GÜNDEM - 15 Aralık 2016 Perşembe 11:15

En az doktor, en çok işçiler kan veriyor

A
A
A
En az doktor, en çok işçiler kan veriyor

Türk Kızılayı'nın verilerine göre en az doktor, eczacı, avukat, pilot, gazeteci, hakim ve savcılar kan verirken, en çok kan bağışında bulunanların serbest meslek çalışanı, işçi, asker, memur ve öğrenciler olduğu ortaya çıktı.

Türk Kızılayı Ege Bölge Kan Merkezi Müdürü Gökay Gök’ün kan bağışında bulunan meslek gruplarının dağılımına ilişkin paylaştığı veriler şaşırttı. Verilere göre en az kan veren grupta eğitimli kişilerin yer alması dikkat çekti. Her şeyin eğitimle olmadığını dile getiren Türk Kızılayı Ege Bölge Kan Merkezi Müdürü Gökay Gök, “Kan bağışlayanlar içinde en yüksek oran olarak serbest meslek yer alıyor. Ardından işçi, öğrenci, asker, emekli, memur, şoför, ev hanımı, öğretmen, mühendis, askeri personel, güvenlik görevlisi ve bunun altında çeşitli sağlık çalışanları geliyor. En az kan bağışında bulunanlar ise pilot, muhtar, sosyolog, psikolog, gazeteci, zabıta, biyolog, veteriner, eczacılar, diş hekimleri, bankacılar, avukatlar, hakimler, savcılar, öğretim görevlileri yer alıyor. Demek ki her şey eğitimle olmuyor. Kan bağışında imtina ediyorlar. Ön yargılar var, yanlış bilgiler var, korkular var. Ne yazık ki meslektaşlarımın bu konuda bir bahanesi yok çünkü tüm bilgilere sahipler” dedi.

“9 bin 800 doktor nerede”

İzmir’den örnek veren Gök, İzmir’de yaklaşık 10 bin hekimin olduğunu ve bunlardan 209 doktorun kan bağışında bulunduğunu ve bu doktorlardan 19’unun da Kızılay doktoru olduğunu söyledi. Doktorların kan vermeme ihtimallerinin arasında iğne korkusu olabileceğini dile getiren Gök, “Peki diğer 9 bin 800 doktor nerede? Hiçbir bahaneleri yok, her şeyi biliyorlar. İğne korkusu olabilir elbette çünkü kan vermemenin yüzde 50 sebebi iğne korkusu, toplumda bu korku var. Ama şu andaki teknoloji bir bağışçının yüzde 100 güvenliğini sağlayan, hiçbir şekilde onu riske atmayan, gelişmiş ülkelerdeki standartlar dahilindedir” diye konuştu.

Büyükşehirlerde kan bağışı azaldı

Kan bağışının kış aylarında azaldığını ve özellikle büyükşehirlerde kan bağışının çok az olduğunu kaydeden Gökay Gök, “Özellikle büyükşehirlerde zaman sorunu olan, öncelikleri farklı olan, bencilliğin arttığı, yardımlaşma duygusunun azaldığı büyükşehir insanın da kan bağışı konusunda bir azalma var” şeklinde konuştu.

Üniversiteler kan sıkıntısı çekiyor

Ege Bölgesi'ndeki bütün hastanelerin Kızılaya bağlı olduğunu ve hiç birinde sorun yaşanmadığını belirten Gök, üniversite hastanelerinin ise kan bulma konusunda sıkıntı yaşadığına işaret ederek, şunları söyledi:
“Kızılay bu kanı temin etme görevini yerine getirirken, bu hastanelere yatan hiçbir hasta yakını kan aramazken, Dokuz Eylül ve Ege Üniversitesine yatan hastalar neden kan bulmak zorunda? Çünkü İzmirli kendi ilinin kan ihtiyacı kadar kan bağışlamıyor. İzmir’in yıllık kan ihtiyacı 190 bin ünite, 2015 rakamına göre İzmir’in bağışladığı miktar ise 125 bin ünite. Manisa, Uşak, Aydın, Denizli, Muğla kendi ilinin kan sorununu çözdü. Ve biz İzmir’e 15 bin ünite kan stoğu destek veriyor ve 140 bin ünite kanımız oluyor. Ama İzmir’in 190 bin ünite kan stoğuna ihtiyacı var. 50 bin ünite açığımız var. Dolayısıyla 50 bin kişi geçen sene İzmir’de mağdur oldu. Elinde kan istek kağıdı, kan bulmak zorunda kaldı. Belki de ameliyatı ertelendi. En önemlisi güvenli kana ulaşabilmek için Kızılay’ın bağışçıları gibi düzenli, gönüllü, bilinçli kan bağışçılarından elde edilmesi daha da önem arz ediyor. Kan bulabilirsin ama güvenli kan bulmak gerçekten zor.” 

Mihrap Düzöz - Sinan Yeniçeri
İZMİR

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir Bandırma’da kapalı yöntemle prostat ameliyatı Balıkesir’in Bandırma ilçesinde Bandırma Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tıp fakültesi kurulmasıyla birlikte üroloji kliniği güncel sağlık hizmetlerine devam ediyor. Bandırma Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tıp fakültesinin kurulması ve hastanenin eğitim ve araştırma hastanesi statüsüne geçmesiyle birlikte üroloji kliniği, en güncel sağlık hizmetlerini sunmaya devam ediyor. Daha önce açık cerrahi ile Bandırma’da çeşitli ilklere imza atan üroloji kliniği, bölgede önemli bir üroloji merkezi haline gelmeye devam ediyor. Son olarak, laparoskopik (kapalı yöntem ile) prostat kanseri ameliyatı başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Aykut Başer, hastanenin Bandırma ve çevresine en güncel tedavi yöntemleriyle yüksek kalitede sağlık hizmeti sunduğunu belirterek laparoskopik cerrahi hakkında şunları söyledi: "Laparoskopik radikal prostatektomi, prostat kanseri tedavisinde sıkça kullanılan bir cerrahi yöntemdir. Bu yöntemde, cerrah küçük kesiler yaparak bir kamera ve cerrahi aletler aracılığıyla prostat bezini çıkarır. Laparoskopik cerrahi, geleneksel açık cerrahiye kıyasla daha az invazif bir yöntemdir, bu da daha az kan kaybı, daha az ağrı ve daha hızlı iyileşme süreci anlamına gelir. Laparoskopik radikal prostatektomi, prostat kanseri olan erkekler için etkili bir tedavi seçeneği olabilir. Ancak, her hasta için uygun olmayabilir ve tedavi seçenekleri, hastanın bireysel durumuna ve kanserin evresine bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, prostat kanseri teşhisi konmuş hastaların, hatta tüm ürolojik kanserlerinde dahil tedavi seçenekleri hakkında hastanemize başvurarak detaylı bir şekilde bilgi almaları önemlidir."