POLİTİKA - 20 Eylül 2021 Pazartesi 07:53

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD'de de çok net mesaj! 'Gün gibi ortada'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD'de de çok net mesaj! 'Gün gibi ortada'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'de de yaptığı konuşmada 'Takiye ve tedbir kılıfı altında, karanlık yüzlerini gizlemeye çalışsalar da FETÖ'nün eli kanlı bir terör örgütü olduğu artık gün gibi ortadadır' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kuruluna katılmak üzere geldiği New York’ta, Turkish Amerikan National Steering Committee tarafından organize edilen programa katılarak Amerika’da yaşan Türk ve Müslüman toplumuna konuştu. İslam düşmanlığına dikkat çeken Erdoğan, Amerika’daki Müslümanların da Türkiye’nin bu mücadelesine destek vermelerini istedi.

“Türkovac’ı da tüm insanlığın, dostlarımızın, kardeşlerimizin istifadesine sunacağız”

İnsanlığın son 2 yıldır korona virüs salgını nedeniyle sancılı günler geçirdiğini, eğitimden sağlığa, ticaretten istihdama kadar her alanda ciddi zorluklar yaşandığına dikkat çeken Erdoğan, salgında hayatını kaybedenlerin sayısının 4,6 milyonu bulduğunun altını çizdi.

Erdoğan, “Allah’ın inayetiyle bu musibetin de üstesinden geleceğimize yürekten inanıyoruz. Tedavi imkanları geliştikçe, aşıya erişim arttıkça inşallah bu hastalık etkisini yitirecektir. Asıl mesele, salgının daha da derinleştirdiği diğer sorunlarla mücadele etmektir. KOVİD-19 salgını küresel sistemdeki çarpıklıkları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu süreçte maskeden solunum cihazına ve ilaca kadar üretime dayalı her konuda dünyada ciddi sıkıntılar yaşandı. Pek çok yerde ve pek çok defa insanlık adına kaygı verici görüntülere şahit olduk. Hastaların ilgisizlikten öldüğü, yaşlı bakım evlerinden hepimizin içini yakan görüntülerin yansıdığı vahim durumlarla karşılaştık. Afrika’dan Asya’ya halen ilk doz aşıya ulaşamayan yüz milyonlarca insan var. Türkiye olarak, elimizdeki tüm imkanları insanlık için seferber ettik. Şimdiye kadar elimizdeki imkanları 159 ülke ve 12 uluslararası kuruluşla ve hatta yurt dışından temin ettiğimiz aşıların bir kısmını ihtiyaç sahipleri ile paylaştık. Onay süreçleri tamamlanmak üzere olan kendi aşımız Türkovac’ı da tüm insanlığın, dostlarımızın, kardeşlerimizin istifadesine sunacağız” diye konuştu.
Almanya’da yaşan Türk kökenli Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin geliştirdikleri aşı sayesinde KOVİD-19 ile mücadeleye verdikleri desteğin bu süreçte Türk milletini gururlandırdığını söyleyen Erdoğan, “Bu değerli bilim insanlarımızın başarısı yurt dışındaki vatandaşlarımızın yaşadıkları topluma olan katkıları bakımından çok güzel bir örnektir. Amerikan İslam toplumunun da vakıf ve dernekler eliyle düzenledikleri yardım kampanyalarıyla salgın döneminde ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşmalarından memnuniyet duyuyoruz. Gerek vatandaşlarımız, gerekse Müslüman kardeşlerimiz hepsi birbirinden kıymetli çalışmalara imza attı. Müslüman olmanın güzelliğini hayatlarıyla, duruşlarıyla Amerikan toplumuna gösterdiler” şeklinde konuştu.

“Müslümanların ötekileştirilmesi artık sıradan vakalar haline geliyor”

KOVİD-19 virüsünün yanı sıra daha ölümcül ve daha sinsi bir başka virüs ile mücadele ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu virüsün adı İslam düşmanlığı virüsüdür. Senelerce demokrasinin ve özgürlüklerin beşiği olarak örnek gösterilen ülkelerde bu virüs hızlı bir şekilde yayılıyor. İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı bugün artık siyaseti esir aldı. Müslümanların günlük hayatını zorlaştıran, devlet politikalarına yön veren, sosyal barışı tehdit eden yıkıcı bir akıma dönüşmüştür. Zihniyet itibariyle DEAŞ’tan hiçbir farkı olmayan bu ideolojik fanatizmin farklı toplum katmanlarında kök saldığını görüyoruz. Birçok ülkede inancından, dilinden, isminden veya kılık kıyafetinden dolayı Müslümanların ötekileştirilmesi artık sıradan vakalar haline geliyor. Sizler bu atmosferi 11 Eylül terör saldırısının akabinde bizzat tecrübe ettiniz. Sorumsuz siyasetçiler eliyle körüklenen nefret ikliminin toplumda nasıl derin yaralar açabileceğine şahit olduğunuz. Ancak, karşılaştığınız onca haksızlığa ve ayrımcılığa rağmen hukuktan, meşruiyetten, demokratik siyasetten asla vazgeçmediniz. Müslümanları ötekileştirmeye, düşmanlaştırmaya cevabınızı içinde bulunduğunuz topluma daha fazla katkı sunarak verdiniz. Müslümanları zayıflatmaya yönelik hamleleri birliğinize, beraberliğinize, kardeşliğinize sahip çıkarak aştınız. O zorlu imtihan günlerinde ortaya koyduğunuz basiret, feraset ve gayretle diasporadaki Müslümanların örnek alması gereken bir duruş sergilediniz. Gerek STK’lar aracılığı ile gerek bireysel olarak İslam düşmanlığı ile mücadele ettiğinizi görüyor ve bundan memnuniyet duyuyorum” ifadelerini kullandı.

İslam düşmanlığına yönelik yürütülen çalışmalara Amerikalı Müslümanlardan da destek beklediklerini kaydeden Erdoğan, “Türkiye olarak biz de uluslararası platformlarda İslam düşmanlığı ve hoşgörüsüzlükle mücadelede öncü rol üstleniyoruz. İİT’da bu yöndeki çabaların başını çekiyoruz. Dinimize ve Müslüman kardeşlerimize yönelen tüm tehditleri ortadan kaldırmaya dair her türlü girişimi destekliyoruz. İslam düşmanlığı ile mücadele konusunun BM başta olmak üzere tüm kuruluşların gündeminde tutulması için çaba sarf ediyoruz. Yürüttüğümüz tüm mücadeleye siz Amerikalı Müslüman kardeşlerimizden de güçlü destek ve katkı bekliyoruz” açıklamasında bulundu.

Ekonomik açıdan da büyük ve her geçen gün artan bir işbirliği potansiyelimiz var”

Türk Amerikan toplumundan Türkiye Amerika ilişkilerine katkı vermelerini beklediğini belirten Erdoğan, “Amerika’da elde ettiğiniz başarılar en az sizler kadar bizi de milletimizi de gururlandırmaktadır. Önümüzdeki süreçte Amerikalı başarılı iş ve bilim insanlarımızın sayısının artacağına inanıyorum. Ticari, bilimsel, sosyal ve kültürel alanda elde ettiğiniz başarılara paralel olarak siyasal alanda da daha fazla rol üstleneceğinizi ümit ediyorum. Önümüzdeki süreçte gerek federal düzeyde, gerek eyalet düzeyinde içinizden çok daha fazla siyasi temsilci çıkartmanızı bekliyorum. Sadece Türkiye kökenlilerin sayısının 300 binleri aştığı bu güçlü topluluğa yakışan da budur. Özellikle Amerika’da yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın kurduğu STK’ların ülkemizi, kültürümüzü ve tarihimizi Amerikalı dostlarımıza tanıtmaya yönelik çalışmalarını taktirle takip ediyorum. Türk Amerikan toplumu artık belirli bir olgunluğa erişmiştir. Birlik ve beraberlik içinde hareket ederek Türkiye Amerika ilişkilerine daha büyük katkılar vereceğinize inanıyorum. Türkiye ve ABD, ilişkiler itibariyle ortak değerlere, ortak çıkarlara ve köklü bir geçmişe dayanan müttefik ülkelerdir. Bazı konularda dönem dönem görüş ayrılıkları yaşasak da, birçok bölgesel ve küresel meselede benzer tutum ve çıkarlara sahibiz. Ekonomik açıdan da büyük ve her geçen gün artan bir işbirliği potansiyelimiz var. Salgına rağmen ikili ticaret hacmimiz geçen yıl 20 milyar doları aştı. Bu yıl da inşallah 25 milyar dolar seviyelerine ulaşacağız. 100 milyar dolar hedefine erişmek için de çalışmalarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz” diye konuştu.

“FETÖ’nün eli karlı bir terör örgütü olduğu artık gün gibi ortadadır”

“Sizlerden; PKK, YPG ve FETÖ’nün gerçek yüzünü Amerikalı dostlarınıza bıkmadan usanmadan anlatmaya devam etmenizi bekliyorum” açıklamasında bulunan Erdoğan, “Ne kadar büyük olursa olsun hakikat güneşinin karısında hiçbir yalan duramaz. Takıyye ve tedbir kılıfı altında karanlık yüzlerini gizlemeye çalışsalar da FETÖ’nün eli karlı bir terör örgütü olduğu artık gün gibi ortadadır. Bizim görevimiz, demokrasi ve insanlık düşmanı bu çetenin mensuplarının hukuk ve adalet önünde hesap vermelerini sağlamaktır” dedi.

Derya Yetim

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Mıhlama için izdiham: Süleymanpaşa’da 1 tonluk lezzet seli Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde düzenlenen 2. Hamsi ve Mıhlama Festivali’nin ilk gününde yaklaşık 1 ton mıhlama kısa sürede tükenirken, etkinlik alanında zaman zaman izdiham yaşandı. Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde Karadenizliler Derneği tarafından organize edilen 2. Hamsi ve Mıhlama Festivali, ilk gününden yoğun ilgi gördü. Festival kapsamında vatandaşlara yaklaşık 1 ton mıhlama ikram edilirken, lezzetten tatmak isteyenler erken saatlerden itibaren etkinlik alanına akın etti. Kazanlarda hazırlanan mıhlama karıştırılırken ortaya çıkan görüntüler adeta görsel şölene dönüştü. Mıhlama dağıtımı öncesinde oluşan uzun kuyruklar dikkat çekerken, dağıtımın başlamasıyla birlikte kalabalık zaman zaman kontrolden çıktı, yoğunluk üst seviyeye ulaştı. Oluşan kalabalık nedeniyle festival yetkilileri, hazırlanan mıhlamanın yetip yetmeyeceği konusunda endişe yaşadı. İzdiham havadan görüntülendi Mıhlama için oluşan metrelerce kuyruk ve kalabalık, dron ile görüntülendi. Havadan çekilen görüntülerde, etkinlik alanındaki yoğunluk net şekilde gözler önüne serildi. Festivalin ilk günü, yoğun katılım ve renkli görüntülerle hafızalara kazındı. "6 bin kişiye mıhlama dağıtacağız" Tekirdağ Karadeniz İlleri Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Muharrem Akyüz, "Hamsi ve Mıhlama festivalimizin bugün ikinci günündeyiz. Arkamda görüyorsunuz izdiham oluştu. Bu daha ikinci gün mıhlama dağıtımı. Sağ olsun Süleymanpaşalılar bizlere tevazu gösteriyorlar. Bizi çok memnun ettiler ve çok kalabalık oldu. Mıhlama yetecek mi yetmeyecek mi bunun endişesi içerisindeyiz. Katılan herkese çok teşekkür ediyorum. 6 bin kişilik mıhlama hazırladık, 6 bin kişiye ücretsiz mıhlama dağıtacağız. Yarın da 10 bin kişiye ücretsiz hamsi dağıtacağız" dedi.
Ankara Yoğurt, ayran, turşu gibi ürünler 2026’da gıda trendleri arasında Türk mutfak kültüründe önemli bir yere sahip olan yoğurt, ayran ve turşu gibi ürünlerin tüketim trendinin arttığını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Sena Nur Doğan, "İnsanlar bu gıdaları artık yalnızca sindirim için değil, bağışıklık, ruh hali ve enerji üzerindeki etkileri nedeniyle tercih ediyor; böylece kültürel tarifler modern dokunuşlarla yeniden popülerleşiyor" dedi. Bireylerin artık yalnızca beslenmeye değil sağlıklarını korumaya, yaşam kalitesini artırmaya, zihinsel ve bedensel dengeyi sağlamaya ve çevre bilinciyle hareket etmeye odaklandığını vurgulayan Medicana International Ankara Hastanesi Feel Well Beslenme ve Yaşam Tasarımı bölümü Diyetisyen Sena Nur Doğan, 2026 yılına nostaljik tatlar ve geleneksel pişirme tekniklerinin damga vuracağını söyledi. Proteinin beslenmenin merkezindeki yerini daha da sağlamlaştıracağına belirten Diyetisyen Sena Nur Doğan şu bilgileri paylaştı: "Bu yılın en güçlü sağlık temalarından biri bağırsak sağlığı. Mikrobiyom dostu ürünler, prebiyotik lifler, fermente gıdalar ve doğal probiyotik içeren seçenekler giderek daha fazla tercih ediliyor. Yoğurt, ayran, turşu gibi kültürümüzde var olan gıdalar modern beslenme trendlerinin yıldızı haline geliyor. 2026’da sağlıklı beslenme ‘yasaklar’ üzerinden ilerleyen katı bir sistem olmaktan çıkıyor. Yerini; tat duyusunu tatmin eden, dokularla oynayan, nostaljik lezzetleri modern yorumlarla yeniden sunan bir beslenme kültürü alıyor. Fermente gıdalar, bakliyatlar, ev yapımı soslar, eski pişirme teknikleri ve yerel malzemelerle hazırlanan yemekler güçlü bir geri dönüş yapıyor." Sığır yağı talebi artıyor Sığır yağının raflarda daha sık görüleceğini aktaran Diyetisyen Sena Nur Doğan, "Bir zamanlar geleneksel yemek pişirmenin temel unsurlarından biri olarak yüksek dumanlanma noktası ve zengin aromasıyla değer verilen sığır yağı, alternatif yağ arayışındaki tüketiciler tarafından yeniden keşfediliyor. Ancak sığır yağı doymuş bir yağdır. Yüksek doymuş yağ alımı, kalp ve damar hastalıkları riskiyle ilişkilidir; bu nedenle az miktarda tüketilmesi en sağlıklısıdır" ifadelerini kullandı. Proteinli içecekler daha da popülerleşiyor İçeceklerin artık yalnızca bir tamamlayıcı değil, başlı başına fonksiyonel bir ürün haline geldiğini ifade eden Diyetisyen Sena Nur Doğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Elektrolit destekli sular, proteinli içecekler, prebiyotik içeren soğuk çaylar, mantar özleri ve zihinsel dengeyi hedefleyen bitkisel karışımlar her zamankinden daha popüler. Tüketici, içtiği her ürünün kendisine ne sağladığını bilmek istiyor. Bu durum, üreticileri daha sade içeriklere, daha net amaçlara ve daha şeffaf etiketlere yönlendiriyor. Günümüz gıda trendleri, sağlıklı beslenmenin yalnızca makro ve mikro besin dengesiyle sınırlı olmadığını; keyif, sürdürülebilirlik, duygusal iyilik hali, kültürel bağlar ve pratik yaşamla uyumlu bir bütünlük sunması gerektiğini gösteriyor. 2026; bedeni besleyen, zihni destekleyen ve gezegene saygı duyan daha bütüncül bir beslenme yılı olacak."