EKONOMİ - 04 Kasım 2014 Salı 13:44

'Denetlenen ürün parti sayısı bir önceki yıla...'

A
A
A
'Denetlenen ürün parti sayısı bir önceki yıla...'

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, geçen yıl ilgili kuruluşlarca denetlenen toplam ürün parti sayısının bir önceki yıla oranla yüzde 53 artarak 118 bin 724 olduğunu ve bu ürünlerin yüzde 12’sinin uygunsuz ve güvensiz bulunduğunu söyledi.

Piyasa Gözetimi, Denetimi ve Ürün Güvenliği Değerlendirme Kurulu 3. Toplantısı, Ekonomi Bakanlığı Uğur Ercan Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakan Zeybekci, ürün güvenliğinin günlük hayatta herkesi ilgilendiren bir konu olduğunu ifade ederek, “Ürün güvenliği, esasen günlük hayatta hepimizi ilgilendiren bir konu. Zira, tükettiğimiz gıdadan kullandığımız telefona, giydiğimiz ayakkabıdan çocuklarımızın oyuncaklarına, evimizdeki elektrikli cihazlardan bindiğimiz asansörlere, imalat sanayi için gerekli makinalardan teşhis-tedavi için gerekli tıbbi cihazlara, inşaat yapı malzemelerinden araçların yakıtına kadar hemen her alanda piyasaya arz edilen ürünler ihtiyaçlarımızı karşılamakla birlikte eğer belirli standartlara ve teknik normlara uygun üretilmemişler ise beraberlerinde ciddi risk ve tehditleri getirebilmektedirler. Bu nedenle ürünlerin başta insan sağlığı, can ve mal güvenliğini temin edecek biçimde kurallara uygun üretilerek piyasaya arz edilmeleri, diğer bir değişle ‘ürün güvenliği’ şartlarının sağlanması son derece önemlidir. Nitekim ürünlerin ilgili teknik düzenlemelere uygunluğunu denetlemek ve uygunsuzluğu belirlenen ürünler için gerekli önlemleri almak temel bir kamu hizmetidir. Ülkemizde de bu hizmet, şu an toplantısını yaptığımız PGD ve Ürün Güvenliği Değerlendirme Kurulu’nda yer alan Bakanlık ve kuruluşlarımız tarafından yürütülmektedir. Kamuoyunda giderek artan ürün güvenliği bilinci ile piyasaya arz edilen ürünlerin miktarı ve çeşidinde görülen artışlar, ürünlerin gözetim ve denetim sisteminin daha etkin, güçlü ve caydırıcı bir yapıya dönüştürülmesini gerekli kılmaktadır. Esasen ülkemizde ürün güvenliği alanındaki yapısal dönüşüm Gümrük Birliği’ne katılmamızla başlamıştır. Gümrük Birliği’ne katılma kararı, o dönemde kabul edilen şartlar bakımından tartışmaya açık olmakla birlikte, ürün güvenliği alanında çok ciddi bir katkı sağlamıştır. Bakanlığımız koordinasyonunda yürütülen Avrupa Birliği teknik mevzuatına uyum çalışmaları neticesinde mevzuatımızda yeni düzenlemeler yapılmış, gelişmiş ülkelerdekine benzer bir standardizasyon, akreditasyon, metroloji ve uygunluk değerlendirmesi, yani kalite altyapısı sistemi oluşturulmuş, ayrıca piyasa gözetimi ve denetimi uygulamalarına başlanmıştır. Bu yapısal dönüşümün temel amacı, insanımızın kullandığı ya da tükettiği ürünün güvenli olmasını sağlamak; böylece insan sağlığı, can ve mal güvenliğini korumaktır” diye konuştu.

"2023 YILI İÇİN 500 MİLYAR DOLARLIK MAL, 150 MİLYAR DOLARLIK HİZMET İHRACATI HEDEFİMİZ VAR"

İhracatta ürün güvenliği odaklı yaklaşımlar ve ekonomiye yansımalarına değinen Bakan Zeybekci, “Ürünlerimizin dış pazarlarda daha çok tercih edilmeye katkısı nedeniyle, ürün güvenliği ve denetimi uygulamaları ülkemiz ihracatının arttırılması bakımından son derece önemlidir. Üstelik günümüzde dünya ticaret hacminin giderek büyümesi, ticaretin artık sınırları tanımaması ve rekabet şartlarının giderek zorlaşmasıyla birlikte ihracatta ürün güvenliği odaklı yaklaşımlar, diğer bir deyişle ticarette teknik engeller daha da ön plana çıkmaya başlamıştır. Malumunuz son 12 yıldır Türkiye’nin ekonomisinde büyük atılımlar yaşandı. Dünya üzerinde örnek bir ülke haline geldik, birçok alanda gerçekleştirdiğimiz başarılı çalışmalar neticesinde bugün Avrupa’nın 6’ncı, dünyanın da 17’nci büyük ekonomisi olduk. Dünya ticaretinde söz sahibi olan bir Türkiye için çalışmalarımızı gayretle sürdürüyoruz. 2023 yılı için 500 milyar dolarlık mal, 150 milyar dolarlık hizmet ihracatı hedefimiz var. İhracatımızı arttırmanın yolu mutlaka daha çok üretmekten geçiyor. Ancak az önce de vurgulamaya çalıştığım bir diğer noktayı da gözden kaçırmamak gerekiyor. Artık uluslararası ticaret değişiyor, daha ucuza daha çok mal üretmek yerine güvenli ürün üreterek ülke malı imajını korumak, katma değeri yüksek ürünlerle ihracatı artırmak önemli hale geliyor. Bu ürünlerle dış pazarlara herhangi bir teknik engelle karşılaşmadan serbestçe girebilmek kolaylaşıyor. Dolayısıyla daha kaliteli ve güvenli ürün üretimi, sürdürülebilir ihracat artışı için önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

Piyasa gözetimi ve denetim sonuçlarını değerlendiren Zeybekci, “2013 senesinde Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından ürün parti bazında sağlanan verilere göre, bu kuruluşlarca denetlenen toplam ürün parti sayısı bir önceki yıla oranla yüzde 53 artarak 118 bin 724 olmuş ve denetim sonucunda yüzde12’si uygunsuz güvensiz bulunmuştur. Denetlenen toplam ürün partisi, menşeine göre yüzde 63 yerli üretim, geri kalan yüzde 37’si de ithalat kökenlidir. İthal ürünlerde güvensiz bulunma oranı ise yüzde 14’dür. 2014’ün ilk 6 aylık verilerine göre ise, aynı kuruluşlar tarafından denetlenen 69 bin 591 ürün partisinde tespit edilen uygunsuzluk, güvensizlik oranı yüzde 25 seviyesine yükselmiştir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ise 2013 yılı verilerine göre, başta ‘gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzemeler’ olmak üzere iç piyasada ve ithalatta toplam 134 bin 601 ürün partisi denetlemiş; bunların yüzde 4’ünde uygunsuzluk, güvensizlik tespit etmiştir. Bu yılın ilk yarısında ise 46 bin 221 ürün denetlenmiş, bunların da yaklaşık yüzde 5’i uygunsuz veya güvensiz bulunmuştur. Bu noktada şunu önemle belirtmek isterim ki, denetimlerde yüksek oranda uygunsuz, güvensiz ürün tespit edilmesi, piyasadaki ürünlerin çoğunun güvensiz ve uygunsuz olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır. Bu oranın yüksekliği, PGD kuruluşlarımızın yaptıkları denetimlerle sorunlu ürünleri tespit etmedeki başarısını göstermektedir” dedi.

Bakan Zeybekci, konuşmasına şöyle devam etti:

“Malumunuz olduğu üzere ithal edilmek istenen ürünler de ülkemize giriş öncesinde denetlenmektedir ve denetimlerde Bakanlığımız önemli bir rol üstlenmiştir Bakanlığımız hali hazırda telekomünikasyon ürünleri, oyuncaklar, ayakkabı, kişisel koruyucu donanımlar, yapı malzemeleri, pil ve akümülatörler, tıbbi cihazlar, makineler, elektrikli-elektronik cihazlar gibi ürün grupları ile çeşitli sanayi ara girdilerinin ithalat denetimlerini yürütmektedir. Ayrıca 7 kuruluşumuzun görev alanındaki bazı ürün gruplarının ithalat denetimleri için Bakanlığımızca koordinasyon sağlanmaktadır. Bakanlığımızca yapılan ithalat denetimleri işlemleri, TAREKS sistemi üzerinden risk esaslı yürütülmektedir. Ülkemizde ve Avrupa’da en iyi kamu projesi ödülleri de alan TAREKS sistemine halen kayıtlı olan firma sayısı 30 bini aşmış bulunmaktadır. TAREKS üzerinden 2013 yılında fiili denetime tabi tutulan 163 bin üründen yüzde 2,2’sinin, 2014 yılı Ocak-Ekim döneminde 160 bin üründen yüzde 2,4’ünün teknik mevzuata uygun olmadığı veya güvensiz olduğu gerekçesiyle ithalatına izin verilmemiştir. İthalat denetimlerinde piyasa gözetimi ve denetimine kıyasla daha az uygunsuz/güvensiz ürün tespit edilmesinin sebebi, piyasadaki denetimlerin firma, ürün, marka ve şikayet odaklı daha esnek planlanabilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durum, denetimlerde stratejik planlamanın önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.”

Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu çalışmalarının tamamlandığını kaydeden Zeybekci, “Ülkemizdeki ürün güvenliği ve piyasa gözetimi ve denetimi sisteminin güçlendirilmesi için mevzuat altyapısının güncellenmesidir. Bilindiği üzere 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun 2002 yılında yürürlüğe girmiştir. Aradan geçen zaman zarfında tüketicilerin beklentileri ve piyasaların yapısı değişmiş; üretim teknikleri gelişmiş, ürün çeşitliliği artmış ve esas aldığımız AB mevzuatında da değişiklikler olmuştur. Bakanlığımız, tüm yetkili kuruluşlarımızın da görüşlerini alarak bir kanun taslağı hazırlamıştır. Göreve geldiğimde önemli ölçüde tamamlanmış olan ‘Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu’ taslağının bir kez daha ilgili tüm taraflarla birlikte çalışılması talimatını verdim. Şu an bu çalışma da tamamlanmıştır ve taslağın Başbakanlığa sevki aşamasına gelinmiştir. Bu taslakla getirilen önemli yeniliklerden biri, ürünlerin tedarik zincirinde yer alan firmaların izlenebilirliğinin düzenlenmiş olmasıdır. Bu düzenlemeye göre, her işletme tedarik zincirinde yer alan bir önceki işletmenin bilgisini kayıt altında tutacaktır. Böylece kaynağı bilinmeyen ürünler sistemden elenecek ve toplum kendini daha güvende hissedecektir. İmalatçı, yetkili temsilci, ithalatçı ve dağıtıcılarımızın sorumluluklarının netleştirilmesi ile birçok gelişmiş ülkede olan ve tüketicinin eline ulaşmış güvensiz ürünlerin geri çağrılmasının zorunlu tutulması yine bu kanunla düzenlenmiş olacaktır. Yeni kanun, piyasa gözetimi ve denetiminin kapsamını genişletmekte ve ürünlerin sadece piyasada değil piyasaya arz edilmeden veya monte edilirken ve hatta kurulum aşamasında da denetlenebileceği hükmünü getirmektedir. Yetkili kuruluşların ürün denetimi konusundaki görev, yetki ve sorumlulukları da yeni kanunda güçlendirilmektedir” şeklinde konuştu.

"81 İL MÜDÜRLÜĞÜMÜZDE İSTİHDAM EDİLEN 700’Ü AŞKIN DENETÇİ İLE ÜRÜN GÜVENLİĞİ DENETİMİ YAPIYORUZ"

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ise, “Bakanlığımız PGD faaliyetleri, yalnızca denetim faaliyetleri için kurulmuş olan ‘Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü ile Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü’ koordinasyonunda 81 İl Müdürlüğümüzde istihdam edilen 700’ü aşkın denetçi ile ürün güvenliği denetimini yapıyoruz. Bakanlığımızın sorumluluk alanında bulunan asansörler, aerosol kaplar, ATEX ürünleri, basınçlı ekipmanlar, elektrikli ekipmanlar, gaz yakan cihazlar, kazanlar, makinalar, otomotiv, sivil kullanım amaçlı patlayıcı maddeler. Ürün grupları içerisinde bin 571 sanayi ürünü, yasal metroloji, hazır ambalajlı ürünler, petrol ve petrol ürünleri, ürün gruplarında ise 900’ü aşkın ürün yer almaktadır. 2014 yılı içerisinde gerçekleştirdiğimiz faaliyetlere değinecek olursak; Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Stratejisi Eylem Planı’nı Ekim ayı içerisinde açıkladık. Önümüzdeki 4 yılda PGD faaliyetlerini tanımlayan ve takvimlendirilen Eylem Planı’nda 4 ana hedef altında 38 eylem belirledik. Piyasa gözetimi ve denetimi uygulamaları etkinleştirilecek. İdari ve teknik kapasite artırılacak. Taraflarla işbirliği yolları geliştirilecek. Kamuoyunda ürün güvenliğinde farkındalık oluşturulacak. Kısaca içerisinde yer alan önemli hedefler ise Kasım ayı içerisinde Ürün Güvenliği Şikayet Hattı’nı Alo 130 bu ay içerisinde faaliyete geçireceğiz. Kamu spotumuzu yayınlayacağız. Sınai gaz tüpleri ve asansör gibi riskli ürün gruplarında teknolojiden yararlanmak suretiyle izleme sistemlerini kuracağız, gönüllü geri çağırma faaliyetlerine önem verilerek hız kazandıracağız. Her yıl ürün güvenliği haftası düzenliyoruz. Kamuoyunda ürün güvenliği konusunda bilinç oluşmasını sağlayacağız” dedi.

"61 BİN 398 FARKLI MODELDE SANAYİ ÜRÜNÜ DENETLENDİ"

2014 yılı içerisinde gerçekleştirilen denetimlere ilişkin verileri açıklayan Bakan Işık, “Sanayi Ürünleri Güvenliği Genel Müdürlüğümüz tarafından toplam 61 bin 398 farklı modelde sanayi ürünü denetlendi. Bunlardan 11 bin 257’si uygunsuz bulunmuş, 791 farklı ürün teste gönderilmiş, 44 farklı marka, model hakkında toplatma kararı verilmiştir. 3 bin 208 adet üründeki uygunsuzluğun düzeltilmesi için süre verilmiş ve tespit edilen uygunsuzluklara ilişkin toplam 2 milyon 196 bin 586 TL idari para cezası uygulanmıştır. Uygunsuzluk oranının en yüksek olduğu ürün grupları yüzde 42,41 ile asansörler, yüzde 25,16 ile ATEX ürünleri olmuştur. Denetlenen ürünlerde ortalama uygunsuzluk oranı yüzde 18,33’dür. Güvensizliği tespit edilen ve ilana ilişkin olarak mevzuatla belirlenen süreçleri tamamlanan 73 adet ürün Genel Müdürlük internet sayfasında ilan edilmiştir. Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü tarafından yasal metroloji alanında 900’ü uygunsuz olmak üzere toplam 114 bin 114 ürün denetlenmiştir. Uygunsuz olarak tespit edilen ürünlere 823 bin 351 TL para cezası kesilmiştir. Hazır ambalajlı ürünlerde 2 bin 475 ürün denetlenmiş, bunların 281’i uygunsuz çıkmıştır. Petrol ve petrol ürünlerinde 15 bin 507 ürün denetlenmiştir. Mevzuata aykırılıkları tespit edilen ürünlere ilişkin cezai müeyyideler, EPDK tarafından verilmektedir. Bu denetimlerin yanı sıra sınai ve tıbbi gaz tüpleri, kaplama lastik ve enerji verimliliği konularında denetim projeleri yürütmekteyiz. Ayrıca, bu denetimleri daha etkin bir şekilde yapmak ve altyapımızı güçlendirmek üzere Kasım ayı sonunda Denetim Personeli Sınavı gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.

"TELEVİZYONLARDA YAYINLAR YAPILIYOR GIDA TANITIMI YA DA REKLAM ADI ALTINDA, BUNLARIN DENETLENMESİ OLDUKÇA ZOR"

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de, 2015-2017 yılı strateji belgesinin toplantıda görüşüleceğini ve karara bağlanacağını belirterek, “İnsanlar yaşadıkları coğrafyada enlem ve boylamlardaki değil, yılın her mevsiminde dünyanın başka bir yerinde üretilen ürünleri almak istiyor. Bu gerek dayanıklı tüketim mallarından, gerek bozulacak gıda maddeleri bakımından böyle. O yüzden de son derece anlamlı. Gıda maddeleri, gıdalarla temas eden madde ve malzemeler yem, gübre, bitki koruma ürünleri ve veteriner, tıbbi ürünler, bütün bunlar bizim sağlamımızda. Çünkü biz özellikle gıdanın tek başına nihai bir üründen ibaret olarak kontrol mekanizmasının yeterli olmadığını biliyoruz. 2004 yılından itibaren biz bir zincir olarak ele alıyoruz. O zincir bir yerden denetlenmek, takip edilmek durumunda. Biz bu bütün zincir kapsamında meseleyi ele alıyoruz. Tüketici sağlığını ön planda tutup, 5 bin kişi doğrudan sahada sürekli çalışıyor. Arkalarında bunları destekleyen, aldıkları numuneleri işleyen, bunları analiz eden 25 bin kişi var. Toplam Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 30 bin kişilik personeli sadece toplum sağlığı açısından güvenilir gıda üretmek, temin etmek, tedarik etmek ve sunmak bu 4 aşamayı takip etmek ile görevlidir. 2013 yılı içerisinde bu arkadaşlarımızın gıda ile ilgili toplam yaptığı denetim sayısı 514 bin. Bu sene 2014 Ekim ayı itibari ile 475 bin toplam denetim yapıldı. ALO 174 gıda hattına oraya gelen çağrı 1 milyon 293 bin, bunun yaklaşık 250 bini kayıt altına alınan şikayet. Bunların bundan sonraki safhada bilgi teknoloji, pazarlama araçları artıkça buradan da ilgili yeni mekanizmalar kurmak gerekiyor, yeni düzenlemeler yapmak lazım. Televizyonlarda yayınlar yapılıyor gıda tanıtımı ya da reklam adı altında. Bunların denetlenmesi oldukça zor, onlara mutlaka uygun denetim mekanizmaları bulmak durumundayız. Bozulan malzemeler, bozulan ürünler ile gıda maddeleri özellikle alıyorsunuz bunu birkaç günde tüketiyorsunuz. Bunun tabir olduğu mevzuat ile dayanıklı bir ürünün gıda maddesi olmayan, bozulmayan ürünlerin aynı regülasyon içerisinde değil, mutlaka farklılaştırılması gerekiyor. Buna dikkat etmemiz gerekiyor. Bal reklamları yapılıyor televizyonlarda, saatlerce tanıtımları yapılıyor. Bunların birçoğunda problemler oluyor. Biz bunlar ile etkin mücadele konusunda birçok bakımdan daha etkin mücadele etmemiz lazım. Bunun için piyasa denetimi gözlemi, strateji belgemizde de bu kurulun alacağı kararlarla da bu hususların dikkate alınması gerekiyor. Evde kullandığımız herhangi bir elektrikli alet veya mekanik bir alet gibi değil, bunun mutlaka tanıtımının da, reklamının da yapılmasında gıda maddelerinin daha farklı mevduat uygulanması, bunların birbirinden ayrıştırılması lazım. Bilgi ve teknoloji, pazarlama tüm bunlar yapılacak ona hiçbir itirazım yok. Ama bunları yaparken özellikle gıda maddeleri ile ilgili istismara yol açabilecek açıklarında mutlaka kapatılması, önlenmesi lazım” diye konuştu.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Uluslararası dil sınavları Erzurum’da başarıyla uygulanıyor Atatürk Üniversitesi; Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörlüğü (ATAİLE) aracılığıyla Erzurum’u, Doğu Anadolu Bölgesnin uluslararası dil sınavları merkezi hâline getirerek bölgeye yönelik stratejik bir hizmeti başarıyla sürdürüyor. Dünya genelinde geçerliliği bulunan prestijli dil sınavlarının üniversite bünyesinde düzenli ve tam kapasiteyle uygulanması, akademik ve profesyonel hedefleri olan adaylar için önemli bir fırsat sunuyor. Uzun yıllar boyunca YÖK ve ÖSYM denkliği bulunan uluslararası dil sınavlarına katılmak isteyen adaylar, sınavlara girebilmek için büyükşehirlere seyahat etmek zorunda kalıyor; bu durum hem maddi hem de psikolojik açıdan ciddi bir yük oluşturuyordu. Atatürk Üniversitesi tarafından hayata geçirilen bu uygulama sayesinde adaylar, sınav stresine eklenen yolculuk, konaklama ve zaman kaybı gibi zorluklardan tamamen kurtularak kendi şehirlerinde, güvenli ve konforlu bir ortamda sınava girme imkânına kavuşuyor. Fırsat eşitliğini güçlendiren stratejik hamle Atatürk Üniversitesinin bu hizmeti, yalnızca sınav uygulaması olmanın ötesinde, bölgesel kalkınma ve eğitimde fırsat eşitliği vizyonunun güçlü bir yansıması olarak öne çıkıyor. Erzurum’un eğitim üssü kimliğini daha da pekiştiren bu adım, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki akademisyenler, öğrenciler ve profesyoneller için erişilebilirliği artırarak uluslararasılaşma hedeflerine doğrudan katkı sağlıyor. YÖK ve ÖSYM denkliği ile resmi güvence Atatürk Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilen tüm uluslararası dil sınavlarının Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından tanınan resmi eşdeğerliğe sahip olması, bu hizmetin en kritik yönünü oluşturuyor. Bu sayede adaylar; yüksek lisans ve doktora başvurularında, doçentlik süreçlerinde ve dil puanı şartı aranan kamu personeli alımlarında elde ettikleri sonuçları güvenle kullanabiliyor. Rektör Hacımüftüoğlu: "Bölgenin akademik gücüne yatırım yapıyoruz" Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, üniversitenin yalnızca eğitim veren değil, bölgenin geleceğini şekillendiren bir vizyonla hareket ettiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Atatürk Üniversitesi olarak temel önceliklerimizden biri, bulunduğumuz coğrafyanın akademik ve entelektüel potansiyelini en üst düzeye çıkarmaktır. Uluslararası geçerliliğe sahip dil sınavlarını Erzurum’da uygulamaya başlamamız, bu anlayışın somut bir göstergesidir. Akademisyenlerimizin, öğrencilerimizin ve tüm adaylarımızın büyükşehirlere gitmek zorunda kalmadan, kendi şehirlerinde bu sınavlara girebilmeleri; hem fırsat eşitliği hem de bölgesel kalkınma açısından son derece kıymetlidir. YÖK ve ÖSYM denkliği bulunan bu sınavlarla, bölgemizin akademik rekabet gücünü artırmaya ve uluslararasılaşma hedeflerimize kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz." Tüm süreç, alanında uzman personel tarafından yürütülüyor Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörü Öğr. Gör. Cengizhan Akdağ, ATAİLE bünyesinde yürütülen sınav uygulamalarında aday memnuniyetini ve sınav kalitesini merkeze alan bir anlayış benimsediklerini belirtti. Akdağ, sınav merkezlerinin modern teknolojik altyapıya sahip, sessiz ve konforlu alanlar olarak tasarlandığını vurgulayarak, "Sınav süreçlerimizi alanında uzman personelimiz eşliğinde, uluslararası standartlara uygun şekilde yürütüyoruz. Adaylarımızın kendilerini rahat hissedebilecekleri bir ortam oluşturmak, sınav stresini en aza indirerek gerçek performanslarını ortaya koymalarına doğrudan katkı sağlıyor," ifadelerini kullandı. Yüksek standartlarda sınav ortamı Erzurum’da düzenli olarak uygulanan uluslararası dil sınavlarına da değinen Akdağ, Atatürk Üniversitesi Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörlüğü bünyesinde TOEFL iBT, IELTS, LanguageCert, PTE Academic, Oxford Test of English ve Cambridge Linguaskill gibi dünya genelinde geçerliliği bulunan sınavların başarıyla gerçekleştirildiğini belirtti. Bu sınavların YÖK ve ÖSYM tarafından tanınan resmi eşdeğerliğe sahip olmasının adaylar için büyük bir güvence sunduğunu dile getirdi. Bölge halkına çağrıda bulunan Akdağ, "Erzurum ve çevre illerde yaşayan tüm adayları, uluslararası geçerliliğe sahip dil yeterlilik puanlarını kendi şehirlerinde, yüksek standartlarda bir sınav ortamında elde etmeye davet ediyoruz. Atatürk Üniversitesi olarak akademik ve profesyonel gelişimin önündeki engelleri kaldırmaya yönelik çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.
İstanbul Petrol Ofisi Grubu’nun İstanbul Havalimanı güzergâhındaki istasyonu hizmete açıldı Petrol Ofisi Grubu, istasyon ağına stratejik bir hizmet noktası daha ekledi. Yıllık 90 milyon yolcu kapasitesiyle dünyanın en yoğun havalimanlarından biri olan İstanbul Havalimanı güzergâhında bulunan Gündoğdu akaryakıt tesisi hizmete açıldı. Petrol Ofisi Grubu, İstanbul’un trafiği en yoğun bölgelerinden biri olan İstanbul Havalimanı güzergâhında, Gündoğdu akaryakıt tesisini hizmete açtı. Boğaziçi Grup bünyesinde faaliyet gösterecek istasyonun açılış töreni; Eyüpsultan Kaymakamı Dr. Arslan Yurt, Petrol Ofisi Grubu Perakende Direktörü Ömür Gebeş ve Boğaziçi Grup Genel Müdürü Ozan Özdoğan’ın katılımıyla gerçekleşti. Törende konuşan Eyüpsultan Kaymakamı Dr. Arslan Yurt, "İstanbul Havalimanı çevresinde yapılan yatırımlar hem bölge halkı hem de kamu adına büyük önem taşıyor. Bu tür projeler sadece fiziki bir yapıdan ibaret olmaktan öte bölgenin gelişimine, istihdama ve hizmet kalitesine de doğrudan katkı sunan çalışmalar. ‘İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, ilmiyle ağırlanır, ahlakıyla uğurlanır’ düsturuyla hizmete alınan bu tesisin de sadece modern dış görünümü ile değil aynı zamanda kaliteli hizmet anlayışı ile fark oluşturacağına inanıyorum. Projenin gerçekleştirilmesinde, başta Petrol Ofisi Grubu ile Boğaziçi Grubu olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. Yeni tesisi değerlendiren Petrol Ofisi Grubu Perakende Direktörü Ömür Gebeş, "Küresel havacılık endüstrisinin önemli referans noktalarından biri olan İGA İstanbul Havalimanı’nın oluşturduğu yolcu ve araç trafiği, bu güzergâhı İstanbul’un en yoğun ana arterlerinden biri haline getirdi. Bu yoğunluğun getirdiği artan akaryakıt ve alışveriş talebini karşılamak amacıyla yaptığımız bu stratejik yatırımdan mutluluk duyuyoruz. Yılda yaklaşık 11 milyon aracın geçiş yaptığı bir bölgede yer alan istasyonumuzda biz de yılda yarım milyondan fazla araca hizmet vermeyi planlıyoruz. Bu vesileyle açılışımıza teşrif eden Kaymakamımıza ve güçlü bir iş birliğinin başlangıcı olarak gördüğümüz bu projedeki katkıları için Boğaziçi Grup’a teşekkürlerimizi sunuyorum" şeklinde konuştu. Boğaziçi Grup Genel Müdürü Ozan Özdoğan ise konuşmasında şunları söyledi: "Burası sadece bir akaryakıt istasyonu değil; Boğaziçi Grubu’nun enerjisini, vizyonunu ve geleceğe olan inancını yepyeni bir seviyeye de taşıdığımız bir nokta. Sektörün köklü ve güvenilir markası Petrol Ofisi’nin güncel ve modern konseptiyle hizmete aldığımız bu istasyon, müşterilerimizin kaliteli hizmet ve güler yüzü bir arada bulacağı yeni bir buluşma noktası olacak. Boğaziçi Grup olarak bölgeye değer katan yatırımlar yapmayı ve hizmet standartlarını sürekli yukarı taşımayı ilke edindik. Bu ilke doğrultusunda istasyonumuz; güvenli ve hızlı hizmet için yenilenmiş altyapısı, zengin market ve dinlenme alanları, geniş ürün yelpazesi, kalite ve güvenlik standartlarına bağlı operasyon yapısıyla bölge halkına, kullanıcılara en yüksek hizmet kalitesini sunmak üzere tasarlandı. Petrol Ofisi Grubu’na, iş ortaklarımıza ve açılışımıza teşrif ederek bizleri onurlandıran Sayın Kaymakamımıza teşekkür ediyorum." Yapılan açıklamaya göre, 5 akaryakıt ve 1 LPG ünitesi bulunan Gündoğdu akaryakıt istasyonunda; sürücülere hızlı ve güvenilir yakıt ikmali sağlanıyor. Ayrıca istasyonda, Petrol Ofisi Grubu’nun ürettiği madeni yağların satışlarıyla araçların ihtiyaçlarına eksiksiz yanıt veriliyor. Geniş ürün skalası, ferah iç mekân tasarımı ve kaliteli ikram seçenekleriyle donatılan Market Plus misafirlere konforlu bir alışveriş deneyimi yaşatırken tesisin sahip olduğu kış bahçesi de sürücüler için keyifli bir dinlenme ve yenilenme merkezi olarak öne çıkıyor.