POLİTİKA - 27 Aralık 2023 Çarşamba 14:51 | Son Güncelleme : 27 Aralık 2023 Çarşamba 17:35

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Netanyahu’nun yaptıklarının Hitler'den kalır yanı var mı, yok"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Netanyahu’nun yaptıklarının Hitler'den kalır yanı var mı, yok"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Statlarda İsrail'in Nazi kamplarını izledik değil mi, bu nasıl bir iştir? Hitler'den garip garip bahsederler, sizin Hitler'den ne farkınız var. Netanyahu’nun yaptıklarının Hitler'den kalır yanı var mı, yok. Bunlar bize Hitler'i de aratırlar” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 100. Yıl TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri Töreni’nde konuştu. Bilim adamlarını, akademisyenleri ve araştırmacıları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bildiğiniz gibi bizim kültürümüzde marifet iltifata tabidir. İyi olanı, başarılı olanı, ülkemizin önünde yeni yollar açanı ödüllendirmek, insanlığın ortak ilim hazinesine katkı yapanı takdir etmek görevimizdir. Başarılar desteklendikçe büyür, sahip çıkıldıkça gelişir, toplum karşısında kadri kıymeti bilindikçe serpilir. İlmi çalışmaları ve çığır açıcı eserleriyle bilim dünyasına önemli katkılar sunan ülkemizin müreffeh yarınları adına gece gündüz demeden çalışan tüm bilim insanlarımızı şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum” dedi.

Bu sene 77 bilim adamının TÜBA ve TÜBİTAK ödüllerine layık görüldüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Uluslararası TÜBA Akademi Ödülleri'ni bu yıl sağlık ve yaşam bilimleri ile mühendislik bilimleri kategorisinde üç bilim insanımıza veriyoruz. Bu ödülle TÜBA Akademi Ödülü bilim insanı sayımız 28'e yükseliyor. Üstün başarılı genç araştırmacılara verilen TÜBA GEBİP Ödülleri'ni ise 24 farklı üniversiteden 34 genç bilim insanımıza takdim edeceğiz. Böylece TÜBA GEBİP Ödülü kazanan bilim insanı sayımız 644’e ulaşıyor” açıklamasını yaptı.

Bilimsel telif eser ödüllerinde 13 Türkçe bilimsel telif eserin ödül almaya hak kazandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bu kategoride vereceğimiz üç özel ödülle merhum Halil İnalcık, Kemal Karpat ve Mehmet Genç hocalarımızın hatırasını da yaşatıyoruz. Bu ödüllerle birlikte bu alanda ödül alan eser sayısı 239’a çıkacak. Yüzüncü Yıl TÜBİTAK Ödülleri kapsamında ise 21 farklı üniversite ve araştırma kurumumuzdan bilim insanımıza 7 bilim ödülü, 1 özel ödül, 1 hizmet ödülü ve 18 teşvik ödülü verdik. Toplamda 77 bilim insanımıza bilim ve kültür müktesebatımıza yaptıkları katkılar için teşekkürlerimizi ifade etmiş olacağız. Ödüllerimizin Türkiye'de bilimsel faaliyet yürüten herkes için birer teşvik unsuru olacağına inanıyorum. Türkiye'nin yüzyılının inşası için bilim alanında emek veren fikir ve yürek teri döken tüm akademisyenlerimize, hocalarımıza, araştırmacılarımıza en kalbi şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.

2023 yılının öneminden bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Dört gün sonra 2023 yılını tamamlayacak inşallah yeni ufuklar, yeni heyecanlar ve yeni beklentilerle 2024 senesini karşılayacağız. Geride bırakmakta olduğumuz 2023 senesi Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı olmasından dolayı bizim için özel anlamlar ihtiva ediyor. Tam 6 asır boyunca dünyaya nizam veren, insanlığa adalet ve refah dağıtan bir cihan imparatorluğunun bakiyesi üzerine kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti 100. yaşını tamamlayıp yeni bir asra yelken açarken Allah'a hamdolsun geleceğine hiç olmadığı kadar güvenle bakmaktadır. Türkiye Yüzyılı'nın aydınlığı 85 milyon vatandaşımızla Filistin'den Türkistan'a, Afrika'dan Balkanlar'a dünyanın dört bir yanındaki mahzun ve mazlum yürekleri de ısıtmaktadır. Sadece yakın çevresinde değil, bölgesinden başlayarak çok geniş coğrafyada nüfusu artan, sözü, duruşu, politikaları ilgiyle takip edilen bir Türkiye gerçeğinden bahsediyorum. Ekonomisiyle, ticaretiyle, teknolojisiyle, savunma sanayisiyle, askeri gücüyle, eğitimden sağlığa her alanda elde ettiği başarılarıyla ülkemiz bölgesel bir oyuncu olmaktan çıkıp küresel bir aktör haline gelmektedir. İçinde bulunduğumuz asrın Allah'ın izniyle milletimizin ve devletimizin asrı olacağından zerre kadar şüphe duymuyorum” dedi.

“Günü kurtarmanın değil, istikbali şekillendirmenin derdindeyiz”

Türkiye'nin şahlanışına set çekmeyi amaçlayan menfur terör saldırılarının kutlu yürüyüşü asla durduramayacağını vurgulayan Erdoğan, ”12 evladımız şehit oldu, Allah rahmet etsin. Tüm ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum. Ama bakın 36 saatte 54 terörist yok edildi. Çünkü bizim bu şehitlerimizin asla kanları yerde kalmaz. Elbette her başarı gibi Türkiye'nin başarıları da tesadüf değildir. Elde ettiğimiz kazanımların gerisinde yoğun bir tefekkür, istişare, planlama ve uygulama süreci vardır. Ülkemizin yıldızının küresel ölçekte yükselmesinde en büyük payın bilim ve teknoloji alanında yakaladığımız ivme olduğuna inanıyorum. Burada bir kere şu hususun altını öncelikle çizmek isterim. Biz hiçbir zaman kısa vadeli hedefler peşinde koşmadık, koşmuyoruz. Günü kurtarmanın değil, istikbali şekillendirmenin derdindeyiz. Büyük ve güçlü Türkiye hedefini gerçeğe dönüştürmenin çabasındayız. Bu anlayışla 2002’den itibaren ülkemiz sathında bilim, sanayi, teknoloji ve yenilikçilik ekosisteminin geliştirilmesine özel önem verdik. Bilimsel çalışmaların merkezleri olan üniversitelerimizin sayısı çok önemli” diye konuştu.

Tüm coğrafi bölgelerde güçlü, dinamik, üretken bir araştırma-geliştirme ve girişimcilik ekosistemi inşa ettiklerini ifade eden Erdoğan, ”Sıfırdan aldığımız AR-GE merkez sayımızı bin 295’e, sıfır olan tasarım merkezi sayısını 329’a çıkardık. Teknopark sayımız ise 2'den 101’e çıktı. Teknolojiye yönelik farkındalığı artırmak için 81 ilimizde 125 Dene-yap Atölyesi kurduk. Uzmanlaşmayı teşvik etmek amacıyla 12 bin öğrencimizi lisans üstü eğitim görmeleri için burslu olarak yurt dışına gönderdik. Düzenlediğimiz araştırma projeleri yarışmaları, ulusal ve uluslararası bilim olimpiyatları ile çocuklarımızı geleceğe hazırladık” dedi.

"3 öğrencimizi bilim seferine dahil ettik"

Dünyanın en büyük uzay havacılık ve teknoloji festivali TEKNOFEST ile bu alanda ülke genelinde bir uyanışa vesile olduklarını söyleyen Erdoğan, TEKNOFEST’in bir teknoloji festivalinden öte bu ülkenin gençlerine özgüven aşıladığını, hayallerinin önüne kimsenin geçemeyeceğini gösterdiğinin altını çizdi. Bu yıl TEKNOFEST kapsamında düzenlenen yarışmalarda seçilen 3 öğrenciyi Antartika bilim seferine dahil ettiklerini belirten Erdoğan, ”Tam 60 yıldır bilim ve teknolojinin mihmandarlığını yapan milli araştırma kurumumuz TÜBİTAK’ı her alanda destekleyerek daha da güçlendirdik. TÜBİTAK akademik araştırma geliştirme destek programları kapsamında toplam 31 bin projeye destek sağladık. Bunlar için 68 milyar liranın üzerinde kaynak kullanıldı. Bilim insanı destekleri programı ile 270 bin bilim insanına toplam 17,8 milyar lira tutarında destek verdik. Bilim kültürünün toplumda yaygınlaştırılması amacıyla 2007’den bu yana 47 bin projeye toplam 4 milyar lira destek sağladık” açıklamasını yaptı.

"Bilim insanlarımıza sahip çıkacağız"

“Bilim ve kültür mirasımızın serpilmesine yönelik çalışmalarını yakından ve takdirle takip ettiğimiz TÜBA’ya sahip çıktık” diyen Erdoğan, ”Farklı alanlarda attığımız bu kritik adımlarla hamdolsun Türkiye’yi bilimsel araştırmalarda 21 yıl öncesine göre çok farklı bir noktaya taşıdık. İnanmak başarmanın yarısı olarak tarif edilir. İnancın olmadığı yerde başarıdan söz edilemez. Ödül takdim edeceğimiz bilim insanlarının başarılarını inancın ve azmin zaferi olarak gördüğümü özellikle belirtmek isterim. Her biriniz inandınız, terk döktünüz, fedakarlıkta bulundunuz, çalıştınız ve sonuçta kendi alanınızda çığır açan bilimsel çalışmalara imza attınız. Biz de devlet olarak bu zorlu süreçte sizleri desteklemeye gayret ettik. İnşallah bundan sonra da sizlere katkı sunmayı, imkanlarımızı sizler için kullanmayı sürdüreceğiz. Sizler Türkiye için, Türkiye Yüzyılı için, tüm insanlık için çalıştıkça hiç endişeniz olmasın biz de sizin gibi bilim insanlarımıza sahip çıkacağız. Sizlerin gayreti, birikimi, kabiliyeti ve ortaya koyacağı ürünlerle inşallah hedeflerimize daha emin adımlarla yürüyeceğiz. Burada bir noktaya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Fikri ve ilmi boyutu eksik her mücadele yarım kalmaya mahkumdur. Şayet siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri olarak tam bağımsız Türkiye hedefliyorsak bilimde, teknolojide, inovasyonda, bilimsel araştırmalarda da zirveyi hedeflemek mecburiyetindeyiz. Bunun için herkesin, yurt içi ve yurt dışında bulunan tüm yetişmiş insan kaynağımızın desteğine, katkısına ihtiyacımız vardır. Akademik ve bilimsel çalışmaların bir kısmını yurt dışında yapmış, orada bilgi ve tecrübe kazanmış bilim insanlarımızın ülkemize dönerek Türkiye’nin kalkınma mücadelesine destek vermeleri çok ama çok önemlidir. Devletimiz, mensubu olduğu milletine şükran borcunu ödemek isteyen tüm bilim insanlarının yanındadır, her zaman da yanında olacaktır” şeklinde konuştu.

"Tecrübesini ülkemizde değerlendirmek isteyenlerin sayısı artacak"

Uluslararası Lider ve Genç Araştırmacılar Programı'nın bu misyonu hakkıyla yerine getirdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, program kapsamında şimdiye kadar 199 lider bilim adamının ülkeye geldiğini aktardı. Erdoğan, ”Lider araştırmacılarımızın projelerinde 408’i doktora öğrencisi olmak üzere toplamda bin 250 öğrenci ve araştırmacı görev aldı. Ulusal lider araştırmalar programı ve ulusal genç liderler programı ile de 81 araştırmacıyı destekliyoruz. Bu projelerde doktora öğrencileri ağırlıklı olmak üzere 446 bursiyer görev alıyor. Sayıları giderek artan öncül AR-GE laboratuvarları da tersine beyin göçü konusunda önemli rol oynuyor. Hayallerini gerçekleştirme gayesiyle hareket eden tüm bilim insanlarına ülkemizin eşsiz fırsatlar sunduğunu görüyoruz. Türkiye’nin küresel rolü güçlendikçe inşallah ilmi birikimi ve tecrübesini ülkemizde değerlendirmek isteyenlerin sayısı artacaktır” dedi.

"Hepsi bu krizde sınıfta kaldı"

Erdoğan, ”Özellikle Gazze krizi sonrası Batı'nın prestijli üniversitelerinde yaşanan utanç verici süreci daha da hızlandıracağına inanıyorum. Gazze’de 7 Ekim'den beri çoğu çocuk ve kadın 21 binden fazla masum Filistinlinin hayatına mal olan İsrail vahşeti bir nevi turnusol işlevi görüyor. Kimin gerçekten insan hak ve onurunu savunduğu, kimin de bunların sadece istismarını yaptığı ayan beyan ortaya çıktı. Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden uluslararası basın kuruluşlarına, AB’den gazeteci örgütlerine ortada demokrasi havariliği yapan ne kadar kurum, kuruluş ve yapı varsa bu krizde hepsi sınıfta kaldı” dedi.

"Hitler’den ne farkı var?"

Büyük laflar eden, büyük bütçeler harcayan kurumların söz konusu İsrail ve İsrail’in zulümleri olunca içlerinin boş olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Saldırılar başlayalı tam 80 gün oldu. Gözlerimizin önünde 80 gün boyunca insanlığa ait tüm değerler kurşuna dizildi. Stadyumlarda İsrail’in Nazi kamplarını izledik değil mi, bu nasıl bir iştir? Hani Hitler’den garip garip bahsederlerdi, sizin Hitler’den ne farkınız var ya? Bunlar bize Hitler’i de aratacak. Bu Netanyahu’nun yaptıklarının Hitler'den kalır yanı var mı, yok. Şu an itibarıyla Hitler bunun kadar zengin değildi. Bu Hitler'e göre daha zengin, Batı'dan alıyor desteği. ABD’den her türlü destek geliyor. Tüm bu desteklerle 20 bini aşkın Gazzeliyi öldürdüler. Mazlumların yanında olan ses Müslüman Türk’ün sesidir. Savaşta bile dokunulmaması gereken hastaneler, okullar, ibadethaneler, üniversiteler bombalandı” dedi.

"Almanya Hitler'in bedelini ödemeye devam ediyor"

Gazzeli bilim adamlarının aileleriyle birlikte şehit edildiğini belirten Erdoğan, ”Gazze'deki barbarlığı dünyaya duyurmaya çalışan 100’e yakın gazeteciyi katletti. Yalnızca 365 kilometrekare büyüklüğündeki dar bir alana hapsedilmiş 2,5 milyon insanın kıyıma uğramasını içimiz kan ağlayarak takip ediyoruz. Türkiye gibi vicdan sahibi ülkelerin diplomatik alanda gösterdiği onca çabaya rağmen her gün yüzlerce kişinin öldürülmesine maalesef engel olamadık. Yaptığımız yardımlara, verdiğimiz mücadeleye, yürüttüğümüz temaslara rağmen bir Müslüman olarak, hepsinden önemlisi bir insan olarak kendi iç dünyamızda bu zulmü engelleyememenin mahcubiyetini yaşıyoruz. Milletimizin ve vicdan pusulası bozulmamış yüz milyonların Gazze halkıyla sergilediği dayanışmayı ise tarihe düşülmüş not olarak görüyoruz. Türkiye devleti ve milletiyle bu insanlık imtihanını vermenin gayretindedir. Bunda da tüm samimiyetini ortaya koyan bir Türkiye var. Tabii burada şunu da açık açık konuşmamız gerekiyor; sadece uluslararası örgütler değil, Batı'daki kelli felli üniversiteler de Gazze sınıfında maalesef iflas etmiştir. Gazze'deki üniversitelerin yerle yeksan edilmesi karşısında hiçbir tepki göstermediler. Uluslararası alanda ödül almış Filistinli bilim adamları ve akademisyenlerin hedef alınması karşısında seslerini yükseltemediler. Çok daha vahimi uluslararası üne sahip birçok eğitim kurumu, öğrenciler dahil İsrail'i eleştiren herkese yönelik cadı avı başlatılmıştır. Tıpkı 80 yıl önce Nazi Almanyası'nda olduğu gibi bugün de Gazze'deki zulme 'zulüm' diyebilme cesareti gösteren namuslu bilim insanları şantaja ve tehdide maruz bırakılmaktadır. Açık söylüyorum; bakın bugün Almanya hala Hitler'in bedelini ödemeye devam ediyor. Onun için Almanya'nın sesi çıkmıyor, başı öne eğik. Ama bizim kimseye borcumuz yok. Batı’nın borcu var. Borcu olduğu için ses çıkaramıyor” diye konuştu.
Bölücü terör örgütü PKK'nın ve Suriye'deki uzantılarının paçavralarına düşünce özgürlüğü bahanesiyle şehrin en merkezi meydanlarını açanların Filistin halkının sesi olmaya çalışanlara kan kusturmakta olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Düşünebiliyor musunuz sırf çocuk kadınların ve sivillerin haklarını savundukları için üniversite rektörleri sorgulanıyor, kongreye hesap vermek zorunda kalıyor. En küçük bir eleştiri, hukuk ve demokrasi sınırları içinde bile olsa en küçük bir eylem antisemitizm yaftası vurularak engelleniyor, hatta suç sayılıyor. Avrupa'sından Amerika'sına kadar özgürlüklerin beşiği denilen yerlerde faşizmin, baskının ve korku imparatorluğunun adeta kitabı yazılıyor. Gerçekten insanlık adına, demokrasi adına, fikir ve düşünce adına daha sonra utançla hatırlanacak günler yaşıyoruz. Buradan Sırf fikrini ifade ettiği, insanlık onurunu savunduğu için baskıya maruz kalan tüm bilim insanlarına çağrı yapıyorum: Türk üniversitelerinin kapıları sizlere sonuna kadar açıktır. Bilimsel çalışmalarınızı sürdürmeniz noktasında sizlere gereken desteği vermeye hazırız. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız TÜBİTAK ve diğer kurumlarımız sizlere yardımcı olmaktan çekinmeyecektir” dedi.

Programa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve çok sayıda davetli katıldı. Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır tarafından TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü tarafından tasarlanıp geliştirilen ve üretilen ilk yerli ve milli yüksek çözünürlüklü uydu olan İMECE'nin 1/12 ölçekli maketi ile TÜBİTAK Kutup Bilimleri Ansiklopedisi takdim edildi.

Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Hekimlerden Filistin için ’Sessiz yürüyüş’ Kayseri’de görev yapan hekimler; İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırılara tepki göstermek için ’Sessiz yürüyüş’ düzenledi. Kayseri Büyükşehir Belediyesi önünde toplanan hekimler; İsrail’e Filistin’e düzenlediği saldırılar nedeniyle tepki gösterdi. Grup adına konuşma yapan Muhammed Taşköprü; 7 aydır devam eden saldırılara rağmen canları pahasına hastalar için çalışan Gazzeli doktorlara selam gönderdi. Taşköprü; "7 aydır devam eden soykırım ve zulme sabreden onurlu Gazze halkına ve bütün zorluklar içerisinde açlığa, ilaçsızlığa rağmen kendi canı pahasına hastaları için var gücüyle çalışan Gazze’nin şerefli doktorlarına selam olsun. Türkiye’deki hekimler ve sağlık çalışanları olarak ’Sessiz Yürüyüş’ümüzün’ 24. haftasında yeniden Gazze’yi hatırlamak ve hatırlatmak için toplandık. Yaklaşık bir asırdır Filistin’i işgal eden Siyonist rejim, o topraklarda sistematik bir şekilde katliamlar yapmakta, insanları yurtlarından zorla sürgün ederek vatanlarına ve mal varlıklarına el koymaktadır. İşgalci İsrail’in 7 Ekim’den itibaren süren saldırıları neticesinde şehit sayısı 35 bin, yaralılar ise 100 bin kişiyi geçmiş durumda. 20 bine yakın çocuk ise yetim kaldı. İsrail’in Gazze’de bulunan hastanelere yönelik saldırıları katliamlara dönüşmüş, ancak söz konusu saldırılar uluslararası alanda henüz bir yaptırıma maruz bırakılmamıştır. Saldırılardan önce Gazze’de yaklaşık 35 hastane bulunmakta iken bugünlerde ayakta kalan ve hala çalışmaya devam eden yalnızca 3-4 hastane mevcut. Bunların da sadece 2’sinde aktif olarak ameliyat yapılabiliyor. Hastanelerin bazıları bombalanarak tahrip edilmiş, bazılarının içindeki cihaz ve malzemeler parçalanarak kullanılamaz hale getirilmiş durumda. Büyük bir fedakarlıkla 7 aydır maaş almadan mesleklerinde çalışmaya devam eden hekim ve sağlık çalışanlarının şehit edilmesi, tutuklanması ve göçe zorlanması nedeniyle meslektaşlarımız sağlık hizmeti veremez hale gelmiştir. Gazze’nin kuzeyindeki en büyük hastane olan Şifa Hastanesi bombalandı ve hizmet dışı kaldı. Gazze’nin güneyindeki en büyük hastanesi olan El-Nasır Hastanesi bombalandı ve hizmet dışı kaldı. Ülkemiz tarafından 2011-2017 yılları arasında Gazze Şeridi’nde inşa edilen Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesinin İşgalci İsrail’in 7 Ekim saldırıları sonrasında askeri amaçlarla kullanıldığı öğrenilmiş oldu. Ayrıca son günlerde Nasır ve Şifa Hastaneleri’ndeki yıkım ve bölgede bulunan toplu mezarlar ve işkence edilerek şehit edilen insanların cesetleri İşgalci İsrail’in vahşetini gözler önüne serdi. Gazze halkı abluka altında açlığa mahkum ediliyor. Bombaların, kitle imha silahlarının dehşetinden kurtulabilen insanlar, yetersiz beslenmenin, susuzluğun, salgın hastalıkların pençesinde ölüme mahkum ediliyor. Çok sayıda artan menenjit ve Hepatit C vakası var olan durumu daha da zorlaştırıyor. Gazze’deki durum kelimenin tam anlamıyla bir soykırım. İsrail, Gazze’nin tamamını bir toplama kampına çevirmiş durumda ve hiçbir hukuk ve ahlak kuralı tanımadan, hiçbir insani değerle açıklanmayacak şekilde adeta bir soykırım yapıyor. İnsanların gidebilecekleri hiçbir yer yok ve en son sığındıkları hastaneler dahi bombalanıyor. Gittikçe zalimliği ve zulmü artan işgalci İsrail’e diyoruz ki; zalimin sonu yaklaştıkça zulmü artar ve daha da azgınlaşır, senin de sonun yaklaştı, geçmişteki tüm zalimler gibi senin de tarihin kara sayfalarında adın geçecek ve lanetle anılacaksın, bugün senin zulmüne susanlar, senin yanında olup yardımcın olanlar da ilerde utancından kaçacak delik arayacak ve yargılanmaktan kurtulamayacak. 2 milyon mazlumun göğü inleten çığlıklarına sessiz kalan sağırlarla hesaplaşacağız. Çocuk ve kadınlar öldürülünce susan dilsizlerle hesaplaşacağız. 35 bin kişinin katledilmesini görmeyen, kör taklidi yapanlarla hesaplaşacağız. Öyle bir hesap ki; bugün silahlarıyla güçlü gözükenler o gün zalimlerin yaşayacağı korkunç akıbeti yaşamaktan kurtulamayacak. Elbet bugünler de tarih olacak, bugünler de gelecekte anılacak. Bugünlere dönüp baktığında elinden geleni yapanların gönlü ferah olacak. Diğerlerinin ise ömrü vicdan hapishanelerinde geçecek. Biz Gazze’yi unutmadığımız, unutturmadığımızda, imkan olursa; gemilerle kardeşlerimizin yardımına koştuğumuzda, imkan ve şartlar müsait olmadığında, zulmedenlerin hangi akıbete uğrayacaklarını haykırdığımızda, dua ile Allah’tan yardım, sabır ve metanet dilediğimizde, boykotu gevşetmediğimizde, alışkanlık haline getirdiğimizde sevinenler mazlumlar olacak" dedi. Gazze’nin yanında olduklarını da sözlerine ekleyen Muhammed Taşköprü; "Bebeklerin çığlıklarının dünya devletleri tarafından duyulmadığı, 7-8 yaşlarında çocukların yetim kaldığı, annelerin bebeklerine süt bulamadığı, yardım gönüllüleri, sağlık çalışanlarının ve hastanelerin birincil hedef olduğu Gazze kazandı, kazanıyor, kazanacak. Biz vicdanımızla, şuurumuzla, duamızla, eylemimizle Gazze’deki kardeşlerimizin yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Kırıkkale Kuraklık her geçen gün etkili oluyor: Yağmur için dualar edildi, ekmekler dağıtıldı Kırıkkale’de azalan yağışlar ve aşırı sıcaklara bağlı kuraklığın sürmesi üzerine vatandaşlar yağmur duası etti. Yahşihan ilçesinde bir araya gelen kadınlar ise imece usulüyle pişirdikleri ekmekleri vatandaşlara dağıttı. İç Anadolu Bölgesinde en çok kuraklıktan etkilenen illerden biri olan Kırıkkale’de vatandaşlar yağmur duası ediyor. Kış ve bahar aylarında yağışların az olması sebebiyle kentte, son yılların en kurak mevsimi yaşanıyor. Türkiye’nin en uzun nehri Kızılırmak’ta da su seviyesi düştü. Yahşihan ilçesinden geçen bölümde de ırmak yatağında adacıklar ortaya çıktı. Bu sebeple birçok ilçede vatandaşlar, yağmur duası ediyor. Yahşihan’da 300 haneli sitenin bahçesinde toplanan kadınlar, imece usulüyle "yağmur ekmeği" yaptı. Duaların kabulü, yağmurun yağması ve yılın bereketli geçmesi için pişirilen ekmekler, vatandaşlara ikram edildi. Doğanlık Mahallesi Muhtarı Doğan Ulusoy, İHA muhabirine, toplanma amaçlarının yağmur duası edip, vatandaşlarla birlikte kaynaşmayı sağlamak olduğunu söyledi. Yağmur duası için ekmek pişirdiklerini anlatan Emine Koçdoğan da birlik ve beraberlik içerisinde olduklarını kaydetti. Hacer Sandalcı ise, "Allah’ımızdan yağmurlarımızı bekliyoruz. İnşallah hayırlı kısmetlerimizi, hayırlı nimetlerimizi verir. Dualarımız kabul olur inşallah" ifadesini kullandı.
Bitlis Akademisyen ve üniversite öğrencileri Ahlat’ın tarihi mekanlarını gezdi Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığının katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen "Tarihe Damga Vuranlar, Haluk Dursun" anma programı kapsamında öğrenci ve akademisyenler tarihi mekanları gezdi. İlk olarak Ahlat Müzesini gezen akademisyen ve öğrenciler, burada Müze Müdürü Mikail Ercek tarafından Ahlat’ın genel tarihi ve müzedeki eserler hakkında bilgi aldı. Daha sonra Ahlat Selçuklu Mezarlığını gezen katılımcılar, Emir Bayındır Kümbetini gezerek ilçedeki ziyaretlerini sonlandırdı. Burada gazetecilere açıklama yapan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkan Yardımcısı Ahmet Alp Arslanoğlu, “Dernek olarak Ahlat’ta, Haluk hocamızı anmak üzere bir ziyaret gerçekleştirdik. Aynı zamanda Bitlis’teki 300’ü aşkın genç arkadaşımızla da panel etkinliği yaparak hemhal olduk. Haluk hocamızı anlattık. Hem onları tanıdık hem de kendimizi tanıttık. Ardından da kültürel gezilerimize devam ettik. Bölgenin önemli noktalarını da gezdik. Son olarak Ahlat’ta tarihi Selçuklu Meydan Mezarlığını ziyaret ederek gezimizi neticelendirdik. Bizlere eşlik eden herkese teşekkür ediyorum” dedi. Geziye katılan Çankaya Üniversitesi Hukuk öğrencisi İlayda Uçar’da, “Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği olarak bugün Tarihe Damga Vuranlar, Haluk Dursun Ahlat programını gerçekleştirdik. Dün yaklaşık 200 kişinin katılımıyla güzel bir program yaparak Haluk hocamızı andık. Değerli hocalarımızda burada bizimle bilgiler paylaştı. Bugünde Bitlis’i, Ahlat’ı gezmeye çıktık. Buraları keşfettik. Anlatılanları can canlı gördük. Mezar taşlarını gördük ve çok güzel duygularla dönüyoruz. İnanılmaz bir hissiyatı vardı. Projemizi de bu şekilde canlı deneyimlemiş olduk” diye konuştu. Gezi programına AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, akademisyen ve öğrenciler katıldı.
Ankara TVHB’den ’Dünya Veteriner Hekimler Günü’ dolayısıyla basın açıklaması Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) tarafından, ’Dünya Veteriner Hekimler Günü’ nedeniyle basın açıklamasında bulundu. TVHB Merkez Konseyi Başkanı Murat Arslan, Dünya Veteriner Hekimler Günü dolayısıyla Ankara’nın Ulus semtinde bulunan Zafer Anıtı önünde yaptığı basın açıklamasında, veteriner hekimlerin yaşadığı hak kayıplarına ve özlük hakları ihlallerine dikkat çekti. Arslan, bu sorunlara çözüm bulunmaması halinde önümüzdeki süreçte iş bırakma dahil tüm demokratik haklarını kullanacaklarını da açıkladı. "Veteriner hekimler olarak çok uzun zamandır, yaşadığımız hak kayıplarına rağmen fedakarca görevimizi yapmaya çalışıyoruz" Arslan, veteriner hekimlerin 1800’lü yıllardan beri yaptıkları çalışmalarla dünya literatürüne girmiş ve çığır açan araştırmalar yaptığını söyledi. Veteriner hekimlerin 1980’li yıllardan itibaren hem çalışma alanlarının daraldığını hem de özlük haklarında kayıplar yaşadığını belirten Arslan, şunları kaydetti: "Veteriner hekimler olarak çok uzun zamandır, yaşadığımız hak kayıplarına, ötekileştirilmeye ve yok sayılmaya rağmen fedakarca ve sabırla görevimizi yapmaya çalışıyoruz. Çünkü üstlendiğimiz görevlerin ihmal edilmesi, koruyucu hekimlik, aşı üretimi, güvenilir ve yeterli gıdaya erişim, hayvan, insan ve çevre sağlığı gibi hayati alanlarda ciddi sorunlara sebep olabilecek niteliktedir. Ancak aldığımız risklere ve yıllardır süren sabırlı bekleyişimize rağmen, yaşanan haksızlık ve mesleki değersizleştirme artarak devam etmektedir. Gelinen noktada, insan onuruna yakışır yaşam ve görev yapma şartlarımız tamamen ortadan kalkmış, önlem alınması kaçınılmaz hale gelmiştir." TVHB’nin meslektaşlarının insan onuruna yakışır şartlarda çalışmaları ve yaşamaları için çaba harcadığını belirten Arslan, "Mesleğimizin uğradığı haksızlıklara karşı yıllardır sürdürdüğümüz diyalog yolları artık tükenmiş, sorunlarımızı kamuoyuna açık ifade etmekten başka bir yol kalmamıştır" dedi. Arslan, yaptığı açıklamada, kamu veteriner hekimleri için bir dizi çözüm önerisi de sundu. Bu öneriler arasında fiili hizmet zammının geri getirilmesi, emekli veteriner hekimlere ek ödeme yapılması, Özel Hizmet Tazminatları ve ek ödemelerin artırılması, Tarım ve Orman Bakanlığı’nda çalışan veteriner hekim ve veteriner hekim kökenli şube müdürlerinin büyük proje tazminatından yararlanması ve veteriner hekimlerin ek göstergesinin aldıkları eğitimle orantılı olarak artırılmasının yer aldığını söyledi. “Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü yeniden açılmalıdır” Veteriner hekimlerin birçok sorunun olduğunu da dile getiren Arslan, "Cenevre veteriner hekimliği sözleşmesine aykırı olarak Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü ve bağlı birimleri reorganizasyon adı altında kapatılmış, mesleğimize ve hayvancılığa önemli bir darbe vurulmuştur. Zaman geçirilmeden doğrudan Bakana bağlı Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü yeniden açılmalıdır. Plansız arttırılan fakültelerle eğitimde nitelik tartışılır hale gelmiş, her yıl mezun olan 3 binin üzerinde genç veteriner istihdam sorunu yaşamaya başlamıştır. Hiçbir uygulama dersi almadan iki yıllık uzaktan eğitim bölümlerinden mezun olanların veteriner fakültelerine geçiş yapması bilime aykırı olup, hayvan ve insan sağlığı açısından da risktir. Atanamayan binlerce genç meslektaşımızın umutları kırılmış, geleceklerini yurt dışında aramaya başlamışladır. Son iki yılda yurt dışına gitmek için başvuranların sayısı 20 kat artmıştır. İnsana yapılan yatırım boşa gitmiş, nitelikli beyinler ülkeyi terk etmeye başlamışlardır. Serbest çalışan veteriner hekimler orantısız mevzuatın getirdiği ağır ceza ve baskılarla hastalarına yeterli zaman ayıramaz, işlerini yapamaz hale getirilmişlerdir. Belediyelerde çalışan veteriner hekimler, merkezi ve yerel idarecilerin inisiyatif almamaları nedeniyle hedef haline getirilmiş, mobing, psikolojik ve fiziki şiddet altında çalışmak zorunda kalmışlardır. Veteriner hekimler sağlıkta şiddet yasası kapsamı dışında tutulduğundan çalıştıkları her alanda şiddet girişimlerine açık hale gelmişlerdir. Gıda, ilaç ve diğer alanlarda çalışan veteriner hekimler yıllardır iş ve ücret güvencesi olmadan çalıştırılmaktadırlar" ifadelerini kullandı. Arslan, tüm bu sorunların çözümü için yetkililere harekete geçme çağrısında bulunarak, veteriner hekimlerin hayvan ve insan sağlığı için kritik öneme sahip bir meslek grubu olduğunu ve bu mesleğin sorunlarının acilen çözülmesi gerektiğini kaydetti. Uzun soluklu hayvancılık politikalarının uygulanmaması ve ithalat nedeniyle yetiştiricinin zor duruma düştüğünü vurgulayan Arslan, sürdürülebilir bir hayvancılığın her geçen gün zorlaştığını belirtti. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık alanında çalışan veteriner hekimlerin çalıştıkları alanı bırakmak zorunda kaldıklarını aktaran Arslan, "Bu durum önümüzdeki yıllarda bu alanda çalışan veteriner hekim yokluğu nedeniyle hayvancılığa daha çok zarar verecektir" diye konuştu.
İstanbul Hepsiburada, drone ile teslimatı test ediyor Hepsiburada, ana destekçisi olduğu SDN Summit’in ilk gününde üzerinde çalıştığı Drone Teslimatı’nı ilk kez tanıttı. Test uçuşunun yapıldığı alanı ziyaret eden Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, projeyle ilgili bilgi alarak, başarı dileklerini iletti. E-ticaret platformu Hepsiburada, ana sponsorlarından biri olduğu ve 27-28 Nisan tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen SDN Summit etkinliğinde, çalışmalarını tamamladığı Drone ile Teslimat’ı ilk kez tanıttı. Test uçuşu yapılan tanıtım alanını ziyaret eden Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Hepsiburada CEO’su Nilhan Onal Gökçetekin’den projeyle ilgili bilgi aldı. Kacır, projeyle ilgili duyduğu memnuniyeti belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti. Test kapsamında, Haliç Kongre Merkezi’nin bahçesinde deneme teslimatı da gerçekleştirildi. Proje tamamlandığında e-ticaret platformu üzerinden verilen siparişler dronla dakikalar içerisinde alıcısına teslim edilebilecek. Teknolojiseverlerin yoğun ilgi gösterdiği etkinliğin açılış bölümünde Hepsiburada CEO’su Nilhan Onal Gökçetekin de bir konuşma yaptı. Gökçetekin konuşmasında, teknoloji, inovasyon ve girişimcilik üzerine görüşlerini paylaştı. “Hepsiburada’nın ilk günden beri amacı pozitif etki oluşturmak” Gökçetekin, Türkiye’deki e-ticaret hikayesinin, e-ticaret platformunun hikayesine paralel olduğunu hatırlatarak ticareti dijitalleştirme vizyonuyla teknolojinin yıkıcı değil, yapıcı gücüne odaklandıklarını ve tüm paydaşları için pozitif sosyal etki oluşturmayı hedeflediklerini belirtti. Hepsiburada’yı ‘e-ticaretin okulu’ olarak nitelendiren Gökçetekin, pazaryeri modeli ve oluşturdukları ekosistem sayesinde; KOBİ’lerin, aile işletmelerinin, kadın girişimcilerin ve kooperatiflerin dijitalleşme süreçlerinin her adımında yardımcı olduklarını belirterek, “Bugüne dek 400 bini aşkın şirketin dijitalleşmesini destekledik, 5 milyon kişinin geçimine katkıda bulunduk. Böylece ülkemizin kapsayıcı ve sürdürülebilir büyümesine, refahına katkı sağlıyoruz. E-ticaret platformunun ilk günden beri amacı pozitif etki oluşturmak. Girişimci ruhumuzla oluşturduğumuz HepsiJet, Hepsipay ve HepsiAd gibi hizmetlerimize işletmelere uçtan uca anahtar teslim çözümler sunuyoruz” dedi. “Türkiye’nin en büyük yerli e-ticaret oyuncusu” E-ticaret platformunun dünya teknoloji borsası NASDAQ’ta Türk bayrağını dalgalandıran ilk ve tek Türk şirketi olduğunu ve bu temsilin kendilerine ayrı bir sorumluluk da yüklediğini vurgulayan Gökçetekin, Türkiye’nin en büyük yerel e-ticaret oyuncusu olduğunu ifade etti. Hem kurucusu hem CEO’su kadın olan nadir şirketlerden biri olduklarını belirten Gökçetekin “Nasdaq şirketleri arasında bile, bizim gibi bir şirket yok. Tıpkı oluşturduğumuz ekosistemdeki gibi, şirketimizin de kapıları herkese açık. Kadınların gücüne inanıyoruz ve dünya çapındaki yetenekleri işe alıp bünyemizde tutmak istiyoruz. Mühendislerimizin yüzde 38’ini kadınlar oluşturuyor. Bu oran dünya ortalamasının üzerinde, biz bu oranı daha da yükseltmeye kararlıyız” şeklinde konuştu. Hepsiburada’yı, E-ticaretin Milli Takımı olarak gördüğünü vurgulayan Gökçetekin, “Binlerce mühendisten, e-ticaretin içinde yetişmiş binlerde yetenekten oluşan harika bir ekibimiz var. Benim hedefim, platformumuzun ekosistemiyle Türkiye’de e-ticaret ekosistemini büyütmek. Türkiye’ye de bunun için döndüm” dedi. “Hedef, 2030’a kadar 120 bin girişimci kadına ulaşmak” Geçtiğimiz yıl 6 Şubat’ta gerçekleşen deprem felaketinin ardından hayata geçirdikleri Deprem Bölgesine Ticaret ve Teknoloji Programı ile hem fiziksel hem de teknolojik destek sunarak bölgedeki binlerce işletmeyi tekrar ayaklandırdıklarını belirten Gökçetekin, programla birlikte iki sene boyunca bölgeye destek vereceklerine, teknoloji ve ticari yetkinlikleriyle bölgedeki e-ticaret ekosistemini geliştireceklerine yönelik olarak Hepsiburada Sözü verdiklerini ifade etti. E-ticaret platformu olarak bu yıl 8. yılına girecek olan Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü programıyla 50 bin kadına destek verdiklerini ve gerekli destek ve teşvik sağlandığında kadınların neler başarabileceğini tüm Türkiye’ye gösterdiklerini ifade eden Gökçetekin, kadın girişimcilere verdikleri devam ederek programdan yaralanan kadın sayısını 2030 yılının sonuna kadar 120 bine çıkarmayı hedeflediklerini aktardı. “LinkGelir ile 2024 yılında ev ekonomisine 1 milyar TL destek” E-ticaret platformu olarak kazandıklarını on binlerce satıcının yanı sıra, müşterileriyle de paylaşarak büyütmeyi arzuladıklarını ve bu amaçla Link Gelir modelini başlattıklarını belirten Gökçetekin, bu yıl projeyi yenileyerek müşterilerin beğendikleri ürünlerin linkini doğrudan arkadaşlarıyla, sevdikleriyle paylaşarak gelir elde edebileceklerini ve paylaştıkça kazanmayı daha kolay ve hızlı hale getirdiklerini vurguladı. Bugüne kadar bu modelden en çok kadın müşterilerinin yararlandığını belirten Gökçetekin, 2024 yılında, Link Gelir modelimizle ev ekonomisine 1 milyar TL destek olmayı hedeflediklerini aktardı. E-ticaret platformunun tüketici elektroniğindeki lider konumunu vurgulayan Nilhan Onal Gökçetekin, ayrıca en son teknolojiler için Türkiye’deki 1 numaralı adres olmaktan gurur duyduklarını ifade etti. Konuşmasında son olarak teknoloji alanında içerik üreten/üretmek isteyenlerin bir araya geldiği bir program olan TechStars ile alanında uzman gamer, streamer, teknoloji editörü gibi teknoloji alanında içerik üreten 200 kişiyi tek çatı altında topladıklarını aktaran Gökçetekin, bu ağı daha da genişletmek istediklerini belirterek, teknoloji alanında içerik üreten/üretmek isteyen, kendini denemek isteyen herkesi TechStars programına davet etti.