EKONOMİ - 31 Ekim 2020 Cumartesi 14:01

Genç girişimciler için büyük fırsat: BİGG

A
A
A
Genç girişimciler için büyük fırsat: BİGG

Ekonomiye katkı sağlayacak iş fikirlerinin hayata geçirilmesini amaçlayan TÜBİTAK'ın girişimcilik desteklerinden biri olan Bireysel Genç Girişim (BİGG), genç girişimcilere büyük imkanlar sunuyor. Bu kapsamda Atılım Üniversitesi’nde de Teknoloji Transfer Ofisi’nde konuya ilgi duyan öğrenciler bilgilendiriliyor.

Üniversitedeki genç girişimcilere BİGG projesi hakkında bilgiler veren Atılım Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Öğretim Üyesi ve ARGEDA-Teknoloji Transfer Ofisi Direktörü Doç. Dr. Yılser Devrim, “TÜBİTAK BİGG (Bireysel Genç Girişim) destekleme programı, teknolojik ve yenilik içeren iş fikirlerinin katma değeri yüksek ve yüksek istihdam sağlayacak teşebbüslere dönüşmesi amacıyla girişimcilerin başlangıç aşamasından pazar aşamasına kadar desteklendiği bir programdır. BİGG programının ana amacı, özellikle gençlerimizi girişimciliğe özendirmek, uluslararası rekabet gücü olan yenilikçi ürün ve hizmetlerin üretilebileceği başlangıç firmalarının kurulmasıdır” şeklinde konuştu.

Program iki ana aşamadan oluşuyor

BİGG programının genç girişimciler için değerli bir proje olduğunu belirten Doç. Dr. Devrim, “Program iki ana aşamadan oluşuyor. Bunun birinci aşamasında TÜBİTAK tarafından belirlenmiş uygulayıcı kuruluşlar var. Bu uygulayıcı kuruluşlara girişimcilerimiz başvuruda bulunuyorlar ve birinci aşama sırasında girişimcilerimiz değerlendirilerek ve tabi ki pek çok eğitimden ve mentorluk sürecinden de geçerek, TÜBİTAK ikinci aşama başvurusunda hazırlanıyorlar. İkinci aşama başvurusunda, değerlendirilmeye değer bulunan iş fikirleri TÜBİTAK’ta yapılan panellere giriyor ve desteklenip desteklenmeyecekleri bu süreçte belirleniyor. Desteklenmeye hak kazanan projeler de artık kendi şirketlerini kurarak sürece devam ediyor” ifadelerini kullandı.

“Girişimciler bilgilere Atılım Üniversitesi ARGEDA-TTO Direktörlüğü BİGG sayfasından ulaşabilirler”

BİGG projesi kapsamında birçok iş fikrinin desteklendiğini ve sadece belli başlıklar altında desteklenen iş fikrini genelleştirmenin pek sağlıklı olmadığını belirten Doç. Dr. Devrim, “Aslında bunu genelleştiremeyiz. Çünkü farklı tematik alanlar var. Ana tematik alanların bazılarından bahsedecek olursam; akıllı üretim teknikleri, akıllı ulaşım, enerji ve temiz teknolojiler, sürdürülebilir tarım ve beslenme, sağlık. Bunlar belirli ana temalardan bazıları. Tabi ki bu ana temaların kendi içerisinde alt tematik alanları da var. Girişimcilerimiz bu alt tematik alanlara; TÜBİTAK BİGG web sitesinden ya da eğer isterlerse, Atılım Üniversitesi ARGEDA-TTO Direktörlüğü BİGG sayfasından da ulaşabilirler” diye konuştu.

“Atılım Üniversitesi olarak 2017 yılından itibaren BİGG programına dahil olmuş bulunmaktayız”

Atılım Üniversitesi olarak 3 yıldır aktif bir şekilde BİGG programı içerisinde yer aldıklarını vurgulayan Devrim, “Atılım Üniversitesi olarak 2017 yılından itibaren BİGG programına dahil olmuş bulunmaktayız. 2017-2019 yılları arasında BİGG programı uygulayıcı kuruluşu olarak, Çankaya Üniversitesi, Başkent Üniversitesi ve OSTİM Teknop Parkla oluşturduğumuz bir konsorsiyum içerisinde BİGG programı uygulayıcı kuruluşu olarak görev yaptık. 2020 yılından itibaren de uygulayıcı kuruluş olan Ankara Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetici A.Ş. ile beraber yaptığımız işbirliği çerçevesinde BİGG çalışmalarımıza devam etmekteyiz” dedi.

BİGG projelerine kimler başvurabilir

BİGG projelerine kimlerin başvurabileceğine değinen Devrim, “BİGG projesine başvurabilmek için öncelikle lisans öğrencisi iseniz mezuniyetinize en fazla 1 yıl kalmış olması gerekiyor. Yine yüksek lisans ve doktora öğrencileri öğrenimleri devam ederken başvurabiliyorlar. Lisans, yüksek lisans veya doktora derecesini de en fazla 10 yıl içerisinde almış olan mezunlar bu programa başvurabiliyorlar. Başvuru için de Atılım Üniversitesi BİGG-Atılım sayfasından (www.bigg-atilim.com) 15 Aralık tarihine kadar başvuru formunu online bir şekilde bir form doldurarak bize başvurularını yapabilirler” ifadelerini kullandı.

Proje destekleri nasıl gerçekleşiyor

BİGG projeleri sonucunda destek işleminin nasıl gerçekleştiğini aktaran Devrim, “BİGG projesinde destek üst limiti 200 bin TL. Ancak TÜBİTAK paneli sonucunda desteklenmeye değer bulunan tutar belirleniyor. TÜBİTAK tarafından desteklenecek olan projeler, şirketleşme olduktan sonra proje bütçesinin yüzde 40’ı ilk ödeme olarak, daha sonra diğer bir yüzde 40’ı da ara ödeme olarak şirket hesabına aktarılıyor. Girişimcinin sunduğu iş planının tamamlanmasından sonra da toplam proje bütçesine bakılarak yüzde 20‘yi geçmeyecek şekilde geri kalan tutar şirket hesabına aktarılarak proje sonlandırılıyor” şeklinde konuştu.

Utku Şimşek - Bayram Türüdü
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."