SPOR - 24 Mayıs 2018 Perşembe 16:31

Demirören: 'UEFA'nın Türkiye'ye inancının göstergesi'

A
A
A
Demirören: 'UEFA'nın Türkiye'ye inancının göstergesi'

UEFA Yönetim Kurulu, 2005 yılındaki unutulmaz finalin ardından 2020 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali'nin de İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nda oynanmasına karar verdi. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, "Finalin ikinci kez bize verilmesi Avrupa futbol ailesinin ve UEFA'nın Türkiye'ye duyduğu güven ve inancın güçlü bir göstergesi. Uluslararası bir finale ev sahipliği yapmak için olağanüstü kabiliyetimiz var" dedi.

Ukrayna'nın başkenti Kiev'de gerçekleşen UEFA Yönetim Kurulu toplantısında, 2020 UEFA Şampiyonlar Ligi Final müsabakasının 30 Mayıs 2020 tarihinde yapılması kararlaştırıldı. İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı'nda Liverpool ile Milan arasında oynanan 2005 Şampiyonlar Ligi Finali, en muhteşem Şampiyonlar Ligi finallerinden biri olarak izleyenlerin hafızalarına kazınmıştı.

Türkiye, ayrıca iki yıl üst üste Avrupa'nın kulüpler bazında üç önemli finalinden ikisine ev sahipliği yapacak. UEFA Yönetim Kurulu, daha önce de 2019 Süper Kupa'nın 14 Ağustos 2019 tarihinde Beşiktaş'ın stadyumu Vodafone Park'ta oynanmasına karar vermişti.

Finaller şehri İstanbul 

15 yıl sonra Şampiyonlar Ligi finaline ev sahipliği yapacak İstanbul, daha önce 20 Mayıs 2009'daki Shakhtar Donetsk-Werder Bremen UEFA Kupası'nın son finaline ev sahipliği yaparken, 21 Haziran-13 Temmuz 2013 tarihleri arasında da FIFA U20 Dünya Kupası Türkiye'de düzenlenmiş ve İstanbul'daki finalde Fransa ile Uruguay karşı karşıya gelmişti.

Demirören: "UEFA'nın Türkiye'ye inancının göstergesi" 

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, "Avrupa ve dünya futbol takvimlerindeki en önemli mücevherlerden biri olan 2020 UEFA Şampiyonlar Ligi finaline ev sahibi olarak duyurulmaktan çok memnunuz. Finalin ikinci kez bize verilmesi Avrupa futbol ailesinin ve UEFA'nın Türkiye'ye duyduğu güven ve inancın güçlü bir göstergesi. Uluslararası bir finale ev sahipliği yapmak için olağanüstü kabiliyetimiz var. İstanbul ve Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nun büyüsünü iki yıl boyunca Avrupa ve ötesinden oyuncular ve taraftarlarla paylaşmayı ümit ediyoruz" diye konuştu.

Yardımcı: "UEFA'nın en iyi ortağı olmaya kararlıyız" 

UEFA Yönetim Kurulu üyesi ve TFF 1. Başkan Vekili Servet Yardımcı, kararı şöyle değerlendirdi:
"Bu sadece büyük bir onur değil, aynı zamanda dünya standartlarında uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapan muhteşem tarihimize de katkıda bulunuyor. UEFA'nın mümkün olan en iyi ortağı olmaya kararlıyız. Bu alandaki önemli deneyimimiz, UEFA'nın hem 2020'de hem de gelecekte gerçekten gurur duyacağı etkinlikleri sunmamızı sağlayacaktır. İleriye baktığımızda, UEFA için yeni bir sınır vaat eden UEFA EURO 2024'e ev sahipliği yapmak bizim için güçlü bir arzu. Asya, Afrika ve Orta Doğu'ya açılan bir kapı olarak Türkiye, ev sahipliği yapacağı küresel bir turnuvayı her zamankinden daha fazla insana ulaştırmak adına heyecan verici fırsatlar sunuyor."

Cenk Tosun: "Türkiye eşsiz bir ortam sunuyor" 

Everton kulübünde forma giyen A Milli Takım oyuncusu Cenk Tosun, 2020 ev sahipliği için, "Kariyeri boyunca Avrupa'nın yanı sıra İstanbul ve Türkiye'de oynamış bir futbolcu olarak; hem ülke hem de İstanbul'un 2020'deki Şampiyonlar Ligi Finali ve UEFA EURO 2024 ev sahipliği adaylığında başarılı olacağından ve inanılmaz bir ev sahipliği gerçekleştireceğinden hiç şüphem yok. Tutkulu, bilgili taraftarları, modern stadyumları, gerçekten büyüleyici tarihi ve davetkar kültürü ile Türkiye, futbol oynamak ve izlemek için eşsiz bir ortam sunuyor. Seremoni sırasında hissettikleriniz ve Şampiyonlar Ligi müziğini duymak gerçekten fantastik. Geçen sezon gruplarda 4 gol atmak ve 2 asist yapmanın verdiği tatmin duygusu gerçekten çok farklı" diye konuştu.

Cengiz Ünder: "2024'e de mükemmel ev sahipliği yaparız" 

A.S. Roma forması giyen milli futbolcu Cengiz Ünder ise EURO 2024 ve Şampiyonlar Ligi ile ilgili, "Ülkemdeki büyük bir turnuvada oynamak her zaman hayalim olmuştur. Kuşkusuz ki Türkiye inanılmaz bir ev sahibi olacak ve bu da ülkedeki futbolun gelişimini daha da teşvik ederek, gelecek nesil oyunculara ve taraftarlara ilham verecek. UEFA Şampiyonlar Ligi'ndeki ilk golümü atmak benim için büyük bir onurdu. O an, her zaman hayatımın unutulmaz anlarından biri olacak. Bu gol aynı zamanda beni bu turnuvada gol atan en genç Türk futbolcu yaptı. Taraftarların Şampiyonlar Ligi'nde oluşturduğu eşsiz atmosfer biz futbolcuları çok farklı motive ediyor" ifadelerini kullandı.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ANKA-III Test pilotu İbrahim Bayram: “Testlerine devam ediyoruz, başarılı gidiyor” ANKA-III’ün test pilotu İbrahim Bayram, testlerin başarılı olduğunu belirterek, "Yakın zamanda inşallah hem Türkiye’deki silahlı kuvvetlerimize hem yurt dışına büyük oranda satacağımızı düşünüyoruz” dedi. Türkiye’nin savunma sanayii alanında önemli projelerinden birisi olan ANKA-III’ün test pilotu İbrahim Bayram, 26 Nisan Dünya Pilotlar Günü’nde İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine özel açıklamalarda bulundu. İnsansız hava aracı pilotluğunun detaylarını anlatan Bayram, adeta ANKA-III’ün içindeymiş gibi uçtuklarını dile getirdi. “Testlerine devam ediyoruz, başarılı gidiyor” Pilot İbrahim Bayram, “ANKA-III aslında TUSAŞ’ın uzun yıllardır üzerinde çalıştığı ANKA, daha sonrasında Aksungur ve takibinde de ANKA-III olarak ortaya çıkardığı yeni bir ürün. Bütün diğer ürünlerde kazandığı tecrübenin üzerine katarak koyduğu son gelişmiş ürünümüz ve semalarda yerini almaya hazırlanıyor. Testlerine devam ediyoruz, başarılı gidiyor testler. Yakın zamanda inşallah hem Türkiye’deki silahlı kuvvetlerimize hem yurt dışına büyük oranda satacağımızı düşünüyoruz” dedi. “ANKA, Aksungur ve ANKA-III her üçü de sadece tek pilotla uçuşa müsait durumda” ANKA-III’ün ilk uçuşunda güvenlik önlemlerinin hat safhada olduğuna dikkati çeken Bayram, “Normal şartlar altında uçaklarımız ANKA, Aksungur ve ANKA-III her üçü de sadece tek pilotla uçuşa müsait durumda. Ancak biz buradaki test uçuşlarını da emniyet gerekçelerinden dolayı genelde iki test pilotuyla birlikte yapıyoruz. ANKA-III’ün ilk uçuşunda ise yine emniyeti arttırmak amaçlı ve çeşitli görevlerden dolayı da 4 tane test pilotuyla birlikte yaptık. İlk uçuşu olduğu için, çok önem verdiğimiz bir uçuş olduğu için 4 test pilotuyla birlikte yaptık. Hedefimiz şöyle; test uçuşlarında yavaş yavaş zarf açarak gidiyoruz. Dolayısıyla daha işin çok başındayız. Ama hızlı bir şekilde ilerleyerek kısa sürede ülkemizin güvenliğine katkı sağlayacak şekilde, semalarımızda görecek şekilde testlerimize devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. “Uçağın içindeymişiz gibi uçağı kullanıyoruz” Adeta yerde uçtuklarını söyleyen Bayram, “Biz İHA pilotu olarak buradaki test pilotlarımızın tamamı insanlı uçaklarda da görev almış pilotlarız. Dolayısıyla hem insanlı hem de insansız uçaklarda tecrübemiz var. İnsansız hava aracı pilotunu da şöyle tarif edebilirim; aslında uçağın içindeymişiz gibi uçağı kullanıyoruz ama içinde değiliz. Sadece kokpitimiz yerde. Uçuşun fiziksel koşullarını yaşamıyoruz. Bunun dışındaki her şey hemen hemen normal pilotlukla aynı” diye konuştu. “Bütün pilotlarımızın Dünya Pilotlar Günü’nü kutlarım” Pilotlar Günü dolayısıyla bir mesaj da veren Bayram, “Bütün Türkiye’de ve dünyada havacılığa gönül vermiş bütün pilotlarımızın Dünya Pilotlar Günü’nü kutlarım. Umarım burada yaptığımız çalışmalar ülkemizin güvenliği, Türk milletinin bekası açısından istenilen noktalara gelir” dedi.
Ankara Türkiye’nin Milli Muharip Uçağı KAAN’ın Test Pilotu Demirbaş, Dünya Pilotlar Günü dolayısıyla konuştu Türkiye’nin Milli Muharip Uçağı KAAN’ın Test Pilotu Barbaros Demirbaş Dünya Pilotlar Günü dolayısıyla konuştu. Demirbaş “KAAN ile bu işin en son sınırına meydan okuyoruz” dedi. Türkiye’nin savunma sanayii alanında önemli adımlarından biri olan Milli Muharip Uçak projesi olan KAAN’ın Test Pilotu, 26 Nisan Dünya Pilotlar Günü dolayısıyla değerlendirmelerde bulundu. KAAN’ın ilk uçuşunu gerçekleştirmesinin ardından ilk defa İhlas Haber Ajansı (İHA) muharibine özel açıklamalarda bulunan Test Pilot Barbaros Demirbaş, yaşadığı gurur verici anları aktardı. “Uçağımıza güvenimiz çok yüksekti” Milli Muharip Uçak KAAN’ın ilk uçuş tarihi olan 21 Şubat’ın Türkiye için önemine vurgu yapan Test Pilotu Barbaros Demirbaş, “Üstümüzdeki sorumluluk çok büyüktü, hem benim hem ekip arkadaşlarımın. Çok iyi hazırlanmıştık. Uçağımıza; yer testleri, simülatör testleri, laboratuvar testleri, güvenimiz çok yüksekti. Bir planımız vardı. Bu plan hem normal usuller hem anormal usuller hem emergency usuller. Bizim hissettiğimiz şey o planı hatasız bir şekilde planlandığı şekilde uygulamak. Uçağı emniyetle uçuşunu gerçekleştirip indirip park yerine geri dönmekti. Mottomuzda ‘Kaldırdıysak uçuracağız, uçurduysak indireceğiz, indirdiysek durduracağız’ diye. Çünkü ağır bir uçak. Fren sistemi ilk kez uçuştan sonra denendi. Ben heyecanlı değildim ama çok gururluydum. Özellikle uçuşa giderken arkadaşların bizi uğurlaması, uçuş esnasındaki onların hatta tüm milletimizin dualarını, inancını hissettik” ifadelerine yer verdi. “Çok duygulu, güzel bir andı” İniş anında yaşadıklarını anlatan KAAN’ın Test Pilotu Demirbaş, “Ben uçaktan çıktım merdivenle, bir baktım bir ordu koşarak geliyor. Hem inmek istiyorum hem de onlar gelmeden inmek istemedim. Orada uzun bir süre alkışladık birbirimizi, selamladık. Çok duygulu, güzel bir andı. Görüntüde çok güzeldi. Herkesin çok büyük emeği var, milletimizin malı. Bize emanet. En kısa zamanda Hava Kuvvetlerine uçması, görev yapması vazifemiz” dedi. “Bence çok başarılıydık” İlk uçuş sonrası KAAN’ın durumuna dair bilgi veren KAAN’ın Test Pilotu Demirbaş “İlk uçuş çok önemli bir uçuş. Çünkü çok fazla bilinmezlikler var. Bu bilinmezlikleri minimuma indirmek için yerde yapılan çok büyük faaliyetler var. Ama ne kadar yaparsanız yapın, yerde ne kadar hızlı taksi yaparsanız yapın hiçbir zaman bir uçuş ortamı, uçağın havadaki davranışı, kontrol sisteminin tüm uçak sistemlerinin onu destekleyişini emin olmak mümkün değil. Bence KAAN’ın kalkışta dikkat çeken bir yatay stabilize hareketi var. Ben kokpit içerisinde onu hissetmedim. Uçak çünkü benim verdiğim kumandaları gerçeklemek için uğraşıyordu. Benim de amacım uygun burun kaldırma açısına geçmekti. Kokpit içi güzel. Şimdi yaklaşık bir aydır tüm veriler inceleniyor. Sık sık data analiz yapıyoruz. Oradaki konuda tehlikeli bir noktada değil ama ilk uçuştan alınan verilerle trimlenecek veya iyileştirilecek konularımız var. Bence çok başarılıydık” ifadelerine yer verdi. “KAAN ile bu işin en son sınırına meydan okuyoruz” Pilotlar Günü’ne yönelik konuşan Test Pilotu Demirbaş “Pilotlar günü özelinde değil her zaman, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘İstikbal Göklerdedir’ deyişi çok meşhur ama onun devamında da ‘Göklerini koruyamayan uluslar, geleceklerinden emin olamazlar’ diye devam ediyor o cümle. Göklerimizi korumak zorundayız geleceğimiz için. Dünyada da bunu görüyoruz zaten. İzleyenlere, tüm milletimize, tüm Türk dostlarına kalpten selamlar. Biz Türk havacılığında Hürkuş ile bir başlangıç yaptık. Hürjet ile jet çağını açtık. Şimdi KAAN ile bu işin en son sınırına meydan okuyoruz. Yapılan işler çok büyük, çok güzel İnşallah daha da güzellerini daha da büyüklerini yapmak için çalışmak zorundayız. Mutluyum umutluyum” şeklinde konuştu.
Ankara HÜRJET’in Test Pilotu Orhan Boran, Dünya Pilotlar Günü dolayısıyla konuştu HÜRJET’in Test Pilotu Orhan Boran Dünya Pilotlar Günü dolayısıyla konuştu. Boran, “HÜRJET’in ilk uçuşunu yaptığım zaman bacaklarımın heyecandan titrediğini hatırlıyorum” dedi. Türkiye’nin ilk jet motorlu uçağı olan HÜRJET’in test pilotlarından Orhan Boran, 26 Nisan Dünya Pilotlar günü kapsamında İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine özel açıklamalarda bulundu. HÜRJET’in ilk uçuş anlarında neler yaşadığını aktaran Boran, test pilotluğunun önemine de dikkati çekti. “Şimdi bu sonuçları biz yazıyoruz” Test pilotluğuna geçiş sürecini anlatan Orhan Boran 2021 yılından bu yana TUSAŞ’ta test pilotu olarak görev yaptığını belirterek, “Pilotluk mesleği genel olarak disiplin isteyen bir meslek. Sürekli konsantre olmak zorundasınız, dikkatli olmak zorundasınız. Hata yapma şansınız çok fazla olmayabiliyor. Test pilotluğu özelinde ayrı bir eğitim gerektiriyor. Yıllarca operasyonel pilot olarak görev yaptık. Fakat TUSAŞ’ta ilk test pilotu olarak görev yapmaya başladığımızda ön koşullardan bir tanesi test pilotluğu eğitimi almamızdı. Bunun için şirketimiz 1 yıl süren kategori 1 test pilotluğu kursuna gönderdi. Oradaki eğitimimizi tamamladıktan sonra 2022 yılında tekrar döndükten sonra HÜRJET’e geliştirme safhasında yerdeki işlerinde, simülatörlerinde, motor çalıştırma ve taksi faaliyetlerinde görev aldım. Test pilotu olarak aslında daha önce hiç uçmamış bir uçağın, neler yapacağını bilmediğiniz bir uçağın, farklı dinamikleri olan bir uçağı test ediyorsunuz. Biz yıllarca bize hangi uçak geldiyse, hangi uçakla uçmamız istendiyse o uçaklarla uçtuk. Bunların hepsinin testleri yapılmıştı, sonuçları biliniyordu. Şimdi bu sonuçları biz yazıyoruz. İnşallah Hava Kuvvetleri envanterine de sonuçlarından emin olarak vermeyi planlıyoruz” ifadelerini kullandı. “HÜRJET’in ilk uçuşunu yaptığım zaman bacaklarımın heyecandan titrediğini hatırlıyorum” HÜRJET’in ile gerçekleştirdiği ilk uçuştan bahseden Boran, “HÜRJET’i takip uçağındayken gördüm. Tabi ayrı bir gurur. Şirketteki herkesin gözleri doldu. Çünkü Türkiye’nin ilk milli jet uçağıydı. Onun bu denli stabil uçması görmek, yer testleriyle birebir örtüştüğünü görmek çok güzeldi. Daha sonra kendim ilk uçuşu yaptığımda o bambaşka bir heyecan. 2000 yılında ilk yaptığım uçuşu hatırlarım. Bir de HÜRJET’in ilk uçuşunu yaptığım zaman bacaklarımın heyecandan titrediğini hatırlıyorum. Büyük bir sorumluluğun üzerimizde olduğunu biliyorum. Gerçekten Türkiye’nin ürettiği ilk milli jetle uçmanın apayrı bir gurur olduğunu söyleyebilirim. Bununla alakalı söylenecek en güzel söz ‘İstikbal göklerdedir’ sözü” diye konuştu. (DG-