GÜNDEM - 16 Ocak 2009 Cuma 10:43

Erdoğan: İsrail'in pervasızlığı diğer ülkelerin umursamazlığı

A
A
A
Erdoğan: İsrail'in pervasızlığı diğer ülkelerin umursamazlığı

Başbakan Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde belediye başkan adaylarının açıklanacağı toplantıda konuştu. Başbakan konuşmasının ilk bölümünü İsrail'in Gazze saldırılarına ayırdı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları karşısında Tevrat'tan alıntı yaparak, İbranice seslendi. Erdoğan, "Tevrat'taki 10 emirden altıncısı 'öldürmeyeceksin' yani 'lo teer tsakh'. İngilizcesi de 'You shall not kill'. Tevrat da, İncil de, Kuran-ı Kerim de insan hayatına kastetmeyi en büyük günah kabul eder" diyerek İsrail'i saldırıları bir an önce durdurmaya çağırdı. Erdoğan, İslam dünyasını da sert bir dille uyararak, "Bölük pörçük İslam dünyasında bir bütünlük yok. Arap Ligi bölünmüş durumda. Bölge ülkeleri arasındaki ayrışmalar Filistinli kardeşlerimizin acılarını daha da arttırıyor" dedi.

Erdoğan, BM Genel Sekreteri'nin bölge ziyareti sırasında BM binasının vurulmasına da tepki göstererek, "BM Güvenlik Konseyi son bir karar aldı. Bu karar bağlayıcı olmasına rağmen BM hala bu noktada seyrediyor. Niye? Bade harab-ül Basra olana kadar bu sessizlik devam ediyor. BM Genel Sekreteri İsrail'deyken Gazze'deki BM binası vuruluyor, bu açıkça dünyaya meydan okumadır, dünya ile dalga geçmektir" dedi.  

AK Parti Genel Merkezi'nde partisinin bazı belediye başkan adaylarını açıklayan Başbakan Erdoğan, İsrail'in Gazze saldırısı karşısındaki tepkisini bugün de sürdürdü.  

FİLİSTİNLİ YARALININ 'ŞEHADETE KADAR GİDERİM' SÖZÜ DUYGULANDIRDI...  

İsrail'in Gazze operasyonu 3. haftaya girdiğini, dün itibariyle hayatını kaybedenlerin sayısının bini aştığını, yaralı sayısının da 4 bine ulaştığını belirten Başbakan Erdoğan, 10 kişilik Gazzeli yaralı grubunu ve refakatçileri hava ambulansıyla Türkiye'ye getirdiklerini, daha fazlasını istediklerini ancak şu ana kadar alamadıklarını bildirdi. Salı günü Filistinli yaralıları hastanede ziyaret ettiğini belirten Erdoğan, "Gördüğüm manzarayı ifade etmekten, gönlümün derinliklerinde hissettiklerimi dile getirmekte zorlanıyorum. Duygu ve düşüncelerimi anlatmakta gerçekten kelimeler kifayetsiz kalıyor. Şüphesizki 10 yaralının içinde vücudu tamamen felç haline gelen var, ayakları kopan var, o fosforlu bombalar altında yanan Filistinli kardeşlerim var. Hele hele yeni evli bir genç kızımız var ki, 1 aylık yavrusunu kaybetti. Yanında ailesi var, aileden 9 kişi şehit olmuş. Fakat o hala rağmen annenin şu ifadeleri çok önemliydi. Anne şunu söylüyordu. 'Hiçbir yerden gıda yardımı gelmese de, hiçbir şey gelmese de ağaç yapraklarıyla beslenir ve sonuna kadar, şehadete kadar bu mücadelemizi sürdürürüz' diyordu" diye konuştu.  

TEVRAT'TAN SESLENDİ...  

İsrail'in askeri tesisleri, silahlı grupların karargahlarını vurmadığına dikkat çeken Erdoğan, "Çünkü Hamas'ta böyle şey ne gezer? Nerede olacak böyle birşey?" dedi. İsrail'in sivil yerleşim yerlerini, hastaneleri, camileri, okulları vurduğunu dile getiren Erdoğan, Filistin Kızılayı'nın hastanesinin, BM Mülteciler Sığınma Binası'nın, medya mensuplarının bulunduğu binanın vurulduğunu söyledi. "Bu saldırılar neyle izah edilebilir, bu vahşet hangi gerekçeyle meşrulaştırılabilir?" diyen Erdoğan, gencecik insanların, yaşlıların, kadınların, çocukların o bombalara maruz kalmasını, bedenlerinin yanıp tutuşmasını kimin neyle açıklayabileceğini ifade etti. Çağdaş dünyanın uzun zamanlardan süzülüp gelen kurallara, geleneklere, değerlere sahip olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasında Tevrat'tan bir bölüm okudu. Erdoğan, "Savaşın bir hukuku vardır, operasyon yapmanın da bir hukuku vardır. Bizim öğrendiğimiz, bildiğimiz her semavi din insan hayatını kutsal sayar. İnsan hayatına kastetmeyi en büyük günah kabul eder. Tevrat da, İncil de, Kuran-ı Kerim'de bu böyledir. 10 emirden 6. derki, Tevrat'tan okuyorum şu anda. 'Öldürmeyeceksin'. İngilizce 'You shall no kill', İbranice 'Lo teer tsakh'. BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi de, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi de, insanlık tarihinin tüm hak, hukuk belgeleri de masumiyete, yaşam hakkına veya yaşam hakkına tartışmasız şekilde önem verir. Bu apaçık hükümlere, kurallara rağmen o masum çocukları katletmeyi hangi dine, hangi hukuka, hangi insanlığa, hangi vicdanlığa sığdırabiliyorsunuz? İsrai'lin pervasızlığı bir tarafa dünya kamuoyunun tepkisizliği insanı daha fazla üzüyor. Gözümüzün önünde insanlık değerleri tükeniyor, ölüyor. Bu dram bütün insanlığın gözü önünde yaşanıyor. Bütün insanlık televizyonlarının karşısında her gün, her saat, canlı yayında bu trajedeyi izliyor" diye konuştu.  

'DÜNYA MEDYASI İSRAİL KONTROLÜ ALTINDA'  

Dünya medyasını da sert bir dille eleştiren Erdoğan, televizyonların çok ciddi bir kısmının da görüntü yayınlamadığını ve susturmak istediğini kaydeden Erdoğan, bunları da dünyanın görmediğini söyledi. İsrail'in kontrolü altında bir dünya medyası olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bunlar objektif olarak bu yayınlarını yapabilseler o zaman olay çok farklı boyuta ulaşır. Ama hiç kimsenin sesi çıkmıyor, hiç kimse bu insafsızlığa dur demiyor" diye tepki gösterdi. Birleşmiş Milletler'i olaylar karşısında seyirci kalmakla suçlayan Başbakan Erdoğan, "BM Güvenlik Konseyi son bir karar aldı. Bu karar bağlayıcı olmasına rağmen BM hala bu noktada seyrediyor. Niye? Bade harab-ül Basra olana kadar bu sessizlik devam ediyor" dedi. AB'nin tutumuna da sert bir dille eleştiren Erdoğan, 18-19 Ocak'ta Brüksel'de olacağını ve bu konuları konuşacağını belirterek, AB'nin de seyirci kaldığını söyledi.  

'İSLAM DÜNYASI BÖLÜK PÖRÇÜK'  

Başbakan Erdoğan, İsrail'in Gazze saldırısı karşısında İslam dünyasının tavrını da sert bir dille eleştirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: "İslam dünyasına bakıyorsunuz, bölük pörçük, bir bütünlük yok. BM Genel Sekreteri İsrail'deyken Gazze'deki BM binası vuruluyor, bu açıkça dünyaya meydan okumadır, dünya ile dalga geçmektir. İsrail'e ben bir kez daha seslenmek istiyorum. Daha fazla can kaybı olmadan, daha fazla ocak sönmeden, daha fazla çocuklar ölmeden bu savaşı durdurun. Buradan bütün dünyaya sesleniyorum. Bu vahşete göz yummayın, bu katliama sessiz kalmayın. Çünkü sessiz kalan, susan bu yanlışa, bu ayıba ortak olur. Bizim Türkiye olarak şu andaki önceliğimiz derhal ateşkesin tesis edilmesidir. Bu amaçla operasyon başladığından beri çok yoğun diplomatik trafik sürdürüyoruz. Son olarak Özel Temsilcim başkanlığındaki heyeti bölgeye gönderdim. 11 Ocak Pazar gününden bu yana aralıksız çalışan ve yoğun bir mekik diplomasi yürüten heyetim Kahire, Şam ve Tel Aviv tarafıyla görüşerek, ateşkesin sağlanmasına yönelik bir çözüm önerisi ortaya çıktı. Bu çerçevede tüm taraflarla temaslar gerçekleştiriliyor, devam ediyor. Gün herkesin olup bitenler karşısında ortak bir tavır sergilemesi günüdür. Özellikle bölge ülkelerinin de birlik içinde hareket etmeleri, aralarındaki görüş ayrılıklarını bir tarafa bırakarak Gazze'deki trajediye derhal çözüm bulunabilmesi için gayret göstermeleri, enerjilerini bu yönde kullanmaları en büyük beklentimizdir. Bölge ülkeleri arasındaki ayrışmalar Gazze'deki Filistinli kardeşlerimizin çektikleri acıları daha da arttırıyor. Bu itibarle bölgedeki tüm ülkeleri ve halkları barış için birlikte çalışmaya davet ediyorum. Arap ligi bölünmüş durumda. Bugün 14 Arap ülkesi Doha'da birarada geliyor. BM Genel Sekreteri ve KKTC Cumhurbaşkanı burkada olacağı için Cemil Bey'i oraya gönderdim. Yine Arap Ligi'nin diğer ülkeleri ne yazıkki duyarsız kalıyor. İslam dünyasına bakıyorsunuz, orada da çok büyük ölçüde, büyük katılımla İslam ülkeleri parlamentolararası toplantı İstanbul'da yapıldı. Uluslararası camia da ateşkesin bir an önce tesis edilmesi için elinden gelen gayreti esirgememeli, bu insanlık dramına son verilmesine yardımcı olmalıdır."  

'İSRAİL HALA BM KAPISINDAN NASIL GİRİYOR?'  

Başbakan Erdoğan, dün akşam İspanya Başbakanı ile bir telefon görüşmesi yaptığını belirterek, İspanya Başbakanı'nın kendisine 'Bana ne düşüyorsa, ben de yapacağım ve gerekli çalışmaları yürütüyorum. Çok yoğun bir irtibat halinde olalım, bu diplomatik irtibatımızı farklı ülkelere de yansıtalım' dediğini açıkladı. BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes kararının hala uygulanamamış olmasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Fakat İsrail buna alıştı. İsrail bugüne kadar 100'e yakın BM kararını uygulamamış ülkedir. BM'ye sesleniyorum. BM Güvenlik Konseyi kararlarını bu denli hiçe sayan, yok kabul eden, uygulamayan ülke BM kapısından nasıl giriyor? Bu soruyu ben kendime soruyorum. Bir taraftan BM Güvenlik Konseyi kararı bağlayıcıdır, diyeceksiniz, öbür taraftan bu karara uymayan ülke çıkacak" diye konuştu. Erdoğan, bu noktadaki düşüncelerin BM Genel Sekreteri'ne de aktaracağını söyledi.  

'ÜLKEMDEKİ MUSEVİLERİN GÜVENCESİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ VE HÜKÜMETİDİR'  

Gazze'de yaraların sarılması için uluslararası camianın elbirliğiyle çalışmaya çağıran Erdoğan, Türkiye'nin de istikrar, barış ve huzurun sağlanmasi için elinden gelen gayreti göstereceğini kaydetti. "Bunu yaparken çıkar veya siyasi mülahaza göstermediğimizi, sadece insani ve vicdani duyarlılıkla hareket ettiğimizi, tüm ülkelerden de aynı yaklaşımı beklediğimizi ifade etmek isterim" diyen Başbakan Erdoğan, anti-semitizmin bir insanlık suçu olduğunu kaydetti. Bunu ilk söyleyen liderlerden biri olduğunu, bunu bölgede gür sesle dile getiren bir Başbakan olduğunu belirten Erdoğan, bunu söylerken dünyayı da İslamifobia karşısında duyarlılığa davet ettiğini bildirdi. İslamifobia'yı da büyük tehlike olarak gördüklerinin altını çizen Erdoğan, "Bu topraklar tarihin hiçbir döneminde bu insanlık suçuna iştirak etmemiş, göz yummamış, müsamaha göstermemiştir. Tam tersine Yahudiler kovulduğunda onlara kucak açan aziz ecdadımız olmuştur" dedi. Etnik ayrımcılığı, dinsel ayrımcılığı, mezhep ayrımcılığını asla kabul edemeyeceklerini ifade eden Erdoğan, şu mesajları verdi: "Bu ülkenin, bu bayrağın altında toplanmış herkes bizim birinci sınıf vatandaşımızdır. Hepimiz aynı havayı soluyoruz, aynı gök kubbe altında yaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliğinde bir ve beraber olarak kader ortaklığı yapıyoruz. Bu toprakların, bu medeniyetin hoşgörü ikliminden hepimiz eşit derecede nasipleniyoruz. Ülkemdeki Musevi vatandaşlarım da insanlığa kasteden her türlü davranış karşısında onurlu bir duruş sergiliyor. Türkiye'de tüm azınlıkların Ermenilerin, Musevilerin, Hıristiyanların huzur ve güvenliğinin güvencesi Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetidir."  

'ERMENİLER GİREMEZ, KÖPEKLER GİRER' PANKARTINA KIZDI...  

Başbakan Erdoğan, Eskişehir'de Ermeniler de, Yahudiler de giremez, köpekler girer' diye pankart açan Osmangazi Kültür Dernekleri'ne de sert tepki gösterdi. Erdoğan, tepkisini şu sözlerle ortaya koydu: "Bu çok yanlış bir ifadedir. Böyle bir ifadeyi kullanmak duyarlı olan, Türkiye Cumhurniyeti vatandaşlığı hassasiyetini yakalayan, Türk milletinin tarihten gelen hoşgörü anlayışını yakalayan insanların yapacağı iş değil. Kusura bakmasınlar. Ama eminimki bizler bu hassasiyeti gösteren vatandaşlarımla herşeyi akıl, bilgi, tecrübe, kendi medeniyet değerlerimizle ölçerek biçerek insana öyle yaklaşacağız. Çünkü bizler yaradılanı yaradandan ötürü seven bir anlayışın mensuplarıyız. 70 milyon vatandaşımızın hak ve hukuku bizim güvenvemiz altındadır. Ülkemde hiçbir vatandaşımın baskı altında görmesini kabul edemem. Bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliği altında toplanan herkes bizim birinci sınıf vatandaşımızdır, ülkemize gelen insanlar da aynı derecede bizim için önemlidir. Aynı tderecede bizim için güvence altındadır. Protestolar, tepkiler kendi vatandaşlarımızı incitmemelidir. Ülkemizin vatandaşlarına karşı da bir diğer vatandaş gruplarını tahrik etmek doğru değil. Asla evet diyemeyiz. Bu ülkenin engin hoşgörüsünü töhmet altında bırakacak hiçbir girişime evet diyemeyiz."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Acil serviste hayat kurtarıyor, dağlarda pedal çeviriyor Giresun’un Eynesil ilçe Devlet Hastanesi acil servisinde görev yapan 28 yaşındaki doktor Semih Gürel, yoğun geçen 24 saatlik nöbetlerin ardından dağ bisikletine atlayarak Karadeniz’in zorlu coğrafyasında kilometrelerce pedal çeviriyor. Kar, yağmur ve sis demeden yüksek rakımlı yaylalara uzanan yolculuklarıyla dikkat çeken Gürel, hem mesleği hem de doğa tutkusuyla sosyal medyada ilgi odağı oluyor. Giresun’un Eynesil ilçesinde Devlet Hastanesi acil servisinde görev yapan 28 yaşındaki doktor Semih Gürel, insanların en zor anlarına tanıklık ettiği 24 saatlik nöbetlerin ardından, yorgunluğunu Karadeniz’in sisli dağ yollarında pedal çevirerek atıyor. Beyaz önlüğünü çıkarıp kaskını takan Gürel, kar, yağmur ve soğuğa aldırmadan yaylalara uzanan yolculuklarıyla hem kendini hem de izleyenleri derinden etkiliyor. Ankara’dan yaklaşık 1,5 yıl önce Giresun’a atanan Dr. Semih Gürel, şehir hayatında scooter kullandığını, Karadeniz’e gelince ise bu coğrafyanın ruhuna uygun bir dağ bisikleti aldığını söylüyor. Acil serviste geçen yoğun ve stresli saatlerin ardından bisikletine binmenin kendisi için sadece bir spor değil, bir nefes alma anı olduğunu dile getiren Gürel, dağ tepe demeden yollara düşüyor. Bazen 5-6 saati bulan sürüşlerinde yüksek rakımlı yaylalara çıkan Gürel, karla kaplı patikalarda, yağmur altında ve sisin içinde pedal çeviriyor. Doğayla baş başa kaldığı bu yolculukları kask kamerasıyla kayda alan genç doktor, görüntüleri sosyal medya hesabında paylaşıyor. İnsan hayatına dokunduğu saatlerin ardından doğanın kalbine sığınan Semih Gürel, bisikletin kendisi için bir terapi olduğunu vurguluyor. Zorlu görev temposunun ağırlığını her pedalda biraz daha geride bırakan Gürel’in Karadeniz’in zorlu ama bir o kadar da etkileyici doğasında yaptığı yolculuklar, takipçilerine hem ilham veriyor hem de bölgenin doğal güzelliklerini gözler önüne seriyor. Ankara’dan 1,5 yıl önce Giresun’un Eynesil ilçesine atandığını belirten Semih Gürel, "Orada scoter sürücüsüydüm. Buraya gelince coğrafyaya uygun dağ bisikleti aldım. 1,5 yıldır boş günümde dağ bayır geziyorum. Acil serviste 24 saatlik nöbetlerden sonra kafa dağıtma amaçlı spontane geziler düzenliyorum" dedi. "Bir tarafım yeşil bir tarafım mavi" Yol boyunca bir tarafın mavi diğer tarafın yeşil olmasının güzel hissettirdiğini kaydeden Gürel, "Burası bir sahil ilçesi ama 2 kilometre ötesi hep yükselti başlıyor. Dağlık bir alan. Sahil boyu gezdikten sonra içeri girsek yüksel engebe, çukur, tepe başlıyor. Ona uygun bir bisiklet almak istedim. Hava koşulları zorlu oluyor ancak bisiklet sürmemize engel olmuyor. Bisikletin jantı kara uygun. Karda zorlanmıyorum. Mekanik bir alet tamiri kolay. Bazen yolculuklarım 4-5 saat sürebiliyor. Zirveye çıktığım zaman sahile iniş gerçekleştiriyorum. İnişler 1-2 saat sürüyor. Yolda çok fazla yaban hayvanı ölülüleri ile karşılaşıyorum. Yoldayken trafikte renkli görüntüler görüyorum. Yol boyunca bir tarafın mavi bir tarafın yeşil olması çok güzel hissettiriyor. Bu bölge çok sulak bir alan. Yol boyunca şelaleler, deniz manzarası ve dereler güzel manzaralar oluşturuyor" şeklinde konuştu. "Hayalim dünya turu" Bisikletin kendisine enerji verdiğini kaydeden Gürel, "Bisiklet beni yormuyor açıkçası enerji veriyor. Çok kez mesai sonrası nöbetten çıkıp uyumadan bisikletle uzun turlar attığım olmuştur. Bisiklet çok sağlıklı bir spor. Vücuttaki birçok kası çalıştırıyor. Başta bacak kası dahil olmak üzere üst vücudu da çalıştırıyor. Bu 14 kilogramlık bir bisiklet. Sadece bunu taşımak bile yük taşıtmış oluyor yani kol, göğüs, sırt kasları çalışıyor. Bel anatomisine çok iyi geliyor. Dizlere, menüsküse yani her şeye çok iyi geliyor. En önemlisi de psikolojiye çok iyi geliyor. Trabzon, Gümüşhane ve Giresun arası gezdim. Bundan sonra hayalim bir Türkiye turu ondan sonraki hayalim ise dünya turu" ifadelerini kullandı.
Aydın Aydın Devlet Hastanesi’nin özel güvenlikçileri şaşırttı Aydın Devlet Hastanesi Acil Servis binasının bahçesinde bir grup şahıs, hastaneye sağlık raporu için getirilen husumetlilerine saldırı girişiminde bulundu. Polis ekipleri kalabalıkla mücadele ederken hastane bahçesindeki olayda polise destek vermesi beklenen özel güvenlik görevlileri olaya müdahale etmek yerine, gazeteciye müdahale etti. Özel güvenlikçilerin saldırıyı gerçekleştirenlerin talimatı doğrultusunda gazeteciye ve kamerasına müdahale ettiği öğrenilirken olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Edinilen bilgiye göre; Aydın’da, parkta tartıştıkları iki kişiyi bıçaklayan A.K. çıkarıldığı Aydın Adliyesi’nde tutuklandı. Polis, A.K.’yi cezaevine teslim etmeden önce sağlık raporu almak için Aydın Devlet Hastanesi’ne götürdü. Hastanede tedavi altına alınan yaralının yakınları A.K.’yi görünce saldırıya geçti ve ortalık bir anda karıştı. Gerginliği fark eden polis, A.K.’yi hızlıca hastaneden uzaklaştırmak için harekete geçti. Ancak, hastane önünde bekleyen kalabalık koşarak polis otosunun önünü kesti ve hastane önünde arbede yaşandı. Acil servisin önündeki polis otosuna saldırıyı görmezden gelen hastanenin özel güvenlik görevlileri ise olaya değil bu sırada görevini yapmakta olan gazeteciye hedef aldı. Olayı takip eden gazetecinin kamerasına müdahale edip görüntü almasını engelleyen özel güvenlik görevlilerinin saldırganların talimatı doğrultusunda bu eylemi gerçekleştirdiği öğrenildi. Gazeteci Mert Cona uğradığı fiziki müdahale, telefonunun özel güvenlikçiler tarafından el konulması ve görevinin engellenmesinden dolayı şikayetçi oldu. Özel güvenlikçilerin olaylar karşısındaki tutumu ve saldırganların talimatı ile gazetecilerin görüntü almasını engelleme girişimi şaşkınlığa neden olurken olayla ilgili soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
Antalya Antalya’da motorcudan hayat kurtaran hamle Antalya’da yoğun akşam trafiğinde ilerlemekte zorlanan bir ambulansın yolunu açmak için harekete geçen motorcu Eyüp Polat, önce fermuar düzeniyle trafiği açmaya çalıştı. Başarılı olamayınca motosikletinden inerek trafik polisi gibi araçları yönlendiren Polat, ambulansın geçişini sağladı. O anlar kask kamerasına yansırken, görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayıldı. Antalya’da geçtiğimiz günlerde akşam saatlerinde Meydan Kavşağı istikametinde seyir halinde olan motorcu Eyüp Polat, arkasından gelen ambulansı fark edince yol açmak için harekete geçti. Yoğun trafik nedeniyle araçların ilerleyemediğini gören Polat, ilk olarak fermuar düzeniyle trafiği açmaya çalıştı. Trafik akışının rahatlamaması üzerine motosikletini yol kenarına çeken Polat, araç sürücülerini sözlü olarak yönlendirerek ambulansın önünü açmaya çalıştı. "Devam et, ambulans geliyor" diyerek sürücülere seslenen Polat, kırmızı ışığa rağmen araçların kontrollü şekilde ilerlemesini sağladı. "Seyirci kalamazdım" Yaşananları kask kamerasıyla kaydeden Eyüp Polat, ambulansı ilk fark ettiği anı ve neden müdahale ettiğini anlattı. Polat, "Antalya istikametinde, Aspendos tarafından evime doğru giderken arkamda bir ambulans gördüm. Kimse kıpırdayamıyordu. Ya sireni duymuyorlardı ya da fark edemiyorlardı. Buna seyirci kalamazdım. O an tek düşündüğüm ambulansın hastayı bir an önce yetiştirmesiydi. Ceza yer miyim, kendi canım tehlikede mi hiç düşünmedim. Kendi canımı dahi orada hiçe saydım belki de" dedi. Trafiğin özellikle akşam saat 18.30 sıralarında yoğunlaştığını belirten Polat, yolun iki şeritli olması nedeniyle ambulansın ilerleyemediğini söyledi. İlk olarak fermuar düzeniyle trafiği açmaya çalıştığını ifade eden Polat, yoğunluk nedeniyle bunun yeterli olmadığını belirterek, motorunu yol kenarına çekip motosikletten indiğini ve araçları sözlü olarak yönlendirmeye başladığını dile getirdi. Trafiği açabilmek için zaman zaman araçların arasından motosikletle geçmek zorunda kaldığını aktaran Polat, kendi yol güzergâhı olmamasına rağmen ambulansın ilerlediği yoldan devam ettiğini belirterek, "Geçemeyeceği belliydi. Oradaki trafiğin akışını sağlayarak gelen ambulansçı arkadaşın oradan geçmesini sağladım" şeklinde konuştu. Kask kamerası kaydetti, video viral oldu Ambulansın geçişinin ardından sürücülerin de siren sesini fark ederek yol verdiğini belirten Polat, ambulans ekibinin kornayla teşekkür ettiğini söyledi. Kask kamerasına yansıyan görüntüleri sosyal medyada paylaştığını aktaran Polat, videonun kısa sürede yayıldığını belirterek, şöyle devam etti: "Birçok kişi teşekkür mesajı attı. Bunu bir görev olarak gördüm. Belki birçok motorcu arkadaşım da aynı şeyi yapıyordur ama benimkisi kask kamerasına denk geldi. İnşallah hasta kurtulmuştur, sağlık durumu iyidir. Mutlu oldum, yapmam gerektiğini düşündüm ve yaptım."
İstanbul Kars-Ardahan-Iğdır Memleket Günleri Arnavutköy’de kardeşlik köprüsüne dönüştü Arnavutköy Şehir Parkı’nda, Kars, Ardahan ve Iğdır’ın köklü kültürü, yöresel lezzetleri ve sahne programlarıyla üç gün sürecek Memleket Günleri yoğun katılımla başladı. Arnavutköy Belediyesi’nce düzenlenen Kars, Ardahan, Iğdır Memleket Günleri’nin açılış programı Arnavutköy Şehir Parkı’nda gerçekleştirildi. Programa Arnavutköy Kaymakamı Mahmut Hersanlıoğlu, Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, sivil toplum kuruluşları ve dernek başkanları ile çok sayıda vatandaş katıldı. Kars, Ardahan ve Iğdır’ın kadim kültürünü Arnavutköy’e taşıyan etkinlik alanında yöresel ürün stantları, el sanatları sergileri ve kültürel sunumlarla renkli bir atmosfer oluşturuldu. Kars’ın yöresel mutfağı, Ardahan’ın doğal ürünleri ve Iğdır’ın bereketli topraklarından çıkan lezzetler ziyaretçilerle buluştu. Vatandaşlar, üç gün boyunca Doğu Anadolu’nun zengin mutfak kültürünü ve geleneklerini yakından tanıma imkanı buldu. Kaymakam Ersanlıoğlu: "Bu coğrafya Türkiye’nin birlik fotoğrafıdır" Programda konuşan Arnavutköy Kaymakamı Mahmut Ersanlıoğlu, Kars, Ardahan ve Iğdır’ın serhat illeri olarak güçlü bir tarihsel hafızaya ve birlik kültürüne sahip olduğunu vurguladı. Bölgenin farklı etnik ve inanç gruplarını yüzyıllardır aynı potada buluşturduğunu belirten Ersanlıoğlu, Memleket Günleri’nin bu kardeşlik ruhunu güçlendiren önemli organizasyonlardan biri olduğunu ifade etti. Başkan Candaroğlu: "12 haftadır Anadolu’nun renklerini Arnavutköy’de yaşadık" Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu ise konuşmasında Memleket Günleri’nin 12 hafta boyunca Arnavutköy’ü Türkiye’nin dört bir yanından gelen kültürlerin buluşma noktası haline getirdiğini söyledi. Bu hafta Kars, Ardahan ve Iğdır’ı ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten Başkan Candaroğlu, "Bu üç kadim şehir, vatan sevgisinin, fedakârlığın ve güçlü kültürel mirasın sembolüdür. Bugün bu değerleri Arnavutköy’de hep birlikte yaşıyoruz" dedi. Memleket Günleri ile amaçlarının unutulmaya yüz tutan komşuluk ve hemşehrilik bağlarını yeniden canlandırmak olduğunu vurgulayan Candaroğlu, her hafta alanı dolduran vatandaşların memleket sevgisinin ne kadar güçlü olduğunu gösterdiğini ifade etti. Programların fiziken sona ermesine rağmen kurulan gönül köprülerinin kalıcı olacağını belirten Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, organizasyona katkı sunan dernek başkanlarına, hemşerilere ve emeği geçen herkese teşekkür etti. Etkinlikler pazar gününe kadar sürecek Kars-Ardahan-Iğdır Memleket Günleri, pazar akşamına kadar Arnavutköy Şehir Parkı’nda yöresel lezzetler, kültürel etkinlikler ve sahne programlarıyla devam edecek. Organizasyon, İstanbul’un dört bir yanından gelen ziyaretçileri kardeşlik ve dayanışma atmosferinde bir araya getirmeyi sürdürecek.