POLİTİKA - 23 Şubat 2021 Salı 16:04

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan öğretmen adaylarına müjde

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan öğretmen adaylarına müjde

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “ Önümüzdeki aylarda 20 bin öğretmenin daha atamasını yapacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara Valiliği Eğitim Tesisleri Toplu Açılış Töreni’ne katıldı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışı yapılan eğitim öğretim tesislerinin tüm öğretmen ve öğrencilere hayırlı olmasını diledi.

Tek bir açılış töreniyle 326 eğitim öğretim tesisini Ankaralıların hizmetine sunduklarını belirten Erdoğan, “Bu eğitim öğretim tesisleri arasında; anaokulundan ilk ve ortaokula, güzel sanatlar lisesinden imam hatip lisesine, halk eğitim merkezinden bilim ve sanat merkezine kadar her türlü kurum mevcut. Bu okullarımızın bir kısmı yeni ihtiyaçlara göre sıfırdan inşa edilirken bir kısmı da ömrünü tamamladığı için yıkılarak yeniden yapıldı. Depreme dayanıksız olduğu tespit edilen toplam bin 116 derslikli 88 okulumuzu yıkarak yerlerine 2 bin 593 derslikli yeni okullar yaptık. Bugün ki hizmete aldığımız 7 bin 541 yeni derslikle Ankara’daki toplam derslik sayımızı 49 bin 700’e ulaştırıyoruz. Açılışını yaptığımız yatırımlarla birlikte 184 okulumuz daha Ankara’da tekli eğitime geçecektir. Böylece şehrimizde tekli eğitim öğretim yapan okullarımızın oranı yüzde 95’e yükselecektir. Halihazırda yatırım süreçleri süren okullarımızın da hizmete girmesiyle bu oranı yüzde yüze çıkaracağız. Bu şekilde Başkentimizde ikili eğitim öğretim meselesini tamamen kaldırarak eğitim öğretim ile ilgili hedeflerimizde bir eşiği daha aşacağız” ifadelerini kullandı.

Milletin iradesiyle Türkiye’yi yönetme vazifesini üstlendiklerinde Türkiye’yi 4 temel sütun üzerinde yükselteceklerinin sözünü verdiklerini hatırlatan Erdoğan, “Şöyle geriye dönük bir muhasebe yaptığımızda sadece bu 4 alanda değil, savunmadan ulaştırmaya, ticaretten dış politikaya, enerjiye her alanda milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirdiğimizin iftiharı içerisindeyiz” dedi.

Bütçede aslan payı eğitim öğretimin

Son 18 yılda hazırlanan tüm bütçelerde aslan payını eğitim öğretime ayırdıklarının altını çizen Erdoğan, şu bilgileri verdi:

“2002 yılında milli eğitim bütçesi 7.5 milyar lira iken 2021 yılında bu rakam 147 milyar liraya yükseldi. Yüksek öğrenimi dahil ettiğimizde eğitim öğretim bütçemiz 211 milyar lirayı aşıyor. 18 yıl önce resmi özel dahil okul ve kurum sayımız 50 bin 877 iken bugün bu sayı 87 bin 640’a çıktı. Ülkemiz genelindeki derslik sayısını da 343 binden 600 bine taşıdık.”

Öğretmen adaylarına müjde
Kadro tahsislerinde de en büyük payı eğitim öğretime ayırdıklarını vurgulayan Erdoğan, 2002 yılından bugüne kadar toplam 693 bin öğretmenin atamasını gerçekleştirdiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmen adaylarına da bir müjde verdi. Erdoğan, önümüzdeki aylarda 20 bin öğretmenin daha atamasını yapacaklarını kaydetti.

“Eğitimde bakış açısını da yeniledik”

Erdoğan, eğitimde sadece altyapıyı geliştirmekle kalmadıklarını, bakış açısını da yenilediklerini belirterek, “Bizden önce maalesef Türk eğitim öğretim sistemi öğrencilerin yeteneklerini keşfetmekten ziyade onları formatlamak üzerine kuruluydu. Kılık kıyafetten müfredata kadar hemen her alanda vesayetçi tek tipçi zihniyetin renkleri hakimdi. Yeni öğretmenlerle kadrolarımızı yenilerken eğitim öğretim sistemimizi de bu jakoben bakış açısının tasallutundan kurtarmaya çalıştık. 28 Şubat ürünü 8 yıllık kesintisiz eğitim öğretim dayatmasına son vererek 4+4+4 ile eğitim öğretimi kademelere bölüp zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarttık. Ortaokullarda lise eğitimini destekleyecek şekilde öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlere göre seçmeli dersler oluşturduk. Öğrencilerimiz oldukça geniş bir yelpazede ilgi alanları ve kabiliyetlerine göre seçmeli dersler alabiliyor. Ülkemizde bir dönem gizli saklı yürütülen Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi eğitimini tüm öğrencilerimiz için erişilebilir hale getirdik. Üniversiteye girişteki okul katkı puanlarını, katsayı farklılıklarını, yıllarca marjinal örgütler tarafındın istismar edilen üniversite harçlarını biz kaldırdık. Böylece eğitim öğretim sistemimizin tüm gücünü ve enerjisini başka şeyler yerine sadece çocuklarımızın gelişimine odaklamasını temin etmenin gayreti içinde olduk” açıklamasını yaptı.

“Utanç tablolarına biz son verdik”

Gençlik yıllarında Türkiye’nin yasakların, yoklukların, korkuların, kuyrukların ülkesi olduğuna dikkat çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Eskilerin deyimiyle bu ülke delikli kuruşa muhtaç olduğu kötü günler yaşadı. Eğitim hayatımız 80-90 kişilik sınıflarda, şimdiki gibi böyle 20-25-30 kişilik sınıflar değil, hatta hatta öyle okullarımız vardı ki 100-120 kişilik sınıflar vardı. Boyası badanası olmayan derme çatma okul binalarında hayatımızı geçirdik. Aynı sırada en az 3 öğrencinin oturduğu sınıflarda kara tahtanın önünde tebeşir tozları içinde ders işlemeye çalışırdık. Yaşıtlarımızın çoğu ya abisinin, ablasının kitabıyla ya da komşusundan ödünç alınan ders kitaplarıyla okulunu bitirmiştir. Şimdi ise biz kuşe kağıtta kitapları sıraların üzerine koyuyor ve öğrencilerimize teslim ediyoruz. Taşradaki okulların durumu o zamanlar çok daha vahimdi. Çoğu zaman birkaç sınıfın bir arada eğitim öğretim gördüğü köy okullarında öğrenciler ısınmak için yanlarında çantalarıyla beraber yakacakta getirirdi. Servis diye bir hizmet olmadığı için okuluna kadar karda kışta saatlerce yürümek zorunda kalan öğrenciler vardı. Benim mesela okuluma yarım saatte giderdim. Kütüphane, laboratuvar, spor salonu gibi imkanlar ise büyükşehirlerdeki okullarda bile lüks kabul ediliyordu. Örneğin bizim okulumuzun öyle spor salonu falan yoktu. Çok basık, sıçradığın zaman başının değeceği şekilde beden eğitimi dersini yaptığımız bir bölüm vardı. Ama şimdi ısrarla diyoruz ki, okulumuzu inşa ederken spor salonlarımızı yapacağız. Hatta daha da ileri gidiyoruz, tribün de yapacağız. Bunlar birçok okulumuzda yapılıyor. 18 yılda eğitim öğretime yaptığımız devasa yatırımlarla ülkemize ve milletimize yakışmayan o utanç tablolarına biz son verdik. Lider ülke Türkiye idealimize uygun şekilde eğitim öğretim altyapımızı tamamen yeniledik. Bugün artık öğrencilerimiz ders kitaplarını nereden ne zaman bulacağız diye endişelenmiyor. İlk ders zilinin çalmasıyla tüm okul kitapları sıralarında kendilerini bekliyor. Köylerdeki 667 bin evladımız okullarına saatlerce yürüyerek değil, kapısının önüne kadar gelen servis araçlarına binerek okuluna gidiyor. Okula gidemeyen öğrencilerimize verdiğimiz desteklerle, burslarla, kredilerle onların eğitim öğretim özlemlerini, okul hasretlerini sona erdiriyoruz. Büyükşehirlerden ilçelerimize kadar tüm okullarımıza bir kütüphane kazandırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Laboratuvar noktasında da aynen çalışıyoruz. Ülke genelindeki toplam 29 bin adet kütüphanemizle, 2 bin 750 dijital kütüphanemizle öğrencilerimize hizmet sunuyoruz. Spor salonundan mescidine, laboratuvarından atölyelerine kadar ihtiyaç duyulan her şeyin olduğu okullarımızın sayısı giderek artıyor. Kara tahtalar yerini etkileşimli tahtalara, 90 kişilik sınıflar yerine en fazla 25-30 kişinin bulunduğu sınıflara bırakıyor. Aynı anda birkaç sınıfın birden eğitim gördüğü okul manzaraları artık tamamen tarihe kavuştu.”

“Birçok ülke Türkiye’nin eğitim öğretim imkanlarını örnek alıyor”

Türkiye’nin son 18 yılda eğitim öğretim altyapısını dünyada en hızlı geliştiren, en hızlı yenileyen ülkelerin başında geldiğine dikkat çeken Erdoğan, “Daha önce biz başka ülkelerin eğitim öğretim şartlarına gıpta ile bakarken şimdi birçok ülke bizim eğitim öğretim imkanlarını örnek alıyor” dedi.

“Değişime direnmek yel değirmenlerine meydan okumaktan farksızdır”

Hayatın her alanında olduğu gibi eğitimde de ihtiyaçların, taleplerin, beklenti ve yönelimlerin zamanla değiştiğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“20 yıl öncesinin Türkiye’si nasıl bugünden farklı ise 20 yıl sonrasının Türkiye’si de bugünden farklı olacaktır. Zamana karşı durmak ve değişime direnmek yel değirmenlerine meydan okumaktan farksızdır. Buraya nereden, hangi şartlardan geldiğimizi unutmayacağız. Anne ve babalarımızın bugün bize gayet tabi gelen imkanlar için neler çektiğini, ne tür bedelleri ödediğini de aklımızdan çıkarmayacağız. Geçmişten ders alarak ama geçmişe de takılıp kalmadan geleceğe yürümemiz gerekiyor. Eğitim başta olmak üzere politikalarımızı belirlerken maziden atiye uzanan geniş bir vizyonla hareket etmeliyiz.”

“Rehavete kapılamayız”

Korona virüs salgını ile beraber eğitim öğretimde dijitalleşmenin hiç olmadığı kadar öne çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir tarafta kaybederken öbür taraftan da bana göre dijitalleşme ile çok farklı bir mesafeyi aldık. Zamanında teknolojiye, iletişim altyapısına yatırım yapan ülkeler salgın sürecini diğer ülkelere nazaran daha kolay atlatıyor. Türkiye olarak işte en son dünya sağlık örgütü bir açıklama yaptı, 2022’nin başında korona virüsün, inşallah bu salgının sona ereceği müjdelerini veriyor. İnşallah dedikleri gibi olur. Biz buna da hazırlığımızı yapmamız lazım ama rehavete kapılamayız” dedi.

“Dünyada aşılamayı en başarılı yürüten Türkiye’dir”

Dünyada aşılamayı en başarılı şekilde yürüten ülkenin Türkiye olduğunu bir kez daha yineleyen Erdoğan, dün itibariyle 7.5 milyon kişinin aşılandığını söyledi. Bu süreci kararlı ve ciddi bir şekilde sürdürdüklerinin altını çizen Erdoğan, “Gevşeme yok. Yeni yeni takviyeler alıyoruz. Çünkü herhangi bir rehavet bize çökerse Allah göstermesin bir aksilik altından kalkamayız, bedelini de ödeyemeyiz” diye konuştu.

“En kısa zamanda öğretmenlerle öğrencilerimizi buluşturmak için yoğun gayret sarf ediyoruz”


Türkiye olarak sağlık gibi eğitim öğretime yapılan yatırımların meyvelerini bu zorlu süreçte toplama imkanı bulduklarını söyleyen Erdoğan, yüz yüze eğitime ilişkin de mesajlar paylaştı.
Salgının sebep olduğu sıkıntılara rağmen eğitim öğretim faaliyetlerini ülke çapında kesintisiz sürdürebilen birkaç devletten birinin Türkiye olduğuna kaydeden Erdoğan, “657 bini salgın döneminde olmak üzere bugüne kadar toplam 2 milyon tablet bilgisayarı öğrencilerimize ulaştırdık. Bu dönemde eğitim bilişim ağı, yani EBA televizyon ve internet platformlarıyla da uzaktan eğitimi başarıyla yürüttük. TRT EBA Ortaokul ve TRT EBA Lise kanallarından eğitimin devamını sağladık. 13 ayrı stüdyoda sayısını binin üzerindeki öğretmenimizle yaptığımız çekimlerle on binden fazla televizyon ders içeriği oluşturduk. 12 bin 500 saat yayın yaptık. Uzaktan eğitimde çocuklarımızın kendi öğretmenleriyle aynı sınıftaymış gibi ders yapabilmesi için EBA canlı dersleri devreye aldık. EBA canlı sınıf uygulamamızda günlük 3 milyon canlı ders kapasitesini yakaladık. Uzaktan eğitime başladığımız 23 Mart 2020 tarihinden bugüne kadar 180 milyona yakın canlı ders yapıldı. EBA internet platformumuzda öğrenci ve öğretmenlerimize bin 900’den fazla ders ve yüz binlerce içerik sunuyoruz. Bu platform 2020 yılında dünyada en çok ziyaret edilen eğitim sitesi olmuştur. Türkiye’deki tüm cep telefonu abonelerine aylık 8 gigabyte kadar EBA’ya ücretsiz erişim sağladık. EBA’ya erişimi olmayan öğrencilerimiz için 14 bin 700 EBA destek noktası ve 176 EBA mobil destek aracı oluşturduk. Bununla birlikte hiçbir şeyin yüz yüze eğitimin yerini tutmayacağını gayet iyi biliyoruz. Vaka ve hasta sayılarının azalmasına bağlı olarak peyderpey okullarımızda yüz yüze eğitimi başlatıyoruz. Köy okullarımızda ve bağımsız anaokullarında 15 Şubat itibariyle yüz yüze eğitime başladık. 1 Mart’tan itibaren de ilkokullarda haftada 2 gün, özel eğitim okul ve sınıflarında ise haftada 5 gün yüz yüze eğitime geçiyoruz. Yine 1 Mart’tan itibaren 8’inci ve 12’nci sınıflarda seyreltilmiş sınıf uygulamasıyla yüz yüze eğitime başlıyoruz. Vaka sayılarındaki düşüşle orantılı bir şekilde önümüzdeki dönemde yeni adımlar atmaya devam edeceğiz. Hem öğretmenlerimizin öğrencilerini hem de öğrencilerimizin öğretmen ve arkadaşlarını özlediğinin farkındayız. İnşallah en kısa zamanda öğretmenle öğrencilerimizi buluşturmak için yoğun gayret sarf ediyoruz. O güne kadar sizlerden TAMAM diye ifade ettiğimiz temizlik- maske - mesafe kurallarına riayet etmenizi bekliyorum” dedi.

İlker Turak - Hülya Keklik
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.
Bursa Bursaspor sahasında Aliağa FK ile golsüz berabere kaldı TFF 2. Lig Kırmızı Grup 17. hafta maçında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda konuk ettiği Aliağa FK ile 0-0 berabere kaldı. TFF 2. Lig Kırmızı Grup’un 17. haftasında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda Aliağa FK’yı konuk etti. İlk yarının kapanış niteliği taşıyan karşılaşmada iki ekip te yakaladığı fırsatları değerlendiremezken, mücadele golsüz eşitlikle sona erdi. Karşılaşmaya kontrollü başlayan iki takım, ilk yarıda zaman zaman etkili ataklar geliştirdi. Bursaspor, özellikle kanatlardan bulduğu pozisyonlarla gole yaklaşsa da kaleci Ahmet Pekgöz ve Aliağa savunması kritik anlarda gole izin vermedi. İlk 45 dakika 0-0 eşitlikle tamamlandı. İkinci yarıda tempo yükseldi İkinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başlayan Bursaspor, oyunun kontrolünü ele almaya çalıştı. Yeşil-beyazlı ekip, İlhan Depe, Hamza Gür ve Musa Çağıran ile net gol pozisyonları yakaladı ancak bu fırsatları değerlendiremedi. Konuk ekip Aliağa FK da özellikle son bölümde etkili oldu. Ahmet İlhan Özek’in ortasında Harun Kavaklıdere’nin vuruşunda savunmaya çarpan top kornere giderken, mücadeledeki en net pozisyonlardan biri kaçtı. Karşılaşmanın sonuna eklenen 7 dakikalık uzatma bölümünde de skor değişmezken, mücadele 0-0 eşitlikle tamamlandı. Kadrolar Bursaspor: Anıl Atağ, Ertuğrul Ersoy, Hamza Gür, Muhammet Demir, Hakkı Türker, Alperen Babacan, Murat Akyüz, Barış Gök, Ertuğrul İdris Furat, Ali Kerim Yıldız, Ahmet Hakan Atış, Muhammet Zeki Dursun Aliağa FK: Ahmet Pekgöz, Oktay Kancı, Hasan Kılıç, Mertcan Akıkgöz, Ahmet İlhan Özek, Harun Kavaklıdere, Oğuzhan Yıldırım, Göktuğ Yılmaz, Necati Özdemir, Erhan Kartal, Yusuf Erdem Gümüş
Bursa Bursa, suyunu konuştu Bursa Kent Konseyi’nin ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ temasıyla düzenlenen 92. Olağan Genel Kurulu’nda, kentin geleceğini doğrudan etkileyen su kaynakları ve iklim değişikliği konuları tüm yönleriyle ele alındı. Bursa’da katılımcı demokrasinin yaygınlaşması adına önemli görevler üstlenen Bursa Kent Konseyi’nin 92. Olağan Genel Kurulu, ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ başlığıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri, meclislerin ve çalışma gruplarının temsilcileri ile çok sayıda gönüllü katıldı. Kent konseylerinin önemine vurgu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kent konseylerinin vatandaşlar ile resmi kurumlar arasında köprü vazifesi gördüğünü söyledi. Kent konseylerinin halkın sorunlarına duyarlılık gösterdiğini, takibini yaptığını ve sonuçlarını paylaştığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, halkın çıkarları doğrultusunda çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. "Su kaynakları azaldı" Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını belirten Başkan Mustafa Bozbey, tüm bunlara rağmen Bursa’da gerekli önlemlerin alınmadığını vurguladı. Suyun bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Geldiğimiz noktada çevremizi ve suyumuzu kirlettik. İklim krizinden dolayı da su kaynakları azaldı. Bu süreçte Bursa Ovası’nda suyu fazla tüketen işletmelere de izin verildi. Bu, geleceği iyi okumamanın sonuçlarıdır" dedi. "Bursa ovasında su seviyesi 250 metrenin altına indi" Su kesintileri yapmak zorunda kaldıkları dönemde bazı tepkiler aldıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Ama bu sayede farkındalığı başardık. Şu anda Bursalılar suyu tasarruflu kullanıyor. Kesinti yapmadan önce 510 bin metreküp civarında kullanım vardı, kesintilerin ardından 430 binlere düştü. Kesintileri kaldırdık ve hala bu seviyelerde izliyor. Bizim halkı doğru bilgilerle bilgilendirme sorumluluğumuz var. Bursa artık su şehri değil. Bursa Ovası’nda su seviyesi 250 metrenin altına indi. Bilim insanları, Bursa Ovası’nın her sene 6 santim çöktüğünü açıkladı. Bunun sebepleri araştırılmalıdır. Aralık ayının 20’si oldu ve Uludağ’da hala doğru düzgün kar yok. Gerekli tedbirleri almaya devam etmeliyiz" diye konuştu. "Günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var" Çınarcık Barajı’ndaki arıtma tesisi için çalışmaların yoğun biçimde devam ettiğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Göreve gelir gelmez çalışmaları başlattık. Bu yaz bu sıkıntının çekileceğini biliyorduk. Baypass hattı yaparak 100 bin metreküp suyu aktardık. Bunu yapmasaydık daha önceden su kesintileri yapmak zorunda kalabilirdik. Ama bizim günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var. Yaz aylarında daha da artacaktır. Artık bahçelerin işlenmiş suyla sulanmaması lazım. Tarımda yeni çözümler üretmeliyiz. Daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönelmeleri lazım. Yanlış politikalar, Bursa’nın daha vahim su sıkıntısı yaşamasına sebep olabilir" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, suyun sadece çevresel başlık olmadığını, sosyal, ekonomik ve hayati bir mesele olduğunu ifade etti. İklim krizinin etkilerinin yerel ölçekte daha görünür hale geldiğini belirten Aksoy, su politikalarının katılımcı ve bilimsel temelde yeniden ele alması gerektiğini vurguladı. Genel kurulda su kriziyle ilgili çözüm önerilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Aksoy, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların birlikte hareket etmesinin önemine değindi. Tüm paydaşlarla birlikte kent için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Aksoy, her alanda kendilerine destek veren Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından oturum bölümüne geçildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu ‘Tarımsal kuraklık, su verimliliği ve etkin sulama yöntemi’, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Katip ‘İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde su kaynakları’, BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam ‘İklim değişikliğinin Bursa ve su kaynakları üzerindeki etkisi’, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Murat Demir ‘İklim krizi ve su hakkı’ konularında sunumlar yaparak önemli bilgiler paylaştı.