SAĞLIK - 30 Temmuz 2018 Pazartesi 13:02

Ergenlikte sık rastlanan yeme bozukluğu hastalığı: Anoreksiya Nervoza

A
A
A
Ergenlikte sık rastlanan yeme bozukluğu hastalığı: Anoreksiya Nervoza

Yeme bozukluğu hastalığı olan anoreksiya nervozanın, kişinin vücut algısının bozulması ile kendisini kilolu hissetmesi durumu olduğunu belirten, Uzman Psikolog Tuğçe Denizgil, hastalığın özellikle ergenlik döneminde kişilerin yaptığı diyet sonrası ve stresle birlikte görülmeye başlanan en ölümcül psikiyatrik hastalık olduğunu ifade etti.

 “Anoreksiya nervoza hastaları aşırı kilo kaybına uğramaktadır”

Yeme bozukluğu olan anoreksiya nervoza hastalığı hakkında bilgiler veren Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Uzman Psikoloğu Tuğçe Denizgil, hastalığın kişinin vücut algısının bozulması ve bunun akabinde kendini kilolu sanma durumu olduğunu belirtti. Bu psikolojik hastalığa yakalanan kişilerin beslenmeyi kabul etmeyip aşırı kilo kaybına uğradığını söyleyen Uzm. Psikolog Denizgil, anoreksiya nervozanın kişilerin kilo vermeye kendi iradesi ile başlayıp daha sonra bunu ısrarla sürdürmesi durumu olduğunu söyledi. Uzm. Psikolog Denizgil şöyle devam etti: “Bir kişiye anoreksiya nervoza tanısı konması için kişinin normal ölçülerdeki kilosunu devam ettirmeyi kabul etmemesi, yaptığı diyetin ardından kendi kendini kusturması, yoğun egzersiz ve spor yapması, laksatif olarak adlandırılan müsli yiyecekler ve idrar sökücüler kullanarak kilo vermeye çalışması, kişinin beden ağırlığı normalden düşük olmasına rağmen kilo alımından son derece korkması ve bu korku yüzünden kilo kaybını artırması, kadınlarda görülen adet yoksunluğu veya kesilmesi gibi durumlar yaşaması gerekmektedir.”

Anoreksiya nervozanın başlangıç yaşı 17

Şiddetli kilo kaybı yaşayan kişilerin yaşadıkları sağlık sorunlarını kabul etmeyip inkâr etme eğiliminde bulunduklarını söyleyen Uzm. Psikolog Denizgil, kişilerde anoreksiya nervoza hastalığının ortaya çıkış dönemlerinin genellikle ilk veya orta ergenlik dönemi olup, yapılan diyet döneminin hemen arkasından veya yoğun bir stres dönemi sonrasında görülmeye başlandığını belirtti. Anoreksiya nervozanın başlangıç yaşının on yedi olarak kabul edildiğini söyleyen Uzm. Psikolog Denizgil, kırk yaş sonrasındaki kişilerde bu hastalığın görülmediğini belirtti.
 

“Toplum tarafından dış görünüşe verilen önem, hastalığı tetikliyor”

Anoreksiya nervoza hastalığının ortaya çıkışındaki en önemli etken ve faktörün toplumun dış görünüşe verdiği önemden kaynaklandığını söyleyen Uzm. Psikolog Denizgil, diğer önemli sebebin ise ergenlikte görülen bağımsız olma ve sosyalleşme arzusundan kaynaklı aileden uzaklaşma ve buna bağlı olarak kişinin kendi bedeni ile aşırı ilgilenmeye başlaması olduğunu belirtti.

“Tüm psikiyatri hastalıkları arasında en ölümcül olanı” 

Hastalığın tedavisinde bireyin hastalığını kabullenmediğini ve yardım kabul etmediğini söyleyen Uzm. Psikolog Denizgil, kişilerin hastalığı kabullenmemesi ile birlikte hastalığın tedavisinde geç kalınabileceğini belirtti. Uzm. Psikolog Denizgil şöyle devam etti: “Anoreksiya nervoza, tüm psikiyatri hastalıkları arasında en ölümcül olanıdır. Sabırlı ve düzenli tedavi sonrasında sağlığına kavuşan hastalar mevcuttur. Tedavi sağlıklı kiloya ulaşmayı, daha iyi hissetmeyi ve sağlıklı yeme alışkanlıkları edinilmesini sağlar. Anoreksiya hem fiziksel hem de duygusal bir problem olduğu için hastalar; doktor, diyetisyen ve bir ruhsal sağlık danışmanı tarafından uygulanan tedaviye daha olumlu cevap verir. Anoreksiya nervozaya genellikle kaygı bozukluğu, panik ve takıntı gibi diğer psikiyatrik hastalıklar da eşlik etmektedir. Dolayısıyla hastaların hem kaygı hem de takıntı gibi diğer var olabilecek psikiyatrik bozukluklarını da tedavi etmek gerekecektir.”

“Hastalık mutlaka bir sağlık merkezinde tedavi edilmeli”

Kişilerin kiloları aşırı düşük ise mutlaka bir sağlık merkezinde tedavi görmesi gerektiğini söyleyen Uzm. Psikolog Denizgil, anoreksiya nervoza hastalığının tedavi sürecinin uzun olduğunu belirtti. Tedavi süresince eski kötü alışkanlıklara geri dönüşün ve gerilemelerin olabileceğini söyleyen Uzm. Psikolog Denizgil, bu hastalığa yakalanan kişilerin sorunu kendi başına çözmeye çalışmaması ve mutlaka uzman bir psikologdan yardım alması gerektiğini belirterek, “Eğer çocuğunuzda anoreksiya olduğunu düşünüyorsanız onunla konuşun. Endişe duyduğunuzu anlatın. Umurunuzda olduğunu anlamasını sağlayın. Kendiniz ve çocuğunuz için bir doktor veya danışmandan randevu alın” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.