GÜNDEM - 02 Temmuz 2014 Çarşamba 09:36

Fransız Sarayı iftara hazırlanıyor

A
A
A
Fransız Sarayı iftara hazırlanıyor

Fransız Sarayı, iftar yemeğine hazırlanıyor. Namaz kılmak isteyenler için de özel bir alan oluşturulacağını belirten Başkonsolos Muriel Domenach, “Beyoğlu’nun bir parçası olarak kapılarımızı açmamız gerekiyordu” dedi.

Fransız Sarayı, 12 Temmuz’da yapılacak caz festivaline hazırlanıyor. İlk kez özel davetler dışında kamusal bir etkinliğe ev sahipliği yapacak olan Fransız Sarayı’nda konser öncesi iftar yemeği verilecek. Namaz kılmak isteyenler için de ayrı bir alan oluşturulacak. Etkinliğin her açıdan bir ilk olacağını belirten Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Muriel Domenach, konuyla ilgili İHA’ya konuştu.

“İLK KEZ RAMAZAN'LA İLGİLİ BİR ETKİNLİK OLACAK”
Ramazan’da, sarayın kapılarını kültürel bir etkinlik için halka açacaklarını belirten Başkonsolos Muriel Domenach, şunları söyledi: “Bu aynı zamanda Fransız Sarayı’nda ilk kez Ramazan'la ilişkili bir etkinlik olacak. Yani her iki açıdan da bir ilk olacak.”

Beyoğlu’nun kültürel hayatının bir parçası olarak kültürel bir etkinlik için kapıları açmamalarının gerektiğini anlatan Muriel Domenach, şöyle konuştu: “Fransız Kültür Merkezi’nin direktörü Bérénice Gulmann ile birlikte Ramazan ile ilgili kültürel bir etkinlik düzenlemek istedik. Çünkü bu; Türkiye, İstanbul ve Beyoğlu için özel bir zaman.

Bu sebeple Fransız Sarayı gibi Beyoğlu’na ait yabancı bir temsilciliğin Ramazan'a yönelik bir etkinliğe ev sahipliği yapması gerektiğini düşündük. Caz festivalini organize eden Hakan Erdoğan ile işbirliği yaparak kültürel bir etkinlik olmasına karar verdik. İstanbul’da daha önce çalmış ve son derece başarılı olmuş olan müzisyen Pierre Blanchard’ı davet ettik. Kendisi Çingene cazı çalıyor. Müziğinin Türk ve İstanbullu halkın yanı sıra Ramazan'ın özel atmosferiyle uyumlu olacağını düşündük. Konserden önce özel bir menüye sahip bir iftar yemeği organize etmeyi uygun gördük.”

“TÜRKİYE VE FRANSA’NIN ÇEŞİTLİLİKLERİNİ TEMSİL EDECEK”
Başkonsolos Domenach, iftar menüsünde geleneksel bir yemeğin yanı sıra bir Fransız tatlısı olan çilekli milföy olacağını belirtti. İftarın balo salonu ve bitişiğindeki odada verileceğini anlatan Domenach, sözlerini şöyle sürdürdü:  "Herkesin bir arada olmasını istediğimiz için yan yana uzun masalar koyacağız. İftar tabağı, patlıcan ve su böreğini içeren geleneksel Türk menümüzün yanında özel bir Fransız tatlısı ikram edeceğiz. Bunun, Türkiye ve Fransa’nın çeşitliliklerini temsil edeceğine inanıyoruz. Fransa, Türkiye’deki insanların beklentilerinden çok daha hızlı bir şekilde gelişiyor ve değişiyor. Fransa farklı bir ülke ve ilişkilerimiz de iniş çıkışlarıyla çok çeşitli.

İnsanların da dinle olan ilişkileri de çeşitli olduğunu sanıyorum. Bu yüzden çilekli milföyün hem tipik bir Fransız tatlısı hem de özellikle bu etkinlik için ön plana çıkarmak istediğimiz çeşitlilik kavramının bir temsili olduğuna inanıyoruz. Fransa’nın ilkesinin özgürlük, eşitlik, kardeşlik olduğunu biliyorsunuz. Özellikle kardeşliğin bizi, bu sarayda Ramazan'a ilişkin kültürel bir etkinliği kutlamaya yönlendirmesi gerektiğini düşünüyorum.”

“İNANANLAR VEYA İNANMAYANLAR GECEDE YER ALACAK”
Gece yaklaşık 200 davetli olacağını belirten Başkonsolos Domenach, “İnananlar ve inanmayanlar gecede yer alacak” dedi. Davetlilerin, sarayda düzenlenen bütün etkinliklere ve partilere katılanlardan oluşmayacağını kaydeden Domenach, sözlerine şöyle devam etti: “Aynı zamanda Ramazan gecesini kutlamanın özel bir anlamı olduğunu düşünen insanlar da davetliler arasında yer alacak. İnananlar veya inanmayanlar, farklı dine mensup olanlar, ya da bir dine inanmayan ancak farklı kültürlerle bağlantısı olan kişiler de burada olacak. Ancak insanları farklılıklarıyla kabul ettiğimiz kavramını paylaşmalarını umuyorum. Genel itibariyle, buraya geldiğimden beri tanıştığım ve Fransız Sarayı’nda Ramazan gecesinin kendileri için özel bir anlamı olduğunu düşünen insanları davet edeceğim.”

Gecede siyasi isimlerin yer alıp almayacağı sorulan Başkonsolos Domenach, “Yerel makamları davet ettik. Kültür Bakanlığı’nın, Hakan Erdoğan’ın da caz festivalini desteklediğini biliyorum. Bu sebeple Kültür Bakanı’nın programının el vermesi durumunda katılacağını zannediyorum” dedi.

Etkinliğin başarılı olması halinde önümüzdeki yıl birkaç gece benzer etkinlikler düzenlemekten mutluluk duyacağını belirten Başkonsolos Domenach, şunları söyledi: “Başkonsolos olduğum sürece önümüzdeki yıllara da yayılabileceğine inandığım yeni etkinlikler organize ettik. Sevgililer Günü için karışık, yani Fransız-Türk çiftlere yönelik ‘Je T’aime’, ‘Seni Seviyorum’ isimli bir parti düzenledik.

Hem eğlenceli hem de ilginç bir partiydi. Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiye kazandığı Cannes Festivali’nden hemen önce bir sinema partisi organize ettik. Mültecilere ilişkin çok özel bir etkinlikle Dünya Mülteci Günü’nü andık. Suriyeli mültecilerin durumunun konuşulacağı özel bir zamandı. Mülteciler Yüksek Komiseri Temsilcisi ve Uluslararası Göç Örgütü de bu etkinliğe katıldı. Ramazan gecesinin de Türk toplumunda pozitif yankı uyandırdığını görüyorum.”

“PASCAL NOUMA ÖDÜL DAĞITIMINA KATILACAK”
14 Temmuz Fransa Ulusal Bayramı’nda gerçekleşecek kutlamalara da değinen Başkonsolos Domenach, Pascal Nouma’nın Fransız Sarayı’nda ödül dağıtımına katılacağını belirtti. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 14 Temmuz’da ulusal günleri Bastille Day’i Fransız Sarayı’nda kutlayacaklarını anlatan Başkonsolos Domenach, sözlerini şöyle tamamladı: “Yine daha modern bir şey yapacağız. Fransa’nın çeşitliliğini göstereceğiz. Türkiye’de son derece popüler olan Fransız futbolcu Pascal Nouma’yı davet edeceğiz. Türkiye’yi çok sevdiğini ve Türk vatandaşı olmak istediğini biliyorum.

Pascal Nouma’dan da Fransız Sarayı’nda ödülleri dağıtmasını rica ettik ve kendisi de kabul etti. Bu da yeni bir etkinlik olacak ve Pascal Nouma’da 14 Temmuz’da burada bulunacak. Kendisi Fransa’nın Türkiye’de çok popüler yeni bir imajı.”  

MURAT HOROZ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: "Türkiye’de üretilen diziler, 500 milyona yakın bir nüfus tarafından izleniyor" Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Mehmet Rifat Hisarcıklıoğlu, "Türkiye’de üretilen diziler, 500 milyona yakın bir nüfus tarafından izleniyor" dedi. Türkiye Kreatif Ekonomi Zirvesi, Ankara’da gerçekleştirildi. TOBB İkiz Kuleler’de düzenlenen zirveye Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Coştu, Ticaret Bakanı Yardımcısı Ö. Volkan Ağar, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, TOBB Başkanı Mehmet Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB Türkiye Kreatif Endüstriler Başkanı Ali Ata Kavame ve Meclis Başkan Yardımcısı Berat Kuzu katıldı. Zirvede konuşan Hisarcıklıoğlu, Türkiye’deki dizi sektörü potansiyelinin ekonomiye katkısı için harekete geçilmesi gerektiğini kaydetti. Konuşmasında, "Kreatif endüstriler sadece dizi ve film sektöründen ibaret değil. Diğer 15 alt sektörü de aynı önemle dikkate almalı ve desteklemeliyiz" diyen Hisarcıklıoğlu, küratörler, sanatçılar ve içerik üreticiler gibi alanlarda da Türkiye’nin önemli bir potansiyele sahip olduğunu ifade etti. Pandemiyle birlikte hızlanan dijitalleşmenin iş yapma şekillerini tamamen değiştirdiğini aktaran Hisarcıklıoğlu, yenilikçi endüstrilerin bu dönüşümün merkezinde yer aldığını söyledi. Yenilikçi endüstrilerin ihracatının 30 milyar dolar seviyesine taşınması gerektiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, hedefin oyun ve yazılım sektörüyle birlikte kreatif endüstrilerin ihracatını 30 milyar dolar seviyesine taşımak olmasını gerektiğini vurguladı. "Eğitim ve destek programları ön planda" Yenilikçi endüstrilerin gelişmesi için eğitim ve destek programlarının ön plana çıkarılması gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: "Bu potansiyeli daha da yukarı taşımak için eğitim ve destek programlarını ön plana çıkarmalıyız. Özellikle dijital iletişim kanallarıyla, dünya geneline yayılan içerik ekonomisinin lideri olmak için, eğitim ve destek programlarına odaklanmalıyız." "Türkiye’de üretilen diziler, 500 milyona yakın bir nüfus tarafından izleniyor" Devletin öncülük ettiği ve desteklediği dizi ve sinema sektörlerindeki projelerin başarılı olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, "Türkiye’de üretilen diziler, Yeni Zelanda’dan Brezilya’ya kadar 150 ülkede, 500 milyona yakın bir nüfus tarafından izleniyor" diye konuştu. Dizi ve filmlerin, dünyanın en büyük platformlarında rahatlıkla kendine yer bulduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, "Hızla gelişen teknoloji ve yapay zeka, kreatif endüstrilerin değer zincirini önemli ölçüde farklılaştırdı. Diğer bir ifadeyle, yeni ürün ve iş modeli geliştirme, yeni dağıtım kanalı, pazar fırsatları keşfetme ve daha düşük maliyetle üretim için kullanılan dijital teknolojiler, kreatif endüstriler sektörümüze çok önemli fırsatlar sunmaya başladı. Dünyanın her yerinde Türk küratörler, sanatçılar, içerik üreticiler görüyoruz. Kreatif endüstrilerin alt sektörlerin tamamına devlet desteklerini yönlendirerek, sektörün ürettiği katma değeri artırmalıyız. Zira bu sektörler, soyut varlıklardan elde edilen katkıyla ekonomimizi çeşitlendiriyor" dedi. Küresel ekonomide çevreyi kirletmeyen ve katma değerli ürünler üretmeyi sağlayan, fikri mülkiyet, telif, patent gibi unsurların öneminin her geçen gün arttığını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "Bakın dünya genelinde sektörün toplam büyüklüğü 2 trilyon doları geçiyor. Türkiye kreatif endüstriler sektörü ise büyüklük olarak gelişmekte olan ülkeler arasında 8. Sırada yer alıyor. Yani bizim dünya pazarından aldığımız pay, okyanusta bir damla. Bir diğer önemli husus da şu. Pandemiyle birlikte hızlanan dijitalleşme, iş yapma şekillerimizi tamamen değiştirdi. Ne yapıyorsak yapalım, işimizi mutlaka dijitale taşımak zorundayız. Bütün şirketler artık dijitalde var olmak zorunda" ifadelerini kullandı. Bu zirvenin her girişim gibi bir hayalle başladığını söyleyen TOBB Türkiye Kreatif Endüstriler Meclisi Başkanı Ali Ata Kavame, "Biz inandığımız bir hikaye anlatmaya karar verdik. Hikaye anlatıcılığı ne kadar güzel şey. ’Hikaye anlatma bana’ diye başlayan cümleler duyarsınız hayatınızda. Bu kürsü bugün hikayeni anlat diyenlerin. Bu salon bu hayatta bir hikayesi olanların. En ön sıradan son koltukta oturana kadar sorsak neler anlatır. Bizim hikayemiz bu ülkenin geleceği ile ilgili. Bu kadar kreatif zekanın buraya toplanmasının sebebi bu. Türkiye’nin iş dünyasının kalbinde bize burayı açmalarının sebebi bu, devletin en önemli kurumlarının zamanlarını ayırıp bize kıymet vermelerinin sebebi bu. Tek bir hikayeyi beraber örmek için birlikteyiz" dedi.
Karabük KBÜ’de yapay zeka toplantısı Karabük Üniversitesi (KBÜ) Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, yapay zeka alanında çalışma yürüten akademisyenlerin katılımı ile bir toplantı yaptı. KBÜ Senato Toplantı Daosı’nda Rektör Kırışık başkanlığında yapay zeka alanında yapılan çalışmaları değerlendirmek ve gelecek projeleri planlamak amacıyla yapılan toplantıya; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Düğenci, Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörü Doç. Dr. Caner Özcan, Bilgi İşlem Daire Başkanı Dr. Öğretim Üyesi İsa Avcı ile üniversitenin çeşitli akademik birimlerinde görevli yapay zeka alanında çalışmalar yürüten akademisyenler katıldı. Toplantıda, KBÜ bünyesinde yapay zeka alanına ilişkin projeler üretilmesi, sektörel iş birlikleri ve farklı üniversiteler ile ortak çalışmalar gerçekleştirilmesi konuları ele alındı. Ayrıca Karabük yerelinde ve Batı Karadeniz’deki üniversitelerle iş birliği oluşturmak ve yeni projelere öncülük etmek hedefleniyor. Bu kapsamda, alt çalışma grupları oluşturularak diğer üniversitelerle de iletişim kurulacak, projelerin belirlenmesi ve planlanması gerçekleştirilecek. Farklı kurumların ihtiyacı olan projelerin oluşturulması sağlanacak ve Karabük Üniversitesinin yapay zeka alanındaki misyonu ve vizyonu belirlenerek yeni projelerin oluşturulması ve altyapının sağlanması çalışmaları gerçekleştirilecek. KBÜ Rektörü Kırışık, yapay zekanın; eğitim, teknoloji, sağlık ve sosyal alanlardaki yenilikleri ve gelecek vizyonunu ele almak için önemli bir fırsat olduğunu belirtti. Yapay zeka sayesinde gelecekte dünyanın bambaşka bir hale geleceğini aktaran Kırışık, "Yapay zekanın bütün sahaları tutacağını, her sahaya tam bir kontrol ve baskı oluşturacağını öngörüyorum. Bildiğiniz gibi üniversitemiz, Yıldız Teknik Üniversitesinde Mart ayında gerçekleştirilen yapay zeka konulu toplantıda Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) aldığı kararla yapay zeka, dijitalleşme ve büyük veri alanlarında yeni lisans ve ön lisans programlarının açılacağı üniversiteler arasında yer aldı. Geleceğin nasıl şekilleneceği yapay zeka ve dijital dönüşüm sürecinin neler getireceği ile ilgilidir. Bu anlamda Üniversitelerimizde öğrencilerimize çağın ihtiyaçlarına uygun olarak eğitim imkanları sunmak büyük önem taşıyor. Bu alanda yapılan çalışmalar, verilen eğitimler ve yetiştirilen insan kaynağı ülkemize büyük katkılar sunacak, ülkemizin dijital dönüşümüne destek olacaktır. Karabük Üniversitesi olarak birçok farklı alanda yapay zeka uygulamalarına ilişkin çalışmalar yürütmeye, ülkemize ve insanlığa faydalı olmaya, öğrencilerimize ileri teknoloji ve dijitalleşme alanlarında güçlü bir eğitim ve kariyer fırsatı sunmaya devam edeceğiz" dedi. Toplantının sonunda yapay zeka alanında KBÜ’de görevli bilişim personelleri ile birlikte ortak bir vizyon oluşturma, bu alandaki gelişmeleri teşvik etme, açılacak bölümler konusunda yol haritasını belirleme, çalışma grupları ile yapılacak işlemler ve adımlar konuşuldu. Akademisyenler bu tür etkinliklerin teknoloji alanındaki ilerlemeye katkı sağlamaya devam edeceğine inandıklarını dile getirdiler.