EKONOMİ - 28 Şubat 2023 Salı 09:38

Dünya Bankası: 'Türkiye’deki deprem hasarının maliyetinin 34 milyar doları aşması bekleniyor'

A
A
A
Dünya Bankası: 'Türkiye’deki deprem hasarının maliyetinin 34 milyar doları aşması bekleniyor'

Dünya Bankası afet değerlendirme raporunda Türkiye’deki depremin 34.2 milyar dolarlık fiziksel hasara yol açtığı belirtildi.

Dünya Bankası depremin ülke ekonomisine etkilerine ilişkin çalışma yaptı. Dünya Bankası’nın yayınladığı hızlı hasar değerlendirme raporuna göre, 6 Şubat'ta meydana gelen iki büyük deprem Türkiye'de ülkenin 2021 yılı GSYH’sının yüzde 4’üne karşılık gelen yaklaşık 34.2 milyar dolarlık fiziksel hasara yol açtı.

Rapor ayrıca iyileştirme ve yeniden inşa maliyetlerinin çok daha fazla olacağını, potansiyel olarak bu rakamın iki katına ulaşacağını, ekonomideki aksamalarla ilişkili GSYH kayıplarının depremlerin maliyetini daha da arttıracağını ortaya koydu.

Dünya Bankası Grubu ve ortaklarının Türkiye'de gerçekleştirecekleri ilk müdahaleler için bilgi girdisi sağlamak ve hükümetin iyileştirme ve yeniden inşa planlamasını desteklemek için hazırlanan raporda, devam eden artçı şokların zaman içinde bu hasar tahminini daha da yukarı çıkarabileceği belirtilmektedir. 6 Şubat tarihinde yaşanan 7,8 ve 7,5 büyüklüğündeki depremler ile bunların ardından yaşanan 7 bin 500'ün üzerindeki artçı sarsıntı ve iki ilave deprem, Türkiye'nin güneyindeki 11 ilde çok ağır bir hasara yol açarak ülkenin 80 yıldan uzun bir süredir yaşadığı en büyük afet olarak kayda geçti.

Raporda, “Bu bölge aynı zamanda Türkiye'de yoksulluk oranının en yüksek olduğu illerden bazılarını içermektedir ve Türkiye'deki toplam Suriyeli mülteci nüfusunun neredeyse yüzde 50'sini oluşturan 1,7 milyondan fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapmaktadır.

Türkiye'deki doğrudan fiziksel hasarlar üzerinde odaklanan Küresel Hızlı Afet Sonrası Hasar Tahmini (GRADE) Raporunda, 1,25 milyon insanın yaşadığı binaların orta ila ağır derecede hasar görmesi veya tamamen çökmesi nedeniyle geçici olarak evsiz hale geldiği tahmin edilmektedir. Raporda ayrıca tahmin edilen hasarın yüzde 81'inin yaklaşık 6,45 milyon kişinin (Türkiye’nin toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 7,4'ü) yaşadığı Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya ve Adıyaman illerinde meydana geldiği vurgulanmaktadır.

Doğrudan konut hasarı 18 milyar dolar

Konut binalarında meydana gelen doğrudan hasarlar toplam hasarın 18 milyar dolarını oluştururken, toplam hasarın 9,7 milyar doları konut dışı binalarda, 6,4 milyar doları ise altyapı tesislerinde meydana geldi” denildi.
Rapordaki hasar tahminleri, Türkiye ekonomisinin maruz kalacağı daha geniş çaplı ekonomik etkileri ve kayıpları veya doğrudan hasarlardan önemli ölçüde daha fazla olabilecek ve daha derinlemesine bir değerlendirme gerektirecek iyileştirme ve yeniden inşa maliyetlerini içermiyor.

Dünya Bankası Grubu’nun Avrupa ve Orta Asya Bölgesinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Anna Bjerde konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada “Bu afet sonucunda büyük kayıplar ve acılar yaşayan Türkiye ve Suriye halklarının acılarını tüm kalbimizle paylaşıyoruz. Küresel toplumun bu çok büyük ölçekli yardım ve kurtarma çalışmalarına yardımcı olmak için seferber olmasını görmek ise cesaret vericidir. Dünya Bankası da Türkiye’nin iyileştirme çabalarını desteklemek için teknik uzmanlık birikimini ve finansman imkanlarını derhal harekete geçirmiştir” dedi.

Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez de yaptığı açıklamada şunları vurguladı: “Bu afet Türkiye’nin karşı karşıya olduğu yüksek deprem riskini ve kamu ve özel altyapının dayanıklılığını arttırma ihtiyacını bir kez daha hatırlatmıştır. Afet riski yönetiminde lider bir kuruluş olarak Dünya Bankası, afete dayanıklı ekonomik toparlanma çabalarında Türkiye'nin yanında olmaya kararlıdır.”

Dünya Bankası 9 Şubat tarihinde yardım ve iyileştirme çabalarına yardımcı olmak için 1,78 milyar dolarlık bir başlangıç yardım paketi açıklamıştı. Söz konusu paket, Türkiye’deki mevcut iki proje kapsamındaki Şarta Bağlı Acil Durum Müdahale Bileşenleri (CERC) yoluyla acil olarak sağlanan 780 milyon dolarlık bir yardımdan ve bu afetten etkilenen insanları desteklemeye yönelik hazırlanacak 1 milyar dolarlık yeni bir acil durum iyileştirme projesinden oluşmaktaydı.

Ali Canberk Özbuğutu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara DEM Parti AK Parti’yi ziyaret etti TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, "Barış hukuksuz olmaz. O yüzden hukuki bir zemine ihtiyaç olan bir döneme girdik. Yeni bir aşamaya girdik" dedi. DEM Parti heyeti AK Parti’yi ziyaret etti. Bir buçuk saati aşan görüşmeden sonra AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, TBMM Başkanvekili Pervin Buldan ve DEM parti Şanlıurfa milletvekili Mithat Sancar açıklama yaptılar. Güler, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu ile ilgili olarak siyasi partilerin raporlarını sunduklarını belirterek, "Bu kapsamda da detaylı değerlendirmeler yaptık. Karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Daha sonraki dönemlerde detaylı açıklamalar yaparız" ifadelerini kullandı. TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, çok verimli bir görüşme olduğunu özellikle söyleyerek, "Bir yılı aşkın bir süredir devam eden süreçle alakalı, gelinen aşamayı detaylı bir şekilde istişare ettik, konuştuk, tartıştık, önerilerimizi sunduk ve heyet üyeleri gerçekten bu konudaki görüşlerini çok samimi bir şekilde ifade ettiler. Biz şunun altını önemli çizmek istiyoruz. Barış hukuksuz olmaz. O yüzden hukuki bir zemine ihtiyaç olan bir döneme girdik. Yeni bir aşamaya girdik" dedi. Buldan, istişarelerinin ve görüşmelerinin devam edeceğini sözlerine ekledi. DEM Parti Şanlıurfa milletvekili Mithat Sancar, pek çok konuyu ayrıntılı olarak konuştuklarını kaydederek, "Bu önümüzdeki dönem gerçekten hassasiyet ve özenle yürütülmesi gereken bir dönem. Hukuksal zemini birlikte oluşturmanın önemi çok açık. Burada siyasal mutabakatın ve toplumsal uzlaşmanın öneminin altını bir kez daha çizdik. Sizin huzurunuzda da hukuksal düzenlemeleri ve sürecin işleyişini siyasal mutabakatla ve en geniş toplumsal uzlaşıyla yürütmenin hayati bir önem taşıdığını dile getirelim. Ziyaretlerimiz devam edecek, siyasi partilerle görüşmelerimizi sürdüreceğiz. Sonrasında Adalet Bakanı ve Meclis Başkanı ile görüşmelerimiz olacak. Sonrasında da Sayın Cumhurbaşkanı ile bir görüşme planlıyoruz" şeklinde konuştu.
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Dünyada kendi savaş gemisini geliştirip denize indiren 10 ülkeden biri Türkiye’dir" İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda düzenlenen "Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim" törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "şu an savunma ihracatında dünyanın 11. en büyük ülkesiyiz." dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda düzenlenen "Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni"ne katıldı. Tören kapsamında; Pakistan MİLGEM Projesi 2’nci gemisi Khaibar’ın Pakistan Deniz Kuvvetleri’ne teslimi, Açık Deniz ve Karakol Gemisi Projesi kapsamında inşa edilen Akhisar’ın Romanya’ya teslimi, Koçhisar’a bayrak çekilmesi, Hızırreis Denizaltısı, Ç-159 Çıkarma Gemisi ve ULAQ İnsansız Deniz Aracı’nın hizmete girişi ve Açık Deniz Karakol Gemisi Projesi kapsamında inşa edilecek 7’nci geminin sac kesimi törenleri gerçekleştirildi."Türkiye Pakistan dostluğu Allah’ın izniyle kıyamete kadar devam edecek serpilecek güçlenecek"Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayisinde geldiği önemli noktalara dikkat çekerek, şunları aktardı:"Bugün çok özel bir program münasebetiyle İstanbul tersane komutanlığında sizlerle bir aradayız. Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni vesilesiyle sizlerle bir arada olmaktan memnuniyet duyuyorum. mavi vatanın dört bir yanında adanmışlıkla görev yapan tüm mensuplarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Türkiye için çalışan, mavi vatanın muhafazası ve müdafaası için gecesini gündüzüne katan herkesten Allah razı olsun. Bugün Türk tersaneciliği ve donanması açısından çok büyük bir gurur tablosuna şahitlik ediyoruz. İstanbul tersanesinin tüm mensuplarına şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum. Ülkemiz tersanelerine güvenmekte ne kadar haklı olduğumuzu bugün bir kez daha görüyoruz. En son teknoloji ile donatılmış bu gemilerin kardeş Pakistan donanmasını şimdiden hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Kökleri ortak tarihimizin derinliklerine uzanan ve asırlar boyunca sınanarak bugünlere gelen Türkiye Pakistan dostluğu Allah’ın izniyle kıyamete kadar devam edecek serpilecek güçlenecek.""ULAQ’ın bir özelliği Türk mühendislerinin geliştirdiği yüzde 90 yerlilik oranına sahip marin motorunu kullanmasıdır"Erdoğan, savunma sanayine kazandırılan ve son teknolojiyle donatılmış deniz araçlarının önemine dikkat çekerek, "Bugün burada denize uğradığımız ve bayrak çektiğimiz platformlar alın terimizin, aklın, emeğin, cesaretin ve adanmışlığın eseridir. Bunların en başında havadan bağımsız tahrik sistemi ve gelişmiş son teknoloji yetenekleri ile sessiz derinliklerinin milli bekçisi olacak TCG Hızır Reis denizaltımız var. Hizmete aldığımız bir başka platformumuz, Yeni Tip Çıkarma Gemimiz Ç-159’dur. Bu platform, hem askeri harekatlarda hem de barış dönemindeki insani yardım operasyonlarında fırtınalı sularda görev yapacaktır. ULAQ silahlı insansız deniz aracımız, bir diğer kıvanç kaynağımızdır. Dijital dönüşümün, yapay zekâ tabanlı otonom sistemlerin denizlerdeki sembolü olacak ULAQ, geleceğin harekât sahasının ölçülerindendir. ULAQ SİDA’nın bir başka özelliği ise Türk mühendislerinin geliştirdiği, yüzde 90 yerlilik oranına sahip marin motorunu kullanmasıdır" şeklinde konuştu."Denizde etkin olmadan karada caydırıcı olamazsınız"Savunma sanayinde başarının ancak bütüncül bir stratejiyle elde edileceğine vurgu yapan Erdoğan, "TCG Koçhisar karakol gemimiz, Mavi Vatan’daki hak ve hukukumuzu koruma irademizin nişanesidir. Barış zamanında milletimize hizmet edecek, kriz zamanlarında ise caydırıcı gücümüz olacaktır. Koçhisar’ı Mayıs ayı sonunda Donanmamıza katacağız. Son olarak, bugün ayrıca açık deniz karakol gemimiz Seferihisar’ın saç kesimini gerçekleştireceğiz. Türkiye olarak savunma sanayi alanında yürüttüğümüz her projede ürün geliştirmekle kalmıyor; teknoloji üretim kapasitesini de büyütmeyi hedefliyoruz. şurası bir gerçek ki savunmada başarı ancak bütüncül bir stratejiyle elde edilir. denizde etkin olmadan karada caydırıcı olamazsınız. Kapasitemizi günden güne artıyor, kendi teknolojimizi yine kendimiz üretiyoruz. ARGE’den tasarıma, yazılımdan seri üretime tüm süreçleri yerli ve milli kaynaklarımızla yönetiyoruz. şu an savunma ihracatında dünyanın 11. en büyük ülkesiyiz. Son 11 aylık dönemde savunma ve havacılık ihracatımız, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 artarak 7 milyar 445 milyon dolara ulaştı" diyerek aktardı."Hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de dost ve müttefiklerimizin ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz"Türkiye’nin mevcut teknolojilerini her gün daha da ileriye taşıdığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendimize inandık, Türk savunma sanayine güvendik ve elbette burada durmayacağız. 2028 yılı için 11 milyar dolarlık ihracat rakamıyla savunma ve havacılık ihracatında ilk 10’a gitmektir. Bu hedefe doğru sağlam adımlarla ilerliyoruz. Dünyada kendi savaş gemisini geliştirip denize indiren 10 ülkeden biri Türkiye’dir. Sahadan aldığımız verileri titizlikle analiz ediyor ve mevcut teknolojilerimizi her gün daha da ileriye taşıyoruz. Başkanı olduğum Savunma Sanayi İcra Komitesi’nde aldığımız kararlar doğrultusunda, projelerimizin meyvelerini birer birer topluyoruz. Ana muhalefetin balıklar rahatsız oluyor diyerek eleştirdiği kızıl elmamız görüş ötesi bir hava füzesiyle vurarak etkisiz hale getirdik. TCG - Anadolu’nun abisi olacak uçak gemimizin inşa süreçlerini de başlattık. İnsansız hava araçlarından firkateyne kadar hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de dost ve müttefiklerimizin ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz" dedi."Morallerimizi bozmaya, cesaretimizi kırmaya çalışanlara aldanmayın, prim vermeyin"Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayinde kat ettiği başarıların ve muhalefetin eleştirilerine rağmen yüzde 80 yerli sermayeye ulaşıldığının altını çizerek, şunları söyledi:"Buradaki başarıyı görmek için uzaklara gitmeye hiç gerek yok. Türkiye’nin savunma sanayinde son 23 senede kat ettiği başarıları görmek için 60’ları 70’leri eşelemeye de gerek yok. Bunun için kamuoyunda paylaşılan çalışmalarımıza bakmak yeterlidir. Türk savunma sanayinin gelişmesi ve güçlenmesi için ter döken tüm kardeşlerime ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Morallerimizi bozmaya, cesaretimizi kırmaya çalışanlara aldanmayın, prim vermeyin. sosyal medyada ve gazete köşelerinde sağa sola karamsarlık aşılayan felaket tellallarına lütfen kulak asmayın. Biz bugüne kadar neler yaptıysak bunlara rağmen yaptık. Şu an yüzde 80 yerli sermayeye yine biz ulaştık. Bizi yolumuzdan çevirmeye çalışanlara inat hep beraber omuz omuza vererek çok daha kararlı bir şekilde hedeflerimize yürüyeceğiz.""Amacımız savaşa hazırlanmak değil; barışı korumaktır"Son olarak Türkiye’nin hiçbir ülkeyle kriz, kavga ve çatışma istemediğini dile getiren Erdoğan, "Bu vesileyle hem Türkiye’nin hem de Pakistan’ın savunma sanayi açısından çok stratejik adımlar attık. Yakın zamanda inşallah başka müjdelerimiz de olacak. havada, karada, denizde ve siber vatanda caydırıcı olacak tüm projelerimizi tek tek hayata geçireceğiz. Her fırsatta vurguladığım bir hususu yeniden hatırlatmak isterim; bizim kimsenin toprağında ve egemenliğinde gözümüz yok. Biz hiçbir ülkeyle kriz, kavga ve çatışma istemiyoruz. Türkiye olarak herkesin emin olabileceği ve güven duyabileceği, en zor en sıkıntılı günlerinde sırtını yaslayabileceği ülke biziz. Bunun dışında hak ve hukukunun da çiğnenmesine asla müsaade etmeyecek olan bir ülkeyiz. Amacımız savaşa hazırlanmak değil; barışı korumaktır. Dost ve kardeş Pakistan halkına selamlarımı gönderiyorum, emeği geçen tüm kurum ve tersanelerimize şükranlarımızı sunuyorum" ifadelerini kullandı.Konuşmalarının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Açık Deniz ve Karakol Gemileri 7. Gemisi Seferihisar’ın sac kesimini gerçekleştirdi. Ardından Erdoğan tarafından Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Naveed Ashraf’a Pns Khaibar ile komutanlık sembolü verildi. Akabinde Pns Khaibar ve Koçhisar gemilerinin bayrakları; Hızırreis, Ç-159 ve Ulaq gemilerinin flandraları da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından gemi komutanlarına verildi.Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni’ne Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, İstanbul Tersanesi Komutanı Tümamiral Recep Erdinç Yetkin, Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Naveed Ashraf ve Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin katıldı.
Ankara Türk şiirinin genç temsilcilerinden iki yeni kitap Çağdaş Türk şiirinin genç kuşak temsilcileri arasında yer alan Gülşah Demirci ve Efnan Ezenel, yayımlanan yeni şiir kitaplarıyla okurlarının karşısına çıkıyor. Uzun yıllardır yakın arkadaş olan iki kadın şair Gülşah Demirci ve Efnan Ezenel, yayımladıkları iki kitapla birlikte okuyucuların karşısına çıkıyor. Demirci’nin "Sövgü Tanığı" ve Ezenel’in "Martı Çıkmazı" adlı şiir kitapları için pazar günü Ankara Arkadaş Kitapevi’nde düzenlenecek imza gününde okurlarıyla buluşacak. Şiiri yalnızca bireysel bir üretim alanı olarak değil, paylaşım ve dayanışma zemini olarak da gören Demirci ve Ezenel, edebiyat yolculuklarını dostluklarıyla birlikte sürdürüyor. Aynı dönemde yayımlanan kitaplarını aynı etkinlikte tanıtacak olmaları, uzun yıllardır sürdürdükleri dostluğun edebi bir karşılığı olarak değerlendiriliyor. Kadın şairlerin edebiyat dünyasındaki görünürlüğünün arttığı bir dönemde aynı sahnede yer alacak olan Demirci ve Ezenel, imza gününün yanı sıra şiir ve yazma süreçlerine dair bir söyleşi de gerçekleştirecek. Etkinlikte okurlar, şairlerle sohbet etme ve kitaplarını imzalatma imkanı bulacak. Gülşah Demirci’nin "Sövgü Tanığı" kitabı, dilin sınırlarını zorlayan, tanıklık ve iç ses temalarını öne çıkaran şiirlerden oluşurken; Efnan Ezenel’in "Martı Çıkmazı" ise kent, bellek ve insan halleri etrafında şekillenen şiirleriyle dikkat çekiyor. İki kitap, farklı şiir damarlarından beslenmelerine rağmen çağdaş şiirin güncel duyarlıklarına ortak bir yerden temas ediyor.
Balıkesir Balıkesir Büyükşehir’den logo açıklaması Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, İçişleri Bakanlığı tarafından logo değişikligi sonrası Başkan Ahmet Akın hakkında verilen "soruşturma izni" ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada meclis kararının valilikçe de onaylanarak, kesinleştiği ve yürürlüğe girdiği vurgulanırken, belediye kasasından bu çalışma için hiçbir ödeme yapılmadığı, herhangi bir kişiye haksız menfaat sağlanmadığı ve kamu zararı oluşmadığı savunuldu. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamada, "Bazı basın yayın organları ve sosyal medya mecralarında, belediyemize ve şahsıma İçişleri Bakanlığı tarafından ’soruşturma izni verilmesi’ kararına ilişkin yer alan haberlerde kamu zararı gibi gerçekle ilgisi olmayan ifadeler hakkında soruşturma izni verilmesi kararı, kamu görevlilerinin yargılanması için yetkili makamlar tarafından verilen idari bir karardır. Başka bir ifade ile, ortada ne savcılık tarafından düzenlenmiş bir iddianame ne de bir mahkeme kararı mevcuttur. Ayrıca, soruşturma izni verilmesi kararı kesin değildir, konunun Danıştay aşaması vardır. Hukuka ve gerçeğe aykırı olan söz konusu karara karşı Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımızın avukatları tarafından Danıştay nezdinde gerekli itiraz yapılacaktır. Balıkesir Büyükşehir Belediyemiz logosu dijital iletişimin gereklerine uygun olarak revize edilmiştir. Logonun yeni görünümü Belediye Meclisi’nde kabul edilmiştir" denildi. "Logo için belediye bütçesinden herhangi bir harcama yapılmamıştır" Açıklamanın devamında logo için hiçbir harcama yapılmadığı belirtilerek, "Söz konusu logo çalışması, bir grup akademisyen ve grafik tasarımcısının tamamen gönüllü katkılarıyla ortaya çıkmıştır. Bazı basın yayın organlarında yer alan ’yaklaşık 480 milyon liralık harcama’ iddiaları asılsızdır ve asla gerçeği yansıtmamaktadır. Logo değişikliği nedeniyle belediyemize herhangi bir kamu zararı oluşmamıştır. Ayrıca, eski logonun yer aldığı stok halindeki basılı ürünler, tabela ve diğer tüm materyaller kesinlikle değiştirilmemiş ve stoklar tükenene kadar kullanılmıştır. Bu sebeple de logo revizesi belediyemize hiçbir ilave maliyet getirmemektedir. Bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da Belediyemizi şeffaf, hesap verebilir ve katılımcı bir anlayışla yönetmeye devam edeceğiz. Unutulmamalıdır ki çamur, her zaman atanın eline bulaşır. Kamuoyunu yanıltıcı iddialarla meşgul edenlere yönelik hukuki girişimleri ise derhal başlatacağız" ifadelerine yer verildi.
Adana Adana’dan acı haber: Kayıp yaşlı adam 14. günde ölü bulundu Adana’nın İmamoğlu ilçesinde 6 Aralık’tan beri haber alınamayan 72 yaşındaki Vahit Şentu’nanın cansız bedeni bulundu. Kızı Hatice Şentuna morg önünde, "Ben sana doyamadım baba" diyerek gözyaşı döktü. Olay, 6 Aralık’ta İmamoğlu ilçesi Saygeçit Mahallesi’nde meydana geldi. Sabah saatlerinde evinden ayrılarak ilçe merkezindeki bir çay ocağına giden Vahit Şentuna (72), dönüş yolunda yönünü kaybetti. O günden bu yana kendisinden haber alınamayan yaşlı adam için ailesi ve ekipler seferber oldu. AFAD, jandarma ve polis ekipleri ilçenin yanı sıra Adana genelinde de arama çalışmaları yaptı. Kayıp olduğu güne ait güvenlik kameraları ve görgü tanıklarının ifadelerine rağmen bir sonuç alınamadı. 14 gündür süren arama çalışmalarında acı haber bugün geldi. Alınan ilk bilgilere göre, yaşlı adamın cansız bedeni ilçeye bağlı kayıp olduğu Saygeçit Mahallesi’ne yakın Höyük mevkiinde bir tarlada bulundu. Tarla sahibi, yerde yüz üstü hareketsiz yatan şahsı görünce durumu 112 Acil Komuta Merkezi’ne bildirdi. Merkez bölgeye jandarma ve sağlık ekibi sevk etti. Bölgeye gelen ekipler şahsın kayıp olarak aranan Şentuna olduğunu ve hayatını kaybettiğini belirledi. Olay yerinde yapılan incelemelerin ardından Şentuna’nın cenazesi İmamoğlu Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Burada yapılan ön otopsi sonrasında kesin ölüm nedeninin belirlenmesi amacıyla adli tıpa gönderildi. Babasını günlerdir umutla arayan evlatlık olduğunu daha önce açıklayan kızı Hatice Şentuna ve yakınları ise acı haberin ardından morg önünde gözyaşı döktü. Hatice Şentuna’nın "Ben sana doyamadım baba" diyerek ağlaması herkesi üzdü. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi.