POLİTİKA - 30 Temmuz 2016 Cumartesi 08:04

Erdoğan: 'Türkiye'de oynanan oyunu bozduk, şimdi sıra orada'

A
A
A
Erdoğan: 'Türkiye'de oynanan oyunu bozduk, şimdi sıra orada'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemizde oynanan oyunu bir kez daha bozduk. Bundan sonra inşallah Suriye’deki oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız. Orta Doğu’da, Kuzey Afrika’da, dünyanın her yerinde mazlumların ve mağdurların tek bir gözyaşı kaybetmemesi adına oynanan oyunları bozacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bulunan Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi açılışı ile Şehitleri Anma Programı’nda, 15 Temmuz şehitlerinin yakınları, gaziler ve ailelerinin yanı sıra vatandaşlarla bir araya geldi. Programa TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, Bakanlar Kurulu üyeleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile kuvvet komutanları, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, milletvekilleri ve çok sayıda davetli katıldı.

Türkiye’nin FETÖ ile mücadele sürecinde, tehdit oluşturan diğer terör örgütleriyle de mücadele etmekten kaçınmayacağının altını çizen Erdoğan, “Darbecilerden, onların iç ve dış destekçilerinden hesap sorarken intikam değil, adalet peşinde olacağız. FETÖ, PKK, DAİŞ, DHKP-C, ülkemizin ve milletimizin bekası için tehdit oluşturan tüm terör örgütlerinin başını ezmekte en küçük bir tereddüt göstermeyeceğiz. Düşman tek değil, düşman çok. ‘Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın’ diyor üstat. Onun için Türk Silahlı Kuvvetlerimizde bu malum yapının dışında vatanına, milletine sahip çıkan kardeşlerimle, emniyet teşkilatımızda o takımın dışındaki polislerimizle, tüm korucularımızla birlikte bu bölücü terör örgütlerine karşı Türkiye’nin dört bir yanında mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu ülkenin huzuruna, bu milletin refahına kastetmeye kimsenin hakkı yok. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” diye konuştu.

“Darbe girişimi sürecinde dahi hukuktan tek bir taviz vermedik”

Türkiye’nin darbe girişimi sürecinde dahi hukuk sınırlarından dışarı çıkmadığını ve atılan her adımın kanunlara uygun olduğunu aktaran Erdoğan, “Türkiye bir hukuk devleti. Dikkat ederseniz darbe girişimi sürecinde dahi hukuktan tek bir taviz vermedik. Attığımız her adım, aldığımız her karar, hayata geçirdiğimiz her uygulama anayasaya, kanunlara uygundur. Meclisimizde, Milli Güvenlik Kurulumuzda, Bakanlar Kurulumuzda, Bakanlıklarımızda, tüm kurumlarımızda çalışmalarımızı hukuk sınırları içinde yürütüyoruz. Yaşanan olağanüstü dönemde yapılan eksikler, hatalar olursa, onlar için de hukuk yolu açıktır, açık kalmaya devam edecektir. Ama adaleti tesis etmek de boynumuzun borcudur. Ne diyor herkes? ‘İdam, idam, idam’ burası demokratik bir parlamenter sistemle yönetilen bir demokratik hukuk devletidir. Öyleyse burada hükümetin yapacağı bir şey var. Bu talebi alıp parlamentoya taşır ve parlamento bunu tartışır, bu yolda verilen karara da herkes uyar. Az önce yaralı kardeşim meseleyi açıkladı. Dedi ki; ‘Eğer bu konuda hükümetimiz sıkıntıya düşmeyecekse parlamento idamın dışında verilecek en ağır ceza neyse onun kararını alsın’ Orada problem yok. Diğeri de milletimizin talebidir. Bu talep de parlamentoya gelir ve parlamento bunu müzakere eder, ona göre de adımını atar. Kimse de ‘niye bu adımı attın’ deme hakkına sahip değildir. Bugün dünyanın büyük çoğunluğunda bu var mı, var. Türkiye’de de bu müzakere edilir, tartışılır ve adımı ona göre atılır. Mevlana hazretlerinin ifadesiyle ‘Bir şeyi yerli yerine koymak, bir şeyi olamaması gereken yere koymak’ adaleti böyle tanımlıyor. Bütün bunlar zulümden de ağırdır, bundan kaçınacağız. Olması gereken yere koyarak adaleti, olmaması gereken yerden de kaçınarak zulümden kaçınacağız. Milletimizin 15 Temmuz gecesi sergilediği birliğe, beraberliğe, dayanışmaya, kardeşliğe uygun şekilde hedeflerimiz sürekli büyüterek, adımlarımızı sıklaştırarak yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

“15 Temmuz gecesi dünyanın farklı yerlerinde yüz binlerce insanın kalbi bizim için atıyordu”

Yaptığı konuşmada, “Ülkemizde oynanan oyunu bir kez daha bozduk. Bundan sonra inşallah Suriye’deki oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız” diyenErdoğan, şunları söyledi:

“Sadece Fetullahçı Terör Örgütüyle değil, diğer terör örgütleriyle ve onların arkalarındaki güçlerle mücadelemizi daha güçlü, daha etkin bir şekilde sürdüreceğiz. Ülkemizde oynanan oyunu bir kez daha bozduk. Bundan sonra inşallah Suriye’deki oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız. Orta Doğu’da, Kuzey Afrika’da, dünyanın her yerinde mazlumların ve mağdurların tek bir gözyaşı kaybetmemesi adına oynanan oyunları bozacağız. Bunların hiçbiri ülkemizde yaşananlardan bağımsız değildir. Hepsi aynı senaryonun farklı sahnelerinden ibarettir. 15 Temmuz gecesi sadece Ankara’da, İstanbul’da değil, dünyanın farklı yerlerinde pek çok şehirde yüz binlerce insanın kalbi bizim için atıyordu. Elleri bizim için semaya kalkıyordu. Bu millet dünyada farklı bir yere oturdu. Bu insanlar Türkiye’deki mücadelenin 79 milyonla birlikte kendi istiklal ve istikbal mücadelesi olduğunu biliyordu. Ülkemize husumet besleyenler, teröristlerini üzerimize salanlar kendilerini dev aynasında görebilirler. Ama bu milletin arkasında çok daha büyük güç, çok daha büyük bir destek var. O da mazlumların duasıdır.”

“Siper ettiniz ve bu hayasızca akın durdu”

Erdoğan, İstiklal Marşı’nın üçüncü, dördüncü ve beşinci dörtlüklerini okuduğu konuşmasında, “Akif çok güzel ifade ediyor: ‘Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım. Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım. Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma nasıl böyle bir imanı boğar. Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar. Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın.’ Siper ettiniz ve bu hayasızca akın durdu. ‘Doğacaktır Sana vaat ettiği günler Hakk’ın. Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.” İşte bunu yazdınız, aynen İstiklal Marşı’nda olduğu gibi. Biz Hakk’ın vaat ettiği günlerin yakın olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.


“Türkiye’deki demokrasiden, milletimizin hayat hakkından endişe duymayan hiçbir ülke lideri bizim dostumuz değildir”

Erdoğan darbe girişimine sessiz kalan batılı ülkeleri, “15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında dünyada aslında zaten bildiğimiz ama bu derece açık olarak ifade edilebileceğine ihtimal vermediğimiz pek çok tavra şahit olduk. Dostlarımızın samimi desteğini bir kenara koyarak söylüyorum. Pek çok devletin, pek çok devlet yetkilisinin ülkemizdeki darbe girişimine karşı tavrı demokrasi adına bir utanç belgesidir. Vatandaşlarımızın, asker elbisesi girmiş teröristlerin tanklarının altında ezilmesi, silahlarıyla vurulması, helikopterleriyle taranması, uçaklarıyla bombalanması maalesef bunların dikkatini çekmedi. Buna karşılık darbecilerle çok yakından alakadar oldular. Darbe girişimine karşı aldığımız Olağan Üstü Hal kararı, onları birden çok endişelendirdi. Benzer şeyler Amerika’da yok mu, Fransa’da, Almanya’da yok mu? Birçok yerde var. Ama hiçbirisinde bizim gibi yaşanan bir darbe girişimi yok. Alçakça katledilen 237 vatandaşımıza baş sağlığı, yaralanan 2 bin 191 insanımıza şifa dilemeyenler darbecilerin kötü muamele görme ihtimali karşısında adeta teyakkuza geçmiştir. Darbecilerin akıbetlerinden endişe ettikleri kadar Türkiye’deki demokrasiden, milletimizin hayat hakkından, geleceğinden endişe duymayan hiçbir ülke lideri bizim dostumuz değildir. Bunu böyle bilsinler. Bu ülkelerle diplomatik ilişkilerimiz mutlaka devam edecektir. Ama onların kalbimizdeki yeri asla yoktur ve farklıdır” ifadeleriyle suçladı.

Erdoğan: 'Türkiye'de oynanan oyunu bozduk, şimdi sıra orada'

“Zerre kadar demokrasi inançları varsa, gelsinler burayı görsünler”
15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunan FETÖ mensuplarına, Ankara Savaşı sırasında Timur’un ordusunun tarafına geçen askerler benzetmesi yapan Erdoğan, “Bugün bir komutanımız ‘Akıncı meydanını mürtet olarak çevirelim’ dedi. Biz zaten aramızda müzakereye başladık. Orası mürtet. Yani kendi milletine, kendi ordusuna ihanet edip yani irtidat edenlerin, Timur’un yanına geçenler sebebiyle oraya mürtet adı konulmuş. Dönekler, işte şimdi de dönekler. Hatırlamamız lazım. O meşhur günden beri uluslararası medyayı takip edenler Türkiye’nin terör, darbe ve işgal girişimleri karşısındaki sağlam duruşunu hazmedemeyenlerin hezeyanlarına, ikiyüzlülüklerine ilişkin sayısız örnek göreceklerdir. İsterdim ki demokrasiden, demokratik parlamenter sistemden bahsedenler önce gelsinler de bizim parlamento binamızı bir görsünler. Zerre kadar demokrasi inançları varsa, gelsinler burayı görsünler. Ama gelmediler. Bunların içinde darbe girişiminde bulunanları önce niçin şahsımı öldürmedikleri için eleştirecek, onlara akıldanelik yapacak kadar niyetlerini açık edenler var. Açık açık söylediler. ‘Yanlış yaptınız, önce Erdoğan’ı öldürmeliydiniz’ dediler. Bu kadar ileri gidenler de oldu. Bizim dediğimiz zaten o değil ki. Biz kefenimizi giyerek yola çıktık zaten. Az önce de ‘Şehitlerimizi kıskanıyorum’ dedim. Çünkü o makam herkese nasip olmaz. Özellikle batılı ülke liderlerinin yaşadıklarımız için üzüntülerini ifade etmekten ziyade, bundan sonraki süreç için endişelerini ifade etmeleri gerçekten ibret verici. Türkiye’nin yaşadığı tehlikeyle mukayese edilemeyecek tehditler karşısında olağan üstü önlemler alarak tam destek verenler darbe girişimine rağmen ülkemizi eleştirerek samimiyetsizliklerini ortaya koyuyorlar. İşte Avusturya, işte Almanya, oralarda miting, yürüyüş yapmak isteyen bizim vatandaşlarımız, ama onların da vatandaşı, çifte vatandaşlara müsaade etmiyorlar. Evlerde Türk bayrağı asmalarını yasaklayacak kadar. Bunlar bu şekilde demokratlar. Karşılaştığımız bu tablo karşısında şaşırdık mı? Hayır. Peki, üzüldük mü? Evet. Her şeye rağmen birazcık hakkaniyet, birazcık empati beklemekten kendimizi alıkoyamıyoruz. 15 Temmuz’da gördük ki kimseden ne hakkaniyet, ne yardım, ne destek, ne anlayış bekleyemeyiz. 3 milyon mülteci ülkemizde var. Bunun için dünyadan bize gelen bir destek var mı? Yok. Sadece konuşuyorlar, sadece söz yapıyorlar. Ama biz şu anda STK’lar ve milli bütçemizden yaptığımız yatırımlarla neredeyse 20 milyar doları aştık. Biz, dünya elini uzatacak diye bu adımları atmadık. Dedik ki; ‘Bizim medeniyetimizde Ensar’lık farklı bir şey’ Biz Ensarız ve Muhacir’lere elimizi açtık, göğsümüzü açtık ve onları ülkemizde ağırlıyoruz. Ne yapacaksak kendimiz yapacağız. Bunun için uzun süredir yerli ve milli vurgusu yapıyoruz. Bunun için ‘Kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz lazım’ diyorum. Sanayide, ticarette, ihracatta, savunma sanayinde, yüksek sanayide, tarımda, hayvancılıkta velhasıl her alanda dışarıya bağlı olan değil, dışarıya veren durumuna gelmek mecburiyetindeyiz” değerlendirmelerinde bulundu.

“Toplu iğneyi dahi üretemeyen bir Türkiye’den buralara geldik”
Türkiye’ye yönelik saldırıların, Türkiye’nin güçlenmesinden endişe duyan kimseler tarafından gerçekleştirildiğinin altını çizen Erdoğan, “Son bir yıldır bölücü terör örgütüyle yürüttüğümüz mücadelede bu gerçeğin sayısız örneğine şahit olduk. Şayet ekonomide, savunma sanayinde belli bir duruma gelmemiş olsaydık ne terör örgütünün eylemlerinin, ne de bu darbe girişiminin altından kalkabilirdik. Ülkemize yönelik saldırıların böylesine pervasız hale gelmesi büyüyen, güçlenen, kendi kendine yeten Türkiye’den duyulan rahatsızlıktan kaynaklanıyor. Türkiye dünkü her şeyiyle dışa bağımlı Türkiye olsaydı, mücadeleyi daha başlamadan kaybetmiştik. Toplu iğneyi dahi üretemeyen bir Türkiye’den buralara geldik. Şu anda ideal bir seviyede olmayabiliriz. Ama en azından kritik dönemlerde kendi ayaklarımızın üzerinde durabilecek güce sahibiz. Her fırsatta 2023 diyoruz. Bu hedefe ulaşacağız. O seviyeyi ülkemizin geleceği için yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi tuzakları kurarlarsa kursunlar, hangi oyunları oynarlarsa oynasınlar Allah’ın izni ve yardımıyla 2023 hedeflerimize ulaşacağız” dedi.
Erdoğan konuşmasını Arif Nihat Asya’nın 'Dua' şiiri ile sonlandırdı.

Caner Ünver
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Kadınlarla ilgili meseleyi LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara haksızlık yapıyorsunuz" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz" dedi. TBMM Genel Kurulunda Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2026 yılı bütçesi kabul edildi. Genel Kurulda, bütçeler üzerindeki konuşmaların tamamlanmasının ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Milletvekilleri tarafından sorulan soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Rakamlar sizi doğrulamıyor. Az önce söyledim. Binde 1,1 ya da 1,2 civarında harcama söz konusu. Eski sisteme göre daha düşük bir harcama. Kaldı ki şunu da söylemek zorundayım. Cumhur İttifakı’nın adayı olan Cumhurbaşkanımız değil de rakibi seçilmiş olsaydı, şimdi 6 tane cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktı. Kim bilir kaç tane bakan olacaktı; 90’lı yıllarda koalisyon hükümetleri dönemlerinde 35, 36’ları bulmuş. Muhtemelen 30’un üstünde de bakan olurdu. Asıl o zaman cumhurbaşkanlığı makamı israf noktasına dönüşürdü. Bir de resmi resmi ilan edilen cumhurbaşkanı yardımcılarının dışında da kimlere cumhurbaşkanı yardımcılığı sözü verildi onu da bilmiyoruz. Onları da eklerseniz çok daha fazla olur" dedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hakkındaki eleştirilere cevap veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Ben ısrarla aynı şeyi söylüyorum. Bir defa orada bir cami var. Cuma dahil namazlar kılınıyor ve herkes geliyor. Kütüphane 7 gün 24 saat açık. Kongre Merkezi açık. Ayrıca, Külliye’nin daha resmi bölümlerini gezmek isteyenler için belki Ali Mahir (Başarır) Bey de gezmek isteyebilir. O yüzden adresi söyleyeyim: ziyaret.tccb.gov.tr/. Turist olsun, vatandaşımız olsun herkes bu siteye girebilir. ’Gezmek istiyorum’ diyebilir ve bunlar belli bir sistem içinde gezdiriliyorlar. Yani ’vatandaşa açık değil’ ifadeniz doğru değil. Lütfen gezmek istiyorsanız bu siteye girebilirsiniz veya benden randevu istersiniz ben gezdiririm" diye konuştu. Genel bütçenin 10 binde beşinin kullanıldığını vurgulayan Yılmaz, "Nedir bu sınır? ’Bütçe başlangıç ödeneğinin binde 5’ini geçemez’ demiş kanunlarımız. Geçen yıl itibarıyla, 2024 yılında, genel bütçe başlangıç ödeneğinin 10 binde beşini kullanmış Cumhurbaşkanımız. 10 kat daha altında limitin bir kullanım söz konusu. Bu yıl itibarıyla 10 binde üç civarında kullanım. Öyle ifade ettiğiniz gibi sanki bütçenin tamamı büyük bir kısmı bu işlere harcanıyormuş gibi ifadeler doğru değil ama ihtiyaç oldukça da elbette kullanılacak. Tüm ülkelerin kullandığı gibi" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanlığındaki taşıt sayıları hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığında ihtiyaç çıkabilir, acil bir şey olabilir diye 20 taşıt koyuyoruz. Doğru. Ama 2024 yılında sadece 7 taşıt alınmış. 2025 yılında yine 20 taşıt koymuşuz. Şu ana kadar bir tane bile alınmamış. NATO zirvesi geliyor, belki onun için bir ihtiyaç olursa bir alım yapılabilir. Yapılmaz demiyorum ama genelde bu 20 taşıt konuyor. Bir ihtiyat ödeneği olarak konuyor. Acil bir ihtiyaç çıkar kullanılabilir diye konuyor. Ama geçmişe baktığınız zaman bunun pek de kullanılmadığını görüyoruz" ifadelerini kullandı. Kadınlarla ilgili meselelerin sadece LGBT üzerinden tartışılmasının haksızlık olduğuna değinen Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz. Bu uzun bir entelektüel tartışma. Ama bakış açınıza hiçbir şekilde katılmadığımı, Kürt halkının da sizin bu bakış açınıza en küçük bir prim vermeyeceğini de buradan ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu. Türkiye’de açlık sınırının sadece TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar olduğundan bahseden Yılmaz, "Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırı dediğiniz TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar. Yoksulluk olarak hesapladığı geçen ay gördüm televizyonlardan 97 bin lira. Yani neredeyse 2 bin 500 dolara yakın bir geliri olanı yoksul olarak tarif ediyor. Siz 5 bin dolar da dersiniz. Açık arttırmaya da çıkabilirsiniz. Tüm toplumu da yoksul ilan edebilirsiniz. Ama bir uluslararası ölçüte, istatistiğe dayalı bir yaklaşım değil bu. Sendikal olarak hazırlanmış muhtemelen sendikal taleplerine baz teşkil etmek üzere yapılan çalışmalar. Biz elbette en küçük yoksulluk oranıyla da mücadele etmeye devam edeceğiz. Güçlü bir sosyal politikayla yolumuza devam edeceğiz" dedi. Soru-cevabın ardından Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, birleşimi, yarın saat 11.00’de toplanmak için kapattı.
Kocaeli Kocaeli’de silahlı saldırı: 1’i futbolcu 3 yaralı Kocaeli’de meydana gelen silahlı saldırıda 3 kişi silahla vurularak yaralandı. Yaralılardan birinin Kocaelili futbolcu Uğurcan Bekçi olduğu öğrenildi. Olay, İzmit ilçesi Sanayi Mahallesi Ömer Türkçakal Bulvarı’nda meydana geldi. Henüz bilinmeyen sebeple iki grup arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi ile çıkan kavgada Sultanbeyli Belediyesporlu Uğurcan Bekçi (27), E.K.B. (27) ve İ.A. (31) silahla yaralandı. 3 kişi kanlar içinde yerde kalırken, durum 112 Acil Çağrı Merkezi’ne haber verildi. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri, biri ağır olmak üzere yaralan 3 kişiyi yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırdı. Kağıtspor, Körfez Spor Kulübü, Kocaeli Güneşspor, Belediye Derincespor, 24 Erzincaspor, Ankara Keçiörengücü, Adıyaman 1954 gibi önemli takımlarda forma giyen 27 yaşındaki kanat oyuncusu Uğurcan Bekçi’nin ayağından yaralandığı, durumunun ağır olduğu ve ameliyata alındığı öğrenildi. Polis olay yerinde delil aradı Öte yandan bölgeye çok sayıda polis ekibi de sevk edildi. Olayın Sefa Sirmen Sanayi Sitesi’nin yakınlarında başladığı, sahil yolu boyunca da sürdüğü öğrenildi. Polis ekipleri olayın yaşandığı noktalarda mermi ve delil aradı. Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro ekipleri, çok yönlü araştırma başlatırken, zanlı veya zanlıların yakalanması için çalışmalar sürüyor.
Ankara Bakan Işıkhan: "’Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "Özel hastanelere yapılan ödemelerin tedavi harcamaları içindeki payı 2013 yılında yüzde 23,40 iken 2024 yılı sonunda yüzde 10,45’e düşmüştür, 2025 yılının ilk yedi ayında ise bu oran yüzde 6,78’e gerilemiştir. Bu yüzden ‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" dedi. TBMM Genel Kurulu, Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yanı sıra Mesleki Yeterlilik Kurumu, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, İletişim Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığının bütçeleri görüşüldü. Milletvekillerinin konuşmalarıyla başlayan Genel Kurul toplantısında Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın sunumlarıyla devam etti. Sunumların ardından soru-cevap bölümüne geçilen toplantıda Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Burada konuşan Işıkhan, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 2026 yılı bütçesinin düşük olduğuna yönelik iddialara yanıt vererek, "Sosyal Güvenlik Kurumunun bütçesi merkezî yönetim bütçe kapsamı dışında olup ayrı bir bütçedir. 2026 yılı merkezî yönetim bütçesinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ayrılan pay, Bakanlık bütçesi üzerinden SGK’ye ayrılan teşvikleri 261,3 milyar lira, açık finansman ise 43,7 milyar lira kalemlerini kapsamaktadır. Dolayısıyla, sosyal güvenlik sisteminin finansman kaynağını sadece genel bütçeden aktarılan pay üzerinden değerlendirmek doğru bir yaklaşım değildir. SGK bütçesinin 2026 yılında 7 trilyon 130 milyar lira olacağı öngörülmektedir" ifadelerine yer verdi. "Dilovası yangınında ihmali, kusuru, sorumluluğu olan kim varsa gözünün yaşına bakmadan gerekli işlemi yapacağız" Işıkhan, DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Dilovası yangınında insanların ihmalden dolayı hayatını kaybettiği iddialarına da yanıt vererek, şu ifadelere yer verdi: "İlk anından itibaren ailelerimizin yanında oldum, devlet olarak kimseyi yalnız bırakmadık ve bırakmayacağız. Olayla ilgili adli süreç hâlen devam etmektedir, yargının yürüttüğü soruşturmayı titizlikle ve yakından takip ediyoruz. Bununla birlikte, idari açıdan üzerimize düşen sorumluluğu gecikmeden yerine getirdim, 3 başmüfettişimizi ve 2 müfettişi görevlendirdi. Soruşturma kapsamında SGK Kocaeli İl Müdürü, İl Müdür Yardımcısı, Gebze Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürünü görevden aldık. Çalışma ve İş Kurumu Kocaeli İl Müdürü, İŞKUR Dilovası Hizmet Merkez Müdürü, İŞKUR CİMER’den Sorumlu Şube Müdürü personelini görevden aldık. Hem adli hem de idari soruşturmalar eşzamanlı olarak devam etmektedir. Az önce açıkladığım gibi ihmali, kusuru, sorumluluğu olan kim varsa gözünün yaşına bakmadan gerekli işlemi yapacağız." "‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" Bakan Işıkhan, 2025 bütçesinde SGK’ye yapılan transferler arttığını ve sağlık sistemini kalkındırmak için bu transfer harcamalarının özel hastanelere gittiğini iddia edildiğini söyleyerek, "Bu iddia kesinlikle doğru değil. Özel hastanelere yapılan ödemelerin tedavi harcamaları içindeki payı 2013 yılında yüzde 23,40 iken 2024 yılı sonunda yüzde 10,45’e düşmüştür, 2025 yılının ilk yedi ayında ise bu oran yüzde 6,78’e gerilemiştir. Bu yüzden ‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" dedi. Genel Kurul toplantısı Bakan Işıkhan’ın konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın konuşmasıyla devam etti.