GÜNDEM - 25 Şubat 2015 Çarşamba 18:57

Fırat Çakıroğlu'nun annesi konuştu

A
A
A
Fırat Çakıroğlu'nun annesi konuştu

Ege Üniversitesi'nde çıkan olaylarda öldürülen Ülkü Ocakları temsilcisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun annesi Özlem Erdem, "İntikam, taşla, sopayla alınmaz. Fırat gibi bilgi sahibi olup, kalemleriyle bir şey yapsınlar. Bu sağ sol davası değildir" dedi.

Geçen cuma günü meydana gelen olayda Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. sınıf öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu hayatını kaybetmişti. Çakıroğlu, 4 gün önce binlerce kişinin katıldığı törenle İzmir’de toprağa verilmişti.

Çakıroğlu'nun Bursa’da yaşayan annesi Özlem Erdem, 2002 yılından bu yana eşinden ayrı yaşadığını, son 5 yıl içinde babasını, amcasını, amcakızını ve en son oğlunu kaybettiğini söyledi. Acıların peş peşe geldiğini belirten Erdem, “Çok yoğun geçiyor, bütün duyguları aynı anda yaşıyorum. Yüreğimdeki acıyı aynı anda, mutluluğu aynı anda yaşıyorum. Müthiş yüreğim yanıyor, çok acı çekiyorum. Halen kabullenemiyorum. Ama bir taraftan da o sevgi selini görünce bu beni çok mutlu ediyor. Fırat'ın sevildiğini biliyordum, ama bu kadar sevildiğini, bu kadar bir kalabalık topluluğu geleceğini ben düşünmemiştim. Duyuyorum, bazı yerlerde Fırat’ın adını yaşatmaya devam ediyorlar. Bir çok salona Fırat’ın adını vermişler. Bir Türkmen bebeğe Fırat Yılmaz adını vermişler, çok duygulandım. Fırat’la gurur duyuyordum, artık herkes gurur duyuyor” dedi.

“BU SAĞ SOL DAVASI DEĞİL”

Ege Üniversitesi’nde yaşanan üzücü olayın sağ sol çatışması olmadığına dikkat çeken Özlem Erdem sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu sağ sol davası değildir. Biz ailece zamanında halk adamı diye Ecevit’in partisini tutuyorduk. Oğlum gençliğinin verdiği heyecanla MHP’ye yaklaştı. Demokratik bir aileydik Anne baba CHP’li, ama oğlumuz MHP’li. Böyle olmasından her zaman gurur duydum. Çünkü bu dönemde vatanını, toprağını, ülkesini seven insanlar. Eski faşist damgasını yiyen MHP yok artık. Daha bilgili, daha okumuş oranı yüksek gençler var. O yüzden karşıt görüşler denmesine ben çok üzülüyorum. Onun ileriye dönük idealleri vardı. Zaman zaman küçük çatışmalarımız olsa da hep ortada buluştuk. Bizi birleştiren ortak noktamız millet, bayrak ve Atatürk sevgisiydi. Altını çiziyorum, bunu yapanlar benim oğlumu öldürenler PKK yandaşlarıdır. Bizim vatanımızı bölmek isteyen PKK yandaşları işledi bu cinayeti. Ben Diyarbakır’da kaldığım dönemde, benim en samimi arkadaşım Kürt arkadaşımdı. Bütün sırlarımı paylaştığım arkadaşım Kürt idi. Ancak bunu yapanlar vatanı bölmek isteyen hainler. Bunu yapanlar, ortalığı karıştırmak, fitne çıkarmak, barışı huzuru bozmak isteyen insanlardır. Benim oğlumun mücadelesi karşıt görüşe karşı değil, bayrağımızı yakan, Atatürk büstlerini yıkan, vatanımızı bölmeye çalışan bu hainlere karşıydı. Hep diyordu, 'Anne, ben üzerimi değiştireceğim, merak etme sen' diyordu. Böyle konuşuyorduk ama, ölümüyle değiştireceğini hiç düşünmemiştim” dedi.

“2 YILDIR TEHDİT ALIYORDU”

Acılı anne Özlem Erdem, oğlunun uzun süredir tehdit aldığını, bunu okul yönetiminden polislere kadar herkesin bildiğini iddia etti. Oğlunun sınavlara bile arkadaşlarının koruması eşliğinde girdiğini savunan Özlem Erdem, şunları ifade etti:
“Oğlum okuduğu üniversitede Atatürkçü Düşünce Derneği’nin organize ettiği bir yürüyüşe katılmış ve bunu Facebook adresinde fotoğrafla birlikte paylaşmış. Bu fotoğrafın altında “Ege’de ya ezeceğiz, ya ezeceğiz” yazılı tehdit mesajları vardı. Uzun zamandan bu yana bu sıkıntıları devam ediyormuş, ama bunların hiçbirini bana söylememişti. Bu kadar vahim durumda olduğunu bilmiyordum. Aklım hep onda kalıyordu, yüreğim hep ağzımda yaşıyordum. Hep onun ölüm haberini alacağım korkusuyla yaşıyordum. Bu nedenle bana çok fazla anlatmıyordu. Ama şunu söylemişti: ‘Anne, kampusta birçok şenlik adı altında, çadırların içerisinde kaleşnikof tüfekler ve birçok silahlar bulunduruluyor. Biz arkadaşlarla birlikte emniyete gittik, rektörlük bize izin vermeden biz müdahale edemiyoruz’ dediler. Rektöre söyledik rektör hiçbir şey yapmıyor’ demişti. Oğlum Oktay Vural’a kadar herkesi aramış. 2 defa Oktay beyle görüşmüş bu konuyla ilgili. Ama maalesef hiçbir şekilde önlem alınmamış. Bu gerçekten çok üzücü bir durum. Maalesef beklenen sonuç yaşandı, zaten beklenen sonuç buydu. Tehdit vardı. Her şey vardı. Şikayetçi oldum, ihmali olan herkesten şikayetçiyim. Oğlumun vesikalık şeklinde fotoğraflarını asıp üzerlerine çarpı işaretleri yaparak okuldaki sınıflara asmışlar. Bunların hepsini ifademde dile getirdim. Diğer davaları da avukatlar takip ediyor."

“UMARIM BOŞUNA ÖLMEMİŞTİR”

Acılı anne, “Fırat çok farklı bir çocuktu. O zaman da böyle sevgi doluydu. Şimdi resimlerde kalan gözlerinin içi o zaman da gülüyordu. Tuttuğunu koparan bir çocuktu. Çok hareketliydi adı gibi. Fırat gibi yerinde durmaz, deli doluydu. Nasıl Fırat nehri deli doluysa oğlumda öyle bir çocuktu. 6 sene Diyarbakır’da kaldık, ilkokulu orada okudu. Daha sonra öğretmen olarak Almanya’ya gittim, o dönemde benimle birlikte geldi. Üniversiteyi ikinci denemesinde kazandı, okumayı çok seviyordu. Bu yüzden tarih bölümüne büyük bir heyecanla kayıt oldu. Okulunu da çok seviyordu. Derslerinde çok başarılı ve okul birincisiydi. Formasyon derslerinin hepsini alsa bile, ‘Anne, ben senin gibi öğretmen olamam, ben senin kadar sabırlı değilim’ derdi. Aklında akademisyen olmak vardı. Almanya’da Gülay isminde arkadaşım var. Ona seneler önce, ‘Gülay teyze, ben asker olacağım ve şehit düşeceğim’ demiş. Seneler sonra arkadaşım bana bunları söyledi. Benim dedem var, Akşehir’liyiz biz. Dedem Yeşil Ahmet diye bilinir. Akşehir’in ikinci Nasrettin hocası derlerdi. O da 1970 senesinde sağ sol davasının ilk kurbanlarından biri oldu. Öldürüldü. Büyük ağabeyim facebook’ta onun resmini paylaşmış. Fırat, resmin altına, “Ben de Yeşil dedeme çekmişim” şeklinde bir yorum yapmış. Şimdi parçaları oturtuyorum. Bana göre burada bir görevi vardı Fırat’ın. Bunların hepsini bir araya getirdiğimde, bunu düşünüyorum. Fırat dünyaya bu görevi yerine getirmek için geldi. Bana hep, ‘Anne, merak etme, ben bu düzeni değiştireceğim. Yarın öbür gün bir yerlere geleceğiz. Mutlaka bu düzeni değiştireceğim. Sen hiç merak etme’ derdi. Ben bunu Fırat’ın ölümüyle yaptığını düşünüyorum. Gerçekten Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Umarım bu bir başlangıç olur. Olumsuz giden bütün olaylara bir son olur. Birlik oluruz. Çünkü beraberlik çok önemli vatan için birlik olmak zorundayız yoksa başa çıkamayız. İnsanlar bazı şeyleri anladı. Umarım Fırat diğer gençlerimiz gibi boşuna ölmemiştir” diye konuştu.

“KEŞKE BU KALABALIK ÖLÜMÜNE DEĞİL DÜĞÜNÜNE GELSEYDİ”

Fırat’ın mezuniyetinin ardından emekli olmayı arzuladığını anlatan acılı anne, “Bu olaydan sonra kesinlikle sağlığım el verdiği sürece devam edeceğim öğretmenliğe, Fırat gibi daha birçok gencin yetişmesi için elimden ne gelirse yapacağım. Vatan sevgisi, bayrak sevgisi, Atatürk sevgisi olan, cumhuriyetine sahip çıkan gençler yetiştirmek istiyorum. Ancak bu şekilde düze çıkacağımızı düşünüyorum. Fırat’ın öncelikli hedefi, okulunu bitirip iyi bir iş sahibi olmaktı. 5 yıllık çok iyi giden bir ilişkisi vardı. Ailece görüştüğümüz çok sevdiği bir nişanlısı vardı. Nişanlısı sanat tarihinde okuyordu. Ancak deşifre olmasın diye Fırat onunla okulda el ele bile yürümezdi. Bir an önce evlenmek hayaliydi. Cenazesindeki kalabalığı görünce keşke bu kalabalık ölümüne değil düğününe gelseydi diye düşündüm. Onunla her zaman gurur duydum en güzel yere geleceğini biliyordum. Öyle de oldu. Umarım şehit mertebesine ulaşmıştır. İlk kez bir MHP taziyesine CHP’liler de geldi. Bu beni çok mutlu etti. Çünkü sağcısı, solcusu, vatanı, milleti bayrağını seven herkes birlik olmalı” dedi.

"İHMALİ OLANLARDAN ŞİKAYETÇİYİM"

Oğlunun ölümüyle ilgili ihmali olan herkesin gerekli cezayı alması gerektiğini dile getiren Özlem Erdem şunları söyledi: 

"Hakkımızı arayacağız. Oğlumun ölümüyle ilgili kimin ihmali varsa, kim bu konuda suçluysa ceza almasını istiyorum. Sağduyu çağrısında bulunuyorum; Fırat'ın bu ölümü güzel bir şekilde anılmasını istiyorum. 'İntikamı bu şekilde alamazsınız, kendinizi bilgiyle donatacaksınız, taşla sopayla bir yerleri yıkmayla bunu elde edemezsiniz. Tam tersine Fırat'ıma zarar verirsiniz. Çünkü Fırat mertti, yiğitti, vatanını, milletini seven delikanlıydı, benim gibi. Kendisini o şekilde yetiştirdim. Onlar da Fırat gibi bilgi sahibi olsun, kalemleriyle bir şey yapmaya çalışsınlar”. 

BERKTUĞ ÖNCÜ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Uludağ Ekonomi Zirvesi için ’BTSO Business School’ önerisi Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin, son yıllarda Sapanca’da yapılmasının Bursa’ya haksızlık olduğunu söyleyen Bursa AFSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. İlker Duran, önümüzdeki yıldan itibaren zirvenin tekrar Bursa’ya dönmesi yönünde çağrıda bulundu. Ekonomi alanında pek çok kurum, kuruluş, uzman isim ve yetkilileri bir araya getiren Uludağ Ekonomi Zirvesi, bu yıl 25-28 Nisan 2024 tarihleri arasında Sakarya’nın Sapanca ilçesinde yapılıyor. Adını Uludağ’dan alan zirvenin son yıllarda Sapanca’da yapılmasının Bursa için prestij kaybı olduğunu ifade eden Bursa Afyonkarahisarlı Sanayici ve İş İnsanları Derneği (Bursa AFSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. İlker Duran, konuyla ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Duran, “Uludağ Ekonomi Zirvesi adını Bursa’mızın Uludağ’ından alıyor ama Sakarya Sapanca’da yapılıyor. Zirve neden asıl ait olduğu yer Uludağ’da yapılmıyor?” sorusunu yöneltti. Son 3 yıldır Sapanca’da yapılan Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin, ait olduğu adrese geri dönmesi gerektiğini belirten Bursa AFSİAD Başkanı İlker Duran, “İş dünyasının dikkatle takip ettiği, ekonomi alanındaki tarafları bir araya getiren Uludağ Ekonomi Zirvesi başladığı 2012’den 2019 yılına kadar adını taşıdığı Uludağ’da yapıldı. Daha sonra tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi süreci nedeniyle 2020’de ertelenen zirve, 2021 yılında ise kasım ve mart aylarında online olarak gerçekleştirilmişti. Sonrasında taşıdığı ‘Uludağ’ ismine rağmen zirve, alınan kararla 2022 yılından itibaren Sakarya’nın Sapanca ilçesinde yapılmaya başlandı. Bu yıl da Uludağ Ekonomi Zirvesi yine ekonomi dünyasını Sapanca’da buluşturuyor. Bizler, Bursa iş dünyası olarak bu tezatlığın düzeltilmesini istiyoruz. Herhangi bir somut gerekçe gösterilmeden Bursa’dan koparılan bu büyük buluşma, tekrar ait olduğu şehre dönmeli. Önümüzdeki yıl Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin, yine Uludağ’da gerçekleştirilmesi adına Bursa AFSİAD olarak, düzenleme komitesine çağrıda bulunuyoruz. Zirve için; Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın Uludağ’daki tarihi Kirazlıyayla Sanatoryum binasını restore ederek şehre kazandırdığı “Bursa Business School” adres olarak değerlendirilebilir. Türkiye’deki tüm oda ve borsaların üst düzey eğitimlerinin verildiği, önemli toplantı ve eğitimlere ev sahipliği yapan Business School, Uludağ Ekonomi Zirvesi’ne layıkıyla ev sahipliği yapacaktır. Bu konuda tüm Bursa’yı, zirveyi organize eden taraflara çağrıda bulunmaya davet ediyorum. Uludağ Ekonomi Zirvesi ait olduğu şehre geri dönmelidir” ifadelerini kullandı.
İstanbul Bakan Fidan: “Irak’ın bölge ülkeleri ile entegre bir ülke olmasını arzu ediyoruz” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile bir araya geldi. Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliğinde yapılan görüşme sonrası gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Irak’ın yıllardır çatışmalarla, istikrarsızlıkla anılan bir ülke değil, kalkınma hamleleriyle, elindeki potansiyeli kullanan siyasal istikrar ve bölge ülkeleri ile entegre bir şekilde barışçıl Komşuluk ilişkileri içerisinde olan bir ülke olmasını bir her zaman için arzu ediyoruz” ifadelerini kullandı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliğinde Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası ikili düzenlenen toplantıda gündeme ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtladı. “Terörle mücadele gibi tehditlerin olduğu alanlarda işbirliğimizi ilerletecek” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyareti ile ilgili sorulan soruya cevap veren Fidan, “Cumhurbaşkanımızın 22 Nisan’da yaptığı Bağdat ve Erbil ziyaretleri gerçekten Türkiye Cumhuriyeti Irak İlişkileri açısından tarihi öneme haiz olmuştur. Bu ziyaret öncesinde çok sistemli ve yoğun bir çalışma gerçekleştirmiştir. Bizim, özellikle Cumhurbaşkanımızın Irak vizyonunda belli parametreler var. Bunların başında Irak’ın yıllardır çatışmalarla, istikrarsızlıkla anılan bir ülke değil, kalkınma hamleleriyle, elindeki potansiyeli kullanan siyasal istikrar ve bölge ülkeleri ile entegre bir şekilde barışçıl Komşuluk ilişkileri içerisinde olan ir ülke olmasını bir her zaman için arzu ediyoruz. Bu vizyon doğrultusunda, bizler neler yapabiliriz, hep bunun arayışı içerisinde olduk. Bu ziyarette ve öncesinde yapılan çalışmalar, hem tehditleri hem fırsatları aynı anda masaya yatıran her ikisine de sistemli, kurumsal, kalıcı çözümler getirme amacı taşıyan bir ziyaretti. Öncesinde yapılan çalışmalarda başta terörle mücadele olmak üzere su konusu, enerji konusu ve kalkınma yolu konusunda temel anlaşma metinlerinin prensipte karara bağlanması konusu fevkalade önemliydi. Cumhurbaşkanımızın ziyareti esnasında 26 anlaşma imzalandı. Bunlar; ekonomi, enerji, terörle mücadele, su, gümrük ticareti gibi çok çeşitli alanlarda imzalanan anlaşmalardı. Biz bundan sonra hem terörle mücadele gibi tehditlerin olduğu alanlarda işbirliğimizi ilerletecek, hem de kalkınma yolu gibi çok somut projelerle 2 ülke arasındaki ilişkileri daha iyi bir noktaya taşıyacağız. Erbil ziyaretinde Cumhurbaşkanımız bölgesel yönetime destek mesajını yenilemiştir. Orayla olan komşuluk ve dostluk ilişkimiz fevkalade önemlidir. Aynı zamanda Cumhurbaşkanımız Erbil ve Bağdat arasındaki iyi istikamette seyretmesi konusunda önem vermektedir. Bu iki şehir arasındaki ilişkinin iyi olması federal başkentte bölgesel yönetimin ilişkilerinin iyi olması hem ülke istikrarı için hem de bölge güvenliği için önemli” dedi. Filistin’in devlet olarak tanınması konusunda Türkiye ve ortakları arasında yoğun bir işbirliği olduğunu belirten Bakan Fidan, “Diğer taraftan Gazze ile ilgili soruya cevaben şunları söyleyebilirim bu konudaki çalışmalarımız kesintisiz devam ediyor. Hem Türkiye olarak hem de uluslararası toplum da bölgesel ortaklarımızla yaptığımız çalışmalar her geçen gün diplomatik mevzi insani mevzi kazanarak savaşımıza, mücadelemize devam ediyoruz. Bunların bir kısmı kamuoyunda görünüyor bir kısmı görülmüyor. Özellikle devlet aktörleriyle yaptığımız çalışmalar gerçekten önemli bir yer tutuyor. Filistin’in devlet olarak tanınması konusunda Türkiye ve ortakları arasında yoğun bir iş birliği var. Hafta sonu Riyad’a yapacağımız ziyarette de işbirliği teşkilatı Arap ligi tarafından oluşturulan temas grubunun diğer üyeleriyle bir araya geleceğiz. Başka ülkelerle de bir araya gelip özellikle Filistin devletinin tanınması konusunda başka neler yapılabilir onunla ilgili çalışmalarımıza devam edeceğiz. Daha önce de söyledim eğer biz Filistin devleti başta olmak üzere önemli siyasal adımlar atmada uluslararası toplumu harekete geçirmekte başarısız olursak bu yaşadığımız 3. Gazze savaşı, ki en vahşi olanı, ne son olacak? Dolayısıyla bizim kalıcı çözüm getirmek için var gücümüzle çalışmamız gerekiyor. Diğer taraftan mevcut vahşetin durması insani yardımların sağlanması için de mevcut dostlarımızla, müttefiklerimizle, uluslararası toplumla çok alanda çalışıyoruz. Birleşmiş milletlerde arkadaşlarımız gece gündüz çalışıyorlar, siyasi açıdan inanılmaz insanı bir çaba var. Sizin de gördüğünüz gibi dünya başkentleri ayağa kalkmış durumda. Bir önceki basın toplantısı vesilesiyle söylediğim gibi artık İsrail’in Gazze’ye işgali ve oradaki insanları öldürmesi, şehit etmesi, 35 bin insanın kanına girmesi meselesi ve işgale olan direniş artık İsrail ve Filistin arasındaki savaş olmaktan çıkmış dünyada ezenle ezilenlerin mücadelesi haline dönmüştür. Uluslararası sistemin kurucularıyla uluslararası sistem tarafından ezilen ve dışlanan aktörler arasındaki mücadeleye everilmiştir” şeklinde konuştu. “iki devletli bir çözümü desteklemeye devam ediyoruz” Filistin konusunda 2 devletli bir çözümü desteklediklerini ifade eden Winston Peters ise,“Çanakkale ve bu 100 yıldan daha uzun bir süre önce gerçekleşen olaylar genç bir ülke için felaketti. Bu felaket, şu anda bir ulus devlete dönüştü. Çok güçlü bir siyasi politika, dış politikayı da takip etti. Bu bize tek bir mesaj veriyor. Bu bölgedeki cömertlik, Mustafa Kemal Atatürk’ün bize göstermiş olduğu cömertlik çok takdir ediliyor Yeni Zelanda halkı tarafında. Filistin Devleti ile ilgili olarak biz çok uzun zamandır iki devletli bir çözümü desteklemeye devam ediyoruz. Ancak bunu savaşın bugün sona ermesi çağrısını da tekrar ediyoruz. Bunu kalıcı bir barış için gerçekleştirmek istiyoruz. Geçici bir şey değil, 5-6 ay sonra tekrar gerçekleşecek bir çatışma değil, kalıcı bir çözüm olması gerektiğini düşünüyoruz. Filistin Devleti ile ilgili olarak ülkelerin büyük bir kısmından farklı düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.
Bursa Başkan Bozbey, "İnegöl mobilyasını dünyada tanıtmak hepimizin sorumluluğudur" Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Türkiye’nin en köklü mobilya ve dekorasyon fuarı olan ve bu yıl 50’ncisi düzenlenen Uluslararası İnegöl Mobilya Fuarı’nı (MODEF) ziyaret etti. Bozbey, "İnegöl mobilyasını dünyada tanıtmak hepimizin sorumluluğudur" dedi. Türkiye’nin önemli mobilya üretim merkezlerinden biri olan İnegöl İlçesinde düzenlenen fuar, yurt içi ve yurt dışından gelen mobilya profesyonellerini bir araya getirdi. 171 firmanın yeni sezon ürünlerini sergileme imkanı bulduğu fuarı ziyaret eden Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, fuar alanındaki esnafı gezerek fuarın hayırlı olması temennisinde bulundu. Mobilya üretiminde çalışan tüm emekçileri ve firma yetkililerini tebrik ederek söze başlayan Başkan Bozbey, “Dile kolay 50 yıldır gerçekleşen, gelenekselleşmiş bir fuardayız. Mobilya denilince artık akla sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da değil, dünyanın birçok yerinde İnegöl geliyor. İnegöl, Bursa’nın çok önemli bir ilçesi. Fuarlar aracılığıyla İnegöl mobilyasını dünyada tanıtmak hepimizin sorumluluğudur. Çünkü İnegöl mobilyasını tanıttığımız sürece ihracat artacaktır. İhracat arttığı sürece de hem kentimiz hem de ülkemiz kazanacaktır” diye konuştu. Firma sorumlularının İnegöl mobilyasını tanıtmak noktasında duyarlı ve özverili olduğunu belirten Başkan Bozbey, kent yöneticileri olarak arzu ettikleri ve hedefledikleri hizmetleri yerine getirmekten sorumlu olduklarını ve bu manada yapılması gereken çalışmaları takip edeceklerini ifade etti. İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası (İTSO) Başkanı Yavuz Uğurdağ, fuarı ziyaretlerinden dolayı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e ve Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Teşkilatı’na teşekkür etti. Tüm esnafa hayırlı işler dileklerinde bulunan Başkan Bozbey, firma yetkilileri ve fuarı ziyarete gelen vatandaşlarla fotoğraf çektirdi.