POLİTİKA - 28 Temmuz 2014 Pazartesi 19:41

Erdoğan: 'Türkiye ateşkes görüşmelerinde en önemli aktördür'

A
A
A
Erdoğan: 'Türkiye ateşkes görüşmelerinde en önemli aktördür'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail ile Gazze arasında yaşanan çatışmalara ilişkin “Şuanda Türkiye ateşkes görüşmelerinde en önemli aktördür” dedi.

AK Parti İstanbul İl Başkanlığı’nda partililerle bayramlaşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye genelinde 14 ayrı ilçenin belediye başkanlarının AK Parti’ye geçtiğini açıkladı. Burada partililere seslenen Erdoğan, “Buruk bir bayram yaşıyoruz, bir yandan ramazana ulaşmanın, oruçların, ibadetlerimizi yapmış olmanın gönül huzurunu yaşıyoruz ama bir yandan da mazlumların acısını yüreklerimizde hissediyoruz” dedi. 
 

Başbakan Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde partisinin İstanbul İl Başkanlığı mensuplarıyla bayramlaştı. Törene, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, AK Parti Milletvekili Egemen Bağış, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile partililer katıldı. Burada kürsüye davet edilen Başbakan Erdoğan, partilileri selamladı. Ardından partililere hitap eden Erdoğan, “Bayram inşallah yeryüzünde nefes alıp veren her bir can için kutlu olsun, mübarek olsun. Umuyor ve arzu ediyorum ki bayram, bayram gibi olsun. Bu güzel buluşma vesilesiyle sizlerin şahsında ailelerinizin yakınlarınızın, dost ve kardeşlerinizin de bayramını kutluyorum” dedi.
 

Buruk bir bayramı idrak ettiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, “Buruk bir bayram yaşıyoruz, bir yandan ramazana ulaşmanın, oruçların, ibadetlerimizi yapmış olmanın gönül huzurunu yaşıyoruz ama bir yandan da mazlumların acısını yüreklerimizde hissediyoruz. Mısır’da hak için, özgürlük için mücadele veren bütün kardeşlerimin de bayramını kutluyor, hak mücadelesinde şehit olmuş kardeşlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Şuanda zindanlarda yaşayan kardeşlerime, Mısır’daki kardeşlerime Rabbimden tahammül gücü özellikle niyaz ediyorum. Irak’ta hangi mezhepten, hangi meşrepten olursa olsun, tüm kardeşlerimizin bayramlarını tebrik ediyorum. Özellikle zor günlerden geçen ama Türkiye’nin desteği her an yanlarında olan Türkmen kardeşlerimin de bayramlarını tebrik ediyorum. Suriye bir bayramı daha buruk yaşıyor, bombaların altında zulmün, cefanın, acının, yokluğun ve yoksulluğun altında yaşıyor. Suriyeli kardeşlerim için bu bayram ne kadar bayramdır bilinmez ama bayramın onların göğüslerini ferahlatmasını Allah'tan niyaz ediyorum” dedi.
 

SONRAKİ BAYRAMLARIN BAYRAM OLMASINI TEMENNİ EDİYORUM
Erdoğan, “Bu sabah Fatih Camii’nde bayramlaşırken önümüzden yüzlerce Suriyeli kardeşlerim geçti. Nerelisin diye sorduğumda Suriyeli dediler. Demek ki Suriye’den bize sığınmış kardeşlerimizin ciddi bir kısmı da şuanda İstanbul’da yaşıyor. Afganistan’dan Somali’ye, Libya’dan Myanmar’a kadar yeryüzünde zulme uğramış tüm kardeşlerimizin de bayramlarını tebrik ediyorum” diye konuştu.
 

Gazze’deki çocukların bayram yapamadıklarına dikkat çekerek selam gönderen Başbakan Erdoğan, “Özellikle şeker toplayamayan, parklara gidip oynayamayan, haçlık alamayan, bayram kendi üzerlerine maalesef bombalarla tecelli eden ve bu bayramı idrak edemeyen Gazeli çocuklara selamlarımı gönderiyorum, gözlerinden öpüyorum. Bırakınız şeker toplamayı, bırakınız el öpmeyi, tıbbi yardım alamadığı için ellerini, ayaklarını kaybeden çocuklar için sonraki bayramların bayram olmasını temenni ediyorum” dedi.
 

ATEŞKESİN KALICI OLABİLMESİ İÇİN YOĞUN ÇABA SARF EDİYORUZ
Gazze’de ateşkesin sağlanması için aktif rol aldıklarını belirten Başbakan Erdoğan, “Türkiye’nin de çabalarıyla Gazze’de ateşkeste sağlanması açısından önemli ilerlemeler kaydedildi. İsrail on yıllardır hukuk tanımadığı bugünde ateşkeslere riayet etmiyor. Yine de Gazze’ye geçici bir ateşkesin sağlanabilmesi için, ateşkesin kalıcı olabilmesi içinde çok yoğun çaba sarf ediyoruz” şeklinde konuştu.
 

BİZLER TÜRKİYE OLARAK UYANIK OLMAMIZ GEREKİYOR
İsrail’in savaş için bahane ürettiğini ve bunun savunma hakkı olamayacağını belirten Erdoğan, “İsrail Gazze’ye yönelik operasyonların başladığı günden bugüne 3 İsrailli hayatını kaybettiğini duyurdu. 3 İsrailli sivil karşılığında Gazze’de şuana kadar bin 100’e varan masum insan hayatını kaybetti. İsrail bu orantısız, bu insanlık ve vicdan dışı saldırılara Hamas’ın attığı füzeleri bahane ediyor. İsrail sözüm ona terörü bahane ederek yaptığı soykırımı dünyaya meşru göstermeye çalışıyor. 500 ton bomba yağdırıyorsun, sürekli olarak fosfor bombalarını kullanıyorsun, tanklarla buralara giriyorsun, sonra utanmadan sıkılmadan hala Hamas’ı füze atıyor, roket atıyor diye tanıtmaya çalışıyorsun. En azından bizler Türkiye olarak uyanık olmamız gerekiyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle hukuksuz bir saldırı meşru müdafaa olarak, savunma hakkı olarak görülemez” dedi.
 

İSRAİL’E İNANMALARI İNSANLIK ADINA YÜZ KIZARTICI BİR DURUMDUR
İsrail’in kutsal din ve günlere karşın zerre kadar saygılı olmadığını gözler önüne serdiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, “İsrail bu İsrail dışı saldırıları, bu soykırım girişimini terörle mücadele gibi sunması dünyadaki bazı devletlerin de buna inanmaları insanlık adına yüz kızartıcı bir durumdur. İsrail’in kutsal günlere, farklı dinlere saygısının olmadığı bir kez daha görülmüştür. İsrail’in hukuk dinlemediği bu son operasyonlarla bir kez daha görülmüştür. İnsana ve insanlığa zerre kadar saygısının olmadığını bir kez daha gözler önüne sermiştir” dedi.
 

TÜM YERYÜZÜNÜN VİCDANI GAZZE’DE CAN ÇEKİŞİYOR
Gazze’de insanlığın öldürüldüğüne dikkat çeken Erdoğan, “Gazze’de sadece çocuklar ölmüyor, Gazze’de sadece bebekler ölmüyor, sadece anneler ölmüyor, sadece masum insanlar ölmüyor. Gazze’de insanlık ölüyor. Tüm yeryüzünün vicdanı Gazze’de can çekişiyor. Dünya özellikle de BM bu şımarıklığa bu hukuk tanımazlığa derhal tedbir almak bu katliamların önüne güçlü şekilde geçmek zorundadır.
 

BATI MEDYASI İKİ YÜZLÜ HAREKET EDİYOR
Batı medyasını ikiyüzlülükle suçlayan Başbakan Erdoğan, “İstanbul’da vandallık yapan, camı çerçeveyi kıran, esnafa, sokaktaki insana zarar veren göstericilere polisimiz biber gazı kullandığı diye birçokları ayağa kalktı. Özellikle de Batı medyası İstanbul’dan bahsediyor, sabah akşam Türkiye’ye eleştiriyor. Gazze’de binlerce kişi ölüyor, bu kişilerden, bu örgütlerden hiç ses yok. Taksim’den saatlerce canlı yayın yapan uluslararası medya Gazze’de binlerce kişi öldüğü halde diye haber yapmıyor yapamıyor. Gazze’de ki can kayıplarını habere değer bile görmüyor. Bir Avrupa ülkesinde Gazze için eylem yapılması yasaklanıyor, buna rağmen eylem yapanlara polis her türlü şiddet uygulanıyor ama dünyadan çıt çıkmıyor” şeklinde konuştu.
 

BEBEKLERİN KANI EBEDİYYEN SUSANLARI TAKİP EDECEK
Erdoğan, “Gazze’de ölen bebeklerin o masum ve tertemiz kanı İsrail’in olduğu kadar bu zulme sessiz kalanların yüzüne bulaşmıştır ve hiç çıkmaz. Ve ben inanıyorum ki o bebeklerin saf ve masum yüzleri onları öldüren katiller kadar, teröristler kadar onlara sessiz kalanların da rüyalarına girecek ve ebediyen susanları takip edecek” dedi.
Buruk bir bayram yaşandığını belirten Erdoğan, “Maalesef bir bayramı daha böyle acı içerisinde, böyle öfke içerisinde, böyle buruk yaşıyoruz. İnşallah bu şekilde yaşadığımız son bayram olur. İnşallah sonraki bayramları farklı yaşamayı Rabbim bize nasip eder. Hiç kuşkusuz bunu istemek, bunu arzu etmek, bunun içinde mücadele etmek gerekiyor. Ya elimizle düzelteceğiz, ya dilimizle düzelteceğiz, bunlara gücümüz yetmiyorsa kalbimizle buğz edeceğiz. Oda imanın en zayıf noktasıdır. İslam ülkelerine baktığımızda bu arzunun ve bu mücadelenin hakkıyla yansımadığını görüyoruz” diye konuştu.
 

Filistin haritadan yok edilse bir pürüz ortadan kalktı diye memnun kalacak kimselerin bulunduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Filistinlilerin varlığının Filistinlilerin mücadelesinin İsrail’den Batı’dan ziyade bölgedeki ülkeleri rahatsız ettiğini görüyoruz. İsrail bütün Filistin’i haritadan silse, bütün Filistinlileri yok etse inanın bir pürüz ortadan kalktı diye memnun bundan olacak olanlar var. İşte bizim AK Parti davasının önemi buradan geliyor. 10 Ağustos seçimlerinin önemi buradan geliyor. Bizim bütün bu coğrafyada öncelikle bu fidyeden bu nifaktan ve münafıklıktan kurtulmamız gerekiyor” dedi.
 

‘Ramazan nurdur. İnsanın kendisini tanımasıdır’ diyerek sözlerini sürdüren Başbakan Erdoğan, “Ramazan insanın yani insanın kendi nefsini kontrol altına almasıdır. İnsanın başkalarının açtığı yokluğu, çaresizliğini hissedebilmesidir. Bunu maalesef vurdumduymaz bir anlayışla duymak istemeyen vardır. Kurtuluşa eriştir. En önemlisi de kardeşliktir dayanışmadır. Ramazan bayramı kucaklaşmaktır, helalleşmektir. Kardeşlerin kardeş olduklarını en güçlü şekilde hissetmesidir. İşte bayrama erişen ama bayramın ruhunu tadamayanlar veya ıskalayanlar var” şeklinde konuştu.
 

HER MESELEDE SAĞDUYUYU TEMSİL EDİYORUZ
Meselelere sağduyu ile yaklaştıklarını belirten Başbakan Erdoğan, “Türkiye olarak üzerimizde gerçekten çok büyük bir mesuliyet taşıyoruz. Bölgemizdeki tüm çatışmalardan, kavga ve kargaşadan uzak duruyor sorunlara hep üst zaviyeden bakıyoruz. Her meselede sağduyuyu temsil ediyor kardeşliği dayanışmayı güçlü şekilde savunuyoruz. Böyle yaptığımız için de Ortadoğu ve İslam coğrafyası yani ümmet yüzünü bize dönmüş durumda ve umudunu bizi bağlamış durumda”
 

‘Bazı gruplar bunu provoke etmek gibi bir gayretin içerisine giriyorlar’ diyen Başbakan Erdoğan, “Tabi ki de buraya sığınanların içerisinde maalesef sıkıntı tipler yok değil, var. Onları da bileceğiz. Ama onları görerek bütünü olumsuz değerlendirmek çok yanlıştır. Iraklı mazlumların yanında sürekli hakkı tavsiye ederek taraflara itidali terki ederek varız. Türkmen kardeşlerimizin yanında her an ve yoğun yaptığımız yardımlarla, desteklerle varız. Çok iddialı konuşuyorum. Cumhuriyet tarihinde Türkiye dışındaki Türkmen kardeşlerimizin yanında bizim gibi var olan bir hükümet olmadı, olmamıştır. Madden ve manevide 3 buçuk yıl iktidarda olan MHP’nin Türkmen kardeşlerimize el uzatması gibi bir şey olmamıştır” dedi.
 

TÜRKİYE BÜYÜK. AMA MAALESEF MUHALEFET HALA ÇOK KÜÇÜK
Ülke içerisinden Türkiye’nin aciz gösterilmeye çalışıldığına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, “İçeride birileri Türkiye’yi aciz göstermek için elinden geleni yapıyor. Gazze meselesinin, Irak meselesinin üzerini örtmek için yani bölgedeki zalimlere destek vermek için içerideki bazı aktörler rollerini oynuyorlar. Ellerine ne geçerse istismar etmekten kaçınmıyorlar. Şuanda da Suriye ve Türkmen kardeşlerimin üzerinden sorumsuzca bir istismar siyaseti yapıyorlar. Yaptıkları sorumsuzca cahilce açıklamaların Türkmen kardeşlerimiz davasına, onların şartlarına zarar verdiğini anlamayacak kadar bu işlerin dışındalar. Bunlar Mısır’ın Gazze meselesinde arabulucu olması için çağırı yapıyorlardı. Şuanda Türkiye ateşkes gelişmelerinde en önemli aktör ve Mısır’a çağrı yapanların bir kez daha yüzü kızardı. Suriyeli misafirlere karşı ırkçı tavırlar sergiliyorlar. Musul’da alıkoyulan konsolosluk çalışanlarımızın canlarını tehlikeye atacak açıklamalar yapıyorlar. Eğer biz onların ağzıyla, onların düşündükleriyle hareket etmeye kalksak belki de bunun bedeli ağır olacak. Ama biz burada sabırla sağ salim o 49 kardeşimizi nasıl getiririz onun bilinci içerisindeyiz. Türkmen, Uygur kardeşlerimizin güvenliklerini tehdit edecek girişimlerin, söylemlerin içine giriyorlar. Türkiye büyük. Ama maalesef muhalefet hala çok küçük. İnşallah onlarda anlayacaklar. Özellikle de 10 Ağustosta sandıktan çıkan sonuçlar da bu ufuksuz, sorumsuz muhalefet kendisine çeki düzen vermek zorunda kalacak.” ifadelerini kullandı.
 

BUNLARIN OKULLARINDA OKUYAN ÇOCUKLARIMIZ VARSA ONLARI ALIN
Bir senaryonun sahneye konulduğunu vurgulayan Erdoğan, senaryonun senaristlerini de paralel yapı olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu: “Bu senaryonun içerisinde bağımsız olduğu söylenen bağımlı milletvekilleri var. Sözüm ona. Bunlar yasa tanımaz bir şekilde adalet sarayının içine girecek kadar bu noktada hassasiyetlerini kaybetmişler. Sözüm ona milletvekili. Bunlar kendilerine göre orada bazı değerlendirmeler, bazı kanallar veriyorlar. Her şey yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bunun da arkası gelecek. Bunun arkasında nelerin olduğunu biz hissediyoruz. Bunu görüyoruz. Bunlar bizim ulusal güvenliğimizi tehdit etmek için her türlü adımı attılar. Devletin kurumları içerisinde 40 yıllık bir çalışmayla yerleştiler. Süreç yeni bir süreç değil. Yerleştiler. Oradan da ufak bir şeyle bir dershane konusundaki attığımız reform adımını kabullenemediler. Çünkü oradan çok büyük rant geliyordu. Bu rantı kaybettikleri için çılgına döndüler. Bunların okullarında okuyan çocuklarımız varsa onları alın. Dershanelere gönderdiğinizi çocuklar varsa alın. Devletin okulları var oralarda okusunlar. Niye çekiniyor. Ben devletin okullarında okudum. Üstelik imam hatipte okudum. Ve bizim okuduğumuz zamanlar imam hatip mezunları üniversiteye giremiyorlardı. Bir de gittik lise bitirdik. Bunlar bize hep hendek atlattılar. Ben 4 çocuğumun 4’ünü de imam hatipte okuttum. Çünkü istiyordum ki meselem davam ve yavrularımın da bu nokta iyi yetişmeleri. Şuanda inanıyorum ki bu ülkeye, millete faydalı olacak her türlü adımı atıyorlar ve atacaklar. Devletin okulları bunların verdiklerini sizlere veriyor ve verecek. Okullarımız her geçen gün daha kaliteli oluyor. Şimdi bir karar aldık. Cumartesi- Pazar günleri de ücretsiz olarak takviye kurslarını devlet olarak biz vereceğiz. Niye bunlara para vereceğiz, niye bunları semirteceğiz. Ne gerek var. Okutun yavrularınızı devletin okullarına. Paran varsa sonra gönderirsin yurt dışına.”
İNİNE GİRDİK VE İNİNE GİRMEYE DE DEVAM EDECEĞİZ.
Erdoğan, “Ne lüzumu var. Çünkü bunlar buradan kazandıklarını bu millet için değil, kendi saltanatları için kullandılar. Çok manidar. Bir tanesi ellerinde kelepçeyle hava atıyor, şov yapıyor. Peki kelepçe vurduklarımızın hali ne olacak. Bir tanesi anneciğime hatmi şerif indiriyordum bu ramazanda. 500 kaldı diyor. Bunu da bizi seven, bize inananlar tamamlarsa çok memnun olurum diyor. Orada çok vaktin olacak zaten. Al yanına Kur’an-ı Kerim’i orada tamamlarsın, yeni hatimler indirirsin. Samimi, dürüst değiller. ‘Benim o polislerle işimiz yok’ diyorlardı. Hepsi çıktı mı meydana? Çıktı. İnine girdik ve inine girmeye de devam edeceğiz. Bu can bu tende oldukça bu mücadele devam edecektir” şeklinde konuştu.
Erdoğan, “Bunlar benim şahsıma ihanet etmediler, bu ülkeye ihanet ettiler. Bu konuda bunlara gönül verenleri tenzih ederim, bunları yönetenlerin uygulamalarıdır bunlar. Bu sürecin daha da güçlü işleyebilmesi için muhalefetin kimlerle nasıl iş birliği yaptığını görüyorsunuz. Her şey apaçık ortada. 10 Ağustos seçimleri için tabanla hiç örtüşmeyen ithal bir monşer bir aday çıkarması tabanda çok büyük rahatsızlığa etti. Her türden çalan, her rüzgara göre eğilen girdiği kabın şeklini alan bir adayla kendi tabanlarını rencide ettiler. Bayramlaşma da bugünde yaşıyoruz” dedi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından Türkiye genelinde 14 ayrı ilçenin belediye başkanlarının AK Parti’ye geçtiğini açıkladı. Erdoğan daha sonra bu 14 belediye başkanlarını tanıtmak için teker teker kürsüye çıkardı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Antalya DOB, Çanakkale Şehitleri’ni andı 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 109’uncu yıl dönümünde, Antalya Devlet Opera ve Balesi (DOB), ’Çanakkale Şehitlerini Anma’ konseri düzenledi. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ve binlerce askerin şehit olma pahasına kendini düşünmeden cepheye atıldığı, istila altındaki Anadolu toprağını karış karış koruduğu Çanakkale Zaferi, 109. yıl dönümünde “Çanakkale Şehitlerini Anma Konseri” ile anıldı. Antalya DOB sanatçılarının seslendirdiği türküler dinleyenleri duygulandırdı. Konserde Ahmet Adnan Saygun’un bestelediği ‘Bozlak’ ve ‘Yunus Emre Oratoryosu - Dertli Dolap ve No.13’ eserleri, düzenlemesi Onur Altıparmak’a ait ‘Ah Bir Ateş Ver, Manastır’ın Ortasında, Sarı Gelin, Ayrılık, Bülbülüm Altın Kafeste, Çalın Davulları’, düzenlemesi Ahmet Sait Karabulut’a ait ‘Drama Köprüsü ve Çanakkale Türküsü’, düzenlemesi Sayram Akdil’e ait ‘Efem’ anonim türküleri ve ‘Mağusa Limanı, Çökertme ve Yemen’ türküleri seslendirildi. ’Çanakkale Şehitlerini Anma Konseri’nde, Antalya Opera ve Balesi sanatçıları; Soprano Semiha D. Boran ve Sema Çavuşoğlu, Mezzo Soprano Tuğçe Oğuzülgen, Tenor Erdi C. Aybaş ve Devrim Demirel, Bariton Ümit B. Tekinay ve Bas Şafak Güç solist olarak yer aldı. Antalya Devlet Opera ve Balesi Koro Şefi Mahir Seyrek’in koro sanatçılarını yönettiği konserde, Demet Emen (Keman), Dilan Oğuz (Flüt), M. Doğuş Ünver (Bendir), Onur Altıparmak (Piyanist), A. Sait Karabulut (Piyanist) ve Halis Işık (Bağlama) sanatçılara eşlik etti.
Manisa Uzmanından ağrı kesici ilaç uyarısı Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi Nefroloji Bölümünde görevli Uzm. Dr. Özlem Yayar, sigara ve sık ağrı kesici kullanımının kişiyi böbrek hastalığı açısından yüksek riskli hale getirdiğini belirtti. Her yıl mart ayının ikinci perşembe günü kutlanan ’Dünya Böbrek Günü’ dolayısıyla açıklamada bulunan Nefroloji Uzmanı Dr. Özlem Yayar, önemli uyarılarda bulundu. Kronik böbrek yetmezliğinde artış Son yıllarda kronik böbrek yetmezliğinin tüm dünyada adeta bir salgın şeklinde artış göstererek ciddi bir sağlık sorunu haline geldiğini belirten Merkezefendi Devlet Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Özlem Yayar, “Kronik böbrek hastalığının en sık görülen nedenleri şeker hastalığı, yüksek tansiyon, nefritler, kistik böbrek hastalıkları ve ürolojik (idrar yollarında taş veya tıkanıklık) problemleridir. Şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp hastalığı, şişmanlık, ileri yaş, ailede böbrek hastalığı öyküsü, sigara ve sık ağrı kesici ilaç kullanımı kişiyi böbrek hastalığı açısından yüksek riskli hale getirmektedir” şeklinde konuştu. “Sinsi bir hastalık” Kronik böbrek hastalığının çoğu kez belirti vermeden sinsi bir şekilde diyaliz aşamasına kadar ilerlediğini belirten Yayar, “Riskli kişiler başta olmak üzere herkesin düzenli olarak sağlık taramasından geçmesi, basit kan ve idrar testi ile böbrek fonksiyonlarını kontrol ettirmesi önemlidir. Erken teşhis ve tedavi edilemeyen kronik böbrek hastalığı son dönem böbrek yetmezliğine ilerlemekte, bu aşamada ise diyaliz ve böbrek nakli tedavileri gündeme gelmektedir” dedi. "Gereksiz ilaç kullanımından kaçınılmalı" Özellikle kronik böbrek hastalığı olan veya bu açıdan yüksek risk taşıyan bireylerde böbrek fonksiyonun korunması son derece önem arz ettiğini belirten Nefroloji Uzmanı Dr. Özlem Yayar, “Böbrekler için risk oluşturan ilaçlar kullanılırken, tanı veya tedavi amaçlı girişimlerde, riskli ameliyatlar öncesinde ve sonraki dönemde böbrek fonksiyonlarının hekim tarafından izlenmesi ve koruyucu önlemlerin alınması çok önemlidir. Gereksiz ve hekim kontrolünde olmayan ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Böbrek sağlığı açısından böbrekleri susuz bırakmamak ve yeterli su alımına özen göstermek, özellikle sıcak iklimde yaşayanlarda daha da önemlidir” şeklinde konuştu.