Yazının APS ile Frankfurt Başkonsolosluğu'na gönderildiğini belirten Şahin, "Ben posta hizmetlerinin ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Bunların hesabını bana sormayın" dedi.
Meclis'te gazetecilerin Deniz Feneri davasına ilişkin sorularını cevaplayan Bakan Şahin, bir gazetecinin 'Hz. Ömer'in adaleti ile hareket etmek istediğinizi söylediniz.
Antalya'da da 'Bana ne ya' dediniz. Bu sizin adalet anlayışına giriyor mu?' yönündeki sorusu üzerine, şöyle konuştu:
"Benim Antalya'da söylediğim şuydu. Almanya'da birileri dolandırıcılık fiilini işlemiş, yargılanmış ve mahkum olmuş. Bazı siyasi parti yetkilileri diyorlar ki; bu dolandırıcılıktan siz sorumlusunuz, siz yaptınız aslında bunu. Ben de diyorum ki; bana ne ya. Beni niye başkalarının işlediği suçla ilgilendiriyorsunuz.
Arkasından bir şey daha söylüyorum. Kim suç işlediyse cezasını çekmelidir. Babamın oğlu olsa fark etmez. Benim ismimi kullanarak haksız menfaat teşebbüsünde bulunduğu için teyzemin oğlunu savcılığa ihbar etmiş, onu tutuklatmış bir insanım. Kimsenin işlediği, yaptığı suç yanına kar kalmamalıdır.
Bana ne ya derken, işleyen işlesin dokunmayın anlamında söylemedim. Niye benimle ilgilendiriyorsunuz bunu. Yani Türkiye'de birçok suçlar işleniyor. Bu suçların sorumlularından biri de ben miyim? Benimle niye irtibat kuruyorsunuz? Üzerine gitmezsem söyleyin. Türkiye'de bağlantıları var, tamam varsa tespit edilir, onlar da yasaların öngördüğü ceza ile cezalandırılır. Cezalandırılmalı, kimse hiç fark etmez. O nedenle o dosyayı bilgi ve belgeleriyle istettik."
"APS ile istedik"
Bakan Şahin, dosyayı adi posta yoluyla istedikleri yönündeki haberlere de sert çıkarak, "Adi posta ile gönderecek değiliz. APS ile gönderildi" dedi. Alman savcısının 'Hala bilgi ulaşmadı' yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine Şahin, "Gönderildiği gün onu açıklamıştım. APS ile Frankfurt Başkonsolosluğumuza gönderdim. Ben posta hizmetlerinin ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Bunların hesabını bana sormayın" diye tepki gösterdi.
Bir gazetecinin 'Türkiye ayağı olduğu çok açık' yönündeki değerlendirmesi üzerine, "Ben savcı, hakim değilim" diyen Bakan Şahin, dosyanın Almanya'dan isteneceğini hatırlattı.
Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın açtığı soruşturma kapsamında dosyanın Almanya'dan istendiğini belirten Şahin, şunları söyledi: "Ayrıca aynı savcı bildiğim kadarıyla değişik kamu kuruluşlarından da bilgi istedi. Soruşturma bir taraftan yürüyor. Ama bazen bizi hakim, savcı olarak görüyorsunuz. Hakim ve savcının işini bizimle irtibatlandırmayın, bir an önce sonuç alınması için yardımcı oluruz. Bana ne ile ilgili açıklamam odur. Bir suç işlenmiş, kardeşim sen bu işten sorumlusun derseniz, bana ne bundan derim. Yoksa üstüne gidilmesin anlamında değil. Aslında benim ne söylediğimi herkes biliyor da işlerine böyle geliyor."
Antalya'da tutuklu bulunan Alman'ın tahliye edilmesi düşüncesiyle büyükelçinin kendisine geldiğini, Almanya Başbakanı'nın da Başbakan Erdoğan'a bu konuyla ilgilenmesini söylediğini anlatan Şahin, "Ben de diyorum ki kardeşim bizde yargı bağımsız, bir şey diyemeyiz.
Nitekim sizde Deniz Feneri ile ilgili soruşturma yürütülüyor. Sizde nasıl bağımsızsa bizde de bağımsız bağlamında Deniz Feneri'ni gündeme getirdim. Ben kendim için diyeceğim ki 'bizde yargı bağımsızdır, bir şey yapamam'. Sayın büyükelçi sonra da siz yapın" diye konuştu.
Hrant Dink davası
Şahin, 'Siyasetteki üslubun sertleşmesi Meclis'i olumsuz etkiledi. Bugün de Genelkurmay Başkanı'nda ciddi bir sertlik söz konusu' yönündeki bir soruya da, "Genelkurmay Başkanı'nın açıklamasını bilmiyorum. Genelkurmay Başkanı'nın açıklamasını değerlendirmek bana düşmez ki" şeklinde cevap verdi.
Bakan Şahin, Hrant Dink davasıyla ilgili bir soru üzerine de, şunları söyledi: "Kim vermedi. Bu dava yargıya intikal etti. Artık bundan sonra bir belgenin, bilginin verilip verilmemesi konusu yargının işidir. Benim talimatımla olacak bir şey değildir. Ben yargıya şunu verin, bunu alın talimatı veremem. Ya da gizlilik kararı almışsa mahkeme, ben bunu kaldırın diyemem."
DEVLET ARIK-ANKARA








