DÜNYA - 05 Eylül 2016 Pazartesi 16:18

Erdoğan: Sayın Obama ve Sayın Putin’e teklifim budur

A
A
A
Erdoğan: Sayın Obama ve Sayın Putin’e teklifim budur

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin kuzeyinde DAEŞ’ten temizlenen bölgelerin uçuşa yasak bölge ilan edilmesi konusunda Obama ve Putin’le görüşme halinde olduğunu söyledi.

Türkiye sınırında DAEŞ’ten temizlenen 90-95 ve 40-45 kilometrelik bölgenin uçuşa yasak bölge ilan edilmesi konusunda ABD Başkanı Obama ve Rusya Devlet Başkanı Putin’e teklifte bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu adımı atmanın gayreti içerisindeyiz. Şu anda mutabakat halindeyiz ve süreci de böylece çalıştırıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çin’deki G20 Liderler Zirvesi’nin ardından düzenlediği basın toplantısında Fırat Kalkanı operasyonuna değindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir defa Suriye’nin kuzeyindeki bu operasyonlarımız Suriye’nin toprak bütünlüğüne Türkiye’nin bir müdahalesi değil. Cerablus bizim sınırımızdır, Cerablus’tan maalesef aylardır bizim topraklarımıza havan atışları, roketatarlarla atışlar yapılmaktadır. İşte en son bir düğünde ne yazık ki 14 yaşında bir çocuğun bedenine bombalar bağlanmak suretiyle düğünde patlatılmış ve bunun neticesinde 56 kişi ölmüştür. Bunlar 5 yaş grubuyla 29 yaş grubu arasında olanlar var, daha yaşlı olanlar var, 100’e yakın da yaralı var. Tabii ben bu ailelerin yaralılarını hastanede ziyaret ettim, onların hastanedeki durumlarını gördüm. Yani bu dayanılır, katlanılır bir şey değil. Bu olay bizim için kesin bir başlangıç olmuştur ve Cerablus’a Suriye’deki Cerablus’un halkı olan ılımlı muhaliflerle beraber girdik ve Cerablus’tan DAEŞ’i atmış olduk. Şu anda Cerablus’ta DAEŞ yok, tamamıyla boşaltıldı oralar. Şimdi oraya Cerablus’un kendi insanı yerleşti, nüfusu yaklaşık 100 bin olan Cerablus sakinleri artık güle oynaya çocuklarıyla oraya yerleşmiş durumdalar. Bu arada yeni bir hamle de Kilis’in karşısında Çobanbey-Rai denilen bir bölge var, oradan da girmek suretiyle, yine ılımlı muhaliflerle beraber, bizim 90-95, 40-45 km diye ifade ettiğimiz bölge de DAEŞ’ten temizlendi. Böylece bunlar Fırat’a kadar birleştirilmiş durumda. Artık gerek bizdeki bulunan Suriyeli vatandaşlar, gerekse Suriye’den iltica etmek isteyenler şu anda kendi topraklarında, kendi evlerinde daha huzurlu yaşama imkanını bulacaklar. Onlarla ilgili eğit-donatla ülkemizde eğitilmiş olan ılımlı muhalifler, gerekse orayı süratle uçuşa yasak bölge olarak ilan edilmesi ki sayın Obama’ya da teklifim budur, sayın Putin’e de teklifim budur. Bu şekilde koalisyon güçleriyle bu sağlanabilir. Bu adımı atmanın da gayreti içerisindeyiz. Şu anda mutabakat halindeyiz ve süreci de böylece çalıştırıyoruz” dedi. 

'Mülteci sorununu çözebiliriz'

Mülteci sorunu konusunda iyi bir sınav verilemediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Topraklarında 3 milyon Suriyeli ve Iraklıyı şu anda barındıran bir ülke olarak Türkiye, bu konunun en önde gelen muhataplarından biridir. 3 milyon mülteciye ev sahipliği yaparken bizim şu ana kadar yaptığımız harcama 12 milyar doların üzerindedir. Bunun yanında STK'larımızın yaptıkları harcamaları da ele aldığımızda 25 milyar dolara ulaşmaktadır” dedi.

Geçen seneki Antalya Zirvesi'nde Suriye'de güvenli bölge oluşturulması konusunu gündeme getirdiklerini hatırlatan Erdoğan, “‘Bu 95 kilometre uzunluğunda, 40 kilometre kuzeyden güneye olmak üzere bir güvenli bölge oluşturmak suretiyle burada mülteci sorununu çözebiliriz, onları burada iskan edebiliriz’ diye ısrarla söyledik. Şimdi bu zirvede de bütün dostlarımıza bu konuyu açtık, kendilerine bunu söyledik. Hatta sadece o güvenli bölgede değil, aynı zamanda şu anda Türkiye'de değişik vilayetlerde bulunan Suriyeli mültecilerin iskanıyla alakalı çalışmaları da yapmak üzere hükümetimiz faaliyetlerine devam ediyor. Prensipte hemen hiç kimsenin karşı çıkmadığı bu teklifin hayata geçirilmesi konusunda üzüntüyle belirtmeliyim ki hiçbir ülke somut bir adım atmamıştır. Tam tersine Suriye krizi yeni ülkelerin sahaya inmesiyle daha da içinden çıkılmaz bir hal almıştır” diye konuştu.

Suriye krizinin bir yandan ülke içinde can kayıpları ve terör örgütlerinin faaliyetlerini, diğer yandan da tetiklediği sığınmacı dramıyla dünyanın kanayan yarası olmayı bugün de sürdüğüne vurgu yapan Erdoğan, “Batı ülkelerinin, bilhassa sığınmacı sorununda takındıkları güvenlikçi ve hatta ırkçı tavır insanlık adına utanç vericidir. Şu an itibariyle Suriye'de öldürülenlerin sayısı 600 bini aşmıştır. 600 bin insanın öldürüldüğü bir yerde hala katil Esed’in görevinde kalmasını, durmasını savunmak bana öyle geliyor ki insanlık adına bizler için utanç vericidir. Mazlumlara kucaklarını açmaları gereken ülkelerin tam tersine sınırlarını kapatma telaşına girmelerini ibretle seyrediyoruz. Önümüzdeki dönemde bu meselenin külfet paylaşımı ve insani duyarlılıklar temelinde çözümü için çalışmaktan vazgeçmeyeceğiz. Türkiye, dışarıdan yardım gelse de gelmese de bu ev sahipliğini yapmaya devam edecektir. Suriye’den gelenlere de Irak'tan gelenlere de din, dil, ırk ayırımı yapmaksızın bu ev sahipliğini yapmaya devam edecektir, devam ediyoruz. Sorunun temeline inilmeden yani Suriye başta olmak üzere bölgedeki krizler çözülmeden mülteci meselesinin de kalıcı şekilde geride kalması mümkün değildir” şeklinde konuştu. 

“15 Temmuz'da Türkiye'nin başına gelen felaketin yarın hangi ülkede tekrar edeceğinin bilinemez” 

Çin'in Hangzhou kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi sonrası basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan terörizm ve Türkiye’deki darbe girişimi konusuna değindi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terörizm her geçen gün yeni biçimlere, yeni formlara bürünerek dünyayı tehdit etmeyi sürdürüyor. Türkiye'nin 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşadığı darbe girişimi bir yönüyle de terörizmin ilk defa görülen yeni bir biçimidir. PKK, PYD, YPG ve DAİŞ gibi terör örgütleriyle mücadele eden Türkiye, 15 Temmuz’da kendi ordusu içine gizlenmiş teröristlerin, askeri üniformaya bürünmüş teröristlerin, ne yazık ki milletin vergileriyle alınmış F16'larıyla, helikopterleriyle, tanklarıyla, toplarıyla kendi halkını öldürmeye tevessül etmiştir. Böyle bir saldırı karşısında, böyle bir darbe girişimi karşısında her meslekten, her kökenden, her meşrepten, ülkemizin her bölgesinden 241 vatandaşımız şehit olmuştur. 2 bin 194 vatandaşımız yaralanmıştır. Fakat ben milletimle iftihar ediyorum. Milletimle gurur duyuyorum. Zira 4-5 günlük tatil için ülkemin bir bölgesindeyken bu darbe girişimi olduğunda oradan sadece cep telefonuyla 4 ayrı televizyon kanalından halkıma seslendim. Kendilerini meydanlara çağırdım, kendilerini havalimanlarına çağırdım ve 81 vilayetimizde tüm halkımız meydanlara yürüdü, bunun yanında havalimanlarına yürüdü. Ben havalimanına indiğim anda sadece apronda ve terminal önünde on binlerce insan toplanmış orada bizi bekliyordu. Ama onlar F16'lardan korkmuyordu, onlar helikopterlerin yağdırdığı mermilerden korkmuyordu, onlar üzerlerine gelen tanklardan korkmuyorlardı. Hatta tankların altına kendisini atan gençler vardı, kadınlar vardı. Bundan dolayı parçalanan hanım kardeşlerimiz vardı. Bu bir demokrasi mücadelesiydi ve bu mücadeleyi onlar çok farklı bir şekilde verdiler. Milletimiz bu darbe girişimini püskürtmek suretiyle ülkemiz, inanıyorum ki dünya demokrasi tarihine yeni sayfalar açacak şekilde bir süreç başlattı. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza şifalar diliyorum” dedi.

Milletin cesareti ve dirayetiyle devletin hızla refleks vermesi sayesinde bastırılan darbe girişiminin terör örgütlerinin cüretlerini ne kadar artırabileceklerinin en çarpıcı örneği olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “FETÖ denilen bu örgütün, Türkiye dışında 170 ülkede daha faaliyet gösteren küresel bir şebeke olduğu unutulmamalıdır. Dini inanç, eğitim ve hayırseverlik gibi insani duyguları, ticari ilişkileri istismar ederek kendisine alan açan bu örgüte karşı tüm dünyayı duyarlı olmaya davet ediyorum. 15 Temmuz'da Türkiye'nin başına gelen felaketin yarın hangi ülkede tekrar edeceğinin bilinemez. Biz bir kez de buradan sizlerin huzurunda dostça uyarımızı yapıyoruz” diye konuştu.
Teröristin iyisinin ve kötüsünün olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ ‘Senin teröristin kötü, benimki iyi’ olmaz. Teröristlerin hepsi kötüdür, teröristlerin hepsi lanetlidir. Bunların hiçbiri savunulamaz. Terör örgütleri arasında ayrım yapmak suretiyle eğer bir yerlere fatura çıkarılmaya çalışılıyorsa bilesiniz ki bumerang gibi yarın o döner aynı şekilde o ülkeleri de vurur. Bugün Türkiye'yi yakan ateşin, yarın bize karşı mücadele eden terör örgütlerinin arkasında kesinlikle durma gayretinde olanlara ulaşması kaçınılmazdır. DAEŞ'i, PKK'yı, PYD, YPG'yi, FETÖ’yü ayrı tutan anlayışı hep birlikte reddetmeli, tüm terör örgütlerine karşı ilkeli bir mücadeleyi derhal başlatmalıyız. Biz, ne pahasına olursa olsun, terörizmle mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdürmekte kararlıyız. Gerek Cumhurbaşkanı olarak şahsım gerekse hükümetimiz bu konuda kararlıdır. Türkiye'nin Cerablus operasyonu bu konudaki kararlılığının ifadesidir. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ülkemizde ilan edilen Olağanüstü Hal sadece, FETÖ yapılanmasıyla daha etkin ve süratle mücadele etme, bu doğrultuda gereken yeniden yapılanma çalışmalarını yürütme amacına yöneliktir” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara’da Junıor Teknoloji festivali Buse Bilim Koleji’nin düzenlendiği 2024 Junior Teknoloji Festivali 5-11 yaş aralığındaki çocuklara eşsiz bir deneyim yaşatmaya devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın tüm okullar için ortak duyurusu olan Bilim ve Teknoloji Festivali için haftalar boyunca titizlikle değerlendirmeler yapıldı. Festivalde şehir içi ve dışından katılım gösteren yüzlerce proje arasından finale kalan projeler yarışacak ve kazananlar ödülleriyle buluşacak. Eğitim öğretimde 25 yılını tamamlayan ve Ankara Yenimahalle’nin tek IB programlı okulu olan Buse Bilim Koleji’nin düzenlediği Festival, 27 Nisan 2024 Cumartesi günü saat 11:00’da Buse Bilim Koleji bahçesinde gerçekleştirilecek. Bu festival sizi göklere uçuracak 23 Nisan haftasına denk gelen festivalde teknolojik, bilimsel, kültürel ve sanatsal aktiviteler yapılacak. Çocukların gökyüzünü yakından tanıma fırsatını yakalayacağı etkinlikte drone uçurma, İHA, teleskop gözlemi, planetaryum, survivor parkurları, robotik kodlama, fildişi macunu, volkan deneyi, dinozor avcıları, büyüteç izleme, masal dinletisi, mandala, alçı, akıl oyunları, makey makey gibi birçok etkinlik yer alacak. Eğlenerek öğrenen çocuklar, yeni bilgiler deneyimleyebilecekleri bir gün yaşayacaklar. Buse Bilim Kolej’i Bilim Kurulu Başkanlığından yaptığı açıklamada; ‘Festival için hazırlanan projelerin sahipleri, alanlarında uzman isimlerle bir araya gelecek ve onlarla birlikte yakından deneyimlerini paylaşacaklar. Bu festival ile gelecekte bilim ve teknoloji adına yeni fikirler için çocuklara ilham olmasını planlanıyor. Üniversitelerden profesörler, Yente Makine A.Ş ve Airaks Havacılık Teknolojileri mühendisleri ve daha önce Buse Eğitim Kurumları’ndan mezun olan mühendisler jüri olarak görev alacaklar. Festivalin 1’incisi olan öğrenci veya gruba “ 9 bin TL + 3 bin TL, danışman Ödülü”, 2’nci olan öğrenci veya gruba “6 bin TL + 2 bin 500 TL danışman ödülü”, 3’üncü olan öğrenci veya gruba “3 bin TL + 2 bin TL danışman ödülü” Katılımcılara ise ‘’Katılım Belgesi’’ verilecek.
Malatya MAGİNDER, kentteki çalışmaların hızlandırılmasını istiyor Malatya Girişimci İş İnsanları Derneği (MAGİNDER) olarak her süreçte Malatya’nın yanında yer aldıklarını belirten Başkan Salih Karademir, her zaman sorunları dile getirerek çözüm yollarının bulunması adına gerekli adımları attıklarını söyledi. 6 Şubat depremlerinin üzerinden yaklaşık 15 ay gibi bir süre geçtiğini ifade eden Başkan Karademir, 31 Mart’ta gerçekleştirilen yerel seçim sonuçlarına değindi. Seçimlerin üzerinden 26 gün geçtiğini ifade eden Karademir, “Belediye başkanlarımıza öncelikle MAGİNDER ailesi olarak hayırlı olsun diyoruz” dedi. Malatya’da bugün en büyük sorunlardan birinin imar sorunu olduğunu da dile getiren Karademir, “Malatya’da şu an yerinde dönüşümlerle ilgili, rezerv alanlarla ilgili ve imar noktasında belediye başkanlarımızın hızlı bir şekilde adım atmasını bekliyoruz. Çünkü bugün Adıyaman’da seçimden önce 3-4 ay öncesinden rezerv alanların tamamının ihalesi yapılmış tamamı da bugün itibari ile de devam etmektedir. Yine aynı şekilde Adıyaman’dan örnek verecek olursak yerinde dönüşümler yine 3-4 ay öncesinden başladı, şu an yerinde dönüşüm projeleri devam etmektedir. Oradaki vatandaşlar yerinde dönüşümden faydalanıp inşaatlarını tamamlama noktasına gelmiş bulunmaktadır. Aynı şekilde TOKİ bugün Adıyaman’da yıl sonuna kadar toplamda 36 bin konut ihalesi yapacağı ve 20 bin konutu yıl sonuna kadar teslim edeceklerdir. Ama biz Malatya olarak şu an çok gerideyiz. Yerinde dönüşümler ile ilgili başlayan hiçbir projemiz yok. Yine aynı şekilde rezerv alanlarımızın hiçbirinin ihalesi yapılmamıştır. Yine aynı şekilde TOKİ tarafından yapılan konut sayısı da şu an hali hazırda toplamda 10 bin konut ihalesi yapılmıştır. Ve bunun sadece 6 bini teslim edilmiştir. Malatya için toplamda 65 bin TOKİ konutunun yapılacağı belirtilmiştir. Ama biz Malatya olarak şu an çok gerideyiz. Bu da Malatya’nın en büyük sorunudur. İş dünyası bugün çok zor durumdadır. Malatya’nın hem esnafı hem tüccarı hem sanayicisi, barınma sorunu ve ticaretin yeniden canlanması için devletin bir an önce burada ki projelere hız vermesi gerektiğini düşünüyor” ifadelerine yer verdi. Buradaki en büyük sorumluluğun yeni seçilen belediye başkanları ve siyasilere düştüğünü de ifade eden Karademir, “Başkanlarımızın ve siyasilerimizin bir an önce birlik ve beraberlik içerisinde devletimiz ve hükümetimiz ile gerekli noktalarda görüşüp hızlı bir şekilde bu sorunları çözüme kavuşturması gerekiyor. Eğer bunu hızlı bir şekilde gerçekleştiremezlerse Malatya halkı gerçekten çok ciddi bir göç kaybı verecektir. Ve bu göç kaybı daha da büyüyerek devam edecektir” dedi. Her zaman Malatya’da olduklarını ve olmaya da devam edeceklerini de dile getiren Başkan Karademir, “Malatya’da çalışacağımızı ve burada yatırım yapmaya devam edeceğimizi söyledik, bugünde bu şekilde devam ediyoruz. Ama Malatya halkının da sesine kulak vermeliyiz, vermek zorundayız. Malatya halkının sorunlarını çözmek zorundayız. Biz bugün yaptığımız basın açıklamasıyla birlikte bir an önce milletvekilleri, belediye başkanlarımızı birlik ve beraberlik içinde Malatya’mız için hızlı bir şekilde çalışacaklarına inanıyoruz. Çünkü Malatya halkı bugün Türkiye’de yapılan seçimlerde üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır. Malatya’nın bu saatten sonra beklentileri daha fazladır. Hükümetimizin Malatya’ya daha fazla destek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Malatya halkı hiçbir zaman devletini ve hükümetini yalnız bırakmamıştır. Bu seçimde de tekrardan bunu göstermiştir” şeklinde konuştu. Bugün diğer deprem bölgesindeki illerin daha hızlı bir şekilde toparlandığını ve yatırım aldığını da gördüklerini dile getiren Karademir, “Bununla ilgili siyasilerimizin kendi aralarında olan kısır çekişmeleri bırakıp bir an önce Malatya’nın sorunlarına odaklanıp, ‘Ben değil biz olarak’ sorunları çözmelerini istiyoruz. Çünkü birliğin olmadığı bir yerde hiçbir zaman başarı gelmez. Eğer başarılı olmak istiyorlarsa Malatya halkının sesine kulak vermeleri lazım. İstişare yapmaları lazım. Kendi aralarındaki sorunları çözmeleri lazım. Malatya’ya hizmet etmeleri lazım. Biz inşallah sürecin takibindeyiz, yine elimizden geldiği kadar Malatya’mızın sorunlarını dile getirmeye çalışacağız” diye konuştu. Malatyalıların artık dayanacak gücünün kalmadığını da vurgulayan Karademir, “Depremin üzerinden yaklaşık 15 ay geçti. Bugün Adıyaman’ın bile bu şekilde yatırım olması ve hızlı bir şekilde projelerin çözüme kavuşması Malatya halka adına üzüntü vericidir. Siyasilerimizin hızlı bir şekilde bu konuları çözmeleri gerekiyor. Yoksa burada Malatya’daki yaşayan vatandaşlarımızın umudu kalmamıştır, sabrı tükenmiştir. Bu şehri biz başkalarına bırakmak istemiyoruz, bu şehirde kalmak istiyoruz. Biz MAGİNDER ailesi olarak elimizden geldiğince bu sorunları dile getirmeye çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Tokat Tokat’ta minik yürekleriyle yazar oldular Tokat’ta ilkokul öğrencileri, "Dilimizin Zenginlikleri" projesi kapsamında yazdıkları öykü ve masallarla Türkiye’de bir ilke imza attı. Okulda düzenlenen Anahtar Kelimelerle Hikaye Yazma Yarışması’na katılan öğrencilerin eserleri, finale kalarak kitaba dönüştürüldü. Tokat’tın Artova ilçesinde Gazipaşa İlkokulu öğrencileri, "Dilimizin Zenginlikleri" projesi kapsamında yazdıkları öykü ve masallarla Türkiye’de bir ilke imza attı. Okulda düzenlenen Anahtar Kelimelerle Hikaye Yazma Yarışması’na katılan öğrencilerin eserleri, finale kalarak kitaba dönüştürüldü. Gazipaşa İlkokulu Okul Müdürü Göksel Taslıoğlu’nun öncülüğünde ve İlçe Kaymakamı Erkan Atam’ın desteğiyle gerçekleşen proje, ilkokul öğrencilerinin edebi yeteneklerini ortaya çıkarmayı hedefledi. Finale kalan 6 hikâye, özenle derlenerek "Minik Kalplerden Öykü ve Masallar" adıyla basılan bir kitap haline getirildi. 400 adet basılan bu kitap, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından da destekleniyor. Öğrencilerin küçük yaşta yazarlık deneyimi kazanmaları ve eserlerinin basılması, gelecekte ünlü yazarlar olma hayallerini besliyor. Projenin başarıyla tamamlanmasıyla birlikte, Artova Gazipaşa İlkokulu öğrencileri Türkiye’de ilk kez ilkokul düzeyinde kitap yazma ve yayınlama başarısına imza atmış oldu. Bu proje, öğrencilere yaratıcılık ve yazma becerilerini geliştirme fırsatı sunarken dil ve kültür zenginliğinin korunmasına da katkı sağlıyor. “Sadece Artova’da değil Türkiye’de okunması gerekiyor dedik” Proje hakkın da bilgiler veren Artova Kaymakamı Erkan Atam; “Gazipaşa İlkokulu öğrencilerimiz Anahtar Kelimelerle Hikaye Yazma yarışması düzenlemişti. Bu yarışma sonucunda öğrencilerimizin de gerçekten yetenekli olduğunu da görmüş olduk. Bu hikayelerin sadece Artova’da değil tüm Türkiye’de okunması gerektiğini düşündük. Bizler de öğrencilerimize destek olarak bu öykü ve hikayeleri kitaplaştırarak kamu kuruluşlarına ve kütüphanemize dağıttık” dedi. “Çocuklarımız projenin ruhunu kavramış” Projenin dil bilincinin gelişmesi açısından önem arz ettiğini belirten Tokat Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Kır ise “Küçük çocuklarımızın projenin ruhunu kavramaları ve bu çerçevede de metinler hazırlamaları dil bilincinin gelişmesi açısından çok önemlidir. Ayrıca bu yapılan çalışmanın okul müdürünün gayretleri, ilçe milli eğitim müdürümüzün organizesi ve ilçe kaymakamımızın da projeye sahip çıkmasıyla kitaplaşması da çok güzel bir ürünün ortaya çıkmasına vesile olmuş” diye konuştu. “Minik yürekleriyle yazılar yazan yazarlarımız var” Kitap hakkında bilgiler veren Artova Gazipaşa İlkokulu Müdürü ve kitabın editörü Göksel Taslıoğlu, “Dilimizin zenginlikleri projesi kapsamında öğrencilerimizle bir yarışma düzenledik. Bu yarışma sonucunda güzel yazılarını ölümsüzleştirmek istedik ve bugüne geldik. Artık onların kitapları var. Minik yürekleriyle kocaman yazılar yazan yazarlarımız var” dedi. Kitabın yazarı ilkokul öğrencileri ise büyüdüklerinde ünlü bir yazar olma hayali kurduklarını ifade etti.