POLİTİKA - 18 Eylül 2015 Cuma 05:53

Gül: 'Türkiye'yi bu kavga ortamından çıkaralım'

A
A
A
Gül: 'Türkiye'yi bu kavga ortamından çıkaralım'

Ekonomideki gelişmeleri değerlendiren 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 'Muhakkak yüzde 6 büyümemiz lazım. Bu mümkündür. Yeter ki Türkiye'yi bu kavga ortamından çıkaralım ve yatırım yapılabilir bir ülke haline getirelim' dedi.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, NTV'de katıldığı programda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ekonomideki gelişmeleri değerlendiren Gül, “Onlar (Beşir Atalay ve Ali Babacan) AK Parti'nin başarısında en büyük paya sahip olan insanlar. Bu arkadaşların çalışmaları olmasaydı bu başarı ortaya çıkar mıydı bilmiyorum. AK Parti'nin başarısı ekonomideki başarısıdır. Son 10 yılda yüzde 5,5-6 büyüme tesadüfi değildir. En büyük mesele ekonomik büyümedir. Yüzde 2 büyüme Amerika'da da var. Tüm semtlerimiz gelişecek. Muhakkak yüzde 6 büyümemiz lazım. Bu mümkündür. Yeter ki Türkiye'yi bu kavga ortamından çıkaralım ve yatırım yapılabilir bir ülke haline getirelim. Türk halkının tasarrufu yüzde 6 büyümeyi gerçekleştirmiyor. Almanın, İngilizin, Fransızın, Arapların yatırım yapması gerekiyor. Hukukun güven vermesi gerekiyor. Hukuk ekonomi için de çok önemlidir. Bunların durmaması, devam etmesi lazım. Arkadaşlarım bunun farkındalardır fakat bunu tekrar söylüyorum. Yoksa birkaç sene daha yüzde 2-3 büyüme ile G-20'nin dışına düşeriz. En önemli mesele bu. Her yıl 1 milyon kişiye iş bulmanız lazım. Yüzde 2-3 büyüme ile bulamazsınız. Geçmişteki gibi yüzde 9-10 büyümemiz lazım. Sadece seçimler ve milli irade ile gelmek ekonomik kalkınmayı getirmez” dedi.

“O KİTAPTA YALAN, HAKARET VEYAHUT DA BİR SAYGISIZLIK DA YOK”

Danışmanı Ahmet Sever’in tartışmalara yol açan kitabına ilişkin sorular üzerine Abdullah Gül, “Tüm cumhurbaşkanlarının basın müşavirleri sonunda kendi anılarını yazmışlardır. Süleyman Bey'in de, Turgut Bey'in de. Bunu normal görmek gerekir. Ben şüphesiz kendi şeylerimi kendim yazarım. Benim çok arzulamadığımı ama 'yapma' diye bir yasak koymamı da benden kimse beklemez. Burada önemli olan şey o kitapta yalan, hakaret veyahut da bir saygısızlık da yok. Yanlış bir şey belki olabilir. Benim yanımda çalışan bir kişi benimle ilgili olan şeyleri yazmış. Tabi ki 'Tayyip Bey'i neden anlatmamış 'diye sorular sorulabilir. Onun da cevap vereceği şey 'Ben Cumhurbaşkanı'nın Basın Danışmanıyım' olacaktır. Ben teşvik etmedim, istemedim. Tabi ki yanlış olmaması, polemik konusu çıkartmaması konusunda uyardım. Okuduğunuzda çok kıymetli şeyler de var. Irak Savaşı en büyük mesele. Kimsenin bilmediği şeyleri yazmış. Orada aslında AK Parti'nin bütün başarıları da var aslında. Tayyip Bey'in danışmanı da bir kitap yazarsa bizleri yazmayabilir. Bunlara çok takılmamak lazım. Ne ben takılırım ne de Tayyip Bey.”

“BİZ KENDİMİZE HİÇ 'İSLAMCI' DEMEDİK AMA DIŞARIDA HER ZAMAN BÖYLE DERLER”

“AK Parti'nin en büyük başarısı nedir?” şeklindeki soru üzerine Gül, “Biz kendimize hiç 'İslâmcı' demedik. Ama dışarıda her zaman böyle derler. Siyasetin her zaman inişi çıkışı olur. Biz kendimizi o zamanlar 'muhafazakar demokrat' olarak değerlendirdik. Birçok tabular gitti. Özgürlükler gelişti. Avrupa Birliği'ne tam üyelik müzakerelerine başlattık. Çok Anayasa değişikli gerçekleştirdik. Dışarıdan baktığınızda, İngiliz, Amerikan gazetelerini okuduğunuzda 'dindarlar, İslamcılar' derler. Böyle bir hareket Türkiye'yi başarılı kıldı. Eşlerimizle Beyaz Saray'a gittik. Neyi düşünüyorsak onu söyledik. Beyaz Saray'da benim yemeğimi, Tayyip Bey'in yemeğini özel hazırlıyorlardı. Avrupa ülkeleri bizi davet ediyorlardır. Senede 2 ülkeyi davet ederlerdi, biri Türkiye olsun diye rekabet ederlerdi. Büyük bir başarı doğrusu. Hamasi laflarla özgüven olmaz. Doğru politikalar sonrasında özgüven olur. Araplar neden bize hayran kaldılar? Biz neden yapamıyoruz dendi. Arap Baharı'nda AK Parti'nin itici bir etkisi vardır” dedi.

“CANI KALMAMIŞ BİR ANAYASA MEVCUT ŞUANDA”

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı siyasi irade açısından Türkiye tarihinin neresine yerleştirirsiniz?” sorusuna “Tayyip Bey şuan Cumhurbaşkanı. Bu şık olmaz” yanıtını veren Gül, “Türkiye'nin yönetim modelinde bir sorun düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine de şunları söyledi:

“Bir Anayasa hazırlattık. O zaman dedik ki 'Bize gerçekten demokratik ve evrensel anlamda çalışabilir bir anayasa'. Çok titiz çalıştılar ve bir taslak verdiler. Ben onun doğru olduğu kanaatindeyim. Arzu ederdim ki onu getirip masaya koyalım. Devlet idaresinde belirsizlikler, kuralsızlıklar olmaz. Sıkıntılar olabilir. Bunları gidermek lazım. Canı kalmamış bir Anayasa mevcut şuanda. Cumhurbaşkanıyken de bu yetkiler azaltılsın diye söyledim. Başkanlık sistemi tartışmaları oluyor. Fikrimi söyledim. Türkiye böyle bir tercih yapacaksa, bu o kadar önemli ki. Mevcut Anayasa'nın maddesini yıllar geçmesine rağmen değiştiremiyoruz. Sistem değişikliği konusunda çok açık bir şekilde yazılır, kuvvetler ayrılırsa. Ve bunlar kavgalı bir dönemde olmaz. Her şeyin uyum içerisinde olduğu dönemde olursa büyük bir destek de bulur. Ama her şeyin ikna edici bir şekilde ortaya konması gerekiyor.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 'Rejim fiilen değişmiştir’ şeklindeki sözleri sorulan Gül, “Bu konularla ilgili görüşlerimi az önce söyledim. Sayın Cumhurbaşkanı'nın sözlerini değerlendirip konuşmak polemik konusu olur” dedi.

“KÜRT VATANDAŞLARIMIZI ZAN ALTINDA BIRAKMAMAK GEREKİR” 

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, teröre karşı düzenlenen mitingler için ise, “Bu kadar şehit verilirken ve bu şehitler maalesef hain ve kahpece oluyor. Bunun öfkesi ve bunun heyecanını anlamak gerekir. Bu hepimizin bir tepkisi. Devlet teröre karşı sağlam duracaktır, taviz verilmeyecektir. Toplumca bir araya gelinmesi takdir edilmesi gereken bir şey. Burada dikkat edilmesi gereken şey halkı kaybetmemek. Şöyle açayım. Doğu ve Güneydoğu'daki illerimiz ortada Türk vatandaşı olup Kürt aidiyeti olan vatandaşları incitecek hiçbir şey yapmamak gerekir. Onur çok önemli bir şey. Kürt vatandaşlarımızı zan altında bırakmamak gerekir. Türkiye'nin geleceğinde esas dikkat etmemiz gereken şeyi burada görürüm. Halkı daima düşünmeliyiz ve bağlılığını zedeletmememiz gerekir. Daha kucaklayıcı söylemler ve onur koruyucu söylemler çok önemli. Kardeşliğin esası buralardan geçiyor. Bunları göstermemiz gerekiyor” diye konuştu.

“BÜLENT BEY İÇİ DIŞI BİR OLAN BİRİSİDİR”

Bülent Arınç’ın koalisyona ilişkin açıklamalarının sorulması üzerine Abdullah Gül, “Bülent Bey bizim hareketimizin en önde gelen arkadaşlarımızdandır. İçi dışı bir olan birisidir. Hesapları, farklı düşünceleri yoktur. Oyunu olmayan, düşündüğünü söyleyen samimi bir arkadaşımızdır. Her zaman kendisini takdir ederim” dedi.

“BEN OLAYLARI DARBE GİRİŞİMİ OLARAK GÖRMEDİM”

Gezi olaylarına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan 11. Cumhurbaşkanı Gül, “Hepimizin, herkesin bir psikolojisi var. Partilerin de psikolojisi var. Bu bir tuzak. Hükümet de parti de bunları aşacak bir güçte. O dönemde açıkça tavrımı söylemiştim. 'Londra'daki, Paris'teki olaylara benziyor' demiştim. Arap sokaklarındaki gibi sokaklara çıkmıyorlar demiştim. İlk günlerde kapatılabilirdi. İllegal örgütler ortaya çıktı sonradan. Çok açık söyledim fikirlerimi. Ben olayları darbe girişimi olarak görmedim. 'Ağaçları kestirmeyelim' diyen insanlar güzel yönlendirilseydi böyle olmazdı. Ama sonra ağaçlar için yola çıkan insanlara yasa dışı örgütler karıştı” dedi.

1 Kasım seçimlerine ilişkin öngörüleri ve ve 3. bir seçimin olup olmayacağı sorulan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Siyasi istikrar önemli. Önemli olan memleketin istikrarı. Tekrar 3. seçim olmaz sanırım. Yeterince vakit kaybediliyor, onlara hiç gerek kalmaz” dedi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa YÖK Başkanı Erol Özvar: "Türkiye’deki üniversitelerin yüzde 99.8’i dolu" Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, Bursa Teknik Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu ‘Arama Konferansı’ programına katılmak için Bursa’ya geldi. Bursa Teknik Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu konferans, saygı duruşu sonrası İstiklal Marşı’nın okunmasıyla beraber BTÜ Rektörü Profesör Doktor Naci Çağlar’ın konuşmasıyla başladı. Çağlar, YÖK Başkanı Erol Özvar’ı ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti belirterek, "Bugün burada üniversitemizin ‘Arama Konferansı’ için toplandık. Üniversitemizin mevcut durumunu, şehrimizin ve bölgemizin potansiyelini, ülkemizin yeni yüzyıldaki yerini ve dünyadaki trendleri dikkate alarak bu arama konferansında ‘2030 yılı ve sonrasında üniversitemizi nerede görmek istiyoruz’ sorusuna cevap arayacağız. Hepinize, katılımınızdan dolayı teşekkür ederim" dedi. “Üniversitelerimizde 4 milyonu örgün olmak üzere toplam 7 milyon öğrencimiz var” Bursa Teknik Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu konferansta konuşan YÖK Başkanı Erol Özvar, "Yükseköğretim Kurulu olarak, mümkün olan her fırsatta Yükseköğretim Sistemi’nin paydaşlarıyla bir araya gelmeye ve fikir alışverişinde bulunmaya büyük bir gayret verdiğimi söyleyebilirim. Başlıca hedefimiz olan Türk yükseköğretiminin dünya üzerinde rekabetçi, yenilikçi, sürdürülebilir ve nitelikli bir yapıya sahip olması için ortaya koyulan her türlü görüş ve önerinin çalışmalara katkı sağlayacağına yürekten inanıyorum. Burada da fevkalade neticeler alacağımızın kanaatindeyim. Bugün ülkemiz 208 üniversitesi yaklaşık 185 bin akademisyeni ve 4 milyonu örgün eğitim olmak üzere 7 milyona ulaşan öğrencisi ile son derece büyük bir kapasiteye ulaşmıştır. Bu kapasite ile Avrupa üniversiteler alanının en önemli paydaşlarından bir tanesidir. Bu kapasiteye ulaşılmasında başta sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde son 20 yılda Yükseköğretim Sistemi’ne yapılan yatırımların katkısı müstesnadır. Ülkemizde yükseköğretime erişim talebi güçlü bir şekilde devam etmektedir. 2023 yılında 3 buçuk milyondan fazla öğrencimiz üniversite sınavlarına başvurmuş, üniversite kontenjanlarının doluluk oranı yüzde 99.8 gibi son derece yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Bu yoğun ve güçlü talebe, doğru politikalar ile cevap vermek Yükseköğretim Kurulu’nun en temel hedeflerinden biridir. YÖK olarak bir taraftan ülkemizin yükseköğretimde sahip olduğu kapasitenin ve gücün önemini vurgularken, diğer yandan yükseköğretimimizin kalitesini daha da yükseltme irademizi her platformda ifade etmeye devam ediyorum. Üniversitelerimizin uluslararası alandaki saygınlıklarını ve görünürlüklerini yükseltmek, akademisyenlerimizin projelerini artırmak AR-GE faaliyetlerini teşvik etmek ve nihayetinde ülkemizin her alanda ihtiyaç duyduğu nitelikli beşeri sermayeyi artırmak başta olmak üzere kaliteyi önceleyen bir anlayış ile YÖK olarak hareket ettiğimizi buradan paylaşmak isterim. Üniversitelerimizdeki kalite süreçlerini yakından takip etmemiz, bu süreçlerde üniversiteleri her şekilde desteklememiz bu anlayışımızın bir tezahür olarak görülmelidir" ifadelerine yer verdi. "Yükseköğretim Kurulu, üniversiteler için vardır" Türk yüksek eğitiminde misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma konularında son yıllarda çok önemli mesafeler katedildiğini belirten Özvar, "2016 yılında YÖK tarafından bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşması programı hayata geçirilmiştir. Bu program sayesinde 25 devlet üniversitesinin genel ve geleneksel çalışmaları dışında bulundukları bölgelerin dinamiklerini esas alarak projeler hazırlamaları ve bölgesel kalkınma odaklı misyonlar edinmeleri sağlanmıştır. Bu bakımdan, son yıllarda Anadolu’nun dört bir yanında bu misyon ile hareket eden üniversitelerimizde önemli gelişmeler kaydedildiğini, bölgesel kalkınma üniversitelerimizin çokça görünür katkılar sağladığını görmekten sadece YÖK değil, bölge insanlarımızın da memnuniyet ile ifade etmiş olması bu alanda yapmış olduğumuz çalışmaların ne kadar isabet kaydettiğini göstermektedir. YÖK’ün gelecek vizyonunda önemli yer tutan bir diğer husus ise ‘İstihdam’ konusudur. Çeşitli vesileler ile ifade ettiğimiz üzere piyasayla, istihdamla, kültür-sanat ve edebiyatla bağı azalmış programları kademeli olarak dönüştürmeye devam ediyoruz. Bu vesile ile toplantının hazırlanmasında ve organizasyonunda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Sivas Maraş ve Tokat depremlerini önceden bildirmişti, İstanbul için rahatlatan tahmin Kahramanmaraş depreminin uyarısını 2 hafta öncesinden yaparak gündem olan Deprem Uzmanı ve Maden Teknolojisi ve Yer Bilimi Uzmanı Serkan İçelli, geçtiğimiz gün gerçekleşen Tokat depremini de 3 saat öncesinden haber vererek yeniden gündem oldu. İçelli’den bu kez İstanbul’u azda olsa rahatlatacak bir açıklama geldi. Deprem Uzmanı ve Maden Teknolojisi ve Yer Bilimi Uzmanı Serkan İçelli, 7 büyüklüğün üstünde beklenen İstanbul depremiyle ilgili yaptığı açıklamada kendi çalışmalarına göre beklenen depremin en fazla 6 ila 6.5 büyüklüğünde olabileceğini söyledi. İcelli, “İstanbul’da büyük bir deprem beklentim yok. Orada bulunan fay 180-190 kilometre uzunluğunda. Bu fay 123 yıl içerisinde 3 kez kırıldı. 2 kez 7 üzeri bir kez de 6 büyüklüğünde. 1912’de Mürefte depremi, 1999 Gölcük depremi zaten burayı rahatlatmıştı, 1963’te de 6.3’lük bir depremle Çınarcık fayı yırtılmıştı ve neticesinde Marmara genel olarak rahatladı. Burada yırtılmayan sadece 30-35 kilo metrelik bir kırığımız kaldı. Buda 6-6,5 büyüklükte deprem oluşturabilecek bir potansiyele sahip. Sismik kesitlere baktığımızda, 12 kilo metrenin altında bir sürünme olduğu zaten bariz olarak bellidir. Deprem silsilesine baktığımızda da bunu teyit edebiliyoruz” dedi. “Sulusaray depremi Kuzey Anadolu zonunu tetiklemez” Tokat’ın Sulusaray ilçesinde yaşanan depremlerin yine Tokat sınırları içerisinden geçen Kuzey Anadolu fay zonunu tetiklemeyeceğini belirten İçelli, “Tokat’ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen depremlerin Kuzey Anadolu fayını tetikleme gibi bir durum yok. Çünkü depremi oluşturan küçük bir fay. Böyle küçük depremler büyük fayları tetikleyemez. 7 büyüklüğün üzerinde bir deprem olsaydı bunu düşünebilirdik. Özellikle depremlerin odak mekanizma çözümlerini çok iyi incelememiz gerekiyor. İki gündür biz bunu inceliyoruz. Özelikle Buğdaylı fayının üzerinde, 23 kilo metrelik bu fayın sağına ve soluna her hangi bir baskı uygulamadığını düşünüyoruz“ diye konuştu. “Beklenen büyük Tokat depremi en fazla 6.2 büyüklükte olabilir” Tokat’tan geçen Kuzey Anadolu Fayında beklenen depremle ilgili değerlendirmede bulunan İçelli, “Bölgemizde bir çok kırığımız var. Özellikle Merzifon Esençay fayı 6.5 büyüklükte deprem üretebilecek potansiyele sahip. Faylar tesadüfen depremler üretmiyor. Belli bir deformasyon enerjisini biriktirip, kinetik enerjiye çevirmesi gerekiyor. 1939 yılındaki Erzincan depremi vardır. 42-43 depremleri o bölgeyi zaten rahatlatmıştı. Yıllık 2.5 santimetrelik yamulma hızını hesap ettiğimizde şuanda odada ki potansiyel enerji 6-6.2 büyüklükte deprem üretebilecek potansiyeldedir” ifadelerini kullandı. “Sulusaray’da 5 büyüklükte yeni depremler beklenebilir” İçelli 2 gündür depremlerle sallanan Tokat’ın Sulusaray ilçesindeki fayda 5 büyüklükte yeni depremler beklenebileceğinin altını çizerek şunları söyledi. “Tokat Sulusaray’da halen 5 büyüklüğünde depremler bekliyoruz. Panik yapmaya gerek yok. Özellikle Tokat buradaki depremleri çok fazla hissediyor. 5.6’lık depremlerde 4.5’lik artçılar gelmeni normaldir. 5 büyüklükte depremlerde oluşabilir ama daha büyük bir deprem beklemiyoruz.”
Yozgat Yozgat’ta depremin izleri gün ışıyınca ortaya çıktı Tokat’ın Sulusaray ilçesinde dün meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki depremin ardından Yozgat’ta sabahın erken saatlerinde hasar tespit çalışmaları yapıldı. Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, depremde 147 ev, 14 ahır ve 8 camide hasar oluştuğunu söyledi. Tokat’ın Sulusaray ilçesinde dün saat 18.11’de meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki deprem, Yozgat merkez ve ilçelerinde de hissedildi. Özellikle Kadışehri ilçesinde ve köylerinde hissedilen deprem nedeniyle vatandaşlar büyük panik yaşarken, depremin izleri gün ışıyınca ortaya çıktı. Bölgede çok sayıda yapı hasar görürken, cami minarelerinin yıkıldığı ve ahırlarda hasar oluştuğu görüldü. Ekipler Kadışehri, Aydıncık ve Çekerek ilçelerinde hasar tespit çalışmalarına hızla devam ederken, bölgelere yardım ulaştırılması için koordinasyon sağlanıyor. Yozgat’ın Kadışehri ilçesi Yelten köyünde kimi vatandaşlar AFAD tarafından verilen çadırlarda kalırken, kimi vatandaşlar da traktör römorklarını çadıra dönüştürerek geceyi geçirdi. Yozgat Valiliği öncülüğünde depremden etkilenenlere 200 çadır ve bin battaniye dağıtılarak, vatandaşların yemek ihtiyacı karşılandı. “200 çadır, bin battaniye dağıttık” Depremde herhangi bir can kaybı ve yaralanmanın yaşanmadığını söyleyen Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, şu ana kadar 147 ev, 8 cami ve 14 ahırda zarar oluştuğu yönünde ihbar geldiğini belirtti. Vali Özkan, “Arkadaşlarımız sahada günün ışımasıyla birlikte tekrardan görev aldılar ve hasar tespit çalışmaları bir yandan binalarda, bir yandan tarımsal hasar tespit çalışmaları, bir yandan da bina içlerindeki mal zararına dönük hasar tespit çalışmalarımız devam ediyor. Çok şükür çok ciddi denilebilecek bir sorunumuz, bir problemimiz yok. Gerek evinde oluşan hasardan gerekse endişeden dolayı evine giremeyen insanlarımız vardı. Bu surette de derhal çadır dağıtımını AFAD ve Kızılay üzerinden gerçekleştirdik. Gece sabaha kadar kurulumların çoğunu bitirdik. Bunların yanı sıra battaniye dağıtımlarımızı yaptık. Şu ana kadar 140 çadırın kurulumunu yaptık. Tabii sabah gidince orta çadırlar da isteyen oldu. Onlarla beraber 200’e yaklaştı çadır sayımız. Bine yakın da battaniye dağıtımımız oldu. Gelen talepleri de karşılıyoruz. Hiçbir problemimiz yok” dedi. Depremden etkilenen Yelten köyü sakinlerinden Bekir Taşkın, “Evimizin arka tarafı komple çökmüş, eşyaları annem ve babam dışarı çıkarmış. O eşyaları başka yere taşıyacağız” dedi. “Evden çıkmakta zorlandım” İzzet Balta ise hasarın çok olduğunu, evden çıkmakta zorlandığını söyleyerek, “Evimizin duvarları komple döküldü, ahırımız zarar gördü. Geceyi çadırda geçirdik. Rabbim devletimizin yokluğunu vermesin” şeklinde konuştu. “Rabbim kimseye bu durumu yaşatmasın” Sefer Sağlamer ise, “Rabbim kimsenin başına vermesin bu durumu, çok kötü sallandık. Ben Ankara’dan buraya misafirliğe gelmiştim, şiddetli deprem oldu. Köylerde hasar çok oldu. İki gündür geceyi dışarıda çadırlarda geçiriyoruz. Rabbim devletimizden razı olsun” ifadelerini kullandı.
İstanbul Kartlı ödemeler 1,18 trilyon liraya ulaştı Kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile mart ayında yapılan toplam ödeme tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 126 artarak 1 trilyon 181,4 milyar TL oldu. Mart ayı itibarıyla Türkiye’de kredi kartı sayısı 121,4 milyon, banka kartı sayısı 192,0 milyon ve ön ödemeli kart sayısı 93,3 milyon adet oldu. 2023 yılının Mart ayı ile kıyaslandığında kredi kartı adedinde yüzde 17’lik, banka kartı adedinde yüzde 10’luk, ön ödemeli kart adedinde ise yüzde 23’lük artış yaşandı. Toplam kart sayısı ise 406,7 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15 artış gösterdi. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) 2024 Yılı Mart ayı verilerini açıkladı. Buna göre, kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile mart ayında yapılan toplam ödeme tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 126 artarak 1 trilyon 181,4 milyar TL oldu. Kartlı ödemelerin 991,8 milyar TL’si kredi kartları ile yapılırken 167,8 milyar TL’sinde banka kartları, 21,8 milyar TL’sinde ise ön ödemeli kartlar kullanıldı. Kredi kartı ile yapılan ödemelerde önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranı yüzde 138, banka kartı ile yapılan ödemelerde yüzde 71 olurken ön ödemeli kartlar ile yapılan ödemelerde ise bu oran yüzde 157 oldu. Toplam ödeme adedi yüzde 25 arttı Kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile mart ayında yapılan toplam ödeme adedi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25 artarak 1,45 milyar adet oldu. Kartlı ödemelerin 817,7 milyon adedi kredi kartları ile yapılırken 518,2 milyon adedinde banka kartları, 116,9 milyon adedinde ise ön ödemeli kartlar kullanıldı. Kredi kartları ile yapılan ödeme adetlerinde büyüme oranı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27, banka kartları ile yapılan ödeme adetlerinde yüzde 15 olurken ön ödemeli kartlar ile yapılan ödeme adetlerinde ise bu oran yüzde 59 oldu. İnternetten kartlı ödemeler, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 135 artarak 355 milyar TL’ye yükseldi. İnternetten yapılan kartlı ödemelerin toplam içindeki payı ise yüzde 30 oldu. Mağaza içi yapılan her 5 kartlı ödemeden yaklaşık 4’ü temassız İnternetten kartlı ödeme adedi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artarak 219,6 milyon adede yükseldi. İnternetten yapılan kartlı ödemelerin toplam içindeki payı ise yüzde 16 oldu. Kartlarla yapılan temassız ödeme adedi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 38 artarak 916 milyon adet oldu. Temassız ödeme tutarı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 155 artarak 327,2 milyar TL oldu. Mart ayında mağaza içi yapılan her 5 kartlı ödemeden yaklaşık 4’ü temassız gerçekleşti.
Samsun İl Emniyet Müdürü Arıbaş: "Olaylara karşı tüm tedbirleri alıyoruz" Samsun İl Emniyet Müdürü Ahmet Arıbaş, "Mahallelerde yapılan anlık şok uygulamalarla oluşabilecek narkotik, asayiş olaylarının önüne geçildi. Vatandaşlarımızın huzur ve refah ortamını sağlamak için üst düzey çaba sarf edip gerekli tüm tedbirleri alıyoruz" dedi. İl Emniyet Müdürü Ahmet Arıbaş, beraberindeki emniyet amirleri ile birlikte Samsun Muhtarlar Derneği Başkanı Mustafa Öztürk ve dernek üyelerini ziyaret etti. İl Emniyet Müdürü Ahmet Arıbaş ziyarette, dernek başkanı ve muhtarlar ile sohbet ederek, mahallelerdeki huzur ve güvenin sağlanması için muhtarlara önemli görevlerin düştüğünü kaydetti. "Sokak ve parkları zehir tacirlerine dar ediyoruz" Arıbaş, muhtarlardan narkotik ve güvenlikle ilgili her konuyu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirmelerini, sonrasında ekip ve devriyeleri NARKOALAN uygulamasından izlemeleri gerektiği aktardı. Arıbaş, Narkotik Veri Analiz Sistemi (NARVAS) Projesinden gelen verilerin analizi ile cadde, sokak, park ve bahçelerin zehir tacirlerine, torbacılara ve uyuşturucu içicilerine dar edileceğini, ekiplerin 7 gün 24 saat görevde olduğunu bildirildi. Muhtarlara ve vatandaşlara emniyet güçlerinin kapılarının her zaman açık olduğunu ifade eden İl Emniyet Müdürü Ahmet Arıbaş, "Mahallelerde yapılan anlık şok uygulamalarla oluşabilecek narkotik, asayiş olaylarının önüne geçildi. Vatandaşlarımızın huzur ve refah ortamını sağlamak için üst düzey çaba sarf edip gerekli tüm tedbirleri alıyoruz" diye konuştu. İl Emniyet Müdürü Ahmet Arıbaş ayrıca, muhtarlar ile belirli periyotlarla tekrar bir araya geleceklerini sözlerine ekledi. Muhtarlar, şehirde yürütülen çalışmalardan ve alınan tedbirlerden dolayı başta İl Emniyet Müdürü Ahmet Arıbaş olmak üzere Samsun polisine teşekkür etti.