POLİTİKA - 11 Mayıs 2023 Perşembe 13:37

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Temmuz ayında en düşük memur maaşı 22 bin lira olacak'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Temmuz ayında en düşük memur maaşı 22 bin lira olacak'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "En düşük memur maaşını, en düşük kamu işçisi maaşından aşağı kalmayacak şekilde düzenleyeceğiz. Kamu işçilerinde olduğu gibi en düşük maaşı 15 bin liraya çıkartarak, üzerine enflasyon ve refah payı olarak benzer bir artış yapacağız. En düşük memur maaşı da 22 bin lirayı bulacak" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hacı Bayram Veli Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen HAK-İŞ Genel Kurulu'nda konuştu. Erdoğan, "Demokrasi, özgürlük ve emek mücadelesi için HAK-İŞ’e teşekkür ediyorum. Kuruluşundan bugüne kadar HAK-İŞ çatısı altında ter döken, mücadele veren, çalışmalarında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Türkiye'nin bugünlere ulaşmasında emek mücadelemizin öncüleri olarak gördüğümüz o kardeşlerimizin çok önemli payı var. Yalnızca işçilerimizin çalışma hayatı ile ilgili kazanımlarında değil, ülkemiz ekonomisinin büyümesi ve gelişmesinde HAK-İŞ'in katkısı vardır. Son 21 yılda Türkiye milli gelirini 236 milyar dolardan 1 trilyon dolar sınırına getirdiyse, her yıl ortalama yüzde 5,5 büyüme kaydettiyse, satın alma gücüne göre dünyanın en büyük 11. ekonomisi olduysa, işgücü sayısındaki artışa rağmen istihdamı 32 milyona yaklaştırdıysa, ihracatını 255 milyar dolara çıkardıysa hasılı Türkiye sanayiden turizme, savunmadan üretime kadar her alanda yüzyılın başarılarına imza attıysa bunun gizli kahramanları işçi ve emekçi kardeşlerimdir" dedi.

HAK-İŞ'in temsil ettiği kitle itibarı ile kendilerinin de sendikası olduğunu söyleyen Erdoğan, HAK-İŞ’i emekçilerin sendikası olarak gördüklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şafakla beraber uyanmanın, kışın soğuğunda otobüs beklemenin, kalabalıklar arasında işe gitmenin, gazete üzerinde yemek yemenin ne demek olduğunu çok iyi bilirim. Alın teri ile kazanılan paranın ne kadar kıymetli, ne kadar bereketli olduğunu hamdolsun çok iyi bilirim. İşçi kardeşlerimizin evlerine ekmek götürmek için zorluklara nasıl göğüs gerdiklerini çok iyi bilirim. Ailemizden, çevremizden öğrendiğimiz, daha sonra kişisel hayatımızda bizzat yaşayarak tecrübe ettiğimiz bu değerler bize rehberlik etti. Nereden geldiğimizi aklımızdan çıkarmadık. Mazisine, köklerine sırtını dönenlerden olmadık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan itibaren daima sizlerin hakkını vermeye çalıştık" diye konuştu.

1 Mayıs’ı önce Emek ve Dayanışma Günü, ardından da resmi tatil ilan ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ayrıca örgütlenme, sendikal haklar, işçi sağlığı ve güvenliği noktasında da çok önemli adımlar attık" dedi.

Sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında toplayarak herkesin aynı kalitede hizmet alabilmesini temin ettiklerini söyleyen Erdoğan, darbe yönetimi mirası olan kılık kıyafet yönetmeliğini değiştirerek ayrılıkçı uygulamalara son verdiklerini belirtti. Erdoğan, ücret konusunun en hassas oldukları konuların başında geldiğini belirterek, göreve geldiklerinde asgari ücretin 184 lira olduğunu, bugün asgari ücretin 8 bin 500 lira olduğunu kaydetti. 2002 yılında benzinin litre fiyatının bir buçuk lira olduğunu belirten Erdoğan, asgari ücretle 110 litre benzin alındığını belirtti. Erdoğan, aradan geçen sürede petrolün varil fiyatı 77 dolara çıkmasına rağmen bugün asgari ücretle 410 litre benzin alınabildiğini söyledi. Benzer örnekleri birçok başlığa teşmil etmenin mümkün olduğunu belirten Erdoğan, "Yeni hükümetlerimiz döneminde asgari ücret ve diğer ücretlerdeki artış rakamsal olarak değil, reel olarak da alım gücünü yükseltmiştir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Temmuz ayında en düşük memur maaşı 22 bin lira olacak'

Küresel ekonomik görünüm veya Türkiye'nin mali şartları ne olursa olsun çalışanları enflasyona ezdirmediklerini ifade eden Erdoğan, "Emeklisinden memuruna, engellisinden şehit yakını ve gazilerimize kadar toplumumuzun tüm kesimlerinin yanında olduk. Ekonomimiz büyüdükçe milletimizin tamamının hak ettiği payı almasını sağladık. Ülkemizin yaşadığı ciddi sıkıntılara, küresel ekonomik krizlere, bölgedeki çatışmalara rağmen bu hassasiyetimizi koruduk. Covid-19 döneminde önceliğimizi insanımızın sağlığı ile birlikte işini de korumasına verdik. Muhalefetin baskısına rağmen ülkemize kontak kapattırmak isteyenlere fırsat vermedik" açıklamasını yaptı.

Aynı tavrı Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği küresel krizde de gösterdiklerini söyleyen Erdoğan, "Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyümeyi asla ihmal etmedik. Bu modeli uyguladık. Düşük faiz uygulaması ile üretim ve yatırımı teşvik ettik. Dünya yüksek faiz peşinde koşarken faizi sürekli düşürmenin gayreti içinde olduk ve 8 buçuğa kadar düşürdük yatırım yapması gerekenler gelip yatırım yapsın diye" diye konuştu.

Bütün bunun olumlu neticelerinin ihracat ve istihdam başta olmak üzere pek çok alanda görüldüğünü söyleyen Erdoğan, "Dünyanın çarklarının durduğu, tedarik zincirinin kırıldığı o kritik günlerde muhalefetin baskısına boyun eğseydik çok kötü bir yerde olurduk. Geriye baktığımızda ne kadar isabetli karar aldığımızı görüyoruz. ABD’de son günlerde ardı ardına yaşanan banka iflasları yüksek faiz politikası risklerini ortaya koyuyor. Amerika’nın durumu ortada. Biz böyle bir tabloyla karşılaşmadık. Bunu da muhalefetin baskısına, mandacı ekonomistlerin tavsiye görünümlü sinsi yönlendirmelerine rağmen başardık. İnsan hayatını önceleyen politikalarından 85 milyonla birlikte işçi emekçi kardeşlerimiz de istifade etmiştir. Hükümetimiz, asrın felaketi olarak nitelenen 6 Şubat depremlerinden sonra da vatandaşının hakkını, hukukunu korumayı sürdürmüştür” diye konuştu.

Hesaplamalara göre depremin ülke ekonomisine maliyetinin 100 milyar doları aştığını belirten Erdoğan, normalde ne kadar gelişmiş olursa olsun dünyadaki hiçbir ülkenin böylesine büyük bir felaketin altından kalkamayacağını söyledi. Deprem bölgesinde 837 bin çadır, 100 bin konteyner kurulumu yapıldığını açıklayan Erdoğan, 142 bin konut ve köy evinin inşaat süresini başlatırken, 59 bininin temelinin atıldığını açıkladı. Erdoğan, deprem bölgesinde tüm çalışmalar devam ederken EYT bekleyen 2 milyon 250 bin vatandaşın talebinin de karşılandığını aktardı. En düşük emekli maaşını 7 bin 500 liraya, bayram ikramiyelerini de 3 bin liraya yükselttiklerini söyleyen Erdoğan, bu rakamın üstünde ücret alan emeklilerin durumlarını iyileştirecek bir çalışma yaptıklarını belirtti.Meclisin açılmasıyla 7 bin 500 liranın üzerinde emekli maaşı alan vatandaşları da sevindireceklerini söyleyen Erdoğan, Karadeniz gazını ülkeye getirerek, bu ay tamamen ücretsiz, bir yıl da 25 metreküpü ücretsiz olmak üzere vatandaşlarla müjdenin paylaşıldığını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Temmuz ayında en düşük memur maaşı 22 bin lira olacak'

Bu dönemde Togg’un yolara çıkmasından Anadolu gemisine, Akkuyu Nükleer Santrali'ne yakıt çubuklarının gelmesinden Kaan’ın hangardan çıkmasına kadar birçok stratejik adım atıldığını söyleyen Erdoğan, "Bu listeye Zigana Tüneli açılması, Gabar’da petrol keşfi dahil pek çok müjdeyi ilave edebiliriz. Sonuç olarak hem depremin yaralarını sardık hem ülkemizi hedeflerine adım adım yaklaştırdık. Çalışanlarımıza verdiğimiz en son müjde önceki gün imzalanan kamu toplu iş sözleşmeleridir. Yapılan protokol ile yaklaşık 700 bin kardeşimizin en düşük ücretini yükselttik hem de üzerine refah payı dahil yüzde 45 artış yaptık. Böylece en düşük kamu işçisinin ücretini yaklaşık 12 bin liradan 21 bin liranın üzerine çıkardık. Bu toplu sözleşmenin kamu işçilerimize ve kurumlarımıza tekrar hayırlı olmasını diliyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Temmuz ayında en düşük memur maaşı 22 bin lira olacak'

Memurlarla ilgili maaş düzenlemesi ile ilgili bir müjdeyi açıklayan Erdoğan, yasaya göre memurların zam oranlarının ocak ve temmuz ayında belirlendiğini söyledi. Erdoğan, ”Memura verilen maaş zamlarında enflasyon farkına ilave olarak refah payı artışını biz getirdik. Toplamda yüzde 30 oranında zam yapmıştık. 2002 yılında 392 lira olan en düşük memur maaşını reel olarak yüzde 136 artışla yaklaşık 12 bin liraya çıkarmıştık. Temmuz ayında bir adım daha atıyoruz, en düşük memur maaşını, en düşük kamu işçisi maaşından eksik kalmayacak şekilde düzenleyeceğiz. Kamu işçilerinde olduğu gibi en düşük maaşı 15 bin liraya çıkartarak üzerine enflasyon ve refah payı olarak benzer bir artış yapacağız. En düşük memur maaşı da 22 bin lirayı bulacak. Memur maaşlarındaki bu artışlar otomatik olarak emeklilere de yansıyacak. Bakanımıza temmuz ayına kadar bu çalışmanın tamamlanması için gereken talimatı verdim. Ücrette adaleti ve çalışma barışını korumakta kararlıyız. Kanuni düzenleme gerektirdiği için yeni yasama döneminde atacağımız bir adım da birinci dereceye geldiği halde 3600 ek gösterge alamayan memurlarımıza yönelik olacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Temmuz ayında en düşük memur maaşı 22 bin lira olacak'

Birinci dereceye inen ve şartları tutan tüm memurlarımızın 3600 ek gösterge hakkından yararlanabilmesini sağlayacağız. Memurlarımız gönüllerini ferah tutsun. Müsterih olsunlar. Bize güvenmeye, hükümetlerine inanmaya devam etsinler. Biz hiçbir çalışanımızın hakkını yemeyiz. Yenilmesine de izin vermeyiz. Geçmişinde SSK'yı batırmaktan el kadar torununu sigortalı yapmaya kadar pek çok skandalı olan birisinin hezeyanlarına kimse kulak asmaz. Bunlar geçen seçimde çiftçiye bedava traktör dağıtma sözü vermekten ulaşımı, sütü, suyu kısaca hayatı ücretsiz yapmaya kadar her şeyi söylediler. Çiftçiye traktörler verildi mi? Biz veririz ama onlar veremez. Hatta kazandıkları belediyelerde kimsenin ekmeği ile oynamama için bay bay Kemal şeref, namus sözü verdi. Bunların hiçbirini tutmadılar. Milletin hayrına doğru düzgün iş yapmadıkları halde belediyeleri borç batağına sürüklediler. Bunlar kendilerine hatırlatılınca pişkince sırıtmaya devam ettiler. Milletimizin bu iki yüzlülüğünü görmediklerini sanıyorlar" açıklamasını yaptı.

Hülya Keklik
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.
Bursa Bursaspor sahasında Aliağa FK ile golsüz berabere kaldı TFF 2. Lig Kırmızı Grup 17. hafta maçında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda konuk ettiği Aliağa FK ile 0-0 berabere kaldı. TFF 2. Lig Kırmızı Grup’un 17. haftasında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda Aliağa FK’yı konuk etti. İlk yarının kapanış niteliği taşıyan karşılaşmada iki ekip te yakaladığı fırsatları değerlendiremezken, mücadele golsüz eşitlikle sona erdi. Karşılaşmaya kontrollü başlayan iki takım, ilk yarıda zaman zaman etkili ataklar geliştirdi. Bursaspor, özellikle kanatlardan bulduğu pozisyonlarla gole yaklaşsa da kaleci Ahmet Pekgöz ve Aliağa savunması kritik anlarda gole izin vermedi. İlk 45 dakika 0-0 eşitlikle tamamlandı. İkinci yarıda tempo yükseldi İkinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başlayan Bursaspor, oyunun kontrolünü ele almaya çalıştı. Yeşil-beyazlı ekip, İlhan Depe, Hamza Gür ve Musa Çağıran ile net gol pozisyonları yakaladı ancak bu fırsatları değerlendiremedi. Konuk ekip Aliağa FK da özellikle son bölümde etkili oldu. Ahmet İlhan Özek’in ortasında Harun Kavaklıdere’nin vuruşunda savunmaya çarpan top kornere giderken, mücadeledeki en net pozisyonlardan biri kaçtı. Karşılaşmanın sonuna eklenen 7 dakikalık uzatma bölümünde de skor değişmezken, mücadele 0-0 eşitlikle tamamlandı. Kadrolar Bursaspor: Anıl Atağ, Ertuğrul Ersoy, Hamza Gür, Muhammet Demir, Hakkı Türker, Alperen Babacan, Murat Akyüz, Barış Gök, Ertuğrul İdris Furat, Ali Kerim Yıldız, Ahmet Hakan Atış, Muhammet Zeki Dursun Aliağa FK: Ahmet Pekgöz, Oktay Kancı, Hasan Kılıç, Mertcan Akıkgöz, Ahmet İlhan Özek, Harun Kavaklıdere, Oğuzhan Yıldırım, Göktuğ Yılmaz, Necati Özdemir, Erhan Kartal, Yusuf Erdem Gümüş
Bursa Bursa, suyunu konuştu Bursa Kent Konseyi’nin ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ temasıyla düzenlenen 92. Olağan Genel Kurulu’nda, kentin geleceğini doğrudan etkileyen su kaynakları ve iklim değişikliği konuları tüm yönleriyle ele alındı. Bursa’da katılımcı demokrasinin yaygınlaşması adına önemli görevler üstlenen Bursa Kent Konseyi’nin 92. Olağan Genel Kurulu, ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ başlığıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri, meclislerin ve çalışma gruplarının temsilcileri ile çok sayıda gönüllü katıldı. Kent konseylerinin önemine vurgu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kent konseylerinin vatandaşlar ile resmi kurumlar arasında köprü vazifesi gördüğünü söyledi. Kent konseylerinin halkın sorunlarına duyarlılık gösterdiğini, takibini yaptığını ve sonuçlarını paylaştığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, halkın çıkarları doğrultusunda çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. "Su kaynakları azaldı" Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını belirten Başkan Mustafa Bozbey, tüm bunlara rağmen Bursa’da gerekli önlemlerin alınmadığını vurguladı. Suyun bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Geldiğimiz noktada çevremizi ve suyumuzu kirlettik. İklim krizinden dolayı da su kaynakları azaldı. Bu süreçte Bursa Ovası’nda suyu fazla tüketen işletmelere de izin verildi. Bu, geleceği iyi okumamanın sonuçlarıdır" dedi. "Bursa ovasında su seviyesi 250 metrenin altına indi" Su kesintileri yapmak zorunda kaldıkları dönemde bazı tepkiler aldıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Ama bu sayede farkındalığı başardık. Şu anda Bursalılar suyu tasarruflu kullanıyor. Kesinti yapmadan önce 510 bin metreküp civarında kullanım vardı, kesintilerin ardından 430 binlere düştü. Kesintileri kaldırdık ve hala bu seviyelerde izliyor. Bizim halkı doğru bilgilerle bilgilendirme sorumluluğumuz var. Bursa artık su şehri değil. Bursa Ovası’nda su seviyesi 250 metrenin altına indi. Bilim insanları, Bursa Ovası’nın her sene 6 santim çöktüğünü açıkladı. Bunun sebepleri araştırılmalıdır. Aralık ayının 20’si oldu ve Uludağ’da hala doğru düzgün kar yok. Gerekli tedbirleri almaya devam etmeliyiz" diye konuştu. "Günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var" Çınarcık Barajı’ndaki arıtma tesisi için çalışmaların yoğun biçimde devam ettiğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Göreve gelir gelmez çalışmaları başlattık. Bu yaz bu sıkıntının çekileceğini biliyorduk. Baypass hattı yaparak 100 bin metreküp suyu aktardık. Bunu yapmasaydık daha önceden su kesintileri yapmak zorunda kalabilirdik. Ama bizim günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var. Yaz aylarında daha da artacaktır. Artık bahçelerin işlenmiş suyla sulanmaması lazım. Tarımda yeni çözümler üretmeliyiz. Daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönelmeleri lazım. Yanlış politikalar, Bursa’nın daha vahim su sıkıntısı yaşamasına sebep olabilir" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, suyun sadece çevresel başlık olmadığını, sosyal, ekonomik ve hayati bir mesele olduğunu ifade etti. İklim krizinin etkilerinin yerel ölçekte daha görünür hale geldiğini belirten Aksoy, su politikalarının katılımcı ve bilimsel temelde yeniden ele alması gerektiğini vurguladı. Genel kurulda su kriziyle ilgili çözüm önerilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Aksoy, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların birlikte hareket etmesinin önemine değindi. Tüm paydaşlarla birlikte kent için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Aksoy, her alanda kendilerine destek veren Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından oturum bölümüne geçildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu ‘Tarımsal kuraklık, su verimliliği ve etkin sulama yöntemi’, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Katip ‘İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde su kaynakları’, BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam ‘İklim değişikliğinin Bursa ve su kaynakları üzerindeki etkisi’, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Murat Demir ‘İklim krizi ve su hakkı’ konularında sunumlar yaparak önemli bilgiler paylaştı.