POLİTİKA - 21 Mart 2022 Pazartesi 16:18

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ukrayna-Rusya krizi bize şu gerçeği bir kez daha göstermiştir, her alan gibi dijital dünyada da kendi alt yapınıza, kendi mecralarınıza, kendi insan gücünüze sahip değilseniz, yerli ve milli ayaklar üzerinde durmuyorsanız felaketin eşiğindesiniz demektir. İHA’larınızı, SİHA’larınızı, Akıncı’larınızı yapamıyorsanız köle olma ile karşı karşıyasınız” Ayrıca Cumhurbaşkanı "Önümüzdeki dönemi dijital seferberlik dönemi olarak ilan ediyorum" dedi.

ATO Congresium’da AK Parti Genel Merkezi tarafından düzenlenen Forum Metaverse programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının başında Nevruz Bayramı’nı kutladı. Sesinin kısık olma sebebini açıklayan Erdoğan, 18 Mart Çanakkale Köprüsü açılışında şifayı kaptığını belirtti.

“Bize düşen, bu kaotik dijital iklimde öncelikle kendi insanlarımıza, evlatlarımıza sahip çıkmak”

Son beş nesilde dünyada yaşanan değişimlere ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu siyasette bir ilk ve bu ilki başaran Bilgi ve Teknoloji Başkanlığımıza, partimin tüm yetkilileri olarak teşekkür ediyoruz. İnsanlık tarihinde dünyanın tamamında bu kadar çok bireyi içine alan değişimlerin bu denli kısa sürede gerçekleştiği bir başka dönem yoktur. Kendi kuşağıma mensup insanlar için söylüyorum, dedelerimizden babalarımıza, babalarımızdan bize, bizden evlatlarımıza, evlatlarımızdan torunlarımıza kadar geçen 5 nesilde dünyanın yaşadığı değişim çok büyük. Dedelerimizin hayat biçimleri çok küçük farklarla 10 asır önceki ataları ile neredeyse aynıydı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Babalarımız, giyim kuşamdan sanayi devrimi ile ortaya çıkan kimi araçları kullanmaya, elektrik, televizyon, telefon gibi imkanlarla tanışmaya varan gelişmelerle modern dünyaya adım atmışlardı. Biz ise tarlada sabandan elektrik donanımlı traktörlere, siyah beyaz televizyondan internetin sunduğu sınırsız medya alternatiflerine, günlük hayatta ıslık ile seslenmeden sosyal medya emojilerine geçişe uzanan baş döndürücü bir devrime bizzat şehitlik ettik. Çocukluğumuzda ve gençliğimizde, filmlerde, hikayelerde geleceğin dünyasına dair tasavvurların aynı değilse bile benzer şekillerde hayata geçirildiğini gördük. Evlatlarımız bu büyük dijital devrimin aktif kullanımından içerik üretimine, teknik donanımından yazılımına kadar tüm süreçlerin içindeydi.

Torunlarımız ise konuya hakimiyetleri ve kullandıkları teknolojik araçların zenginliği ile bizim kavrayabileceğimizin çok ötesinde bir dünyada yaşıyorlar. Çok da sevimliler. Toplantımızın konusu olan Metaverse ve benzeri mecralar belki torunlarımızı da aşıp, onların çocuklarının hayat biçimlerinin ayrılmaz birer parçası olacak. Bu süreç öncelikle 5-G, 6-G gibi yeni alt yapı teknolojilerinin ve elbette yatırımlarının hızla inşa edilmesinin yaygınlaştırılmasını gerektiriyor. Her ne kadar korona virüs salgını dönemi dijital tüketimi artırarak bu teknolojilerinin cazibesini parlatmışsa da böylesine büyük yatırımların kısa sürede gerçekleştirilebilmesi mümkün değildir. Bu teknolojileri geliştiren şirketler vaat ettikleri yeni dijital dünyayı önce kendi ülkelerinin vatandaşları, hatta onların da belirli bir kesimine erişebilir kılacak, zamanla da yaygınlaştıracaktır. Gerçek şu ki, dünya dijital teknolojiler üzerinde inşa edilen yeni bir döneme doğru doludizgin gidiyor.

Ülkelerin yöneticileri olarak bizlere düşen görev, kendi insanlarımızı, gençlerimizi özellikle de bu kaçınılmaz geleceğe en doğru, güvenli, güçlü, donanımlı şekilde hazırlamaktır. Henüz başlangıç aşamasında bir teknoloji olan Metaverse konulu toplantı yapıyor olmamızın sebebi budur” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Teknolojinin alt yapı hazırlığı ne kadar yüksek maliyetli bir faaliyet alanıysa içerik üretiminin de işin aynı derece stratejik, kritik, hayati bir yönü olduğunun altını çizen Erdoğan, “Biz teknolojinin alt yapısını üretmenin yanında önce kendimizin, ardından etki alanımızın, nihayetinde de dünyanın kullanabileceği içerikler üretilmesini, platformlar kurulmasını sağlamak istiyoruz. Asıl hedefimiz ise, bu üretimi kendi medeniyet birikimimizin, kendi kültürümüzün, değerlerimizin üzerinde inşa etmektir. Bugün dijital dünyanın ne kadar kötü bir görünüme sahip olduğunu en iyi işin içindekiler biliyor.

Evlatlarımızı enva-i çeşit kötü alışkanlıklara sürükleyecek nice mecrayı, tuzağı, batağı bir kenara bırakıyorum, sadece kartel haline gelen sosyal medya platformlarının hukuki ve ahlaki sınır tanımayan tasarrufları bile tek başına bu alanda kendi yolumuzu çizmemiz gerektiğinin en somut ifadesidir. Siber ve dijital alanda işlenen suçlar karşısında küresel şirketlerin keyfi tasarrufları ile karanlık amaçlara hizmet eden algoritma düzenlemeleri burada sadece gücün, paranın, sapkın yönelimlerin borusunun öttüğü bir düzenin hakim olduğuna işaret ediyor. Madem artık giderek büyüyen bir dijital ekonomi gerçeği, dijital kültür hakikati var, öyleyse ülkelerin tamamının uzlaşma ile kabul edip, arkasında duracağı bir dijital hukuk düzeni kurulmadan bu sorunların çözümü mümkün değildir.

Bize düşen, bu kaotik dijital iklimde öncelikle kendi insanlarımıza, evlatlarımıza sahip çıkmak, aynı zamanda onların küresel gelişmelerin içinde, hatta önünde yer almalarını sağlayacak imkanları oluşturmaktır” şeklinde konuştu.

“Uzaydaki yerini daha güçlü bir şekilde almak için kendi uydusunu yapan, bir Türkiye var, eski Türkiye yok”

AK Parti’nin 20 yıllık iktidarı döneminde sadece okul ve hastane binası, yol, tünel, köprü, baraj, elektrik santrali, spor tesisi inşa etmekle kalmadığını, yaptıkları yatırımlarla en büyük atılımların gerçekleştirildiği alanların başında gelen bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasını sağladıklarını kaydeden Erdoğan, “Mesela, biz geldiğimizde ülkemizde sadece 3 bin olan geniş bant internet abonesi sayısını 87,5 milyona çıkarttık. Aynı şekilde bizim dönenimizde mobil telefon abone sayısı 23 milyondan 87 milyona, fiber hat uzunluğu 81 bin kilometreden 455 bin kilometreye, elektronik hizmetlerini kullanıcı sayısı sıfırdan 58 milyona yükseldi. Artık uzaydaki yerini daha güçlü bir şekilde almak için kendi uydusunu yapan, yazılımlarını hazırlayan, balistik araçlarını tasarlayan bir Türkiye var, eski Türkiye yok. Meclis’te kurduğumuz Dijital Mecralar Komisyonuyla, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturduğumuz Dijital Dönüşüm Ofisiyle, hazırladığımız eylem programları ile bu süreci tüm yönleri ile takip ediyoruz.

Küresel krizler anında kendini daha iyi belli eden hibrit mücadeleler bize hem bu çalışmalarla ne kadar doğru yaptığımızı hem de daha hızlı mesafeler kat etmemiz gerektiğini gösteriyor. Gençlerimizin kabiliyetleri ve gayretleri ile ortaya çıkan örnekler var. Yazılımdan pazarlamaya geniş bir yelpazede, dijital mecralarda doğup gelişen ve değeri bir milyar doları aşan şirketlerimizin sayısı artıyor. Bizim hayalimiz de, hedefimiz de, ihtiyacımız da daha büyüktür. Türkiye’nin teknolojide öne çıkma iddiasının kalmadığı iddiası bu ülkenin gençlerine hakarettir. Bizim bazıları gibi vicdan ve ahlak sınırı tanımadan kurulan sömürü düzenlerine dayalı kaynaklarımız olmayabilir ama bizim elimizde çok daha kıymetli imkanlar var. Her şeyden önce zengin bir medeniyet birikimimiz, iftihar verici bir tarih ve kültür zenginliğimiz, aynı şekilde her türlü krizin, zorluğun üstesinden gelebilme kabiliyetini defalarca ispatlamış bir insan gücüne sahibiz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Bilim ve teknoloji tarihi alanında yazılan eserleri, kurulan müzeleri inceleyenler, söylediklerimizin kuru bir hamaset değil, hakikatin kendisi olduğunu kabul edeceklerdir. Bugün de milli teknoloji hamlesiyle, araştırma geliştirme merkezleriyle, teknoparklarla, teknoloji geliştirme bölgeleriyle çocuklarımızın kabiliyetlerini keşfetmelerini sağlayan dene-yap atölyeleri ile aynı yolda ilerliyoruz. Teknoloji temelli girişim yapan her evladımızı pek çok destek ve teşvikle cesaretlendiriyoruz. Uluslararası alanda söz sahibi olmamızı, uluslararası rekabette öne geçmemizi temin edecek her projenin gayretin, atılımın yanında yer alıyoruz. Dünyanın teknoloji üzerinde inşa edilen yeni düzeninde kendi kulvarlarını açmak için yola çıkan gençlerimize omuz veriyoruz. Gençlerin kendilerini anlamadığını söyleyenler, onları suçlamadan önce dönüp kendilerinin nereyi eksik bıraktıklarının, onları nerede yetirince dinlemediklerinin muhasebesini yapmaları gerekir. Kuşak farkı bahanesiyle yeni nesilleri anlamaktan, onların yanında yer almaktan kaçınarak bu ülkeyi dünyanın yeni düzeninde söz sahibi olacak konuma getiremeyiz.

Önümüzde doğru tespitlerle, doğru adımlarla, doğru teşviklerle elde edilmiş çok sayıda başarılı örnek vardır. Kendi tarihimizi konu alan dizilerin, filmlerin, müziklerinin dijital oyunların pek çok yerde nasıl ses getirdiğini, karşılık bulduğunu hep birlikte gördük. Demek ki, çocuklarımızın dünyasına, dijital teknolojilerin imkanlarını kullanarak başkalarının tarihlerinin, kahramanları yerine kendi kahramanlarımızı sokarak istediğimiz kültür iklimini oluşturabiliyoruz. Bu konuda iş dünyamız yanında tüm kurumlarımıza, belediyelerimize, STK’lara önemli görevler düşüyor. Hep söylediğimiz gibi, Türkiye sadece 85 milyon kendi vatandaşından ibaret bir ülke değildir. Türkiye, yakın coğrafyasından başlayarak dünya çapında siyasi, ekonomik, kültürel etki alanı olan gönül coğrafyası milyar seviyesinde insanı kucaklayan bir ülkedir.

Yaptığımız, ürettiğimiz, inşa ettiğimiz her şey gibi dijital kültür ürünlerinin de böylesine geniş tabi bir hedef kitlesi var. Ülkemizin potansiyeli kendi silikon vadisini oluşturacak düzeydedir. Yapay zekadan akıllı cihazlara, oyun sektöründen kültür endüstrilerine kadar tüm çalışmalara vakit ve kaynak ayıracak, ülkemizi dijital üretimde öne çıkartacak yatırımcılara, girişimcilere, gençlere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

“Elinde silahla dolaşan bir gençlik AK Parti gençliği olamaz”

Konuşmasının sonunda, gençlere önemli mesajlar veren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“Daha önceki sayısız örneğin üzerine son Ukrayna-Rusya krizi bize şu gerçeği bir kez daha göstermiştir, her alan gibi dijital dünyada da kendi alt yapınıza, kendi mecralarınıza, kendi insan gücünüze sahip değilseniz, yerli ve milli ayaklar üzerinde durmuyorsanız filaketin eşiğindesiniz demektir. İHA’larınızı, SİHA’larınızı, Akıncı’larınızı yapamıyorsanız köle olma ile karşı karşıyasınız. Tıpkı diplomaside, ekonomide, askeri alanda olduğu gibi dijital dünyada da asıl olan kendi gücünüzdür. Özgün teknolojilerimizi, yazılımlarımızı geliştirmeden, özgün içeriklerimizi üretmeden kafamızı yastığa huzuru kalple koyamayız, geleceğimize güvenle bakamayız.

Gençlerinin zihinleri ve gönülleri başka mecralara bağlı toplumların akıbetinin hayır olması mümkün değildir. Elinde silahla dolaşan bir gençlik AK Parti gençliği olamaz. İşte biz Teknofest gençliği dedik, şimdi ise Metaverse ile birkaç adım öne çıkan bir gençlik diyoruz. Bunun için burada sizlerin huzurunda önümüzdeki dönemi dijital seferberlik dönemi olarak ilan ediyorum. Toplantımızın sloganı olan, beni çok mutlu etti, ‘gelecek onu tasarlayana aittir’ ifadesini çok isabetli buluyorum. Biliyorsunuz, ses biraz kısık, Cuma günü malum 18 Mart Çanakkale Köprümüzün açılışını yaptık, orada da şifa bulduk. İnşallah şimdi bu Cuma da Tokat Havalimanı’nın açılışını yapacağız.”

Derya Yetim - Hülya Keklik
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.
Bursa Bursaspor sahasında Aliağa FK ile golsüz berabere kaldı TFF 2. Lig Kırmızı Grup 17. hafta maçında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda konuk ettiği Aliağa FK ile 0-0 berabere kaldı. TFF 2. Lig Kırmızı Grup’un 17. haftasında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda Aliağa FK’yı konuk etti. İlk yarının kapanış niteliği taşıyan karşılaşmada iki ekip te yakaladığı fırsatları değerlendiremezken, mücadele golsüz eşitlikle sona erdi. Karşılaşmaya kontrollü başlayan iki takım, ilk yarıda zaman zaman etkili ataklar geliştirdi. Bursaspor, özellikle kanatlardan bulduğu pozisyonlarla gole yaklaşsa da kaleci Ahmet Pekgöz ve Aliağa savunması kritik anlarda gole izin vermedi. İlk 45 dakika 0-0 eşitlikle tamamlandı. İkinci yarıda tempo yükseldi İkinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başlayan Bursaspor, oyunun kontrolünü ele almaya çalıştı. Yeşil-beyazlı ekip, İlhan Depe, Hamza Gür ve Musa Çağıran ile net gol pozisyonları yakaladı ancak bu fırsatları değerlendiremedi. Konuk ekip Aliağa FK da özellikle son bölümde etkili oldu. Ahmet İlhan Özek’in ortasında Harun Kavaklıdere’nin vuruşunda savunmaya çarpan top kornere giderken, mücadeledeki en net pozisyonlardan biri kaçtı. Karşılaşmanın sonuna eklenen 7 dakikalık uzatma bölümünde de skor değişmezken, mücadele 0-0 eşitlikle tamamlandı. Kadrolar Bursaspor: Anıl Atağ, Ertuğrul Ersoy, Hamza Gür, Muhammet Demir, Hakkı Türker, Alperen Babacan, Murat Akyüz, Barış Gök, Ertuğrul İdris Furat, Ali Kerim Yıldız, Ahmet Hakan Atış, Muhammet Zeki Dursun Aliağa FK: Ahmet Pekgöz, Oktay Kancı, Hasan Kılıç, Mertcan Akıkgöz, Ahmet İlhan Özek, Harun Kavaklıdere, Oğuzhan Yıldırım, Göktuğ Yılmaz, Necati Özdemir, Erhan Kartal, Yusuf Erdem Gümüş
Bursa Bursa, suyunu konuştu Bursa Kent Konseyi’nin ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ temasıyla düzenlenen 92. Olağan Genel Kurulu’nda, kentin geleceğini doğrudan etkileyen su kaynakları ve iklim değişikliği konuları tüm yönleriyle ele alındı. Bursa’da katılımcı demokrasinin yaygınlaşması adına önemli görevler üstlenen Bursa Kent Konseyi’nin 92. Olağan Genel Kurulu, ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ başlığıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri, meclislerin ve çalışma gruplarının temsilcileri ile çok sayıda gönüllü katıldı. Kent konseylerinin önemine vurgu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kent konseylerinin vatandaşlar ile resmi kurumlar arasında köprü vazifesi gördüğünü söyledi. Kent konseylerinin halkın sorunlarına duyarlılık gösterdiğini, takibini yaptığını ve sonuçlarını paylaştığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, halkın çıkarları doğrultusunda çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. "Su kaynakları azaldı" Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını belirten Başkan Mustafa Bozbey, tüm bunlara rağmen Bursa’da gerekli önlemlerin alınmadığını vurguladı. Suyun bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Geldiğimiz noktada çevremizi ve suyumuzu kirlettik. İklim krizinden dolayı da su kaynakları azaldı. Bu süreçte Bursa Ovası’nda suyu fazla tüketen işletmelere de izin verildi. Bu, geleceği iyi okumamanın sonuçlarıdır" dedi. "Bursa ovasında su seviyesi 250 metrenin altına indi" Su kesintileri yapmak zorunda kaldıkları dönemde bazı tepkiler aldıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Ama bu sayede farkındalığı başardık. Şu anda Bursalılar suyu tasarruflu kullanıyor. Kesinti yapmadan önce 510 bin metreküp civarında kullanım vardı, kesintilerin ardından 430 binlere düştü. Kesintileri kaldırdık ve hala bu seviyelerde izliyor. Bizim halkı doğru bilgilerle bilgilendirme sorumluluğumuz var. Bursa artık su şehri değil. Bursa Ovası’nda su seviyesi 250 metrenin altına indi. Bilim insanları, Bursa Ovası’nın her sene 6 santim çöktüğünü açıkladı. Bunun sebepleri araştırılmalıdır. Aralık ayının 20’si oldu ve Uludağ’da hala doğru düzgün kar yok. Gerekli tedbirleri almaya devam etmeliyiz" diye konuştu. "Günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var" Çınarcık Barajı’ndaki arıtma tesisi için çalışmaların yoğun biçimde devam ettiğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Göreve gelir gelmez çalışmaları başlattık. Bu yaz bu sıkıntının çekileceğini biliyorduk. Baypass hattı yaparak 100 bin metreküp suyu aktardık. Bunu yapmasaydık daha önceden su kesintileri yapmak zorunda kalabilirdik. Ama bizim günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var. Yaz aylarında daha da artacaktır. Artık bahçelerin işlenmiş suyla sulanmaması lazım. Tarımda yeni çözümler üretmeliyiz. Daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönelmeleri lazım. Yanlış politikalar, Bursa’nın daha vahim su sıkıntısı yaşamasına sebep olabilir" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, suyun sadece çevresel başlık olmadığını, sosyal, ekonomik ve hayati bir mesele olduğunu ifade etti. İklim krizinin etkilerinin yerel ölçekte daha görünür hale geldiğini belirten Aksoy, su politikalarının katılımcı ve bilimsel temelde yeniden ele alması gerektiğini vurguladı. Genel kurulda su kriziyle ilgili çözüm önerilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Aksoy, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların birlikte hareket etmesinin önemine değindi. Tüm paydaşlarla birlikte kent için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Aksoy, her alanda kendilerine destek veren Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından oturum bölümüne geçildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu ‘Tarımsal kuraklık, su verimliliği ve etkin sulama yöntemi’, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Katip ‘İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde su kaynakları’, BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam ‘İklim değişikliğinin Bursa ve su kaynakları üzerindeki etkisi’, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Murat Demir ‘İklim krizi ve su hakkı’ konularında sunumlar yaparak önemli bilgiler paylaştı.