POLİTİKA - 04 Ekim 2018 Perşembe 19:15

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Yolu açmazlarsa AB üyeliğini referanduma götürürüz'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Yolu açmazlarsa AB üyeliğini referanduma götürürüz'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “AB ne kadar güçlü olursa biz o kadar güçlü oluruz. Onların bize bizim de onlara katacağımız çok şey var. Böyle giderse bize düşende 81 milyona gitmek, 81 milyon ne karar veriyor ona bakmak. Yolu açmazlarsa referanduma götürürüz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte, özel bir otelde düzenlenen TRT World Forumu kapanış törenine katıldı. 

TRT World Forum programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye küresel güçleri yanına toplamak suretiyle bir adım atmak gayretinde. Özellikle küresel güçleri kabullenmiş, bunun mücadelesi içerisinde olan dünya ülkeleri bu yaklaşıma olumlu bakıyor. Hangileriyle ikili görüşmeler yapsak, bu tür paneller ve sempozyumda konuşsak onlar haklı olduğumuzu teyit ediyor. Adım atmak için çalışacağız. Bu yollarda biraz mücadele gerekiyor. Onun için bütün bu adımları atarken, özellikle bu 5 üye içerisinde durumu nereye taşırız bunlar çok önemli. Yoksa geçici üyeleri Birleşmiş Milletlerde kıymeti harbiyesi yok. Daimi üyelerin işaretine göre elini kaldırır ve indirir. Geçici üye olsan ne yazar, olmasan ne yazar. BM geçici üyesi diye bir sıfat kazanırsın o kadar” dedi.

“Rusya, Almanya ve Fransa ile 4’lü İstanbul Zirvesi yapacağız” 

İdlib’le ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İdlib biliyorsunuz, Halep sürgün yeri haline gelmiş. Halep’ten kaçanlar İdlib’e geldi. 3.5 milyon insanın yaşadığı yer haline geldi. İdlib Türkiye’ye sınırdı. Bu varil bombaları ve bütün konvansiyonel silahlar vurmaya başlayınca bu insanlar Türkiye’ye kaçacaktı. Samandağ, Yayladağ Türkiye’ye giriş yapma yoluna gideceklerde. Bu insanları kalkıp da o bombalara teslim edemezdik. 3.5 milyon Suriyeli nasıl bizdeyse yenilerine biz kapıları kapayamazdık. Bu insanların ölümüne seyirci mi kalalım. Bu insani ve vicdani anlayışımıza uymuyor. Tedbirlerimiz aldık. Soçi, Ankara ve Tahran zirvelerini yaptık. Astana süreci başladı ve devam eden bu zirveler bize bazı tedbirlerin alınmasını tavsiye etti. Burada Rusya, Türkiye, İran olarak çalıştık. Gerek Soçi, Ankara, Tahran zirvelerinde çok güzel çalışmalar yapıldı. Bu çalışmaların ardından rejimin Suriye’de idlib’i bombalaması, İdlib’te sıkıntılı bir havanın esmeye başlaması bizim seri adım atmamızı gerektirdi. Sayın Putin’le görüştük ve Soçi’ye bir davet aldık. Putin’le biz Soçi’de final zirvesi yaptı. Orada 10 maddelik bir mutabakatı bizim önümüzde savunma bakanlarımız imzaladı. Bu aramızdaki muhtıraları mutabakatı o akşam atılan imzalarla devreye soktuk. Orada Sayın Putin’in kararlı, şahsımın kararlılığı ve heyetin çalışmaları işimizi kolaylaştırdı. Putin biz rejimin bu bölgeye girmesine mani olacağız, ama radikal uçlarında özellikle Soçi’nin İdlib’in merkezinde bugüne kadar olanı yapılamamış temin etmemiz istendi. Bizde beraber yapalım, dedik. İdlib’in çevresinde 12 gözlem noktamız var onların arkasında Rusya’nın onun arkasında İran’ın gözlem noktaları var. Burada 15 ve 20 km bir koridor önem arz ediyor. Bu koridorun güvence altına alınması İdlib’in güvence altına alınması demektir. Bize oraları güçlendirmeye başladık, oralara güçlenince İdlib halkına özgüven geldi. Radikal gruplar bu adımlar atıldıktan sonra onlarla görüşmeleri yürüten ekiplerimizle bir sıkıntı yaşamadık. Bu sıkıntıyı yaşamayalım ve devamlılığını sağlayalım. Bunların ötesinde Rusya ile yaptığımız görüşmelerde bir adıma daha geldik. İdlib tabi harabe, belki geri dönenler 70-80 bini buldu. Aynı şeyi mesela El-Bab ve Afrin gibi bölgelerde şu anda 250 bini bulan bir ger dönüş var. Bu mücadelenin hasılasını toplamaya başladık. Her ne kadar rakama 3.5-4 milyonda olsa bu geri dönüşün başlaması olumlu gelişmedir. Türkiye’ye gelen 3.5 milyon Suriyeli artık kamplarda değil. Çadır kampları artık kaldırıyoruz. Artık bunları şehirlere taşımaya başladık. Batıya baktığımız zaman dünyaya baktığımız zaman orada durum çok farklı, biz onlar gibi davranamayız dedik ve elimizden geleni yapıyoruz. İdlib’de Putin’in olumlu yaklaşımı var, İran’ın son İdlib’le ilgili aldığımız kararda olumlu yaklaşımı idlib’e yönelik herhangi bir operasyonun içinde olmayacaklarına dair onların da verdiği sözler var. 4’lü bir zirve Rusya, Fransa ve Almanya olarak İstanbul zirvesi olarak bunu yapacağız. Belki bu ay sonuna kadar veya Kasım başında olacak. Temenni bunu yapacağız. Bu 4’lü zirve inşallah iyi bir netice alırız” diye konuştu.

“Onlar bizden 7 şehit alacaklar biz onlardan 700 tane öldüreceğiz” 

Somali’deki terör faaliyetleriyle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eşimle beraber ilk defa oraya gittik. Oraya Somali’ye hiçbir dünya ülkesi gelmemiştir. Uluslararası kuruluşlar gelmemiştir. Biz oraya Kızılay AFAD gibi gittik. Bizim burada büyükelçiliğimiz yok. Burada büyükelçilik kurmamız lazım. Bize 85 dönüm arazi Somali yönetimi söz verdi. Şu anda bizim dünyada en büyük büyükelçiliğimiz Somali’dedir. Dünyanın en güçlü ülkelerinin orada büyükelçilik binası yok. Havalimanında konteynırlar içerisinde binaları var. Amerika’nın ve İngiltere’nin öyle. Orada büyükelçilik binası yapmadılar. Ama biz yaptık. Biz orada Somali ordusuna eğitim falan veriyoruz. Yoksa Somali yönetimini teröre kurban edeceksiniz. Haşdi Şabiler var. Onlara mı bırakalım. Bir taraftan DEAŞ falan diyoruz, oranın DEAŞ’ı da Haşdi Şabiler. Bunlara biz destek verdik. Kızılay AFAD daima orada, hastaneler, okullar yaptık. Biz devamlı ordayız. Elimizi uzatacağız. Bu örgütler oraların meclislerine dahi dolaylı yollarla sızmışlar. Bunların aşılabilmesi için yönetimleri güçlendirmeliyiz. Bu yönetimlerin güçlenmesi için dünyanın diplomatik temsilciliklerini açmaları lazım. Afganistan’da hala bombalamalar duruyor mu? Durmuyor. Terör örgütleri hala icraatlarına devam ediyor. Orada yönetimler güçlendirilmeli ki onlarda terörle mücadele etsinler. Bizim bugün 7 şehidimiz var. Ama duracak mıyız durmayacağız. Onlar bizden 7 şehit alacak biz onlardan 700 tane öldüreceğiz. Biz terörün bedelini onlara ödeteceğiz. O insanlar bizim tecrübemizi görerek ona göre mücadeleye devam etmeleri lazım” şeklinde konuştu.

“Suriye halkı seçimlerini yapar biz oradan öyle ayrılırız” 

Afrin’e, İdlip’e Türkiye halkının davet ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İbret alınmazsa tekerrür eder. Suriye’de 19 bin tır silah mühimmat araç gereç oradaki terör örgütlerine getiriliyor. 3 bin kargo uçak silah mühimmat araç gereç Amerika tarafından getirildi. Suriye’nin kuzeyinde ABD ait üst var. Bunlar güçlendiriliyor. Benzer şekilde 5 tane üstte Rusya’nın var. Acaba bunlar niye buralarda kuruldu. Lafa geldiği zaman Suriye’nin toprak bütünlüğü diyecek sonra 22 tane üst kuracaksın. Öbür taraftan Suriye fakirlik içerisinde diyeceksin. Ondan sonra da bize siz burayı terk etmeniz lazım diyeceksin. Biz orayı terk etmeyeceğiz. Suriye halkı ne zaman seçimlerini yapar biz ondan sonra Suriye’yi sahiplerine teslim eder oradan ayrılırız. Amerika’yı oraya devlet davet etmedi, Rusya’yı devlet davet etti. Bizi oraya Suriye halkı davet etti. Bizi idlip ve Afrin’de halk davet etti diye gittik. Nerede mazlum varsa biz oraya elimizden geldiğince yardıma koştuk koşmaya da devam edeceğiz” ifadesini kullandı.

“Kudüs’te gasp söz konusudur” 

Geçmişe kıyasla İsrail ve Filistin toprak bütünlüklerinin değiştiğini söyleyerek konuşmasını sürdürün Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En önemli mekanizması Birleşmiş Milletler bu kararı güvenlik konseyinden alınacak kararlar burada bu tür adımlar atılır. Birçok yerde bizler geçmişten bugün Somali’de Kosova’da Türkiye’ye görevler verildi ve biz yaptık. Devlet terörü estirenlere Birleşmiş Milletler alınan kararlarla adımlar atılır. Mesela Kudüs konusunda bir adım atıldı. Birleşmiş Milletler bir adım attı. Bizler müracaat yaptık, Birleşmiş Milletler oylama yaptı ve oylama sonucunda Kudüs ilgili karar bizim istediğimiz gibi çıktı. Bu kararı istemeyenler olabilir. Amerika’nın yanında 7 ülke yer aldı. 127 ülke bizim önergemizi destekledi. Amerika büyükelçiliğini Kudüs’e taşıdı, bundan biz zarar görmeyiz ama insanlık bunu çok iyi biliyor. Orası 3 dinin başkentidir. 3 dinin orada hakkı vardır. Temeline bakarsan orada Müslümanlar ve Hristiyanların bir alt yapısı var. Belediye başkanlığım zamanında itibaren benim çalışmalarım var. Oranın yer altı çalışmalarını yaptırdım. Orayla ilgili kitapçıklar hazırlandı. Şu anda orada bir gasp söz konusu. Sene 1948’de Filistin’in toprak bütünlüğü neydi, 2018 İsrail’in neydi şu anda ney, tam tersine döndü. 1948 Filistin maalesef şu anda yok. O zamanki İsrail’i şu anda yok. Tam değiştik. İsrail devasa büyüdü, Filistin’de devasa küçüldü. Bu tabloları adalet anlayışının olduğu bir dünyanın çözmesi lazım. Birleşmiş Milletler ciddi bir reforma ihtiyacı var” şeklinde konuştu.

“AB ile ilgili bize düşende herhalde 81 milyona gitmek, 81 milyon ne karar veriyor ona bakmak” 

Avrupa Birliğiyle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bende o işaretleri görüyorum. Bir an önce yapılsa da bizde istikametimizi çizsek diye düşünüyorum. Çünkü sene 1963 sene 2018 hala bizi oyalıyorlar. Böyle bir zulüm olmaz. Hiçbir alanda bizimle mukayese edilemeyecek ülkelere AB üye yapıldı. Kopenhag kriterleri dediler biz hepsini yerine getirdik. Bunlarla yakından uzaktan alakası olmayanalar şu anda üye. Türkiye ile ilgili olarak sudan sebeplerle karşımıza geliyorlar. Bakın içinizde en kıdemli benim. Benim sürecim içerisinde birçoğu burada yoktu. Zirve toplantılarına katılırdım AB’de. O zaman Fransa başkanı ve Almanya Şansölyesi oturur konuşurduk. Sarkozy Fransa’nın başına geldi. Şansölye Merkel Almanya başına geldi. Onlar geldikten sonra liderler zirvesi yapılmadı. Bizde o an itibariyle bir fasılda aç kapa yapıldı, ondan sonra hiç girilmedi. Yeni yeni kararlar aldılar. Bu fasılların açma kapaması yapılmayacak. Sadece açma yapılacak. Liderler katılmayacak o zaman biz neyi konuşuyoruz, müzakere edeceğiz. O günden bu güne Türkiye ile ilgili olarak AB önünün açık olduğuna dair bir emare yok. Bize devamlı nasihat çekiyorlar. Size biz farklı bir uygulama yapalım. Bu uygulama ile Türkiye’yi alalım. Son seyahatimde özellikle AB üyesi başkanı onu söyledi. Ben sizi yoruyorum, siz bizi yoruyorsunuz. Alacaksanız alın, almayacaksanız söyleyin siz yolunuza gidelim, biz yolumuza gidelim. Sayın Merkel’e söyledim, almayacaksın açık açık olarak söyleyin dedim. Almayacağız da diyemiyorlar. AB ne kadar güçlü olursa biz o kadar güçlü oluruz. Onların bize bizimde onlara katacağımız çok şey var. Böyle giderse bize düşende herhalde 81 milyona gitmek, 81 milyon ne karar veriyor ona bakmak. Nüfusunun çok olması sebebiyle almıyoruz. Yalan konuşuyorlar. Bu kadar nüfusu çok olanlar var doğruyu söyleyin. Onu söyleyemiyorlar. Biz biliyoruz. Doğruyu bir Fransız Dışişleri Bakanı bana söyledi. Vakti zamanı geldiği zaman söylerim. Ne zaman onu referandumu yapalım ondan sonra söylerim. Arkadaşlarımla masaya yatıralım. Parti genel başkanı olarak arkadaşlarımla konuşalım tamam dediğimiz zaman adımlarımızı atarız. Geçmişte olduğu gibi değil, Avrupa ülkeleri var ki, bir sene içerisinde 2 tane referandum sıkıştırılıyor. Yeni sistem onları getirmiş oldu” diye konuştu.

“Kılıçdaroğlu önümüzdeki yıl Türkiye aç diyorsa da eğer gelirse ben ekmeği paylaşırım onunla” 

Dünya’daki ekonomik savaşlara değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Demir çelik olayı çıktı, fiyatlarla ilgili bazı adımlar atıldı. Amerika bu gücünü dünyaya dayattı. Oradan vergilendirmelere gittiler ciddi manada, Çin bile tahammül edemedi ve karşı tedbirler aldı. Biz Rusya’dan S400 alacağız dedik. Amerika doğru bilmiyoruz, dedi. NATO üyesi kalkıp da S400 NATO ülkesi olmayan bir ülkeden alamazsınız, dediler. Garip bir yaklaşım ki bana alamazsın diyorlar. Yunanistan Rusya dan S300 almış ona bir şey demiyorlar. Ona bir yasa yok, bana yasak var. Stoltenberg bir açıklama yaparak bu konuda tercihlerinde serbesttir, dedi. Biz bu şartlarda adımı attık. Biz Amerika’dan savunma sanayisi için çok şey istedik. ABD istediklerimizin büyük çoğunluğuna kongre müsaade etmiyor,dedi. Terör örgütü YPG, PYD müsaade ediyor. Kalkıp 19 bin silah araç gereç terör örgütüne gönderiyorsun, bana paramla vermiyor ona parasız veriyorsunuz. Bunlar ekonomik savaşı getiriyor. Nasıl olsa ben güçlüyüm, güçlüysem haklıyım, diyor. Bizde haklı olan güçlüdür, diyoruz. Dolayısıyla da bu süreçte ekonomik savaşta pes etmeyeceğiz. Mücadeleyi milletimizle vereceğiz. Ben milletimize güveniyorum. Bu millet aç, susuz kalmıştır ama bağımsızlığını hiçbir zaman kimseye kaptırmamıştır. Kaldı ki öyle bir durumumuz yok. Her ne kadar Kılıçdaroğlu önümüzdeki yıl aç diyorsa da biz bir avuç ekmeği paylaşırız onunla eğer gelirse” şeklinde konuştu.

“BM kabul ederse, biz gençlik komitesine bina tahsis ederiz” 

Gençliğe önem verdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim yapılmakta olan buna yönelik bir binamız vardı, Birleşmiş Milletler bu konuda böyle bir şey kabul edilirse, biz BM Gençlik Komitesini İstanbul’da o binayı tahsis ederiz, burada kurarız ve gençliğin bakışını getirmesi bakımından buranın çok çok hayırlı adımlar atacağına inanıyorum. Benim siyasette geçmişim gençlik kollarında yaptığım çalışmalardan gelmektedir. Bu bakışı değerlendirme açısından yerimizi tahsis ederiz diyorum. Kadınlara aitte kurmak lazım” dedi.

“Öldürülen insan olduktan sonra öldüren neyse ben onun karşısındayım” 

İnsanların kimyasal silahlarla değil konvansiyonel silahlarla öldürüldüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maalesef bir cambazlık var. Şunu kabul etmek lazım. 1915 kararı bu. O zaman kalkmışlar kimyasal silahları bir suç olarak kayıtlara girmişler. O günden bu güne kimyasal silahlar dünyada suç ürünü olarak kabul ediliyor. Bende diyorum ki, eğer bir insanın ölümüne neden oluyorsa veya insanların ölümüne neden oluyorsa o hangi araç olursa olsun o suç aletidir. Kimyasal silahlarla çok insanın öldüğünü kabul edelim. Konvansiyonel silahlarla kaç kişi öldürüldü. Bunu hiç gündeme getirmiyorlar kimyasal diyorlar. Şu anda ben kapıyı kapattım sen ne yaparsan yap diyorlar. Konvansiyonel silahlarla vuruyorlar. Aldatmayın dünyayı. Bizde bunu her yerde gündeme getiriyoruz. Kimyasal silahlarla aldatmayın konvansiyonel silahlarla öldürülüyor. Öldürülen insan olduktan sonra öldüren neyse ben onun karşısındayım” ifadelerini kullandı.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.