GÜNDEM - 13 Ekim 2017 Cuma 17:31

Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı davasında 4. celse devam ediyor

A
A
A
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı davasında 4. celse devam ediyor

FETÖ’nün Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki faaliyetlerine ilişkin görülen davanın dördüncü celsesi sanık savunmalarıyla devam etti.

Savunma yapan sanık Mehmet Doğan, "Ben darbe olduğunu anlayınca askerleri uzak tutmaya çalıştım, kimseye silah kullandırtmadım. Karşımızda elinde Türk bayraklarıyla gelen bir halk vardı, bunun kanunsuz bir şey olduğunu artık anlamıştım" dedi.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki faaliyetlerine ilişkin aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski Başyaveri Albay Ali Yazıcı ve eski Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış’ın da yer aldığı 279’u tutuklu 534 sanığın yargılandığı dava dördüncü gününde devam etti. Sincan Cezaevi Yerleşkesi’nde Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müşteki ve taraf avukatları ve çok sayıda TRT Genel Müdürlüğü ve TRT çalışanı müşteki katıldı.

Duruşmada savunma yapan sanık Mustafa Sazak, Muhsin Kutsi Barış'ın DEAŞ saldırısına ilişkin tatbikat olacağı bilgisini verdiğini söyledi. Sazak, "Mesajla birlikte alaya gittim. Başçavuş Osman Küçük'ten mühimmat ve adıma zimmetli olan G-3 aldım. Araçlara bindik ve Genelkurmay Başkanlığına doğru yola çıktık. Araçlardan indikten sonra Fedakar Akça, polis akademisinin oraya yerleşmemiz emrini verdi. O saate kadar uçak sesi duymadık, orada nöbet tutmaya başladık. Ben emir komutaya uyduğum için 15 aydır tutukluyum" şeklinde konuştu. 

Sanığın savunmasının ardından çapraz sorgusu yapıldı ve avukat beyanı alındı.

"Karşımızda elinde Türk bayraklarıyla gelen bir halk vardı"

Duruşmada daha sonra 14'üncü sırada bulunan sanık eski Uzman Çavuş Mehmet Doğan'ın savunmasına geçildi. Fedakar Akça'nın Genelkurmay Başkanlığına DEAŞ saldırısı olduğunu ve "Allah yardımcınız olsun" dediğini iddia eden Doğan, "Fedakar Akça, telefonların toplatılmasını istedi. Telefonlarımız teslim ettik. Ben o saate kadar tatbikatın alayda olacağını sanıyordum ama Genelkurmay Başkanlığına geçtik. Ben darbe olduğunu anlayınca askerleri uzak tutmaya çalıştım, kimseye silah kullandırtmadım. Karşımızda elinde Türk bayraklarıyla gelen bir halk vardı, bunun kanunsuz bir şey olduğunu artık anlamıştım. Telsizden çok defa çağrı yaptım ama o bölgeye kimse gelmedi. Başta alay komutanı olmak üzere tabur komutanı beni kandırarak bu ateşin içine attı. Geri dönemez miydik, neden girdik Genelkurmay Başkanlığına? Ben sade bir vatandaş olarak vatanını, milletini seven evlatlar yetiştirmek isteyen biriydim. Ben FETÖ'cü de değilim, darbeci de değilim" dedi. 

Çapraz sorgusuna geçilen sanığa TRT'nin vekili, Pars mesajını görüp görmediğini sordu. Sanık Doğan da, "Ben o mesajı sonradan gördüm, çünkü başta telefonumun interneti kapalıydı" dedi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir TED Aliağa Koleji öğretmenlerinden meslektaşlarına destek TED Aliağa Koleji’nde bir öğretmen, iddiaya göre yaşadığı hastalık sebebiyle rapor aldığı için işten çıkartıldı. Olayın ardından aynı kolejde görev yapan öğretmenler, meslektaşlarının işten çıkartılmasını okul önünde protesto etti. TED İzmir Aliağa Koleji’nde iddiaya göre bir grup öğretmen, çeşitli nedenlerden dolayı yaşadıkları stres sebebiyle doktora başvurdu. Olayın ardından bir günlük rapor alan öğretmenler arasından T.S., raporunun ’fenni olarak uygun olmadığı’ gerekçesiyle işten çıkartıldı. Alınan kararın ardından öğretmenler ve veliler, okul yönetimini protesto etmek amacıyla okul önünde basın açıklaması düzenledi. Öğretmenler adına açıklama yapan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Ege Bölge Temsilcisi Rabia Atbaş, “TED İzmir Aliağa Koleji’nde kurumun maaş politikasına karşı tepkisini dile getiren yaşadıkları stres, sıkıntı ve geçim kaygısı sonucunda farklı sebeplerden hasta olan 22 öğretmen arasında bulunan bir meslektaşımız, okul yönetimin tarafından işten çıkarıldı. Yönetim, bu haksız ve hukuksuz kararı, öğretmenimizin hastaneden aldığı raporun "fenni olarak uygun olmadığı" iddiasıyla gerekçelendirdi” ifadelerine yer verdi. “Öğretmenler mobbinglere ve baskıya maruz kalmıştır” Çalıştıkları kurumların patronlarının sadece kurumlarını ve karlarını düşünen sömürü uygulamalarına maruz kaldıklarının altını çizen Atbaş, "Bizler patronların insafına bırakılmış, asgari ücrete mahkum edilmiş, ailesinin ve kendisinin temel ihtiyaçlarını kısarak geçinmeye çalışan, insanlık dışı şartlarda çok sevdiğimiz mesleğimizi icra eden, özel öğretim kurumlarında görevini yapan öğretmenleriz. Ne yazık ki bunun en acı örneğini Türkiye’de eğitime önem verdiği sanılan TED Aliağa Koleji vermektedir. Bundan 1 buçuk sene önce yıllardır yaşadıkları sıkıntıları TED Vakıf Yönetimine bildiren ve çözüm bulunmasını isteyen öğretmenler çeşitli mobbinglere ve baskıya maruz kalmıştır” şeklinde konuştu. “Öğretmenlerin raporları incelenmek istendi” Hasta olan öğretmenlere gittikleri doktorlar tarafından 16 Nisan Salı günü için bir günlük rapor verildiğini aktaran Atbaş, "Fakat Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Komsuoğlu tarafından öğretmenlerin raporlarının incelenmesi istendiği için öğretmenler tekrar hastaneye gitmek zorunda bırakılmışlardır. Öğretmenlerin okula gelememesi üzerine veliler okul yönetimine baskı uygulamıştır. Vakıf yönetimi velilere çok çirkin davranışlarda bulunmuş ve mesaj atarak öğretmenlerin maaşlarına 2023-2024 eğitim öğretim yılında yüzde 113 zam yaptığını açıklamıştır. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası olarak velilerin oranlarla kandırılmasına göz yummayarak ve TED adına utanarak öğretmen maaşlarının 18 bin 500 ile 20 bin aralığında olduğunu açıklamak zorunda bırakılmışızdır” cümlelerine yer verdi. “Asıl sebep öğretmenimizin sendikalı olmasıdır” Öğretmenlerin görevlerini aksatacak hiçbir durumda bulunmamalarına rağmen Vakıf Yönetim Kurulu ve idarecileri tarafından mobbinge maruz kalmaya devam ettiklerini vurgulayan Atbaş, şunları kaydetti: “25 Nisan Perşembe günü kurumda görev yapan bir öğretmenimiz işten çıkarılmıştır. Sebep olarak Hakem Hastanenin öğretmenin raporunun fenne uygun olmadığını belirlediği gerekçe gösterilmiştir fakat öğretmenimiz bayılma şikayeti üzerine doktora gitmiş ve önceden yaptırdığı kan testlerine dayanarak raporunda yazılan hastalığından şüphelendikleri belirtilmiştir. Öğretmenimizin dönem ortasında işten çıkarılmasının asıl sebebinin rapor olmadığının hepimiz farkındayız. Asıl sebep öğretmenimizin 1928 yılında Ata’mızın direktifleriyle kurulmuş Türk Eğitim Derneğine ve öğretmenliğe yakışır şekilde bu sömürü düzenine sendikasıyla birlikte karşı çıkmasıdır. Asıl sebep diğer 24 öğretmenin gözünü korkutmak için öğretmen arkadaşımızın işten çıkarılmasıdır. Asıl sebep öğretmenimizin sendikalı olmasıdır.” Öğretmenlerin zarar görmesine izin vermeyeceklerini söyleyen Atbaş, şunları kaydetti: “Bir an önce TED’i saltanat yönetimi haline getiren iki şahıs TED’den uzaklaştırılmalı ve TED öğretmenlerinin kaybettirilen değerlerinin, meslek onurlarının tekrar kazanılması için çalışmaların başlaması gerekmektedir. Bizler Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası olarak işten çıkarılan öğretmenimizin ve hakkı için direnen tüm öğretmenlerin yanında olduğumuzu, her türlü desteği sağlayacağımızı ve birlikte direnerek zafere ulaşacağımızı buradan tüm kamuoyuna bildiriyoruz.”