EKONOMİ - 04 Mayıs 2023 Perşembe 10:21

En yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 48 oldu

A
A
A
En yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 48 oldu

En yüksek eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine sahip yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 1,3 puan artarak yüzde 48'e çıktı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2022 yılı Gelir Dağılımı İstatistikleri’ni açıkladı. Buna göre, son yapılan araştırma sonuçlarına göre; en yüksek eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine sahip yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 1,3 puan artarak yüzde 48,0'a çıkarken, en düşük gelire sahip yüzde 20'lik grubun aldığı pay 0,1 puan azalarak yüzde 6,0 oldu.

Gini katsayısı 0,415 olarak tahmin edildi

Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade ediyor. Gini katsayısı hesabında hanenin ve fertlerin elde ettiği yıllık gelirlerin toplamından, gelir referans döneminde ödenen vergiler ve diğer hane veya kişilere yapılan düzenli transferler düşüldükten sonra bulunan hanehalkı kullanılabilir geliri kullanılıyor.

Daha önceki yıllarda eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri üzerinden hesaplanan Gini katsayısı; yapılan sosyal transferlerin gelir dağılımı üzerindeki etkisini görmek amacıyla tüm sosyal yardımlar hariç ve emekli ve dul-yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transferler hariç tutularak iki farklı yöntemle de ayrıca hesaplandı.

En son yapılan araştırma sonuçlarına göre Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,014 puan artış ile 0,415 olarak tahmin edildi. Tüm sosyal transferler hariç tutulduğunda Gini katsayısı 0,487, emekli ve dul yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transfer gelirleri hariç tutulduğunda ise 0,423 olarak tahmin edildi.

Toplumun en yüksek gelir elde eden yüzde 20'sinin elde ettiği payın en düşük gelir elde eden yüzde 20'sinin elde ettiği paya oranı şeklinde hesaplanan P80/P20 oranı 7,6'dan 7,9'a, gelirden en fazla pay alan yüzde 10'unun elde ettiği gelirin en az pay alan yüzde 10'unun elde ettiği gelire oranı şeklinde hesaplanan P90/P10 oranı ise 13,7'den 14,2'ye yükseldi.

Yıllık ortalama hanehalkı kullanılabilir geliri 98 bin 416 TL oldu

Türkiye'de yıllık ortalama hanehalkı kullanılabilir geliri yüzde 28,3 artarak 2022 yılı anket sonuçlarına göre 98 bin 416 TL oldu.

Yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 48 bin 642 TL oldu

Türkiye'de yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri bir önceki yıla göre yüzde 30,1 artarak 37 bin 400 TL'den 48 bin 642 TL'ye yükseldi.

En yüksek yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri tek kişilik hanelerde oldu

Yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirlerinde en yüksek gelir, geçen yıla göre 13 bin 257 TL artarak 62 bin 554 TL ile tek kişilik hanehalklarının oldu. Çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalklarının yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 60 bin 696 TL iken tek çekirdek aileden oluşan hanehalklarında bu değer 49 bin 902 oldu. En düşük yıllık ortalama eşdeğer kullanılabilir hanehalkı fert gelirine sahip hanehalkı tipi ise 36 bin 210 TL ile en az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hanehalkları oldu.

Toplam gelirden en yüksek payı yüzde 46,2 ile maaş ve ücret geliri aldı

Toplam gelir içerisinde en yüksek payı, yüzde 46,2 ile bir önceki yıla göre 0,9 puan azalan maaş ve ücret geliri aldı. İkinci sırayı yüzde 21,0 ile önceki yıla göre 3,5 puan artan müteşebbis geliri alırken üçüncü sırayı yüzde 20,2 ile önceki yıla göre 3,7 puanlık azalış gösteren sosyal transfer geliri oluşturdu. Tarım gelirinin müteşebbis geliri içindeki payı yüzde 19,8 olurken, emekli ve dul-yetim aylıklarının sosyal transferler içindeki payı ise yüzde 89,8 olarak gerçekleşti.

En yüksek yıllık ortalama esas iş geliri 87 bin 451 TL ile yükseköğretim mezunlarının oldu

Yıllık ortalama esas iş gelirleri sırasıyla yükseköğretim mezunlarında 87 bin 451 TL, lise ve dengi okul mezunlarında 62 bin 835 TL, lise altı eğitimlilerde 46 bin 916 TL, bir okul bitirmeyenlerde 34 bin 755 TL ve okur-yazar olmayan fertlerde 25 bin 406 TL olarak hesaplandı. Geçen yıla göre yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış yüzde 34,1 ile bir okul bitirmeyen, en düşük artış ise yüzde 28,1 ile okur-yazar olmayan fertlerde oldu.

Yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış yüzde 41,3 ile tarım sektöründe oldu

Esas iş gelirleri sektörel ayrımda incelendiğinde; en yüksek yıllık ortalama gelirin 66 bin 072 TL ile hizmet sektöründe, en düşük yıllık ortalama gelirin ise 46 bin 106 TL ile tarım sektöründe olduğu görüldü. Bir önceki yıla göre; yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış yüzde 41,3 ile tarım sektöründe gözlenirken, bunu yüzde 35,5 ile inşaat sektörü izledi. Diğer taraftan sanayi sektöründe yüzde 32,1, hizmet sektöründe ise yüzde 29,1 artış gözlendi.

En yüksek yıllık ortalama esas iş geliri 220 bin 482 TL ile işverenlerin oldu

Yıllık ortalama esas iş gelirleri sırasıyla işverenlerde 220 bin 482 TL, kendi hesabına çalışanlarda 58 bin 697 TL, ücretli maaşlılarda 56 bin 899 TL ve yevmiyelilerde 25 bin 632 TL olarak hesaplandı. Geçen yıla göre en yüksek artış yüzde 61,8 ile işverenlerde, en düşük artış ise yüzde 21,5 ile ücretli maaşlılarda oldu.

En düşük gelir TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) bölgesinde gerçekleşti

Son yapılan araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 2022 yılında 48 bin 642 TL iken, İBBS 2. Düzey bölgeleri itibarıyla en yüksek olduğu bölge 69 bin 904 TL ile TR10 (İstanbul) bölgesi oldu. Bu bölgeyi, 59 bin 798 TL ile TR51 (Ankara) bölgesi ve 59 bin 272 TL ile TR31 (İzmir) bölgesi izledi. En düşük yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri ise 23 bin 063 TL ile

TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) bölgesinde gerçekleşti.

Gelir eşitsizliği en az TRB1 ve TR81 bölgelerinde oldu Son yapılan araştırma sonuçlarına göre P80/P20 oranı Türkiye'de 7,9 iken, bu değerin en düşük olduğu İBBS 2. Düzey bölgeleri 4,5 ile TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli) ve TR81 (Zonguldak, Karabük, Bartın) olurken bu bölgeleri 4,9 ile TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) bölgesi izledi. P80/P20 oranının en yüksek olduğu İBBS 2. Düzey bölgeleri ise 8,1 ile TR10 (İstanbul), 7,9 ile TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan) ve 7,4 ile TR52 (Konya, Karaman) oldu.

Bir önceki yıla göre son yüzde 10'luk grupta olanların yüzde 70,5'i aynı gelir grubunda kaldı

Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasının panel bir çalışma olması nedeni ile ilk defa bu yıl yıllar itibarıyla geçiş istatistikleri üretildi. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre sıralı yüzde 10'luk gelir grupları itibarıyla fertlerin bir önceki yıla göre yüzdelik geçişleri incelendiğinde; bir önceki yılda birinci yüzde 10'luk grupta olan fertlerin 2022 yılında yüzde 55,4'ünün, son yüzde 10'luk grupta olan fertlerin ise yüzde 70,5'inin gelir grubu değişmedi. Ayrıca 2021 yılında birinci yüzde 10'luk grupta olan fertlerin yüzde 23,7'sinin 2022 yılında gelir grubu birden fazla yükseldi. Son yüzde 10'luk grupta olan fertlerin ise yüzde 8,3'ünün gelir grubu birden fazla düştü.

Bir önceki yılda işsiz olan fertlerin yüzde 45,4'ü 2022 yılında çalışmaya başladı

Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması panel veriden elde edilen sonuçlara göre 2021 yılında işsiz olan fertlerin yüzde 45,4'ü 2022 yılında çalışmaya başladı. Faaliyet durumu 2021 yılında çalışan olarak belirlenen fertlerin 2022 yılında yüzde 90,5'i çalışma hayatına devam etti. Bir önceki yıl işgücüne dahil olmayan fertlerin ise yüzde 11,4'ü işgücüne katıldı.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Tarihi serenderler otel odası oldu Rize’de geçmiş dönemlerde daha çok yiyeceklerin saklanması için kullanılan serenderler otel odası oldu. Genelde üst kısmında yiyeceklerini kemirgenlerden korumak için sakladığı, alt kısmını da çoğunlukta ahırda yetiştirdikleri hayvanlar için yazdan hazırladıkları otları koymak için kullandığı ahşap serenderler artık tarih olmaya başladı. Genel itibariyle 4 direk üzerine kurulan oda şeklinde olan ve oturtulduğu direklere kemirgenlerin tırmanmaması için tekerleğe benzer yuvarlak bir ahşap ile kesişen serenderler aynı zamanda bir zenginlik göstergesiydi. Birçok evin yakınına kurulan bu serenderlerin alt kısımları da ahırda bakılan büyükbaş veya küçükbaş hayvanların yemesi için saklanan otlarla doldurulurdu. Unutulmaya yüz tutmuş bu yerel mimari Rizeli aile için fikir kaynağı oldu. Rize’nin Ardeşen ilçesi Fırtına Vadisinde yaşayan Recep Kurtoğlu ve oğulları, çürümeye yüz tutan ve Doğu Karadeniz’in geçmiş dönemde vazgeçilmezi olan bir serenderi satın alarak köylerinde ki araziye yerleştiremeyince farklı bir alana yerleştirdiler. Aile genellikle yakın akrabaları ve arkadaşları ile çay içmek için serenderi kullanmaya başladı. Sonrasında talep artınca serenderi otel odasına çevirdi. Alt kısmını lavabo, salon ve mutfağa çeviren aile üst katını ise yatak odasına ayırdı. Talep arttıkça harekete geçen Kurtoğlu ailesi, tamamen doğallığı bozmadan yaptıkları serenderlerin sayısını 5’e kadar çıkarttı. “Orijinalini hiç bozmamaya çalıştık” Orjinalliğini bozmadan serenderleri otel odası olarak kullanmaya başladıklarını ifade eden Recep Kurtoğlu, “Aslında ilk önce evimin önüne koymak için almıştım. Tarihi eserleri seviyorum. Sığmayınca buraya getirmek zorunda kaldık. Çocuklar özellikle burayı istediler. Başta ticari amaçlı değildi. Sırf kendimiz için yapmıştık. Tamamen doğaldan yanayız. Her şeyi otantik yapmaya çalıştık. Bunlar en az 150-200 yıllık yapılar. Orijinalini hiç bozmamaya çalıştık. Orijinalliğini bozmadan eskiyi canlandırmak istedik” dedi. “Rize hayatını burada yaşatıyoruz” Gelen misafirleri şehir hayatından uzaklaştırarak Rize hayatını yaşattıklarını belirten Burak Kurtoğlu, “Buranın en büyük özelliği tamamen doğal olması. 150-200 yıllık yapılarımız var burada. 5 ayrı serender evimiz mevcut. Hiçbirinde çivi bile yok. Eskilerimiz tahtaların birbirine geçirerek yapmışlar. Zamanında bunlar kiler olarak kullanılmaktaydı. Eskiler mısır gibi ürünler öğüttükleri zaman fare gibi haşereler ulaşamaması için serenderlerde saklanırdı. Asıl kullanım amacaı oydu. Yöremizde çokça mevcuttu. Sahipleri bir kısmını kırıp odun yapmaya başladılar. Bir kısmı çürütmeye başladı. Değeri kalmadı. Bu olay zaten karambole gelişti. Öncelikle bu işe girmemize sebep olan arkadaş serenderi çürütüyordu. Eski sahibi bakamadığı için bize sattı. Köyümüze büyük geldiği için orada kullanamadık. Düz bir alana kurup arkadaşlarımız gelip çay içeriz amacıyla buraya kurduk. Sonrasında neden konaklamaya çevirmiyorsunuz gibilerinden çok talep olunca neden olmasın dedik. Bir tane ile başlamıştık. Şu anda 5 adet farklı serender evimiz mevcut. Rize’nin farklı köylerinden serender evleri aldık buraya taşıdık. Doğallığını bozmadan buraya dizdik. İçini de otel hizmeti verebilecek şekilde dizayn ettik. Buranın en büyük özelliği doğal olması. Buraya gelen insan 2-3 gün olsa bile şehir hayatından uzaklaşıyor. Rize hayatını burada yaşatıyoruz” ifadelerini kullandı. “Burada uyumak benim için tarif edilemeyecek bir duygu” Kaan Kurtoğlu ise serenderlerin tarihine dikkat çekerek “Serender yaklaşık 150 yıllık. İçine girdiğin andan itibaren ahşabın kokusunu alıyorsunuz. Özellikle yağmurlu havalarda burada uyumak benim için tarif edilemeyecek bir duygu. Gelen insanlarda bu şekilde düşünüyor. Bu serenderler eskiden kiler olarak kullanılıyordu. Buzdolabı olmadığı için insanlar gıda ürünlerini burada saklarlardı. Bunlar yerden yüksek olduğu için fare gibi hayvanlar gıdalara ulaşamıyordu. Bu şekilde kullanılıyordu” şeklinde konuştu.
Zonguldak Rektör Özölçer’den 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı mesajı Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle bir mesaj yayımladı. Rektör Özölçer mesajında şu ifadelere yer verdi: “19 Mayıs, kadim Türk milletimizin tarih sahnesine adım attığı ilk andan itibaren aşkla bağlandığı bağımsızlığını aynı ruhla dünya sahnesine ilan ettiği asil günün adıdır. Övünç kaynağı tarihimizin dönüm noktası olarak bilinen Gazi Mustafa Kemal’in Samsun’a attığı ilk adım, milletimizin umudu ve karanlığın aydınlığı olurken millî devletimizin de müjdecisi olmuştur. 105. yıl dönümünü gurur ve mutluluk içinde kutladığımız bugün; aziz milletimizin kahramanlık beratı, devletimizin payidarlığının nişanı ve cumhuriyetimizin emaneti gençliğin meşalesidir. Ulu Önder Atatürk’ün yarınların umudu olan Türk gençliğine ithaf ettiği bu kutlu gün gençliğe duyduğu güvenin timsalidir. Güçlü Türkiye yüzyılında aydınlığımız olan gençlerimizin bilimde, sanatta, sporda ve hayatın her anında kazandığı zaferler ile insanlığa sunduğu nitelikli üretimler ‘Muhtaç olduğun kudret damalarındaki asil kanda mevcuttur’ sözünün göstergesidir. Ülkemizin teminatı olan gençlerin geleceğini emin adımlarla şekillendirdiği üniversiteler olarak bizler de üstümüze düşen sorumluluğun her daim farkındayız. Bu farkındalığın önemini bilerek aklın ve bilimin kılavuzluğunda çağdaş, vatansever, çalışkan, üretken, inancına ve kültürüne bağlı bir ülküyle birlikte ülkemizi muasır medeniyetlerin üstüne taşıyacak gençleri yetiştirmeyi görev addediyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle necip milletimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı canı gönülden kutluyor; başta ülkemizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşları olmak üzere tüm aziz şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle yâd ederken gazilerimize de sağlıklı bir ömür diliyorum.”
Trabzon 100 yıldır değişmeyen lezzet Tarihi İpek yolu güzergahındaki Zigana Dağı eteklerinde, bozulmamış doğasıyla ilgi gören Hamsiköy’de yapılan sütlaç 100 yıldır değişmeyen lezzetiyle yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Trabzon’un Maçka ilçesine bağlı Hamsiköy’de tarihi 1924’li yıllara dayanan sütlaç yerli ve yabancı turistlerin vazgeçemediği lezzet geleneğini sürdürüyor. Farklı flora yapısından beslenen hayvanlardan elde edilen süt, pirinç ve şekerle buluşup sütlaca dönüşünce son yıllarda bölgeye gelen Arap turistleri de lezzetiyle kendine çekiyor. 2017 yılında Türk Patent Enstitüsünce tescillenerek coğrafi işaret belgesi almasının ardından marka değeri daha da artan Hamsiköy sütlacı yurt dışında da tanınmaya başladı. Hamsiköy’de bulunan imalatçılar tarafından her gün taze olarak üretilen sütlaç Türkiye’nin birçok iline gönderiliyor. "Kimisi kızarmış kimisi sade seviyor" 4 mevsim yaşattığı doyumsuz manzarasının yanı sıra sütlacıyla da ilgi odağı olan Hamsiköy’de sütlaç imalatçısı olan Gökhan Yılmaz, geleneksel tarifleri öne çıkarmasıyla bilinen Taste Atlas (Lezzet Atlası) adlı web sitesinin dünyada yaptığı araştırmada pirinçli sütlü tatlılar arasında sütlacın birinci sırada yer aldığını hatırlattı. Hamsiköy sütlacını diğer sütlaçlardan ayıran özellikleri sıralayan Yılmaz, “Yapımı tamamen Hamsiköy’deki sütlerden yapılıyor. Önce sütü kazanda kaynatıyoruz. Bu kaynatma işlemenin ardından pirinci ve şekerini ekliyoruz. Yaklaşık 2 saat pişme süresi oluyor. Tabi bunun yanında ustalıkta önemli. Ustanın Hamsiköy sütlacını bilmesi gerekiyor. Son olarak fırında üstünü kızartma işlemine geçiyoruz. Kimisi sade kimisi ise kızarmış seviyor. Her iki şekilde servis yapabiliyoruz” dedi. Hamsiköy sütlacının püf noktalarından bahseden Yılmaz, “Yapım aşaması ve sütünün kaymaklı olması Hamsiköy sütlacını diğer sütlaçlardan ayırıyor. Son yıllarda özellikle Arap turistlerin ilgi odağı oldu. Her yıl bu sayı giderek artıyor. Bu yıl da misafirlerimizi bekliyoruz” şeklinde konuştu. "Sütlacımızın farkı sütümüz" Sütlaç imalatçısı Cemal Usta ise Hamsiköy’e son dönemlerden ilgi olduğunu kaydederek, “Hamsiköy sütlacına son dönemlerde ilgi var. Gelen misafirlerimizden çok olumlu yorumlar alıyoruz. Hamsiköy sütlacının püf noktası doğal olması” diye konuştu. Ferit Alkurt isimli sütlaç ustası da, “Hamsiköy sütlacının en önemli özelliği doğal ve bin bir çiçekten yapılıyor olması. Bu sütten başka yerlerde sütlaç yapsak olmaz. Buranın havası ve doğasından kaynaklanıyor” ifadelerini kullandı. Sütlaç ustası Murat Bülbül ise, Hamsiköy sütlacına Türkiye’de de çok yoğun ilgi olduğunu dikkat çekerek, “Dünyada yapılan bir yarışmada sütlaç birinci sırada yer aldı. Bizde Hamsiköy sütlaçları olarak bundan gurur duyduk. Hamsiköy sütlacını da diğer sütlaçlardan ayıran en önemli özelliklerden bir tanesi sevgiyle yapılması. Türkiye’den çok yoğun ilgi var. Değişik illere sütlaç gönderiyoruz. Arap turistlerde burayı çok seviyor. Hem doğası hem de sütlacımız için burayı tercih ediyorlar” dedi.
İstanbul Bahçelievler’de 2 kadın hırsız altın dolu kasayı alıp götürdü Bahçelievler’de kimliği belirsiz iki kadın, öğle saatlerinde girdikleri evden içinde yaklaşık 1 milyon 500 bin lira değerinde altın ve nakit bulunan kasayı çaldı. Hırsızların kasayı çanta ile çaldıkları o anlar ise güvenlik kamerasına yansıdı. Olay, 8 Mayıs’ta saat 14.00 sıralarında Bahçelievler Mahallesi Komik Hasanefendi Sokak üzerindeki bir apartman dairesinde meydana geldi. İddiaya göre, kimliği belirsiz iki kadından biri, İsa Koşan’ın yaşadığı apartmana girerken diğer kadın kapıda beklemeye başladı. Dairede kimsenin olmadığını fark eden bir şüpheli, kapıdan içeri girdikten sonra odadaki dolabı açarak içerisinde yaklaşık 1 milyon 500 bin lira değerinde altın ve nakit olan kasayı aldı. Kasayı çantaya koyarak daireden ayrılan şüpheli ile kapıdan gözlemci olarak bekleyen kadın hızla uzaklaşarak kayıplara karıştı. Çocuğu ve eşiyle sağlık ocağından dönen İsa Koşan ise kasasının dolabından çalındığını görünce büyük bir şok yaşadı. Koşan, durumu polis ekiplerine bildirirken hırsızların kasa ile birlikte evden uzaklaştığı o anlar çevredeki işyerinin güvenlik kamerasıyla görüntülendi. Görüntüde, kadın hırsızların kasayı çantaya koyarak apartmandan ayrıldıkları görülüyor. “Yaklaşık olarak 1 milyon 500 bin lira zararım var” Hırsızlıkla ilgili konuşan İsa Koşan, “Olay 8 Mayıs Çarşamba günü oldu. Çocuğumun aşısı olduğu için saat 13.30 gibi sağlık ocağına gittik. Daha sonra 15.30 gibi eve geldiğimizde odada dolabın kapısının açık olduğunu gördüm. Eşimin pantolonlarımı alıp ütülediğini düşündüm ama kasamızın olmadığını gördüm. Kamera kayıtlarından baktığımızda iki tane kadının eve girip 25 dakika içinde çıktığını ve gittiğini gördük. Kasa da onların elindeydi. Daha sonra karakola gittik. Polis ekipleri kamera kaydını aldılar. Bir yere dokunmamamızı istediler. Olay yeri inceleme ekipleri geldi. O gün kapıyı kilitlememiştik. Sağlık ocağına hızlı bir şekilde gideceğimiz için ve çocuk da ağlıyordu. Kapıyı açıp girmişler. Yaklaşık olarak 1 milyon 500 bine yakın zararım var. İçinde rahmetli annemden kalan altınlar, eşimin düğünde takılan setleri, çocuğumun altınları, paralar vardı. Manevi olarak da rahmetli annemin görüntüleri, eşim ile düğün görüntülerimiz, çocuğumuzun doğum videoları da kasanın içindeydi. Direkt kasayı alıp çıkmışlar” dedi.