POLİTİKA - 19 Ocak 2022 Çarşamba 14:56

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan muhtarlara müjde! Yeni maaşları belli oldu

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan muhtarlara müjde! Yeni maaşları belli oldu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Muhtar maaşlarının asgari ücretin altında kalmasına günlümüz razı olmadı. Yaptığımız değerlendirme sonunda muhtar maaşlarını asgari ücret seviyesine, yani 4 bin 250 liraya yükseltme kararı aldık” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde muhtarlarla bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtar maaşlarının asgari ücret seviyesine çıkartıldığı müjdesini verdi.

Mayıs 2019 tarihine kadar 35 bine yakın muhtar ile 50 ayrı toplantı gerçekleştirdiklerini, bugün de yaklaşık bin 500 muhtar ile 51. toplantıyı gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ülkemizde hiçbir cumhurbaşkanının, başbakanın, hiçbir siyasetçinin yapmadığı, başaramadığı bir rekordur. Bu buluşmaların hayırlı neticelerinden biri de h9em muhtarlarımızın hem de onlar vasıtasıyla mahallelerimizin ve vatandaşlarımızın sıkıntılarını çözüm yoluna koşmuş olmamızdır” diye konuştu.

İçişleri Bakanlığı bünyesinde Muhtarlık Bilgi Sistemi ile Muhtarlar Daire Başkanlığı kurulduğunu, muhtarların taleplerini takip etmek üzere illerde vali yardımcısı, büyükşehirlerde genel sekreter yardımcısı, diğer illerde ise başkan yardımcısı düzeyinde muhataplar belirlenmesini temin ettiklerini kaydeden Erdoğan, 19 Ekim tarihinin ise Muhtarlar Günü olarak belirlendiğinin altını çizdi. Muhtarların özlük haklarında SGK primlerinin devlet tarafından ödenmesi, maaşlarının artırılması, silah ruhsatı harcı muafiyeti başta olmak üzere pek çok önemli iyileştirmeler yaptıklarını belirten Erdoğan, muhtarlara ayrıca şu müjdeyi verdi:

“Biz hükümete geldiğimizde muhtar maaşları 97 liracıktı. Bu yılbaşı itibariyle 3 bin 392 lira seviyesine kadar çıkartmıştık. Ayrıca bin 726 lira tutarındaki SGK primlerini karşılamaya başlamıştık. Muafiyet sağladığımız silah ruhsatı harcının da 10 bin 359 lira olduğunu hatırlatmak istiyorum. Muhtar maaşlarının asgari ücretin altında kalmasına günlümüz razı olmadı. Yaptığımız değerlendirme sonunda muhtar maaşlarını asgari ücret seviyesine, yani 4 bin 250 liraya yükseltme kararı aldık. Hayata geçmesi için gereken kanuni değişikliği en kısa sürede yapacağımız yeni maaşlarının muhtarlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Lafta değil, ben icraat konuşuyorum. Bugüne kadar her sözün arkasında nasıl durduysak bundan sonra da sözlerimizin arkasında duracağımızı bu kanun değişikliği ile Cumhur İttifakı’nın bir icraatı olarak bunu da göreceksiniz.”

Muhtarlık hizmet binaları ile ilgili açıklamada bulunan Erdoğan, “Köy konağı tarzında ve mahalli mimariye uygun şekilde inşa edeceğimiz muhtarlık hizmet binaları ile ilgili proje çalışmalarını tamamladık, yerlerini önemli ölçüde belirledik, inşasına yakında başlıyoruz. Kadın muhtarlarımızın görev yaptığı yerlere öncelik vermek suretiyle muhtarlık hizmet binalarımızı güvenlik kamerası sistemleri ile donatıyoruz. Ankara’da sizler için hazırladığımız Muhtar Konukevi’ni de 19 Ekim Muhtarlar Günü’nde inşallah hizmete açıyoruz. Vilayetlerevi gibi benzerini de muhtarlarımız için yapıyoruz. Yani muhtarlarımız Ankara’ya geldiği zaman oturacağı, kalacağı bir yeri olsun istedik. İçişleri Bakanlığımız da bunun adımını atıyor. Adresi Dayalı Nüfus Kaydı Sistemini muhtarlarımızın istifadesine açarak gereken bilgilere buradan ulaşılmasını sağlıyoruz. Afetler sonrası AFAD’ın gönderdiği ayni yardımların dağıtımı ile ilgili muhtarlarımızın kullanabileceği bir sistem kuruyoruz. Görüldüğü gibi muhtarlarımıza ne söz verdiysek hepsini de yerine getirdik, getiriyoruz. Bugün de korona virüs salgını nedeniyle ara vermek zorunda kaldığımız muhtarlar toplantımızı 51. buluşmamızla yeniden başlatıyoruz. 2,5 yıllık bir aranın ardından tekrar sizlerle birlikte olmanın bahtiyarlığı içindeyim. Bu arada siz muhtarlarımıza bir teşekkür borcumuz da var. Birlikte olamadığımız süre boyunca gerek korona virüs salgınına, gerek sel ve yangın felaketlerine karşı verdiğimiz mücadelede muhtarlarımız ilk saflarda yer aldılar. Tüm muhtarlarımıza şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Devletin, ülkenin en ücra köşelerine kadar uzanan elleri olan muhtarların ne kadar önemli ve kritik işlevlere sahip olduğunu bu felaketler vesilesiyle herkesin yakından gördüğüne inanıyorum. Muhtarlar candır” ifadelerini kullandı.Muhtarların masalarda bulunan tatlıları yemediğini gören Erdoğan, esprili bir şekilde, “Bu trileçeleri niye yemediniz, Arnavut kardeşlerimizi üzeceksiniz” dedi.

Erdoğan, “Muhtarlarımız yoldaştır, muhtarlarımız omuzdaştır, sırtınızı güvenli dayayacağınız birer dağdır dağ. Sizleri özlemişiz, sizlerin de bizleri özlediğini görüyoruz. Her ne kadar aramızdaki gönül bağının derinliğini anlayamadığı için zahire bakarak bu buluşmaları taklit etmeye çalışanlar çıksa da biz muhtarlarımızla aramıza kimseyi sokmayız” diye konuştu.

“Muhtar bile olamaz” başlıklarını hatırlatan Erdoğan, “Bu ifade zihin dünyalarında muhtara biçtikleri değeri, muhtarı koydukları yeri gösteriyor. Bu manşetleri attıran tek parti faşizmi, o zihniyetin geçmişte bir gecede muhtarların mühürlerini toplatarak tüm muhtarlıkları kapatmaya teşebbüs ettiğini de biliyoruz. Bu zihniyet CHP. Bunların işi gücü mühür toplamak, mühür toplattırmaktır. Siz şimdi onların muhtar sevdalısı kesildiklerine bakmayın, ellerine fırsat geçtiğinde milli iradenin her kurumu gibi muhtarlıkların da kapısına kilit vurmaktan geri kalmazlar. Şimdi yalan yanlış konuşuyor, muhtarın yanına katip koyacakmış, sekreter koyacakmış, inanıyor musunuz bunlara? Bunların işleri güçleri palavra. Dürüst olun. Önce elinizdeki belediyelerde gelin de bizim muhtar kardeşlerimize destek verin de görelim. Geçen gün, ‘elektrik parasını almayacağız, ücretsiz elektrik vereceğiz’ dedi Şanlıurfa’da. Elinizdeki belediyelerde hadi buyurun, ücretsiz elektrik verin, elinizi tutan var mı? Böyle büyük bir yalan olur mu? Elektrik olayı belediyelerin elinde mi? Böyle bir yalan söyleyen ana muhalefetin başıdır. Dürüstlük bunların semtine uğramamış. Bu oyunlara gelmeyeceğiz. Bunların topunu üst üste koysanız bir tane muhtarımızın tırnağı bile etmez” açıklamasında bulundu.
Bir sonraki muhtarlar buluşmasını Türkiye’deki kadın muhtarlarla yapmayı planladıklarını kaydeden Erdoğan, “Sadece kadın muhtarlarımız. Şimdiden hazırlanın. Birileri niye bunu sadece kadınlarla yapıyor diyebilirler, hiç takmayın kafanıza. Biz kadınlarla verilecek mücadelenin ne kadar kutsal olduğunu iyi biliriz” dedi.

“Ülkemizi, Kandil’in ve Pennsylvania’nın ‘iktidara geliyoruz’ çemkirişlerine maruz bırakanları Allah da affetmez, millet de affetmez”

“Yaşadığımız her gelişme dünyayı gelişmiş, gelişmekte olan ve geri kalmış diye sınıflayanların bize biçtikleri kılıfın aslında ne kadar fıtratımıza, tarihimize, medeniyetimize aykırı olduğuna işaret ediyor. Geçtiğimiz 20 yılda, bilhassa da son 10 yıldır yaşadıklarımız ileride üzerinde yıllarca çalışılsa da yetmeyecek siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri dersler içeriyor” açıklamasında bulunan Erdoğan, Türkiye’nin son 20 yılda yaptığı savunma sanayi yatırımlarından bahsetti. Erdoğan, Türkiye’ye “yapamaz” diyen ülkelerin Türkiye’nin yaptığı uçakları istediğini kaydederek, “Bize sizin çapınız da, gücünüz de, aklınız da yetmez dedikleri ne varsa hepsini başarabileceğimizi gösterdik” açıklamasında bulundu.

Erdoğan, “İçimizden bir kesimin ülkemizi ve milletimizi geri bırakmak, vaktimizi ve enerjimizi heba etmek gayesiyle yazılan senaryolarda kendilerine verilen mankurtluk rolünü nasıl şahsiyetlerinin bir parçası haline getirdiklerini gördük. Tek parti faşizmini yüceltenlerin, darbeleri savunanların, millete ve milli iradenin temsilcilerine yapılan zulümlere arka çıkanların hala aynı yerde duruyor olmasının başka izahı var mı? Terör örgütlerinin payandalığına soyunarak siyasi, sosyal ve ekonomik kaos denemelerinin tetikçiliğini yaparak, ülkenin ve milletin felaketinden kendine ikbal devşirmeye çalışanların hala ortada dolaşıyor olabilmesinin başka izahı var mı? Küresel yönetim ve ekonomi sistemi, 2008 küresel finans krizi ve korona virüs salgını ile köklerinden sarsılırken hala milletimize tek vaatleri eski Türkiye olanların durumlarını başka nasıl tarif edebiliriz? Ülkemizin bağımsızlığının alametleri olan 81 ilimize yayılan dev projelerden savunma sanayi ürünlerimize, dış politikadaki onurlu duruşumuzdan yatırım, üretim, istihdam, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme odaklı ekonomi programımıza kadar her şeye karşı çıkanları başka nasıl isimlendireceğiz? Bizim 20 yıllık hükümetlerimiz dönemlerinde eser ve hizmet siyasetiyle hem geçmişin eksiklerini tamamlarken hem geleceğin büyük ve güçlü Türkiye’sini inşa ederken her günümüz, her anımız bu habis zihniyetle mücadele ile geçti” dedi.

Eğitimde, sağlıkta, güvenlikte, adalette, ulaştırmada yapılan yatırımları hatırlatan Erdoğan, “Bunlar durup dururken olmadı, bu iş akıl işi. Türkiye bir devrim, dünyada bir değişim yaşayan ülke. ‘Bütün bunlar nasıl yapılıyor’ diye soruyorlar. Biz de yap-işlet-devret ile yapıyoruz diyoruz. Bay Kemal diyor ki ‘bu nedir?’ Kolay değil, öğreneceksin, işin içine girmeden olmaz. Arkadaşlarımız anlatıyor ama anlamıyorlar. Basmıyor. SGK’nın başında değil miydi bu? Rahmetli Savaş Ay anlatmıştı. SGK’yı batıran şahıstır bu. Rezil etti kurumu. Bu hastanelerde rehin alınan ölülerimiz vardı. Ölüleri rehin aldılar, bırakmadılar. Hamdolsun şimdi böyle bir şey söz konusu değil. Sanayide verdiğimiz destekler, kurduğumuz alt yapılar, teşvik ettiğimiz ihracat sayesinde ülkemizi dünyanın önde gelen üretim merkezlerinden biri haline getirmeyi bunlara rağmen başardık. Savunmada, göreve geldiğimizde yerlilik yüzde 20’ydi, şimdi yüzde 80’e ulaştık. Bu teröristlerle nasıl baş edeceksin? Bu imkanların olursa edersin. Bunlar yerli tüfek dahi yapamıyordu, biz bunların hepsini yapıyoruz. 15 Temmuz sonrası yeniden yapılandırdığımız kahraman ordumuzla Türkiye’yi istiklaline ve istikbaline güvenle bakabilen bir ülke haline bunlara rağmen getirdik. Ekonomimizde 85 yıldır ayaklarımızda duran prangaları kırarak, boyunduruklardan kurtularak, ülkemizi dünyanın ilk 10 ülkesi arasına sokma hedefimize doğru bunlara rağmen gidiyoruz. Türkiye’de 20 yıldır verdiğimiz kavga ile 2 asırlık demokrasi ve kalkınma mücadelesini başarıya ulaştırmaya en yakın olduğumuz seviyedeyiz. Bugün ülke olarak öyle kritik bir noktadayız ki, ya bu mücadeleyi başararak evlatlarımıza gururla teslim edeceğimiz bir 2053 vizyonu miras bırakacağız ya da güvenlikten sanayiye her alanda birikimlerimizi tehlikeye atarak yeniden istikrarsızlık batağına sürükleneceğiz. Ülkemizi bir grup kifayetsiz muhterisin kendi kısır çıkarları uğruna Kandil’in ve Pennsylvania’nın ‘iktidara geliyoruz’ çemkirişlerine maruz bırakanları Allah da affetmez, millet de affetmez. Milletçe 2023’de böyle hayati bir tercihte bulunacağız” dedi.

Asgari ücretten memur ve emekli maaşlarına kadar insanları fahiş fiyat altında ezdirmeyecek düzenlemelere gittiklerini belirten Erdoğan, “Ocak ayı itibarıyla herkes bu artışların somut yansımalarını gelirinde ve hayatında görmeye başlayacaktır. Kurun istikrar kazanmasıyla artık kimse bu bahaneyle abuk sabuk fiyatlandırma peşinde koşamayacak. Bankalardaki hesaplarını kur korumalı mevduata dönüştürenlerin sayısı her gün artıyor. Artık piyasalarda bir daha dengesiz döviz talebinden kaynaklanan bir dalgalanmanın yaşanmayacağını düşünüyoruz. Ülkeyi sıkıntıya sokma pahasına türlü yollara tevessül edenlerin de açgözlülüklerinin bedelini ödeyeceklerini hatırlatmak isterim. Tıpkı kur gibi enflasyonun üzerindeki köpüğü de kısa bir sürede alacağımıza inanıyorum. Böylece çalışanlarımızın ve emeklilerimizin gelirlerinde yaptığımız artışlar çok daha anlamlı hale gelecektir” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, konuşmasının sonunda ekonomiye yönelik şu ifadeleri kullandı:

“Dünyada küresel üretim ve ticaretin merkezi değişirken Türkiye en güçlü alternatif olarak öne çıkıyor. Sanayide mevcut fabrikalar tam kapasite harıl harıl çalışırken sürekli yeni yatırımlar yapılıyor. İstihdamda salgın öncesinin bile üzerine çıkarak 30 milyon sınırına dayandık. Dış ticaretimiz 225 milyar dolardan fazlası ihracat olmak üzere 500 milyar dolara ulaştı. Turizmde Akdeniz’deki tüm rakiplerimizi geçtiğimiz bereketli bir sezonu geride bıraktık, çok daha kazançlı olacağına inandığımız yeni sezona hazırlanıyoruz. Salgının yol açtığı belirsizlik arttıkça Türkiye’nin önündeki fırsatlar birer birer kazanca dönüşmeyi sürdürüyor. Tüm dünya; kimi takdirle, kimi endişeyle, kimi nefretle de olsa Türkiye’nin adımlarını yakından takip ediyor. Deve kuşu gibi kafasını kuma saplayıp kalmayan ülkemizin, bölgesinde ve ötesinde sahip olduğu imkanları, gücü ve potansiyeli hakkı ile teslim zeden herkes bu gerçekleri kavrıyor, görüyor, biliyor. Sıkıntılarımız bunların yanında umutlu olmak için çok sebeplerimiz var. Ekonomide bizi hedeflerimize adım adım yaklaştıran programımızın bizi nereden nereye taşıdığını yaz aylarına doğru hep birlikte çok daha iyi göreceğiz.”

Derya Yetim - Hülya Keklik
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Uluslararası Urla Enginar Festivali başladı Uluslararası Urla Enginar Festivali, 10’uncu kez misafirlerini ağırlamaya başladı. Kortej yürüyüşü ve resmi törenle açılan festivalde konuşan Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, “Bu festival bir Urla hikayesidir. Bu hikayeyi çiftçilerimiz, aşçılarımız yazdılar” dedi. Bu yıl 10’uncusu düzenlenen Uluslararası Urla Enginar Festivali kortej yürüyüşü ve açılış töreniyle ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. Üç gün boyunca renkli ve coşkulu programlarla devam edecek olan festival pazar günü sona erecek. Festivalin ilk gününde Urla Jandarma Kavşağından Cumhuriyet Meydanına doğru yapılan kortej yürüyüşü ve törene İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, CHP Genel Başkan Yardımcıları Deniz Yücel ve Gülşah Deniz Atalar, Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, Urla Kaymakamı Mustafa Gözlet, milletvekilleri, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, oda başkanları, çiftçiler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Urla Jandarma Kavşağından Cumhuriyet Meydanına kadar kalabalık bir kortejle belediye binasına kadar yürüyen grup ardından korteje katılan çiftçileri, üreticileri ve STK’ların geçişini izleyerek selamladı. Kortej geçişinin ardından resmi açılış törenine geçildi. Festivalin açılışında konuşan Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, festivalin tüm Urlalıların emeği olduğuna dikkat çekerek, "Enginarın hikayesini bugün yeniden daha güçlü ve daha lezzetli yazmanın heyecanını yazıyoruz. Bu festival bir Urla hikayesidir. Bu hikayeyi çiftçilerimiz, aşçılarımız yazdılar. Bu festivalde Ahmet amcanın Fatma teyzenin alın teriyle topladığı ürünlerin tadına bakacaksınız. Birbirinden farklı lezzetlerle buluşacaksınız. Bu festivalde stantları başında 100’den fazla enginar üreticimiz sizleri ağırlayacak. Urla’da toplam bin 900 ton enginar üretiliyor” diye konuştu. "Toprağımız üreticide kalsın" Festivalin temel amacının üretimde kalkınma olduğunun altını çizen Balkan, “Bu festival bizlere atalarımızın mirası. Asıl amacımızın, alacağı ile vereceğini denk getirmeye çalışan esnafımızın yüzünü güldürmek için olduğunu bilmeliyiz. Bu festivalin asıl amacının; üreticimizin alın teriyle okuttuğu çocukları için olduğunu bilmeliyiz. Bu festivalin asıl amacının; topraktan sofranıza aracısız sağlıklı ürünler götürecek olan sizler için olduğunu bilmeliyiz. Bu bereketli topraklar bizlere asırlardır Yarımadaya özgü çok özel tarım ürünleri armağan ediyor. Enginarımız, kınalı bamyamız, susuz kavunumuz, çileğimiz, kuşkonmazımız, üzümümüz, otlarımız, hurma zeytinimiz ve çok daha fazlası Bu coğrafya bize çok cömert davranıyor. bizim görevimiz de bu coğrafyaya ve tarım arazilerimize sahip çıkarak gelecek nesillere bırakmaktır. Biz istiyoruz ki, bizim toprağımız üreticide kalsın. Tarım arazilerimizi korumak, sürdürülebilir kırsal kalkınma politikaları geliştirip, pazar payımızı büyütmek en büyük hedeflerimizden biri. Amacımız katma değeri yüksek pazar payı olan ürünler yetiştirmek. Bizim amacımız, enginar gibi anlatacağımız yeni hikayeler yazmak. Bugüne kadar yanlış tarım politikaları yüzünden toprağına küsen çiftçimizin ekonomisine can suyu sağlamak boynumuzun borcu. Ülke kalkınması yerelden başlar diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan giderek kooperatiflerimizi desteklemek bizim boynumuzun borcudur. Ülkemizi kalkındıracak politikanın üretim politikası aşikarken bizler ürünlerimizi ithal etmek yerine kendimiz yetiştireceğiz” dedi. "Selçuk Başkanımızı tebrik ediyorum" İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ise Urla’nın kayyumdan alındığına dikkat çekerek başladığı konuşmasında şunları söyledi: "Bizler kısa bir süre önce İzmir’imize hizmet etmeye talip olduk bunu yaparken en önemli amaçlarımızdan biri kentimizi bir demokrasi kenti yapmaktı. Binaların depreme dayanıklılığı nasıl sağlam bir temel üzerine inşa edilmesine bağlıysa bizim de belediyeler olarak alacağımız yol demokrasi zeminine bağlıdır. Selçuk Başkanımızı tebrik ediyorum. Bizler de Büyükşehir Belediyesi olarak tüm çalışanlarımızla birlikte İzmir’in tüm ilçelerinin yanında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. "Urla dayanışma ile kalkınmaya devam edecek" Festivalin Urla ekonomisine olan katkısına da değinen Başkan Tugay, “Güzel İzmir’imize hizmete talip olduğumuzda temel hedeflerimizden biri İzmir’i kalkınmada örnek bir kent yapmaktı. Bu hedefe kültürel, sosyal, güvenlik ve ekonomik boyutlarıyla bir bütün olarak ulaşabiliriz. Urla’ya baktığımızda şunu görüyoruz. Uzun yıllardır uygulanan yanlış politikalar sonucu çiftçimiz artık toprağını ekip biçmekte zorlanmaktadır. En temel gıdalarımız bile ithal ediliyor. Ama şartlar ne kadar zor olursa olsun bu zor şartlara rağmen Uluslararası Urla Enginar Festivali bugün 10 yaşında. Üretiyorlar. O ürünler ehil ellerde inanılmaz lezzetlere dönüşüyorlar. Festival, Urla’nın tanınırlığını uluslararası boyutta artırıyor. Şehrimizin turizm hacmi artıyor, satış kapasitesi artıyor. Urlalı esnafımızın yüzü gülüyor. Urla bir dayanışma içinde kalkınmaya devam edecek. Şaha kalkmada İzmir’in öncü ilçelerinden biri olacak. Sorunlarımızı biliyoruz. İzmir’in parlayan yıldızı Urla için çalışmalar yapıyoruz. Bugüne kadar yarım kalan her işi tamamlamakta kararlıyız” şeklinde konuştu. Urla Ziraat Odası Başkanı Muharrem Uslucan da zorlu ekonomik şartlara rağmen üretime devam eden çiftçilerin ülkede umudun artmasına katkı sağladığını belirtti.
Çanakkale Çanakkale’de kök hücre dolandırıcılığından tutuklanan 2’si doktor 5 sanığın yargılanmasına başlandı Çanakkale’de 60’tan fazla hastayı, kök hücre uygulamasında kullanılan ve piyasa değeri 200 lira olan kitleri 20 bin ila 100 bin liradan satarak dolandırdıkları iddiasıyla tutuklanan 2’si doktor 5 sanığın Çanakkale 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına başlandı. Çanakkale’de 5 Şubat tarihinde meydana gelen olayda, İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince yapılan teknik takip sonucunda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Hastanesi’nde (ÇOMÜ) Ortopedi ve Travmatoloji bölümünde tedavi gören 60 hastaya, piyasadan 200 liraya temin edilen kök hücre uygulamasında kullanılan kitlerin 20 bin ila 100 bin lira arasında satıldığı tespit edildi. Bunun üzerine düzenlenen operasyonda, Prof. Dr. H.Y.E., Doç. Dr. T.K., medikal firma sahibi Ö.Ç, firma çalışanları B.C.T. ve Y.C.İ. gözaltına alındı. Polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden Ö.Ç., B.C.T. ve Y.C.İ. ’dolandırıcılık’ ve ’icbar suretiyle irtikap’ suçuna yardımdan tutuklanırken, Prof. Dr. H.Y.E. ile Doç. Dr. T.K. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Daha sonra savcılığın itirazının ardından Prof. Dr. H.Y.E. ile Doç. Dr. T.K. yeninden tutuklandı. Soruşturmanın tamamlanmasının ardından iddianame hazırlandı. İddianamede, Ömer Ç, Bilgecan T. ve Yunus Can İ’nin ‘nitelikli dolandırıcılık’ ve ‘icbar suretiyle irtikaba yardım’, Hüseyin Yener E. ve Tolgahan K’nin ise ‘zincirleme şekilde icbar suretiyle irtikap’ suçundan 20’şer yıla kadar hapsi istendi. Tutuklu sanıkların yargılanmasına bugün 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Ömer Ç., Bilgecan T., Yunus Can İ., Hüseyin Yener E. ve Tolgahan K. hazır bulunurken, olaydan etkilenen 60’a yakın hasta ve yakını katıldı. Sanık Hüseyin Yener E., savunmasında, kendisinin 24 yıllık hekim olduğunu belirterek, üzerine atılı hiçbir suçlamayı kabul etmedi. Hüseyin Yener E., "Kök hücre tedavisi bir ameliyat değil ek işlemdir. Ben anestezi altında yapmayı tercih ediyorum. Bu yaptığım işlemden fakültenin haberi yoktu. Üniversite SGK ödemesi almadığı için kamu zararı oluşmaması adına yapılan bu işlemleri not almadık. Ameliyat öncesi raporlarda kök hücre tedavisinin nasıl yapılacağını belirttim. Hastalara da bunu belirttik. Ameliyatlara ek olarak bu işlemleri yapıyorduk. Kitler hastanede satılmıyor. 3 yıldır Çanakkale’de çalışıyorum. Bu kiti getirecek firma Çanakkale’de yoktu. Sağlık Bakanlığından onaylı, ameliyata girme yetkisi olan firmalarla çalışılabiliyordu. Bu yüzden bu firmayla çalıştık. Kök hücreden her hangi bir kazancım yok. Firma çalışanları ve firma sahibinin iddialarını red ediyorum. Hastalarla maddi konularda konuşmadım. Konuşmayı da tercih etmiyorum. Fiyatları firma belirliyordu. Ben hiç bir hastaya fiyat söylemedim. Hastalara benim fiyat verdiği şeklindeki beyanları kabul etmiyorum” dedi. Sanık Tolgahan K. 3 yıldır ÇOMÜ’de görev yaptığını söyledi. Kendisine gelen hastalara tek bir medikal firma önermediğini belirten Tolgahan K., “Hastalar bana doğal olarak soruyordu. Nasıl ve nerden temin edebilecekleri konusunda. Bende kendilerine birden fazla firma öneriyordum. İnternetten araştırmaları gerektiğini söylüyordum. Kimseye fiyat vermedim ancak hastalardan ve firma sahiplerinden duyduğum kadarıyla aralıklı bir fiyat söyleyebiliyordum. Ben firma sahibinin iddialarını kabul etmiyorum. Kendileri bana iftira attı. Benim paraya ihtiyacım yok. Maddi durumum iyi. Ailemin durumu iyi. Böyle bir şey için kariyerimi riske atmam, itibarımı zedelemem” diye konuştu. Firma sahibi Ömer Ç. ise sektörde 19 yıldır faaliyette bulunduğunu söyledi. Resmi ve özel hastanelere ameliyat malzemesi temini sağladıklarını kaydeden Ömer Ç., "Doktorların talebi üzerine ilgili kök hücre kitini buldum. Fiyat belirledim. İthal olarak ilk etapta bin 500 liraya sonra da yerli olarak 600 liraya buldum. Bunun fiyatı ithal ve yerli olmak üzere değişiyor. Doktorlar daha sonra aldığım ürünleri uygun gördüler. Hastalar kabul ve uygun görürse temin edebileceğimi söyledi. Böylece kitler kullanılmaya başlandı. Tolgahan hoca bana hastalar size ulaşırsa benim dediğin fiyatı uygulayacaksınız dedi. Biz bu fiyatın içinden belirlediğimiz ücreti alıyorduk. Burada hastalar parayı elden veriyordu ya da bankaya yatırıyordu. Bizde parayı çekip elden doktorlara veriyorduk. Tolgahan beyin tavsiyesi üzerine Hüseyin bey bizi çağırdı. Özel ameliyatlar için kök hücre tedavisi uygulayacağını söyledi. Hüseyin beyle de çalışmaya böyle başladık. Hastalarının özel olduğu için ücreti kendisinin belirleyeceğini söyledi. Bununla ilgili telefonda yazışmalarımız var. Ben 19 yıllık sektör tecrübemde hiç böyle bir durumla karşılaşmadım. Biz hocaları amirlerimiz gibi gördüğümüz için bunun yasal olduğunu düşünerek bu işi yaptık. Bana ’senlik bir durum yok, hastalar bizim hastalarımız’ dediler. Bana atılı suçlamaları kabul etmiyorum" şeklinde konuştu. Firma çalışanlarından Yunus Can İ. ise firma sahibi Ömer Ç’nin talimatları doğrultusunda hareket ettiğini belirterek, Çanakkale’deki bir banka şubesinden bu şekilde hesap açtığını ifade etti. Yunus Can İ., "Hastalar kitlerin ücretlerini nakit veriyorlardı ya da banka hesabına yatırıyorlardı. Doktorlara para vereceğim zaman para havale ile gönderildiyse bankadan çekip öyle veriyordum. Eğer elden aldıysam direkt götürüp elden teslim ediyordum. Paraya verdikten sonra kalan parayı firma sahibi Ömer beye veriyordum. Ben iki doktora da para verdim. Paraları siyah bir el çantasına koyuyordum. Ödemeleri Ömer beyin söylediği tarihlerde veriyordum. Ben hastalarla pazarlık yapmadım. Doktorların pazarlık yaptığını görmedim. Kitlerin hazırlanmasında bende sağlıkçı olduğum için ameliyatlarda aktif olarak bulunuyordum. Ameliyatlarda kullanılmayan kit olmadı” dedi. Diğer şirket çalışan Bilgecan T. savunmasında söz konusu işlemlerde paranın kendi hesabına yatmasından dolayı tedirgin olduğunu aktararak, geçen yıl Şubat ayında firmadan istifa dilekçesini yazdığını belirtip, “Firma sahibi 45 gün ihbar sürem boyunca çalışmamı istedi. Bu süre sonunda arabanın anahtarlarını teslim etmek için odasına girdim. Bana, eleman yetersizliği nedeniyle bir süre daha devam etmemi söyledi. Bende bir süre daha çalışmaya devam ettim. Benimde Çanakkale’deki bankadan hesap açmamın nedeni işlemlerin hızlı yapılması ve bankanın daha az komisyon kesmesi. Tolgahan hoca hastalara fiyatı kendi veriyordu. Hüseyin hoca ise Ömer bey ile görüşüp fiyatları buna göre belirliyordu. Her iki hocaya da elden para teslim ettim. Ameliyatlara bende giriyordum. Kök hücre uygulanmayan hasta olmadığını görmedim” diye konuştu. Sanıkların ardından müştekilerin ifadeleri dinlendi. Mahkeme heyeti, sanıkların yurt dışı çıkış yasağıyla tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesine karar verirken, mahkeme heyeti davayı ileri bir tarihe erteledi.
Aydın Kuşadası’nda UNESCO onaylı eğitim programı MUNACS’24 başladı Aydın’ın Kuşadası ilçesinde, öğrencilerin gerçek bir Birleşmiş Milletler (UN) delegesi gibi giyinip, fikir alışverişinde bulundukları eğitim programı olan MUNACS 24 başladı. Üç gün sürecek olan programda 22 farklı okuldan yerli ve yabancı 200 öğrencinin yanı sıra öğretmen ve akademisyenler de yer alıyor. Kuşadası’nda Amerikan Kültür Kolejleri Genel Merkezi ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun desteğiyle 5 yıldızlı bir otelde düzenlenen eğitim programı MUNACS 24 başladı. ‘Dünya için Yapay Zeka: Etik ve Sürdürülebilirliği Yenilikçi Yaklaşımlarla Geliştirme’ ana temasıyla gerçekleştirilen etkinliğe ortaokul ve lise dengi okullardan 200’den fazla yerli ve yabancı öğrenci katılıyor. Üç gün sürecek etkinlikte öğrenciler ülke delegeleri olarak katılacakları konferanslarda, Birleşmiş Milletlerdeki komisyonları temsil eden çeşitli komitelerde yer alacaklar. Komitelerde görev alacak öğrenci delegeler, yapay zekanın etik ve sürdürülebilirlik boyutlarını temsil ettikleri ülkeler olarak ele alacaklar. Delegeler, günümüzün en önemli küresel sorunlarından biri olan yapay zekanın insanlık için sunduğu fırsatları ve riskleri tartışacak, yenilikçi çözümler üretecek ve uluslararası iş birliğinin önemini kavrayacaklar. Bu sayede öğrenciler, uluslararası ilişkiler, diplomasi ve küresel sorunlar hakkında bilgi edinirken, problem çözme, eleştirel düşünme ve iletişim becerilerini de geliştirme imkanı bulacaklar. “Öğrencilerimizi yapay zekanın yer aldığı dünyaya hazırlıyoruz” Teknolojinin hızla ilerlediği dünyada yapay zeka eğitimine dikkat çeken Amerikan Kültür Kolejleri Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Yaraş, “Bu yıl konferansımızın ana konusu yapay zeka. Hızla değişen dünyada yapay zeka giderek hayatlarımızda yer ediyor. Öğrencilerimizi yapay zekanın yer aldığı bir dünyaya hazırlamak için konferansımızı gerçekleştiriyoruz. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun desteğiyle gerçekleştirdiğimiz bu konferansın sonuç bildirgelerinin de, ülkemiz ve dünya çapında büyük ilgi göreceğine inanıyoruz” dedi. “Diplomasi açısından çok önemli bir konferans” UNESCO Türkiye Eğitim Komitesi Başkan Vekili Prof. Dr. Mustafa Sever ise, “Çocuklarımızın her açıdan geleceğe hazırlanması bizler için çok önemli. Ayrıca bu konferansın diplomatik yönü de büyük önem taşıyor. Burada farklı komiteleri temsil ederken diplomasi dilini de öğreniyorlar. Farklı ülkeleri, farklı kültürleri tanıma imkanı buluyorlar. Çocuklarımız üç gün boyunca, çağımızın en önemli ürünü yapay zekayı etik ve sürdürülebilirlik kavramları çevresinde tartışma imkanı bulacaklar” diye konuştu. MUNACS 24’ün amacı MUNACS 24’ün, yapay zekanın etik ve sürdürülebilirlik boyutlarını ele almak. Türkiye’nin her bölgesinden ve farklı ülkelerden katılım sağlayacak öğrencilerin bir araya gelerek küresel sorunlara çözüm bulmak için işbirliği yapmalarını sağlamayı da amaçlayan programda, öğrencilerin uluslararası ilişkiler, diplomasi ve küresel sorunlar hakkında bilgi edinmelerini sağlamak amaçlanıyor. Bunun yanında programda problem çözme, eleştirel düşünme ve iletişim becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak gibi amaçları bulunuyor. Konferansın ardından yazılacak sonuç bildirgesinin ise Paris’e gönderilerek Unesco Milli Komisyonu’na iletileceği belirtildi.