POLİTİKA - 06 Temmuz 2023 Perşembe 16:46 | Son Güncelleme : 09 Temmuz 2023 Pazar 14:40

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan emekli maaşı açıklaması: 'İyileştirmeler için bakanlarımıza talimatı verdim'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan emekli maaşı açıklaması: 'İyileştirmeler için bakanlarımıza talimatı verdim'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, emeklilerin maaşlarına ilişkin, “Yapılabilecek iyileştirmeler hususunda bakanlarımıza gerekli talimatı verdim. Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Hazine ve Maliye Bakanımız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız çalışmalarına başladı” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mayıs’ta 323 milletvekilleriyle ittifakı açık ara birinci çıkaran ve cumhurbaşkanı seçiminin ilk turuna göre ikinci turda teveccüh gösterdiğini söyledi. "Aziz milletimizin takdiriyle yüzde 52,18 oy oranıyla Türkiye'yi yönetme vazifesini hamdolsun gelecek 5 sene boyunca deruhte ettik" diyen Erdoğan, “Türkiye bu seçim sonuçlarıyla istikrara, demokrasiye, güvene, özgürlüğe ne kadar değer verdiğini bir kez daha ortaya koydu. Seçimlerin sadece partimiz için değil Türkiye için demokrasimiz için çok aydınlık çok güzel neticelere vesile olacağına inanıyorum. İnşallah son 21 yıldır olduğu gibi önümüzdeki beş yıl süresince üstlendiğimiz bu görevi en güzel şekilde yerine getirmeye çalışacağız. Bize güvenen bize inanan milyonların umutlarını boşa çıkarmayacağız. Buradan bir kez daha şahsımızdan, partimizden ve ittifakımızdan güçlü desteğini esirgemeyen tüm vatandaşlarıma kalpten teşekkür ediyorum. Bilhassa her iki seçimde de oylarıyla yanımızda duran yaklaşık 28 milyon kardeşimin her birine şükranlarımı sunuyorum. Seçim döneminde rekor kıracak illerimizi ziyaret etme sözü vermiştik. Bayburt yüzde 82,45 ile birinciliği yine kimseye kaptırmadı. Gümüşhane yüzde 78,54 oy oranıyla ikinci oldu. Ziyaretlerimize bu hafta sonu bismillah diyoruz. Cumartesi günü önce Bayburt'un misafiri olacağız. Ardından inşallah Gümüşhane'ye geçeceğiz. Hem kendilerine destekleri için teşekkürlerimizi iletecek hem de yapımı tamamlanan projelerimizin toplu açılış törenini gerçekleştireceğiz." diye konuştu.

Sadece bu illere değil tüm Türkiye'ye olan minnet borcunu daha fazla eser üreterek daha çok hizmet ederek ülkemizi her alanda ileriye götürerek ödeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Seçimlerle ilgili bir gerçeğin altını buradan tekrar çizmek istiyorum. Türkiye gelecekteki sonuçları itibariyle çok kritik bir seçim yaşadı. Ülkemiz aleyhine yürütülen kampanyaların zirveye tırmandığı bir seçim dönemini geride bıraktık. Masanın görünür görünmez ortaklarıyla birlikte küresel şer şebekeleriyle envai çeşit terör örgütüyle tetikçi basın yayın kuruluşlarıyla milletimizin birlik ve beraberliğine kasteden provokatörlerle mücadele ettik. Muhalefetin yalan rüzgarı hiç dinmedi. Partimize ilgili iftiraların arkası hiç kesilmedi. Seçmen iradesini manipüle etme çabaları hiç durmadı. Siyaset mühendisleri bir an olsun sahneyi terk etmedi. Farklı seslere tahammülsüzlük, had safhaya çıkarken itibar suikastlarıyla siyasetçiler hedef alındı, yıpratıldı, linç edildi. Kaset kumpaslarıyla, bel altı yöntemlerle, rakipler minder dışına itildi. Otuz yılda edilmeyen hakaretin üç güne sığdır utanç verici günler gördük. Siyasi tarihimize kara leke olarak geçecek pek çok örnekle karşılaştık. Seçimi kazanmak uğruna her şeyi yaptılar. Siyasi mücadelenin hudutlarını belirleyen ne kadar ahlaki çizgi varsa hepsini çiğnediler. Milletimizin desteğiyle 14 Mayıs ve 28 Mayıs'ta sadece iki hafta arayla iki seçim kazanma başarısı göstermedik. Aynı zamanda Türk demokrasisini namusunu ve şerefini de biz kurtardık. Sandıklara giderek iradesine sahip çıkan her bir vatandaşımızı demokrasi kahramanlarımız olarak görüyoruz. Biz de AK Parti olarak son 21 yılda 17 seçim zaferine imza atmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Elbette bu kırılması zor bir rekordur. Bu dünyada başka hiçbir siyasi harekete ve ittifaka henüz nasip olmayan muhteşem bir zaferdir. Bu tarihe altın harflerle yazılacak nesiller boyunca gıptayla hatırlanacak siyaset literatürüne geçecek eşsiz bir başarıdır. Bu rekorun zaferin ve başarının sahibi önce Rabbimiz sonra da basiret ve ferasetiyle tüm oyunları bozan aziz milletimizdir. Umutlarını ülkemize bağlamış yüz milyonların dualarıyla elde ettiğimiz seçim zaferimizin tekrar hayırlı, mübarek olmasını diliyorum. Bizleri bütün teşkilatımızı, kadın ve gençlik kollarımızı bir kez daha yürekten tebrik ediyorum. Gerilime prim vermediğiniz için, ayrımcılık yapmadığınız için, fitne siyaseti karşısında, kardeşlik siyasetini yücelttiğiniz için her birinizi kutluyorum” diye konuştu.

14 ve 28 Mayıs seçimleri uzun yıllar boyunca konuşulmaya, tartışılmaya, üniversitelerde ders diye okutulmaya devam edeceğini vurgulayan Erdoğan, şu sözleri kaydetti:

“Akademisyenler, tarihçiler, gazeteciler başta olmak üzere herkes kendi penceresinden seçimleri enine boyuna değerlendirecektir. Millet olarak nasıl büyük bir badire atlattığımız nasıl büyük bir uçurumun kenarından döndüğümüz zamanla çok daha iyi anlaşılacaktır. Seçim sonuçlarının ilk ve en büyük muhatabı siyasetçilerdir. Siyasi partiler açısından her seçim aynı zamanda unutmayalım bir imtihandır. Alınan not kadar nerede hata yaptığını görmek de sınavın bir parçasıdır. Siyasi partilerin istikbali için seçimlerin bu yönü çok daha mühimdir. Geleceğe dair hedefi olan her siyasi parti sandık sonuçlarını muhakkak çok iyi okur, analiz eder. Sandıkta seçmenin verdiği mesajları anlamaya özen gösterir. Bunları yapmayan ise siyaset sahnesinden silinip gider. Çok partili siyasi hayatımızda bunun nice örneği vardır. Arkasında büyük bir halk desteği kurulan hatta iktidara gelen ama bugün ismini dahi hatırlamadığımız birçok parti bulunuyor. AK Parti olarak şu ana kadar girdiğimiz tüm seçimlere hep bu zaviyeden baktık. Seçim sonuçlarını partimiz için bir muhasebe ve murakabe vesilesi haline getirdik. Rakiplerinden daha kapsamlı, daha cesur hatta çok daha objektif bir şekilde eksiklerimizi, hatalarımızı, kusurlarımızı tespit etmeye çalıştık. Sandıktan zaferle çıkmanın sevincini yaşarken asla zafer sarhoşluğuna kapılmadık. Zaferlerimizle birlikte unutmayın tevazumuzu büyüttük. Başarılarımızla sorumluluğumuzun da arttığına inandık. Şımaranlardan kimin ehlinden yeryüzünde böbürlenerek yürüyenlerden asla olmadık. Bir çağı kapatıp yeni bir çağı açtığı fethi mübinden sonra İstanbul'a hocası ‘Akşemseddin’ hazretlerinin arkasında tevazuyla giren Sultan Fatih'i kendimize örnek aldık. Bugün de aynı hassasiyetle hareket ediyoruz. Anamızın ak sütü gibi helal olan tarihi başarımızın doyasıya kutlarken öz eleştirimizi yapmaktan da çekinmiyoruz. Seçim sonuçlarını tüm boyutlarıyla değerlendiriyor milletimizin sandıkta dile getirdiği mesaj en doğru biçimde kavramaya gayret ediyoruz. Tartışmasız zaferimize rağmen önceki seçimlere kıyasla partimizin oylarında görülen negatif ayrışmanın farkındayız. Özellikle kimi şehirlerimizde milletvekilliği ile Cumhurbaşkanlığı oy oranları arasında ortaya çıkan uyumsuzluğu görmezden gelmiyoruz. Tüm bu sıkıntıların kaynağını bizi sandık sandık inceliyoruz. İstişarelerimizi tamamlayıp doğru teşhislerimizi koyduktan sonra hangi alanlarda sorunumuz varsa süratle müdahale edeceğiz. Nerede bir hatamız olmuşsa hiçbir komplekse kapılmadan kabullenecek ve düzeltmenin yollarını arayacağız. Vatandaşın beğendiği yanlarımızı güçlendirecek, eleştirdiği hususları değiştirecek, yenilenme beklediği alanlarda gerekli adımları atacağız. Kadrolarımızı takviye etmemiz, yeni yüzlerle güçlendirmemiz gerekiyorsa inşallah büyük bir titizlikle bunu da gerçekleştireceğiz.”

Ekim ayında yapılması planlanan kongreye ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Seçim sonuçlarının işaret ettiği çizgide çalışmalarımıza şimdiden başladık. Kongremizi 11 buçuk milyon üyesiyle tüm AK Parti ailesinin dava ve yol arkadaşlığını yenilediği bir ahitleşme törenine dönüştürmekte kararlıyız. Yaş aldıkça gençleşen, dinamizmini heyecanını koruyan, kendini yenilemeyi başaran bir parti olduğumuz bir kez daha görülecektir. Kongremiz bize aynı zamanda 31 Mart 2024 dört tarihinde yapılacak seçimler için ihtiyacımız olan sinerjiyi de sağlayacaktır. Hedef ve ölçek büyüttüğümüz mahalli idareler seçimlerine diğer tüm seçimlerden daha fazla asılmamız gerekiyor. CHP zihniyetinin elinde her gün kan kaybeden, kötüye giden şehirlerimiz kurtarılmak için adeta gün sayıyor. Muhalefetin yönettiği illerin belediye başkanları şehirleriyle ilgilenmek yerine koltuk kavgasından başlarını kaldıramıyor. Vatandaş hizmet beklerken bunlar tüm mesailerini enerjilerini parti içi çekişmelerde harcıyor. 2 tanesi zaten üç ay boyunca cumhurbaşkanı yardımcısı olacağız diye el il dolaşmaktan kendi şehirlerinin yolunu unuttu. Adana'dan Antalya'ya Mersin'den Eskişehir'e, Aydın'dan İzmir'e nereye baksak aynı vizyonsuzlukla, aynı hizmet kıtlığıyla karşılaşıyoruz. İnşallah 31 Mart 2024 tarihinde bu kötü gidişe dur diyeceğiz. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere dört yıldır hiçbir hizmet alamayan şehirlerimizi tekrar hizmet ve eser siyasetiyle buluşturacağız” ifadelerini kullandı.

‘Muhalefetin kavgalı, dağınık gerçekten içler acısı haline bakıp da gelecek seçimler dahil hiçbir seçimi çantada keklik göremeyiz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadelere yer verdi:

“Bugün birbirlerine demediklerini bırakmayanlar yarın çıkarları uğuruna canciğer, kuzu sarması olmakta asla tereddüt etmezler. Son seçim sürecinde bunun sayısız örneğini gördük, yaşadık. Masadan kalktı diye ittifak ortaklarını, aşağılık hakaret bulundular, üç gün sonra hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ettiler. Dün baba oğul videosu çekenlerin bugün gırtlak gırtlağa gelmesinin bizim açımızdan hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Değişim adı altında yürütülen kayıkçı kavgalarıyla bizim işimiz olmaz. Bugün değişim diye Bolu'dan Ankara'ya yürüyenler ve ona her türlü hakareti yapanlar dün genel başkanınız Ankara'dan İstanbul'a yürüyordu. O zaman yollar yürümekle aşınıyor muydu? Şimdi ne oldu? Yollar yürümekle aşınmaz demeye başladılar. Bunlar çok kısa bir süre öncesinin tarihini de unutuyorlar. Zihniyet değişmedikten sonra CHP Genel Müdürlüğüne hangi kumpasla kimin getirildiğini bizim nazarımızda hiçbir anlamı bulunmuyor. Zaten muhalefetin son bir aylık karnesine baktığımızda bu tespitlerimizin ne kadar haklı anlaşılıyor. Milletin sandıkta verdiği net mesaja rağmen CHP Genel Başkanı bebek katillerini öven gazeteci kılıklı terör sevicilere sahip çıkmayı sürdürüyor. Gezi olaylarının organizatörlerinin avukatlığını yapmaya devam ediyor. Partisinin grup toplantılarında zehir saçan diliyle önüne gelen saldırıyor, hakaret ediyor iftira ediyor. Dikkatinizi çekerim bu zatın 11’inci seçim yenilgisini aldığı 14 Mayıs’ın üzerinden tam 53, 12’inci gün seçim hezimetini yaşadığı 28 Mayıs’ın üzerinden ise 39 gün geçti ama bu zat destekleri karşılığında Kandil ve Pensilvanya’ya hangi sözleri verdiğini halen açıklamadı. Bölücü örgütün siyasi uzantılarıyla kapalı kapılar ardında neyin pazarlığını yaptığını anlatmadı. Londra'daki tefecilere iradesiyle birlikte başka neyi rehin verdiğini açıkça kavuşturmadı. Hemen her seçim öncesinde kazanamazsam istifa ederim dediği halde hangi odakların kendisine tükürdüğünü yalattığını söylemedi. Dahası 13 yıla sığdırdığı 12 seçim bozgununa rağmen ne milletten ne de kendi seçmeninden bir kez olsun özür dilemedi. Bunlarla ilgili tatmin edici bir gelişme olmadan diğer her şey sahtedir. Sadece bir göz boyamadan ibarettir. Tabii şu anda bu parlamentonun bir bahtsızlığı da var. Nedir o? Evet Genel Başkanlarının olmadığı bir parlamento var. Niye? Pazarlık yaptılar. Her birine seni cumhurbaşkanı yardımcısı yapacağım derken kendileri açıkta kaldı iflas etmiştir. İşte şimdi sadece ve sadece kendi işimize bakıyoruz. Ve Allah nasip ederse 31 Mart'ta yerel seçimlerden alacağımız zafer karnesiyle ile birlikte ülkemizi çok daha farklı bir istikamete, hem merkezi yönetim hem yerel yönetimle beraber yürüteceğiz. Fuzuli tartışmalarla vakit israf etmek yerine tüm enerjimizi proje geliştirmeye harcıyoruz. Kardeşlerim bizim siyasetteki başarımızın sırrı da zaten budur. Başkaları ne yaparsa yapsın. Biz kendi gündemimizi oluşturduk. Rakiplerimizin zayıflığından medet ummak yerine, kendi oyun planımıza sadık kaldık. Hiçbir şey bizi şehirlerimize hizmet etmekten, ülkemize eser ve yatırım kazandırmaktan alıkoyamaz, koymamalıdır. Özellikle 8 ay sonra milli kantarına çıkacak belediye başkanlarımızdan bu noktada azami hassasiyet ve gayret beklediğimi vurgulamak istiyorum. Kalan kısıtlı zamanımızı en iyi en verimli ve en etkin şekilde kullanmamız gerekiyor. Bitme aşamasına gelmiş projelerimizi süratle neticelendirecek doğrudan vatandaşımızın hayatına dokunan hizmetlere daha fazla eğileceğiz. Şehirlerimizin ihtiyaçları neyse insanımız bizden neyi çözmemizi istiyorsa, seçmen neden şikayet ediyorsa tek tek hal yoluna koyacağız. Popüler kültürün tüm dünyaya dayattığı etkinlikler yerine kendi medeniyet değerlerimizin özellikle beslediği nitelikli çalışmalara ağırlık vereceğiz. Yaz ayların gelmesiyle bu alanda kimi zaman dikkatsizlikten, kimi zaman özensizlikten, kimi zaman da hatalı yönlendirmelerden kaynaklanan bazı olumsuzluklara şahit oluyoruz. Kültür sanat alanında yapacağımız işlerde kıstasımız özgün faydalı, milli kültürümüzü yaşatacak çalışmalardır. Deprem bölgesinin unutulmaması çok önemlidir.“

Kahramanmaraş merkezli 5 ay önce 50 bini aşkın vatandaşın yaşamını yitirdiği büyük bir deprem felaketine maruz kaldığını hatırlatan Erdoğan, “Bakınız Türkiye yalnızca 5 ay önce 50 bini aşkın vatandaşının hayatını yitirdiği büyük bir deprem felaketine maruz kaldı. Devletimizin kurumları tam 5 aydır 7 gün yirmi 24 saat aralıksız çalışsa da depremin 11 ilimizde açtığı yaralar henüz kapanmadı. Deprem turistleri ise bölgeyi çoktan terk etti. 6 Şubat'tan sonra kameralarıyla geldiler yıkıntılar önünde poz verdiler. Bir daha asla ortalıkta görünmediler. 14 Mayıs'a kadar bedava vaat 15 Mayıs sabahı depremzedelerimizi kapı dışarı eden tefecileri zaten muhatap almıyoruz. Deprem bölgesindeki kardeşlerimiz bunların adlarını dahi duymak istemiyor. Ne yapılacaksa yine AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bizler yapacağız. Evleri yıkılmış, düzenleri bozulmuş, bir gecede hayatları altüst olmuş kardeşlerimizi söz verdiğimiz şekilde yeni yuvalarına kavuşturacağız. Sizlerden deprem bölgesindeki kardeş belediyelerinize sahip çıkmanızı, yürütülen faaliyetlere destek vermenizi bekliyorum. Şunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın ‘Milletin umudu biziz’. Şehirlerimizin ne derdi varsa kardeşlerim yine biz çözeceğiz. Vatandaşın ne talebi varsa Yine biz karşılayacağız. Türkiye'yi hayallerin ve hedefleriyle yine biz buluşturacağız” dedi.

Kabinenin göreve başlamasından bu yana bir çok müjdeyi paylaştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asgari ücretlerimizi sevindiren artıştan sonra dün altı aylık enflasyon oranının belli olmasıyla birlikte memur maaş düzenlemesini Meclisimizin takdirine sunduk. Meydanlarda söz verdiğimiz üzere en düşük memur maaşını 22 bin 17 liraya yükseltiyoruz. Tüm kamu görevlilerinin yıllık ücretlerinde enflasyon farkı dahil ilave olarak seyyanen net 8 bin 77 liralık artış yapıyoruz. Ortalama memur maaşını 25 bin 15 liraya çıkarıyoruz. Tarihin en yüksek zamlarından olan bu düzenlemenin tüm memurlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Emeklilerimizin beklentilerini de göz ardı etmiyoruz. Ülkemizin 15 ay önce yaşadığı deprem gerçeğine rağmen ne söz vermişsek hepsini tek tek yerine getirdik getiriyoruz. Kamuoyunda EYT olarak bilinen emeklilikte yaşı bekleyenler melesini çözüme kavuşturduk. Böylece 2 milyon 250 bin vatandaşımızın taleplerini karşılamış olduk. Yine geçtiğimiz aylarda en düşük emekli maaşını 7 bin 500 liraya yükseltmek suretiyle bu konuda hassasiyetimizi ortaya koyduk. Malumunuz dün enflasyon oranı netleşince emekçilerimizin alacağı yeni maaşları da belli oldu. Yapılabilecek iyileştirmeler hususunda bakanlarımıza gerekli talimatı verdim. Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Hazine ve Maliye Bakanımız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız çalışmalarına başladı. İnşallah önümüzdeki haftalarda gerekli açıklamayı yapacağız. 85 milyonun, her bir ferdinin refahını, gelirini ve huzurunu arttırma mücadelemizi hız kesmeden devam ettireceğiz” diye konuştu.

Konuşmanın sonunda Başbağlar katliamında şehit olan vatandaşlar için dua okuyan Erdoğan, “Sizlere veda etmeden önce dün şehadetlerinin 30’uncu yılını geride bıraktığımız Başbağlar şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Başbağlar katliamı tarihimizin en vahşi terör eylemlerinden biridir. Akşam namazını kılmak için camiye giden kardeşlerimiz PKK'lı kalleşler tarafından köy meydanına toplanmış, ardından kurşuna dizilmiştir. Caniler bununla kalmamış. Camiyi, okulu ve köydeki evlerin tamamını ateşe vermiş, toplam 33 insanımızı alçakça şehit etmişlerdir. Yakılan evlerde şehit düşen insanlarımızın cenazesi dahi bulunamamıştır. Rabbim Başbağlar şehitlerimizle birlikte tüm şehitlerimizin ruhlarını şad, mekanlarını cennet eylesin, diyorum. Hep birlikte gelin, birer Fatiha okuyalım. Ülkemizde bir daha benzer acılar yaşanmaması için tüm terör örgütleriyle mücadelemizi kesintisiz bir şekilde sürdürüyoruz. Teröristlerden döktükleri kalan hesabını misliyle soruyor. Nerede olurlarsa olsunlar peşlerini bırakmıyoruz. Terör belasını yok edene kadar sınırlarımız içinde ve dışında mücadelemiz devam edecek. Yine bu vesileyle İsrail ordusunun Cenin Kampı'na yönelik saldırılarında şehit olan Filistinli kardeşlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Türkiye Filistin halkıyla tam bir dayanışmaya içindedir” dedi.

Mehmet Kalay

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.
Bursa Bursaspor sahasında Aliağa FK ile golsüz berabere kaldı TFF 2. Lig Kırmızı Grup 17. hafta maçında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda konuk ettiği Aliağa FK ile 0-0 berabere kaldı. TFF 2. Lig Kırmızı Grup’un 17. haftasında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda Aliağa FK’yı konuk etti. İlk yarının kapanış niteliği taşıyan karşılaşmada iki ekip te yakaladığı fırsatları değerlendiremezken, mücadele golsüz eşitlikle sona erdi. Karşılaşmaya kontrollü başlayan iki takım, ilk yarıda zaman zaman etkili ataklar geliştirdi. Bursaspor, özellikle kanatlardan bulduğu pozisyonlarla gole yaklaşsa da kaleci Ahmet Pekgöz ve Aliağa savunması kritik anlarda gole izin vermedi. İlk 45 dakika 0-0 eşitlikle tamamlandı. İkinci yarıda tempo yükseldi İkinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başlayan Bursaspor, oyunun kontrolünü ele almaya çalıştı. Yeşil-beyazlı ekip, İlhan Depe, Hamza Gür ve Musa Çağıran ile net gol pozisyonları yakaladı ancak bu fırsatları değerlendiremedi. Konuk ekip Aliağa FK da özellikle son bölümde etkili oldu. Ahmet İlhan Özek’in ortasında Harun Kavaklıdere’nin vuruşunda savunmaya çarpan top kornere giderken, mücadeledeki en net pozisyonlardan biri kaçtı. Karşılaşmanın sonuna eklenen 7 dakikalık uzatma bölümünde de skor değişmezken, mücadele 0-0 eşitlikle tamamlandı. Kadrolar Bursaspor: Anıl Atağ, Ertuğrul Ersoy, Hamza Gür, Muhammet Demir, Hakkı Türker, Alperen Babacan, Murat Akyüz, Barış Gök, Ertuğrul İdris Furat, Ali Kerim Yıldız, Ahmet Hakan Atış, Muhammet Zeki Dursun Aliağa FK: Ahmet Pekgöz, Oktay Kancı, Hasan Kılıç, Mertcan Akıkgöz, Ahmet İlhan Özek, Harun Kavaklıdere, Oğuzhan Yıldırım, Göktuğ Yılmaz, Necati Özdemir, Erhan Kartal, Yusuf Erdem Gümüş
Bursa Bursa, suyunu konuştu Bursa Kent Konseyi’nin ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ temasıyla düzenlenen 92. Olağan Genel Kurulu’nda, kentin geleceğini doğrudan etkileyen su kaynakları ve iklim değişikliği konuları tüm yönleriyle ele alındı. Bursa’da katılımcı demokrasinin yaygınlaşması adına önemli görevler üstlenen Bursa Kent Konseyi’nin 92. Olağan Genel Kurulu, ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ başlığıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri, meclislerin ve çalışma gruplarının temsilcileri ile çok sayıda gönüllü katıldı. Kent konseylerinin önemine vurgu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kent konseylerinin vatandaşlar ile resmi kurumlar arasında köprü vazifesi gördüğünü söyledi. Kent konseylerinin halkın sorunlarına duyarlılık gösterdiğini, takibini yaptığını ve sonuçlarını paylaştığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, halkın çıkarları doğrultusunda çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. "Su kaynakları azaldı" Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını belirten Başkan Mustafa Bozbey, tüm bunlara rağmen Bursa’da gerekli önlemlerin alınmadığını vurguladı. Suyun bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Geldiğimiz noktada çevremizi ve suyumuzu kirlettik. İklim krizinden dolayı da su kaynakları azaldı. Bu süreçte Bursa Ovası’nda suyu fazla tüketen işletmelere de izin verildi. Bu, geleceği iyi okumamanın sonuçlarıdır" dedi. "Bursa ovasında su seviyesi 250 metrenin altına indi" Su kesintileri yapmak zorunda kaldıkları dönemde bazı tepkiler aldıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Ama bu sayede farkındalığı başardık. Şu anda Bursalılar suyu tasarruflu kullanıyor. Kesinti yapmadan önce 510 bin metreküp civarında kullanım vardı, kesintilerin ardından 430 binlere düştü. Kesintileri kaldırdık ve hala bu seviyelerde izliyor. Bizim halkı doğru bilgilerle bilgilendirme sorumluluğumuz var. Bursa artık su şehri değil. Bursa Ovası’nda su seviyesi 250 metrenin altına indi. Bilim insanları, Bursa Ovası’nın her sene 6 santim çöktüğünü açıkladı. Bunun sebepleri araştırılmalıdır. Aralık ayının 20’si oldu ve Uludağ’da hala doğru düzgün kar yok. Gerekli tedbirleri almaya devam etmeliyiz" diye konuştu. "Günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var" Çınarcık Barajı’ndaki arıtma tesisi için çalışmaların yoğun biçimde devam ettiğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Göreve gelir gelmez çalışmaları başlattık. Bu yaz bu sıkıntının çekileceğini biliyorduk. Baypass hattı yaparak 100 bin metreküp suyu aktardık. Bunu yapmasaydık daha önceden su kesintileri yapmak zorunda kalabilirdik. Ama bizim günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var. Yaz aylarında daha da artacaktır. Artık bahçelerin işlenmiş suyla sulanmaması lazım. Tarımda yeni çözümler üretmeliyiz. Daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönelmeleri lazım. Yanlış politikalar, Bursa’nın daha vahim su sıkıntısı yaşamasına sebep olabilir" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, suyun sadece çevresel başlık olmadığını, sosyal, ekonomik ve hayati bir mesele olduğunu ifade etti. İklim krizinin etkilerinin yerel ölçekte daha görünür hale geldiğini belirten Aksoy, su politikalarının katılımcı ve bilimsel temelde yeniden ele alması gerektiğini vurguladı. Genel kurulda su kriziyle ilgili çözüm önerilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Aksoy, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların birlikte hareket etmesinin önemine değindi. Tüm paydaşlarla birlikte kent için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Aksoy, her alanda kendilerine destek veren Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından oturum bölümüne geçildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu ‘Tarımsal kuraklık, su verimliliği ve etkin sulama yöntemi’, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Katip ‘İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde su kaynakları’, BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam ‘İklim değişikliğinin Bursa ve su kaynakları üzerindeki etkisi’, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Murat Demir ‘İklim krizi ve su hakkı’ konularında sunumlar yaparak önemli bilgiler paylaştı.