GÜNDEM - 09 Ekim 2023 Pazartesi 17:39 | Son Güncelleme : 09 Ekim 2023 Pazartesi 23:28

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan emeklilere müjde!

A
A
A

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İsrail yönetiminden Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarına yönelik bombardımanlarını, Filistinlilerden de İsrail'deki sivil yerleşimlere yönelik tacizlerini durdurmalarını istiyoruz. Türkiye olarak, tarafların talep etmesi halinde esir takası dâhil her türlü arabuluculuğa hazır olduğumuzu belirtmek isterim” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen Kabine Toplantısı’nın ardından millete sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi.

Dünyada ve bölgede tüm yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Bu hususlarla ilgili ülkemizin yaklaşımlarını ve devletimizin siyasetini ifade eden kapsamlı değerlendirmeleri sizlerle paylaşacağız. Ekonomideki sorunların çözümü, depremde yıkılan şehirlerimizin hızla ayağa kaldırılması ve terörle mücadele önceliklerimizin en başında yer almayı daima sürdürmektedir.

Öncelikle ekonomik görünümle ilgili gelişmelere değinmek istiyorum. Ekonomi alanındaki programlarımızı dikkatle ve belirlenen takvimi içinde yürütüyoruz. Eylül’ün ilk haftasında OVP’yi milletimizin ve iş dünyamızın takdirine sunduk. 2053 vizyonumuzun önemli bir parçası olan 12. Kalkınma Planımızın hazırlıklarını önemli ölçüde tamamladık. Gelecek 30 yıla dair hedef ve vizyonumuzun yol haritasını teşkil edecek planın detaylarını önümüzdeki haftalarda kamuoyumuzla paylaşacağız. Orta ve uzun vadeli programları yürütürken, ekonominin güncel sorunlarını ve ihtiyaçlarını da ihmal etmiyoruz” dedi.

Küresel ekonominin geleceği ile ilgili tahminlerin giderek kötümserleştiği bir dönemde, Türkiye’nin bir kez daha kendini farklı güzergaha taşımayı başardığına dikkat çeken Erdoğan, ”Yaşadığımız enflasyon, daha doğrusu rasyonel olgularla bağlarını tamamen koparmış hayat pahalılığı sıkıntısını çözmek için özgün ve akılcı politikalara dayalı bir yol izliyoruz” diye konuştu.

 “Adeta bir histeri halinde süren fiyatlama davranışlarının sonuna gelindiğine inanıyoruz”

Türkiye’nin hedeflerine ilerlemeye devam ettiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bu meselenin üstesinden gelmenin hukuki ve idari tedbirler yanında asıl milletçe ve bireyler olarak topyekün ortaya koyacağımız ahlak, erdem, hak ve hakkaniyet, esaslı bir duruştan geçtiği açıktır. Biz öncelikle üzerimize düşenleri eksiksiz bir şekilde yerine getirmenin gayreti içerisindeyiz. Son birkaç yıldır adeta bir histeri halinde süren fiyatlama davranışlarının sonuna gelindiğine inanıyoruz. Ülkemizi kronik baş ağrısı olan faiz, kur, enflasyon üçgenine sıkıştırma gayretlerini bir kez daha boşa çıkarmakta kararlıyız. Türkiye’yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayla büyütme esasına dayanan stratejimizden en küçük bir geri adım atmıyoruz. Geldiğimiz seviyenin gereği olan yeni yöntemleri yeni politikaları devreye alıyoruz. Küresel ekonominin büyüme tahminleri sürekli düşürülürken, Türkiye’ye ilişkin büyüme tahminlerinin düzenli olarak yükseltilmesi doğru istikamette gittiğimizi gösteriyoruz. Bu yılın ilk yarısında yüzde 3.8 büyüyen, 254 milyar doları aşan ihracatının etkisiyle küresel ticaretten aldığı pay yüzde 1.03’e yükselen Türkiye, depremin getirdiği yüke rağmen hedeflerine ilerlemeye devam ediyor” değerlendirmesini yaptı.

 "Otomotiv piyasasında yaşanan spekülatif fiyat artışları ortadan kalkmaya başladı”

Otomotiv piyasasında spekülatif fiyat artışlarının ortadan kalkmaya başladığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Otomotiv sektörü ile ilgili getirdiğimiz ve yılbaşına kadar uzattığımız pazarlama, satış, ilan sınırlamalarının etkisi giderek daha fazla hissediliyor. Aldığımız tedbirler, kestiğimiz cezalar ve diğer engellemeler sayesinde otomotiv piyasasında yaşanan spekülatif fiyat artışları ortadan kalkmaya başladı. Bu kapsamda stokçuluk yapan ve haksız fiyat uygulamasına giden firmalar ile şahıslara toplam 222 milyon lira idari para cezası kesildi. Rekabeti bozucu faaliyet yürüttüğü tespit edilen 139 firma 2 milyar 105 milyon lira cezaya maruz kaldı. Şimdi benzer bir uygulamayı gayrimenkul piyasasında devreye alıyoruz” değerlendirmesini yaptı.

 “Çimento ve hazır beton sektöründeki dengesiz fiyat artışları da yakın takibe alındı”

Konut ve kira sektöründe adil, dürüst, özenli ve makul şekilde hareket etmeyerek piyasanın dengesini bozan fahiş fiyat artışlarına yol açan kişi ve kurumlara yönelik ağır yaptırımlar getireceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, çimento ve hazır beton sektöründeki dengesiz fiyat artışları da yakın takibe alındığını bildirdi.
Erdoğan,” Haksız bir şekilde fiyat yükselttiği tespit edilen firmalar, bunun bedelini ağır para cezalarıyla ödeyecekler. Aldatıcı ve yanıltıcı reklam yapan firmalar ile etiketiyle kasası üzerinde fiyat farkı bulunan işletmeler üzerinde de hassasiyetle duruyoruz. Bu tür yollara tevessül edenlere 215 bin lira ceza yazıldı. Ticaret Bakanlığımızın 81 ilde yürüttüğü gözetim ve denetim faaliyetleri ışığında fahiş fiyat uygulayan işletmelere 86 milyon lira ceza kesildi. Bakanlığımızın zincir marketlere yönelik indirim çağrısının giderek daha çok makas bulduğunu görüyoruz” dedi.

 “Emeklilere tek seferlik 5 bin lira ödeme"

Zincir marketler başta olmak üzere tüm esnafları, işletmeleri yapacakları indirimlerle enflasyonla ve hayat pahalılığı ile mücadeleye destek vermeye davet ettiğini ifade eden Erdoğan,” Vatandaşımızın ekmeğine ve aşına göz dikenlere eyvallah etmeyeceğimiz gibi bu dönemde sergilenen fedakarlıkları da asla unutmayacağız. Bu vesileyle her kesimden insanımıza verdiğimiz tüm sözlerin takipçisi olduğumuzu hatırlatmak isterim. Milletimize verdiğimiz, çalışanlarımızı ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmeme, refah kayıplarını telafi etme sözümüzü yerine getirmek için de bugüne kadar pek çok düzenleme yaptık. Enflasyonun hala yüksek oranlarda seyretmesinin bizim bu çabalarımızı sekteye uğrattığının farkındayız. Bilhassa emeklilerimizin yaşadığı sıkıntıları çok iyi biliyorum. Bunun için bakanlarımıza yeni hazırlıklar yapmaları noktasında gerekli talimatları vermiştim. Kabine toplantımızda yaptığımız kapsamlı değerlendirmelerin ardından emeklilerimizi rahatlatacak yeni bir karar aldık. Emeklilerimize bir defaya mahsus olmak üzere 5 bin Türk Lirası ödeme yapmayı kararlaştırdık. Hem emekli olup hem de fiilen çalışmaya devam eden emeklilerimizi bu düzenlemenin dışında bırakıyoruz. Bütçemize toplam maliyeti 61 milyar lirayı geçen Bu ödemeler, Kasım ayının ilk yarısı itibariyle emeklilerimizin hesabına yatırılmış olacaktır. Yılbaşında emeklilerimizin durumunu tekrar gözden geçirecek inşallah o zaman da her türlü fedakarlığı sergileyeceğiz. 12.2 milyon emeklimizi doğrudan etkileyen bu kararın hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe, zenginleştikçe ortaya çıkacak kaynağı milletimizin her kesimi ile paylaşma ilkemizi doğal gazdan, çalışan ve emekli maaşlarına kadar her alanda hayata geçirmeyi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.
“Birliğimize beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya sarıldıkça Allah’ın izniyle üstesinden gelemeyeceğimiz mesele, çözemeyeceğimiz sorun, alt edemeyeceğimiz tehdit yoktur” diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şehir merkezlerimizdeki deprem yıkıntılarını büyük ölçüde temizledik, temizlemeye de devam ediyoruz. Dünyada 11 şehirdeki 14 milyon insanı etkileyen 50 bini aşkın can kaybına ve 850 bin bağımsız bölümün yıkımına yol açan bir felaketle böylesine etkili ve hızlı mücadele eden başka bir ülke örneği yoktur. Şehir merkezlerimizdeki deprem yıkıntılarını büyük ölçüde temizledik. Geçici barınma alanlarda 600 bin vatandaşımıza hizmet veriyor ayrıca kira yardımı ve diğer desteklerle 1.3 milyon insanımızın yanında yer alıyoruz. Rezerv alanlarında yapacağımız 200 bin konut ve yerinde dönüşümle inşa edilecek 218 bin konutla ilgili çalışmalar süratle ilerliyor. “

 Operasyonlarda 162 terörist etkisiz hale getirildi

Türkiye’nin 40 yıllık terörle mücadelesinin sadece fiziki standartları itibarıyla değil, aynı zamanda insani ve ahlaki olarak alnının akıyla yürüterek başarıya ulaştırmış bir ülke olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Aynı ilkeli duruşla mücadelemizi sürdürüyoruz. Son dönemde terörü kaynağında kurutma stratejimiz çerçevesinde bu mücadeleyi önemli ölçüde sınırlarımız dışına taşıdık. Binlerce yıllık devlet geleneğimizden aldığımız ilhamla sınırlarımız dışındaki mücadeleyi de uluslararası hukuka riayet ederek, insani ve ahlaki çizgileri asla ihlal etmeden yürütüyoruz. Bizim terörle mücadele tarihimizin sayfalarında ne bilinçli olarak burnu kanamış tek bir masumun ne kanı dökülmüş tek bir çocuğun ne de onuru zedelenmiş tek bir mazlumun kaydı vardır. Kuzey Irak ve Suriye’nin kuzeyinde geçtiğimiz hafta yaptığımız son harekatları da aynı hassasiyetle icra ettik. Sadece terör örgütü mensuplarını, teröristlerce kullanılan tesisleri, terörün gelir kaynaklarını ve yeteneklerini hedef aldığımız operasyonumuzun ilk safhası başarıyla sonuçlandı. 1 Ekim’den bugüne Hava Kuvvetlerimizin harekatları ve ateşle taarruz neticesinde teröristlere ait toplam 194 hedef imha edildi. Operasyonlarımız sonucunda 162 terörist etkisiz hale getirildi” dedi.
Harekatlar düzenlemeye devam edileceğini bildiren Erdoğan, ”Her operasyonumuzda olduğu gibi son harekatta da en büyük sorunu DEAŞ bahanesiyle terör örgütüne destek veren müttefikimizle yaşadık. Yıllardır bölgedeki terör örgütleriyle yakın ilişki içinde olan diğer güçlere bir çağrı yapıyoruz. Bu ülkelerden yapacağımız harekatlarda zarar görmemeleri için bölgedeki askeri ve istihbarı unsurlarını teröristlerden uzak tutmalarını istiyoruz. Son harekattan önce de hem Dışişleri hem milli Savunma Bakanlıklarımız hem de MİT Başkanlığımız seviyesinde aynı ikazlarda bulunduk. Adeta ak sütün içindeki ak kılı ayırt etme hassasiyetiyle teröristler dışında kimseye zarar vermeden bu operasyonu yürüttük. Buna rağmen tatsız ve muhataplarımızın ifadesiyle üzüntücü verici bir hadise yaşanmasını engelleyemedik. Hiç şüphesiz bu olay, milli hafızamıza kayıt edilmiştir ve vakti, saati geldiğinde gereği muhakkak yapılacaktır. Terör örgütüne ve kontrolündeki yerlere daha bir kararlılıkla, daha bir şiddetle, daha etkili bir şekilde harekatlar düzenlemeye devam edeceğiz. Sınırlarımızda ne tek bir teröristin barınmasına ne de bir terör koridoru kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Esasen müttefiklerimiz bunun sözünü bize verdiler ancak bu sözlerini tutmadılar. Terör örgütünün ismini değiştirmeleri sadece kendilerini kandırmaları anlamına gelmiyor. Başkalarını da kandırıyorlar. PKK'ya SDG demekle Amerika'ya Birleşik Devletler, Büyük Britanya’ya Birleşik Krallık demekle burada herhangi bir şey değişmiyor” diye konuştu.
PKK'yı terör örgütü olarak tanıyan her ülkenin bu örgütün farklı isimlerle faaliyet gösteren yapılarını da aynı kapsama almasının hem hukuki hem ahlaki bir yükümlülük olduğunu vurgulayan Erdoğan,” PKK'nın siyasi uzantısı, HDP’nin şu anda cezaevinde bulunan eski genel başkanının ve yönetiminin çağrısıyla bundan tam 9 yıl önce yaşanan hadiseler bile tek başına böyle bir tavrı gerekli kılar. Güvenlik görevlilerimizin yanı sıra aralarında Yasin Börü'nün de olduğu onlarca sivil vatandaşımızın vahşice katledildiği bu kanlı hadiselerin sorumlularına arka çıkanlar da en az onlar kadar suçludur. Tüm isimleri ve uzantılarıyla, PKK’yı tamamen ortadan kaldırana kadar, sınır ötesi harekatlarını devam ettirme küresel düzeyde istihbari faaliyetler yürütme, Türkiye'nin meşru hakkıdır. Bir gece ansızın gelebiliriz sözünün gereğini her gün, her an yerine getirmeyi sürdüreceğiz. Bu konsept sadece PKK'yla sınırlı değildir. Onunla birlikte FETÖ'den DEAŞ'a ülkemizi hedef alan terör örgütlerinin hepsini kapsamaktadır. Diğer yandan Kuzey Irak sınırlarımızda oluşturmaya başladığımız güvenlik koridorunu her geçen ay biraz daha yaygınlaştırıyor, tahkim ediyoruz. Irak Merkezi Hükümeti ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'yle iş birliği içinde yürüttüğümüz bu çalışmaları tamamlayarak çemberi Kapattığımızda terörle mücadelede yeni bir safhaya geçeceğiz. Türkiye'nin buradaki operasyonlarıyla terör örgütünü çökertmesi, Irak'ın toprak bütünlüğüne ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin huzuruna da katkı verecektir. Irak'la geliştirdiğimiz siyasi ve ekonomik ilişkilerin geleceği bakımından da bu sürecin bir başarıyla sonuçlanmasını hayırlı bir adım olarak görüyoruz” açıklamasında bulundu.
Erdoğan, ”Bölgemizde bir başka kriz alanı olan Karabağ'dan Azerbaycanlı kardeşlerimizin kararlı ve cesur mücadelesiyle elde edilen zaferi bir kez daha tebrik ediyoruz. Bu tecrübeler ışığında Ermenistan yönetiminden beklentimiz, önümüzdeki dönemde aklın ve hakkaniyetin ışığında barış, güvenlik ve refah odaklı bir politika izlemesidir. Şayet bu şekilde hareket eder. Zengezur koridorunun açılması başta olmak üzere verdiği sözleri tutarsa Ermenistan yönetimiyle ilişkilerimizi adım adım geliştirmeye hazır olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyorum. İran yönetimine de bölgede barış ve huzurun kökleşmesini sağlayacak bölgede Siyasi ve ekonomik adımların yolunu açacak bu tarihi projede birlikte hareket etme çağrısında bulunuyorum Müslümanlar olarak ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın ve onun içinde yer aldığı Kudüs-i Şerif'in gönül dünyamızda ayrı bir yeri var. İnsanlığın en eski yerleşimlerine, medeniyetlerine beşiklik eden Kudüs merkezli coğrafyadaki her kökenden ve inançtan insanlar ecdadımızın idaresinde asırlarca barış ve huzur içinde yaşamıştı. Maalesef bu bölge Birinci Dünya Savaşı'nın ardından orayı terk etmek zorunda kalmamızla birlikte kanın, gözyaşının, gerilimin çatışmanın, işgalin eksik olmadığı bir yere dönüştü. Hem Filistin halkına yapılan haksızlıklar ve zulümler hem üç dinin kutsallarını içinde barındıran Kudüs'ün özellikle de Mescidi Aksa'nın mahremiyetine yönelik tecavüzler, bölgeyi hep diken üstünde tuttu. Sorunların bu kadar derinleşmesinde elbette uluslararası toplumun Filistinlilere verdiği sözleri yerine getirmemesinin de çok ciddi payı vardır. Birleşmiş Milletler ‘in ve diğer uluslararası kuruluşların Filistin'le ilgili aldığı kararların neredeyse hiçbiri uygulanmadı” değerlendirmesinde bulundu.

 “Savaşın da bir adabı ve ahlakı var"

Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail, Filistin arasında yaşanan çatışmalara yönelik ,”Türkiye olarak bizim bu konudaki tavrımız nettir. 1949 yılından beri İsrail Devleti'ni tanıyoruz ve kimi zaman kesintiye uğrasa da diplomatik ilişkilerimizi sürdürüyoruz. Bununla birlikte 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin Devleti kurulmadan bölgeye huzur gelmeyeceğine inanıyoruz. Filistin halkını sürekli taciz ederek, can ve mal güvenliğini hiçe sayarak, evlerine ve arazilerine el koyarak, altyapısını tahrip ederek, kalkınmasına engel olarak bölgedeki sorunun çözülemeyeceği açıktır. Böyle bir yaklaşım, sadece derinleşen huzursuzluğun yol açtığı çatışmaların artmasına, her iki tarafında sürekli kanının dökülmesine nihayetinde de barış arayışlarının hep hüsranla sonuçlanmasına yol açar. İsrail'in, Filistin halkının temel haklarını hiçe sayan yaklaşımı son olayda da görüleceği üzere kendi halkının güvenliğine de tehdit etmektedir.
Biz ne işgal topraklarında ne Filistin topraklarında tek bir masumun dahi burnunun kanamasına razı olmadığımızı hep söyledik, söylüyoruz. Bugün de aynı yerdeyiz. Değişen bir şey yok. Bugün hiçbir ayrım yapmadan, inancına, kökenine bakmadan insanı bu şekilde savunuyoruz. İsrail güvenlik güçlerinin ve illegal yerleşimcilerin Filistinlilere uyguladığı baskıya, zulme, yargısız infazlara, can ve mal tehdidine de nasıl karşıysak; İsrailli sivillere yönelik rastgele eylemlere de aynı şekilde karışıyız. Hele hele Gazze'nin orantısız hava ve kara saldırılarıyla yerle yeksan edilmesi, camilerin bombalanması bu sırada yaşayan masum kadın, yaşlı, çocuk ölümlerinin yaşanması asla kabul edilemez bir durumdur. İsrail şehirlerine yönelik eylemlerde benzer manzaralar ortaya çıkmışsa bunları da kesinlikle tasvip etmiyoruz. Her şeyin olduğu gibi savaşın da bir adabı ve ahlakı vardır. Tüm taraftar buna riayet etmekle mükelleftir. Altını çizerek hep ifade ettiğimiz gibi adil bir barışın kaybedeni olmaz. Bir şiddet sarmalına girilmesi ilave acıdan başka bir şey getirmez. İsrail yönetiminden Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarına yönelik bombardımanlarını, Filistinlilerden de İsrail'deki sivil yerleşimlere yönelik tacizlerini durdurmalarını istiyoruz. Bu itidalli adım barışa giden yolun kapısını da aralayacaktır. Gün fevri değil, devlet aklıyla, soğukkanlılıkla ve insanlık vicdanıyla hareket etme günüdür” açıklamasını yaptı.

Türkiye olarak, tarafların talep etmesi halinde esir takası dâhil her türlü arabuluculuğa hazır olduklarını açıklayan Erdoğan, ”Bir süredir devam ettirdiğimiz diplomatik temaslarımızı artırarak sürdürüyoruz. Filistin Devlet Başkanı Abbas ve İsrail Cumhurbaşkanı Herzog ile son derece verimli birer telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Her iki lidere de sivil ölümlerinden duyduğumuz derin üzüntüyü ifade ettim. Çatışmaların sonlandırılması ve sükûnetin bir an önce sonlandırılması noktasında elimizden geleni yapmayı dile getirdik. Yine Katar Emiri Şeyh Temim, Lübnan Başbakanı Mikati, Malezya Başbakanı Enver İbrahim ile de görüşerek akan kanı nasıl durdurabileceğimizi değerlendirdik. Gazze halkının ihtiyaç duyacağı insani yardım malzemelerinin tedariki konusunda da gerekli hazırlıklarımızı yapıyoruz” diye konuştu.

Erdoğan konuşmasının devamında şunları kaydetti:

“Güney Asya’nın kadim coğrafyası Afganistan’dan acı bir haber geldi. Afganistan’ın Herat vilayetinde meydana gelen ve en büyüğü 6,1 şiddetinde ölçülen bir dizi deprem büyük yıkıma yol açtı. İlk belirlemelere göre, ölü sayısının 2 bin 500’ü, yaralı sayısının 10 bini bulduğu depremlerde hayatını kaybeden Afganistanlı kardeşlerimize Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Türkiye olarak deprem haberini alır almaz hemen arama kurtarma, sağlık ve yardım personellerimizi hazırladık. Ayrıca bölgede faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarımızı harekete geçirdik. Afganistan’a ulaşan ekiplerimiz ülkenin afetten sorumlu birimleriyle işbirliği içinde çalışmalarına başladı. Afganistan’daki kardeşlerimizin yanında yer almaya her türlü ihtiyaçlarını karşılamak için devam edeceğiz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Eskişehir 1 gün boyunca susuz kaldı Eskişehir’de arıza sebebiyle yaklaşık 24 saat boyunca yaşanan su kesintisi vatandaşları mağdur etti. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ESKİ) Genel Müdürlüğü İçme Suyu Arıtma Tesisi’nde D4 deposunu besleyen ana hatta arıza meydana geldi. Buna bağlı olarak Batıkent, Yaşamkent, Aşağı Söğütönü, Yukarı Söğütönü, Zincirlikuyu, Şirintepe, Uluönder, Ertuğrulgazi, Çamlıca, Sazova, Orhangazi, Boyacıoğlu, Karagözler ve Karacaşehir mahallelerinde dün gece saat 22.00 itibariyle su kesintisi yaşandı. Gece saatlerinde başlayan onarım çalışmalarına rağmen arıza gün boyunca onarılamadı. Günü tamamen susuz geçiren vatandaşlar, büyük mağduriyet yaşadıklarını belirtti. "Şu anda perişan bir haldeyiz" Çamlıca Mahallesi’ndeki güncel durumu anlatan vatandaş Kadir İri, "Lavabolara, tuvaletlere giremiyoruz. Su olmadığı için kombileri kullanamıyoruz. Parasını almayı biliyorlar ama çalışma hiç yok. Marketlerde de su kalmamış, yetişemedik. Şu anda perişan bir haldeyiz" dedi. "Taşıma suyla işlerimizi görmeye çalışıyoruz" Kıraathane işletmecisi Ahmet Sallabaş, "Sabahtan beri sular yok. Kahvemiz sabah 06.00’da açılıyor, 07.30 gibi sular gitmiş. Taşıma suyla işlerimizi görmeye çalışıyoruz. Çay için damacana su kullanıyoruz. Bugün 4 damacana su taşıdık" şeklinde konuştu. "ESKİ ne zaman işini gerçekten yapacak?" AK Parti Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Grup Başkan Vekili Ahmet Sivri, sosyal medyadan açıklama yaparak duruma tepki gösterdi. Sivri’nin açıklamasında şu ifadeler yer aldı: "Plan var, hizmet yok! ’Planlı çalışma’ denilerek başlatılan kesintilerin saatlerce uzaması artık teknik bir sorun değil, açık bir yönetim problemidir. En temel hizmet olan suyun bile zamanında verilememesi, plansızlık ve kriz yönetimi eksikliğini ortaya koymaktadır. Sorun sadece bir arıza değil verilen saatlerin tutulmaması, muhatap bulunamaması ve vatandaşın bilgiye ulaşamamasıdır. Yazıktır, günahtır! Sizin iş bilmezliğiniz yüzünüzden Eskişehirli hemşehrilerimiz eziyet çekmek zorunda mı? Hafta sonu yaşanan bu tablo, birkaç açıklamayla geçiştirilemez. Vatandaş artık geçici çözümlerden ve sürekli istenen ’sabırdan’ yorulmuştur. Tepebaşı’nın neredeyse tamamında sular kesik. Vatandaştan sabır ve anlayış bekleniyor ama konu zamlar olunca kimse vatandaşı düşünmüyor. ESKİ ne zaman işini gerçekten yapacak?" Arıza yaklaşık 24 saatin ardından onarıldı Öte yandan, kısa bir süre önce ESKİ yetkilileri tarafından yapılan açıklamada ise, "Müdahale sırasında çelik boru kesimi, ara parçaların hazırlanması, montaj ve kaynak işlemleri tamamlandıktan sonra borunun sızdırmazlık testi yapılmıştır. Sonrasında kontrollü olarak depoya su basılması gerçekleştirilmiş olup şebeke hatlarına su verilmiştir. Suyun depoya dökülerek hatta ulaşması mahallelerimizin yerleşim kotlarına göre zaman alabilecektir. Elimizde olmayan nedenlerden dolayı yaşanılan su kesintisinden ötürü vatandaşlarımızın gösterdiği sabır ve anlayışa teşekkür ederiz" denildi.
Elazığ Şehit aileleri ve gaziler vefa buluşmasında bir araya geldi EMŞAV Elazığ İl Başkanlığı tarafından düzenlenen programda şehit aileleri ve gaziler, vefa buluşmasında bir araya geldi. Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı (EMŞAV) tarafından, şehit aileleri ile gazilerin birlik, beraberlik ve vefa duygularını pekiştirmek amacıyla "Şühedaya Vefa, Gazileri Hürmet Buluşması" düzenlendi. Program, İl Müftüsü Yusuf Bingöl’ün yaptığı dua ile başladı. EMŞAV Elazığ İl Başkanlığı öncülüğünde bir düğün salonunda gerçekleştirilen programa, Elazığ Valisi Numan ve Ayfer Hatipoğlu çifti, Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı Aşkın Yeğin, Elazığ İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Alparslan Doğan, İl Emniyet Müdürü Adnan Karayel, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Ömer Faruk Ergün ile çok sayıda şehit ve gazi ailesi katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan EMŞAV Elazığ İl Başkanı Murat Demir, vakfın kuruluş süreci ve yürüttüğü faaliyetler hakkında bilgi vererek, "Emniyet Teşkilatı, Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı 1998 yılında dernek olarak Emniyet Teşkilatı’nın şehit yakınları ve gazileri tarafından kurulmuş olup, 2011 yılında vakıf statüsüne yükselmiştir. Şu an 50’ye aşkın şubemiz ve il temsilcilerimizde ve biri Avrupa ve biri Almanya olmak üzere temsilciliklerimiz bulunmaktadır. Vakfımız şehit ayrımı yapmadan, gazi ayrımı yapmadan yani mesleki olarak ayrım yapmadan değerli ailelerimize hizmet etmekte yarışan bir kuruluştur" dedi. Şehit aileleri ve gazilerin devlet için taşıdığı anlamı vurgulayan Vali Hatipoğlu ise "Sizlerle bir arada olmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum. Şehit ailelerimizi ve gazilerimizi biz kendi ailelerimiz olarak, devletimizin birer emaneti aynı zamanda aziz şehitlerimizin bize emanetleri olarak görerek onları kendi ailelerimiz bilerek, devletimizin bir ailesi olarak görerek elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bu anlamda bundan sonra da aynı şekilde davranacağız. Sizler en sevdiğiniz evlatlarınızı yitirmiş olan, yine çeşitli çatışmalarda belki gazilik payesini almış olan kardeşleriniz olarak ülkemiz için en zor zamanda, en kara günde ortaya çıkmış kahramanların emanetisiniz. Bu anlamda sizleri saygıyla, hürmetle selamlıyorum" şeklinde konuştu. Program, yapılan konuşmaların ardından şehit aileleri ve gazilerle yapılan sohbet ve hatıra fotoğraflarıyla sona erdi.
Ankara Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin: "Çocuklarımızın en ufak can güvenliği riski varsa bu işletmeyle protokol imzalanmaz" Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, mesleki ve teknik eğitim konusunda "Valiliklerimizin, il müdürlüklerimiz, il istihdam kurullarımız, bu protokollerin yapılacağı her bir işletmeyle oturup iş sağlığı ve güvenliği üzerinden incelemeler yaparlar. Bu incelemeler sonucunda çocuklarımızın en ufak can güvenliği riski varsa bu işletmeyle protokol imzalanmaz" dedi. Tekin 2024 Kesin Hesap kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Tekin, Kürtçe eğitim konusunda, "Kürtçe eğitimin, vatandaşların Kürtçe öğrenmesine değin bir dizi etkinliği hayata geçirdik. Bakın, şu anda, Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde talep edilmesi durumunda vatandaşlarımız Kürtçe, Kurmanci ve Zazaca dâhil olmak üzere, 30’a yakın yaşayan dil ve lehçeyle ilgili olarak seçme ve seçtiği dersin, dilin öğrenilmesinin sağlanmasını mümkün hâle getirdik; şu anda bu mümkün. Ayrıca, Kürtçe bu dersleri okutmak üzere öğretmen atamaları da yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. "Kaç öğretmen atadınız?" sorusuyla ilgili olarak ben şu ifadenin altını çizmek istiyorum, burada değerli milletvekillerimize şöyle bir çağrıda bulunmak istiyorum: Siz bizim öğretmen atamamızı istiyorsanız Zazaca ve Kurmanci derslerini okutmak üzere, bölgede çocukların bu dersleri seçmelerini sağlamanız lazım. Ben size şunu söylüyorum: Biz, herhangi bir branştan atama yaparken, norm hesabını yaparken okutulan derslerin Türkiye genelinde sayısını topluyoruz ve akabinde kaç öğretmenimiz var, maaş karşılığı olarak ne kadar derse girilmesi gerekiyor bölüyoruz ve norm ihtiyacımızı buluyoruz. Dolayısıyla bu konunun şöyle çözülmesi gerekir: Talep oldukça norm ihtiyacı olacaktır ve atama yapacağız. Şu anda, hâlihazırda sistemde var olan öğretmenlerimiz bizim norm ihtiyacımızı karşılar durumda olduğu için norm ihtiyacı gözükmüyor" ifadelerini kullandı. Tekin şöyle konuştu: "Bir diğer konu şu: Bakın, şu anda, okullarımız dışında isteyen herkesin Kürtçeyi öğrenebileceği özel öğretim kursu açma hakkı vardır. Teşvik edin, orada işverenler, orada işletmeciler bu kursları açsınlar Kürtçeyle ilgili. O yüzden, bütün bunlar yapılmışken hükûmetimizi, Bakanlığımızı Kürtçe düşmanlığıyla suçlamanızı gerçekten kabul etmiyorum. Lütfen karşılaştırma yaparken öncesiyle beraber karşılaştırın." Tekin Mesleki ve Teknik eğitim veren okullara ilişkin, "Mesleki ve Teknik Eğitim veren okullarda iş başı ve iş başı beceri eğitimi ile ilgili olarak öğrencilerimizin sahada bu konuda becerilerini geliştirecek işletmelerle protokoller yapıyoruz. Bu protokolleri yaparken, valiliklerimizin, il müdürlüklerimiz, il istihdam kurullarımız, bu protokollerin yapılacağı her bir işletmeyle oturup iş sağlığı ve güvenliği üzerinden incelemeler yaparlar. Bu incelemeler sonucunda çocuklarımızın en ufak can güvenliği riski varsa bu işletmeyle protokol imzalanmaz. Protokol imzalandıktan sonra bizim Çalışma Bakanlığı müfettişleri, Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri rutin aralıklarla denetimlerini yaparlar, çocuklarımızın güvenliğine dair en küçük risk söz konusu ise protokoller iptal edilir. Bugün 25 bin bu yıl için protokol iptali yapılmış" şeklinde konuştu.