EKONOMİ - 04 Kasım 2014 Salı 13:44

'Denetlenen ürün parti sayısı bir önceki yıla...'

A
A
A
'Denetlenen ürün parti sayısı bir önceki yıla...'

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, geçen yıl ilgili kuruluşlarca denetlenen toplam ürün parti sayısının bir önceki yıla oranla yüzde 53 artarak 118 bin 724 olduğunu ve bu ürünlerin yüzde 12’sinin uygunsuz ve güvensiz bulunduğunu söyledi.

Piyasa Gözetimi, Denetimi ve Ürün Güvenliği Değerlendirme Kurulu 3. Toplantısı, Ekonomi Bakanlığı Uğur Ercan Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakan Zeybekci, ürün güvenliğinin günlük hayatta herkesi ilgilendiren bir konu olduğunu ifade ederek, “Ürün güvenliği, esasen günlük hayatta hepimizi ilgilendiren bir konu. Zira, tükettiğimiz gıdadan kullandığımız telefona, giydiğimiz ayakkabıdan çocuklarımızın oyuncaklarına, evimizdeki elektrikli cihazlardan bindiğimiz asansörlere, imalat sanayi için gerekli makinalardan teşhis-tedavi için gerekli tıbbi cihazlara, inşaat yapı malzemelerinden araçların yakıtına kadar hemen her alanda piyasaya arz edilen ürünler ihtiyaçlarımızı karşılamakla birlikte eğer belirli standartlara ve teknik normlara uygun üretilmemişler ise beraberlerinde ciddi risk ve tehditleri getirebilmektedirler. Bu nedenle ürünlerin başta insan sağlığı, can ve mal güvenliğini temin edecek biçimde kurallara uygun üretilerek piyasaya arz edilmeleri, diğer bir değişle ‘ürün güvenliği’ şartlarının sağlanması son derece önemlidir. Nitekim ürünlerin ilgili teknik düzenlemelere uygunluğunu denetlemek ve uygunsuzluğu belirlenen ürünler için gerekli önlemleri almak temel bir kamu hizmetidir. Ülkemizde de bu hizmet, şu an toplantısını yaptığımız PGD ve Ürün Güvenliği Değerlendirme Kurulu’nda yer alan Bakanlık ve kuruluşlarımız tarafından yürütülmektedir. Kamuoyunda giderek artan ürün güvenliği bilinci ile piyasaya arz edilen ürünlerin miktarı ve çeşidinde görülen artışlar, ürünlerin gözetim ve denetim sisteminin daha etkin, güçlü ve caydırıcı bir yapıya dönüştürülmesini gerekli kılmaktadır. Esasen ülkemizde ürün güvenliği alanındaki yapısal dönüşüm Gümrük Birliği’ne katılmamızla başlamıştır. Gümrük Birliği’ne katılma kararı, o dönemde kabul edilen şartlar bakımından tartışmaya açık olmakla birlikte, ürün güvenliği alanında çok ciddi bir katkı sağlamıştır. Bakanlığımız koordinasyonunda yürütülen Avrupa Birliği teknik mevzuatına uyum çalışmaları neticesinde mevzuatımızda yeni düzenlemeler yapılmış, gelişmiş ülkelerdekine benzer bir standardizasyon, akreditasyon, metroloji ve uygunluk değerlendirmesi, yani kalite altyapısı sistemi oluşturulmuş, ayrıca piyasa gözetimi ve denetimi uygulamalarına başlanmıştır. Bu yapısal dönüşümün temel amacı, insanımızın kullandığı ya da tükettiği ürünün güvenli olmasını sağlamak; böylece insan sağlığı, can ve mal güvenliğini korumaktır” diye konuştu.

"2023 YILI İÇİN 500 MİLYAR DOLARLIK MAL, 150 MİLYAR DOLARLIK HİZMET İHRACATI HEDEFİMİZ VAR"

İhracatta ürün güvenliği odaklı yaklaşımlar ve ekonomiye yansımalarına değinen Bakan Zeybekci, “Ürünlerimizin dış pazarlarda daha çok tercih edilmeye katkısı nedeniyle, ürün güvenliği ve denetimi uygulamaları ülkemiz ihracatının arttırılması bakımından son derece önemlidir. Üstelik günümüzde dünya ticaret hacminin giderek büyümesi, ticaretin artık sınırları tanımaması ve rekabet şartlarının giderek zorlaşmasıyla birlikte ihracatta ürün güvenliği odaklı yaklaşımlar, diğer bir deyişle ticarette teknik engeller daha da ön plana çıkmaya başlamıştır. Malumunuz son 12 yıldır Türkiye’nin ekonomisinde büyük atılımlar yaşandı. Dünya üzerinde örnek bir ülke haline geldik, birçok alanda gerçekleştirdiğimiz başarılı çalışmalar neticesinde bugün Avrupa’nın 6’ncı, dünyanın da 17’nci büyük ekonomisi olduk. Dünya ticaretinde söz sahibi olan bir Türkiye için çalışmalarımızı gayretle sürdürüyoruz. 2023 yılı için 500 milyar dolarlık mal, 150 milyar dolarlık hizmet ihracatı hedefimiz var. İhracatımızı arttırmanın yolu mutlaka daha çok üretmekten geçiyor. Ancak az önce de vurgulamaya çalıştığım bir diğer noktayı da gözden kaçırmamak gerekiyor. Artık uluslararası ticaret değişiyor, daha ucuza daha çok mal üretmek yerine güvenli ürün üreterek ülke malı imajını korumak, katma değeri yüksek ürünlerle ihracatı artırmak önemli hale geliyor. Bu ürünlerle dış pazarlara herhangi bir teknik engelle karşılaşmadan serbestçe girebilmek kolaylaşıyor. Dolayısıyla daha kaliteli ve güvenli ürün üretimi, sürdürülebilir ihracat artışı için önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

Piyasa gözetimi ve denetim sonuçlarını değerlendiren Zeybekci, “2013 senesinde Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından ürün parti bazında sağlanan verilere göre, bu kuruluşlarca denetlenen toplam ürün parti sayısı bir önceki yıla oranla yüzde 53 artarak 118 bin 724 olmuş ve denetim sonucunda yüzde12’si uygunsuz güvensiz bulunmuştur. Denetlenen toplam ürün partisi, menşeine göre yüzde 63 yerli üretim, geri kalan yüzde 37’si de ithalat kökenlidir. İthal ürünlerde güvensiz bulunma oranı ise yüzde 14’dür. 2014’ün ilk 6 aylık verilerine göre ise, aynı kuruluşlar tarafından denetlenen 69 bin 591 ürün partisinde tespit edilen uygunsuzluk, güvensizlik oranı yüzde 25 seviyesine yükselmiştir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ise 2013 yılı verilerine göre, başta ‘gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzemeler’ olmak üzere iç piyasada ve ithalatta toplam 134 bin 601 ürün partisi denetlemiş; bunların yüzde 4’ünde uygunsuzluk, güvensizlik tespit etmiştir. Bu yılın ilk yarısında ise 46 bin 221 ürün denetlenmiş, bunların da yaklaşık yüzde 5’i uygunsuz veya güvensiz bulunmuştur. Bu noktada şunu önemle belirtmek isterim ki, denetimlerde yüksek oranda uygunsuz, güvensiz ürün tespit edilmesi, piyasadaki ürünlerin çoğunun güvensiz ve uygunsuz olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır. Bu oranın yüksekliği, PGD kuruluşlarımızın yaptıkları denetimlerle sorunlu ürünleri tespit etmedeki başarısını göstermektedir” dedi.

Bakan Zeybekci, konuşmasına şöyle devam etti:

“Malumunuz olduğu üzere ithal edilmek istenen ürünler de ülkemize giriş öncesinde denetlenmektedir ve denetimlerde Bakanlığımız önemli bir rol üstlenmiştir Bakanlığımız hali hazırda telekomünikasyon ürünleri, oyuncaklar, ayakkabı, kişisel koruyucu donanımlar, yapı malzemeleri, pil ve akümülatörler, tıbbi cihazlar, makineler, elektrikli-elektronik cihazlar gibi ürün grupları ile çeşitli sanayi ara girdilerinin ithalat denetimlerini yürütmektedir. Ayrıca 7 kuruluşumuzun görev alanındaki bazı ürün gruplarının ithalat denetimleri için Bakanlığımızca koordinasyon sağlanmaktadır. Bakanlığımızca yapılan ithalat denetimleri işlemleri, TAREKS sistemi üzerinden risk esaslı yürütülmektedir. Ülkemizde ve Avrupa’da en iyi kamu projesi ödülleri de alan TAREKS sistemine halen kayıtlı olan firma sayısı 30 bini aşmış bulunmaktadır. TAREKS üzerinden 2013 yılında fiili denetime tabi tutulan 163 bin üründen yüzde 2,2’sinin, 2014 yılı Ocak-Ekim döneminde 160 bin üründen yüzde 2,4’ünün teknik mevzuata uygun olmadığı veya güvensiz olduğu gerekçesiyle ithalatına izin verilmemiştir. İthalat denetimlerinde piyasa gözetimi ve denetimine kıyasla daha az uygunsuz/güvensiz ürün tespit edilmesinin sebebi, piyasadaki denetimlerin firma, ürün, marka ve şikayet odaklı daha esnek planlanabilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durum, denetimlerde stratejik planlamanın önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.”

Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu çalışmalarının tamamlandığını kaydeden Zeybekci, “Ülkemizdeki ürün güvenliği ve piyasa gözetimi ve denetimi sisteminin güçlendirilmesi için mevzuat altyapısının güncellenmesidir. Bilindiği üzere 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun 2002 yılında yürürlüğe girmiştir. Aradan geçen zaman zarfında tüketicilerin beklentileri ve piyasaların yapısı değişmiş; üretim teknikleri gelişmiş, ürün çeşitliliği artmış ve esas aldığımız AB mevzuatında da değişiklikler olmuştur. Bakanlığımız, tüm yetkili kuruluşlarımızın da görüşlerini alarak bir kanun taslağı hazırlamıştır. Göreve geldiğimde önemli ölçüde tamamlanmış olan ‘Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu’ taslağının bir kez daha ilgili tüm taraflarla birlikte çalışılması talimatını verdim. Şu an bu çalışma da tamamlanmıştır ve taslağın Başbakanlığa sevki aşamasına gelinmiştir. Bu taslakla getirilen önemli yeniliklerden biri, ürünlerin tedarik zincirinde yer alan firmaların izlenebilirliğinin düzenlenmiş olmasıdır. Bu düzenlemeye göre, her işletme tedarik zincirinde yer alan bir önceki işletmenin bilgisini kayıt altında tutacaktır. Böylece kaynağı bilinmeyen ürünler sistemden elenecek ve toplum kendini daha güvende hissedecektir. İmalatçı, yetkili temsilci, ithalatçı ve dağıtıcılarımızın sorumluluklarının netleştirilmesi ile birçok gelişmiş ülkede olan ve tüketicinin eline ulaşmış güvensiz ürünlerin geri çağrılmasının zorunlu tutulması yine bu kanunla düzenlenmiş olacaktır. Yeni kanun, piyasa gözetimi ve denetiminin kapsamını genişletmekte ve ürünlerin sadece piyasada değil piyasaya arz edilmeden veya monte edilirken ve hatta kurulum aşamasında da denetlenebileceği hükmünü getirmektedir. Yetkili kuruluşların ürün denetimi konusundaki görev, yetki ve sorumlulukları da yeni kanunda güçlendirilmektedir” şeklinde konuştu.

"81 İL MÜDÜRLÜĞÜMÜZDE İSTİHDAM EDİLEN 700’Ü AŞKIN DENETÇİ İLE ÜRÜN GÜVENLİĞİ DENETİMİ YAPIYORUZ"

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ise, “Bakanlığımız PGD faaliyetleri, yalnızca denetim faaliyetleri için kurulmuş olan ‘Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü ile Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü’ koordinasyonunda 81 İl Müdürlüğümüzde istihdam edilen 700’ü aşkın denetçi ile ürün güvenliği denetimini yapıyoruz. Bakanlığımızın sorumluluk alanında bulunan asansörler, aerosol kaplar, ATEX ürünleri, basınçlı ekipmanlar, elektrikli ekipmanlar, gaz yakan cihazlar, kazanlar, makinalar, otomotiv, sivil kullanım amaçlı patlayıcı maddeler. Ürün grupları içerisinde bin 571 sanayi ürünü, yasal metroloji, hazır ambalajlı ürünler, petrol ve petrol ürünleri, ürün gruplarında ise 900’ü aşkın ürün yer almaktadır. 2014 yılı içerisinde gerçekleştirdiğimiz faaliyetlere değinecek olursak; Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Stratejisi Eylem Planı’nı Ekim ayı içerisinde açıkladık. Önümüzdeki 4 yılda PGD faaliyetlerini tanımlayan ve takvimlendirilen Eylem Planı’nda 4 ana hedef altında 38 eylem belirledik. Piyasa gözetimi ve denetimi uygulamaları etkinleştirilecek. İdari ve teknik kapasite artırılacak. Taraflarla işbirliği yolları geliştirilecek. Kamuoyunda ürün güvenliğinde farkındalık oluşturulacak. Kısaca içerisinde yer alan önemli hedefler ise Kasım ayı içerisinde Ürün Güvenliği Şikayet Hattı’nı Alo 130 bu ay içerisinde faaliyete geçireceğiz. Kamu spotumuzu yayınlayacağız. Sınai gaz tüpleri ve asansör gibi riskli ürün gruplarında teknolojiden yararlanmak suretiyle izleme sistemlerini kuracağız, gönüllü geri çağırma faaliyetlerine önem verilerek hız kazandıracağız. Her yıl ürün güvenliği haftası düzenliyoruz. Kamuoyunda ürün güvenliği konusunda bilinç oluşmasını sağlayacağız” dedi.

"61 BİN 398 FARKLI MODELDE SANAYİ ÜRÜNÜ DENETLENDİ"

2014 yılı içerisinde gerçekleştirilen denetimlere ilişkin verileri açıklayan Bakan Işık, “Sanayi Ürünleri Güvenliği Genel Müdürlüğümüz tarafından toplam 61 bin 398 farklı modelde sanayi ürünü denetlendi. Bunlardan 11 bin 257’si uygunsuz bulunmuş, 791 farklı ürün teste gönderilmiş, 44 farklı marka, model hakkında toplatma kararı verilmiştir. 3 bin 208 adet üründeki uygunsuzluğun düzeltilmesi için süre verilmiş ve tespit edilen uygunsuzluklara ilişkin toplam 2 milyon 196 bin 586 TL idari para cezası uygulanmıştır. Uygunsuzluk oranının en yüksek olduğu ürün grupları yüzde 42,41 ile asansörler, yüzde 25,16 ile ATEX ürünleri olmuştur. Denetlenen ürünlerde ortalama uygunsuzluk oranı yüzde 18,33’dür. Güvensizliği tespit edilen ve ilana ilişkin olarak mevzuatla belirlenen süreçleri tamamlanan 73 adet ürün Genel Müdürlük internet sayfasında ilan edilmiştir. Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü tarafından yasal metroloji alanında 900’ü uygunsuz olmak üzere toplam 114 bin 114 ürün denetlenmiştir. Uygunsuz olarak tespit edilen ürünlere 823 bin 351 TL para cezası kesilmiştir. Hazır ambalajlı ürünlerde 2 bin 475 ürün denetlenmiş, bunların 281’i uygunsuz çıkmıştır. Petrol ve petrol ürünlerinde 15 bin 507 ürün denetlenmiştir. Mevzuata aykırılıkları tespit edilen ürünlere ilişkin cezai müeyyideler, EPDK tarafından verilmektedir. Bu denetimlerin yanı sıra sınai ve tıbbi gaz tüpleri, kaplama lastik ve enerji verimliliği konularında denetim projeleri yürütmekteyiz. Ayrıca, bu denetimleri daha etkin bir şekilde yapmak ve altyapımızı güçlendirmek üzere Kasım ayı sonunda Denetim Personeli Sınavı gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.

"TELEVİZYONLARDA YAYINLAR YAPILIYOR GIDA TANITIMI YA DA REKLAM ADI ALTINDA, BUNLARIN DENETLENMESİ OLDUKÇA ZOR"

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de, 2015-2017 yılı strateji belgesinin toplantıda görüşüleceğini ve karara bağlanacağını belirterek, “İnsanlar yaşadıkları coğrafyada enlem ve boylamlardaki değil, yılın her mevsiminde dünyanın başka bir yerinde üretilen ürünleri almak istiyor. Bu gerek dayanıklı tüketim mallarından, gerek bozulacak gıda maddeleri bakımından böyle. O yüzden de son derece anlamlı. Gıda maddeleri, gıdalarla temas eden madde ve malzemeler yem, gübre, bitki koruma ürünleri ve veteriner, tıbbi ürünler, bütün bunlar bizim sağlamımızda. Çünkü biz özellikle gıdanın tek başına nihai bir üründen ibaret olarak kontrol mekanizmasının yeterli olmadığını biliyoruz. 2004 yılından itibaren biz bir zincir olarak ele alıyoruz. O zincir bir yerden denetlenmek, takip edilmek durumunda. Biz bu bütün zincir kapsamında meseleyi ele alıyoruz. Tüketici sağlığını ön planda tutup, 5 bin kişi doğrudan sahada sürekli çalışıyor. Arkalarında bunları destekleyen, aldıkları numuneleri işleyen, bunları analiz eden 25 bin kişi var. Toplam Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 30 bin kişilik personeli sadece toplum sağlığı açısından güvenilir gıda üretmek, temin etmek, tedarik etmek ve sunmak bu 4 aşamayı takip etmek ile görevlidir. 2013 yılı içerisinde bu arkadaşlarımızın gıda ile ilgili toplam yaptığı denetim sayısı 514 bin. Bu sene 2014 Ekim ayı itibari ile 475 bin toplam denetim yapıldı. ALO 174 gıda hattına oraya gelen çağrı 1 milyon 293 bin, bunun yaklaşık 250 bini kayıt altına alınan şikayet. Bunların bundan sonraki safhada bilgi teknoloji, pazarlama araçları artıkça buradan da ilgili yeni mekanizmalar kurmak gerekiyor, yeni düzenlemeler yapmak lazım. Televizyonlarda yayınlar yapılıyor gıda tanıtımı ya da reklam adı altında. Bunların denetlenmesi oldukça zor, onlara mutlaka uygun denetim mekanizmaları bulmak durumundayız. Bozulan malzemeler, bozulan ürünler ile gıda maddeleri özellikle alıyorsunuz bunu birkaç günde tüketiyorsunuz. Bunun tabir olduğu mevzuat ile dayanıklı bir ürünün gıda maddesi olmayan, bozulmayan ürünlerin aynı regülasyon içerisinde değil, mutlaka farklılaştırılması gerekiyor. Buna dikkat etmemiz gerekiyor. Bal reklamları yapılıyor televizyonlarda, saatlerce tanıtımları yapılıyor. Bunların birçoğunda problemler oluyor. Biz bunlar ile etkin mücadele konusunda birçok bakımdan daha etkin mücadele etmemiz lazım. Bunun için piyasa denetimi gözlemi, strateji belgemizde de bu kurulun alacağı kararlarla da bu hususların dikkate alınması gerekiyor. Evde kullandığımız herhangi bir elektrikli alet veya mekanik bir alet gibi değil, bunun mutlaka tanıtımının da, reklamının da yapılmasında gıda maddelerinin daha farklı mevduat uygulanması, bunların birbirinden ayrıştırılması lazım. Bilgi ve teknoloji, pazarlama tüm bunlar yapılacak ona hiçbir itirazım yok. Ama bunları yaparken özellikle gıda maddeleri ile ilgili istismara yol açabilecek açıklarında mutlaka kapatılması, önlenmesi lazım” diye konuştu.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara DEM Parti AK Parti’yi ziyaret etti TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, "Barış hukuksuz olmaz. O yüzden hukuki bir zemine ihtiyaç olan bir döneme girdik. Yeni bir aşamaya girdik" dedi. DEM Parti heyeti AK Parti’yi ziyaret etti. Bir buçuk saati aşan görüşmeden sonra AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, TBMM Başkanvekili Pervin Buldan ve DEM parti Şanlıurfa milletvekili Mithat Sancar açıklama yaptılar. Güler, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu ile ilgili olarak siyasi partilerin raporlarını sunduklarını belirterek, "Bu kapsamda da detaylı değerlendirmeler yaptık. Karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Daha sonraki dönemlerde detaylı açıklamalar yaparız" ifadelerini kullandı. TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, çok verimli bir görüşme olduğunu özellikle söyleyerek, "Bir yılı aşkın bir süredir devam eden süreçle alakalı, gelinen aşamayı detaylı bir şekilde istişare ettik, konuştuk, tartıştık, önerilerimizi sunduk ve heyet üyeleri gerçekten bu konudaki görüşlerini çok samimi bir şekilde ifade ettiler. Biz şunun altını önemli çizmek istiyoruz. Barış hukuksuz olmaz. O yüzden hukuki bir zemine ihtiyaç olan bir döneme girdik. Yeni bir aşamaya girdik" dedi. Buldan, istişarelerinin ve görüşmelerinin devam edeceğini sözlerine ekledi. DEM Parti Şanlıurfa milletvekili Mithat Sancar, pek çok konuyu ayrıntılı olarak konuştuklarını kaydederek, "Bu önümüzdeki dönem gerçekten hassasiyet ve özenle yürütülmesi gereken bir dönem. Hukuksal zemini birlikte oluşturmanın önemi çok açık. Burada siyasal mutabakatın ve toplumsal uzlaşmanın öneminin altını bir kez daha çizdik. Sizin huzurunuzda da hukuksal düzenlemeleri ve sürecin işleyişini siyasal mutabakatla ve en geniş toplumsal uzlaşıyla yürütmenin hayati bir önem taşıdığını dile getirelim. Ziyaretlerimiz devam edecek, siyasi partilerle görüşmelerimizi sürdüreceğiz. Sonrasında Adalet Bakanı ve Meclis Başkanı ile görüşmelerimiz olacak. Sonrasında da Sayın Cumhurbaşkanı ile bir görüşme planlıyoruz" şeklinde konuştu.
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Dünyada kendi savaş gemisini geliştirip denize indiren 10 ülkeden biri Türkiye’dir" İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda düzenlenen "Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim" törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "şu an savunma ihracatında dünyanın 11. en büyük ülkesiyiz." dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda düzenlenen "Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni"ne katıldı. Tören kapsamında; Pakistan MİLGEM Projesi 2’nci gemisi Khaibar’ın Pakistan Deniz Kuvvetleri’ne teslimi, Açık Deniz ve Karakol Gemisi Projesi kapsamında inşa edilen Akhisar’ın Romanya’ya teslimi, Koçhisar’a bayrak çekilmesi, Hızırreis Denizaltısı, Ç-159 Çıkarma Gemisi ve ULAQ İnsansız Deniz Aracı’nın hizmete girişi ve Açık Deniz Karakol Gemisi Projesi kapsamında inşa edilecek 7’nci geminin sac kesimi törenleri gerçekleştirildi."Türkiye Pakistan dostluğu Allah’ın izniyle kıyamete kadar devam edecek serpilecek güçlenecek"Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayisinde geldiği önemli noktalara dikkat çekerek, şunları aktardı:"Bugün çok özel bir program münasebetiyle İstanbul tersane komutanlığında sizlerle bir aradayız. Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni vesilesiyle sizlerle bir arada olmaktan memnuniyet duyuyorum. mavi vatanın dört bir yanında adanmışlıkla görev yapan tüm mensuplarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Türkiye için çalışan, mavi vatanın muhafazası ve müdafaası için gecesini gündüzüne katan herkesten Allah razı olsun. Bugün Türk tersaneciliği ve donanması açısından çok büyük bir gurur tablosuna şahitlik ediyoruz. İstanbul tersanesinin tüm mensuplarına şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum. Ülkemiz tersanelerine güvenmekte ne kadar haklı olduğumuzu bugün bir kez daha görüyoruz. En son teknoloji ile donatılmış bu gemilerin kardeş Pakistan donanmasını şimdiden hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Kökleri ortak tarihimizin derinliklerine uzanan ve asırlar boyunca sınanarak bugünlere gelen Türkiye Pakistan dostluğu Allah’ın izniyle kıyamete kadar devam edecek serpilecek güçlenecek.""ULAQ’ın bir özelliği Türk mühendislerinin geliştirdiği yüzde 90 yerlilik oranına sahip marin motorunu kullanmasıdır"Erdoğan, savunma sanayine kazandırılan ve son teknolojiyle donatılmış deniz araçlarının önemine dikkat çekerek, "Bugün burada denize uğradığımız ve bayrak çektiğimiz platformlar alın terimizin, aklın, emeğin, cesaretin ve adanmışlığın eseridir. Bunların en başında havadan bağımsız tahrik sistemi ve gelişmiş son teknoloji yetenekleri ile sessiz derinliklerinin milli bekçisi olacak TCG Hızır Reis denizaltımız var. Hizmete aldığımız bir başka platformumuz, Yeni Tip Çıkarma Gemimiz Ç-159’dur. Bu platform, hem askeri harekatlarda hem de barış dönemindeki insani yardım operasyonlarında fırtınalı sularda görev yapacaktır. ULAQ silahlı insansız deniz aracımız, bir diğer kıvanç kaynağımızdır. Dijital dönüşümün, yapay zekâ tabanlı otonom sistemlerin denizlerdeki sembolü olacak ULAQ, geleceğin harekât sahasının ölçülerindendir. ULAQ SİDA’nın bir başka özelliği ise Türk mühendislerinin geliştirdiği, yüzde 90 yerlilik oranına sahip marin motorunu kullanmasıdır" şeklinde konuştu."Denizde etkin olmadan karada caydırıcı olamazsınız"Savunma sanayinde başarının ancak bütüncül bir stratejiyle elde edileceğine vurgu yapan Erdoğan, "TCG Koçhisar karakol gemimiz, Mavi Vatan’daki hak ve hukukumuzu koruma irademizin nişanesidir. Barış zamanında milletimize hizmet edecek, kriz zamanlarında ise caydırıcı gücümüz olacaktır. Koçhisar’ı Mayıs ayı sonunda Donanmamıza katacağız. Son olarak, bugün ayrıca açık deniz karakol gemimiz Seferihisar’ın saç kesimini gerçekleştireceğiz. Türkiye olarak savunma sanayi alanında yürüttüğümüz her projede ürün geliştirmekle kalmıyor; teknoloji üretim kapasitesini de büyütmeyi hedefliyoruz. şurası bir gerçek ki savunmada başarı ancak bütüncül bir stratejiyle elde edilir. denizde etkin olmadan karada caydırıcı olamazsınız. Kapasitemizi günden güne artıyor, kendi teknolojimizi yine kendimiz üretiyoruz. ARGE’den tasarıma, yazılımdan seri üretime tüm süreçleri yerli ve milli kaynaklarımızla yönetiyoruz. şu an savunma ihracatında dünyanın 11. en büyük ülkesiyiz. Son 11 aylık dönemde savunma ve havacılık ihracatımız, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 artarak 7 milyar 445 milyon dolara ulaştı" diyerek aktardı."Hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de dost ve müttefiklerimizin ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz"Türkiye’nin mevcut teknolojilerini her gün daha da ileriye taşıdığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendimize inandık, Türk savunma sanayine güvendik ve elbette burada durmayacağız. 2028 yılı için 11 milyar dolarlık ihracat rakamıyla savunma ve havacılık ihracatında ilk 10’a gitmektir. Bu hedefe doğru sağlam adımlarla ilerliyoruz. Dünyada kendi savaş gemisini geliştirip denize indiren 10 ülkeden biri Türkiye’dir. Sahadan aldığımız verileri titizlikle analiz ediyor ve mevcut teknolojilerimizi her gün daha da ileriye taşıyoruz. Başkanı olduğum Savunma Sanayi İcra Komitesi’nde aldığımız kararlar doğrultusunda, projelerimizin meyvelerini birer birer topluyoruz. Ana muhalefetin balıklar rahatsız oluyor diyerek eleştirdiği kızıl elmamız görüş ötesi bir hava füzesiyle vurarak etkisiz hale getirdik. TCG - Anadolu’nun abisi olacak uçak gemimizin inşa süreçlerini de başlattık. İnsansız hava araçlarından firkateyne kadar hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de dost ve müttefiklerimizin ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz" dedi."Morallerimizi bozmaya, cesaretimizi kırmaya çalışanlara aldanmayın, prim vermeyin"Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayinde kat ettiği başarıların ve muhalefetin eleştirilerine rağmen yüzde 80 yerli sermayeye ulaşıldığının altını çizerek, şunları söyledi:"Buradaki başarıyı görmek için uzaklara gitmeye hiç gerek yok. Türkiye’nin savunma sanayinde son 23 senede kat ettiği başarıları görmek için 60’ları 70’leri eşelemeye de gerek yok. Bunun için kamuoyunda paylaşılan çalışmalarımıza bakmak yeterlidir. Türk savunma sanayinin gelişmesi ve güçlenmesi için ter döken tüm kardeşlerime ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Morallerimizi bozmaya, cesaretimizi kırmaya çalışanlara aldanmayın, prim vermeyin. sosyal medyada ve gazete köşelerinde sağa sola karamsarlık aşılayan felaket tellallarına lütfen kulak asmayın. Biz bugüne kadar neler yaptıysak bunlara rağmen yaptık. Şu an yüzde 80 yerli sermayeye yine biz ulaştık. Bizi yolumuzdan çevirmeye çalışanlara inat hep beraber omuz omuza vererek çok daha kararlı bir şekilde hedeflerimize yürüyeceğiz.""Amacımız savaşa hazırlanmak değil; barışı korumaktır"Son olarak Türkiye’nin hiçbir ülkeyle kriz, kavga ve çatışma istemediğini dile getiren Erdoğan, "Bu vesileyle hem Türkiye’nin hem de Pakistan’ın savunma sanayi açısından çok stratejik adımlar attık. Yakın zamanda inşallah başka müjdelerimiz de olacak. havada, karada, denizde ve siber vatanda caydırıcı olacak tüm projelerimizi tek tek hayata geçireceğiz. Her fırsatta vurguladığım bir hususu yeniden hatırlatmak isterim; bizim kimsenin toprağında ve egemenliğinde gözümüz yok. Biz hiçbir ülkeyle kriz, kavga ve çatışma istemiyoruz. Türkiye olarak herkesin emin olabileceği ve güven duyabileceği, en zor en sıkıntılı günlerinde sırtını yaslayabileceği ülke biziz. Bunun dışında hak ve hukukunun da çiğnenmesine asla müsaade etmeyecek olan bir ülkeyiz. Amacımız savaşa hazırlanmak değil; barışı korumaktır. Dost ve kardeş Pakistan halkına selamlarımı gönderiyorum, emeği geçen tüm kurum ve tersanelerimize şükranlarımızı sunuyorum" ifadelerini kullandı.Konuşmalarının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Açık Deniz ve Karakol Gemileri 7. Gemisi Seferihisar’ın sac kesimini gerçekleştirdi. Ardından Erdoğan tarafından Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Naveed Ashraf’a Pns Khaibar ile komutanlık sembolü verildi. Akabinde Pns Khaibar ve Koçhisar gemilerinin bayrakları; Hızırreis, Ç-159 ve Ulaq gemilerinin flandraları da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından gemi komutanlarına verildi.Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni’ne Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, İstanbul Tersanesi Komutanı Tümamiral Recep Erdinç Yetkin, Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Naveed Ashraf ve Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin katıldı.
Ankara Türk şiirinin genç temsilcilerinden iki yeni kitap Çağdaş Türk şiirinin genç kuşak temsilcileri arasında yer alan Gülşah Demirci ve Efnan Ezenel, yayımlanan yeni şiir kitaplarıyla okurlarının karşısına çıkıyor. Uzun yıllardır yakın arkadaş olan iki kadın şair Gülşah Demirci ve Efnan Ezenel, yayımladıkları iki kitapla birlikte okuyucuların karşısına çıkıyor. Demirci’nin "Sövgü Tanığı" ve Ezenel’in "Martı Çıkmazı" adlı şiir kitapları için pazar günü Ankara Arkadaş Kitapevi’nde düzenlenecek imza gününde okurlarıyla buluşacak. Şiiri yalnızca bireysel bir üretim alanı olarak değil, paylaşım ve dayanışma zemini olarak da gören Demirci ve Ezenel, edebiyat yolculuklarını dostluklarıyla birlikte sürdürüyor. Aynı dönemde yayımlanan kitaplarını aynı etkinlikte tanıtacak olmaları, uzun yıllardır sürdürdükleri dostluğun edebi bir karşılığı olarak değerlendiriliyor. Kadın şairlerin edebiyat dünyasındaki görünürlüğünün arttığı bir dönemde aynı sahnede yer alacak olan Demirci ve Ezenel, imza gününün yanı sıra şiir ve yazma süreçlerine dair bir söyleşi de gerçekleştirecek. Etkinlikte okurlar, şairlerle sohbet etme ve kitaplarını imzalatma imkanı bulacak. Gülşah Demirci’nin "Sövgü Tanığı" kitabı, dilin sınırlarını zorlayan, tanıklık ve iç ses temalarını öne çıkaran şiirlerden oluşurken; Efnan Ezenel’in "Martı Çıkmazı" ise kent, bellek ve insan halleri etrafında şekillenen şiirleriyle dikkat çekiyor. İki kitap, farklı şiir damarlarından beslenmelerine rağmen çağdaş şiirin güncel duyarlıklarına ortak bir yerden temas ediyor.
Balıkesir Balıkesir Büyükşehir’den logo açıklaması Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, İçişleri Bakanlığı tarafından logo değişikligi sonrası Başkan Ahmet Akın hakkında verilen "soruşturma izni" ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada meclis kararının valilikçe de onaylanarak, kesinleştiği ve yürürlüğe girdiği vurgulanırken, belediye kasasından bu çalışma için hiçbir ödeme yapılmadığı, herhangi bir kişiye haksız menfaat sağlanmadığı ve kamu zararı oluşmadığı savunuldu. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamada, "Bazı basın yayın organları ve sosyal medya mecralarında, belediyemize ve şahsıma İçişleri Bakanlığı tarafından ’soruşturma izni verilmesi’ kararına ilişkin yer alan haberlerde kamu zararı gibi gerçekle ilgisi olmayan ifadeler hakkında soruşturma izni verilmesi kararı, kamu görevlilerinin yargılanması için yetkili makamlar tarafından verilen idari bir karardır. Başka bir ifade ile, ortada ne savcılık tarafından düzenlenmiş bir iddianame ne de bir mahkeme kararı mevcuttur. Ayrıca, soruşturma izni verilmesi kararı kesin değildir, konunun Danıştay aşaması vardır. Hukuka ve gerçeğe aykırı olan söz konusu karara karşı Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımızın avukatları tarafından Danıştay nezdinde gerekli itiraz yapılacaktır. Balıkesir Büyükşehir Belediyemiz logosu dijital iletişimin gereklerine uygun olarak revize edilmiştir. Logonun yeni görünümü Belediye Meclisi’nde kabul edilmiştir" denildi. "Logo için belediye bütçesinden herhangi bir harcama yapılmamıştır" Açıklamanın devamında logo için hiçbir harcama yapılmadığı belirtilerek, "Söz konusu logo çalışması, bir grup akademisyen ve grafik tasarımcısının tamamen gönüllü katkılarıyla ortaya çıkmıştır. Bazı basın yayın organlarında yer alan ’yaklaşık 480 milyon liralık harcama’ iddiaları asılsızdır ve asla gerçeği yansıtmamaktadır. Logo değişikliği nedeniyle belediyemize herhangi bir kamu zararı oluşmamıştır. Ayrıca, eski logonun yer aldığı stok halindeki basılı ürünler, tabela ve diğer tüm materyaller kesinlikle değiştirilmemiş ve stoklar tükenene kadar kullanılmıştır. Bu sebeple de logo revizesi belediyemize hiçbir ilave maliyet getirmemektedir. Bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da Belediyemizi şeffaf, hesap verebilir ve katılımcı bir anlayışla yönetmeye devam edeceğiz. Unutulmamalıdır ki çamur, her zaman atanın eline bulaşır. Kamuoyunu yanıltıcı iddialarla meşgul edenlere yönelik hukuki girişimleri ise derhal başlatacağız" ifadelerine yer verildi.
Adana Adana’dan acı haber: Kayıp yaşlı adam 14. günde ölü bulundu Adana’nın İmamoğlu ilçesinde 6 Aralık’tan beri haber alınamayan 72 yaşındaki Vahit Şentu’nanın cansız bedeni bulundu. Kızı Hatice Şentuna morg önünde, "Ben sana doyamadım baba" diyerek gözyaşı döktü. Olay, 6 Aralık’ta İmamoğlu ilçesi Saygeçit Mahallesi’nde meydana geldi. Sabah saatlerinde evinden ayrılarak ilçe merkezindeki bir çay ocağına giden Vahit Şentuna (72), dönüş yolunda yönünü kaybetti. O günden bu yana kendisinden haber alınamayan yaşlı adam için ailesi ve ekipler seferber oldu. AFAD, jandarma ve polis ekipleri ilçenin yanı sıra Adana genelinde de arama çalışmaları yaptı. Kayıp olduğu güne ait güvenlik kameraları ve görgü tanıklarının ifadelerine rağmen bir sonuç alınamadı. 14 gündür süren arama çalışmalarında acı haber bugün geldi. Alınan ilk bilgilere göre, yaşlı adamın cansız bedeni ilçeye bağlı kayıp olduğu Saygeçit Mahallesi’ne yakın Höyük mevkiinde bir tarlada bulundu. Tarla sahibi, yerde yüz üstü hareketsiz yatan şahsı görünce durumu 112 Acil Komuta Merkezi’ne bildirdi. Merkez bölgeye jandarma ve sağlık ekibi sevk etti. Bölgeye gelen ekipler şahsın kayıp olarak aranan Şentuna olduğunu ve hayatını kaybettiğini belirledi. Olay yerinde yapılan incelemelerin ardından Şentuna’nın cenazesi İmamoğlu Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Burada yapılan ön otopsi sonrasında kesin ölüm nedeninin belirlenmesi amacıyla adli tıpa gönderildi. Babasını günlerdir umutla arayan evlatlık olduğunu daha önce açıklayan kızı Hatice Şentuna ve yakınları ise acı haberin ardından morg önünde gözyaşı döktü. Hatice Şentuna’nın "Ben sana doyamadım baba" diyerek ağlaması herkesi üzdü. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi.