GÜNDEM - 23 Ocak 2023 Pazartesi 18:23

Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni müjdeleri açıkladı

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni müjdeleri açıkladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine toplantısı sonrası müjdeleri peş peşe sıraladı. Erdoğan kamu alacaklarına düzenleme ile ilgili detayları aktardı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 saat süren Kabine Toplantısı’nın ardından Millete Sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. 3 ayların tüm İslam alemine hayırlar getirmesini dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, her sene olduğu gibi bu sene de 3 ayların herkes için sorgulama, arınma, yenilenme, manevi zenginleşme fırsatı olması temennisinde bulundu. Erdoğan, 3 aylar boyunca yapılacak hayırların, ibadetlerin Allah katında kabulünü diledi. Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin normal tarihinin 18 Haziran olduğunu ancak bu tarihin hem Kurban Bayramı arifesine dolayısıyla hac dönemine, hem üniversiteye hazırlanan öğrencilerin sınav takvimine, ilk ve orta öğretim okullarının tatiline denk gelmesi sebebi ile güncellenmesi ihtiyacı doğduğunu söyleyen Erdoğan, Siyaset kurumu olarak milletin taleplerini karşılamak yanında milli iradenin en yüksek katılımla tecellisini sağlamakla sorumluyuz. Bu anlayışla yaptığımız kapsamlı değerlendirmeler sonunda 14 Mayıs 2023 Pazar gününün her bakımdan seçim için en uygun tarih olduğunu gördük" dedi.

Anayasa’da belirtilen usullere uygun şekilde ülkeyi bu tarihte seçime götürmek istediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu tarih güncellemesini anayasamıza göre beşte üç çoğunlukla Meclisimiz yaparsa memnuniyet duyarız. Mecliste gereken çoğunluğun sağlanamaması halinde Cumhurbaşkanı olarak biz, seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılabilmesini temin edecek bir takvimle kararımızı alıp süreci başlatacağız. Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş yıldönümün sevinci ve coşkusu ile bütünleşen 2023 seçimlerinin tarihinde yapmayı planladığımız güncellemenin milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu seçim; yürütmenin temsilcisi, Cumhurbaşkanı ve yasamanın temsilcileri milletvekillerinin aynı gün belirlenmesini sağlayan yeni yönetim sistemimizin 2'nci seçimi olacaktır. Uzunca bir süredir hayata geçirme mücadelesi verdiğimiz 2023 hedeflerimizle bütünleşen bu seçim dönemini ülkemizin ve milletimizin geleceği için yeni bir fırsata dönüştürmenin peşindeyiz" açıklamasını yaptı.

Cumhuriyetin kuruluşunun üzerinden geçen yaklaşık 1 asır içindeki her kazanıma sahip çıktıklarını ifade eden
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatan toprakları üzerindeki son devlet olan Cumhuriyetin ilk asrında yapılan her şeyi bundan sonrasının bir hazırlığı, bir girizgahı olarak kabul ettiklerini söyledi.

Yeni yönetim sisteminin ilk döneminde elde edilen tecrübelerin işaret ettiği iyileştirmeleri de yaparak ülkenin bu tarihi fırsatı değerlendirebilmesi için var güçleriyle çalışacaklarını söyleyen Erdoğan, küresel siyaset ve ekonomi düzeninin her gün bir yenisi zuhur eden krizlerle derinden sarsıldığı bir dönemden geçildiğine dikkat çekti.

Bu kritik süreçte Türkiye'nin her alanda kendi vizyonuna sahip olmasının, kendi programlarının uygulamaya koymasının, kendi hedefleri doğrultusunda yol yürümesinin hayati öneme sahip olduğunu belirten Erdoğan, geçmişte başlattığı her kalkınma atılımının önü darbeden teröre kadar nice engellerle kesilen Türkiye’nin artık özgün politikaları ve eylemleriyle geleceğe yürüme dirayetine kavuştuğunu ifade etti.
Güven ve istikrar ikliminin ülkeye sadece 20 yılda asırlık kazanımlar sağladığını dile getiren Erdoğan, Türkiye’nin bu güçlü ve kararlı duruşunu kabul etmek istemeyenler olduğunu, söyledi.

Erdoğan, “Yıllarca bu ülkenin ve milletin Adeta iliğini sömürerek kendi refahı ve güvenlik düzenlerini sürdürenler kolay kolay vazgeçmeyecektir. Eser ve hizmet altyapısı sağlam, siyasi iradesi kendi elinde, askeri ve teknolojik imkanları artan Türkiye'yi kabullenmeye yanaşmayanlar sonuna kadar direnecektir. Biz, bugüne kadar verdiğimiz mücadele ile kimsenin ne dediğine, ne istediğine, neyi dayattığına bakmadan istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkabileceğimizi cümle aleme ispatladık. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteği sayesinde üstesinden geldiğimiz her mücadele ile geleceğimize daha bir başka güvenle bakmayı başardık" değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, geçmişte kendi krizleri içinde boğulup kalan Türkiye’den küresel krizleri fırsata dönüştürebilen Türkiye günlerine gelindiğini belirterek Türkiye’yi kendi sorunları altında ezmek için kullanılan araçların ya tamamen etkisiz hale getirildiğini ya da sınırlar dışına atıldığını söyledi.

Ülkenin terör örgütlerinin tehditlerini bertaraf ederek bölgesel çatışmalara karşı korunaklı hale geldiğini, istikrara destek olacak seviyeye yükseldiğine vurgu yapan Erdoğan, Türkiye ekonomisinin küresel emperyalistlerin, hırslarının ürünü operasyonlara rağmen yatırımı, istihdamı, üretimi, ve ihracatı ile dünyanın takdirini kazanan bir yere geldiğini belirtti.

Eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, tarımdan sanayiye kadar her alanda vizyonları destekleyen yaygınlığa ve etkinliğe kavuşulduğunu dile getiren Erdoğan, Türkiye diplomasisinin bölgede ve dünyada yaşanan her türlü gerilimi, çatışmayı, insani krizi, hakkaniyet ve barış zemininde yönetecek bir itibara sahip olduğunu kaydetti.

Erdoğan, hala çözülmesi gereken sıkıntılar, azaltılması gereken yükler, aşılması gereken handikapların olduğuna dikkat çekerek, Türkiye’nin potansiyelinin ve imkanının hepsinin üstesinden gelmeye yeterli olduğunu söyledi.

Ülkeye 20 yıldır verilen hizmetleri Türkiye Yüzyılı inşasıyla taçlandırmak istediklerini söyleyen Erdoğan, maziden atiye kurulan köprünün kilit taşı olarak gördükleri bu atılımın tamamlandığında tarihe ve millete karşı olan sorumluluğu hakkıyla yerine getirmiş olmanın huzuruna kavuşacaklarını dile getirdi.

"Türkiye Yüzyılı'nı ülkemizin milli vizyonu olarak sizlerin takdirine sunuyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla Türkiye Yüzyılını herhangi bir siyasi program değil ülkenin milli vizyonu olarak vatandaşların takdirine sunduklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son kabine toplantısından bugüne eser ve hizmetlerle vatandaşlarla bir araya geldiklerini belirterek, geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği programla yönelik açıklamalarda bulundu.
Pazar günü Romanlarla bir araya geldiğini kaydeden Erdoğan," Bizi bağırlarına bastıkları için hepsine teşekkür ederim. Cuma günü sayın Ukrayna Başkanı Zelenskiy ile bir telefon görüşmesi yaptık. Bursa'da da verimli bir gün geçirdik. Toplu açılış törenine katıldık, gençlerle bir araya geldik. Dün de şehir merkezi ile havalimanı arasını konforlu hale getirecek bir projenin açılış törenine katıldık. Paris'te bile yok. Paris'teki metronun çatısı akıyor. Bizim metromuzun durumu her türlü dört dörtlük. Avrasya Tüneli'nin boğazın altından geçirdiğimizde olmaz diyorlardı. Oldu. Siz geçmişinizden bu yana kaç tane köprü yaptınız. Yavuz Sultan Selim Köprümüzü yaptık. Osman Gazi Köprümüzü yaptık. 1915 Çanakkale Köprüsü sayesinde 6 dakika da karşıdan karşıya geçiyorsun. Kağıthane metro hattı her bakımdan yerli ve milli. Bu eserimizle artık otobüs beklemeye gerek yok. Kağıthane'den İstanbul Havalimanı'na 24 dakikada ulaşıyorsunuz. Böyle bir güzelliğe İstanbul’umuz kavuştu. Ulaştırma Bakanlığımızı ve emeği geçenleri tebrik ediyorum. Yarın Kültür Bakanlığımızın ödül törenine katılacak, Çarşamba günü MGK toplantımıza başkanlık edeceğim. Cuma günü Bilecik'teyiz. Cumartesi günü de inşallah Denizli'ye gideceğiz. Bu arada yurt içi ve yurt dışı gündemle ilgili temaslarımız, görüşmelerimiz olacak" dedi.

İsveç'teki provokatif eylemler

İsveç'te yaşanan provokatif eylemlere sert tepki gösteren Erdoğan,İsveş2in NATO üyeliği ile ilgili," Bu süreçte toplantılarımız devam ediyor. Ama üzerinde durmam gereken bir konu İsveç'in Kur'an-ı Kerim'i yakmasına kadar varan eylemleridir. Bireyin hak ve özgürlüklerinin sınırı, diğer insanların hak ve özgürlüklerinin başladığı yere kadardır. Bu anlayışa göre, hiçbir birey ne Müslümanların ne de diğer mensuplarının kutsallarını aşağılama taciz etme hele hele bu yönde eylemde bulunma özgürlüğüne sahip değildir. Nefret ayrımcılık suçu olarak ağır yaptırımlara tabii bu ilke bizce de yerinde bir yaklaşımdır. İsveç’teki çirkin eylem en başta Müslümanlar olmak üzere insan hak ve özgürlüklerine saygı duyan herkese hakarettir. Kur’an- Kerim’ yönelik alçak saldırının Türkiye Büyükelçiliği önünde gerçekleşmesi bizim açımızdan konuyu hem dini hem milli bir mesele haline dönüştürüyor. Haçlı seferlerinden biri Avrupa’da İslam ile Türk kavramının eş tutulduğunu biliyor, bundan da milletçe iftihar ediyoruz. Üstelik bu zihniyet uzunca bir süredir eli kanlı terör örgütlerine kucak açmayı da demokrasi kılıfıyla meşrulaştırma çalışıyor. Milyarlarca Müslüman’ın inancıyla birlikte 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının manevi şahsiyetine saldıran bu zihniyetin son eylemi asırlardır bir arpa boyu yol alınamadığının işaretidir. Rabbimizin koruması altındaki Kur’an- ı Kerim bir haçlı artığının onun nüshasını yakmasıyla asla zarar görmez. Bu sapkınlığı teşvik edenler ve ya göz yumanlar hiç şüphesiz sonuçlarını da hesap etmişlerdir. Buna karşı durmak bizim için hem dini hem de milli bir meseledir" diye konuştu.

"Bu taşkınlığa göz yumanlar hiç şüphesiz sonuçlarını hesap etmişlerdir"

Yaşanan aşkınlığa göz yumanların hiç şüphesiz sonuçlarını hesap etmiş olduklarını söyleyen Erdoğan," Ülkemizin Büyükelçiliği önünde, böyle bir kepazeliğin yaşanmasına sebebiyet verenlerin NATO’ya üyelik başvuruları konusunda artık bizden herhangi bir hayırhahlık bekleyemeyecekleri açıktır. Kusura bakmasınlar. Başta söyledik terör örgütlerine caddelerinizde cirit attıracaksınız ondan sonra bizden NATO’ya girme konusunda b destek bekleyeceksiniz, böyle bir desteği bizden beklemeyin. Birileri bize namussuzluk yaptığı zaman, alçaklık yaptığı zaman ona haddini bildiririz.

İsveç yönetiminin bizlere hak ve özgürlükten bahsetmesine hiç gerek yok. Eğer hak ve özgürlüklere bu kadar saygılıysanız, Önce Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Müslümanların dini inancına saygı gösterecekseniz. Eğer bu saygı göstermeyeceksiniz kusura bakmayın NATO konusunda herhangi bir destek görmeyeceksiniz" dedi.

Türkiye'nin 2023 yılına girdiği dönemde önceliklerinin en başında tüm unsurlarıyla ekonomiyi Türkiye Yüzyılı’na hazırlama gayretleri olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yıl yaşanan olağanüstü gelişmelerin tesirini gidermek için milletin her bir kesimine yönelik destekler verildiğini belirtti.
En büyük sıkıntı olan enflasyonu yüzde 64'e düşürdüklerini bildiren Erdoğan," İnşallah yüzde 50, yüzde 40'lara indiğini de göreceğiz. 2023'ten ümitli olmak için sebebimiz çoktur. Çünkü iyi bir hazırlık yaptık. İyi bir altyapı kurduk. Geçtiğimiz yıl yaşanan gelişmelerin ülkemiz üzerindeki olumsuzlukların bertaraf etmek için milletimizin her kesime destek paketi hazırladık. Sadece yaptığımız düzenlemelerle ile vazgeçtiğimiz vergi gelirimiz 290 milyar liranın üzerindedir. Bu yöntemle 290 milyar liralık bir kaynağı evinde kullandığı elektrikten marketinde yaptığı alışverişine kadar günlük hayatının pek çok safhasında vatandaşımızın cebinde bıraktık. Hanelerde kullanılan doğalgazın yüzde 80’ini elektriğini yüzde 60’ını sübvanse ederek dünyayı kasıp kavuran enerji krizinin insanımıza etkisini en aza indirmeyi başardık. Bugün evinde kullandığı doğalgaza bin lira ödeyen bir vatandaşımız devletinin hazinesinden üste 4 bin lira daha vererek asıl maliyeti karşıladığını biliyor" ifadelerini kullandı.

Temmuz ayında başlatılan aile destek programının kapsamını genişleterek vatandaşların zor gününde yanında olduklarını kaydeden Erdoğan, “Bu ay itibari ile sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımızın aylık barınma bütçesini artırarak 2 milyar 250 milyon liraya çıkardık. Ocak ayında yeniden düzenlediğimiz haliyle yaşlı aylığını bin 537 liradan yaklaşık 2 bin liraya, yüzde 40 - 60 engelli aylığını 1600 liraya, yüzde 70 üzeri aylığını yaklaşık 2 bin 400 liraya yükselttik. Sadece bu ay 3 buçuk milyon haneye 740 milyon lira elektrik tüketim destek ödemesi yaptık. İhtiyaç sahibi 8 milyon 897 bin kişinin sağlık sigortası için 3. 2 milyar lira ödemede bulunduk. Ücretli çalışanlarımıza, işverenlerin yapacağı gıda yardımlarını gelir vergisinden istisna tuttuk. Kamu görevlilerimize maaş zamları yanında memur ve emeklilerimize de refah payı artışı ile ilave imkan sağladık. Asgari ücreti 8 bin 507 liraya, en düşük emekli aylığı 5 bin 500 liraya çıkardık. Bunu yaparken asgari ücret desteğini 100 liradan 400 liraya çıkartarak işverenlerimizin yükünü azalttık. Gelir ve damga vergisi kesintisini tüm maaşların asgari ücret kadarki kısmından kaldırdık. Temel ihtiyaç ürünleri başta olmak üzere pek çok üründe KDV indirimine gittik. Sözleşmeli kamu görevlilerini kadroya geçirdik. EYT düzenlemesini hazırladık, Meclis çalışmasını takip ediyoruz. Kendi alanında Cumhuriyet tarihimizin en büyük kampanyasını başlattık. Bunları yaparken üretimin ve istihdamın kaynağı olan reel sektörü ihmal etmedik. İş dünyamızın tüm kesimleriyle finansmana erişimini sağlayacak paketleri devreye aldık. Kullanılan kredilerin üretken alanlara yönlendirilmesini sağlayacak mekanizmalar kurduk. Hali hazırdan 14 farklı alanda faaliyet gösteren firmalarımızı kredi politikalarımızla destekliyoruz" açıklamasında bulundu.

Hazine Ve Maliye Bakanlığı tarafından hayata geçilecek bir müjdeyi paylaşan Erdoğan," Vergi daireleri , gümrük müdürlükleri, SGK, belediyeler, il özel idareleri, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları gibi kurumlarımızın kamu alacaklarını yeniden yapılandıran bir kanun teklifi hazırlıyoruz. Bu teklifle Vatandaşlarımızın ve şirketlerimizin, vergi ve prim yükümlülükleri başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarımıza olan borçlarının cezalarını kaldırıyoruz. Düzenleme ile borçları belirli bir oranla güncelleme ve taksitle ödeme imkanı getiriyoruz. Davalı vergi ve prim dosyaları bu kapsamda olacağı için taraflara itilafları sonlandırma fırsatı sunuyoruz. Yükseköğrenim kredi borçlarının endekse bağlı olarak borçlarına son vermiştik. Artık gençlerimiz ne kadar kredi aldılarsa sadece o rakamı geri ödüyor. Geçmişte endeksle oluşmuş borçları da silmiştik. Bu düzenleme ile endeks dışındaki borcun da yeniden yapılandırılarak taksitle ödenmesini mümkün hale getiriyoruz. Kapsamlı bir uygulama yapılandırma teklifimizin tüm hak sahiplerine hayırlı olmasını diliyorum" dedi.

İcralık borcu olan vatandaşlarla ilgili de bir müjdeyi de paylaşan Erdoğan, "2 bin lirayı aşmayan icralık borçları tasfiye edecek ev takiplerini sonlandıracak bir düzenlemeyi yapmıştık. Aynı uygulamayı vergi dairelerimize vergi, ceza, faiz gibi tüm başlıklarda 2 bin lirayı aşmayan vatandaşlarımız için hayata geçiriyoruz. Bir defaya mahsus olmak Vatandaşlarımızın vergi dairelerimize olan, 31 Aralık 2022 tarihinden önceye ait 2 bin lirayı aşmayan borçlarının cezalarını tahsilden vazgeçiyoruz" ifadelerini kullandı.

Erdoğan son olarak trafik ceza puanları ile ilgili bir müjdeyi de şu sözlerle aktardı:

"Bilindiği gibi ülkemizin karayolu altyapısını yaptığımız bölünmüş yolar, otoyollar ve tünellerle hızlı , konforlu, güvenli yolculuğa uygun hale getirdik. Bu sayede ölümlü trafik kazalarında sadece 5 yılda neredeyse yarı yarıya azalma sağladık. Salgın döneminde artan ihracatımız ve iç piyasadaki canlılık sebebi ile karayollarındaki ticari seferlerde daha büyük bir hareketlilik yaşandı. Bireysel ve ticari karayolu kullanımındaki artış aldığımız tüm tedbirlere rağmen kural ihlalleri sebebi ile sürücülerimizin ceza puanlarında ciddi artışa sebebiyet verdi.

Yapacağımız düzenleme ile sürücülerimizin alkol, uyuşturucu, ölümlü ve yaralanmalı kaza, drift ve aday sürücülük halleri dışındaki ihlallerden kaynaklanan ceza puanlarını siliyoruz. Yaklaşık 2 buçuk milyon sürücümüzün ceza puanının silinmesini geri alınan 10 bine yakın ehliyetin iadesini sağlayacak düzenlemenin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum."

Hülya Keklik - Mehmet Kalay
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.
Bursa Bursaspor sahasında Aliağa FK ile golsüz berabere kaldı TFF 2. Lig Kırmızı Grup 17. hafta maçında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda konuk ettiği Aliağa FK ile 0-0 berabere kaldı. TFF 2. Lig Kırmızı Grup’un 17. haftasında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda Aliağa FK’yı konuk etti. İlk yarının kapanış niteliği taşıyan karşılaşmada iki ekip te yakaladığı fırsatları değerlendiremezken, mücadele golsüz eşitlikle sona erdi. Karşılaşmaya kontrollü başlayan iki takım, ilk yarıda zaman zaman etkili ataklar geliştirdi. Bursaspor, özellikle kanatlardan bulduğu pozisyonlarla gole yaklaşsa da kaleci Ahmet Pekgöz ve Aliağa savunması kritik anlarda gole izin vermedi. İlk 45 dakika 0-0 eşitlikle tamamlandı. İkinci yarıda tempo yükseldi İkinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başlayan Bursaspor, oyunun kontrolünü ele almaya çalıştı. Yeşil-beyazlı ekip, İlhan Depe, Hamza Gür ve Musa Çağıran ile net gol pozisyonları yakaladı ancak bu fırsatları değerlendiremedi. Konuk ekip Aliağa FK da özellikle son bölümde etkili oldu. Ahmet İlhan Özek’in ortasında Harun Kavaklıdere’nin vuruşunda savunmaya çarpan top kornere giderken, mücadeledeki en net pozisyonlardan biri kaçtı. Karşılaşmanın sonuna eklenen 7 dakikalık uzatma bölümünde de skor değişmezken, mücadele 0-0 eşitlikle tamamlandı. Kadrolar Bursaspor: Anıl Atağ, Ertuğrul Ersoy, Hamza Gür, Muhammet Demir, Hakkı Türker, Alperen Babacan, Murat Akyüz, Barış Gök, Ertuğrul İdris Furat, Ali Kerim Yıldız, Ahmet Hakan Atış, Muhammet Zeki Dursun Aliağa FK: Ahmet Pekgöz, Oktay Kancı, Hasan Kılıç, Mertcan Akıkgöz, Ahmet İlhan Özek, Harun Kavaklıdere, Oğuzhan Yıldırım, Göktuğ Yılmaz, Necati Özdemir, Erhan Kartal, Yusuf Erdem Gümüş
Bursa Bursa, suyunu konuştu Bursa Kent Konseyi’nin ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ temasıyla düzenlenen 92. Olağan Genel Kurulu’nda, kentin geleceğini doğrudan etkileyen su kaynakları ve iklim değişikliği konuları tüm yönleriyle ele alındı. Bursa’da katılımcı demokrasinin yaygınlaşması adına önemli görevler üstlenen Bursa Kent Konseyi’nin 92. Olağan Genel Kurulu, ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ başlığıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri, meclislerin ve çalışma gruplarının temsilcileri ile çok sayıda gönüllü katıldı. Kent konseylerinin önemine vurgu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kent konseylerinin vatandaşlar ile resmi kurumlar arasında köprü vazifesi gördüğünü söyledi. Kent konseylerinin halkın sorunlarına duyarlılık gösterdiğini, takibini yaptığını ve sonuçlarını paylaştığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, halkın çıkarları doğrultusunda çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. "Su kaynakları azaldı" Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını belirten Başkan Mustafa Bozbey, tüm bunlara rağmen Bursa’da gerekli önlemlerin alınmadığını vurguladı. Suyun bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Geldiğimiz noktada çevremizi ve suyumuzu kirlettik. İklim krizinden dolayı da su kaynakları azaldı. Bu süreçte Bursa Ovası’nda suyu fazla tüketen işletmelere de izin verildi. Bu, geleceği iyi okumamanın sonuçlarıdır" dedi. "Bursa ovasında su seviyesi 250 metrenin altına indi" Su kesintileri yapmak zorunda kaldıkları dönemde bazı tepkiler aldıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Ama bu sayede farkındalığı başardık. Şu anda Bursalılar suyu tasarruflu kullanıyor. Kesinti yapmadan önce 510 bin metreküp civarında kullanım vardı, kesintilerin ardından 430 binlere düştü. Kesintileri kaldırdık ve hala bu seviyelerde izliyor. Bizim halkı doğru bilgilerle bilgilendirme sorumluluğumuz var. Bursa artık su şehri değil. Bursa Ovası’nda su seviyesi 250 metrenin altına indi. Bilim insanları, Bursa Ovası’nın her sene 6 santim çöktüğünü açıkladı. Bunun sebepleri araştırılmalıdır. Aralık ayının 20’si oldu ve Uludağ’da hala doğru düzgün kar yok. Gerekli tedbirleri almaya devam etmeliyiz" diye konuştu. "Günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var" Çınarcık Barajı’ndaki arıtma tesisi için çalışmaların yoğun biçimde devam ettiğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Göreve gelir gelmez çalışmaları başlattık. Bu yaz bu sıkıntının çekileceğini biliyorduk. Baypass hattı yaparak 100 bin metreküp suyu aktardık. Bunu yapmasaydık daha önceden su kesintileri yapmak zorunda kalabilirdik. Ama bizim günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var. Yaz aylarında daha da artacaktır. Artık bahçelerin işlenmiş suyla sulanmaması lazım. Tarımda yeni çözümler üretmeliyiz. Daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönelmeleri lazım. Yanlış politikalar, Bursa’nın daha vahim su sıkıntısı yaşamasına sebep olabilir" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, suyun sadece çevresel başlık olmadığını, sosyal, ekonomik ve hayati bir mesele olduğunu ifade etti. İklim krizinin etkilerinin yerel ölçekte daha görünür hale geldiğini belirten Aksoy, su politikalarının katılımcı ve bilimsel temelde yeniden ele alması gerektiğini vurguladı. Genel kurulda su kriziyle ilgili çözüm önerilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Aksoy, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların birlikte hareket etmesinin önemine değindi. Tüm paydaşlarla birlikte kent için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Aksoy, her alanda kendilerine destek veren Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından oturum bölümüne geçildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu ‘Tarımsal kuraklık, su verimliliği ve etkin sulama yöntemi’, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Katip ‘İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde su kaynakları’, BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam ‘İklim değişikliğinin Bursa ve su kaynakları üzerindeki etkisi’, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Murat Demir ‘İklim krizi ve su hakkı’ konularında sunumlar yaparak önemli bilgiler paylaştı.