GÜNDEM - 16 Ocak 2009 Cuma 10:43

Erdoğan: İsrail'in pervasızlığı diğer ülkelerin umursamazlığı

A
A
A
Erdoğan: İsrail'in pervasızlığı diğer ülkelerin umursamazlığı

Başbakan Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde belediye başkan adaylarının açıklanacağı toplantıda konuştu. Başbakan konuşmasının ilk bölümünü İsrail'in Gazze saldırılarına ayırdı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları karşısında Tevrat'tan alıntı yaparak, İbranice seslendi. Erdoğan, "Tevrat'taki 10 emirden altıncısı 'öldürmeyeceksin' yani 'lo teer tsakh'. İngilizcesi de 'You shall not kill'. Tevrat da, İncil de, Kuran-ı Kerim de insan hayatına kastetmeyi en büyük günah kabul eder" diyerek İsrail'i saldırıları bir an önce durdurmaya çağırdı. Erdoğan, İslam dünyasını da sert bir dille uyararak, "Bölük pörçük İslam dünyasında bir bütünlük yok. Arap Ligi bölünmüş durumda. Bölge ülkeleri arasındaki ayrışmalar Filistinli kardeşlerimizin acılarını daha da arttırıyor" dedi.

Erdoğan, BM Genel Sekreteri'nin bölge ziyareti sırasında BM binasının vurulmasına da tepki göstererek, "BM Güvenlik Konseyi son bir karar aldı. Bu karar bağlayıcı olmasına rağmen BM hala bu noktada seyrediyor. Niye? Bade harab-ül Basra olana kadar bu sessizlik devam ediyor. BM Genel Sekreteri İsrail'deyken Gazze'deki BM binası vuruluyor, bu açıkça dünyaya meydan okumadır, dünya ile dalga geçmektir" dedi.  

AK Parti Genel Merkezi'nde partisinin bazı belediye başkan adaylarını açıklayan Başbakan Erdoğan, İsrail'in Gazze saldırısı karşısındaki tepkisini bugün de sürdürdü.  

FİLİSTİNLİ YARALININ 'ŞEHADETE KADAR GİDERİM' SÖZÜ DUYGULANDIRDI...  

İsrail'in Gazze operasyonu 3. haftaya girdiğini, dün itibariyle hayatını kaybedenlerin sayısının bini aştığını, yaralı sayısının da 4 bine ulaştığını belirten Başbakan Erdoğan, 10 kişilik Gazzeli yaralı grubunu ve refakatçileri hava ambulansıyla Türkiye'ye getirdiklerini, daha fazlasını istediklerini ancak şu ana kadar alamadıklarını bildirdi. Salı günü Filistinli yaralıları hastanede ziyaret ettiğini belirten Erdoğan, "Gördüğüm manzarayı ifade etmekten, gönlümün derinliklerinde hissettiklerimi dile getirmekte zorlanıyorum. Duygu ve düşüncelerimi anlatmakta gerçekten kelimeler kifayetsiz kalıyor. Şüphesizki 10 yaralının içinde vücudu tamamen felç haline gelen var, ayakları kopan var, o fosforlu bombalar altında yanan Filistinli kardeşlerim var. Hele hele yeni evli bir genç kızımız var ki, 1 aylık yavrusunu kaybetti. Yanında ailesi var, aileden 9 kişi şehit olmuş. Fakat o hala rağmen annenin şu ifadeleri çok önemliydi. Anne şunu söylüyordu. 'Hiçbir yerden gıda yardımı gelmese de, hiçbir şey gelmese de ağaç yapraklarıyla beslenir ve sonuna kadar, şehadete kadar bu mücadelemizi sürdürürüz' diyordu" diye konuştu.  

TEVRAT'TAN SESLENDİ...  

İsrail'in askeri tesisleri, silahlı grupların karargahlarını vurmadığına dikkat çeken Erdoğan, "Çünkü Hamas'ta böyle şey ne gezer? Nerede olacak böyle birşey?" dedi. İsrail'in sivil yerleşim yerlerini, hastaneleri, camileri, okulları vurduğunu dile getiren Erdoğan, Filistin Kızılayı'nın hastanesinin, BM Mülteciler Sığınma Binası'nın, medya mensuplarının bulunduğu binanın vurulduğunu söyledi. "Bu saldırılar neyle izah edilebilir, bu vahşet hangi gerekçeyle meşrulaştırılabilir?" diyen Erdoğan, gencecik insanların, yaşlıların, kadınların, çocukların o bombalara maruz kalmasını, bedenlerinin yanıp tutuşmasını kimin neyle açıklayabileceğini ifade etti. Çağdaş dünyanın uzun zamanlardan süzülüp gelen kurallara, geleneklere, değerlere sahip olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasında Tevrat'tan bir bölüm okudu. Erdoğan, "Savaşın bir hukuku vardır, operasyon yapmanın da bir hukuku vardır. Bizim öğrendiğimiz, bildiğimiz her semavi din insan hayatını kutsal sayar. İnsan hayatına kastetmeyi en büyük günah kabul eder. Tevrat da, İncil de, Kuran-ı Kerim'de bu böyledir. 10 emirden 6. derki, Tevrat'tan okuyorum şu anda. 'Öldürmeyeceksin'. İngilizce 'You shall no kill', İbranice 'Lo teer tsakh'. BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi de, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi de, insanlık tarihinin tüm hak, hukuk belgeleri de masumiyete, yaşam hakkına veya yaşam hakkına tartışmasız şekilde önem verir. Bu apaçık hükümlere, kurallara rağmen o masum çocukları katletmeyi hangi dine, hangi hukuka, hangi insanlığa, hangi vicdanlığa sığdırabiliyorsunuz? İsrai'lin pervasızlığı bir tarafa dünya kamuoyunun tepkisizliği insanı daha fazla üzüyor. Gözümüzün önünde insanlık değerleri tükeniyor, ölüyor. Bu dram bütün insanlığın gözü önünde yaşanıyor. Bütün insanlık televizyonlarının karşısında her gün, her saat, canlı yayında bu trajedeyi izliyor" diye konuştu.  

'DÜNYA MEDYASI İSRAİL KONTROLÜ ALTINDA'  

Dünya medyasını da sert bir dille eleştiren Erdoğan, televizyonların çok ciddi bir kısmının da görüntü yayınlamadığını ve susturmak istediğini kaydeden Erdoğan, bunları da dünyanın görmediğini söyledi. İsrail'in kontrolü altında bir dünya medyası olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bunlar objektif olarak bu yayınlarını yapabilseler o zaman olay çok farklı boyuta ulaşır. Ama hiç kimsenin sesi çıkmıyor, hiç kimse bu insafsızlığa dur demiyor" diye tepki gösterdi. Birleşmiş Milletler'i olaylar karşısında seyirci kalmakla suçlayan Başbakan Erdoğan, "BM Güvenlik Konseyi son bir karar aldı. Bu karar bağlayıcı olmasına rağmen BM hala bu noktada seyrediyor. Niye? Bade harab-ül Basra olana kadar bu sessizlik devam ediyor" dedi. AB'nin tutumuna da sert bir dille eleştiren Erdoğan, 18-19 Ocak'ta Brüksel'de olacağını ve bu konuları konuşacağını belirterek, AB'nin de seyirci kaldığını söyledi.  

'İSLAM DÜNYASI BÖLÜK PÖRÇÜK'  

Başbakan Erdoğan, İsrail'in Gazze saldırısı karşısında İslam dünyasının tavrını da sert bir dille eleştirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: "İslam dünyasına bakıyorsunuz, bölük pörçük, bir bütünlük yok. BM Genel Sekreteri İsrail'deyken Gazze'deki BM binası vuruluyor, bu açıkça dünyaya meydan okumadır, dünya ile dalga geçmektir. İsrail'e ben bir kez daha seslenmek istiyorum. Daha fazla can kaybı olmadan, daha fazla ocak sönmeden, daha fazla çocuklar ölmeden bu savaşı durdurun. Buradan bütün dünyaya sesleniyorum. Bu vahşete göz yummayın, bu katliama sessiz kalmayın. Çünkü sessiz kalan, susan bu yanlışa, bu ayıba ortak olur. Bizim Türkiye olarak şu andaki önceliğimiz derhal ateşkesin tesis edilmesidir. Bu amaçla operasyon başladığından beri çok yoğun diplomatik trafik sürdürüyoruz. Son olarak Özel Temsilcim başkanlığındaki heyeti bölgeye gönderdim. 11 Ocak Pazar gününden bu yana aralıksız çalışan ve yoğun bir mekik diplomasi yürüten heyetim Kahire, Şam ve Tel Aviv tarafıyla görüşerek, ateşkesin sağlanmasına yönelik bir çözüm önerisi ortaya çıktı. Bu çerçevede tüm taraflarla temaslar gerçekleştiriliyor, devam ediyor. Gün herkesin olup bitenler karşısında ortak bir tavır sergilemesi günüdür. Özellikle bölge ülkelerinin de birlik içinde hareket etmeleri, aralarındaki görüş ayrılıklarını bir tarafa bırakarak Gazze'deki trajediye derhal çözüm bulunabilmesi için gayret göstermeleri, enerjilerini bu yönde kullanmaları en büyük beklentimizdir. Bölge ülkeleri arasındaki ayrışmalar Gazze'deki Filistinli kardeşlerimizin çektikleri acıları daha da arttırıyor. Bu itibarle bölgedeki tüm ülkeleri ve halkları barış için birlikte çalışmaya davet ediyorum. Arap ligi bölünmüş durumda. Bugün 14 Arap ülkesi Doha'da birarada geliyor. BM Genel Sekreteri ve KKTC Cumhurbaşkanı burkada olacağı için Cemil Bey'i oraya gönderdim. Yine Arap Ligi'nin diğer ülkeleri ne yazıkki duyarsız kalıyor. İslam dünyasına bakıyorsunuz, orada da çok büyük ölçüde, büyük katılımla İslam ülkeleri parlamentolararası toplantı İstanbul'da yapıldı. Uluslararası camia da ateşkesin bir an önce tesis edilmesi için elinden gelen gayreti esirgememeli, bu insanlık dramına son verilmesine yardımcı olmalıdır."  

'İSRAİL HALA BM KAPISINDAN NASIL GİRİYOR?'  

Başbakan Erdoğan, dün akşam İspanya Başbakanı ile bir telefon görüşmesi yaptığını belirterek, İspanya Başbakanı'nın kendisine 'Bana ne düşüyorsa, ben de yapacağım ve gerekli çalışmaları yürütüyorum. Çok yoğun bir irtibat halinde olalım, bu diplomatik irtibatımızı farklı ülkelere de yansıtalım' dediğini açıkladı. BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes kararının hala uygulanamamış olmasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Fakat İsrail buna alıştı. İsrail bugüne kadar 100'e yakın BM kararını uygulamamış ülkedir. BM'ye sesleniyorum. BM Güvenlik Konseyi kararlarını bu denli hiçe sayan, yok kabul eden, uygulamayan ülke BM kapısından nasıl giriyor? Bu soruyu ben kendime soruyorum. Bir taraftan BM Güvenlik Konseyi kararı bağlayıcıdır, diyeceksiniz, öbür taraftan bu karara uymayan ülke çıkacak" diye konuştu. Erdoğan, bu noktadaki düşüncelerin BM Genel Sekreteri'ne de aktaracağını söyledi.  

'ÜLKEMDEKİ MUSEVİLERİN GÜVENCESİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ VE HÜKÜMETİDİR'  

Gazze'de yaraların sarılması için uluslararası camianın elbirliğiyle çalışmaya çağıran Erdoğan, Türkiye'nin de istikrar, barış ve huzurun sağlanmasi için elinden gelen gayreti göstereceğini kaydetti. "Bunu yaparken çıkar veya siyasi mülahaza göstermediğimizi, sadece insani ve vicdani duyarlılıkla hareket ettiğimizi, tüm ülkelerden de aynı yaklaşımı beklediğimizi ifade etmek isterim" diyen Başbakan Erdoğan, anti-semitizmin bir insanlık suçu olduğunu kaydetti. Bunu ilk söyleyen liderlerden biri olduğunu, bunu bölgede gür sesle dile getiren bir Başbakan olduğunu belirten Erdoğan, bunu söylerken dünyayı da İslamifobia karşısında duyarlılığa davet ettiğini bildirdi. İslamifobia'yı da büyük tehlike olarak gördüklerinin altını çizen Erdoğan, "Bu topraklar tarihin hiçbir döneminde bu insanlık suçuna iştirak etmemiş, göz yummamış, müsamaha göstermemiştir. Tam tersine Yahudiler kovulduğunda onlara kucak açan aziz ecdadımız olmuştur" dedi. Etnik ayrımcılığı, dinsel ayrımcılığı, mezhep ayrımcılığını asla kabul edemeyeceklerini ifade eden Erdoğan, şu mesajları verdi: "Bu ülkenin, bu bayrağın altında toplanmış herkes bizim birinci sınıf vatandaşımızdır. Hepimiz aynı havayı soluyoruz, aynı gök kubbe altında yaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliğinde bir ve beraber olarak kader ortaklığı yapıyoruz. Bu toprakların, bu medeniyetin hoşgörü ikliminden hepimiz eşit derecede nasipleniyoruz. Ülkemdeki Musevi vatandaşlarım da insanlığa kasteden her türlü davranış karşısında onurlu bir duruş sergiliyor. Türkiye'de tüm azınlıkların Ermenilerin, Musevilerin, Hıristiyanların huzur ve güvenliğinin güvencesi Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetidir."  

'ERMENİLER GİREMEZ, KÖPEKLER GİRER' PANKARTINA KIZDI...  

Başbakan Erdoğan, Eskişehir'de Ermeniler de, Yahudiler de giremez, köpekler girer' diye pankart açan Osmangazi Kültür Dernekleri'ne de sert tepki gösterdi. Erdoğan, tepkisini şu sözlerle ortaya koydu: "Bu çok yanlış bir ifadedir. Böyle bir ifadeyi kullanmak duyarlı olan, Türkiye Cumhurniyeti vatandaşlığı hassasiyetini yakalayan, Türk milletinin tarihten gelen hoşgörü anlayışını yakalayan insanların yapacağı iş değil. Kusura bakmasınlar. Ama eminimki bizler bu hassasiyeti gösteren vatandaşlarımla herşeyi akıl, bilgi, tecrübe, kendi medeniyet değerlerimizle ölçerek biçerek insana öyle yaklaşacağız. Çünkü bizler yaradılanı yaradandan ötürü seven bir anlayışın mensuplarıyız. 70 milyon vatandaşımızın hak ve hukuku bizim güvenvemiz altındadır. Ülkemde hiçbir vatandaşımın baskı altında görmesini kabul edemem. Bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliği altında toplanan herkes bizim birinci sınıf vatandaşımızdır, ülkemize gelen insanlar da aynı derecede bizim için önemlidir. Aynı tderecede bizim için güvence altındadır. Protestolar, tepkiler kendi vatandaşlarımızı incitmemelidir. Ülkemizin vatandaşlarına karşı da bir diğer vatandaş gruplarını tahrik etmek doğru değil. Asla evet diyemeyiz. Bu ülkenin engin hoşgörüsünü töhmet altında bırakacak hiçbir girişime evet diyemeyiz."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bu ilçede 15 yıldır hırsızlık olayı yaşanmadı Kütahya’nın Aslanapa ilçesi Belediye Başkanı Necati Kulik, ilçede asayişle ilgili herhangi bir olumsuz durumun yaşanmadığını belirterek, Aslanapa’nın güvenli ve huzurlu bir ilçe olduğunu vurguladı. Başkan Kulik, yaptığı açıklamada ilçede suç olaylarının neredeyse hiç yaşanmadığını ifade ederek, "İlçemizde kötü bir şekilde işlenen herhangi bir suç bulunmuyor. Vatandaşlarımız son derece duyarlı. Herkes malını, aracını güvenle dışarıda bırakabiliyor. İnşaat malzemeleri, marketler, bakkallar rahatlıkla açıkta durabiliyor. Kimse kimsenin malına göz dikmiyor" dedi. Aslanapa’nın bu yönüyle anılmasından büyük memnuniyet duyduklarını dile getiren Kulik, "İnsanlarımız birbirlerinin malına ve canına saygılı. Bu durumdan dolayı çok mutluyuz. Vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum, Allah hepsinden razı olsun" ifadelerini kullandı. Herhangi bir siyasi ya da emniyetle ilgili olumsuz olayın yaşanmadığını belirten Başkan Kulik, bu huzur ortamının temelinde insanların birbirine duyduğu saygının yattığını söyledi. İlçede uzun süredir asayiş olayının yaşanmadığını kaydeden Kulik, "Yaklaşık iki-üç yıldır buradayım. Daha önce de ilçeyi iyi tanıyordum. Köylerimizde ya da ilçe merkezimizde bugüne kadar büyük bir olay yaşanmadı" diye konuştu. İlçenin nüfus bilgilerini de paylaşan Kulik, Aslanapa’nın köyleriyle birlikte toplam nüfusunun yaklaşık 8 bin 700 olduğunu, ilçe merkezinin ise 2 bin civarında seyrettiğini belirtti. Ocak ayından itibaren mahalle sayısının dörtten beşe çıkacağını aktaran Kulik, ilçede şu anda 30 köy bulunduğunu ifade etti. Aslanapa’da hırsızlık olaylarının yok denecek kadar az olduğunun altını çizen Başkan Kulik, "Yaklaşık 15 yıldır böyle bir olaya ne şahit oldum ne de duydum. Güvenlik birimleri daha net bilir ama ilçemizde huzur ortamı hamdolsun devam ediyor" dedi.
Ordu Dünyanın en iyileri arasında olan Çambaşı Kayak Merkezi sezona hazır Ordu’nun Kabadüz ilçesinde bulunan ve "2026 Dünyanın En İyileri" listesinde kış sporları için önerilen destinasyonlar arasında yerini alan Çambaşı Kayak Merkezi, sezona hazır. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler tarafından 5 yıl önce bungalov evleri, 5 yıldız konforunda oteli ile Ordu’ya kazandırılan 2 bin rakımlı Çambaşı Kayak Merkezi, geçen aylarda dünyaca ünlü bilim ve keşif dergisi National Geographic’in "2026 Dünyanın En İyileri" listesinde kış sporları için önerilen destinasyonlar arasında yerini almıştı. Şehir merkezine de yakın olması itibariyle tercih edilen kayak merkezinde etkili olan yağışların ardından kar yüksekliği istenilen seviyeye ulaştı. Kar ezme işlemlerinin yapıldığı bölgede hazırlıklar tamamlanırken, tesisin açılışı ise 20 Aralık Cumartesi günü yapılacak. "Kartpostallık görüntülerin olduğu bir yer" Hatay’dan gelen Müslüm Keseroğlu, Çambaşı Yaylası’nı çok beğendiklerini belirterek, "Burayı sosyal medya üzerinden görüyorduk ve gelmek istedik. Beklediğimiz güzel ve kartpostallık görüntülerin olduğu bir yer. Çok memnun kaldık" diye konuştu. Yusuf Keseroğlu da kar motorları ile aktivite yaptıklarını ve yaylayı çok beğendiklerini kaydetti. Öte yandan her yıl yaz ve kış sezonu olmak üzere yıllık yaklaşık 1 milyon turist ağırlayan Çambaşı Yaylası’nda, kayak merkezinin açılması ile birlikte yoğunluk olması bekleniyor.
İstanbul Kısa vadeli dış borç stoku Ekim ayında 165,7 milyar dolar oldu Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borç (KVDB) stoku, bir önceki aya göre 21 milyon dolar azalarak Ekim ayı itibarıyla 165,7 milyar dolar oldu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ekim ayı Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri’ni paylaştı. Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borç (KVDB) stoku, bir önceki aya göre 21 milyon dolar azalarak Ekim ayı itibarıyla 165,7 milyar dolar oldu. Orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış borçları gösteren kalan vadeye göre KVDB stoku, 226,0 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bankalar kaynaklı KVDB stoku, bir önceki aya göre yüzde 0,8 oranında artarak 73,4 milyar ABD doları olurken, Merkez Bankası yükümlülükleri yüzde 0,4 oranında azalarak 27,6 milyar ABD doları oldu. Yurt içi bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, bir önceki aya göre yüzde 16,7 oranında azalarak 7,8 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Yurt dışı yerleşik bankaların yurt içindeki mevduatı yüzde 0,5 oranında azalışla 19,4 milyar ABD doları olmuştur. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 0,4 oranında artışla 21,1 milyar ABD doları olurken, TL cinsinden mevduatları yüzde 9,2 oranında artarak 25,1 milyar ABD doları oldu. Diğer sektörler kaynaklı KVDB stoku, bir önceki aya göre yüzde 0,7 oranında azalarak 64,7 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti. Dış ticaret işlemlerinden kaynaklanan ticari krediler yüzde 0,7 oranında azalarak 59,2 milyar ABD doları olurken, nakit kredi kaynaklı yükümlülükler yüzde 1,1 azalarak 5,5 milyar ABD doları oldu. Döviz kompozisyonu incelendiğinde, KVDB stokunun yüzde 34,5’inin ABD doları, yüzde 26,8’inin euro, yüzde 23,0’ının Türk lirası ve yüzde 15,7’sinin diğer döviz cinslerinden oluştuğu görüldü. Kalan vadeye göre KVDB stokunda, bankalar ve diğer sektörlerin kredi ve tahvil yükümlülükleri yaklaşık 65,4 milyar dolara düşerken, yurt dışı yerleşiklerin Türkiye’de yerleşik bankalardaki mevduat stoku ise yaklaşık 65,6 milyar dolara yükseldi.
Eskişehir ’Dijital Gelecek’ projesi yükümlülere yeni kapılar açacak Eskişehir’de denetimli serbestlik yükümlülerinin dijital dünyaya uyum sağlaması ve topluma yeniden kazandırılması amacıya yürütülen ’Dijital Gelecek: Genç Denetimli Serbestlik Yükümlülerinin İstihdama Entegrasyonu’ projesin kapanış toplantısı gerçekleştirildi. 2025 yılının mart ayında başlayan proje çalışmaları kapsamında, geçen 10 aylık süreç içerisinde gerçekleştirilen çalıştaylarda Eskişehir’de bulunan denetimli serbestlik yükümlüsü gençler ile işverenler bir araya getirilerek sektörün ihtiyaçları ve gençlerin talepleri tespit edildi. Çalıştayların sonunda ’İstihdama Katılım ve Uyum Strateji Belgesi’, ’Yaşam ve Meslek Becerilerinin Geliştirilmesi Eskişehir Eylem Planı’ ile ’Bilgi ve Teknoloji Becerilerinin Geliştirilmesi Eskişehir Eylem Planı’ hazırlandı. Projenin sonunda ise, ’Denetimli Serbestlik Yükümlüsü Gençlerin Dijital Araçlar Yoluyla İstihdamı Türkiye Modeli Oluşturulması’ yönünde çalışmalara devam edileceği ifade edildi. Çalışmanın çıktılarının ilgili bakanlıklar ile paylaşılarak projenin Türkiye genelinde yaygınlaştırılması ve sürdürülebilir olması hedeflendiği vurgulandı. Türkiye’de bir ilk olma niteliği taşıyor Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın öncülük ettiği projede, uygulayıcı ortaklar olarak Sakin Okul Eğitim, Kültür ve Sanat Derneği, Eskişehir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ve Eskişehir Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) yer alıyor. Avrupa Birliği Erasmus+ Programı kapsamında desteklenen ve Türkiye’de bir ilk olma niteliği taşıyan projenin 18-30 yaş arası, Eskişehir’de denetimli serbestlik altında bulunan ne eğitimde ne de istihdamda olan gençlerin dijital becerilerini ve yaşam kapasitelerini artırarak, onları üretken bir yaşama yeniden entegre etmeyi amaçlıyor. "Gençlerimizin hayata yeniden tutunması için atılmış önemli bir adımdır" Eskişehir Haller Gençlik Merkezi’nde gerçekleştirilen Proje Değerlendirme ve Kapanış Zirvesi’nde proje ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Üzeyir Karakülah, projenin sadece bir mesleki eğitim veya sosyal destek faaliyeti olmanın ötesine geçtiğini belirterek, "Bu proje, gençlerimizin hayata yeniden tutunması, üretken bireyler olarak toplumla bağlarını güçlendirmesi ve dijital çağın gerekliliklerine uyum sağlamaları için atılmış önemli bir adımdır. Yükümlülerimizin denetimli serbestlik süreci, özellikle gençlerimiz için kritik bir dönüm noktasıdır. Bu dönemde sunulan doğru fırsatlar, onların hayatlarında derin ve kalıcı değişiklikler oluşturabilmektedir. İşte bu proje, tam da bu noktada gençlerimize yeni bir yön, yeni bir umut ve yeni bir gelecek sunmayı amaçlamaktadır. Bu proje vesilesiyle ortaya çıkan iş birliği kültürünün, gelecekte daha kapsamlı ve etkili projelerin temelini oluşturacağına yürekten inanıyorum. Hep birlikte, gençlerimize daha güçlü bir gelecek hazırlamak için çalışmayı sürdüreceğiz" dedi. "Geçmişiniz değil, attığınız adımlar ve kurduğunuz hayaller sizi tanımlar" Eskişehir Sakin Okul Derneği Başkanı Ferhat Taşdelen, eğitimde ve istihdamda olmayan genç yükümlülerin umutsuz olmadıklarını vurgulayarak şunları söyledi: "Proje kapsamında ortaya koyulan işbirliği sayesinde gençler için güvenli, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir öğrenme ve istihdama geçiş alanı oluşturulmuştur. Bu proje yalnızca bilgi aktaran bir süreç olmadı. Gençlere ’yapabilirim’ duygusunu yeniden hatırlattı. Kamu, sivil toplum ve iş dünyası gençler için aynı masada buluştu. Değerli gençler, burada kazandığınız her bilgi, beceri ve deneyim sizlerin geleceği için bir temel oluşturuyor. Geçmişiniz sizi tanımlamaz. Attığınız adımlar, kurduğunuz hayaller ve gösterdiğiniz çaba sizi tanımlar." "Sosyal bir sorumluluk meselesinden çok daha fazlasını ifade ediyor" Eskişehir Sanayici İş İnsanları Derneği Başkanı Kenan Işık ise, denetimli serbestlik altında bulunan gençlerin istihdamının sadece bir sosyal mesele olmadığını, aynı zamanda değişen ekonomik şartlarda sanayi ve hizmet sektörü içerisinde iş gücüne erişim konusunda önemli bir çözüm sunduğunu söyledi. Başkan Işık, "Bu proje iş dünyamız için sosyal bir sorumluluk meselesinden çok daha fazlasını ifade ediyor. Doğru model ve destekle hızlı, verimli, katma değeri yüksek nitelikli işgücü oluşturmak konusunda önemli bir fırsat sunuyor" şeklinde konuştu. Katılımın yoğun olduğu projenin kapanış zirvesine Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Üzeyir Karakülah, Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanı Arif Hamdi Sazak, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Murat Özgen, ESİAD Başkanı M.Kenan Işık, Sakin Okul Derneği Başkanı Ferhat Taşdelen ile çok sayıda sanayici ve sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.