GÜNDEM - 08 Mart 2017 Çarşamba 18:36

Dilek Doğan davasında mütalaa açıklandı

A
A
A
Dilek Doğan davasında mütalaa açıklandı

Terör örgütü DHKP/C'ye yönelik operasyon sırasında yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Dilek Doğan davasında mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, sanık polisin “taksirle ölüme neden olmak” suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapsini istedi.

İstanbul Sarıyer'de DHKP-C’ye yönelik terör operasyonu sırasında baskın yapılan bir evde yaralanan ve kaldırıldığı hastaneden hayatını kaybeden Dilek Doğan'ın ölümüne ilişkin hakkında dava açılan polis memuru Y.M.’nin yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 12’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde kapalı oturumda görülen 6’ıncı duruşmaya sanık polis memuru Y.M. katılmadı. Y.M.’yi avukatı temsil ederken, Dilek Doğan’ın annesi Aysel Doğan ve babası Metin Doğan ile avukatları salonda hazır bulundu.

Mahkeme heyetinin, olay anı görüntülerinin çekimini yapan kamera kaydında silindiği tespit edilen bölümlerin kurtarılıp kurtarılamayacağına dair Jandarma Kriminal’den beklenen raporun ve kurtarılan görüntülerin dava dosyasına ulaştığını açıkladığı belirtildi. Doğan’ın avukatlarının söz alarak, görüntülerin duruşma salonunda izlenmesini talep ettiği, bunun üzerine, görüntülerin duruşma salonunda ilk kez izlendiği öğrenildi.

“Anne ve baba görüntüleri izleyemedi”

Salonda görüntüler izlendiği sırada, Dilek Doğan’ın anne ve babasının ağladığı, anne Aysel Doğan “Lanet olsun vurana” diye tepki gösterdiği belirtilirken, anne ve babanın görüntülerin izlendiği sırada dayanamayarak salondan çıktığı kaydedildi.
Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı Asım Ekrem, iddianamede "Kasten Öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi" suçundan 26 yıl 6 aya kadar hapsi talep edilen sanık Y.M.’nin “taksirle ölüme neden olmak” suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.

“Arama sırasında sanık ile aile arasında tartışma çıktı”

Nitelikli ve silahlı çatışma çıkabileceği öngörülen bir konuda sanığın öncesinde ve teçhizatlı ekiple birlikte suça konu yere gidip gerekli kontrolleri yaptığı belirtilen mütalaada, “Öngörüler itibariyle riskli olmadığı veya riskin az olduğu düşüncesiyle adli aramaya başlandığı, arama sırasında ev sahipleri ile görevli polis memurlarının amiri konumunda olan sanık arasında tartışma çıktığı” ifade edildi.

“Sanığın, çatışma çıkma riskiyle silahı ateşe hazır konuma alması makul sayılmıştır”

İkazlara rağmen sanığa yaklaşılması ve kısmen fiziksel temas sağlanmasıyla oluşan arbede sırasında silahın patlayarak bir el ateş aldığı vurgulanan mütalaada, “Sanığın, silahın basit bir temasla patlamanın öncesinde ateşe hazır konumda olduğunu gösterdiği, açıklanan işin niteliği, sanığın görev ve konumu gereği çatışma çıkma riskiyle ilk başta silahı ateşe hazır konuma almasının makul sayılacağı, ancak gerekli genel kontrollerin yapıldığı ve bir sonraki ekibin aramaya başlayabileceği kararlaştırıldığına göre riskin önemli ölçüde azaldığının sanıkça da değerlendirildiği” belirtildi.

“Eylem taksir kapsamında kalmıştır”

Mütalaada, sanığın bu durumda silahı ateşe hazır konumdan alabileceği ancak çıkan tartışma ve arama ortamı nedeniyle bunu gerçekleştiremediği kaydedilerek, çıkan arbedede silahın bilinmeyen ancak anlatımlar itibariyle basit bir temasla ateş aldığı ve merminin tartışmanın dışından kalan Dilek Doğan’a isabet ederek ölümüne neden olduğu anlatıldı. Eylemin bu şekilde taksir kapsamında kaldığı, olay öncesinde taraflar arasında husumete neden olabilecek herhangi bir iddia ve tespitin olmadığı, sanığın kasten eyleme geçmesini gerektiren bir eylemin olmadığı bunun aksini gösteren inandırıcı derecede yeterli delil elde edilemediği belirtildi. Buna göre Dilek Doğan’ın ölümüne neden olan eylemin taksirli hareket sonucu gerçekleştiği vicdani kanaatine ulaşıldığına dikkat çekilerek, “Bunun gerçekleşmesine neden olanların şahsi olarak cezai sorumluluklarının bulunduğu, ayrıca sanığa görevi gereği verilen silahın suçun işlenmesi sırasında kullanılmasının yasal unsur olarak ancak kasten eylemlerde işlenebileceğine” değinildi. Nitelendirilen eylemde yasal koşulların oluşmadığı ve sanığın “taksirle ölüme neden olmak” suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi istendi.

Duruşma ertelendi

Mütalaanın açıklanmasının ardından, sanık Y.M.’nin avukatı esas hakkında savunma hazırlamak için süre talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık avukatına esasa dair savunma hazırlaması için süre vererek, duruşmayı 17 Mart 2017’ye erteledi.

Olayın geçmişi

Dilek Doğan, terör örgütü DHKP/C'nin 10 Ağustos'ta ABD Başkonsolosluğu'na yönelik saldırısının firari şüphelisi H.R.K'nin yakalanabilmesi ve muhtemel başka bir silahlı eyleminin önlenebilmesi amacıyla 18 Ekim'de Sarıyer'de düzenlenen operasyonda yaralanmıştı. Hastanede tedavi altına alınan Dilek Doğan, 7 gün sonra hayatını kaybetmişti. Doğan'ın ölümüne ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma kapsamında, operasyona katılan polis memuru Y.M.’nin ifadesi alınmış ve tutuklanma talebiyle nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilmişti. Hakimlik, polis memuru Y.M.’nin adli kontrolle serbest bırakılmasına karar vermişti.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından polis memuru Y.M. ‘nin "Kasten Öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi" suçundan 20 yıldan 26.5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Doğan’ın vurulmasından önce polis memuru Y.M. ile aralarında yaşanan sözlü tartışmanın diyaloglarına da iddianamede yer verilmişti. Davanın açılmasının ardından mahkeme heyeti, ilk celsede yaşanan tartışmalar nedeniyle, duruşmaların güvenli şekilde yapılmasının mümkün olmaması ve mahkeme heyetinin tehdit edilmesi gerekçeleriyle duruşmaların kapalı görülmesine hükmetmişti.
 

Başak Akbulut 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AK Parti Grup Başkanvekili Gül: "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" dedi. TBMM Genel Kurulu, 2026 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Kurtulmuş, birleşimi açtıktan sonra bütçenin tümü üzerindeki görüşmelere geçildi. Bütçe üzerine konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Bu bütçe milletimizin AK Parti’ye vermiş olduğu 24’üncü bütçe. Her zaman çıkıp ‘Bu millet sizi gönderecek. İşte bu son bütçeniz, bir daha burada oturamayacaksınız’ diyenleri gördük. Ama milletimiz her şeyi çok iyi görüyor, her şey milletimizin hakemliğinde gidiyor ve milletimiz hamdolsun 24’üncü bütçeyi de AK Parti’ye verdi, Cumhur İttifakı’na verdi. İnanıyorum ki daha nice bütçeyi, 2026’ları, 27’leri, 28’leri ve daha nice bütçeleri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu milletimiz güçlü desteğiyle inşallah verecek çünkü milletimiz bize güveniyor. Dünya demokrasi tarihinde benzeri az görülmüş bir siyasi süreklilik, siyasi istikrar ve büyük bir toplumsal güven ve mutabakat var. İşte biz de milletimize layık olmak için bütün yürütme olarak, gece gündüz çalışıyoruz ve hedefimiz Türkiye Yüzyılını kurmak" diye konuştu. Konuşmasının devamında milletin çizdiği istikametten yollarına devam edeceklerini dile getiren Gül, "Birçok şey yaptık değerli arkadaşlar; yollar, köprüler, birçok yapılar yaptık. Değerli arkadaşlar, bugün elde ettiğimiz bütün başarıların arkasında devlet ve millet arasındaki bir kaynaşması var. Gazi Meclisimiz, kurucu Meclis olması hasebiyle de dünya parlamentolarında çok önemli bir yere sahip ve Cumhuriyetimizi kurdu. Bu Cumhuriyetimiz ne zaman kök salsa kökü budanmaya çalışıldı, ne zaman demokrasi güçlense hep kesmeye; darbelerle, vesayetlerle, muhtıralarla bu milletin önü kesilmeye çalışıldı, darağacına gönderilen başbakanlar oldu ve bu ülke ne zaman kenetlense hep düşmanlar karşımıza çıkarıldı. Bu düşmanlar, bu ötekileştirilen kesimler kimi zaman dindarlar oldu, kimi zaman Aleviler oldu, kimi zaman Kürtler oldu ve bu kesimler dışlandı, hedef gösterildi. Rövanşist vesayetçi anlayışı, tepeden bakan bir anlayışı, milletin tepesinde boza pişiren zihniyetleri, dönemleri yaşadık" ifadelerini kullandı. "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" Terörsüz Türkiye ve bölgede yaşanan gelişmeler hakkında değerlendirmede bulunan Gül, "İç cephemizi ne kadar güçlendirirsek dışarıdaki meydan okumalara karşı daha güçlü olacağız, daha güçlü bir meydan okumalara karşı ülkemizin gücünü daha da güçlendirmiş olacağız. Dolayısıyla terörün sona ermesi, varlığını sona erdirmesi ve Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması bu anlamda çok önemlidir ve Suriye’nin Türkmen’iyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Nusayri’siyle, hep birlikte, beraber kardeşçe yaşamasını, demokratik katılım ve istikrarını son derece önemli görüyoruz. Suriye’de, Irak’ta, İran’da yaşayan Kürt kardeşlerimizi kendimizden ayrı görmüyoruz. Cumhurbaşkanımız, Esad zamanında da oradaki Kürtlerin kimlik problemlerini bire bir sorun eden, onların tanınmasına yönelik her türlü politikalarda Kürt kardeşlerimizin yanında olmuştur. Şimdi de varlıkları ve güçlü temsilleri için her zaman bölgedeki tüm Kürtlerin yanında güçlü bir şekilde olacağız, o kardeşlerimiz her zaman bizleri yanlarında görecekler ve böylece hem ülkemizde hem bölgede huzurlu, kalıcı bir barışı temin ediyoruz" dedi.