağlamda çok önemli adımları atmayı düşünmekteyiz. Özelikle gerek sivil, gerek askeri deniz endüstrisi alanında da önemli adımlar atmayı düşünmekteyiz" açıklamasında bulundu.

“Siyasi noktada uluslararası bütün ilişkilerde Türkiye Cezayir birlikte hareket etme konusunu ele aldık”

Cezayir ile savunma sanayiinde atılacak adımların önem arz ettiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayinin dar bir kalıp içerisinde ifade edilebilecek bir alan olmadığını belirterek, şu anda görüşme halinde olan firmalar olduğunu bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başta TUSAŞ, olmak üzere özel sektör firmalarımız var. Bütün bunlarla beraber çok daha önemlisi denizde, karada, birçok firmamızın Cezayir ile görüşmeleri devam ediyor. İşin Savunma sanayi bölümünü biz askeri ilişkiler adı altında ele aldık. Bunun yanında siyasi noktada uluslararası bütün ilişkilerde Türkiye Cezayir birlikte hareket etme konusunu ele aldık. Cumhurbaşkanı Filistin, Libya'yı gündeme getirdi. Bugün değerli kardeşimle üzerinde durduğumuz en öneli konulardan biri tarım ve hayvancılık alanında, tarım endüstrisi noktasında deneyimlerimiz var. Cezayir yüzölçümü itibariyle büyük bir alana sahip. Bu kadar büyük bir alan sahipken su sıkıntısı adeta olmayan bir ülke konumunda. Bu alanda müşterek bir çalışma içinde olacağımızı konuştuk. Devletten devlete, özel sektörler arasında bir çalışma olabileceğini konuştuk. Gerekirse üçüncü ülkelere buradan ihracat konusunu ele aldık. Burada en önemli konulardan birisi turizm. Bütün bunlarla paket turizmi geliştirebiliriz. Aramızdaki tabana dayalı atılacak adımlarla Türkiye- Cezayir arasındaki kardeşlik bağlarının nerelere dayandığını ortaya koyabiliriz" dedi.

“Pazartesi Türkiye'ye geleceklermiş, kusura bakmasınlar, yorulmasınlar”

İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine ilişkin soruyu cevaplayan Erdoğan, " Her iki ülkeyle ilgili dışişleri bakanları arasında bazı görüşmeler yapıldı. Fakat açık ve net bir şeyi söylemem lazım. Her iki ülkenin de terör örgütlerine karşı açık ve net bir tavrı söz konusu değil. Bu süreç içerisinde kaldı ki terör örgütlerine karşı kalkıp biz karşıyız deseler bile ki teslim etmeleri gereken bazı teröristleri teslim etmeyeceklerine dair açıklamaları var. Velev ki teslim edeceklerini dahi söyleseler; biz şuna inanırız. Bir delikten iki kez sokulmaz. Daha önce Yunanistan NATO'dan çıkmıştı. O dönemin yönetimini tekrar Yunanistan’ın NATO'ya girmesini sağladı. Milletime sesleniyorum. NATO'nun en önde gelen ülkeleri Yunanistan’a her türlü desteği veriyor mu? Yunanistan'da üstler kuruyorlar mı, kuruyorlar. Biz bunlara nasıl inanacağız. İsveç terör örgütlerinin kuluçka merkezi. Parlamentolarında teröristleri konuşturuyorlar. Özel davetler çıkarıyorlar. Hatta PKK yanlısı teröristler var parlamentolarında. Pazartesi Türkiye'ye geleceklermiş. Kusura bakmasınlar, yorulmasınlar. Her şeyden önce Türkiye'ye yaptırım uygulayanların bu süreçte bir güvenlik örgütü olan NATO'ya girmelerine biz evet demeyiz. O zaman NATO bir güvenlik örgütü olmaktan çıkar Teröristlerin temsilcilerinin yoğunlaştığı bir yer haline gelir. Biz sokulduğumuz yerden tekrar sokulamayız, kusura bakmasınlar" dedi.

Açıklamalar esnasında kürsünün sağ ve solunda 14 Aralık 1841 tarihinde hazırlanmış Padişah Abdülmecid’in tahta çıkışını tebrik eden, Fransız işgaline karşı gayretli bir şekilde mücadele ettiklerini ifade eden Emir Abdülkadir’in Arapça mektubu ve tercümesinin yer aldığı tablolar da yer aldı.

Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.
Bursa Bursaspor sahasında Aliağa FK ile golsüz berabere kaldı TFF 2. Lig Kırmızı Grup 17. hafta maçında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda konuk ettiği Aliağa FK ile 0-0 berabere kaldı. TFF 2. Lig Kırmızı Grup’un 17. haftasında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda Aliağa FK’yı konuk etti. İlk yarının kapanış niteliği taşıyan karşılaşmada iki ekip te yakaladığı fırsatları değerlendiremezken, mücadele golsüz eşitlikle sona erdi. Karşılaşmaya kontrollü başlayan iki takım, ilk yarıda zaman zaman etkili ataklar geliştirdi. Bursaspor, özellikle kanatlardan bulduğu pozisyonlarla gole yaklaşsa da kaleci Ahmet Pekgöz ve Aliağa savunması kritik anlarda gole izin vermedi. İlk 45 dakika 0-0 eşitlikle tamamlandı. İkinci yarıda tempo yükseldi İkinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başlayan Bursaspor, oyunun kontrolünü ele almaya çalıştı. Yeşil-beyazlı ekip, İlhan Depe, Hamza Gür ve Musa Çağıran ile net gol pozisyonları yakaladı ancak bu fırsatları değerlendiremedi. Konuk ekip Aliağa FK da özellikle son bölümde etkili oldu. Ahmet İlhan Özek’in ortasında Harun Kavaklıdere’nin vuruşunda savunmaya çarpan top kornere giderken, mücadeledeki en net pozisyonlardan biri kaçtı. Karşılaşmanın sonuna eklenen 7 dakikalık uzatma bölümünde de skor değişmezken, mücadele 0-0 eşitlikle tamamlandı. Kadrolar Bursaspor: Anıl Atağ, Ertuğrul Ersoy, Hamza Gür, Muhammet Demir, Hakkı Türker, Alperen Babacan, Murat Akyüz, Barış Gök, Ertuğrul İdris Furat, Ali Kerim Yıldız, Ahmet Hakan Atış, Muhammet Zeki Dursun Aliağa FK: Ahmet Pekgöz, Oktay Kancı, Hasan Kılıç, Mertcan Akıkgöz, Ahmet İlhan Özek, Harun Kavaklıdere, Oğuzhan Yıldırım, Göktuğ Yılmaz, Necati Özdemir, Erhan Kartal, Yusuf Erdem Gümüş
Bursa Bursa, suyunu konuştu Bursa Kent Konseyi’nin ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ temasıyla düzenlenen 92. Olağan Genel Kurulu’nda, kentin geleceğini doğrudan etkileyen su kaynakları ve iklim değişikliği konuları tüm yönleriyle ele alındı. Bursa’da katılımcı demokrasinin yaygınlaşması adına önemli görevler üstlenen Bursa Kent Konseyi’nin 92. Olağan Genel Kurulu, ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ başlığıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri, meclislerin ve çalışma gruplarının temsilcileri ile çok sayıda gönüllü katıldı. Kent konseylerinin önemine vurgu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kent konseylerinin vatandaşlar ile resmi kurumlar arasında köprü vazifesi gördüğünü söyledi. Kent konseylerinin halkın sorunlarına duyarlılık gösterdiğini, takibini yaptığını ve sonuçlarını paylaştığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, halkın çıkarları doğrultusunda çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. "Su kaynakları azaldı" Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını belirten Başkan Mustafa Bozbey, tüm bunlara rağmen Bursa’da gerekli önlemlerin alınmadığını vurguladı. Suyun bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Geldiğimiz noktada çevremizi ve suyumuzu kirlettik. İklim krizinden dolayı da su kaynakları azaldı. Bu süreçte Bursa Ovası’nda suyu fazla tüketen işletmelere de izin verildi. Bu, geleceği iyi okumamanın sonuçlarıdır" dedi. "Bursa ovasında su seviyesi 250 metrenin altına indi" Su kesintileri yapmak zorunda kaldıkları dönemde bazı tepkiler aldıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Ama bu sayede farkındalığı başardık. Şu anda Bursalılar suyu tasarruflu kullanıyor. Kesinti yapmadan önce 510 bin metreküp civarında kullanım vardı, kesintilerin ardından 430 binlere düştü. Kesintileri kaldırdık ve hala bu seviyelerde izliyor. Bizim halkı doğru bilgilerle bilgilendirme sorumluluğumuz var. Bursa artık su şehri değil. Bursa Ovası’nda su seviyesi 250 metrenin altına indi. Bilim insanları, Bursa Ovası’nın her sene 6 santim çöktüğünü açıkladı. Bunun sebepleri araştırılmalıdır. Aralık ayının 20’si oldu ve Uludağ’da hala doğru düzgün kar yok. Gerekli tedbirleri almaya devam etmeliyiz" diye konuştu. "Günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var" Çınarcık Barajı’ndaki arıtma tesisi için çalışmaların yoğun biçimde devam ettiğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Göreve gelir gelmez çalışmaları başlattık. Bu yaz bu sıkıntının çekileceğini biliyorduk. Baypass hattı yaparak 100 bin metreküp suyu aktardık. Bunu yapmasaydık daha önceden su kesintileri yapmak zorunda kalabilirdik. Ama bizim günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var. Yaz aylarında daha da artacaktır. Artık bahçelerin işlenmiş suyla sulanmaması lazım. Tarımda yeni çözümler üretmeliyiz. Daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönelmeleri lazım. Yanlış politikalar, Bursa’nın daha vahim su sıkıntısı yaşamasına sebep olabilir" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, suyun sadece çevresel başlık olmadığını, sosyal, ekonomik ve hayati bir mesele olduğunu ifade etti. İklim krizinin etkilerinin yerel ölçekte daha görünür hale geldiğini belirten Aksoy, su politikalarının katılımcı ve bilimsel temelde yeniden ele alması gerektiğini vurguladı. Genel kurulda su kriziyle ilgili çözüm önerilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Aksoy, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların birlikte hareket etmesinin önemine değindi. Tüm paydaşlarla birlikte kent için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Aksoy, her alanda kendilerine destek veren Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından oturum bölümüne geçildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu ‘Tarımsal kuraklık, su verimliliği ve etkin sulama yöntemi’, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Katip ‘İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde su kaynakları’, BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam ‘İklim değişikliğinin Bursa ve su kaynakları üzerindeki etkisi’, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Murat Demir ‘İklim krizi ve su hakkı’ konularında sunumlar yaparak önemli bilgiler paylaştı.