DÜNYA - 30 Mart 2015 Pazartesi 20:15

Erdoğan: 'Çekinmeyin yapın'

A
A
A
Erdoğan: 'Çekinmeyin yapın'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Slovenya İş Forumu’nda yaptığı konuşmada hem Türkiyeli girişimcilere hem Slovenyalı girişimcilere Slovenya’da özelleştirmeleri takip etmeleri tavsiyesinde bulunarak, “Çekinmeyin yapın” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Slovenya İş Forumu’nda katılımcılara hitap etti. Sözlerine Slovenya’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti belirterek başlayan Erdoğan, Türkiye ile olarak Slovenya ile ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem verdiklerini söyledi. Slovenya ile barış, istikrar, iyi komşuluk ve ikili işbirliğine dayanan ortak hedeflerin paylaşıldığını dile getiren Erdoğan, “Askeri, siyasi, ekonomik, ticari, kültürel tüm alanlarda bu ilişkileri geliştirmek inanıyorum ki Türkiye-Slovenya ilişkilerinin geleceğe yönelik bakışını çok daha güçlü kılacaktır” dedi.

Slovenya’nın mevcut Cumhurbaşkanı Borut Pahor ile birlikte 2011 yılında ikisinin de Başbakan oldukları sırada imzalanan Stratejik Ortaklık Anlaşması’nın iki ülke arasındaki ilişkilere bir ivme kazandırdığını ifade eden Erdoğan, “Ülkelerimiz arasındaki bu ileri düzeydeki siyasi ilişkilerin ticari ve ekonomik alanlara da yansımasını özellikle temenni ediyorum. Ekonomik ilişkilerimizin karşılıklı yarar ilkesi doğrultusunda daha da geliştirilmesini, derinleşmesini ve yeni alanlara yayılmasını da sağlamalıyız. Mevcut işbirliğimizin ticaret boyutunu güçlendirmek suretiyle Balkanlar’da, Avrupa’da ve tüm dünyada refah, huzur ve istikrar için birlikte çalışmak istiyoruz. Bu anlayışla bugün siz değerli iş adamlarımızla bir aradayız. Son yıllarda ülkelerimiz arasında gerçekleştirilen üst düzey temas ve ziyaretler, Türkiye ile Slovenya arasındaki ilişkilerin sağlam temellere oturtularak daha da geliştirilmesi açısından yararlı oldu. Yakalanan bu ivmeyi hız kesmeden sürdürmeli ve daha ileri taşımalıyız” diye konuştu.

“ÜLKELERİMİZ BALKANLAR’DA İSTİKRARIN SAĞLANMASI YÖNÜNDE ÇABA GÖSTERİYOR”

Slovenya’nın, Türkiye ile doğrudan sınırı olmasa da komşu ülke olarak görüldüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilhassa Balkan coğrafyasının bizleri yakınlaştırdığına inanıyoruz. Türkiye ve Slovenya Balkanlar’da istikrarın sağlanması yönünde çaba gösteriyor. Bölge ülkeleri ile ticaret ve yatırımları daha da arttırarak bu çabamızı desteklemeliyiz. Aramızdaki müştereklerin ortak tarihten ve coğrafya yakınlığından daha fazla olduğuna inanıyorum. Buradan aldığımız güçle ortak bir geleceği inşa etmenin her iki ülkenin de yararına olduğunu düşünüyorum. Geleceğe odaklandığımızda bugünkü sorunların küçüldüğünü göreceğiz. Slovenya ile ilişkilerimizi işte böyle bir zemin üzerinde her geçen gün daha da güçlendirerek sürdürmek istiyoruz. Sizlerin de aynı duygular içinde olduğunu biliyorum. İş Forumu toplantımızın bu sürece katkı sağlamasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE EKONOMİSİ

Türkiye ekonomisinin geçtiğimiz 12 yılda uygulanan istikrarlı ve güvene dayalı politikalar, gerçekleştirilen yapısal reformlarla bugün geçmişe kıyasla çok daha güçlü bir yapıya sahip olduğunu belirten Erdoğan şunları söyledi:

“Bölgenin en büyük ekonomisiyiz. 2014 yılında 840 milyar dolara ulaşan milli gelirimiz ve 400 milyar dolarlık dış ticaret hacmimizle Avrupa’nın 6. ve dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz. Burada özellikle bir konuya değinmek istiyorum. Son dönemlerde biliyorum ki Slovenya’da özelleştirmeyle ilgili bazı gayretler bazı çalışmalar var. Burada şunu özellikle yaşadığımız tecrübe olarak aktarmak isterim. Biz 12 yıl önce iktidara geldiğimizde özelleştirme konusunda maalesef bizden önceki iktidarlar cesur davranmadıkları için istenilen, beklenen bir özelleştirmeyi gerçekleştiremediler ve burada hep kaybedildi. Çünkü kamuya ait firmaların hemen hemen büyük bir çoğunluğu sürekli zarar ediyordu ve bu sübvanse ediliyordu. Nereden? Hazineden. Ve bu sübvanse edilmek suretiyle de ülke devamlı geri gidiyordu. Biz cesur davrandık. Çok eleştiri aldık. Çok eleştirdiler bizleri. Köşe yazarları, bazı yerlerde ufak tefek gösteriler de olmadı değil, oldu. Ama biz inandık, azmettik, kararlı bir şekilde yolumuza devam ettik. Çünkü biz şunu biliyorduk. Eğer biz bu özelleştirmeleri gerçekleştirirsek yarın buraları kazanacak, kazanmakla kalmayacak istihdamda bize çok ciddi bir kaynak oluşturacak, ödediği vergiyle bizlere çok ciddi bir kaynak oluşturacak ve uluslararası piyasada da bu kurumlar, bu kuruluşlar Türkiye’nin sesini çok daha farklı bir şekilde geliştirecek. Çünkü özelleştirmenin neticesinde eğer bu özelleştirmeye girenler küresel sermayeyse zaten pazarıyla geliyor. Küresel sermaye değil de eğer kendi iç piyasada yerli bir sermayeyse o da zaten bu işi bildiği için kamuda olduğu gibi işin tasarruf boyutunu da iyi bilir, üretim noktasında da işin heyecanını yaşar.”

“DEVLETİN MALINI KİMSE AYNI HASSASİYETLE ELE ALMIYOR”

Konuşmasına “Maalesef kamu kurumlarında genelde mantık hep şudur: ‘Devletin malı deniz yemeyen domuz’” diyerek devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin malını kimsenin aynı hassasiyet içerisinde ele almadığını söyledi. Ancak özel sektörde durumun böyle olmadığına dikkat çeken Erdoğan, “Özel sektörde adam orada, ‘Acaba ben ne kadar kaybediyorum’ diye buna dikkat ediyor. Ve biz şu anda özelleştirmede çok ciddi mesafeler aldık. Temenni ediyorum ki Slovenya da gayet cesur kararlar almak suretiyle bu noktada atacağı adımlarla gücüne güç katacaktır. Bundan hiç endişeniz olmasın. Türkiye, küresel ekonomik krizden en hızlı çıkan ve küresel ekonomik belirsizlikten en az etkilenen ülkeler arasında olmuştur” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Türkiye’nin 2003-2013 döneminde yıllık ortalama yüzde 5 oranında büyüdüğünü, küresel durgunluğa rağmen 2014 yılının ilk üç çeyreğinde ekonominin yüzde 2,8 oranında büyüme başarısını gösterdiğini belirterek, “Genç ve nitelikli iş gücümüz, istikrarla büyüyen ekonomimiz, rekabetçi özel sektörümüz, yerleşmiş mali disiplinimiz ve gelişen altyapımızda dünyada yükselen güçler arasındayız” dedi.

ÖZELLEŞTİRMEYE TEŞVİK

Özelleştirme aleyhinde eleştiriler alınabileceğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu:
“Birçok şeyler söyleyebilirler: ‘Elektrik dağıtımını sakın ha özelleştirmeyin. Telefonu sakın ha özelleştirmeyin. Finans sektörünü sakın ha özelleştirmeyin.’ Ben ‘Finans sektörünün tamamını özelleştirin’ demem. Bir bölümü kendinizde muhakkak kalmalı, ama bir kısmını veya belli oranda özelleştirmeyi yapmakta fayda var. Çünkü tamamını da özelleştirdiğiniz zaman bu defa piyasayı tamamen onlar balanse etmeye kalkarlar, tamamen piyasanın hakimi konumuna gelirler ki orada o zaman ciddi sıkıntılar başlayabilir. Ama elektrik dağıtımında bana göre yeter ki o dağıtıma sahip çıkacak yabancı veyahutta yerli sermaye olsun ve gelsin bu işin içine girsin. Çünkü kayıp-kaçağı o daha iyi kontrol eder. Ama kamuda olduğu zaman kayıp-kaçağı maalesef zannettiğiniz gibi kontrol etmiyorlar. Çünkü onun canı yanmıyor. Ama özel sektör olduğu zaman canı yanıyor. Dolayısıyla dikkat ediyor. Nerede kayıp-kaçak var buna bakıyor. O bakımdan buralarda bence rahat olmak lazım, adımı da ona göre atmak lazım.”

“2023 HEDEFİMİZ 2 TRİLYON DOLAR MİLLİ GELİRE ULAŞMAK”

Cumhuriyetin 100. yılına tekabül eden 2023 yılında hedefin 2 trilyon dolar milli gelire ulaşmak olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bu konuda kendimize ve iş dünyamıza güveniyoruz. Türkiye ekonomisinin hızla büyümesinde en önemli etkenlerden biri de hiç kuşku yok ki dış ticaretimizde kaydedilen gelişmelerdir. Bugün dünyada ülkemizde üretilen ürünlerin girmediği, ihracat hemen hiçbir yer kalmadı. Başta müteahhitlik olmak üzere hizmetler sektöründe gelişmiş bir altyapıya ve önemli bir deneyime sahibiz. Bugüne kadar müteahhitlerimiz tarafından 100’ün üzerinde ülkede taahhüt tutarı 300 milyar dolara ulaşan 7 bin 683 proje üstlenildi. Bu önemli bir şey” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın en büyük 250 müteahhitlik firması listesinde Türkiye’nin 42 firma ile Çin’in ardından 2. sırada yer aldığını dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son 12 yılda gerçekleştirdiğimiz altyapı yatırımları devlet ile özel sektörümüzün birlikte ortaya koyduğu bir başarıdır. Ulaştırma alanında bu sürede 17 bin 591 kilometre bölünmüş yol, 27 havalimanı, hızlı demir yolu hatları inşa ettik. Göreve geldiğimizde 26 tane havalimanımız vardı. Ama 12 yılda buna 27 tane daha havalimanı ilave ettik. Ve şu anda en uzak mesafede vatandaşımız 45 dakikada havalimanına ulaşabiliyor ülkemizin neresi olursa olsun. Böyle bir noktaya geldik.”

AVRASYA TÜNELİ, 3. KÖPRÜ VE YENİ HAVAALANI

Halihazırda devam etmekte olan Avrasya Tüneli, 3. Köprü ve yeni havaalanı projelerinden bahseden Erdoğan, “Dünya çapında bir proje olan İstanbul Boğazı’nın altında inşa edilen, Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan Marmaray’ı tamamladık ve hizmete açtık. Şimdi ikinci tünel yapılıyor, Avrasya Tüneli, onu da önümüzdeki yıl öyle zannediyorum ki Eylül-Ekim gibi açılışını yapacağız. Bunlara ilave olarak hem raylı sistemi, hem tekerlekli araçların geçişini kapsayan Avrasya Tüneli bir farklılığı ortaya koyacak. Mesela şimdi Boğaz’ın üzerinde iki tane köprü var. 3. Köprü yapılıyor, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 4 gidiş 4 geliş bir de ortadan hızlı tren. O da yapılıyor. Ve o da şu anda hızla devam ediyor. Fevkalade bir durum olmazsa önümüzdeki yıl sonuna kadar onu da yetiştireceğiz. Gerçi bu yıl iddiaları var ama herhalde önümüzdeki yıla diyelim onu, sağlama alalım. Bu da devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Erdoğan sözlerini, “150 milyon yolcu kapasitesi ve 22 milyar 152 milyon Euro maliyetiyle dünyanın en büyükleri arasında yer alacak yeni havalimanımızla ilgili çalışmalar şu anda devam ediyor. Biten, devam eden ve başlayacak olan daha pek çok proje ile 2023 hedeflerimize ulaşmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Türkiye bugüne kadar kendisine yardım yapanları yalnız bırakmadığı gibi, beraber yatırım yapanları da yolda bırakmamıştır. Hiçbir uluslararası şirketi mahcup etmemiştir, bundan sonra da etmeyecektir” ifadeleriyle sürdürdü.

AB SÜRECİ

Hem Türkiyeli girişimcilere hem Slovenyalı girişimcilere Slovenya’da özelleştirmeleri takip etmeleri tavsiyesini yenileyen Erdoğan, “Çekinmeyin bence bu işlere girin. Türk işadamlarına Slovenya’da girişimlere özellikle başlamalarını da tavsiye ediyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin en büyük ticari ortağı olan AB ile ilişkilere büyük önem verildiğini dile getirerek, “Müzakereciyiz, Slovenya ise üye. Dolayısıyla atacağımız her adımın burada neticelerinin nereye varacağını sizlerin de artık idrakine bırakıyorum” diye konuştu. Katılım müzakerelerinde her şeyden memnun olunmadığını vurgulayan Erdoğan, “Türkiye-AB ilişkilerinin temelini oluşturan müzakere süreci siyasi engellemeler nedeniyle maalesef zaman zaman durma noktasına geldi. Bu noktada katılım sürecimize verdiği destek için Slovenya’ya teşekkür ediyorum. Bu desteğin daha güçlü devam etmesini de ayrıca diliyoruz” ifadelerinde bulundu.

“TÜRKİYE-SLOVENYA ARASINDAKİ İŞ BİRLİĞİ GELİŞTİRİLEBİLİR”

Bununla birlikte iki ülke arasındaki ilişkileri bu süreçten bağımsız olarak daha da ileriye taşımanın çabası içinde olunması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Özellikle son dönemde kaydettiğimiz yoğun ve yakın işbirliği sürecinin ticari ilişkilerimizde de karşılığını bulması gerekiyor. Ekonomilerimizin bazı alanlarda birbirlerini tamamlayıcı üretim yapılarını dikkate aldığımızda ülkelerimiz arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi için büyük bir potansiyel olduğunu görüyoruz. Türkiye ve Slovenya arasındaki ticaret hacmi 2014 sonu itibariyle 1 milyar doları biraz aştı. Ama yeterli değil. Bu önemsenmesi gereken bir rakam olmakla birlikte iki ülkenin ekonomik potansiyelinin daha fazlasına imkan verecek boyutta olduğuna inanıyorum. Yeni işbirliği alanları bulmak için çalışmalıyız. Sadece ticaret değil, müteahhitlik ve 3. ülkelerde ortak yatırımlar gibi alanlarda da yeni fırsatlar aramalıyız diye düşünüyorum” dedi.

“TÜRKİYE’DE SLOVEN İŞ ADAMLARININ YATIRIM YAPMALARI İÇİN GEREKLİ ORTAM MEVCUT”

Slovenya ziyaretinden kısa bir süre önce, 17-18 Mart’ta Lübliyana’da 6’ncısı gerçekleştirilen Türkiye-Slovenya Karma Ekonomik Toplantısı’nı bu bakımdan önemli gördüğünü belirten Erdoğan, “Ekonomik ve ticari ilişkilerimizin bütün yönleriyle gözden geçirildiği ve işbirliğinin arttırılması için atılması gerekli ilave adımların tespit edildiği bu toplantı bizi ziyadesiyle memnun etti” diye konuştu.
“Ülkemizde Sloven iş adamlarının yatırım yapmaları için gerekli ortam mevcuttur. Şu andaki mevcut yatırımlar çok az” diyen Erdoğan şöyle devam etti:
“Çevre ülkelerle bağlantılarımız üretim ve teknik altyapı gibi imkanlarımız yatırımcılara önemli imkanlar sunuyor. 6 ayrı teşvik bölgesinde çok ciddi imkanlar söz konusu. Arazi tahsisinden, vergi muafiyetlerine varıncaya kadar bu imkanlar yatırım için önemli bir zemin oluşturuyor. Yatırımların karşılıklı olarak arttırılmasının ve 3. ülkelerdeki fırsatların birlikte değerlendirilmesinin iş adamlarımız arasında sinerji oluşturulması bakımından önemli olduğunu düşünüyorum. Bu çerçevede Türk, Sloven ve Karadağ şirketlerinin Karadağ’da, Moraça Nehri üzerinde üstlenme aşamasında oldukları hidroelektrik santrali projesinin gerçekleşmesini temenni ediyorum, çok ama çok önemsiyorum. Bu projenin siz değerli iş adamlarına gelecekteki işbirlikleri için güzel bir örnek teşkil edeceğini düşünüyorum. Burada Türk EximBank’ın ciddi bir desteği olacak ve böylece bu adımın atılması hakikaten üç ülkenin dayanışması noktasında önemli. Önümüzdeki dönemde Avrupa koridorları kapsamında ülkenizde yapılması planlanan otoyol ve demiryolu projelerinde Türk ve Sloven firmaların birlikte görev alabileceklerine inanıyorum. Karşılıklı yatırımların arttırılması, ilişkilerimize uzun vadeli perspektif ve kalıcılık sağlayacaktır. Bu konudaki en önemli görev de hiç şüphe yok ki siz işadamlarımıza düşüyor.”

Günümüzde uluslararası ekonomik ilişkilerde özel sektörün öncü rolünün tartışılmaz bir gerçek olarak ortaya çıkmış bulunduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Sizler ikili temaslarınız daha da arttırmak yoluyla yeni işbirliği imkanlarını keşfetmeli, çıtayı daha da yükseltmelisiniz. Değerli Sloven işadamlarının, bugün burada bulunan Türk işadamlarıyla gerçekleştirecekleri görüşmeler ülkelerimizin siyasi alandaki dostluk ve işbirliğini bir adım daha ileri götürecektir. Bizim görevimiz sizin önünüzde engeller varsa bu engelleri kaldırmaktır. Bunları biz sizin önünüzden kaldıracağız ama siz de hızla yolunuza devam edeceksiniz” dedi.

“KÜRESEL DÜZEYDE VE AVRUPA’DA YAŞANAN KRİZİ ÜLKELERİMİZ AÇISINDAN FIRSATA ÇEVİRMELİYİZ”

İki ülke işadamları arasında kurulacak ortaklıkların her iki ülkenin üretim ve refah seviyesini artırmakla kalmayacağını, 3. ülkelerde de ortak hareket etme imkanını sağlayacağını dile getiren Erdoğan, “Her iki ülkenin siyasetçileri, bürokratları ve işadamları iki toplumun tüm sosyal aktörleri olarak el birliğiyle Türkiye ile Slovenya arasında yakaladığımız bu olumlu süreci iyi değerlendirmeliyiz. Tüm bu gelişmeler küresel düzeyde ve Avrupa’da yaşanan krizi ülkelerimiz açısından fırsata çevirme konusunda bizi teşvik etmelidir” diye konuştu.

TÜRKİYE’NİN G20 HEDEFLERİ
Erdoğan, Türkiye’nin 1 Aralık 2014 itibariyle G20 dönem başkanlığını 1 yıl süreyle üstlenmiş bulunduğunu ifade ederek, “Dönem başkanlığımız sırasında G20’nin küresel ekonomiyi ilgilendiren konuların ele alındığı temel platform olma özelliğini daha da kuvvetlendirmek arzusundayız. G20 dönem başkanlığımızın ana hedefini kapsayıcı ve sağlam büyüme için ortak eylem olarak belirledik. Bu hedef doğrultusunda önceliklerimizi de kapsayıcılık, uygulama ve yatırımlar şeklinde oluşturduk. Ayrıca G20’ye güçlü bir düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkeler perspektifi getirmeyi hedefliyoruz. Buna ilave olarak KOBİ’lerin, küresel ekonomik daha iyi entegre edilmesine dönük çalışmalar gerçekleştirmek istiyoruz” ifadelerinde bulundu.
Türkiye’nin dönem başkanlığı önceliklerinin G20 üyeleri tarafından da benimsendiğini bildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kapsayıcılık temelinde gerçekleştireceğimiz çalışmaların odak noktasını G20 ile düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki işbirliğinin güçlendirmesi teşkil ediyor. Bu çerçevede G20 ülkeleri içerisinde daha kapsayıcı bir büyümenin sağlanması ile eşitsizliklerin giderilmesi üzerinde de duruyoruz. Türkiye OECD ülkeleri içerisinde ekonomik büyümesini sürdürürken, aynı zamanda eşitsizlikleri de giderebilen iki ülkeden birisi olarak bu konudaki birikimini dostları ile paylaşmaya hazırdır. Hem gelişmiş olan ülkelerin ekonomilerinin o itici gücü konumundaki kobilerin küresel ekonomik sisteme erişimlerini kolaylaştırmak için çalışacağız ve bu noktada tüm dostları da teşvik edeceğiz. Büyümenin, toplumun bütün kesimlerini kapsaması ve sürdürülebilir olması büyük bir önem taşıyor” şeklinde konuştu.

Erdoğan, bir diğer önemli hususun uygulama olduğunu söyleyerek, “G20’nin taahhütlerini uygulaması küresel düzeyde itibarını koruması bakımından gereklidir. Bu nedenle başta büyüme stratejileri olmak üzere G20’nin tüm taahhütlerinin etkin biçimde uygulanması amacıyla izleme mekanizmaları oluşturmayı hedefliyoruz. Küresel ölçekteki altyapı yatırımları açığının kapatılması için de ortak bir yaklaşık sergilenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bazı hesaplamalara göre önümüzdeki 15 yıl içerisinde küresel ölçekte 70 trilyon dolarlık bir yatırım ihtiyacı var. Bu ihtiyaç gelişmekte olan ülkeler için olduğu kadar gelişmiş ülkeler için de geçerlidir. Dönem başkanlığımızda G20 ülkelerinin ulusal büyüme hedeflerini destekleyecek kapsamlı yatırım stratejileri hazırlamalarına yönelik çalışmaları sonuçlandırmak istiyoruz” dedi.

G20 TARİHİNDE BİR İLK

Ayrıca ticaret ve enerji gibi konularda G20 dönem başkanlığı gündeminin başlıkları arasında bulunduğunu belirten Erdoğan, “G20 tarihinde ilk kez bir enerji bakanları toplantısı düzenleyeceğiz. Bu toplantıda özellikle Afrika’da ciddi bir sorun halini alan enerjiye erişim konusunu gündeme getireceğiz. Türkiye olarak kendimizi G20 platformunda Slovenya’nın dostu ve sözcüsü olarak görüyoruz. Bu çerçevede her türlü işbirliğine hazırız” diyerek konuşmasını sonlandırdı. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Suyun 50 kilometrelik yolculuğu başladı, yüzde 50 kayıp kaçak moral bozdu Sivas Belediyesi ve Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen proje kapsamında, 50 kilometre uzaklıkta ki Pusat Özen barajdan kentin içme suyunu karşılayan 4 Eylül barajına yapılan ishale hattı tamamlandı. Geçtiğimiz yıllarda etkili olan kuraklık nedeniyle kentin içme suyu ihtiyacının bir kısmını karşılayan 4 Eylül barajında su seviyesi dip noktaya gelmişti. Kentte alınan geçici önlemler kapsamında ara ara su kesintileri yapılmıştı. Bu soruna çözüm arayan Sivas Belediyesi, Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle kolları sıvamış ve yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta bulunan Pusat Özen Barajından 4 Eylül Barajına su takviyesi yapılabilmesi için ishale hattı tamamlandı. Proje tamamlanarak baraja su verilmeye başlandı. Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun ise projenin tamamlanmasının su sıkıntısının yaşanmayacağı anlamına gelmediğini ifade etti. “Şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde 50 civarında” Başkan Uzun, hatlarda çok ciddi anlamda kayıp ve kaçakların olduğunu belirterek; “Hatlarda ki kaçaklar için bir mücadele sürecini başlatacağız. Ben bunlarla ilgili özellikle Türkiye’nin bazı önde gelen kişileriyle, firmalarıyla şu an görüşmeler yapıyorum. Şehrin özellikle su yönetimini sağlıklı bir şekilde kurabileceğimiz bir sistem oluşturacağız. Bunun için de SKADA ismini vermiş olduğumuz bir sistem kuracağız. Bu sistemle birlikte suyun yönetimini inşallah gerçekleştireceğiz. Sivas’ın önümüzdeki yüz yıllık dönemde herhangi bir su kesintisi yaşamadan sağlıklı bir su yönetim sistemi oluşturmak istiyoruz. Şu an itibariyle herhangi bir sıkıntı görmüyoruz. Ama 2029-30 yılları arasında dünyada çok şiddetli kuraklıklar bekleniyor. Yani dünyada bir küresel ısıma var ve bunu getirmiş olduğu bir küresel iklim kriziyle kesinlikle karşılaşacağız. Sivas’taki doğal afetlerin başında da kuraklık geliyor. Hatlardan başlayarak kayıp ve kaçaklarla mücadele etmek istiyoruz. Şu an şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde elli civarında. Tabii bu hemen bizim 22 günde çözeceğimiz bir sorun değil. Bununla ilgili çok ciddi anlamda çalışmalar gerekiyor. Ama önümüzdeki günlerde şu an araştırmalarımızı yapıyoruz. Uzmanlarla bir araya geleceğiz. Ve şehrin su yönetimini sağlıklı bir hale getireceğiz” dedi. “Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir” Kentin gelecek yıllarda ciddi anlamda su sorunu yaşayabileceğini ifade eden Uzun, “Şu an itibariyle barajın kendisini toparladığını görüyoruz. 2022 tarihinde artık o en alt çamur tabakası dediğimiz en alt tabakadan su çekilirken şimdi artık barajın biraz toparladığını görüyoruz. Tabii bu ishale hattıyla birlikte Pusat Özlem Barajı’ndan da düzenli bir su aktarımı var ama bu da tabii şehrin su sorununu bitirmedi. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum şöyle bir algı oluşmasın. İshale hattı tamamlandı ama şehrin sorunu bitmedi. Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir. Hatta Pusat Özen Barajı’na da çok yüklenmemek gerekiyor. Sonuçta burası tarımsal sulama amaçlı kurulan bir baraj. Buradaki üretimin de özellikle çevresinde aksamaması gerekiyor. Bunun için yapılması gereken en önemli husus tabii ki kayıp ve kaçakla mücadele. Kayıp ve kaçakla bizim hedefimiz. Şu an yüzde 50 olan, kayıp kaçak oranını eğer yüzde otuzlar gibi bir seviyeye çekebilirsek çok büyük bir başarı elde etmiş olacağız” şeklinde konuştu.
Niğde Niğde’de ‘Merkezim Her Yerde’ projesi ile köy okullarında etkinlikler yapılıyor Niğde’de gönüllü gençler, ’Merkezim Her Yerde’ projesi çerçevesinde köy okullarını ziyaret ederek çeşitli etkinliklerle öğrencilerle buluşuyorlar. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın başlattığı ’Merkezim Her Yerde’ projesi ile Niğde Gençlik Spor İl Müdürlüğü Şehit Ramazan Konuş Gençlik Merkezi gönüllüleri, kent genelindeki okullarda eğitim gören öğrencilerle sportif ve sosyal faaliyetler yaparak, geleneksel oyunlar oynayarak çocukların keyifli zaman geçirmesine katkı sağlıyor. Proje çerçevesinde gönüllü gençler ve liderleri, kent merkezine bağlı Ovacık Şehit Bayram Aksoy İlkokulu ile Ortaokulunda eğitim gören öğrencilerle okul bahçesinde buluştu. Yüz boyama, zeka oyunları, halat çekme, ok atma gibi oyunların oynandığı etkinlikte, müzik eşliğinde oyunlar oynayan gönüllü gençler, minik kardeşlerine patlamış mısır ve pamuk şeker ikram etti. Niğde Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Gençlik Hizmetleri Müdürü Turan Sayın, Niğde Gençlik Spor Müdürlüğü olarak, koordineli olarak köy okullarında ve dezavantajlı öğrencilerin bulunduğu bölgelerde etkinlikler yaptıklarını söyledi. Sayın, "Merkezim Her yerde’ projesi çerçevesinde köy okulundaki öğrencilerimiz hem oyun oynadılar, hem de oynanan oyunlar hakkında bilgi sahibi oldular. Projedeki amacımız gençler arasında sosyal farkındalık oluşturarak sağlıklı bir iletişim ortamı oluşturmak, sorumluluk duygularını geliştirmek ve topluma daha duyarlı bireyler kazandırmak, kırsalda yaşayan ve köy okulunda okuyan gençlere gençlik liderlerimizin aracılığıyla vizyon kazandırmak, gençlere çevre bilinci kazandırmak, gençlerde aidiyet duygusu oluşturmak ve bununla birlikte gönüllü gençlerimizin ve öğrencilerimizin moral ve motivasyonunu arttırmaktır” dedi.
Yozgat Bozkırın ortasından Avrupa’ya gümüş balığı ihracat ediliyor Denize kıyısı olmayan ve bozkırın ortasında yer alan Yozgat’ın Çekerek ilçesinde barajda avlanan tonlarca gümüş balığı, başta Fransa ve Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesine ihraç ediliyor. Türkiye’de yeterince rağbet görmeyen gümüş balığını Avrupalılar çerez niyetine tüketiyor. Yozgat’ta bulunan baraj ve göletler, balıkçılıkla uğraşan bölge halkının geçim kaynağı haline geldi. Özellikle sulama, enerji ve taşkın kontrolü amacıyla kurulan Çekerek Barajı’nda vatandaşlar yılın belli dönemlerinde geçimlerini balık avlayarak sağlıyor. Çekerek Barajı’nda su seviyesinin yükselmesiyle bu yıl gümüş balığı bolluğu yaşanıyor. Son 5 yıldır gümüş balığının olmadığı barajda günlük 15-20 ton arasında balık avlanıyor. Bölge halkı, balık sezonunda tonlarca gümüş balığı, alabalık, kerevit avlayarak, Avrupa ülkelerine ihraç ediyor. Bozkırın ortasında denizi olmayan Yozgat’ta avlanan gümüş balığı, Avrupa ülkelerinin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Türkiye’de vatandaşların çok fazla ilgi göstermediği gümüş balığı, bozkırda avlandıktan sonra tesislere gönderilerek işlenip Avrupa ülkelerine ulaştırılıyor. Avrupalılar gümüş balığını yağda patates kızartması gibi kızartıp, cips ve çerez gibi tüketiyor. “Avrupa’da cips niyetine yiyorlar” Çekerek Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Dursun Uslu, son 5 yıldır baraj sularındaki azalma nedeniyle gümüş balığı avlayamadıklarını belirterek, bu yıl gümüş balığı bolluğu yaşandığını söyledi. Uslu, “Son 5 senedir nisan ayında baraj suyunu bıraktıkları için gümüş balığı olmadı. Biz 5 senedir gümüş balığı tutmuyoruz. Ama bu sene gümüş balığı bolluğu yaşanıyor ve 70 kişi gümüş balığı avlamak için çalışıyor. Biz bu balığı Avrupa ülkelerine ihraç ediyoruz. Orada cips niyetine yiyorlar. Bu güzel bir ekmek kapısı. Günlük 25 tona kadar gümüş balığı tutacağız. Çalışacak insan bulsak bu sayıyı daha da artırabiliriz” dedi. “Günlük 20 ton gümüş balığı avlıyoruz” Çekerek Su Ürünleri Kooperatifi işletmecisi Paşa Koç ise günlük 15-20 ton arasında gümüş balığı tuttuklarını ifade ederek, “5-6 senedir gümüş balığında bu barajdan verim alamadık ancak bu sene suyun yüksek olmasından dolayı verim iyi oldu. Bir ay boyunca bu balığı işleyeceğiz ve günlük yaklaşık 15-20 ton balık avlıyoruz. Bunu Avrupa ülkelerine gönderiyoruz. Yaklaşık 80 kişiyi istihdam ediyoruz burada. Bu barajda sezonuna göre sazan, kerevit gibi balıklar avlıyoruz. Çok verimli bir baraj. Şu an gümüş balığı avlıyoruz. Kilogramı 10 liraya alınıyor ve biz fabrikalara gönderiyoruz. Oradan da Fransa, Norveç, Almanya gibi ülkelere gidiyor. Orada bunu çerez niyetine tüketiyorlar” şeklinde konuştu.