SAĞLIK - 08 Şubat 2017 Çarşamba 12:53

Demir içeriği yüksek 7 besin

A
A
A
Demir içeriği yüksek 7 besin

Eksikliği vücutta pek çok sağlık sorununa sebep olan demirin, yaşam için hayati bir öneme sahip olduğu, yorgunluğa, halsizliğe ve gerginliğe iyi geldiği belirtildi.

Demirin vücut tarafından üretilmeyen ve besinler yoluyla vücudumuza aldığımız bir mineral olduğuna dikkatçeken Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz, demir içeriği yüksek 7 besini açıkladı.
Demir eksikliğinde yorgunluk, halsizlik, sinirlilik, baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu gibi sorunlar yaşamanın kaçınılmaz hale geldiğini ve genellikle hamile ve emziren annelerde daha sıklıkla rastlandığını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz, günlük demir gereksiniminin erkekler için 8 mg, kadınlar için ise 18 mg olduğunun altını çizerek, “Hamilelik sürecinde gereksinim artacağı için günlük 27 mg, emzirme döneminde ise 18 mg demir alınması gerekiyor. Bu gereksinim bebek ve çocuklarda ise 1-3 yaş arasında 7 mg, 4-6 yaş arasında 10 mg oluyor” dedi.

Et ve et ürünleri
Demir içeriği yüksek besinler arasında et ve et ürünleri ilk sıralarda yer aldığını söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz, A ve B grubu vitaminlerinden ve çinko, fosfor ve selenyum gibi minerallerden zengin bir besin ögesi olan et ve et ürünleri, demir içeriği yüksek olmakla birlikte kolesterol içeriğinin de yüksek olduğunu belirterek dikkatli tüketmek gerektiğinin altını çizdi. Haftada 2 gün kırmızı et, 2 gün beyaz et ve 3 gün balık tüketimi önerdi.

Yumurta
“Anne sütünden sonra en kaliteli protein içeriğine sahip yumurta herkes tarafından düzenli olarak günlük tüketilmeli” diyen Gündüz, yumurtanın içerisindeki demir oranını arttırmak için, yumurtanın yanına C vitamininden zengin maydanoz, tere, mandalina gibi besinler eklenebileceğini kaydetti. Aynı zamanda yemekle içilen çay demir emilimini engellediğinden, çayı kahvaltı sonrasına bırakmakta fayda olduğunu söyledi.

Yeşil yapraklı sebzeler
Ispanak, pazı, marul, tere, roka, maydanoz, nane gibi yeşil yapraklı sebzelerin demir minerali açısından yüksek olduğunu ifade eden Gündüz, “Lifli yapısı sayesinde sindirim kanalını koruyor ve hastalıklardan korunmaya yardımcı oluyor. Ara öğünlerde tüketilecek doğal sebze suları, hem fit kalmayı sağlayıcı hem de vücuttaki demir miktarını artırmaya yardımcı olur” dedi.

Kuru baklagiller
A, C, E vitaminlerinden zengin olan kuru baklagillerin, lifli yapısı sayesinde sindirim kanalını koruyarak bağışıklık sistemini güçlendirdiğini özellikle vejetaryenler için demir içeriği yüksek ve tercih edilen bir besin grubu olduğuna dikkat çeken Gündüz, 1 porsiyon kuru baklagiller yemeğinde yaklaşık 4 mg demir olduğunu belirtti.

Kuru meyveler
Yüksek antioksidan yapısı, vitamin ve mineral içeriği yüksek oluşuyla, kuru meyvelerin de mutfakta mutlaka bulundurulması gereken besinlerden olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz, “Ara öğünlerinizde 1 yemek kaşığı kuru üzüm ve yanında 2 adet ceviz tüketerek, hem kan şekerinizi dengeleyip hem de güzel bir ara öğün yapmış olursunuz” diye konuştu.

Tahıllar
Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz, tahılların özellikle kuru baklagiller ile birlikte tüketildiği zaman vejetaryenler için demir deposu olan bir öğüne dönüştüğünü söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tahıl ve kuru baklagiller içeren yeşil salatalar, vejetaryenlerin demir depolarını yükseltmeyi sağlıyor. Ayrıca demir emilimini artırmak için yanında C vitamininden zengin besinler tercih edilebilir.”

Pekmez
1 tatlı kaşığı pekmez 1 mg demir içerdiğini vurgulayan Diyet Uzmanı Gündüz, C vitamininden yüksek portakal ile birlikte tüketildiğinde, demir emiliminin artacağını ifade ederek, “Ancak pekmez kalorili bir yiyecek olduğundan porsiyon kontrolü yaparak tüketmekte fayda var” şeklinde konuştu.

Demir eksikliği için sadece pekmez yeterli değil
Kırmızı etin 100 gramında 2-3 mg; beyaz ette 1 mg; 1 tatlı kaşığı pekmezde de 1 mg demir bulunduğunu ifade eden Gündüz, asıl dikkat edilmesi gereken noktayı şöyle açıkladı:
“Besinlerin içerdiği demir miktarı değil demirin ‘HEM’ olarak isimlendirilen formda olup olmamasına dikkat edilmeli. Demir mineralleri HEM olan ve HEM olmayan demir şeklinde 2’ye ayrılıyor. İçerisindeki enzim ve yapıdan dolayı kullanılabilirliği daha fazla olan, kaliteli dediğimiz HEM olan demir, daha çok yumurta ve ette bulunuyor. HEM olmayan demir içeren pekmez, yeşillik gibi besinler, demir eksikliğini tamamen gidermiyor, yalnızca katkıda bulunuyor. Bu nedenle demir eksikliğini yalnızca yeşillik veya pekmezle gidermek mümkün olmuyor.” 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.