POLİTİKA - 28 Aralık 2020 Pazartesi 18:15

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar!

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kabine Toplantısı sonrası önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, ''Asgari ücret 2021 yılı Ocak ayı itibariyle yüzde 21,5 artışla bekar ve çocuksuz çalışan için net 2 bin 826 lira evli ve çocuklu için 3 bin 14 lira olarak uygulanacaktır. Yüz yüze eğitime verdiğimiz arayı 15 Şubat 2021'e uzatıyoruz'' dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz Avrupa’da zaten ilk sıraya çıkardığımız ülkemizi dünyanın en önemli tarım ürünleri üreteci ve ihracatçısı yapana kadar yatırımlarımızı, desteklerimizi sürdüreceğiz. Karşımızda ülkemize kaynak girişi sağlamak için hayata geçirdiğimiz uygulamaları dahi fuhuş, uyuşturucu, organ kaçakçılığı gelirleri ile irtibatlandıracak kadar hayattan ve izandan noksan bir anlayış var. Devlete bu şekilde gelir edileceğini sanan bu zihniyetin ülke yönetimine talip olması en büyük kara mizah örneğidir” diye konuştu.

“Türkiye böyle bir muhalefet anlayışını hak etmiyor”

Her konuda cumhuriyet döneminde yapılanların katbekat üzerinde icraatlar yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buna karşılık muhalefet ne diyor, hadi icraatlarını geçtik, çünkü tek parti devri zulmü dışında sayabilecekleri işleri yok. Hiç değilse vizyon olarak, proje olarak, program olarak söyleyebildikleri bir şey var mı? Maalesef hiçbir somut, ayakları yere basan, uygulanabilir, sürdürülebilir, hesabı kitabı yapılmış proje veya politikaları yok. Aslında böyle bir dertleri de yok. Kendi içlerindeki taciz, tecavüz, şantaj, hırsızlık işlerinin üzerini örtmekten bu konulara sıra gelmediği anlaşılıyor. Hakları yemeyelim, Türkiye aleyhine alınan her kararın, söylenen her sözün, yapılan her saldırının yılmaz savunuculuğunu üstlenme görevini ifa ediyorlar.

Mesela, AİHM, ülkemizle ilgili bir davada kendi hukuki süreçlerine, İspanya ve İtalya gibi ülkelerdeki benzer yargılamalarda verdiği kararlara aykırı bir tavır sergiledi. Biz de bunun üzerine bu çifte standartlı, hukuki değil, siyasi saiklerle verilen bu kararı uygulamayız dedik. ‘Sen nasıl böyle bir şey söylersin.’ Demek ki, kendileri bu işlerde yetki sahibi olsalar, elinde onlarca insanın kanı bulunan bu terörist destekçisini hemen serbest bırakacaklar. Arkasında durdukları kişi kim? Hakkındaki iddianameye göre 37 nitelikli adam öldürme, 29 adam öldürmeye teşebbüs, 3 bin 777 mala zarar verme, 25 alıkoyma, 395 hırsızlık, 15 yağma, 308 işyeri ve konut dokunulmazlığını ihlal, 13 Türk bayrağını yakma, 7 Atatürk’ü Koruma Kanunu'na muhalefet suçunun işlendiği, ayrıca 326 güvenlik görevlisi ile 435 vatandaşın yaralandığı 6-8 Ekim 2014 olaylarının baş sorumlusu.

Bu kişinin burada sayılmayan teröre destek mahiyetinde pek çok sözü ve eylemi var. Lafa gelince her fırsatta ‘Atatürk’ün partisiyiz’ diye övünen bu kişiler, aynı partinin kendilerine ‘Mustafa Kemal’in askerleri değil, it sürülerisiniz’ diyen yöneticisine bile ses çıkartamamışlardır. Çukurcu teröristlere ‘arkadaş’, Suriye’den ülkemize saldıran teröristlere ‘vatanlarını savunanlar’, şehirlerimizi yakıp yıkan vandallara ‘aydınlanmacılar’, darbecilere ‘mağdurlar’ diyenler yine bunlardır. Türkiye böyle bir muhalefet anlayışını hak etmiyor. Önümüzdeki dönemde ülkemizin bu partilere oy verenlerin feraseti ve iradesiyle köklü bir muhalefet reformunu hayata geçireceğine inanıyorum. İnanıyorum ki, Cumhur İttifakı inşallah bunlar karşısında çok daha güçlü bir şekilde yoluna devam edecektir” şeklinde konuştu.

“Asgari ücret belli oldu”

2021 yılı asgari ücret rakamının belli olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asgari ücret 2021 yılı Ocak ayı itibarıyla yüzde 21,5 artış ile bekar ve çocuksuz çalışan için net 2 bin 826 lira, evli ve çocuklu çalışan için 3 bin 14 lira olarak uygulanacaktır. Salgın döneminde işverenlerimize 75 lira asgari ücret desteği vermeye başlamıştık. Bu desteği önümüzdeki yıl da devam ettireceğiz. Böylece işverenlerimize ve çalışanlarımıza toplamda 6,5 milyar liralık ilave bir kaynak aktarmış olacağız. Kısa çalışma ödeneğinin süresini Şubat ayı sonuna, nakdi ücret desteğinin süresini 17 Mart tarihine kadar uzattık. Geçtiğimiz hafta 397 şehit yakını ve gazi yakınımızın atamasını yaparak bu kategorideki toplam istihdamı 44 bin 781’e çıkarttık. Tüm sıkıntılara rağmen reel sektör ülkemizin yüz akı olmayı sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar!

“İngiltere ile Serbest Ticaret Anlaşması imzalama aşamasına geldik”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin dış ticareti açısından çok önemli olan bir gelişmeyi şu ifadelerle paylaştı:
“En önemli ticaret ortaklarımızdan biri olan İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı çerçevesinde başlayan takvim Perşembe günü tamamlanıyor. Ticari ilişkilerimizin bu ayrılıktan zarar görmemesi için iş dünyamızın da katılımıyla süreci yakından takip ediyoruz. Yapılan uzun müzakereler sonunda İngiltere ile Serbest Ticaret Anlaşması imzalama aşamasına geldik. Yarın inşallah bu anlaşmanın imzaları atılıyor. Bu, Gümrük Birliği Anlaşması'ndan sonraki en önemli ticari anlaşmamız olacaktır. İnşallah 2021 yılından itibaren hem Türkiye’nin hem İngiltere’nin kazanacağı yeni bir dönem başlıyor.”

“Yüz yüze eğitime verdiğimiz arayı 15 Şubat 2021’e kadar uzatıyoruz”

Menşeine bakmaksızın tüm aşı çalışmalarını yakından takip ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çin’den sipariş verdiğimiz aşının ilk partilerinin yılbaşından önce ülkemize teslim edilmesini bekliyoruz. Almanya’dan gelecek aşının da Ocak’ta ülkemize ulaşacağını ümit ediyoruz. Gelişmeler salgının daha uzunca bir süre dünya gündeminden düşmeyeceğine işaret ediyor. Bunun için asıl önemi ve önceliği hem gelenekçi hem yenilikçi yöntemlerle geliştirdiğimiz kendi aşılarımıza veriyoruz. Son 18 yılda kurduğumuz yüksek teknolojiye dayalı alt yapılar ve bilim insanlarımızın gayretiyle şuan 8 ayrı aşı çalışmasını başarıyla yürütüyoruz. Bunlardan birinde son aşamaya geçildi. İnşallah en kısa sürede kendi üretimimiz olan birden fazla aşıyı milletimizin hizmetine sunmakta kararlıyız” dedi.

Vaka sayısındaki düzenli düşüşe uygun olarak kısıtlama tedbirlerini dikkatle gözden geçirdiklerinin altını çizen Erdoğan, temizlik, maske ve mesafe kurallarına dikkat çekti. Erdoğan, “Bugünkü toplantımızda salgınla mücadelede geldiğimiz yeri tekrar değerlendirdik, gelişmelerin ümitvar olduğunu gördük. Bu çerçevede okullarımızdaki yüz yüze eğitime verdiğimiz arayı 15 Şubat 2021’e kadar uzatıyoruz” diye konuştu.

"Kimi zaman açık, kimi zaman gizli siber saldırılara maruz kaldığımız için stratejimizi yerli ve milli bir anlayışla şekillendirdik”

Bugünkü kabine toplantısında ulusal siber güvenlik stratejisi ve eylem planının da görüşüldüğünü kaydeden Erdoğan, ”Dijitalleşmenin ayrılmaz bir parçası haline gelen siber güvenlik tüm dünyada üzerinde hassasiyetle durulan konuların başında geliyor. Güvenlikten sağlığa, eğitimden evimizde kullandığımız aletlere kadar her alanda hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline dönüşen dijitalleşme ile birlikte siber tehditlerde büyük artış yaşanıyor. Öyle ki ülkelerin fiziki sınırlarının korunmasıyla dijital altyapılarının ve verilerinin korunması aynı derecede önem kazanmıştır.

Esasen savunma sanayi projelerimizin temel bileşenleri arasında dijital sistemler ilk sıralarda yer alıyor. Aynı şekilde günlük hayatımızı kolaylaştıran teknolojilerin hemen hemen tamamı dijital altyapılarla çalışıyor. Devletler vatandaşlarının can ve mal güvenliği yanında dijital bilgilerini ve aldıkları hizmetleri de korumak mecburiyetindedir. Yaklaşık 7 yıl önce kurduğumuz Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi ile bu doğrultuda ilk adımı atmıştık. Güncel ihtiyaçları ve tehditleri dikkate alarak ülkemizin siber güvenlik politikalarını kapsamlı ve bütüncül anlayışla özellikle yeni bir strateji oluşturma konusunda adımı attık. Son dönemde diğer alanlarla birlikte dijital altyapılar, siber güvenlik konularında kimi zaman açık, kimi zaman gizli siber saldırılara maruz kaldığımız için stratejimizi yerli ve milli bir anlayışla şekillendirdik” diye konuştu.

"İlk haberleşme uydumuzu 2022'de uzaya gönderiyoruz"

Dijitalleşmeyle birlikte siber tehditlerde de artışlar yaşandığına dikkat çeken Erdoğan, ”Esasen savunma sanayi projelerimizin temel bileşenleri arasında dijital sistemler ilk sıralarda yer alıyor. Devletler vatandaşlarının can ve mal güvenliği yanında dijital bilgilerini ve aldıkları hizmetleri de korumak mecburiyetindedir. İlk haberleşme uydumuzu 2022'de uzaya gönderiyoruz. Alternatif maliyetleri onlarca milyon dolar olan alternatif projeleri bir süredir ülkemizde yürütecek kapasiteye zaten ulaşmıştık. Bu çalışmaları daha da ileriye taşıyoruz. Kendi milli siber güvenlik teknolojilerimizi geliştirmek suretiyle güçlü ve caydırıcı bir alt yapı oluşturuyoruz.

Mavi Vatan'dan siber uzaya kadar her sahada egemenlik haklarımıza, sahip çıkacağız. Bu amaçla Cumhurbaşkanlığı dijital dönüşüm ofisimizle , Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız öncülüğünde ilgili tarafların katılımıyla uzunca bir süredir yürüttüğümüz çalışmalarda sona gelinmiştir. İlk aşaması 2020- 2023 dönemini kapsayan bu planda belirlenen faaliyetleri hayata geçirerek ülkemizin dijital alt yapılarını siber saldırılara karşı inşallah güvenli hale getireceğiz. Bununla kalmayacak Türkiye’nin bu alanda kendi ürünleri ev firmalarıyla uluslararası düzeyde söz sahibi olmasını da sağlayacağız. Ulusal siber güvenlik stratejisi ve eylem planımızın ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.

"Türkiye olarak biz de bu amaçla çeşitli yerlerde toprak kiralamaya başladık"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar!

Salgın döneminde üzerinde en çok konuşulan konulardan birinin gıda üretimi ev temini olduğunun altını çizen Erdoğan, yaşanan kuralığın bu tartışmayı daha anlamlı ve önemli hale getirdiğini söyledi. Erdoğan, tahminlerin dünyanın 2050 yılında 10 milyarlık bir nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak zorunda kalacağını gösterdiğini bildirdi. Bu durumun refah artışı ve lojistik imkanların etkisiyle bugünkünden yüzde 60 daha fazla gıda üretimi yapılmasına ihtiyaç duyulacağı anlamına geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugünkü anlayışla bir asır arasında çok daha büyük farklar ortaya çıkacağı açıktır. Bugün 140 ülke başka yerlerde toprak kiralamak suretiyle kendini geleceğe hazırlamanın gayreti içindedir. Şimdiden kiralanan toprak miktarı ülkemizin yüzölçümünün üç katına ulaşmıştır. Bu konuda en cazip yer bakir ve bereketli Afrika topraklardır. Toprak kiralamada amaç bugünün ihtiyaçlarını karşılamak değil yarım asır, bir asır sonrasının taleplerine hazırlık yapmaktır.

Türkiye olarak biz de bu amaçla çeşitli yerlerde toprak kiralamaya başladık. Böyle bir vizyonu, böyle bir derdi olmayanlar ülkemizin neden Nijer’de, Sudan’da toprak kiraladığını, başka yerlerde benzer arayışta olduğunu anlayamıyor. Sadece anlamamakla kalmıyor, bir de çıkıp bize ithamlar yöneltiyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde hükümetlerin böyle ithamlara maruz kaldığını göremezsiniz. Çünkü oralarda ülkenin ve milletin üzerine ikbal hesabı yapan bir siyasi muhalefet anlayışı yoktur.

Maalesef bu yıkıcı ve çapsız zihniyet yaptığımız barajlardan yollara, hastanelerden enerji santrallerine kadar her konuda karşımıza çıkıyor. Çiftçilerimizi, üreticimizi, insanımızı bize karşı kışkırtmak için tamamı yalan, tamamı yanlış, tamamı çarpıtma olan söylemlerle gündem oluşturmaya çalışan bu zihniyeti biz çok iyi tanıyoruz. Bu zihniyete cevap vermek bizim için zul olmakla birlikte milletimize olan sorumluluğumuz gereği hakikatleri tekrar tekrar anlatmak mecburiyetindeyiz. Biz bu cahillerle dost değiliz, cahilliklerini ifşa edene kadar cahillerle muhatap olmaya katlanacağız” açıklamasında bulundu.

"Türkiye 18 yılda tarımsal milli gelirini 37 milyar liradan 278 milyar liraya yükselterek Avrupa'da ilk sıraya yükseldi"

Türkiye'nin tarım alanında önemli bir yol kat ettiğini bildiren Erdoğan, "Türkiye’nin tarımda nerden nereye geldiğini anlatmadan önce soframızda eksikliğini hissetmediğimiz, ekmeğimizi, aşımızı üreten eli nasırlı, anlı terli, yüreği imanlı, yüreği tertemiz çiftçilerimize şükranlarımı şahsım, milletim adına sunuyorum. Üreticilerimize hakkını teslim etmek, emeklerinin karşılığını vermek için 18 yıldır çalışıyoruz. Türkiye'nin Avrupa'dan Asya'ya uzanan toprakları kendi imkanlarını karşılayacak bir imkan sağlıyor. Son dönemde yaptığımız altyapı sayesinde ülkemiz önemli bir ihracatçı konumuna gelmiştir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin geçtiğimiz 18 yılda tarımsal milli gelirini 37 milyar liradan 278 milyar liraya yükselterek Avrupa'da ilk sıraya yükseldiğini bildirdi. Geçtiğimiz yıl 197 farklı ülkeye tarımsal ürün ihraç ederek, 18 milyar gelir elde edildiğini açıklayan Erdoğan, ”Un ihracatında dünyada 1’inci, makarna ihracatında 2’nci sıradayız. Çiftçimize verdiğimiz destekleri bu dönemde 12 kat arttırarak, bitkisel üretimimizi 124 milyon tonla cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıkardık. Tarımsal üretimdeki artış kendi kendine gelişmedi. Bunun için destekler yanında çok büyük sulama projelerini hayata geçirdik. Biz son 18 yılda sulama amaçlı 600 baraj, 423 gölet, bin 457 sulama tesisi yaparak milletimizin hizmetine sunduk” ifadelerini kullandı.

Erdoğan konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Toprak nedir, çiftçi ne iş yapar, üretim nasıl yapılır, bilmeyenler, ağızlarını her açtıklarında saman ihracatından bahsedenler aslında cahilliklerinden bahsediyorlar. Saman ihracatımız 84,5 bin ton, geliri de 14 milyon dolardır. İthalat dedikleri saman bin 953 tondur. Söyledikleri sadece yalan, iftira ile belki günü kurtarmak mümkündür ama bu tarzın ne çiftçiye ne de ülkemize bir faydası vardır.”

Derya Yetim - Hülya Keklik

 

 

 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Elazığ’da hazırlanan proje bakanlıktan destek aldı Elazığ Toplum ve Proje Derneği (ETOPDER) derneği tarafından hazırlanan proje, IPARD III Programı 6. Başvuru Çağrı Dönemi’nde Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan destek almaya hak kazandı. IPARD III Programı 6. Başvuru Çağrı Dönemi kapsamındaki LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun (YEG) tamamı desteklenmeye hak kazandı. Yaklaşık 2.2 milyar TL tutarındaki yerel kalkınma stratejisi bütçeli 156 YEG Derneğin yüzde 100 hibeyle destekleneceği aktarıldı. Destek alan 156 dernek arasına Baskil Yerel Eylem Grubu Derneği’de yer aldı. Bu kapsamda Baskil Yerel Eylem Grubu Derneği, il genelinde aktif olarak faaliyet gösteren tek Yerel Eylem Grubu olma özelliğini taşıdı. Derneğin 2025-2030 dönemini kapsayan 5 Yıllık Yerel Kalkınma Stratejisi ve Eylem Planı, proje uzmanı Bihter Yaldız Tut tarafından hazırlanarak kapsamlı analizler, katılımcı toplantılar ve yerel ihtiyaçlar doğrultusunda şekillendirildi. Hazırlanan strateji ve eylem planları, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından onaylanarak desteklenmeye hak kazandı. Dernek, yıllık 60 bin Euro olmak üzere yüzde 100 hibe desteğiyle, 5 yıllık dönemde yaklaşık 15 milyon TL tutarında kırsal kalkınma kaynağını bölgeye kazandırma hakkı elde etti. Bu süreçte, Baskil Yerel Eylem Grubu Derneği ile Elazığ Toplum ve Proje Derneği (ETOPDER) arasında imzalanacak iş birliği protokolü çerçevesinde, 5 yıllık kalkınma programının etkin ve şeffaf bir şekilde uygulanması planlanıyor. Dernek Başkanı ve proje uzmanı Bihter Yaldız Tut, "Avrupa Birliği’nin kırsal kalkınma politikaları çerçevesinde uygulanan LEADER Tedbiri, yerelden kalkınma yaklaşımını esas alan, katılımcı, yenilikçi ve sürdürülebilir bir modeldir. Bu yaklaşım doğrultusunda kurulan Yerel Eylem Grupları (YEG); kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, özel sektör temsilcileri ve yerel halkın bir araya gelerek bölgesel ihtiyaçlara uygun kalkınma stratejileri geliştirmesini amaçlar. Türkiye’de Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda, IPARD Programı kapsamında uygulanan LEADER Tedbiri ile Yerel Eylem Grupları desteklenmektedir. YEG’ler; ilçelerde kaymakamlık oluru ve valilik onayı ile kurulan, tüzel kişiliğe sahip dernek statüsünde yapılardır. İlçe belediyeleri, kaymakamlıklar ve ilgili kamu kurumları bu yapıların doğal paydaşları ve tüzel üyeleri arasında yer alırken; kadınlar, gençler, çiftçiler, üreticiler, esnaf ve sivil toplum temsilcileri yönetim süreçlerine aktif olarak dahil edilmektedir. Bu yönüyle YEG’ler, ilçede yaşayan her kesimin temsiline dayalı kapsayıcı bir yönetişim modeli sunar" dedi. Proje uzmanı Bihter Yaldız Tut, "ETOPDER’in proje geliştirme, uygulama, izleme ve raporlama alanlarındaki kurumsal kapasitesi, stratejinin sahaya güçlü biçimde yansımasına katkı sağlayacaktır. Dernek olarak Baskil Yerel Eylem Grubu’nun kalkınma stratejilerinin hazırlanmasında hem de uygulanacak projelerin koordinasyonunda aktif rol üstlenerek, yerel kalkınmaya sürdürülebilir ve katılımcı bir vizyon kazandırmayı hedeflemekteyiz. IPARD III Programı döneminde uygulanacak bu strateji ile; tarım ve kırsal üretimin desteklenmesi, kadınlar ve gençler başta olmak üzere dezavantajlı grupların güçlendirilmesi, yerel girişimciliğin ve sosyal kalkınmanın teşvik edilmesi, sivil toplumun kapasitesinin artırılması, katılımcı ve sürdürülebilir kalkınma modellerinin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir" ifadelerini kullandı.
Elazığ Elazığ’da ilginç bisiklet tasarımı: Polisler bile durdurup inceliyor Almanya’da 26 yıl yaşayan ve elektrik-elektronik mesleğiyle uğraşan, ardından memleketi Elazığ’a dönen Hacı Bayram Züğürt’ün yaptığı sıra dışı bisikletler görenleri şaşırtıyor. Kendisini vatandaşlar başta olmak üzere polisin durduğunu dile getiren Zügürt, "Sür bakalım diyorlar, sonra ’İn aşağı, bir daha bin’ deyip bakıyorlar. İnip tekrar biniyorum. Şaşırıyorlar" dedi. Elazığ’da yaşayan 58 yaşındaki Hacı Bayram Züğürt, hayatının 26 yılını Almanya’da geçirdi. Elektrik ve elektronik alanında çalışan Züğürt, Türkiye’ye döndükten sonra bu mesleğin yeterli kazanç sağlamaması üzerine bisiklet işine yöneldi. Yaklaşık 15 yıl boyunca bisiklet tamiri ve satışı yapan Züğürt, özellikle kış aylarında boş kalan zamanlarını ilginç bisikletler tasarlayarak geçiriyor. Deneme amacıyla yaptığı yüksek bisikletin beklediğinden çok daha rahat olduğunu fark eden Züğürt, tasarımlarını geliştirdi. Yüksek bisikletlerin yanı sıra yatarak kullanılan bisiklette tasarlayan Züğürt, hem vatandaşların hem de polislerin ilgisini çekiyor. "Bu bisiklet insanı hiç yormuyor" Elektrik-elektronik altyapısında yaptığı tasarımlara büyük katkı sağladığını söyleyen Züğürt, " 26 sene Almanya’da kaldım. Türkiye’ye döndükten sonra 15 yıl boyunca bisiklet işi yaptım. Asıl mesleğim elektrik ve elektronik üzerinedir, ancak bu işten yeterli gelir elde edemediğim için bisiklet sektörüne yöneldim. Bisiklet işinde her gün paramı kazanıyordum. Özellikle kış aylarında, bisiklet işi olmadığında boş günlerimi bisikletlerle uğraşarak, denemeler yaparak geçiriyordum. O dönem bir yüksek bir bisiklet yaptım. Tamamen deneme amaçlıydı, ’Bu nasıl olacak?’ diye merak ettim. Sonra fark ettim ki bu bisiklet insanı hiç yormuyor. Saatlerce sürsem bile sorun olmuyor. Düz yolda giderken hiçbir sıkıntı yaşamıyorum. Normal bir bisikletim de var, o da kaliteli ama onu sürdüğümde yarım saat sonra mutlaka dinlenme ihtiyacı hissediyorum. Bu yeni yaptığım bisiklet ise sanki adam boyu bir insan omuzlarında geziyormuş gibi rahat" dedi. "Yolda polisler durduruyor, ’Sür bakalım’ diyorlar, sonra ’İn aşağı, bir daha bin’ deyip bakıyorlar" Aldığı tepkilerin hem şaşkınlık hem de hayranlık içerdiğini dile getiren Züğürt, " Bisikletlerin daha yükseğinin yapılmasını tavsiye etmem, o iş cambazlığa girer. Bir bisikletimin sisteminde, üç bisikletin zinciri birlikte çalışıyor. Zinciri en yukarıdan, bisikletin ön tarafından alıp arka tekerleğe kadar tek parça halinde bağladım. Sürüşü çok rahat, sırtını yaslıyorsun ve bu durum adeta ömrünü uzatıyor. Ben kış aylarını bu tür denemelerle, üretmekle ve uğraşmakla geçiriyorum. Yolda polisler durduruyor, ’Sür bakalım’ diyorlar, sonra ’İn aşağı, bir daha bin’ deyip bakıyorlar. İnip tekrar biniyorum. Şaşırıyorlar. Şaka olsun diye ’Alt kat kiralık mı’ diyen bile oluyor. İnsanlar çok ilgi gösteriyor, kahvede oturanlar bile kalkıp dışarı çıkıyor, beni durdurup bisikleti görmek, tanımak istiyorlar" şeklinde konuştu. (RY-CK-
İstanbul "Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" (SGT) Yarışması’nın 10’uncusu sonuçlandı Rönesans Holding’in, 10’uncusunu düzenlediği "Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" Yarışması bu yıl Esmiyor ve Impact Hub İstanbul iş birliği ile gerçekleşti. İklim değişikliği ile mücadele olarak belirlenen tema çerçevesinde ‘Azaltım’ veya ‘Uyum ve Dayanıklılık’ odağında projelerin kabul edildiği Sürdürülebilir Geleceği Tasarla Yarışması’nda yapı, ürün ve hizmet tasarımı kategorilerinde toplam dokuz proje ödül aldı. Rönesans Holding’in, gençlerin fonksiyonel, insan ihtiyaçlarını karşılayan ve bunun yanında doğaya saygılı çözümler sunan fikirler üretmelerini teşvik etmek ve daha iyi yaşam koşulları sağlanmasına katkıda bulunarak geleceği şekillendirmek amacıyla düzenlediği "Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" (SGT) Yarışması’nın 10’uncusu sonuçlandı. Esmiyor ve Impact Hub İstanbul iş birliği ile gerçekleştirilen ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlerin ödüllendirildiği yarışmada, üç farklı kategoride toplam 9 proje ödül almaya hak kazandı. SGT Yarışması’nda finale kalan 14 ekip, 19 Aralık’ta jüri karşısına çıkarak projelerini sundu. Jüri değerlendirmesi sonucunda ‘Yapı Tasarımı’, ‘Ürün Tasarımı’ ve ‘Hizmet Tasarımı’ kategorilerinde dereceye giren ekipler belirlendi. Her kategoride birinci olan projeler 50 bin TL, ikinciler 40 bin TL, üçüncüler ise 30 bin TL’lik ödülün sahibi oldu. Üç kategoride dokuz proje ödüllendirildi Yapı Tasarımı kategorisinde; kriz anlarında dönüştürülebilir ve dayanışmayı güçlendiren modüler bir yapı sistemi öneren ‘Ekolojik Çekirdek Projesi’ birinci olurken, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla toplumsal güven ve farkındalık oluşturmayı hedefleyen ‘Ekinoks Projesi’ ikinci, doğal döngülerle sosyal etkileşimi bir araya getiren bütüncül yaşam alanı önerisi ‘DeepFlow Projesi’ ise üçüncü oldu. Ürün Tasarımı kategorisinde; tarımsal atıkları geri dönüştürerek çevre dostu bir gübre geliştirmeyi amaçlayan ‘BiyoPolTech’ birinci oldu. Jüri değerlendirmesinde alg teknolojisiyle oksijen üreten akıllı kent direği ‘Yeşil Direk’ ikinci, tek kullanımlık plastiklere alternatif olarak biyobozunur ambalaj sunan ‘Bak-pack Projesi’ ise üçüncü olarak seçildi. Hizmet Tasarımı kategorisinde ise atıkları hammaddeye dönüştüren blockchain tabanlı pazar yeri ‘Re-source’ birinci, iklim verilerinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini anlık izleyen ‘Sağlık Odaklı İklim Haritaları (SOİH)’ ikinci, binalar için şeffaf ve dijital bir çevresel performans sistemi sunan ‘Yeşilport Projesi’ ise üçüncülük ödülünü kazandı. 157 aday, 67 başvuru, yoğun bir gelişim süreci Toplam 157 aday sisteme giriş yaparken; 41’i hizmet tasarımı, 13’er tanesi ürün ve yapı tasarımı olmak üzere 67 başvuru alındı. Ön değerlendirme sonucunda seçilen 14 proje, iki aylık kapsamlı bir kapasite geliştirme programına dahil edildi. Program kapsamında ekipler; sürdürülebilirlik, değer önerisi geliştirme, varsayım doğrulama, proje planlama, hikâye anlatıcılığı ve etkili sunum teknikleri başlıklarında eğitimler aldı. Her projeye mentor ve uzman desteği sağlandı. Alanında uzman jüri kadrosu Yarışmanın jüri kadrosunda; akademi, özel sektör ve sivil toplumdan alanında uzman isimler yer aldı. Yapı Tasarımı Kategorisi’nde Rönesans Holding Sürdürülebilirlik ve Çevre Direktörü Evrim Atalas, Başkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nden Doç. Dr. Öğr. Üyesi Betül Bilge Özdamar, Rönesans Holding Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Baytan, PIN Architects Kurucu Ortağı Salih Küçüktuna jüri üyesi olarak yer aldı. Ürün Tasarımı Kategorisi’nde ise TOBB ETÜ, Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Aydın Öztoprak, Toyi Kurucu Ortağı ve Tasarımcısı Elif Atmaca, Airqoon Kurucu Ortağı Barış Can Üstündağ ve Doç. Dr. Engin Kapkın jüri üyeliği yaptı. Hizmet Tasarımı Kategorisinde ise Galatasaray Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Belgin Kaygan, Impact Hub İstanbul Kurucu Ortağı Ayşe Sabuncu, KODA Kurucusu ve Genel Koordinatörü Mine Ekinci, Pakt Ajans Kurucusu Anlamlandırıcı Serdar Paktin jüri üyesi olarak yer aldı. "Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" 10 yılda, 150’nin üzerinde üniversite semineriyle 400 binden fazla öğrenciye yüz yüze, dijital kanallarla ise yılda ortalama 3 milyon öğrenciye ulaştı.