POLİTİKA - 20 Mayıs 2017 Cumartesi 13:00

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Sicili hak ve hürriyet katliamlarıyla dolu...'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Sicili hak ve hürriyet katliamlarıyla dolu...'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İbn Haldun Üniversitesi Açılış töreni ve 4. Uluslararası İbn Haldun Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, “Sicili hak ve hürriyet katliamlarıyla dolu olanların bize ders vermeye kalkması komik kaçıyor komik” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İbn Haldun Üniversitesi Açılış töreni ve 4. Uluslararası İbn Haldun Sempozyumu'na katıldı. İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleşen sempozyuma Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı,Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ,Tunus El-Nahda Hareketi Lideri Raşid Gannuşi, Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk ve çok sayıda davetli katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İbn Haldun Üniversitesi’nin ülkemizde eksikliği giderek daha fazla hissedilen araştırma üniversite hedefini layıkıyla yerine getireceğini inandığını söyleyerek, “ İbn Haldun Üniversitesi’nin Sosyal bilimlerde mukayeseli eğitim sistemiyle önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyorum. İbn Haldun metadoloji ve mutheviyat itibariyle seleflerinden çok farklıdır. O ilm-i ümranı kurmayı başarmış çok yönlü, özgün dahiyane bir şahsiyettir. Kimi şarkiyatçıların şimdiye kadar hiçbir ülkede, hiçbir insan zekası “Mukaddime “ diye bir eser yapamamıştır dediği İbn Haldun ve eserleri uzun süre ikinci plana atılmıştır. Sadece batı dünyasında değil ülkemizde de sosyal bilimlere katkısı bilinçli bir şekilde perdelenmiştir. En basitinden Batılı bilim adamlarınn sosyolojiye katkıları önemsenirken, İbn Haldun adeta yok sayılmıştır. Yüzünü batıya dönmüş, bilginin yegane kaynağı olarak batıyı kabul eden Türk aydınları hikmeti tarihin kaşifi İbn Haldun’u adeta ademe mahkum etmeye çalışmıştır. İbn Haldun’un düşüncesinin çekirdeğini Kuran- Kerim oluşturur.“ dedi.

"Bu millete en büyük zulmü baskıcı jakobenler yaptı"

Batıya karşı alabildiğince ezik kendi muktesabatına karşı aşırı küstah tavrın izlerini hala gördüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nasıl kökleriyle bağı kopan bir çınar kurursa, medeniyet birikimiyle irtibatı kopanlar fikri kuraklığa maruz kalır. Geçmişi yok sayarak geleceğe yürünemez. Bu ülke ne çektiyse aşağılık kompleksinden çekti. Bu millete en büyük zulmü bağrından çıktığı toplumun değerlerine düşman, yasakçı baskıcı jakobenler yapmıştır. Toplumun can damarını kesmeye çalışan bu duruma Ahmet Hamdi Tanpınar “Kültürel inkar “demiştir. Ben buna kültürel inkar yerine kültürel bir intihardır diyorum. Batıda ne bulursa alıp hiçbir elekten geçirmeyerek ülkemize boca eden ilim, akademi müfredatımızı felç etmiştir. Kolaycı ve kopyacı yaklaşım nedeniyle özgün yerli çığır açan eserler ortaya konamamıştır. Üniversitelerde uzun seneler boyunca kraldan çok kralcı, batıdan çok batıcı öğretim görevlilerinin vesayeti altında kalmıştır. Üniversitelerimizdeki ikna odalarını unutmadık. Sadece öğrenciler değil kitaplar da zulümden nasibini almıştır. Bazı üniversitelerde Moğol istilasına benzer bir şekilde kitap katliamı yaşanmıştır.“ dedi.

Türkiye’nin son 14 yılı millet tarih ve ilim düşmanı bu çevrelerle mücadeleyle geçtiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “ 2003’ten beri demokrasiden hukuktan asla taviz vermeden, devlet toplum siyaset hayatımıza nüfuz etmiş vesayet odaklarını bertaraf ettik. İnsanımızı makarnacı, kömürcü, göbeğini kaşıyan adam diyerek aşağılayan millet düşmanlarının devrine son verdik. O bitti. İş bitmedi şu anda çok daha farklı noktadayız. Üniversitelerin kapılarında artık kılık kıyafet nedeniyle içeri alınmayan gözü yaşlı öğrenciler bulunmuyor. Nasıl şafağın parıltısından rahatsız olanlar varsa yeni Türkiye’nin aydınlığı, varlığını karanlığa borçlu olanları rahatsız ediyor. Bu hazımsızlıklarını her fırsatta dile getiriyorlar. Katsayı zulmüne sesi çıkmayanlar bugün sabah akşam bizi eleştiriyorlar. Varsın eleştirsin. Biz yolumuza devam edeceğiz. Kendi ideolojisi dışındakilere hayat hakkı tanımayan düşünce özgürlüğü üzerinden şahsım, hükumetim ve devletimizi hedef alıyor. Biz sizi biliyoruz kendi düşünce ilim adamlarınıza bile üniversitelerde hayat hakkı tanımadınız. Onları dahi sokağa attınız. Biz sizi iyi tanırız. Daha düne kadar yasakçı zihniyetin en ateşli savunucuları olanlar demokrasi fanatikliği numarasıyla kendini parçalıyor. Kimse kimseyi kandırmasın. Sicili hak ve hürriyet katliamı dolu olanlar bize ders vermeye kalkması komik kaçıyor komik. Devletin kendi kitaplarındaki şiiri okuduğu için içeriye attığınız bir cumhurbaşkanı var burada.” dedi.

Mücadelelerinin farklı düşüncelerle değil terörle olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim mücadelemiz farklı düşüncelerle değil terörle, bu cinayet şebekelerine sözlü ve fikri mühimmat sağlayanlarla. Terör örgütlerinin propagandası yapmak düşünce özgürlüğü kapsamına girmez. Hiçbir medeni devlette terör şebekelerinin üniversitelerde yuvalanmasına izin vermez . Silah molotof ve şiddet hak aramanın aracı olamaz. Fransa’da yeni cumhurbaşkanı kendi aleyhine hakaret içeren bir yayın yaptı diye bir gazeteciyi hemen içeri aldılar. Onlar yaptı mı hak Türkiye’deki yargı böyle bir şey yaptı mı haksızlık. Terör örgütlerine methiyeler düzmenin fikir özgürlüğüyle alakası yoktur. Akademik özgürlük kılıfı altında terör örgütüne propaganda makinesinin işletilmesine göz yumamayız. Teröre hizmet etmediği sürece her türlü fikrin serbestçe tartışılmasını temin ederken, terörle mücadelemizi de kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.