GÜNDEM - 23 Ekim 2018 Salı 15:10

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Öğretmenlik meslek kanunu hazırlanıp çıkarılacak'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Öğretmenlik meslek kanunu hazırlanıp çıkarılacak'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2023 Eğitim Vizyonu Tanıtım Toplantısı'nda çok önemli açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılacak. Ayrıca sözleşmeli öğretmenliği yeniden düzenliyoruz. 4 artı 2 olmak üzere toplam 6 yıl olan sözleşme süresini, 3 artı 1 toplam 4 yıla indiriyoruz. Pedagojik formasyon şartını da kaldırıyoruz" müjdelerini verdi. Erdoğan, anaokulu eğitiminin de gerekli altyapı oluşturulduktan sonra zorunlu hale getirileceğini açıkladı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde yapılan "2023 Eğitim Vizyonu" Tanıtım Toplantısının açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Herhangi bir yatırım yanlış yapıldığında para ve zamanın kaybedildiğini, hedeflerin gerisine düşüldüğünü dile getiren Erdoğan, eğitimde yapılacak bir yanlışın nesiller asırlar kaybettireceğini belirtti.

Bu manada atılacak her adımın dikkatle hesaplanarak hayata geçirilmesi gerekiğini ifade eden Erdoğan, "Eğitim işi aceleye gelmez, ertelenemez, geciktirilmez. Türkiye'nin dershane meselesi bunun en çarpıcı örneğidir. Biz hükümete geldiğimizde milletimize verdiğimiz söz gereği, eğitim sistemimizi dershanelere ihtiyaç duymayacak hale getirmeye çalıştık. Dershaneler varsa okullar niye var dedim, bir an önce bu dershaneleri tasfiye etmemiz gerekir ve her şeyi okullarımızda halletmemiz gerekir dedim. Ne yazık ki bu başarılamadı, geç başarıldı, onun için de bu zaman kaybıyla FETÖ'ye yılda bir milyar iki milyar para kazandırdı. Benim okulum niye var, okulum varsa onlar niye var? Neymiş okullarda başarı yokmuş, yoksa başarılı olacağız bu devlet olarak bizim görevimiz. Benim Anadolu'da bacım niye ahırındaki davarını satsın, niye kolundaki bileziğini satsın da çocuğunu muhakkak dershaneye göndermem gerekiyor diye dershaneye göndersin. Bunların bedelini ödedik ama artık onlar tarih oldu. Şimdi yeni bir dönem başlıyor; ne yaptıysak, hangi tedbiri aldıysak, hangi sistemi devreye soktuysak istediğimiz neticeyi o zamanlar elde edemedik şimdi ediyoruz.i Her seferinde bir takım eller devreye girdi ve dershanelerin hacıyatmaz misali ayakta kalmaya devam ettiğini gördük. Daha sonra bu işin arkasından terör örgütlerinin çıktığına şahit olduk. İşte burası Gazi bir milletin evidir, bu çevrede 29 şehidimiz var ve 29 şehidimizin olduğu bu çevrede şimdi işte sizlerle beraber bu çatının altında bakın neyi değerlendiriyoruz. Sadece milli eğitimi değil bu ülkenin değerler silsilesi içinde aklınıza ne gelirse hepsi artık bu çatının altından çıkıyor ve bu çatı altında değerlendiriliyor. Dershanelerin üzerine kararlı bir şekilde gittiğimizde de işin ucu nereye vardı, darbe girişimine. Bu sorunun tam manasıyla çözülebildiğini söyleyemem ama çözüyoruz. Farklı isimler görüntüler ve kamuflajlar altında bu paralel eğitim sistemi varlığını sürdürüyor. Vizyon bölgemizde yer alan öğretmen standardından okullar arasındaki eğitim öğretim farkının kapatılmasına kadar bir dizi düzenleme hayata geçtiğinde bu sorunu gerçekçi bir şekilde çözmüş olacağız" şeklinde konuştu.

"Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılacak" 

Eğitim denilince öğretmenlere ayrı bir parantez açmak gerektiğinin altını çizen Erdoğan, kültürümüzde öğretmenlerin hakkının anne baba seviyesinde olduğunu dile getirdi. Anadolu'da el öpme kültürünün çok yaygın olduğunu anımsatan Erdoğan, kendisinin el öptürmediğini ancak çocuklara, anne baba ve hocasının dışında hiç kimsenin elini öpmemesini tavsiye ettiğini aktardı. Erdoğan, "Bunun dışında parası var diye, yok işte atamızdır diye el öp, yok. Sadece anne, baba, hoca. Ben annemin ayağının altını da öperdim çünkü cennet annelerin ayakları altındadır. Anacığım ayağını çekerdi 'bana cennetin kokusunu çok mu görüyorsun anam' derdim. Bizim bu kültürü bu terbiyeyi almamız esas, o sebeple hangi makama gelirsek gelelim öğretmenlerimize hürmeti asla yitirmeyiz. Bana bir harf öğretenin kölesi olurum anlayışı öğretmenlik mesleğinin değerinin en çarpıcı ifadesidir. Ecdadımıza baktığımızda çoğunun öğretmenleri ile birlikte anıldığını görüyoruz, Şeyh Edebali'siz Osman Gazi, Akşemsettin'siz Fatih, İbni Kemal'siz Yavuz düşünülemez. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır' sözü de tarihimizdeki bu geleneğe işaret ediyor. Bizim gözümüzde sayıları 920 bini bulan öğretmenlerimiz, bayrağımızın dalgalandığı her yerde, fedakarca görev yapan birer kahramandır. Öğretmenlerimize geleceğimizi, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı emanet ediyoruz, bundan daha büyük bir şeref olabilir mi? Bugünümüze ve geleceğimize dair ne konuşuyorsak hangi planı yapıyorsak, hangi hedefleri belirliyorsak hepsinin de gizli öznesi öğretmenlerimizdir. Hani eğitim meselesi bir insan meselesidir diyoruz ya, işte buradaki insanı maddi ve manevi idraki ile fiilen biçimlendiren öğretmenlerimizdir. Bunun için 2023 eğitim vizyonumuzda öğretmenlerimiz çok önemli yer tutuyor. Bu kapsamda önümüzdeki dönemde bir Öğretmenlik Meslek Kanunu hazırlanıp çıkarılacak" müjdesini verdi.
Erdoğan'ın bu açıklamasının ardından salonda bulunan öğretmenlerden coşkulu alkış gelmesi üzerine Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Selçuk'a seslenerek "Ziya hocam bak öğretmenlerimiz baya coştu, görev sizde" diyerek gülümsedi.

"Sözleşme süresini 3 artı 1'e indiriyoruz" 

Öğretmenlerin hem çalışma şartlarını hem de birikimlerini mesleğin gereklerine uygun bir seviyeye taşımakta kararlı oldukları mesajını veren Erdoğan, "Mesela sözleşmeli öğretmenliği yeniden düzenliyoruz. Halen 4 artı 2 olmak üzere toplam 6 yıl olan sözleşme süresini, 3 artı 1 toplam 4 yıla indiriyoruz. Böylece birinci sınıfta öğrencileri devralan bir öğretmenimiz, 4 yıl sonunda bu evlatlarımızı bir üst okula yolcu edip görev süresini tamamlayabilecek. Ayrıca geri kalmış bölgelerde görev yapan öğretmenlerimizi teşvik edecek bir takım tedbirler alınacak. Öğretmenliğe kabul de uygulanan pedagojik formasyon şartını kaldırıyoruz, artık bu eğitimi bakanlığımız kendisi verecek. Ayrıca tüm öğretmenlerimizin bilgi ve becerilerini meslek içi eğitim yoluyla hedeflerimize uygun seviyeye çıkartacağız. Halen ihtiyari olan anaokulu eğitimini de gerekli altyapıyı oluşturduktan sonra zorunlu hale getireceğiz. Her birini gece karanlığını delen birer yıldız olarak gördüğümüz öğretmenlerimize imkanlar nispetinde her türlü desteği sağlamayı sürdüreceğiz. Yeni yönetim sistemimizi oluştururken eğitim-öğretim sistemimizi yine önceliklerimizin en başına koyduk. Partimizi kurduğumuz zaman Türkiye'yi dört temel direk üzerinde yükselteceğiz demiştik; eğitim, sağlık, adalet ve emniyet. Hamd olsun bugüne kadar belli bir başarıyı yakalamış vaziyetteyiz, daha da bu başarı inşallah artarak devam edecek" diye konuştu.

"Kalitede Almanya'yı geçeceğiz" 

Üniversitelerde gelinen son durumu değerlendiren Erdoğan, kaliteye önem verileceğini ifade etti. Kalite konusunda Almanya'yı geçmeyi hedeflediklerini kaydeden Erdoğan şu şekilde devam etti:
"Üniversitelerimizde bakıyoruz 76 üniversitemiz vardı göreve geldiğimizde şu anda 206 üniversitemiz var. Üniversitemizin olmadığı il yok, 81 vilayetimizin hepsinde de üniversitemiz var. Ben senin çocuğuna üniversiteyi ayağına getiriyorum, Hakkari'ye üniversite götürüyoruz, Iğdır'a üniversite götürüyoruz, Kars'a üniversite götürüyoruz. Bundan sonraki adım kalite, geçen Almanya seyahatimde Alman Cumhurbaşkanına sordum, sizin üniversitelerimizdeki öğrenci sayısı nedir diye. Verdiği cevap değişik şeyler ile beraber 3 milyon. Onların nüfusu bizden fazla 82 küsür, biz 81. Size ne kadar dedi, biz de yaklaşık şu anda 8 milyon üniversite öğrencisi var dedim. Kalitede eksiklerimiz var, ama inşallah 5-10 yıl sonra biz kalitede de onları yakalayacak ve geçeceğiz. Doğrudan Cumhurbaşkanlığımıza bağlı kurumlarımızın bir kısmını da gençlerimize ve geleceğimize yönelik projeksiyonlar oluşturmak üzere ihdas ettik. Mesela dijital dönüşüm ve insan kaynakları ofislerimizin öncelikli hedefleri gençlerimiz. Aynı şekilde Milli Eğitim Bakanlığımızı daha da güçlendirdik. Her alanda olduğu gibi eğitimde de yeni yönetim sistemimizin ruhuna uygun reformlar gerçekleştireceğiz. Eğitim yönetiminde ehliyet ve liyakat olmazsa olmazımızdır. Bakanlığın en üst yöneticilerinden okul müdürlerimize kadar tüm yönetim kademelerimizi bu anlayışla ve dış müdahalelere kapalı bir şekilde çalışır hale getireceğiz. Enerjisi ve birikimi yüksek arkadaşlarımızla birlikte, hedeflerimize çok daha hızlı bir şekilde yol alacağımıza inanıyorum. Okul yöneticiliği bunlarla birlikte adanmışlık da ister, okul yöneticiliği bir gönül işidir. Kimse bu parametrelerin dışında bir sebeple kendine görev talep etme hakkı görmemelidir. Eğitim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarımız bizim bu süreçte en büyük yardımcılarımız olmuştur. Yeni dönemde de yürütülen çalışmalara katkı sağlamak suretiyle kendilerinden aynı fedakarlığı, aynı işbirliğini bekliyoruz. Diğer yandan okullarımıza ilave destekler vererek okul yöneticilerimiz ve öğretmenlerimiz ile velilerimizi karşı karşıya getiren uygulamaları da ortadan kaldıracağız. Okul yöneticilerimiz ve öğretmenlerimizi de velilerimizi de eğitim sistemimizin aynı ortak gaye için çalışan ayrılmaz parçaları olarak görmek istiyoruz. Hedefimiz öğrencilerimizi etüt gibi yüklerden kurtarmaktır" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ebeveynlere seslenerek, "Lütfen çocuklarınızı merdiven altına teslim etmeyin, lütfen çocuklarınızı hafta sonu kurslar vesaire buralara teslim etmeyin" çağrısında bulundu.  

Yağmur Yıldız - Derya Yetim
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum 10 ülkeden 77 bilim insanının katıldığı ’İrfan Geleneği’ sempozyumu başladı Hitit Üniversitesi tarafından düzenlenen "II. Uluslararası Türkistan’dan Anadolu’ya İrfan Geleneği: Abdal Ata Sempozyumu"nda konuşan Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Zekeriya Işık, "Bugün, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlana ve Koyunbaba’nın kucaklayıcı anlayışına ihtiyaç var" dedi. Türk Tarih Kurumu’nun katkıları ile Çorum Hitit Üniversitesi’nde düzenlenen “II. Uluslararası Türkistan’dan Anadolu’ya İrfan Geleneği: Abdal Ata Sempozyumu”na Mısır, Kazakistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Fransa, İran, Tataristan Özerk Cumhuriyeti, Avusturya, Rusya olmak üzere 10 farklı ülkeden 77 bilim insanı katıldı. Sempozyumda 52’si sözlü, 12’si çevrimiçi, 2 video konferans olmak üzere 66 bildiri sunulacak. Sempozyumda tüm bilimsel oturumlar karekod uygulamasıyla yurt içi ve yurt dışından interaktif olarak takip edilebilecek. Sempozyum açılışında konuşan Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Zekeriya Işık, Türkistan, Horasan, Irak’tan Anadolu’ya, Balkanlar’a kadar uzanan irfan geleneğinin 13 ve 14. yüzyıllarda dini ve manevi olduğu kadar siyasi, askeri, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmeler üzerinde de belirleyici bir etkiye sahip olduğunu söyledi. İrfan geleneğini temsil eden Türkmen ata, baba, şeyh ve dervişlerinin “Fütüvvet ve Melamilik” ile olan güçlü bağın oluşmasında rol oynadığını dile getiren Doç. Dr. Işık, “Onlar fethedilen gerçek manada bir Türk yerleşkesinin nihayetinde yurduna dönüşmesinde etkili oldular. Bugün onlar tekke, zaviye, türbeleri, mescit, cami, medrese, kütüphane, çeşmeleri, dini ve tasavvufi eserleri ve dahi mesajlarıyla gönüllerimizde ve zihinlerimizde yer tutmaktadır” dedi. Işık, bugün modernitenin ayrıştırdığı, dağıttığı, kutuplaştırarak çatıştırdığı farklılıkları bir tehdit olarak görmek suretiyle aynılaşmayı dayattığı, din, inanç, gelenek ve örf namına yerel öğeleri çağ dışılıkla damgalayarak itibarsızlaştırdığı, saf dışı bıraktığı bir dönemde olunduğuna dikkat çekti. "Modern insanın bütün varlığa, kendi ırkına dahi acımayacak kadar insafsızlaştığı bir çağdayız" İnsan egosunun hormonlu bir şekilde beslendiği, suni, orantısız, kibir ile ilahi ve beşeri nizamın üstünde kendisine roller biçtiği arızi bir dönemde olduğumuzu dile getiren Doç. Dr. Zekeriya Işık, "Kadim erdemlerin yok sayıldığı tüm alemin, insanın sonsuz ve sınırsız hazlarına, ihtiraslarına hasredildiği, öyle ki aç gözlülükte modern insanın bütün varlığa, kendi ırkına dahi acımayacak kadar insafsızlaştığı bir çağdayız. Tüm patolojik arızalı anlayışın hayatı kuşattığı, adına rasyonel, pratik, pragmatik, diplomatik ve benzeri şekillerde ifade edilen etik ve ahlaki temelden yoksun bir takım yaklaşımlarla meşrulaştırılmaya çalışıldığı talihsiz bir zamandayız. Böylesi bir zamanda ve durumda Yunus Emre ile vücut bulan yaratılanı yaratanından ötürü seven, yetmiş iki milleti bir nazar gören, Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’nin aslan ile ceylana aynı zaman ve mekanda adalet ve hakkaniyet şemsiyesi altında hayat bulunduran, Mevlana’nın kurulu düzene meydan okuyan, tüm dünyevi sınıfları ve sınırları kaldırarak ’ne olursan ol yine gel’ diyen, Koyunbaba’nın ’dirlik odunu yakın, geleni gideni hoş tutun’ himmetiyle güçlü bir şekilde ortaya konulan temelinde aşk ve sevgi bulunan bu birleştirici, kucaklayıcı ontolojik ve epistemolojik anlayışa olan ihtiyaç ortadadır. Bununla birlikte söz konusu irfan geleneğimizin emek, alın teri, zanaat, fedakarlık, paylaşmak, helal kazanmak, ahlaklı olmak gibi erdemlerinin işlenmesine de ziyadesiyle ihtiyaç olduğu da gözden kaçırılmamalıdır" diye konuştu. "Aleviliği doğru şekilde anlatmayı önemsiyoruz" Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemiyeti Başkanı Ali Rıza Özdemir de yaptığı konuşmasında, bilgi kirliliğinin önüne geçerek Aleviliği doğru şekilde anlatmayı önemsediklerini belirtti. Moğol istilasından sonra meydana gelen göçlerle birlikte Anadolu için yeni bir dönem başladığını hatırlatan Özdemir, "Horasan bölgesinden Anadolu’ya akan Türkmen aşiretlerinin içinde baba, ata, derviş ve şeyh olarak tanımlanan irfan ehli kimseler de yer almaktaydı. Bu dönemde Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması, asayiş, fütuhat ve iskan konularının çözülmesi, imar faaliyetleriyle toprakların şenlenmesi bahsedilen şeyh ve dervişlerin öncülüğünde olmuştu. Osmanlı sosyal hayatı için oldukça mühim olan zaviyeler, manevi temellere dayalı kurumlardı. Öyle ki ıssız beldeler ve stratejik noktalar ’gazi dervişler’ tarafından kurulan tekke ve zaviyeler eliyle birer yurda dönüşmüş ve kalkınmıştır. İşte Abdal Ata, bu dervişler arasında olduğu gibi, onun tabi olduğu Abdallar zümresi de Türk nüfusunun önemli unsurlarından biri olarak varlığını sürdürmekteydi. Anadolu’yu Türkiye yapan öncü şahsiyetler de bu kişiler ve bu Türk kitlelerdi" şeklinde konuştu. Başkanlık olarak, bugüne kadar Alevi ve Bektaşi tarihinin şemsiyesi altında toplanmış olay, olgu ve şahsiyetleri araştırmak, Türk tarihindeki yerini ortaya koymak ve yarına aktarmak amacıyla pek çok panel, konferans ve sempozyum tertip ettiklerini anlatan Özdemir, şunları kaydetti: "Bilgi kirliliğinin önüne geçerek Aleviliği doğru şekilde anlatmayı çok önemsiyoruz. Alevilik ve Bektaşilik Ansiklopedisi ile Aleviliğin Yazılı Kaynakları çalıştayları başta olmak üzere Şubat ayında gerçekleştirdiğimiz beş büyük çalıştayımız da bu amaca hizmet etmektedir. Başkanlığımızda birçok konferans, panel ve temalı konserler düzenledik. Bundan sonra bu çalışmalarımızı artırarak sürdüreceğiz. Temalı konserlerimi 2024 yılı içinde 50 ilimizde halkımızla buluşturacağız. 2024 ve 2025 yılları içinde Şah İsmail Hatayi, Anadolu’nun Horasanı Tunceli, Balkanlarda Alevilik ve Bektaşilik, Cemevleri: Dünü, Bugünü, Yarını, Aleviliğin Yazılı Kaynakları, Davut Sulari, Pir Sultan Abdal gibi birçok başlık altında yapacağımız sempozyumları planlamış bulunuyoruz. Kün-Ay isimli hakemli dergimiz yıl içinde yayın hayatına başlayacaktır." "Hedefimiz milli birliğimizi güçlendirmektir" Aleviliğin yakın tarihinin kayıt altına alınacağı sözlü tarih projesini bu yıl içinde başlatacaklarını aktaran Özdemir, "Bilimin namusuna sahip çıkan tüm akademisyenlerimizi, bu vesileyle çalışmalarımıza omuz vermeye çağırıyorum. Her zaman belirttiğim gibi pek çok alanda Alevi ve Bektaşi toplumuna hizmet götürmeyi görev edinmiş başkanlığımızın iki ana hedefi vardır. Bunlardan ilki her iş ve eylemde Alevi ve Bektaşi toplumunun rızalığını almaktır. Bu doğrultuda istişare etmekten bir an geri durmadığımızı gönül rahatlığıyla ifade edebilirim. İkinci ana hedefimiz ise milli birliğimizi güçlendirmektir. Başkanlık olarak bizi, biz yapan değerlerimize bağlı kalmak ve sahip çıkmak dışında; onu aktarmanın da peşindeyiz. Tüm işlerimizin temel motivasyon kaynağını işte bu iki ana hedef teşkil etmektedir. Alevi-Bektaşi toplumu için tarihi ve değerli bir süreçte bulunduğumuzun farkındalığında olarak çalışmalarımızı sürdürmekte olduğumuzu belirtmek istiyorum. İnşallah kararlılıkla yürüdüğümüz bu yolda daha çok iş üretecek ve daha fazla Can’ımıza ve cemevimizin kutlu eşiğine hizmette bulunacağız" ifadelerini kullandı. Sempozyum açılışına; Vali Zülkif Dağlı, Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, İl Jandarma Komutanı J. Alb Naim Çetinkaya, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Konferans sonunda Çorum Valisi Zülkif Dağlı, İslam İşbirliği Teşkilatı İslam, Tarih, Sanat ve Kültür Merkezi Orta Asya Bölge Danışmanı Prof. Dr. Ashirbek Müminov’a plaket verirken, Müminov ise Vali Dağlı’ya kaftan hediye etti.
Aydın Anaokulunda kirpi operasyonu Aydın’ın Efeler ilçesinde İstiklal Anaokulu’nun bahçesindeki su giderine sıkışan bir kirpi, Aydın Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekiplerinin titiz çalışmasıyla kurtarıldı. Olay, sabah saatlerinde Meşrutiyet Mahallesi Gençlik Caddesi üzerinde bulunan İstiklal Anaokulu’nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, sabah saatlerinde anaokuluna çocuklarını getiren veliler bir kirpinin su giderine sıkıştığını fark ederek durumu okul idaresine bildirdi. Kendi çabaları ile kirpiyi bulunduğu yerden çıkartamayan okul idaresinin 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yaptığı ihbar üzerine bölgeye itfaiye ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen Aydın Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekipleri hızla yaramaz kirpiyi kurtarmak için çalışma başlattı. Kirpiyi görerek okul idaresine bildiren Emel Cem isimli veli, "Kirpiyi gördüm ve hemen okul idaresine söyledim. Okul idaresi de onlar da uğraştılar ama nasıl kurtarabileceklerini bilmedikleri için itfaiyeye haber çağırdılar. İtfaiye ekiplerinin sayesinde kirpi kurtarılacak ve doğal yaşamına geri bırakacaklar" dedi. Ekipler, kirpiye zarar gelmeden özgürlüğüne kavuşturulması için hummalı bir çalışma yürüttü. Özel ekipmanları ile hummalı bir şekilde çalışan itfaiye ekipleri kirpiyi kurtarmak için duvarı delip kirpinin ayaklarının sıkıştığı demiri demir makası ile kesti. Kirpi ekiplerin dikkatli ve duyarlı çalışmaları sonucu sıkıştığı yerden kurtarıldı. Gerekli kontrolleri yapılarak okul bahçesindeki otluk alana bırakılan kirpi bir süre sonra bölgeden uzaklaşarak gözden kayboldu. İstiklal Anaokulu idarecileri, şehirlerde yaşayan yaban hayvanlarının doğal yaşam alanlarının korunmasının herkesin sorumluluğu olduğu vurgulayarak Aydın Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekiplerine çalışmalarda gösterdikleri hassasiyet için teşekkür etti. (MU-OD-
Kastamonu Kastamonu Üniversitesi ile Karaganda Buketov Üniversitesi arasında iş birliği protokolü imzalandı Kastamonu Üniversitesi ile Kazakistan’ın Karaganda Buketov Üniversitesi arasında iş birliği protokolü imzalandı. Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, beraberinde Dış İlişkiler Ofisi Genel Koordinatörü Doç. Dr. Mustafa Öztürk Akcaoğlu ve Öğretim Görevlisi Mehmet Bolluk ile birlikte Kazakistan’ın Karaganda şehrinde bulunan Karaganda Buketov Üniversitesi’ni ziyaret etti. İki üniversite arasındaki iş birliğini güçlendirmek ve ortak çalışmalar yapmak amacıyla gerçekleştirilen törende bir protokol imzalandı. Görüşmelere ve imza törenine, Rektör Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Karaganda Buketov Üniversitesi adına Rektör Vekili Prof. Dr. E. M. Tajvaev, Rektörlük Ofisi Başkanı Serik Kalkamanov ve birçok akademisyen katıldı. İki üniversite arasında imzalanan anlaşma ile Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümü ile Karaganda Buketov Üniversitesi Ekonomi Fakültesi Turizm Bölümü, ayrıca Kastamonu Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü ile Karaganda Buketov Üniversitesi Filoloji Fakültesi Kazak Dili ve Edebiyatı Bölümleri arasında çift diploma programlarını da içeren iş birliği sağlanacak. İmza töreninde konuşan Kastamonu Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, 2022’de başlayan Mevlana Programı iş birliğinin bu protokolle genişletildiğini ve imzalanan belgenin iki ülke arasındaki tarihi ve kültürel bağları akademik iş birliğiyle daha da güçlendireceğine inandıklarını belirtti. Rektör Topal, protokolün üniversitelerin ve ülkelerin birbirini daha iyi tanımasına ve iş birliği potansiyelini daha etkin bir şekilde kullanmasına imkan tanıyacağını vurguladı. Karaganda Buketov Üniversitesi Rektör Vekili E.M. Tajbaev ise bu tür iş birliklerinin öğrenci ve akademisyenlerin kültürel ve akademik deneyimlerini artıracağına inandıklarını ve Türkiye ile Kazakistan arasındaki ilişkilerin derinleşmesine katkı sağlayacağını belirtti. Görüşmelerde, iki üniversite arasındaki iş birliğini geliştirme imkanları da ele alındı. Rektör Topal başkanlığındaki heyet, Saryarkinsk Arkeoloji Müzesi, Fizik ve Teknoloji Fakültesi Laboratuvarları ve Karlak Müzesi’ni ziyaret etti. Ziyaretin ikinci gününde Doç. Dr. Mustafa Öztürk Akcaoğlu, Yabancı Diller Fakültesi’ndeki Türk Dili Sınıfı’nda Erasmus+ KA171 Projesi çerçevesinde üniversite yönetimine, fakülte yönetimine ve Türk Dili Bölümü öğrencilerine Kastamonu Üniversitesi hakkında sunum gerçekleştirdi. Karaganda Buketov Üniversitesi ziyareti sonrasında, Rektör Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal başkanlığındaki heyet, T.C. Astana Büyükelçisi Mustafa Kapucu ve Eğitim Müşaviri Ömer İnan ile bir araya geldi. Görüşmelere, Karaganda Buketov Üniversitesi’nde görevli Asuman Ergün de katıldı. Görüşmelerde, Türkiye ile Kazakistan arasındaki eğitim alanındaki iş birliği imkanları ve potansiyelleri ele alındı. Rektör Topal, Türkiye’nin eğitimdeki deneyimlerini ve kazanımlarını paylaşma konusundaki kararlılığını vurguladı. Büyükelçi Mustafa Kapucu ise, Türkiye-Kazakistan arasındaki eğitim iş birliğinin her iki ülkenin de kalkınmasına önemli katkılar sağlayacağını belirterek, bu tür ziyaretlerin ilişkilerin daha da güçlenmesine vesile olduğunu ifade etti. Eğitim Müşaviri Ömer İnan da özellikle dil ve kültür alanlarında yapılan iş birliklerinin öğrenci ve akademisyenler arasında köprüler kurarak ilişkilerin derinleşmesine katkı sağlayacağını dile getirdi.