ASAYİŞ - 12 Ocak 2023 Perşembe 15:27

FETÖ’nün güncel yapılanmasına ilişkin iddianame hazırlandı

A
A
A
FETÖ’nün güncel yapılanmasına ilişkin iddianame hazırlandı

 İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ’nün ‘güncel yapılanmasına’ ilişkin iddianame hazırlandı.

Örgütün kullandığı şifreler ve kodlamalara yer verilen iddianamede “Yüzme Kursuna Yazılmak” ifadesinin yurt dışına çıkış, “Kurs Fiyatı” ifadesinin ise yurt dışına çıkış yapmak amacıyla harcanması planlanan para için kullanılan tabirler olduğu kaydedildi. Öte yandan örgüt üyeliği suçundan ceza talep edilen 29 sanık iddianame çereçvesinde önümüzdeki günlerde yargılanmaya başlanacak.

İl ve ilçelerdeki yapılanmalara kod isimler kullanmışlar

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ’nün ‘güncel yapılanmasına’ ilişkin iddianame hazırlandı. 272 sayfalık iddianamede FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’nün güncel yapılanması ile ilgili olarak gelen bilgiler doğrultusunda il seviyesindeki yapılanmanın “Şirket/Ova” olarak isimlendirildiği, yeni yapılanmanın İstanbul’da “İl İmamı/Hadimi”, “Erkek Eğitim Sorumlusu”, “Kadın Eğitim Sorumlusu”, “Finans Sorumlusu”, “Mağdur Aile Mesulü”, “İzdivaç Sorumlusu” ve “Sosyal Medya Sorumlusu” şeklinde düzenlendiği belirtildi. İddianamede ilçe seviyesinde yapılanmanın ise “Mağaza/Yayla” olarak isimlendirildiği, ilçe yapılanması genel sorumlusunun “İlçe İmamı/Hadimi” olduğu belirtildi.

Toplanan paraları örgüt içi dayanışmayı arttırmak için kullanmışlar

İddianamede örgüt için toplanılan paraların rehberler aracılığıyla ilde faaliyet yürüten hadimlere veya finans sorumlularına ulaştırıldığı, hadim olarak faaliyet yürüten şahısların farklı maskeleme yöntemleri kullanarak eski mütevelli heyeti üyesi şahıslar ile görüştüğü, finans sorumlusu şahsın ise yurtdışında bulunan örgüte müzahir şahıslardan gelen, mütevelli şahıslardan toplanan ve örgüt içerisinde münferit olarak para yardımında bulunan şahıslardan para topladığı açıklandı. Toplanılan paralar ile yeni il yapılanması içerisinde faaliyet yürüten şahısların maaşlarının ödendiği, ayrıca örgütün çözülmeyi önlemek ve örgüt içi dayanışmayı arttırmak amacıyla adli işlem yapılmış, KHK'lar ile ihraç edilmiş, akrabası cezaevinde olan, mağdur olarak nitelendirdikleri ailelere “mağdur aile mesulü” tarafından para yardımında bulunulduğu, bu ailelerden çocuklarını örgütün eğitim yapılanmasına dahil edenlere ve örgütsel aidiyet duygusu içerisinde olanlar ile örgütün ilerleyen süreçte (cezaevinden çıktıktan sonra) kendisinden istifade edeceği şahısların ailelerine öncelik verildiği belirtildi.

İstanbul’u 3 ana bölgeye ayırarak faaliyet göstermişler

İddianamede FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Marmara Bölgesi altında faaliyet yürüten “İstanbul Yapılanmasının” örgüt tarafından Suriçi Büyükşehir, Surdışı Büyükşehir ve Anadolu Büyükşehir olmak üzere 3 ana bölgeye ayrıldığı, bahse konu bölgelerin de kendi içlerinde illere ve eyaletlere ayrılarak büyükşehir hadimi, il hadimi, eyalet hadimi, il muhasebecisi, eyalet muhasebecisi, talebe mesulü ve mütevelli mesulü olarak faaliyet gösterdikleri konusunda rapor düzenlendiği ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği açıklandı.

Gülen’in “Her ile bir peygamber, her koğuşa bir sahabe ve dışarıdaki her aileye bir melek” sözü üzerine yeni bir yapılanma

FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz 2016 sonrası yaşanan gelişmeler ve son zamanda örgüt yönetiminde yaşanan bölünme tartışmalarına karşı, Türkiye’ deki tabanı toparlamak amacıyla örgüt elebaşı Fethullah Gülen’ in “Her ile bir peygamber, her koğuşa bir sahabe ve dışarıdaki her aileye bir melek” sözü üzerine yeni bir yapılanmaya gittiği de iddianamede belirtildi. İddianamede örgütün aldığı ağır hasarı onarmak, diğer yandan yeniden taban oluşturmak için kolları sıvadığı belirtilerek örgütün güncel yapılanmasının İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere üç bölgeden yönetildiğinin itiraflar ve teknik incelemeler sonucu belirlendiği kaydedildi.

Örgütün yeni şifreleri ortaya çıktı

Örgüt mensuplarının aralarında örgütsel haberleşme amacıyla bankalar üzerinden düşük miktarlı Havale/EFT gibi işlemler yaparak açıklaması üzerinden iletişim sağlamaya çalıştıkları belirtilen iddianamede, Ramazan ayında fitre ve zekat adı altında toplanacak paraların yurt dışına kaçacak şahıslara gönderilmesinin istenildiği belirtildi. Örgütün bazı şifrelerine de yer verilen iddianamede “Yüzme Kursuna Yazılmak” ifadesinin yurt dışına çıkış, “Kurs Fiyatı” ifadesinin ise yurt dışına çıkış yapmak amacıyla harcanması planlanan para için kullanılan tabirler olduğu açıklandı. İddianamede ayrıca örgüt mensuplarının illegal olarak çıkışları iki bölgeden sağladıkları, ‘AŞAĞI’ olarak geçen bölgenin Ege olduğu, lüks tekne ve yatlarla da Ege’den illegal çıkışların sağlandığı, ‘YUKARI’ olarak geçen bölgenin ise Edirne ili olduğu, Edirne’den geçişlerde su seviyesini/debisini takip ettikleri kaydedildi.

Örgütün güncel yapısı içerisinde faaliyet yürüten şahıslar arasında geçen konuşmalarda şifreli konuştukları da belirtilerek “Meyve” kodunun eğitim yapılanmasında güncel olarak evlerde kalan yahut evde kalmasa da örgütle bağı olan öğrenciler ve geçmişte örgütle irtibatlı olup da halihazırda örgütü bilen tanıyan öğrencilere verildiği “Sebze” kodunun ise eğitim yapılanmasında güncel olarak evlerde kalan yahut evde kalmasa da örgütle bağı olan öğrenciler içinde yer alıp hizmeti (örgütü) tanımayan öğrenciler için kullanıldığı belirtildi.

Mahkumlar Covid-19 salgını sürecinde diğer koğuşlara malzemeler atarak virüsü yaymak istemişler
Örgütün cezaevinde yaptıkları eyleme ilişkin de bilgi verilen iddianamede tutuklu bulunan mahkumların, Covid-19 salgını sürecinde kendi koğuşlarından diğer koğuşlara malzemeler atarak virüsü cezaevi geneline yayma çabası içerisinde oldukları, örgüt üyesi mahkumların bu hareketle yakınları üzerinden sosyal medya aracılığıyla kamuoyunda mağduriyet algısı oluşturarak cezaevi yönetimlerini baskı altına almayı, yargılama süreçlerinde bu durumu lehlerinde kullanmayı, yoğun bakımda Covid-19 tedavisi görülmesi durumunda da tedavi sonrası ailelerinin yanında 3 aylık izin hakkını elde etmeyi amaçladıkları ifade edildi.
İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame çerçevesinde önümüzdeki günlerde 29 sanığın ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ suçundan yargılanmasına başlanacak.

Melike İnal
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gölbaşı’nda ata tohumları toprakla buluştu Gölbaşı Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nce üretilen yerli ata tohumları, Belediye Başkanı Yakup Odabaşı’nın da katıldığı programda toprakla buluştu. Gölbaşı Belediyesi, yerli ve milli ata tohumlarına sahip çıkıyor. Her yıl olduğu gibi bu yılda Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından üretilen ata tohumları, Belediye Başkanı Yakup Odabaşı ve Şehit Hakan Can TOKİ Anaokulu öğrencilerinin katıldığı ‘Ata Tohum Serpme Programı’nda toprakla buluştu. Yerli tohum geleneğini yeniden canlandırmak amacıyla Gölbaşı Belediyesi serasında üretilen tohumların ekimi sırasında Odabaşı, çocuklarla tek tek ilgilendi. Programda domates, biber, salatalık tohumlarının ekimi gerçekleştirildi. Belediye Başkanı Odabaşı yaptığı konuşmada, “Belediye olarak teknolojinin nimetlerinden yararlanırken, geçmişimizi de unutmuyoruz. Bu tohumlar bize atalarımızın emaneti. GDO’suyla oynanmamış, yerli ve milli tohumlar. Bu tohumları müdürlüğümüzün serasında fide haline getirip vatandaşlarımıza dağıtıyoruz. Vatandaşlarımızın sağlıklı ürünler tüketmesini sağlıyoruz. Biz kültürümüze sahip çıkıyoruz. Bu tohumları gelecek nesillere aktarmak için de koruma altına aldık. Bugün çocuklarımızın tohumları toprakla buluşturduğu anlarda yaşadıkları heyecana tanık olduk. İnşallah geleceğin ziraat mühendisleri, bakanları bu çocuklarımızın arasından çıkacak. Onların da bu ata tohumlarına sahip çıkacağına inancımız tam" dedi. Odabaşı, etkinliğe katılan çocuklara hediyeler de verdi. Program hatıra fotoğrafının çekilmesinin ardından sona erdi.
Sivas Doktorlar bildiri yayınladı: “Gazze’de yaşanan işgali ve soykırımı reddediyoruz" Suşehri Devlet Hastanesi çalışanları, İsrail’in Gazze halkına yaptığı katliamlara dikkat çekmek amacıyla hastane önünde toplanıp bildiri okuyarak, açılan dövizlerle Gazze halkına destek verdiler. Suşehri Devlet Hastanesi binası önünde gerçekleştirilen eyleme Suşehri Devlet Hastanesi hekimleri ve çalışanlar katıldı. Suşehri Devlet Hastanesi Diş Hekimlerinden Merve Matur’un Gazze zulmüyle ilgili okuduğu bildiride, “ İsrail’in 2023 Ekim ayında Gazze Şeridi’ne yönelik önce hava saldırıları, ardından kara harekatı şeklinde işgal girişimi 5 ayı aşkın süredir şiddeti tırmanarak sürüyor. Bu süreçte çok sayıda çocuk, kadın, yaşlı ve sivil hayatını kaybetti. Ayrıca halkın önemli bir kısmı göç etmeye zorlandı. İsrail savaş hukukunu tamamen ayaklar altına alarak dokunulmazlığı olan hastaneler, sağlık kuruluşları, ibadethaneler gibi özel mekanlara da saldırılarda bulundu. Dünya halklarının ve onurlu insanların aylardır seslendirdiği üzere bizde Gazze’de yaşanan işgali ve soykırımı reddediyor, her zaman Gazze halkının yanında olduğumuzu beyan ediyoruz’’ dedi. “İşgalci İsrail insanlık tarihinde hiç görülmemiş suçlara imza atıyor” İşgalci İsrail’in insanlık tarihinde hiç görülmemiş suçlara imza attığını söyleyen Uzman Doktor ve Psikiyatri Uzmanı Mücahit Gökduman, “Burada İsrail’in yatığı insanlık dramına ve soykırıma dikkat çekmek için toplandık. Filistin toprakları, yağmalanıyor, işgal ediliyor, insanlar acımasızca öldürülüyor. İşgalci İsrail insanlık tarihinde hiç görülmemiş suçlara imza atıyor. Gazze’de çalışan sağlık çalışanlarının hepsi bu durumdan etkilenmiş durumda. Gazze’de gözyaşı var, kan var, zulüm var fakat sabır da var, direniş de ve tevekkül de var’’ dedi. Yapılan açıklamaların ardından sağlık çalışanları görev yerlerine dağıldı.
İstanbul Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifika belgesi olan firmalar bunlara dikkat Uluslararası ticarette gümrük süreçleri ve Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası (YYS) yerinde izleme konusunda açıklamalarda bulunan Gümrük Müşaviri Barış Çakır, “YYS belgesine sahip olan firmaların bu belgeyi güncel ve sürdürülebilir kılmaları son derece önemlidir. Özellikle belirli aralıklarla yapılan yerinde izleme ve saha denetimleri, firmaların belgeyi güncel tutmaları ve uyum sağlamaları açısından hayati bir rol oynamaktadır” dedi. Asset GLI Risk ve Yasal Uyum Koordinatörü Barış Çakır, uluslararası ticarette gümrük süreçleri ve YYS yerinde izleme konusunda açıklamalarda bulundu. Dünya genelinde dış ticaret, sürekli değişen dinamiklerle karşı karşıya kaldığını belirten Çakır, “Her ülkenin güvenlik endişeleri, politik duruşları ve potansiyel tehditler ticaretin düzenlenmesinde ve denetlenmesinde sürekli yeni düzenlemelerin gündeme gelmesini sağlıyor. Bu durum, gümrük düzenlemelerinin ve uluslararası ticaretin belirleyici unsurlarının sürekli gözden geçirilmesini gerektiriyor” dedi. “Belgenin güncel tutulması hayati bir rol oynamakta” Çakır, “Son yıllarda, uluslararası ticarette artan güvensizlik ortamı, ticaretin emniyet ve güvenlik önlemlerini daha da ön plana çıkardı. Bu çerçevede, Ticaret Bakanlığı tarafından 2013 yılında başlatılan ve ülkemizde Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası (YYS) olarak bilinen uygulama, ticarette kolaylaştırma ve daha az denetlenme hakkı tanımakta ve ticaretin hızlanmasını amaçlamaktadır. Ancak, YYS belgesine sahip olan firmaların bu belgeyi güncel ve sürdürülebilir kılmaları son derece önemlidir. Özellikle belirli aralıklarla yapılan yerinde izleme ve saha denetimleri, firmaların belgeyi güncel tutmaları ve uyum sağlamaları açısından hayati bir rol oynamaktadır” diye konuştu. “YYS başvuru belgelerinin tekrar ibrazı kritik bir adımdır” Çakır, yerinde izleme ve saha denetimi sürecinde, firmaların ilk olarak sunmuş oldukları başvuru formlarının güncel versiyonlara uygun olması gerektiğini ifade ederek, “Ayrıca, yazılı usullerin uygulanması aşamasında, firmaların tesis bilgilerinin güncel ve eksiksiz olması büyük önem taşımaktadır. YYS başvuru belgelerinin tekrar ibrazı da kritik bir adımdır. Başvuru sırasında sunulan belgelerin, YYS şartlarını karşılayıp karşılamadığı kontrol edilmekte ve güncel halleriyle tekrar sunulması istenmektedir. Bu süreçlerin yönetilmesinde, bölge müdürlüklerinin başvuru ve inceleme süreçleri oldukça kritiktir. Belgelerin eksiksiz ve uyumlu olması için bölge müdürlükleri tarafından detaylı kontroller yapılmaktadır. Eğer eksik bilgi veya belge tespit edilirse, firmadan bu eksikliklerin giderilmesi talep edilir” şeklinde konuştu. “Belgenin sürdürülebilir kılınması, ticaretin güvenilir bir şekilde devam etmesini sağlayacaktır” Genel Müdürlük incelemesi ise sürecin en kapsamlı noktasını oluşturduğunu söyleyen Barış Çakır, “Ek-2 soru formu ve diğer yazılı beyanların uyumluluğu Genel Müdürlük tarafından titizlikle incelenir. Eksik bilgi veya belge tespit edilirse, firmadan eksikliklerin giderilmesi talep edilir ve süreç bu şekilde devam eder. Son olarak, saha denetimi aşamasında müfettişler tarafından fiziki şartların incelenmesi ve değerlendirilmesi büyük önem taşır. Bu süreçte, yazılı beyanlarla fiziki şartların uyumlu olup olmadığı kontrol edilir ve sürecin sonlandırılmasına karar verilir. Ticarette kolaylaştırma ve hızlanma adına büyük öneme sahip olan YYS statüsü için süreçlerin profesyonellerce yönetilmesi ve belgenin sürdürülebilir kılınması, ticaretin güvenilir bir şekilde devam etmesini sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
İstanbul Münevver Karabulut’un babası, Cem Garipoğlu’nun otopsi fotoğraflarını yorumladı Süreyya Karabulut, otopsi raporlarında yer alan fotoğrafların Garipoğlu’na ait olduğu konusunda şüpheleri olduğunu söyledi. Cem Garipoğlu tarafından katledilen Münevver Karabulut’un babası Süreyya Karabulut, 10 yıl sonra ortaya çıkan otopsi fotoğrafları hakkında ilk kez konuştu. Sunuculuğunu Nur Tuğba Namlı ve Hakan Ural’ın yaptığı, Kanal D’nin sevilen programı “Neler Oluyor Hayatta”nın bugünkü son bölümünde çok konuşulacak bir telefon bağlantısı gerçekleştirildi. “Fotoğraflara inanmıyorum” Süreyya Karabulut, otopsi raporlarında yer alan fotoğrafların Garipoğlu’na ait olduğu konusunda şüpheleri olduğunu söyledi. Dava sürecinde adli tıp kurumunda yapılan şaibeli işlemlere dikkat çekerek şunları söyledi: “Fotoğraflarla bu iş olur mu? Fotoğraflarla bu iş olmaz. Dublörünü yapar yollarlar. Geçmişte adli tıp kurumunda uğradığım haksızlıktan sonra, ben nasıl odur diyeyim yani. İnanmıyorum. Kumpasın içindeyim.“ “Mezarın açılmasını istiyorum” Fotoğraflarla şüphelerinin giderilmediğini söyleyen Süreyya Karabulut, mezarın açılması gerektiğini şu sözlerle dile getirdi: “İşi ört bas etmek isteyen güçlü bir aile var karşımda. Ben nasıl inanayım, nasıl güveneyim? Bir an önce mezarın açılmasını talep ediyorum. Ben fotoğraflardan tatmin olmadım. Mezarın açılmama kararındaki ısrar, beni daha da şüpheye düşürüyor. İlahi adalet diye bir şey var. Er ya da geç adalet yerini bulacak. Mezarın açılması için mücadele etmeye devam edeceğim.“