POLİTİKA - 20 Aralık 2014 Cumartesi 12:47

Erdoğan: 'Dönemin başbakanı diyenler dönemin haşhaşileri oldular'

A
A
A
Erdoğan: 'Dönemin başbakanı diyenler dönemin haşhaşileri oldular'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dönemin başbakanı diyenler şimdi dönemin haşhaşileri oldular” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "‘Dönemin başbakanı’ diyenler şimdi dönemin haşhaşi örgütü oldular. Bizim için dönemin başbakanı diyen dönemim haşhaşi örgütün inşallah kısa sürede kimse hatırlamayacak, hatırlayan da hayırla yad etmeyecek" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkileri Kurulu (DEİK) Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Genel Kurul’da konuşan Erdoğan, “İnanıyorum ki DEİK yeni yönetimiyle, tüm mensuplarıyla özel sektörümüzün lider gücü olmaya, Türkiye’nin istikrarla büyümesine katkı sağlamaya devam edecektir” dedi.

1. Dünya savaşı ve Sarıkamış harekatının 100. yıldönümünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1. Dünya savaşının başlangıcının üstünden 100 yıl geçti. 100. Yıl dönümünde gerek 1. Dünya savaşını, gerek Sarıkamış harekatını hep birlikte tekrar hatırlamanın önemli olduğuna inanıyorum. Eğer bugünlere nasıl ulaştığımız bilmezsek istikbali inşa edemeyiz. Bizden öncekilerin fedakarlıkların idrak edemezsek ne millet ne de ülke olarak sapasağlam şekilde ayakta kalamayız. 100 yıl önce aralık ayı içinde sadece Allahuekber dağlarında 90 bin askerimizi kaybetmiştik. 1 milyon insanımızı vatan müdafaasında yitirmiştik. Bugün bir kez daha şehitlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyorum” diye konuştu.

“AZİZ MİLLET YENİ BİR BAHAR İÇİN YAPRAKLARINI DÖKTÜ”
Şeb-i Aruz törenlerine katıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dışarıdan bakanlar bu aziz milletin köklü çınarının kuruduğunu zannettiler. Oysa bu aziz millet yeni bir bahar için yapraklarını döktü. Yaşananlar hazindi. Ama bu aziz millet her hazanın ardında bahar olduğuna inandı. Mevlana diyor ya ‘bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir’ diye. Bu aziz millet ümitsizliği, yılgınlığı, özgüvenine parçalamaya yönelik fitne girişimlerini yanına yaklaştırmadı. Bugün bu aziz millet bir kere daha küllerinden yeniden doğuyor, özgüven içinde bütün dünyaya ‘ben de varım’ diye haykırıyor” şeklinde konuştu.

“1923 ÖNCESİNDE ÇANAKKALE ZAFERİ VAR, SARIKAMIŞ VAR”
2023 hedeflerinin sadece iktisadi olmadığını vurgulayan Erdoğan, “1923 1. Dünya savaşının bir neticesiydi. Birden bire ortaya çıkmış bir tarih değildi. Öncesinde Sarıkamış var, Çanakkale zaferi var. 1923’ün öncesinde istiklal harbimiz vardı. 9 yıl bu ülkenin evlatları cepheden cepheye koştular. 9 yılda 1 milyona yakın vatan evladı canların feda ettiler. Bütün o fedakarlık işte 1923’ün yolunu açtı ve Cumhuriyet’in ilanına giden zemini hazırladı. Eğer 2023 diyorsak, inanıyorsak, bunun mücadelesine işte bugünden itibaren 2014 yılından itibaren başlamak zorundayız. Hiçbir zafer kendiliğinden gelmez. 2023’e giden yol bir gülistan olmayacaktır. Sıkıntılar olacak. Zaman zaman bizim gayretimizi kırmaya yönelik saldırılar da olacak. Vazgeçersek biz de kaybederiz, millet de kaybeder. Ecdadımızdan aldığımız ilhamla ulaşamayacağımız bir hedef olmayacaktır” ifadelerini kullandı.

“DÖNEMİ BAŞBAKANI DİYENLER ŞİMDİ DÖNEMİ HAŞHAŞİ ÖRGÜTÜ OLDULAR”
Türkiye’nin bugün bulunduğu noktaya çeşitli zorlukları aşarak geldiğini söyleyen Erdoğan, “Neler yaşandığını, bu milletin hangi badireleri atlattığını sizler de gördünüz. Darbe senaryoları yazıldı, bazı senaryolar uygulama planına geçti. Suikast girişimleri oldu. İktidardaki parti kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Sokaklar hareketlendirildi. Siyasete yönelik, milli birliğimize yönelik operasyonlar yapılmak istendi. Geçen yıl bu günlerde 17-25 Aralık darbe girişimini yaşadık. Bütün bu saldırıların herhangi birine eğer boynumuzu eğseydik inanın bu günlere ulaşamazdık. Bugün burada 2023 vizyonundan bahsedemezdik. Darbenin sonucu konusunda kendilerinden bu kadar eminlerdi ki darbe sonrasında kullanmak üzere iddianameyi hazırlamışlar ve o iddianameye ‘dönemi başbakanı’ ifadesini koymuşlardı. ‘Dönemin başbakanı’ diyenler şimdi dönemin haşhaşi örgütü oldular. Merhum menderese sabık başbakan diyenleri kimse hatırlamıyor. Bizim için dönemin başbakanı diyen dönemim haşhaşi örgütün inşallah kısa sürede kimse hatırlamayacak, hatırlayan da hayırla yad etmeyecek. Eğer bir maşa kullanılamaz hale gelirse, bu üst akıl gider kendisine başka bir maşa bulur. Bir senaryo çökerse giderler başka bir senaryo yazarlar. Çünkü 12 yıldır bunu yapıyorlar. 12 yıldır renk değişse de oyun değişmiyor. Düne kadar birbirlerine demediklerini bırakmayanlar bugün kucaklaşıyorlar çünkü üst akıl böyle istiyor. Düne kadar birbirlerini hasım görenler bugün ortak hareket ediyorlar. Üst akla, patrona itiraz edemezler çünkü aldıkları sözlerin diyetini ödemek zorundalar. Bunların tabuları o. Şimdi tabular yıkılıyor mesele burada. Bu dönem farklı bir dönem. Hamdolsun bizim ödenecek bir diyetimiz yok. Onun için bu kadar cesaretle hareket ediyoruz. Biz yetkiyi birilerinden almadık, milletten aldık, hesabı da sadece millete veririz” açıklamalarında bulundu.

“YARGI SÜRECİ YASALARA UYGUN ŞEKİLDE CEREYAN EDİYOR”
Konuşmasında 14 Aralık’ta yapılan operasyonu da değerlendiren Erdoğan, şunları söyledi;
“14 Aralık’ta yargı bir süreç başlattı. Her şey yasalara uygun şekilde cereyan ediyor. Yargının ve emniyetin geçmişte yaptığı hatalar tekerrür etmiyor. Kimse süreç tamamlanmadın linç edilmiyor. Medya yoluyla algı operasyonları yapılmıyor. Kim ne derse desin şu anda dikkatli bir süreç ilerliyor. Bu süreç başladığı andan itibaren malum çevreler ‘Basın susturuluyor’ diye kampanya başlattılar ve dünyaya servisini sağladılar. Çok enteresan Avrupa Birliği (AB) tatil gününde bununla ilgili açıklama yapıyor. Ne kadar da hassaslar. Ne kadar da bu ülkede olan bitenlere seviyor sayıyor hemen açıklama yapıyorlar. 50 yıldır kapılarında bizi bekletenler acaba bu hassasiyeti nereden elde ettiler. Uluslararası basın her zaman yaptığı gibi Türkiye aleyhine bu kampanyaya sımsıkı sarıldı. Bu AB’ni en büyük ülkesinin liderine ‘PKK terör örgütünü ülkenizde barındırıyorsunuz’ diye rapor sunduğumda baştaki hanımefendiden aldığım cevap şu ‘Şu anda haklarında 4 bin dava var’. Netice bir hiç. Verilen cevap ‘Burası hukuk devleti biz neticeyi bekliyoruz. Türkiye de hukuk devleti. Dolayısıyla bu hukuk devletinin kararını bekleyeceksin”

“TÜRKİYE’DEKİ YARGININ KARARLARINA SAYGI DUYACAKSINIZ”
Konuşmasında 14 Aralık operasyonu üzerinden AB’ye yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, “Bize kalkıp akıl verenler, Sabancı Holding binasında merhum Sabancı’yı katleden terörist şu anda Avrupa ülkelerinde fellik fellik dolaşıyor. Yakalıyorlar bir kapıdan girip diğerinden çıkıyor. Niye teslim etmiyorsunuz. Söylediğimiz zaman elli dereden su getiriyorlar. 7 vatandaşımızı biliyorsunuz öldürdüler. Bizim milletvekillerimizi dahi mahkemeye sokmadılar. Basın mensuplarını sokmadılar. Kavga gürültü girildi. Vatandaşlarımızın yaşadığı evi kundakladılar hala failleri ortada yok. Hani batı bunun hesabını verebiliyor musunuz. Siz hangi adaletten, hangi hukuktan bahsediyorsunuz. Bunların yapılanlar hoşlarına gitmeyebilir. Bunlara şunu söylüyorum. Umutlarınızı adalet üzerine tesis edin. Umut bağladığınız maşaların maskesi düşüyor olabilir, Türkiye’deki yargının kararlarına saygı duyacaksınız. Neymiş gözaltına alınanlar gazeteciymiş. Yahu gazeteci suç işlemez mi. İşlemiyor mu. İngiltere’de telekulak skandalı nedeni ile 50 gazeteci sorguya çekilirken neden çıkıp da basın susturuluyor demediniz. İsrail sadece bu yıl içinde 16 gazeteci katletti. Niye sustunuz. İsrail lehine haber yapmadığı için sürülen gazetecilere neden sahip çıkmadınız. Mısır’da içerisinde Türkiyeli gazetecilerin de olmak üzere onlarca gazeteci gözaltına alındı. Baskıya şiddete maruz kaldılar niye sesinizi çıkarmadınız. Türkiye’de polis katiline, bekçi katiline, insan hürriyetine kastedenlere ‘gazeteci’ diye sahip çıkacaksın ama başka ülkelerde olanı görmeyeceksin. Sınır tanımayan gazeteciler örgütü bir rapor yayınlamış. Türkiye her zamanki gibi baş köşeye yerleştirilmiş. Merak etim İsrail ile ilgili ne yazmışlar. Raporun bir yerinde bile İsrail’in adı geçmiyor. Ama hakkını yemeyelim. Filistin’in adı geçiyor. Filistin’de 7 gazetecinin öldürüldüğü yazıyor. Sanki o gazetecileri Filistinliler öldürdü gibi bir algı oluşturuluyor. Aynı şekilde yanıma uluslararası gazetecileri koruma komitesi ziyaret etti. Adalet bakanlığından tüm belgeleri aldırttım ve kendilerine belgeleri gösterdim. Bunların adı gazeteci. Bunlar şurada polisimizi şehit ettiler, şurada bombalar bulundu, bunlar şu terör örgütünün mensupları, bunlar gazeteciliği bir maske olarak kullanıyorlar ve şu anda mahkum oldular. Ne deseler beğenirsiniz. ‘Bunların yeniden yargılanmaları mümkün değil mi’ ‘Hayır’ dedim bitti o iş. Sizde bu tür şeyler olabiliyor mu. Niye bizden bunu istiyorsunuz. O komite yayınladığı raporda Türkiye’yi hedef alıyor ama İsrail’in katlettiği gazetecilerden bahsetmiyor” dedi.

“TÜRKİYE’NİN İTİBARINA BİR ŞEY OLMAZ”
Yapılan operasyonla Türkiye’nin itibarının zedelendiği yorumlarına da karşı çıkan Erdoğan, “Türkiye’nin uluslararası itibarı şöyle oluyor böyle oluyor. Hiçbir şey olmaz. Türkiye uluslararası itibarını manşetlerle, sahte raporlarla elde etmiş bir ülke değildir. Türkiye güçlü ekonomisi ile zaten itibarlıdır, mazlumların sesi olarak zaten itibarlıdır, Türkiye barışa sahip çıkan dış politikası ile zaten itibarlıdır. Türkiye itibarını önce vicdanından, tarihinden, ecdadından ve bayrağından alan bir ülkedir. Biz sahte raporlarla siyasi ideolojik nitelikli raporlarla, yanlı notlarla kendisine istikamet belirlenecek ülke değiliz” dedi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yüksek faiz konusunda finans sektörünü uyararak, “Kredi noktasında lütfen gözlüklerinizi dikkatli seçin, yakın uzak sıkıntı olmasın. Yüksek faizlerle kredi olayını gözden geçirin” dedi. Erdoğan, faizle mücadele konusunda başarısız olunduğunu da sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkileri Kurulu (DEİK) Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Genel Kurul’da konuşan Erdoğan, Avrupa Birliği’ni (AB) eleştirdi.
AB’nin darbeler karşısında sessiz kaldığını söyleyen Erdoğan, “Gezi olaylarında, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık binalarına saldırı düzenlenirken bu AB susuyordu. 17-25 Aralık’ta ülkenin seçilmiş hükümetine darbe girişiminde bulunulurken bu AB yine susuyordu. Mısır’da darbeye sustular. Hani demokrasi? Ey AB, seçilmiş insanlara niye sahip çıkmıyorsunuz da darbe yapanlara sahip çıkıyorsunuz? Aynı şekilde Ukrayna’da da Suriye’de de sustular. 300 bini aşkın insan öldürüldü. Şu ana kadar 1 milyon 700 bin sığınmacı aldık. Bunlara biz bakıyoruz. 5.5 milyar Dolara yakın harcamamız var. Bize Avrupa’dan gelen 200 milyon Dolar. Tüm Avrupa’da sığınmacı sayısı 130 bin. Bize nasihat vereceğinize attığımız adımlara destek verin. ‘Bu ev sahipliğinizden dolayı sizleri tebrik ederiz. Çok farklı bir önderlik yapıyorsunuz. Bu kadar insanı barındırıyorsunuz. Çok güzel kamplar yaptınız.’ İyi güzel de gel biraz katkıda bulun. Yok. Paraya gelince onların tanrısı o. Ama biz öyle de olsa böyle de olsa o bombaların altındaki insanları teslim etmeyeceğiz. Bize sığınıyorlar mı biz alacağız” dedi.

“BUNLARIN İKİSİ DE TERÖR ÖRGÜTÜ, AL BİRİNİ VUR ÖBÜRÜNE”
Kobani’de yaşananlara da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kobani Kobani Kobani dediler. Uçaklarla oraya mühimmat indirdiler. Nereye gitti o mühimmat. Bir kısmı terör örgütü DEAŞ’a, bir kısmı da PYD’ye gitti. Bunların ikisi de terör örgütü. Al birini vur öbürüne, birbirinden farkı yok. Bunu Amerika’ya ifade ettik ama yaptılar. Kobani’de zaten sivil halk yok. 200 bin insanı biz ülkemize aldık. Şu anda 3 bin kadar savaşçı var. Peki Halep’le niye ilgilenmiyorsunuz? Orada önemli olan Halep. Kobani’nin stratejik bir önemi yok. Birileri için var. Yoksa Kuzey Suriye’de yeni bir yapılanma mı oluşturuluyor? Çünkü Esed’in böyle bir derdi yok. 3 kantonu birleştirmek suretiyle yeni bir yapılanma içine girebilirler. Bu ülkem için bir tehdittir, görmemezlikten gelemeyiz. Halep’te 1,5 milyon insan var. Orada bir ekonomi var, kültür var, tarih var. Niye sahip çıkmıyorsunuz? Biz biliyoruz, sabırlıyız, tüm gerçekleri görerek adımlarımızı atıyoruz” diye konuştu.

“TÜRKİYE AB’NİN ÖNÜNDE KAPI KULU DEĞİLDİR”
Batı ülkelerinin tarihin en büyük işkence iddiaları karşısında da sessiz kaldığını vurgulayan Erdoğan, “Guantanamo’da olanları izledik. Türkiye’de bir cezaevinde böyle bir şey olsa, acaba bunlar bu şekilde dururlar mı? İş aleyhlerine dönünce, paralel yapılının inlerine girilmeye başlanınca dilleri çözüldü. Türkiye AB’nin önünde kapı kulu değildir. Türkiye bırakın boynunu eğmeyi, asla ve asla azarlanacak, kendisine gündem belirlenecek bir ülke hiç değildir. Biz ne itibarımızdan, ne gücümüzden, ne de büyümemizden hiçbir şey kaybetmeyiz. İnanıyorum ki şurada bulunan bütün iş adamlarımız bu azminden bir şey kaybetmesin, inanın bizi tutan olmayacak. Sahte rapor hazırlayanlar bırakın hazırlamaya devam etsinler. Taraf kredi notları ile üzerimize gelenler itibarlarından kaybettiler, daha da kaybedecekler. 2023’e kadar dikkatle, sabırla yürüyeceğiz. Onlardaki yıkma azmini görecek, onlardan çok daha kararlı olacağız. Onların işi bizi engellemek, bizim işimiz engellere takılmadan yürümek, hatta koşmak. Onlar eski Türkiye için mücadele edecekler, biz yeni Türkiye’yi kurmak için çalışacağız. Türkiye’nin bütün kurumlarından çok daha fazla gayret bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

“DÜN DİN ALİMİ MASKESİ İLE VATANINA İHANET EDENLER, YARIN BAŞKA BİR MASKE İLE ÜLKELERİNİN KARŞISINA ÇIKACAKLAR”
İsim vermeden Fethullah Gülen’i de eleştiren Erdoğan, “Bizden bekleneni yapmazsak önce şehitlerimize, sonra milletimize mahcup oluruz. Maşalar her zaman olacak. Tuzaklar her zaman olacak. Dün din alimi maskesi ile vatanına ihanet edenler, yarın başka bir maske ile ülkelerinin karşısına çıkacaklar. Hasan Sabbah’lar hiçbir zaman bitmez. Onların bir tuzağı varsa Allah’ın da bir tuzağı var. İşte gün geldi, hesap döndü. İhanet hesabı yapanlar millete hesap vermeye başladı. Şehitlerin izinden yürüdükçe, bu yürüyüşü kimse durduramayacak” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin enerji konusunda attığı adımlarla artık farklı bir kulvarda koştuğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:
“Katar Emiri ülkemizde idi. Görüşmelerimiz oldu. Her alanda Türkiye ile her türlü girişime hazır olduğunu açıkladı. Özellikle inşaat sektörüne yönelik, 2022 Dünya Kupası sebebiyle tüm müteahhitlerini Katar’da görmeyi arzu ettiğini ifade ettiler. Sayın Putin’in ziyareti. Burada güney akımı terk ettiklerini, Türk akımı kurmayı hedeflediklerini söylediler. Bu ifade ile biz de buradan Türkiye olarak ihtiyacımız olan gazı alabileceğiz. Avrupa ve batı da alabilecekler. Bütün bunlar önümüzdeki 3 yılda atılabilecek adımlar. Bu adımlar içinde müteahhitlerimiz yerlerini kesinlikle almalılar. İnşaat sektörünü hafife almaya asla tahammülümüzün olmadığına inanıyorum. İnşaat sektörünün önemli yanı şudur. İstihdamda bize önemli bir alan meydana getirmekte. Sanayiyi de bir kenara koymuyoruz. İkisini de at başı götürmeliyiz."

“BAŞARISIZ OLDUĞUMUZ KONULARDAN BİRİ DE BU”
Finans sektörüne de uyarılarda bulunan Erdoğan, “Kredi noktasında lütfen gözlüklerinizi dikkatli seçin, yakın uzak sıkıntı olmasın. Yüksek faizlerle kredi olayını gözden geçirin. Faizleri düşürmek zorundayız ki girişimciler cesaretlensin. Olan yatırım yaptıkça üretir, ihracat, istihdam artacaktır. En fazla parayı finans sektörü kazanıyor. Üstelik çok fazla yorulmadan kazanıyorlar. Burada kalkıp el ele vermeye mecburuz. Yatırımcının önünü açmaya mecburuz. Yatırımcının finans sektörüne ihtiyacı var, finans sektörünün de yatırımcıya ihtiyacı var. Bugün Amerika 1 puan uyguluyorsa, Avrupa uyguluyorsa, Japonya eksideyse, bize bakıyorum komisyonları kattığında 13 puana kadar çıkıyor. Bu bir zulümdür. Niye siz yapmadınız derseniz. Başarısız olduğumuz konulardan birisi de budur. Sürekli bunun müzakeresini yaptık” dedi.

“GENÇLERİ SOKAĞA ÇAĞIRAN SORUMSUZ SİYASETÇİLER, PENSİLVANYA İLE İTTİFAKIN DİYETİNİ ÖDEME GAYRETİNDE”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel yapının güç kaybetmesiyle çatışma hayalleri kuran çevrelerin de hayal kırıklığına uğradığını belirterek, “Sokak çağrısı yaparak kaos oluşturmaya çalışanların hesabı inşallah tutmayacak. Gençleri sokağa çağıran sorumsuz siyasetçiler, Pensilvanya ile ittifakın diyetini ödeme gayretindeler. 2023 yılında çözüm sürecini inşallah nihayete erdirecek ve geleceğe yürüyeceğiz” ifadelerini kullandı. 

MURAT ERGİN - SADIK KAHRAMAN
İSTANBUL 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat İç Anadolu’da kuraklık hububat üreticilerini endişelendiriyor Türkiye’nin önemli tarım merkezlerinden biri olan Yozgat’ta etkisini gösteren kuraklık ve yağış yetersizliği bazı bölgelerde ekili hububat alanlarında sararmaya yol açarken çiftçiler verim endişesi yaşıyor. Yozgat’ta yağışların mevsim normallerinin altında kalması kuraklık endişesini artırdı. Hava sıcaklıklarının artması ve yağış yetersizliği ile Yerköy ilçesinde bazı alanlarda ekinler sararmaya ve kurumaya başladı. Kış mevsimini yağışsız geçiren çiftçiler Mayıs ayında da yağmur yağmaması durumunda buğdayın boy atmadan sararıp kurumasından endişe ediyor. Son yılların en kurak döneminin yaşandığı Yozgat’ta birçok bölgede çiftçiler yağmur duasına çıkıyor. “Bitkiler kurumaya yüz tuttu” Orta Anadolu’da ciddi anlamda kuraklığın etkisinin hissedilmeye başlandığını belirten Yozgat Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güngör Yılmaz, Yozgat ve ilçelerinde arazilerin büyük kısmında tahıl ürünlerinin hakim olduğunu söyledi. Yılmaz, “Tabi bu yıl yeterince kar yağmadı, miktar olarak çok azdı ve ancak toprak yüzeyini kapladı, bıraktığı su miktarı da çok fazla olmadı. Nisan ayı itibariyle hem sıcaklıkların artması hem de yağışın olmamasıyla çok ciddi anlamda kuraklığın etkisini hissetmeye başladık. Arazide ve tahıl alanlarında gördüğümüz gibi yağışın yetersiz, sıcaklığın yüksek ve sulama imkanının olmadığı yerlerde bitkiler adeta kurumaya yüz tuttu. Bu aşamadan sonra bu tür tarlalardan ürün, verim almak mümkün değil. Ama yeterince sulayanlar için hiçbir problem yok. Ancak suyunuz yoksa şu an da Orta Anadolu üreticisi kuraklığın pençesinde ve büyük ölçüde buğday ve arpadan ya verim alamayacak ya da çok az verimle yetinecek gibi gözüküyor.” dedi.
Denizli Denizli’nin coğrafi işaretli ürünleri Avrupa’ya çıkacak DENİZLİ(İHA) – Denizli Valiliği AB ve Dış İlişkiler Bürosu ile Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ortaklığında yürütülen Güney Ege Kalkınma Ajansının (GEKA) Teknik Destek Programı kapsamında desteklediği, “Coğrafi Ürünler Avrupa Yolunda” projesinin eğitim faaliyeti tamamlandı. Denizli Valiliği AB ve Dış İlişkiler Bürosu ile Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ortaklığında yürütülen Güney Ege Kalkınma Ajansının (GEKA) Teknik Destek Programı kapsamında desteklediği Denizli’de Coğrafi İşaret tescili almış veya başvuru aşamasındaki 15 ürünün başvuru sahibi kurumlarından temsilcilerin katıldığı eğitim faaliyeti, 15 Nisan-19 Nisan 2024 tarihleri arasında Denizli Valiliği’nde gerçekleştirildi. Tüm ilgili kuruluşlar bu proje sonunda kendi başvurularını yapabilecek yeterliliğe ulaşırken ilgili çalışanları da söz konusu alanda yeterli donanıma ve niteliğe ulaşmış olacak. Böylece Denizli’de bu alanda yetkinlik kazanan kurumların çalışanları bir araya gelerek ortak çalışma yürütebilecekler. Birçok ürün uluslararası coğrafi işaret tescili alacak Faaliyete katılanlara ilk etapta “Coğrafi İşaret Uluslararası Tescil Sistemleri ve Başvuru Formları” hazırlama eğitimi verildi. Projenin danışmanlık hizmeti aşamasında ise önümüzdeki ay, “Uygulamalı AB Coğrafi İşaret Tescil Dosyası Örneği Oluşturma” danışmanlığı verilecek. Eğitim ve danışmanlık faaliyetleri sonucunda, Denizli’ye ait birçok ürün uluslararası coğrafi işaret tescili alacak. Uluslararası alanda tescillenen ürünler, Denizli’nin ve ülkenin ekonomisine katkı sağlayacak olup alanında tanınırlığı sağlanırken turizm gelirinin de artacağı ön görülüyor. Uluslararası görünürlük artacak Eğitim ve danışmanlık faaliyeti bitiminde Babadağ Kekik Balı, Buldan Bezi, Buldan Kestanesi, Denizli Kekiği, Denizli Leblebisi, Denizli Traverteni, Denizli Çalkarası Üzümü, Honaz Kirazı, Tavas Baklavası, Çameli Elmalı Bezi, Kale Biberi, Çameli Fasulyesi, Çameli Kilimi, İsabey Çekirdeksiz Üzümü ve Acıpayam Kavunu için ilgili kurumlar AB Coğrafi İşaret Tescili başvurularını tamamlayacaklar. Uluslararası tescilleri tamamlanan ürünler alanında Denizli’nin tanınırlığını ve ekonomisini artırmakla kalmayıp ülkeye uluslararası görünürlüğünü de önemli ölçüde arttıracaktır.
Malatya Yeşilyurt’ta sanatsal ve kültürel kurslara yoğun ilgi Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, Kiltepe Mahallesinde faaliyetlerine devam eden Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezinde açılan 15 kursa 250’e yakın kursiyerin katıldığını, farklı alanlarda verilen eğitimlere gösterilen ilginin kendilerini mutlu ettiğini söyledi. Yeşilyurt’un kültürel ve sanatsal açıdan zengin alt yapısını ön plana çıkarmanın yanı sıra hobi ve meslek edindirme kurslarıyla 7’den 70’e tüm vatandaşların sosyal hayatlarını daha nitelikli hale getirmek hedefiyle Kiltepe Mahallesi’nde hizmete sunulan Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi’ndeki sanatsal ve kültürel kurslara gösterilen ilgi, her geçen gün artmaya başladı. Dört kat üzerinde faaliyetlerine aralıksız devam eden eğitim merkezinde 4 ile 6 yaş aralığındaki çocuklara yönelik başlatılan Erdem Okullarının yanı sıra kuaförlük, gastronomi, halk oyunları, bilgisayar, aşçı yardımcılığı modelistlik, trikotaj, tekstil ara elemanı ve farklı branşlardaki meslek edindirme kurslarının yanı sıra Kur’an-ı Kerim, gitar, resim, halı dokuma, örgü, robotik kodlama, dron, akıl oyunları ve yazılım kursları düzenleniyor. Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi sunduğu kaliteli hizmetler ile toplumdaki deprem travmasının atlatılmasında önemli bir rol oynarken, şehrin farklı noktalarından gelen vatandaşlar buradaki kurslarda hem kaliteli zaman geçiriyor hem de meslek sahibi olarak hayatına farklı bir pencere açıyor. Kursların çok verimli geçtiğini söyleyen kursiyerler, kendilerine bu tür ortamlar sunan Yeşilyurt Belediyesi’ne teşekkürlerini sundular. Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi Koordinatörü Ümmü Gülsüm Alkan ise, kurslara yoğun bir talep olduğunu ifade etti. Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof.Dr.İlhan Geçit ise, "Yeşilyurt’un fiziksel dönüşümünün yanı sıra vatandaşların sosyal hayatlarını nitelikli hale gelmesinde önemli rol oynayan kültürel ve sanatsal çalışmalara ve meslek edindirme kurslarına ayrı bir önem verdiklerini söyledi.
Adıyaman Adıyaman’daki İsias Otel duruşmasına ara verildi Adıyaman Adliyesi’nde görülen İsias Otel Davası’nın 2. duruşmasına ara verildi. Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Otel davasında 3’ü tutuklu 11 sanığın yargılaması sürüyor. Birleşik dosya kapsamında sanıklar, müştekiler, sanık ve müşteki avukatlarına söz veren mahkeme heyeti daha sonra müşteki avukatlarının özel olarak hazırlattığı ve mahkemeye sunulan uzman raporlarıyla ilgili raporu hazırlayan uzmanlar dinlendi. Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yonca Hürol, “40 yıldır mimarlık öğrencilerine taşıyıcı sistemlerin nasıl tasarlanması gerektiğini öğretiyorum. İsias Otel binasının ilk projesi, mimarı projede öncelikle yönetmeliklere uyulmadığını düşünüyorum. 1975 yönetmenliğine göre daha fazla perde duvar kullanılmalıydı. İnşaat mühendisinin otel sahibini uyarması gerekiyordu. İlk projede mal sahibi, belediye görevlileri, mühendislerin sorumluluğu var. İkinci projede ise 5 yılı bittiği için tekrar inşaat projesi yapılması gerekirdi. Karkas yapı 1998 yönetmeliğine uymamıştır. Projede çok duvar yükü bindirilmiştir. Zaten zayıf olan kirişleri ve döşemelere çok fazla yük bindirilmiş. Özellikle inşaat projesine uyulmadığını düşünüyorum. Sonuç olarak bütün ekibin hatalı kusurlu olduğu kanısındayım” dedi. Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhan Şensoy ise, “Ortada 1993 yılında yapılmış ve bununla ilgili statik hesapların olduğunu, ancak 2001 yılında yapılan projede sadece mimari proje olduğunu gördük. Biz projede tartışma konusu olabilecek hiçbir kusuru dikkate almadık. Kolon etriyelerinde sıklaştırma yapılmadığı, tadilat mimari projesinde mevcut asansörün arkasına iki asansör eklendiğini gördük. O bölgede kiriş olduğunu, ancak bununla ilgili sabit mi değil mi bilmiyoruz. Otele çevrilirken ek duvarlar yapıldığı, binanın kendi ağırlığında bir artış var. 2016 yılındaki ek bir kat yüklendiği biliyoruz. Buraya kat ekliyorsanız, ek yüklerde koymak zorundasınız" ifadelerini kullandı. ODTÜ İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Haluk Suçuoğlu’da rapora ilişkin, “Deprem yönetmenliğinin hazırlanmasında görev yaptım. 1993 yılında yapılan İsias Otel 1975 deprem yönetmenliğine göre yapılmış. Binanın uygulaması projeye uygun olmamış. 2003 yılında otele dönüştürüldüğünde deprem yönetmenliği değişmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış. Bu binanın sıkılaştırmasında ana ve tali unsurlar var. Ana unsur, ilk yapılan projeye göre inşa edilmemiştir. 1998 yönetmenliğinde daha ilave hükümler gelmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış” ifadelerini kullandı. Cumhuriyet Savcısı ise, “Tutuklu bulunan sanıkların tutukluluk haline, adli kontrol olanların adli kontrolünün devamına” şeklinde mütalaa verdi. Müşteki yakınlarına söz verildi. Müşteki avukatları mütalaalarını verdi. Müşteki avukatlarından birisi, tutuksuz sanık Efe Bozkurt’un, mahkemeye mazeretsiz gelmemesinden dolayı tutuklanması için yakalanmasını talep etti. Sanık avukatlarının mütalaasına geçilmeden, mahkeme heyeti duruşmaya 45 dakika ara verdi.