ASAYİŞ - 30 Kasım 2016 Çarşamba 07:28

Cumhurbaşkanına suikast girişiminde kan donduran ifadeler

A
A
A
Cumhurbaşkanına suikast girişiminde kan donduran ifadeler

15 Temmuz darbe girişimi sonrası üç helikopter ile Muğla’nın Marmaris ilçesine gelerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı suikast hazırlığında olan darbeciler ile ilgili Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde kabul edildi.

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması soruşturması kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik suikast girişimi ile ilgili terör örgütünün elebaşı olarak Fetullah Gülen birinci şüpheli olarak iddianamede yer aldı. 44’ü tutuklu 47 sanık hakkında 6’şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenirken, iddianamenin 60 sayfası Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına ilişkin değerlendirme yer aldı. Değerlendirmede, örgütün yapısı ve işleyişi, hiyerarşisi, şahısların örgüte kazandırılması ve örgütsel eğitim, örgütsel bağlılık ve eğitimi, örgütten çıkma, ayrılma veya kovulma, örgütün yerel ve uluslararası bağlantıları, yaptığı eylemler, iletişim araçları, diğer terör örgütleri ile bağlantısı, algı operasyon araçları ve basın-yayın ile yapının terör örgütü olarak kabulü ele alındı. İddianamenin ikinci bölümünde ise 15-16 Temmuz 2016 tarihinde Marmaris'te meydana gelen olaylarla ilgili toplanan deliller ve bu delillerin değerlendirilmesi, bu kapsamda şüpheli mağdur-müşteki ve tanık beyanları, kriminal raporlar, olay yeri inceleme raporları ele alındı. Son bölümde ise şüpheliler hakkında talep edilen cezai müeyyideler yer aldı.

KUTSAL HOCA PAYI
İddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü üyelerince ‘Himmet’ olarak toplanan paraların \% 15'i bir numaralı sanık Fetullah Gülen'in kutsal payı olarak ayrıldığı, ona yollanmaktadır. Amerika Birleşik Devletlerinde kendisine bağlı bir okul, kuruluş, vakıf parayı alıp örgütün merkez giderlerine harcadığı, kalanı ise şüpheli Fetullah Gülen'in ve imamların şahsî servetine dönüştüğü belirtildi.

DARBE GİRİŞİMİ FETULLAH GÜLEN’İN BİLGİSİ DAHİLİNDE YAPILMIŞ
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın darbe teşebbüsüne ilişkin yürüttüğü soruşturmalar kapsamında, örgüt üyesi bir kısım asker ve kamu görevlilerinin ifadelerinden darbe teşebbüsünün Terör Örgütü lideri şüpheli Fetullah Gülen’in bilgisi ve talimatı ile yapıldığı ve sivillerin katledilmesi, kamu görevlilerinin şehit edilmesi başta olmak üzere ortaya çıkan maddî ve manevî zarardan adı geçenin başında olduğu terör örgütünün sorumlu olduğu, bununla birlikte, yürütülen soruşturmaların devam etmesi nedeniyle, her geçen gün örgüt bağlantısını tüm yönleriyle ortaya koyan yeni delillere ulaşıldığı belirtildi. Darbe Teşebbüsünün en önemli eylemlerinden olan Marmaris'te Cumhurbaşkanına suikast teşebbüsünün adı geçen Terör Örgütü tarafından gerçekleştirildiği sabittir denildi.

DARBE ÖNCESİ SÖNMEZATEŞ VE TANER BERBER PASTANEDE BULUŞTU
İddianemede, sanık Gökhan Şahin Sönmezateş'in, darbe girişi öncesi Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda Tuğgeneral rütbesi ile Müşterek Hedef Analiz Yönetim Başkanı olarak görev yaptığı, ifadesinde, darbe girişimi sırasında öldürülen Tuğgeneral rütbesindeki Semih Terzi ile Milsec olarak adlandırılan güvenli hattan 11 Temmuz 2016 tarihinde görüşme yaptığı, bu görüşme sırasında Semih Terzi'nin kendisine ülkenin gidişatının iyi olmadığını ve durumdan rahatsızlık duyduğunu belirttiği, darbe girişimiyle ilgili ilk kez bilgi sahibi olduğunu beyan etti. Şüpheli Taner Berber'in beyanı ve bu beyanı doğrular nitelikteki HTS kayıtlarının tetkikinden de anlaşıldığı, aslında 8 Temmuz 2016 tarihinde Muharebe Arama Kurtarma personeli olan binbaşı rütbesindeki sanık Taner Berber ile sanık Gökhan Şahin Sönmezateş'in cep telefonu irtibatı kurarak, aynı gün saat 18:15 civarında Eskişehir yolu üzerinde bulunan bir pastanede buluştukları, burada Gökhan Şahin Sönmezateş'in, Taner Berber'e bir hafta sonra Cuma, ya da Cumartesi günü Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Hasan Küçükakyüz'ün tutuklanacağını, şüpheli Taner Berber'in de ona refakat edip onu Çiğli'ye getireceğini, kapıyı başkasının çalacağını, komutan kapıya çıktıktan sonra şüpheli Taner Berber'in onu davet edeceğini, davete icabet etmediği takdirde ise koluna girilerek Çiğli'ye götürüleceğini, 13 Temmuz 2016 günü harekat komutanı Albay Ramazan Elmas'ın yanına giderek ona bu konudan bahsetmesini ve beklemede kalması talimatını verdiği ortaya çıktı.

ASKERİ DARBE PLANI GÖRÜŞMESİNE SİVİLLER DE KATILMIŞ
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca ifadeleri alınan gizli tanıkların beyanlarında ise askerî darbe planlamalarının Ankara ilinde bulunan bir villada yapıldığı, buradaki toplantılara asker şahısların yanı sıra sivil şahısların da katıldığını, bu kişilerin FETÖ/PDY örgütünün içerisindeki üst düzey imamlar olduğu, burada kararlaştırılan eylem başlıklarının örgüt lideri Fetullah Gülen'e onaylatıldığını, kararlaştırılan eylem başlıkları arasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bulunduğu yerden alınarak, tespit edilecek bir yerde muhafaza edilmesinin de bulunduğunu ve Ankara'daki villada darbe planlamaları yapan grup içerisinde Gökhan Şahin Sönmezateş'in de bulunduğunu ifadelerde yer aldı.

SÖNMEZATEŞ'İN GÖREVİ CUMHURBAŞKANINI ALMAK
Hazırlanan iddianamede, Gökhan Şahin Sönmezateş'in darbe planlaması içerisine çok daha önceden dahil olduğu, darbe girişiminde bulunanlar arasındaki görev dağılımında sanık Gökhan Şahin Sönmezateş'in görevinin, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın etkisiz hale getirilmesi eyleminin planlanması ve bilfiil yerine getirilmesi olduğu kanaatine varılırken, Gökhan Şahin Sönmezateş'in, darbe planlaması içerisindeki aslî görevinin 14 Temmuz 2016 tarihinde Ankara’da bulunan ve Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda binbaşı rütbesi ile görev yapan Binbaşı rütbesindeki Şükrü Seymen ile buluştuğu tespit edildi. Şükrü Seymen'in ifadesinde, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda albay rütbesi ile görev yapan şüpheli Osman Kılıç ile Ankara ilinde bir araya geldiklerini, şüpheli Osman Kılıç'ın kendisini adresini hatırlamadığı bir eve götürerek, burada bulunan Gökhan Sönmezateş ile buluşturduğunu, şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş'in de kendisine "Sen dahil 12 kişilik tim hazırla; silâhı, teçhizatı, helikopteri ben tedarik edeceğim, Türk Silâhlı Kuvvetleri emir komuta zinciri içerisinde yönetime el koyacak, ihtiyaç halinde Davut Uçum da helikopterle sizi intikal ettirebilir" dediğini söylediği, Türk Hava Yolları'ndan alınan cevabî yazıdan da, şüphelilerin 14 Temmuz 2016 tarihinde aynı uçakla Ankara’dan İstanbul iline seyahat ettikleri tespit edildi.

SUİKASTÇILARI TAŞIYAN HELİKOPTERLER İZMİR VE İSTANBUL’DAN
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast için kullanılan üç helikopterlerden Cougar tipi olan ikisinin, İzmir 3. Kara Havacılık Alay Komutanlığı'na, Sikorsky tipi olan diğer helikopterin ise İstanbul 4. Kara Havacılık Alay Komutanlığı'na ait olduğu belirlendi. Cougar tipi helikopterin 1. pilotunun 3. Kara Havacılık Alay Komutanı olarak görev yapan Murat Dağlı, 2. pilotunun ise Yücel Ekizoğlu, Cougar tipi helikopterlerden ikincisinin 1. Pilotunun Zeki Göçmen, 2. pilotunun ise Haydar Murat Özden, Sikorsky helikopterin 1. pilotunun 4. Kara Havacılık Alay Komutan yardımcısı olarak görev yapan Ali Aktürk, 2. pilotu ise Davut Uçum.

SUİKAST TİMİ SEÇİLDİ
16 Temmuz gecesi Marmaris ilçesinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast eyleminin Muharebe Arama Kurtarma, Özel Kuvvetler ve SAT personelinin katılımı ile gerçekleştirildiği, eyleme iştirak eden MAK personelinin Taner Berber, Özel Kuvvetler personelinin Şükrü Seymen, SAT personelinin ise şüpheli Özay Cödel tarafından seçildi.

CUMHURBAŞKANI ALINACAK, DİRENİRSE ÇATIŞILACAK
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast için Çiğli 2. Ana Jet Üssünde bir araya gelen SAT, MAK ve Özel Kuvvetlere ait darbeciler zimmet işlemi yapmaksızın kendileri için ayrılan teçhizatları kuşanarak, Gökhan Şahin Sönmezateş ile Şükrü Seymen'in burada yeniden bir araya geldiler. Şükrü Seymen'in Cumhurbaşkanı'nın yanında 3-4 kişilik bir koruma ekibinin olduğunu, tatil modunda olduklarını, Özel Kuvvetler personelinin operasyonu gerçekleştireceğini, MAK ekibinin ise geri emniyeti alacağını, dolayısıyla sayının yeterli olduğunu belirtmesi üzerine, şüphelilerin operasyonu gerçekleştirme kararı aldılar. Operasyonu yöneten Gökhan Şahin Sönmezateş'in SAT, MAK ve Özel Kuvvetlerden toplanan darbeci askerlerin yanına gelerek Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin ülke çapında yönetime bütünü ile el koyduğunu, bundan sonra emirlerin bizzat Genelkurmay Başkanlığı'ndan alınacağını, kendisinin Genelkurmay Başkanlığı ile irtibatlı olduğunu, görevlerinin Cumhurbaşkanı'nın bulunduğu yerden alınması ve öncelikle teslim ol çağrısı yapılacağını, silâhlı mukavemet olması halinde ise çatışılacağını, kendisinin helikopterde kalacağını, yerdeki operasyonda ise emir komutanın şüpheli Şükrü Seymen'de olduğunu açıkladı.

İLK HEDEF OKLUK KOYU
Darbecilerin Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te tatilde olduğu, tatilini de Çamlı Mahallesindeki Okluk koyunda geçirdiği yönünde bilgi Okluk koyuna ait kroki ve fotoğraflardan anlaşıldı. Şükrü Seymen'in, Cumhurbaşkanlığı'na ait Marmaris ilçesi Okluk körfezindeki konuta ait hava fotoğraflarını çıkartıp toplanan ekibine göstererek eylem yerinin burası olduğunu belirttiği, Şükrü Seymen'in eyleme katılacak olan darbecilere MAK personelinin ayrı bir takım, Özel Kuvvetler ve SAT personelinin ayrı bir takım olarak hareket edecekleri, telsiz iletişiminde Özel Kuvvetler ve SAT ekibinin "Barbaros", MAK ekibinin ise "Kartal" kodunu kullanacağı bilgisinin ardından harekete geçtikleri iddianamede yer aldı.

CUMHURBAŞKANI’NIN YERİNİ BAŞYAVERİ ALİ YAZICI ÖĞRENDİ
Suikast timinin harekete geçmesinin ardından Cumhurbaşkanlığı başyaveri olan Ali Yazıcı'nın saat 24:05'de Çiğli 2. Ana Jet Üssü'ne geldi. Yazıcı, gün içerisinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te nerede tatil yaptığını öğrenmeye çalıştığı ve Marmaris Grand Yazıcı Turban Otel'de kaldığı bilgisine ulaştı. Bu bilgiyi Gökhan Şahin Sönmezateş ile paylaştı. Sönmezateş yeri teyit edebilmek amacıyla askerî hat üzerinden Akıncı Üssü'nde bulunan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Plan Harekat Daire Başkanlığı Harekat Şube Müdürlüğü'nde Yarbay rütbesi ile görev yapan Hüseyin Yılmaz ile görüşerek teyit ettirdi. Cumhurbaşkanının Turban Otelinde olduğu bilgisini aldıktan sonra planda değişiklik yaptılar.

23 DARBECİ HELİKOPTERDEN OTEL YAKININA İNDİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı oteli öğrenen darbecilerden Taner Berber, Zekeriya Kuzu, Erkan Çıkat, Abdulhamit Gülerden, Serkan Elçi, Muhammed Burak İpek, İlyas Yaşar, Gökhan Güçlü, Ekrem Benli, Ömer Faruk Göçmen, Yakup Özcan, Ali Sarıbey, Şükrü Seymen, İsmail Yiğit, Murat Köse, Ergün Şahin, Mehmet Öztürk, Mehmet Demir, Enes Yılmaz, Bahadır Sagun, Mustafa Serdar Özay, Burkay Karatepe ve Muammer Gözübüyük olmak üzere 23 darbeci asker helikopterden otel bahçesine iniş yaptı. Pilotlar, uçuş teknisyenleri, Gökhan Şahin Sönmezateş ile makineli tüfekçi olarak görev yapan Haldun Gülmez, Mehmet Cantaz, Selman Çankaya ve Hasan Aslanbay'ın ise helikopterlerde kaldılar. Otel bahçesine inan darbeciler bir vatandaşa, "Şerefsiz Tayyip'in villaları nerede?" diyerek hakaret ettikleri iddianamede yer aldı.

CUMHURBAŞKANINI BULAMADILAR
16 Temmuz gecesi saat 03:30 civarında otel bahçesine giren darbeciler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaldığı villayı aramaya başladılar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın otelden ayrıldığından haberi olmayan darbeciler, güvenlik amacıyla otelde kalan Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı'nda görevli polis memurları ile karşılaştılar. Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı'nda görevli bir Emniyet Amiri’nin “Silâhlarınızı bırakın teslim olun, biz polisiz” çağrısına darbeci askerler “Siz bırakın” şeklinde cevap verdiler.

KORUMA POLİSİNİ ŞÜKRÜ SEYMEN ŞEHİT ETTİ
Darbeci askerler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaldığı odaya girerken, Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi Başkanlığı'nda görevli polis memuru Mehmet Çetin'in ateşli silâh yaralanması neticesinde şehit olduğu, şehit eden kişinin de Şükrü Seymen olduğu ortaya çıktı. Şehit polisin vücudunda 4 ateşli silâh yarası bulunurken, ele geçirilen bir adet mermi çekirdeği gömleğini ateşleyen silâh üzerinde, Şükrü Seymen'e ait biyolojik kalıntı tespit edildiği, dolayısıyla polis memurunun şehit olmasına neden olan yaralanmalardan en az birinin şüpheli Şükrü Seymen tarafından meydana getirildiği anlaşıldığı.

“CEHENNEMİ YAŞATACAĞIZ SİZE”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı odasında bulamayan darbeciler polis memurlarına hitaben bağırarak silâhsız olarak dışarıya çıkmalarını aksi takdirde bir dahaki sefere içeriye roket atacağını belirttiler. Bu sözler üzerine oda ve odanın yan tarafında bulunan diğer bir odadaki tüm polis memurlarının dışarıya çıktıkları, dışarıya çıkartılan müşteki polis memurlarının yere yatırıldıkları, Paşa lakaplı Zekeriya Kuzu'nun polis memurlarına hitaben “Cehennemi yaşatacağız size, bunlar daha yeni başlıyor, hırsızın p… leri, sinkaf ettiğimin çocukları, Allah ve kitaptan bahsetmeyin, millete yaptığınızın hesabını vereceksiniz, hani inlerimize girecektiniz, biz sizin ininize girdik, hırsızın evlatları, kafanızı kaldırdığınızda sizleri öldürürüz, nerede o, hangi helikopterle gitti, hangi havalimanına inecek, ne zaman kalktı helikopter” gibi hakaret ve tehdit içerikli sözler sarf ettiği itddianemede yer aldı.

ZEKARİYA KUZU POLİSLERİN PARASINI ÇALDI
Bulundukları odadan dışarı çıkartılan polis memurlarının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeri ile ilgili olarak sorgulandıktan sonra üzerlerinin arandığı ve silâh, telsiz, kimlik gibi eşyalarının üzerlerinden alınarak bir arada toplandığı, ellerine plastik kelepçeler takıldığı, hatta ‘Paşa’ lakaplı Zekeriya Kuzu'nun, polis memurlarından üçünün üzerlerini arayarak polis kimlik kartları ile Türk lirası, Euro ve Dolar bulunan cüzdanlarını çaldı.

“ARANIZDA HİZMET HAREKETİNDEN OLMAYAN VAR MI?”
Başarısız girişimin ardından firar eden darbeci askerler, 18 kişinin arazi şartlarında kaçışlarını sürdürdükleri, mola verdikleri bir esnada İsmail Yiğit'in diğer darbeci askerlere dönerek “Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı?” diye sorduğu, bu soruya sessiz kalarak onay verdikleri, bu sözlerin Zekeriya Kuzu tarafından da duyulduğu, sanıkların aynı örgütsel yapı içerisinde bulunuyor olmalarının verdiği güven ile bir arada kaçışlarını sürdürdükleri ifadelerinde yer aldı.

HUKİKİ NİTELENDİRME
İddianamede, şüphelilerin eylemlerinin hukuki nitelendirilmesi bölümünde “16 Temmuz 2016 tarihinde İzmir ilinden helikopter ile ilimiz Marmaris ilçesine geldikleri, müşteki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kısa bir süre evvel Marmaris ilçesinden ayrılmış olması nedeniyle kendisine ulaşamadıkları ancak, burada Cumhurbaşkanı'nı korumakla görevli olan müştekilere tehdit ve hakaretlerde bulunmaktan, şiddet uygulamaktan, onları hürriyetlerinden yoksun bırakmaktan çekinmedikleri, müşteki polislere ve müşteki Cumhurbaşkanı'na hakaret içerikli sözler sarf ettikleri, devletimizin güvenlik güçleri ile çatışmaya girdikleri, iki kahraman güvenlik görevlisini şehit ettikleri gibi müşteki sivil vatandaşlara ait ev, otel, otomobil gibi taşınır taşınmaz mal varlıklarında hasar meydana getirdikleri, bir kısım şüphelinin eyleme fiilen iştirak etmeyip eylemin planlanması aşamasında şüphelilere görev tevdi ederek onları azmettirdikleri, bir kısım şüphelinin ise fiilen eyleme iştirak eden şüphelilere yardımda bulundukları tespit edilmiştir. iddianamemizin konusunu teşkil eden Marmaris'teki Cumhurbaşkanına Suikast Teşebbüsü eyleminde kullanılan helikopterler ve diğer silâh ve mühimmatlar ile eyleme karışan şüphelilerin askerî geçmişleri, atılı suçlar için elverişli vasıtaların ziyadesiyle kullanıldığına işaret etmektedir. Dolayısıyla 15 Temmuz gecesi sayın Cumhurbaşkanına suikast amacıyla gelen şüphelilerin eylemlerini gerçekleştirmeleri halinde, aziz Milletin ve Devletin diğer kurumlarının direncini kırarak; Bakanlar Kurulunun ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin de görev yapamayacak hale geleceği için bu suçların da işlenmiş olduğu düşünülmüştür. Ayrıca Türk Ceza Kanununun 309/2 maddesi ile aynı Kanunun 44. maddesinde düzenlenen fikrî içtimanın tatbiki engellenmiştir. Dolayısıyla Türk Ceza Kanununun 309. maddesi kapsamında suçun işlenmesi sırasında soruşturmamız kapsamında Kasten Öldürme, Kasten Öldürmeye Teşebbüs, Kamu Malına Zarar Verme v.s suçlardan ayrıca kamu davası açılması cihetine gidilmiştir. Bununla birlikte, Anayasal Düzene Karşı işlenen suçların örgütlü olarak işlenen suçlar olması nedeniyle şüphelilerin hem örgüt üyeliği suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanununun 314. madde çerçevesinde hem de Anayasal Düzene Karşı toplu şekilde işlenen suçları (TCK md. 311 veya TCK md. 312) nedeniyle cezalandırılmasının mümkün olmadığı; örgütün kurucusu, yöneticisi veya üyesi olan kişilerin ayrıca bu sıfatları nedeniyle cezalandırılamayacağı; zira, örgüt kuruculuğu, yöneticiliği veya üyeliği suçunun “geçitli suç” haline geldiği düşünülebilir ise de; şüphelilerin Muğla ili Marmaris ilçesine gelme saiklerinin müşteki Cumhurbaşkanı'nı etkisiz hale getirmek olduğu, TCK'nın 310/1 maddesinde yer alan bu suçun örgütlü olarak işlenmesinde herhangi bir zorunluluğun bulunmadığı, bireysel olarak da bu suçun işlenebilecek olması nedeniyle Türk Ceza Kanununun 314/1 ve 314/2 maddelerinin tatbiki talep edilmiştir. Son olarak belirtmek gerekir ki; FETÖ/PDY'nin bir terör örgütü olduğu yukarıda ayrıntısı ile izah edilmiştir. Bu sebeple işlenen suçların terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlendiğine şüphe bulunmamaktadır. Bu sebeple Türk Ceza Kanununun 220/5 maddesinin amir hükmü gereğince, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan örgüt yöneticisinin de sorumlu tutulacağı nazara alınarak; şüpheli Fetullah Gülen hakkında, iş bu soruşturma konusu eylemlerin tamamından sorumlu tutulmak suretiyle cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır” denildi

ZEKERİYA KUZU “ABİ” İLE SÜREKLİ GÖRÜŞMÜŞ
İddianamede Zekeriya Kuzu’nun alınan ifadesinde, FETÖ/PDY yapılanması içerisinde faaliyet yürüttüğünü, sadece kod adını bildiği bir “Abi” ile sürekli olarak görüştüğünü, bu kişinin askerîye ile ilgili konularda kendisinden bilgi aldığını, hatta kendisinin görev yaptığı birlikte yaşanan olaylarla ilgili kendisinden önce bilgi sahibi olduğunu, personel atamaları öncesinde dahi bu kişiden bilgi aldığını, görüşmekte olduğu kişinin kendisine 1 dolarlık banknot verdiğini, bu parayı Amerika'da bulunan Fetullah Gülen'in gönderdiğini, bereket olsun diye bu parayı cüzdanında taşıması gerektiğini söylediği, FETÖ/PDY örgütünün "tedbir" kavramı ile hareket ettiğini, örgüt üyelerinden kimsenin kimseyi tanımadığı daha doğrusu hiçbir hizmet erbabının, bağlı olduğu ağabeyi dışında kimseyi tanımadığı bir güvenlik sisteminin bulunduğunu, eyleme katılan özel kuvvetler personelinin, Cumhurbaşkanlığı korumalarına hitaben "burayı cehenneme çevireceğiz, hırsızın çocukları, ininize girdik" şeklinde bağırarak sözler söylediklerini duyduğunu, Taner Berber'in FETÖ/PDY örgütü içerisinde faaliyet yürüttüğü şeklinde ifade verdi.

47 SANIK HAKKINDA İDDİANAME HAZIRLANDI
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması soruşturması kapsamında Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast girişiminde bulunan bir numaralı sanık Fetullah Gülen, suikast timinde görev alan Ali Aktürk, Davut Uçum, Haldun Gülmez, Gökhan Şahin Sönmezateş, Şükrü Seymen, Taner Berber, Zekeriya Kuzu, Haydar Murat Özden, İsmail Yiğit, Muhammet Burak İpek, Aydın Özsıcak, Yakup Özcan, Ali Yazıcı, Ergün Şahin, Hasan Aslanbay, Tezcan Kızılelma, Gökhan Güçlü, Ramazan Elmas, Osman Kılıç, Hüseyin Yılmaz, Zeki Göçmen, Murat Gösterit, Yücel Ekizoğlu, Cenkbahadır Avcı, Ünsal Coşkun, Özcan Karacan, Ahmet Koçan, Serkan Elçi, Murat Dağlı, Mehmet Cantaz, Ekrem Benli, Özay Cödel, Selman Çankaya, Mustafa Serdar Özay, Ömer Faruk Göçmen, Abdülhamit Gülerden, Erkan Çıkat, İlyas Yaşar, Muammer Gözübüyük, Burkay Karatepe (Firar), Mehmet Demir, Ali Sarıbey, Mehmet Öztürk, Enes Yılmaz, Murat Köse, Bahadır Sagun hakkında 6’şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemi ile dava açıldı. 

Bekir Tosun

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.