POLİTİKA - 31 Temmuz 2015 Cuma 10:45

Erdoğan: 'Bazı karanlık odaklar...'

A
A
A
Erdoğan: 'Bazı karanlık odaklar...'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bazı karanlık odaklar var. Bu karanlık odaklar ne yazık ki Türkiye’yi bir terör örgütüne destek vermekle kara propaganda yaparak zan altına sokmaya çalışıyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, temaslarda bulunmak üzere geldiği Endonezya’da Milli Güvenlik Akademisi’nde konuştu. Erdoğan, terör örgütlerinin yaptıklarının dinde yeri olmadığını kaydederek, “Ama bazı karanlık odaklar var. Bu karanlık odaklar ne yazık ki Türkiye’yi böyle bir terör örgütüne destek vermekle kara propaganda yaparak zan altına sokmaya çalışıyor. Asla ve kata Türkiye böyle bir senaryonun içerisinde rol almamıştır, asla almaz. Tabi biz burada batı ülkelerinden hep duyarlı tavır bekledik. Dünyadan da bekledik ne batı ülkeleri ne dünya gösterdiğimiz hassasiyeti göstermemiştir. Değerli arkadaşlar soğuk savaşın sona ermesinin etkisiyle dünyanın jeopolitik dengelerin büyük dönüşüme uğradığı bir dönemde, 2003 yılı başında ülkemde başbakanlık görevini aldım. Bu dönemde Türkiye’nin köklü tarihi ve insani ilişkilerinin bulunduğu balkanlarda yaşayan Müslümanların 1990’larda uğradığı zulmün yaraları yeni yeni sarılıyordu. Kafkasya’da çeşitli toplumlar arasında yaşana gerilimin Müslümanlar aleyhine ortaya çıkardığı sonuçların etkileri halen sürüyordu. Dünyada ise 11 Eylül terör saldırılarının sebep olduğu olumsuz konjonktürün ağırlığı hala güçlü şekilde hissediliyordu. Biz bu süreçte yaşanan acılardan gerekli derslerin çıkarılması, eski husumetlerin yerini iş bitliği, barış ve huzura bırakması yönünde bir duruş sergiledik. Aynı şekilde ülke içinde demokratik platformlarla milletimizin geleceğe umutla bakmasını sağlayacak bir güven ortamı tesis ettik. Ekonomide gerçekleştirdiğimiz reformalar ve uyguladığımız mali disiplin politikaları sayesinde 2008 küresel krizinden en az düzeye etkilendik. O zaman bir ifadem vardı: ‘Bu ekonomik kriz Türkiye’yi teğet geçecek’ demiştim. Nitekim de öyle oldu. Ekonomimiz 2003-2014 yılında ortalama yüzde 5 büyüdü. Aynı dönemde Türkiye’deki doğrudan uluslararası sermaye yatırımı tutarı 150 milyar doları aştı” dedi.

“BM ÜYESİ ÜLKELERİN ORADA ADİL BİR ŞEKİLDE TEMSİL EDİLMESİ GEREKİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları konusunda Avrupa Birliği standartlarını yakalayan bir ülke olduğunu bildirerek, “Bugün etrafınızı saran onca tehdit ve kaos karşısında sağlam bir duruş sergileyebilmemiz işte bu cesur adımlar sayesinde oldu. Kardeşlerim burada bir şeyi sizlere hatırlatmak istiyorum. Bakınız 300 bini Irak’tan olmak üzere 1 milyon 700 bini Suriye’den olmak üzere 2 milyon mülteciyi ülkesinde barındıran bir Türkiye var. Fakat Avrupa’nın tamamına bakınız onlar 200 bin kişiyi bile ülkelerinde misafir edemiyorlar. Hatta Ege’den Avrupa ülkelerine gitmek isteyenlere karşı da denizde boğulmak için imkan hazırlıyorlar. Biz ise sahil güvenlik ekiplerimizle onları kurtarıp önce misafir ediyoruz ondan sonra da ülkelerine gönderiyoruz. Niye? Bu bizim hem insani görevimizdir hem vicdani görevimizdir hem de İslami görevimizdir. Bu anlayışla buna bakıyoruz. Asya Pasifik’ten Afrika’ya ve Latin Amerika’ya kadar dünyanın dört bir yanında ekonomik faaliyetlerimizle, insani yardımlarımızla uluslararası kuruluşlara olan katkılarımızda aktif bir dış politika izledik. Bölge ülkeleri arasındaki ihtiyatların çözümü için çok sayıda üçlü diyalog mekanizmaları oluşturduk. Yine bölgemizde birçok ülkeyle yüksek düzeyli stratejik konseyleri hayata geçirdik. Ayrıca 22 ülkeyle serbest ticaret anlaşması 80 ülkeyle çifte vergilendirmenin önlenmesi anlaşması 93 ülkeyle karşılıklı yatırımların teşviki ve korunması anlaşması imzaladık. BM’de medeniyetler ittifakı ve barış için arabulucuk gibi ses getiren girişimlere imza attık. Dünyada pek çok bölgesel öğütle somut iş birliği kanalları oluşturduk. Değerli kardeşlerim bu arada da bir şey gündeme getirdik. Neydi o? Oda şu. Dünya 5’den büyüktür. Bu adımı hep birlikte atmaya mecburuz. Zira BM Güvenlik Konseyi’nin 5 üyesi tüm dünyada belirleyici konumda. Yani o 5 ülkeden 1 tanesi ne diyorsa o olur. Eğer bir konuda ‘hayır’ diyorlarsa o iş olmaz. Peki dünyadaki 200’e yakın ülke bunlara mahkum mu? Şu anda mahkum. Çin’den geliyorum. Çin Devlet Başkanı ile de bu konuları görüştük. Ve BM Güvenlik Konseyi’nde bir reform olmasını sayın Xi, baktım o da kabul ediyor. Ama bunu diğer ülkelerin de kabul etmesi gerekir. Biz daha Birinci Dünya Savaşı şartlarını artık düşünemeyiz o günün şartları farklıydı. Bugün güncellemek suretiyle tüm dünyada BM üyesi ülkelerin orada adil bir şekilde temsil edilmesi gerekir. Dönüşümlü bir sitem, adil bir sistem. Her üyenin oy hakkının adil bir şekilde kendilerine verildiği bire sistemin BM’de hakim olması gerekir” açıklamasını yaptı.

TÜRKİYE’NİN BAŞARI HİKAYESİ

Erdoğan, yürütülen G20 dönem Başkanlığında Endonezya ile Çin ile 15-16 Kasım tarihlerinde Antalya’da olunacağını, kendilerine ev sahipliği yapılacağını kaydederek, “Orada dünyadaki gelişmeleri değerlendireceği. Dünya genelinde kalkındırma, yatırımlar ve entegrasyon konularındaki önceliklerimizi hayata geçirmenin çabası içinde olacağız. Ve inovasyonu en geniş anlamda değerlendirmenin gayreti içinde olacağız. Gelecek sene 2016 yılında bir ilki teşkil edecek olan Dünya İnsani Zirvesi’ne de ev sahipliği yapacağız. Resmi kalkınma yardımlarımız 2002 sonu itibariyle bizim iktidara gelmeden önce 45 milyon dolardı fakat 2014 sonu itibarı ile bizim insani yardımdaki ulaştığımız rakam 4 buçuk milyar dolar olmuştur. Dünyada üçüncü ülke haline geldik, Amerika, İngiltere ve Türkiye. Türkiye gayrisafi milli hasılasına oranla eğer oradan alırsan değerlendirmeyi dünyada uluslararası insanı yardım yapan birinci ülkedir. Buraya tırmanmıştır. Kalkınma yardımlarına bu denli önem vermemizin gerisinde dünyanın tüm insanlara yayılmasını esas alan paylaşmanın bereketine inanan veren el alan elden üstündür anlayışını o medeniyet perspektifimizi benimsediğimiz için bunları yapıyor” dedi.

“ORTADOĞU’DA BARIŞTAN, REFAHTAN BAŞKA BİR ŞEY İSTEMEDİK”

Bölgesel ve küresel çapta yürütülen iş birliği barış ve kalkınma çabaları ile ilgili örneklerin çoğaltabileceğini kaydeden Cumhurbaşkanı, “Bu yöndeki gayretlerimizi arttırarak devam ettirme kararlılığındayız. Ancak bizim sözlerimizle ve eylemlerimizle ortaya koyduğumuz barış ve iş birliği mesajlarının bazı çevrelerce yeteri kadar algılanamadığını gördüğümüzü de üzüntü ile belirtmek isterim. Bilhassa Suriye’de yaşanan ve bizi de doğrudan tehdit eden olaylar üzerinden Türkiye’ye yöneltilen kimi zaman iftira seviyesine varan haksız ithamlardan fevkalade rahatsız. Biz en başından beri Suriye başta olmak üzere tüm Ortadoğu’da barıştan, refahtan başka bir şey istemedik. Diktatörlüklerin, halklarına zulüm eden, baskıcı rejimlerin yerini toplumların kendi iradelerini yansıtan yönetimlerin alması arzumuzu bugünde dile getiriyoruz. Bu tavrın tarihi, coğrafi ve insani bağlarımızın olduğu kardeş toplumlara karşı ahlaki ve vicdani sorumluluğumuzun gereği olduğuna inanıyoruz. Üstelik bu yaklaşıma sadece bizim değil tüm dünyanın ihtiyacı var. Bilindiği gibi Ortadoğu dünyanın en kadim medeniyetlerinin, 3 semavi dinin doğduğu coğrafyadır. Bugün Ortadoğu’da yaşanan sıkıntılar ve krizler Asya-Pasifik, Uzakdoğu, Avrupa dahil dünyanın tüm bölgelerini etkileme potansiyeline sahiptir” açıklamasını yaptı.

“İSLAM’A GÖLGE DÜŞÜRÜLMESİNİ KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL”

Herkesin, uluslararası kuruluşların da meseleye hala soğuk savaş mantığı ile yaklaşılmasının sorunları daha da derinleştirdiği gerçeğini görmesi gerektiğini bildirerek, “BM Güvenlik Konseyi’nin bazı üyelerinin özellikle krizlerin üzerine gidilmesini engellemesinin faturasını bölge hakları ile birlikte tüm dünya ödüyor. Bu çerçevede süratle yeni bir anlayış birliğinin ortaya konmasına ve iş birliği mekanizmalarının güçlü şekilde işletilmesine ihtiyaç var. Sebep ne olursa olun Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın tarihi bir dönüşüm sürecinden geçtiği ortadadır. Her değişim gibi bölgede yaşanan süreçte sosyal çalkantılarla ve güvenlik sorunlarıyla birlikte ilerlemelidir. Ancak burada unutulmaması gereken husus bölgedeki değişim sürecinin bugüne kadar gelişmelerin dışında kalmış diğer ülkelere ve tüm dünyaya da çok ciddi etkilerinin olacağıdır. Biz Türkiye olarak gelişmeleri bu şekilde değerlendiriyor ve kendi konumumuzu buna göre belirliyoruz. Bölgemizdeki tabloya genel anlamda baktığımızda İslam dünyasının önemli bir dönüm noktasında olduğunu görüyoruz. Bunların başında mezhepçilik sorunu gelir. İslam adına veya Müslüman kisvesi ile nefret uyandıran suçlar işleyen teröristler en çok bu sorundan nemalanır. Halbuki bizim inancımız haksız yere masun insanı öldürmeyi, tüm insanlığı öldürmek olarak gören barış ve merhamet dinidir. Bu anlayışı yeniden ihya edip mezhep taassuplarının üzerine çıkarmadıkça yaşadığımız sorunların üstesinden gelebilmemiz zordur. Bizim Sünnilik noktasında Şii noktasında veya farklı mezhepler noktasında böyle bir derdimiz yoktur. Bizim tek derimiz var İslam, İslam, İslam. İslam’a gölge düşürülmesini kabul etmemiz mümkün değil. Şu anda bütün bu yapılanlardan İslam yara almaktadır. Tüm Müslümanların bunu koruma noktasında görevi vardır. Terörü kaynağı ve kimliğine bakmaksızın hiçbir sebeple meşrulaştırmadan, kategorik olarak reddetme iradesini hep birlikte göstermek mecburiyetindeyiz. Bakıyorsunuz şu anda Müslüman olduğunu söyleyen farklı mezhepten olduğu için ülkemdeki terör mücadelesinde ateist olanları dahi savunanların olduğunu gördüğümüz bir dünya var” ifadelerini kullandı.

CUMA NAMAZINI KILDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından İstiklal Camisi’ne geçti ve burada cuma namazını kıldı. Namazın ardından camiyi gezen ve buradaki yetkililerden cami ile ilgili bilgi alan Erdoğan’a eşi Emine Erdoğan’da eşlik etti. Ziyareti sırasında kendisine sevgi gösterilerinde bulunan vatandaşlara selam vermeyi ihmal etmeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, fotoğraf çektirmek isteyen vatandaşların ricasını da kırmadı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik yeni düzenlemeler Resmi Gazete’de Çalışmak için bulundukları ilden başka illere giden mevsimlik tarım işçileri ve ailelerinin yaşadıkları sorunların giderilmesine yönelik yapılacak çalışmalar ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanarak Resmi Gazete’de yayımlanan ’Mevsimlik Tarım İşçileri ile İlgili 2024/5 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’ ile mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik yeni düzenlemeler getirildi. Genelge kapsamında, mevsimlik tarım işçileri ve aileleri için geçici yerleşim alanları oluşturulacak ve bu alanlarda eğitim, sağlık, ulaşım ve sosyal hizmetler sunulacak. Genelgeye göre, valilikler tarafından mevsimlik tarım işçilerinin yoğun olarak çalıştığı yerlerde iklim şartlarına uygun, emniyetli ve estetik prefabrik yapılar kullanılarak geçici yerleşim alanları kurulacak. Bu alanlar sel, su baskını gibi doğal afetlere karşı güvenli lokasyonlarda planlanacak ve yerleşim yerlerine elektrik, su ve kanalizasyon hizmetleri sağlanacak. Valiliklerce hazırlanan eylem planlarında belirlenen alanlara ilişkin tahsis veya protokol belgesi Mevsimlik Tarım İşçileri Bilgi Sistemi’ne (e-METİP) aktarılacak. Sağlık hizmetleri Genelgede sağlık hizmetleri kapsamında, il sağlık müdürlükleri tarafından mevsimlik tarım işçileri ve ailelerine yönelik aşılama, kronik hastalık taramaları ve mobil sağlık ekipleri ile sağlık hizmetleri sunulacak. İl sağlık müdürlüklerince mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olduğu bölgelerde yeterli sayıda personelinin istihdamının sağlacağı belirtilen genelgede, ”İl sağlık müdürlüklerince mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olduğu bölgelerde yeterli sayıda sağlık personelinin istihdamı sağlanacak ve hizmet ihtiyacına göre personelin çalışma saatleri düzenlenecektir. Çalışan sağlığının korunması ve geliştirilmesi kapsamında il sağlık müdürlüklerince gerekli bilgilendirme faaliyetleri yapılacaktır” ifadelerine yer verildi. Eğitim hizmetleri Genelgeye göre çocukların eğitimi için geçici yerleşim alanlarında eğitim merkezleri oluşturulacak ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim hizmetleri koordine edilecek. İl milli Eğitim Müdürlüklerince; geçici yerleşim alanlarında eğitim ve sosyal faaliyetler için oluşturulan merkezin, öncelikle çocuklar için etkin bir eğitim merkezi olarak kullanılmasının sağlanacağına dikkati çekilen genelgede şu ifadelere yer verildi: "Çocukların eğitimi için geçici yerleşim alanlarında eğitim merkezleri oluşturulacak ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim hizmetleri koordine edilecek. Mevsimlik tarım işçilerinin zorunlu eğitim çağındaki çocuklarının eğitimlerini devam ettirmek üzere konu hakkında Milli Eğitim Bakanlığının ilgili yönerge/genelge hükümleri uygulanacaktır. Bu hususta şartlı nakit transferi gibi özendirici tedbirler etkin şekilde uygulanacak, çocukların okul kıyafetleri ve malzemeleri valiliklerce sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları aracılığıyla temin edilecektir. İl milli eğitim müdürlüklerince; mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının daimi ikametgahlarındaki okullarına döndüklerinde öğrenme kayıplarına yönelik telafi/yetiştirme eğitimleri yapılacaktır. Mevsimlik tarım işçileri, daimi ikamet ettikleri illere geri döndüklerinde çalışma ve iş kurumu il müdürlükleri, halk eğitimi merkezleri ve mesleki eğitim merkezlerince; işçiler arasında yaygın eğitim ihtiyacı olanlar tespit edilerek eğitim ihtiyaçları karşılanacak, yetişkinlere okuma-yazma ve/veya meslek edindirme kursları, iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile sosyal-kültürel faaliyetler düzenlenecektir. Özel eğitim ihtiyacı bulunan çocuklar rehberlik araştırma merkezi müdürlükleri tarafından eğitim imkanlarından faydalandırılacaktır. Mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarının eğitime erişimlerinin sağlanması amacıyla il/ilçe milli eğitim müdürlükleri bünyesinde kurulan ekiplerin görevleri süresince ulaşım ihtiyaçlarının giderilmesi için gerekli tedbirler Valiliklerce alınacaktır." Genelgeye göre, İçişleri Bakanlığı, mevsimlik tarım işçilerinin güvenli bir şekilde seyahat etmeleri için gerekli trafik denetimlerini artıracak ve gece saatlerinde yolculuk yapmamaları sağlanacak. Geçici yerleşim alanlarının korunması ve asayişin sağlanması için kolluk kuvvetleri tarafından düzenli devriyeler yapılacak. Sosyal hizmetler Aile ve sosyal hizmetler il müdürlüklerince sosyal hizmetler kapsamında, mevsimlik tarım işçileri ve ailelerinin bilgilendirilmesi sağlanacağı kaydedilen genelgede kadın, çocuk, engelli ve yaşlıların sunulan hizmetlerden yararlanacağı vurgulandı. Okul çağına gelmemiş çocuklar için ise aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri ve İl Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından geçici yerleşim alanlarında eğitim ve bakım hizmetleri için personel görevlendirilebilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sunulan gezici kütüphane, gezici müze ve benzeri hizmetlerin geçici yerleşim alanlarında faaliyet göstermesi amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile koordineli çalışmalar yürütüleceği aktarılan genelgede şunlar yer aldı: "Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarına yönelik sosyal ve sportif faaliyetler yürütülecektir. İl Müftülüklerince mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin inanç ve ibadet ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli tüm tedbirler alınacak; çocuk işçiliğinin önlenmesine ve çocukların zorunlu eğitime devam etmelerinin sağlanmasına ilişkin olarak ailelerin bilgilendirilmesine yönelik çalışmalara destek verilecektir." Mevsimlik Tarım İşçileri Bilgi Sistemi (e-METİP) Mevsimlik tarım işçisi olarak daimi ikametgahı dışında bir başka ilde çalışmak amacıyla geçici olarak yer değiştirenlerin ve ailelerinin kimlik bildirimleri, bu kişilerin yaşadıkları geçici yerleşim alanlarındaki kolluk kuvvetlerince alınacağı vurgulanan genelge şu şekilde devam etti: "Bu bildirimler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile elektronik ortamda paylaşılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için teknik altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yapılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığına e-METİP’e kayıtlı olan mevsimlik tarım işçilerinin ve aile bireylerinin kimlik numaralarını bildirecektir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kullanılmakta olan Milli Eğitim Bakanlığı e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi’nde yer alan mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarına ilişkin kayıtlar e-METİP’e aktarılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılacaktır. Mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin kimlik numaraları her sağlık hizmeti sunumunda alınarak, sunulan hizmetlere ilişkin bilgiler kişisel verileri içermeyecek şekilde e-METİP’e aktarılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Sağlık Bakanlığı tarafından yapılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı gerekli gördüğü takdirde e-METİP’in etkinliğinin artırılması amacıyla diğer kamu kurum ve kuruluşlarından protokole gerek duymadan kişisel verileri içermeyecek şekilde veri talebinde bulunabilecektir. Tarım alanlarının geniş bölgelere yayılması nedeniyle mevsimlik tarım işçilerinin kayıt altına alınması sürecinde kolluk kuvvetlerine kolaylık sağlamak amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı taşra teşkilatı başta olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşları, muhtarlar ile ziraat odaları birlikleri ve mevsimlik tarım işçisi çalıştıran tarla veya bahçe sahipleri/işleticileri ve işverenler tespit ettikleri/çalıştırdıkları mevsimlik tarım işçilerini kolluk kuvvetlerine bildirecektir.
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.