POLİTİKA - 31 Ocak 2022 Pazartesi 18:06

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Elektrik tarifelerini yeniden düzenledik'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Elektrik tarifelerini yeniden düzenledik'

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adalet Bakanlığı görevindeki değişim, ülke gündemindeki konular ve ekonomik gelişmelere ilişkin konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Vatandaşlarımızın elektrik faturalarının iki kat, hatta üç kat arttığı yönündeki şikayetleri üzerine ilgili kurumlarımıza elektrik tarifelerinin yeniden düzenlenmesi talimatını verdik. Bu çerçevede en düşük tarifede günlük 5 kilovat olarak hesaplanan tüketim tutarını 7 kilovata, dolayısıyla aylık tüketimi de 150 kilovattan 210 kilovata çıkartıyoruz. Şubat ayında sarf edilecek elektriğin faturası vatandaşlarımız lehine yapılacak bu yeni düzenlemeye uygun şekilde gelecektir” dedi.

 Erdoğan, konuşmasında bazı müjdeler de verdi. Adalet Bakanlığı görevinde yaşanan değişimle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ’a tekrar hoş geldiniz diyorum. Ülkemize ve siyasete yaptığı nice hizmetler yanında 15 Temmuz gecesi Meclis’e bombalar yağarken darbecilere yiğitçe meydan okuyuşu ile hatırladığımız Bekir Bozdağ’a Adalet Bakanlığı görevinde başarılar diliyorum. Bakanlık görevinden affını isteyen Abdulhamit Gül kardeşimize bugüne kadar hakkı ve hakkaniyeti gözeterek gösterdiği samimi gayretler, sükunetle yürüttüğü hizmetler için teşekkür ediyorum. Kendisi ile inşallah farklı platformlarda, farklı vesilelerle çalışmaya birlikte yürümeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Kabine üyelerinin de diğer üst düzey yönetici kadroları gibi doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından belirlendiğini kaydeden Erdoğan, “Değişen şartlara ve ihtiyaçlara göre Kabinede revizyona gitmemiz gayet tabidir. Aksi yönde bir tutum hayatın olağan akışına aykırı olurdu. Her görev gibi Kabinedeki değişimler de bir bayrak yarışıdır. Bayrağı teslim alan arkadaşımız yeni bir heyecan ile yeni bir vizyon ile hedeflerimize doğru ilerlemeyi sürdürmektedir. Bu çerçevede yeni yönetim sisteminin ilk Kabinesini kurduğumuz 2018 Temmuz ayından bu yana kadar 6 bakanımız değişti, bir bakanlığımızın ikiyi ayrılması sebebiyle 7 arkadaşımız da Kabineye girdi. Bundan sonra da elbette gerektiğinde yeni değişiklikler yapabiliriz. Bizim için asıl olan ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırmak, gençlerimize 2053 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri büyük ve güçlü Türkiye’yi emanet etmektir. Milletimizin bize ülkeyi yönetme sorumluluğu verdiği 2002 Kasım’ından bugüne kadar beraber çalıştığımız, hayata geçirdiğimiz eser ve hizmetlerde katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. Hepimiz faniyiz, insanlar gelir geçer, önemli olan gök kubbede hoş bir seda bırakmaktır. Hangi görevde, hangi unvanda, hangi sorumluluk mevkiinde bulunursak bulunalım bunu başarabilmişsek ne mutlu bize. Bir de ülkenin gelişmesi, kalkınması, büyümesi için tuğla üstüne tuğla koymadıkları halde ekmeğini yedikleri, suyunu içtikleri, havasını soludukları vatanlarına layık olamayanlar da var. Bunları da milletimizin o engin ferasetine havale ediyoruz. İnşallah Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokarak, Yeşil Kalkınma Devrimi'ni gerçekleştirerek, ülkemizi bölgesinin ve dünyanın lider devleti yaparak bu kutlu mücadeleyi nihai hedefine ulaştıracağız. Ülkemizin iki asırlık demokrasi ve kalkınma mücadelesinin son 20 yılında bize bu imkanı veren, bu zaferleri yaşatan, insanlarımızın başının dik durmasını sağlayan Rabbime binlerce hamdolsun” şeklinde konuştu.

“Tarımsal destekleme bütçesini 3,2 milyar liralık ilave ile 29 milyar liraya çıkardık”

Türkiye genelinde yaşanan kar yağışı ve sonrasındaki karla mücadele çalışmalarına ilişkin açıklamada bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye son yılların en bereketli ve elbette zahmetli kışını geçiriyor. Kuraklık tehdidi altında geçen birkaç yılın ardından son haftalarda yağan kar ile hamdolsun en azından bu yıl için rahat bir nefes aldık. Kar yağışının bastırdığı ilk günlerde şehirlerarası yollarda ve şehir içlerindeki ulaşımlarda çeşitli sıkıntılar yaşandı. Karayolları ekiplerimiz şehirlerarası yolları, belediyeler kendi sorumluluk alanlarındaki yolları açık tutmak için harekete geçti. Ancak bu mücadelenin yeteri kadar etkin yürütülemediği yerlerde vatandaşlarımızdan mağduriyet yaşayanlar da oldu. Her şeye rağmen genel olarak verimli bir kış mevsimi geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Kar yağışı iye birlikte toprağın doymasını, barajların dolmasını olumlu bir gelişme olarak görüyoruz. İnşallah ülkemiz Şubat, Mart. Nisan aylarında da yeteri kadar yağış alır ve bereketli bir yılı hep birlikte yaşarız. Bu vesile ile 2022 yılında 25,8 milyar lira olarak tarımsal destekleme bütçesini 3,2 milyar liralık ilave ile 29 milyar liraya çıkardığımızın müjdesini çiftçilerimizle paylaşmak istiyorum. Özellikle hububat üreticilerimizin girdi desteklerini geçen yıla oranla yüzde 127 oranında artırdık” dedi.

“Aylık tüketimi 150 kilovattan 210 kilovata çıkartıyoruz”

Elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki artışa da değinen Erdoğan, “İran ile aramızdaki doğal gaz hattının karşı taraftaki bölümünde yaşanan arıza nedeniyle doğal gaz arzında azalma ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine her seviyede girişimde bulunarak arızanın giderilmesi çalışmalarını havaların ısındığı önümüzdeki aylara bırakılması konusunda İran ile mutabık kaldık. Böylece İran hattından doğal gaz akışını yeniden başlattık. Ayrıca Azerbaycan hattından aldığımız doğal gaz miktarını da artırdık. İlaveten çeşitli kaynaklardan temin ettiğimiz LNG alımlarını hızlandırdık. Tuz Gölü ve Silivri’deki yeraltı doğal gaz depolama tesislerini de devreye soktuk. Sanayi kuruluşlarına uygulanan kısmi enerji kesintisini önemli ölçüde azalttık, yakında tümüyle kaldırıyoruz. Bir başka önemli konu da elektrik faturalarında yaşanan artışlardır. Salgın döneminde dünyada kömür fiyatları 5 kat, doğal gaz fiyatları 10 kat artarken biz ülkemizde bunu vatandaşlarımıza yansıtmamak için yoğun gayret gösterdik. Uzunca bir süre doğal gazda yüzde 75, elektrik faturalarında yüzde 50 sübvansiyon uyguladık. Yılbaşı itibariyle enerji piyasalarında sürdürülebilirliği sağlamak için tarifelerde zorunlu düzenlemeye gitmek durumunda kaldık. Vatandaşlarımızın elektrik faturalarının iki kat, hatta üç kat arttığı yönündeki şikayetleri üzerine ilgili kurumlarımıza elektrik tarifelerinin yeniden düzenlenmesi talimatını verdik. Bu çerçevede en düşük tarifede günlük 5 kilovat olarak hesaplanan tüketim tutarını 7 kilovata, dolayısıyla aylık tüketimi de 150 kilovattan 210 kilovata çıkartıyoruz. Şubat ayında sarf edilecek elektriğin faturası vatandaşlarımız lehine yapılacak bu yeni düzenlemeye uygun şekilde gelecektir” ifadelerini kullandı.
Korona virüs salgınındaki gelişmelere de dikkat çeken Erdoğan, Omicron varyantı ile birlikte gücü azalan salgının yakında gündemden çıkacağını ümit ettiğini belirtti. Aşılarını olmayanlara aşılarını olmalarını tavsiye eden Erdoğan, istatistiki olarak vaka sayısında önemli artış olmasına rağmen hastanelerde ve yoğun bakımlarda alarm seviyesine geçilmesini gerektiren bir tablo olmadığını kaydetti. Erdoğan, “Son 10 yıldır pek çok yerde başarı ile uygulanan sosyal kaos, siyasi istikrarsızlık, ekonomik çöküntü, toplumun bölünmesi, ülkenin parçalanması senaryolarını yırtıp attığımız gibi salgının da üstesinden geldik. Milli birlik ve beraberliğimizi korumada, terörle mücadelede, sınırlarımıza yönelik tehditleri bertaraf etmede, bölgesel ve küresel meselelerde ön alıcı olmada gösterdiğimiz başarıyı salgın sürecinde bir üst aşamaya çıkardık. Değişen küresel yönetim ve ekonomi sisteminde Türkiye artık etkilenen, takip eden, dahil edilen değil, belirleyici ülkeler arasına girmiştir. İki asırlık demokrasi ve kalkınma mücadelemizde en üst lige çıkabilecek konuma geldiğimizi dost düşman herkese gösterdik. Artık geleceğe daha bir güvenle, daha bir umutla, daha bir azimle, daha bir kararlılıkla bakıyoruz” açıklamasında bulundu.

“Bu üç paketle firmalarımıza 60 milyar liralık bir kefaret limiti açıyoruz”

Kredi Garanti Fonu kefaleti ile kullandırılacak üç yeni destek paketini açıklayan Erdoğan, “Bunlardan ilki olan işletme harcamalarında kartlı ödeme desteğini KOBİ ve KOBİ dışı tüm firmaların finansmana erişimini sağlamak için hazırladık. Yatırım destek paketi kalkınma planındaki öncelikli sektörlerden başlayarak katma değeri yüksek ürünlerin üretimine yönelik çalışan firmalarımızı kapsamaktadır. İhracat destek paketi ise döviz kazandırıcı faaliyet yürüten ve ihracat potansiyeli taşıyan KOBİ’lerimize hitap etmektedir. Bu üç paketle firmalarımıza 60 milyar liralık bir kefaret limiti açıyoruz. Amacımız tedarik zincirinde sürekliliği sağlayacak, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayı destekleyecek bir ekonomik destek iklimi oluşturmaktır. Bu kapsamda alınacak kredilerin amacına uygun kullanılmasını temin etmek için bankalarımızın ve firmalarımızın gereken hassasiyeti göstereceğine inanıyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığımız fatura ve sözleşme belgelerinin takibi başta olmak üzere bu amacı sağlamaya yönelik gereken tedbirleri alacaktır. Yeni kredi paketimizin ülkemize, sektörlerimize, firmalarımıza hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

“2 bin 920 engelli vatandaşımızın kamuya yerleşimini sağlayacağız”

Engellilere yönelik bu yılın ilk memur yerleştirme atamasının 8 Şubat’ta yapılacağını belirten Erdoğan, “Bu atama ile her eğitim kademesinden toplamda 2 bin 920 engelli vatandaşımızın kamuya yerleşimini sağlayacağız. Ayrıca dezavantajlı ailelerin anaokuluna ve ana sınıfına devam eden çocuklarına yönelik yıllık 500 milyon liralık yeni bir destek paketini de hayata geçiriyoruz. Bu destek paketinin dezavantajlı ailelerimizin sayıları bir milyonu bulan çocuklarına hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

Son yıllarda yaşanan sel, yangın ve deprem gibi tabi afetlerle mücadelede Türkiye’nin örnek bir ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, hafta sonu gittiği Giresun ve Trabzon’da yaptığı açılışlar ve teslim törenlerinden bahsetti. Hava şartları ve programlarının el verdiği sürece hafta sonlarını şehirlerde vatandaşlarla kucaklaşarak geçirme kararında olduğunu belirten Erdoğan, “Biz asla biz ülkesinden bihaber, milletinden kopuk salon siyasetçilerinden olmadık, olmayacağız. İnşallah bu hafta sonu Cumartesi günü de Zonguldak’ta olacağız” dedi.

“Yerli ve milli İHA sayımızı 8’e, yangın söndürme uçaklarımızın sayısını 20’ye, helikopter sayımızı 55’e çıkartıyoruz”

Havaların ısınmasını beklemeden orman yangınları ile mücadeledeki alt yapıyı güçlendirecek adımları attıklarını söyleyen Erdoğan, “Bu çerçevede yerli ve milli insansız hava aracı sayımızı 8’e, yangın söndürme uçaklarımızın sayısını 20’ye, helikopter sayımızı 55’e çıkartıyoruz. Hava araçlarımızın her seferdeki su atma kapasitesini geçtiğimiz yıl 85 tondan 184 tona çıkartmıştık. Filomuza ekleyeceğimiz yeni hava araçları ile bu kapasiteyi 278 tona yükseltiyoruz. Yapay zeka uygulamalarını daha etkin şekilde kullanarak yangın riski ve seyrini yakından takip edecek bir sistemi de kuruyoruz. Eğitim verdiğimiz 100 bin vatandaşımızla orman yangınlarına müdahalede önemli bir gönüllü gücü oluşturuyoruz” ifadelerini kullandı.

“Son 3 yıldır ekonomide yaşadığımız dalgalanmalarla Türkiye gemisini belki biraz sarstılar ama asıl amaçlarına ulaşamadılar”

Türkiye’nin girdiği kalkınma ve büyüme sürecinde sıkıntılarla da karşılaştıklarının altını çizen Erdoğan, “Yaşadığımız sancılarımızın bir kısmı, yaşadığımız büyük dönüşümün, değişimin, seviye yükseltme iradesinin neticeleridir. Bunun yanında ülkemizin önüne kurulan tuzakları aşarken, ayağımıza takılan çelmelerin üzerinden atlarken, maruz kaldığımız saldırıları savuştururken yaşadığımız sıkıntılar da var. Bize düşen buna rağmen hedeflerimize doğru yürümeye devam etmek, buna rağmen mücadeleyi sürdürmek, buna rağmen başarmaktır. Şayet biz geçmişte nicelerinin yaptığı gibi ülkemizin ayağına takılan prangalara, sırtına yüklenen kamburlara, başına sarılan dertlere rıza gösterip sadece günü kurtarma peşinde koşsaydık belki bu kadar hücuma maruz kalmazdık. Ama bu durumda milletimizin karşısına alnı ak, başı dik, kalbi mutmain şekilde çıkarak 2023 hedeflerimizden, 2053 vizyonumuzdan söz edemezdik” şeklinde konuştu.

“Türkiye bugün bölgesinde ve dünyada yaşanan her krizde, her gelişmede, siyasi, diplomatik, askeri, istihbari olarak gözlerin döndüğü, tavrının beklendiği bir ülke ise bunu sırtını sözde müttefik, fiiliyatta köstek güçlere yaslamaya değil, kendi imkanlarına, kendi yüreğine, kendi bileğine borçludur” açıklamasında bulunan Erdoğan, bugünlere gelene kadar yaşanan sıkıntıları anlattı. Erdoğan, “Son 3 yıldır ekonomide yaşadığımız dalgalanmalarla Türkiye gemisini belki biraz sarstılar ama asıl amaçlarına ulaşamadılar. Serbest piyasa kurallarıyla, küresel ekonomi düzenlemeleriyle, ahlakla, vicdanla ilgisi olmayan her saldırıyı gereken tedbirleri alarak, savunma mekanizmalarını kurarak, sızıntıları engelleyerek bertaraf ettik. Geçtiğimiz yılın son aylarında yaşanan kur dalgalanmasının önüne de bu şekilde geçtik. Bu arada ortaya çıkan yüksek enflasyondan ve hayat pahalılığından milletimizi koruyacak adımları da birer birer atıyoruz. Asgari ücretten memur ve emekli maaşlarına kadar çalışanların gelirlerinde yaptığımız artışlar bu adımlardan biridir. Enflasyondaki belli bir döneme mahsus arzi yükselişin kamburunu maalesef bir müddet sırtımızda taşımak mecburiyetinde kalacağız. İnşallah her yeni ayın daha öncekinden iyi olduğunu göreceğimiz bir döneme girdik” dedi.

Derya Yetim

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.
Bursa Bursaspor sahasında Aliağa FK ile golsüz berabere kaldı TFF 2. Lig Kırmızı Grup 17. hafta maçında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda konuk ettiği Aliağa FK ile 0-0 berabere kaldı. TFF 2. Lig Kırmızı Grup’un 17. haftasında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda Aliağa FK’yı konuk etti. İlk yarının kapanış niteliği taşıyan karşılaşmada iki ekip te yakaladığı fırsatları değerlendiremezken, mücadele golsüz eşitlikle sona erdi. Karşılaşmaya kontrollü başlayan iki takım, ilk yarıda zaman zaman etkili ataklar geliştirdi. Bursaspor, özellikle kanatlardan bulduğu pozisyonlarla gole yaklaşsa da kaleci Ahmet Pekgöz ve Aliağa savunması kritik anlarda gole izin vermedi. İlk 45 dakika 0-0 eşitlikle tamamlandı. İkinci yarıda tempo yükseldi İkinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başlayan Bursaspor, oyunun kontrolünü ele almaya çalıştı. Yeşil-beyazlı ekip, İlhan Depe, Hamza Gür ve Musa Çağıran ile net gol pozisyonları yakaladı ancak bu fırsatları değerlendiremedi. Konuk ekip Aliağa FK da özellikle son bölümde etkili oldu. Ahmet İlhan Özek’in ortasında Harun Kavaklıdere’nin vuruşunda savunmaya çarpan top kornere giderken, mücadeledeki en net pozisyonlardan biri kaçtı. Karşılaşmanın sonuna eklenen 7 dakikalık uzatma bölümünde de skor değişmezken, mücadele 0-0 eşitlikle tamamlandı. Kadrolar Bursaspor: Anıl Atağ, Ertuğrul Ersoy, Hamza Gür, Muhammet Demir, Hakkı Türker, Alperen Babacan, Murat Akyüz, Barış Gök, Ertuğrul İdris Furat, Ali Kerim Yıldız, Ahmet Hakan Atış, Muhammet Zeki Dursun Aliağa FK: Ahmet Pekgöz, Oktay Kancı, Hasan Kılıç, Mertcan Akıkgöz, Ahmet İlhan Özek, Harun Kavaklıdere, Oğuzhan Yıldırım, Göktuğ Yılmaz, Necati Özdemir, Erhan Kartal, Yusuf Erdem Gümüş
Bursa Bursa, suyunu konuştu Bursa Kent Konseyi’nin ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ temasıyla düzenlenen 92. Olağan Genel Kurulu’nda, kentin geleceğini doğrudan etkileyen su kaynakları ve iklim değişikliği konuları tüm yönleriyle ele alındı. Bursa’da katılımcı demokrasinin yaygınlaşması adına önemli görevler üstlenen Bursa Kent Konseyi’nin 92. Olağan Genel Kurulu, ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ başlığıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri, meclislerin ve çalışma gruplarının temsilcileri ile çok sayıda gönüllü katıldı. Kent konseylerinin önemine vurgu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kent konseylerinin vatandaşlar ile resmi kurumlar arasında köprü vazifesi gördüğünü söyledi. Kent konseylerinin halkın sorunlarına duyarlılık gösterdiğini, takibini yaptığını ve sonuçlarını paylaştığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, halkın çıkarları doğrultusunda çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. "Su kaynakları azaldı" Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını belirten Başkan Mustafa Bozbey, tüm bunlara rağmen Bursa’da gerekli önlemlerin alınmadığını vurguladı. Suyun bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Geldiğimiz noktada çevremizi ve suyumuzu kirlettik. İklim krizinden dolayı da su kaynakları azaldı. Bu süreçte Bursa Ovası’nda suyu fazla tüketen işletmelere de izin verildi. Bu, geleceği iyi okumamanın sonuçlarıdır" dedi. "Bursa ovasında su seviyesi 250 metrenin altına indi" Su kesintileri yapmak zorunda kaldıkları dönemde bazı tepkiler aldıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Ama bu sayede farkındalığı başardık. Şu anda Bursalılar suyu tasarruflu kullanıyor. Kesinti yapmadan önce 510 bin metreküp civarında kullanım vardı, kesintilerin ardından 430 binlere düştü. Kesintileri kaldırdık ve hala bu seviyelerde izliyor. Bizim halkı doğru bilgilerle bilgilendirme sorumluluğumuz var. Bursa artık su şehri değil. Bursa Ovası’nda su seviyesi 250 metrenin altına indi. Bilim insanları, Bursa Ovası’nın her sene 6 santim çöktüğünü açıkladı. Bunun sebepleri araştırılmalıdır. Aralık ayının 20’si oldu ve Uludağ’da hala doğru düzgün kar yok. Gerekli tedbirleri almaya devam etmeliyiz" diye konuştu. "Günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var" Çınarcık Barajı’ndaki arıtma tesisi için çalışmaların yoğun biçimde devam ettiğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Göreve gelir gelmez çalışmaları başlattık. Bu yaz bu sıkıntının çekileceğini biliyorduk. Baypass hattı yaparak 100 bin metreküp suyu aktardık. Bunu yapmasaydık daha önceden su kesintileri yapmak zorunda kalabilirdik. Ama bizim günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var. Yaz aylarında daha da artacaktır. Artık bahçelerin işlenmiş suyla sulanmaması lazım. Tarımda yeni çözümler üretmeliyiz. Daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönelmeleri lazım. Yanlış politikalar, Bursa’nın daha vahim su sıkıntısı yaşamasına sebep olabilir" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, suyun sadece çevresel başlık olmadığını, sosyal, ekonomik ve hayati bir mesele olduğunu ifade etti. İklim krizinin etkilerinin yerel ölçekte daha görünür hale geldiğini belirten Aksoy, su politikalarının katılımcı ve bilimsel temelde yeniden ele alması gerektiğini vurguladı. Genel kurulda su kriziyle ilgili çözüm önerilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Aksoy, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların birlikte hareket etmesinin önemine değindi. Tüm paydaşlarla birlikte kent için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Aksoy, her alanda kendilerine destek veren Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından oturum bölümüne geçildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu ‘Tarımsal kuraklık, su verimliliği ve etkin sulama yöntemi’, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Katip ‘İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde su kaynakları’, BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam ‘İklim değişikliğinin Bursa ve su kaynakları üzerindeki etkisi’, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Murat Demir ‘İklim krizi ve su hakkı’ konularında sunumlar yaparak önemli bilgiler paylaştı.