SAĞLIK - 30 Kasım 2016 Çarşamba 15:03

Etkisizleşen antibiyotikler yerine doğal antibiyotik

A
A
A
Etkisizleşen antibiyotikler yerine doğal antibiyotik

Rumeli Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Müdürü Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Özyaral Sağlık Bakanlığı’nın özellikle antibiyotik kullanımı konusundaki uyarılarına dikkat çekti. Gereksiz kullanılması sebebiyle antibiyotiklerin etkisini kaybettiğini ifade eden Özyaral, artık çok basit hastalıklarda bile tedavi imkanlarının kısıtlanacağı riskiyle karşı karşıya kalacağımızı söyledi.

Doç. Dr. Oğuz Özyaral “Çok önemli iki hareket oldu dünyada. Bunlardan biri antibiyotiklerin bulunup kullanılmasıdır. Bunlar yarı sentetik, sentetik derken önümüze çok ciddi bir potansiyel olarak geldi. Hastalıkları hızla iyileştiriyor olması her yerde her zaman gerekli gereksiz kullanımını da arttırdı. Bunların doğal olanları da vardı ama biz kolay olanı yani laboratuvarlarda sentezlenen kimyasal yapıları tercih ettik. Mikroorganizmaların savunma mekanizmalarını nasıl yıkarız diye hareket eden antibiyotiklerle hastalıkları yenmeye çalıştık. Ardından ikinci önemli hareket geldi, şunu unuttuk. Her mikroorganizmanın farklı bir savaş ve savunma teknikleri, mekanizmaları var. Bir antibiyotik vücuda girip karşılaştığı düşmanı yani hastalık yapan mikroorganizmayı öldüremediğinde düşmanı tarafından deşifre ediliyor. Kısa bir süre sonra, kullanılan antibiyotik hastalık yapan mikroplar tarafından tanınıyor, ayrıca virutik hastalıklara zaten bu antibiyotiklerin hiçbir etkisi de yok, böylece mikropların savunma mekanizması güçleniyor, akıllanıyorlar ve sonuç antibiyotikler etkisiz hale getiriliyor. Yani antibiyotik işe yaramıyor. Bir antibiyotiğin piyasaya çıkması ortalama 10 sene kadar bir süre alıyor. Ancak biz o kadar çok antibiyotik kullanıyoruz ki, 10 sene daha bitmeden ilacın etkinliğini bitirmiş oluyoruz. Bunun temel sebebi ilacı gerçekten kullanılması gereken yerde değil, aklımıza gelen tüm hastalıklarda, kulaktan dolma tavsiyelerle kullanmış olmamız” dedi.

“Başım ağrıyor diyen antibiyotik kullanıyor, oysa antibiyotiğin de zararları var”
“Gribal enfeksiyonlarda antibiyotik işe yaramaz. Ancak sonrasında gelişen bir enfeksiyon varsa antibiyotik sadece hekim denetimin, gözetiminde kullanılır. Buna da ancak doktor karar verir. Öyle yanlış kullanım şekilleri ile karşılaşıyoruz ki! Başı ağrıyan antibiyotik kullanıyor mesela. Şaşırıp kalıyoruz. Oysa ki antibiyotik gerçek kullanım yeri dışında kullanıldığında vücudu yorar. Tüm ilaçlar zehirdir. Eczacılık zehri yönetme, hekimlik ise kullanım sanatıdır. Ancak vatandaş bu takdiri doktora bırakmıyor. Kendi kendine teşhis koyuyor, tedavi için de mutlaka antibiyotik alıyor. Aldığı her antibiyotik ile böbreklerine, karaciğerine, bağırsaklarında yaşayan vücudu için gerekli, faydalı mikroorganizma topluluklarına, sindirim sistemine , kan sistemine, organlarına farkına varmadan zarar veriyor.” şeklinde konuşan Doç. Dr. Oğuz Özyaral özellikle sağlık konusunda boş konuşma alışkanlığından kurtulmamız gerektiğini ifade etti.

“İnternetten hastalığına teşhis koyup ilaç yazdırmak olmaz”
Doç. Dr. Oğuz Özyaral antibiyotiklerin etkinliğinin korunmasında doktor ve eczacıya da sorumluluk düştüğünü belitti. “Hasta istedi antibiyotik yazdım, verdim diye bir şey olamaz. Hasta şikayetlerini anlatacak, doktor ne uygun görürse onu verecek ve tedavi protokolü oluşturulacak. Burada bilen kişi doktordur. İnternetten araştırıp yalan yanlış bilgilerle hastalığına teşhis koyup forumlardaki tavsiyelere göre ilaç isteyen hastalar, hem kendilerine hem de sağlık sistemine zarar veriyor. Biz ne yazık ki akılcı ilaç planlaması yapamıyoruz”

“En önemlisi hasta olmamak
“Doğru beslenmek, aşılama takvimine uymak, kontrollerimizi düzenli yaptırmak, çevreyi temiz tutmak hastalıklara yakalanma riskimizi azaltır. En doğrusu koruyucu hekimliktir. Yani hasta olmamak ve ilaca daha az ihtiyaç duymak. Doğala dönmek zorundayız. Antibiyotiklere ihtiyaç duymamak için bağışıklık sistemimizi güçlü tutmalıyız. Doğal antibiyotikler dediğimiz vücudumuz tarafından yabancı madde olarak kabul edilmeyen gıdalarımız var. Onları doğru pişirme ve tüketme biçimleriyle soframıza getirmeliyiz.” Şeklinde konuşan Doç.Dr. Oğuz Özyaral “Hasta olmak istemiyorsanız doğal antibiyotikleri sofranızdan eksik etmeyin” dedi.

“İşte 10 doğal antibiyotik “
Doç.Dr. Oğuz Özyaral bol bol kullanmamızı tavsiye ettiği doğal antibiyotikleri şu şekilde sıraladı: “Sarımsak: Mümkün olduğunca çiğ tüketin. Yemeğe katarken güzelce yıkayıp kabuğuyla kullanın. Soğan: Kuru ve tazesini çiğ olarak tüketelim. Kavurmayın. Ispanak: Mümkünse çiğden ya da buharda haşlayıp kullanın. Rengi değişene kadar pişirdiğinizde bir değeri kalmaz. İçinde folik asit vardır. Folik asit enfeksiyonlarla savaşta oldukça güçlüdür. Turp: İçinde C vitamini ve iyot bulunur. Doğal antibiyotiktir. Turp gibi olmak sözüne ilham vermesi boşuna değildir. Brokoli: Güçlü bir antioksidan olan C vitamini içeriyor. Bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor. Zencefil: Bağışıklık sistemini güçlendirir. Bal, tarçın ve zencefil karışımı herkese tavsiye edilebilir. Kırmızı biber / Kımızı acı biber: Acı biber içindeki capsaicin maddesi aynı zamanda ona acı tadı verendir. Bu madde bağışıklık sistemimizi güçlendirir, hastalıklara karşı direncimizi arttırır. Kırmızıbiber iyi bir C vitamini kaynağıdır. Kivi: Portakaldan daha fazla C vitaminine sahip olan kivi, antioksidan özellikle sebebiyle özellikle kış mevsiminde her gün tüketilmesi gereken meyvelerdendir. Pırasa: Güçlü bir antioksidan olan “polifenol” içerir. Serbest radikaller ve onların oluşturacağı hastalıklara karşı vücudu korur. Nar: Kırmızı – mor renkli tüm meyveler bağışıklığı güçlendirir ancak nar bu özelliğinin yanı sıra Potasyum ve demir içerir. Bu da hastalıklarla savaşımızda bize yardım eder”
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.