EKONOMİ - 21 Aralık 2021 Salı 23:37

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’den 'Türkiye Ekonomi Modeli' hakkında açıklamalar

A
A
A
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’den 'Türkiye Ekonomi Modeli' hakkında açıklamalar

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Aslında bu değişim, bir normalleşme. Son birkaç aydır yaşanan kur ataklarıyla ilgili yaşanan gelişmeler ve buna ilişkin yapılan yorumlar aslında normal olmayan bir şeyin tartışmasıydı. Şimdi normale döndük” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, TRT 1 ve TRT Haber kanallarında yayımlanan programda, Türkiye Ekonomi Modeli, ihracat eksenli kalkınma ve ekonomik gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu.

Doğrudan yabancı yatırım çeken ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini belirten Nebati, “Türkiye alternatif tedarik merkezlerinin en merkezinde. Ticaret haritasında kaymalar oldu salgında. Krizden fırsat oluşturduk. Doğrudan yabancı yatırım çeken ülkelerin başında Türkiye. Türkiye bu tarihi fırsatı değerlendirecek. Makroekonomik istikrarı sağlayarak ve yüksek katma değerleri ürünleri teşvik ederek ihracatı teşvik edeceğiz, orta gelir tuzağını aşacağız. Modelimiz, yüksek büyüme, düşük cari açık. 90'lı yıllarda hem düşük büyüme hem düşük cari açık. 2002-2020 döneminde yüksek cari açık, yüksek büyüme var, risk var. Niye Güney Kore değiliz? 1960 yılında Güney Kore'de kişi başına düşen gelir 158 Dolar. Uzun süre sonra 31 bin dolara çıkmış. Ama Güney Kore bazı egemen güçlerin desteğiyle seçilmiş bir ülke. Çin 1960'ta 89.5 dolardan başlamış. Türkiye'de 509 dolardan başlamış, şu anda 9 bin dolar civarında. Türkiye'nin bir demokratik geleneği var, serbest piyasa deneyimi yadsınamaz, çok dinamik bir ekonomi var. Güçlü bir iş dünyamız var. Bu model ihracat eksenli bir kalkınma ve dikey büyümeyi getiriyor. Ana politikası ihracat teşvikleri, AR-GE'ye destek, çevre dostu yeni yatırımlara destek. Bu modelin sonu ne? CDS'lerin düşmesi, finansal piyasalarda beklentilerin, kurda istikrarın, daha fazla üretim ve istihdamın, yatırımın, dış finansman ihtiyacının azalması, beklentilerin iyileştirilmesiyle doğrudan yatırımların daha fazla alındığı, toplam talepte içerde ve dışarda artışın sağlanması. 1960'lardaki Çin, Güney Kore değiliz. 2021 yılındaki Türkiye'yiz. Tüm altyapı yatırımlarını gerçekleştirmiş, kişi başına düşen gelir itibarıyla belli bir noktaya ulaşmış, umudu olan, dünya pazarının tam göbeğinde olan, hiç kimsenin ummadığı bir dönemde sağlık sektöründe değişim gerçekleştiren bir ülkenin bu modeli gerçekleştirme süresi G. Kore, Çin süresi değildir, en az 40 kat fazla ivmeyle yakalanacak bir süredir” diye konuştu.

“Sıcak parayı biz sevmiyoruz, istemiyoruz”

Türkiye’nin 2020'de doğrudan yatırımlarının 12.7 milyar dolara ulaşmış durumda olduğunu aktaran Nebati, “Bunun temel sebeplerinden biri coğrafya, ikincisi 19 yıldır yapılan altyapı yatırımlarının tamamlanması, üçüncüsü her türlü pazara yakın olması. Türkiye 2020'de doğrudan yatırımları 12.7 milyar dolara ulaşmış durumda. Sıcak para biz sevmiyoruz, istemiyoruz. Ne zaman geleceği belli fakat ne zaman gideceği belli değil. Giderken de yapacağı tahribatı birçok defa gördük. Tabii ki kırılganlıklarımız var, bunların üzerinde çalışıyoruz. Orta gelir tuzağından çıkmak istiyoruz. 2013 yılındaki şartlar içerisinde hepimizin memnun olduğu bir durum vardı. TL'nin değeri tarihi olarak çok yüksekti fakat ithalatın ihracatı karşılama oranı yüzde 56. Bu ekonomik model Türkiye'nin şartlarına uygun bir hale gelirse özgün olacaktı. Değerini karşılarken ülkenin ürettiklerini dışarıya katma değeri yüksek şekilde satmasını gerçekleştirecek oranı yakaladığı takdirde optimal noktaya ulaşmış oluyor” dedi.

Türkiye’de kapanan şirket sayılarının çok düşük bir oranda olduğunun altını çizen Nebati, “ Bir psikolojiyi iyi yönettik ama birileri kötüye gidiyor dedi. Kötüye giden bir ülkede işletme sayısı azalır. Ama bir insan bir dükkandan bir fabrikaya kadar bir işe girişiyorsa geleceği yönelik olarak bir umudu, güveni olduğu için yapar. Türkiye’de 2020 yılında 18 bin artarak 103 bine çıkıyor. Kapanan şirket sayıları çok düşük bir oranda, yüzde 14'ten 15.9'a çıkıyor. Bilgiler bize şunu söylüyor: 2021'de de biz büyüyoruz, umudumuz var ve geleceği çok iyi şekilde planlıyoruz. İhracatta ülke çeşitliliği 1 milyar doların üstüne çıkan ülke sayısı 46. İhracatta ülke çeşitliliği 1 milyar doların üstünde olan ürün çeşitliliği de 48. Türkiye geldiği noktaya kadar bu şekilde geldi. Bundan sonra yapılması gereken katma değeri yüksek, ihracatın artırılmasına katkı sağlayacak ürünleri üretme vaktini yakaladı. Dünya cari açıkla, bütçe açıklarıyla uğraşırken Türkiye yüzde 3.5'un altında bir bütçe açığıyla gidiyor. Dünyada hane halkının borçluluk oranı yüzde 65. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 46, Türkiye'de yüzde 17. Reel sektör dünyada yüzde 98, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 101, Türkiye'de 66 oranına sahip. Ayakları sağlam basan bir ülkede kurlar üzerinde spekülatif, manipülatif oyunlar oynarsanız bir yere kadar gider, sonra reel olan şey piyasaya hakim olur” şeklinde konuştu.

“Cumhurbaşkanımız bir işçinin evine üzgün suratla gitmesine hiç katlanamaz”

Asgari ücretliye, enflasyonun çok üstünde zam yaptıklarını dile getiren Nebati, “Türkiye'de döviz borcu olanların yüzde 75'i 1000 tane firma. Bireyler, kurumlar borçlu değil. Peki siz bu dövizin köpüklü bir şekilde, makroekonomik göstergelere uymayan bir sonuca nasıl oluyor da katlanıyorsunuz, sonra bir telefonla iktidara ayar çekmeye çalışıyorsunuz? Asgari ücretliye biz yüzde 50'nin üstünde, enflasyonun çok çok üstünde bir artış yaptık. Bir işçinin evine üzgün suratla gitmesine katlanamayız, Sayın Cumhurbaşkanımız hiç katlanamaz. Dün tüm ücretlerden damga vergisini kaldırdık, memurları da ekledik. Bu, ‘Seni ezdirmeyeceğim’ demek. Enflasyonun üstesinden geliriz, net söyleyeyim. Buradan bir çağrıda bulunacağım. Döviz fiyatları yükselirken fiyatlamayı bir ötesiyle yaptılar. Şimdi fiyatlar toparlanırken fiyatları çekmeyenler, kazancın senin, biz senin ortağın değiliz, ama fırsatçılık yaparsan, ülkeye zarar verecek adımlar atarsan bundan sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın nasıl bir bakanlık olduğunu anlayacaksın” dedi

“İhracatımız rekorlarla gidiyor”

Dalgalı kurun bir yerde dengeye geleceği vurgulayan Nebati, “Bireyseller yarışıyor. Bu daha da devam edecek. Bireysellerdeki likidite talebi 4'te 1'e düştü geçen cumaya göre. Normalleşme sınırlarına salı itibarıyla geldi. Parasını çekmeye gidenler kapıdan geri döndü. Çünkü güven geldi. Türkiye'de birileri bu ülkedeki kaosla iktidar değişimini hedeflediği için bazen bir yalpalama, neticesinde de bireylerin etkilenmesi söz konusu olabiliyor. Makroekonomik göstergelerin doları dün gündüz ki noktalara getirecek hiçbir karşılığı yoktu. Kur bir yerde dengeye gelecektir, gerçek fiyatlanmanın oluştuğu bir noktaya gidiyoruz. İhracatımız rekorlarla gidiyor. Özellikle son bir aydır muhalefetin, sosyal medyanın destekleriyle ve birtakım STK'ların davranışlarıyla öngörülebilirliği ve istikrarı zedeleyen açıklamalarla bu noktaya gelindi. Dolar 13 liraya geldi, piyasada 14 lirayla fiyatlama yapıldı, hep bir üst seviyeden yapıldı. Çünkü önünü göremiyor fiyatlandıran” diye konuştu.

“TCMB Başkanlığı yapmış bir beyefendi diyor ki ‘Bu bir müdahaleyle yapılmıştır. Kesinlikle, hiçbir şekilde müdahale olmadı”

Doğruların ve gerçeklerin olduğu ana geldiklerini vurgulayan Nebati, “Cumhurbaşkanımızın açıklaması piyasa deyimiyle ‘satın alındı’. Büyük bir heyecan var, bazı internet siteleri kilitlendi. Çünkü doğruların ve gerçeklerin olduğu ana geldik. Cumhurbaşkanımızın söylediği bir şey mutlaka karşılık buluyor. Türkiye Cumhuriyeti'nde Merkez Bankası'nda başkanlık yapmış bir beyefendi çıkıp diyor ki ‘Bu bir müdahaleyle yapılmıştır.’ Kesinlikle, hiçbir şekilde müdahale olmadı. ‘Bireyler saldırmaya başladı’ ifadesini kullanıyor. Bu spekülatif değil de nedir? Diyor ki ‘Bu bir alım fırsatıdır. Piyasa Erdoğan'ın bu söylemlerini 'satın almadı'. Anında aldılar, kürsüden indiğinde fiyatlar düşmeye başladı. Bir köpüktü, bu köpüğün gitmesinin zamanı dün akşamdı. Bir başkası çıkmış diyor ki ‘Bir kamu bankası yöneticisi sistemin nasıl çalışacağını açıklamış. Sistem çalışması ocakta tamamlanacak.’ Bugün başladı sistem. Bu beyefendi hesap verecek. Türk Lirası'na karşı yapılmış haince bir saldırıdır. Döviz alım satım işlemleri kambiyo işlemidir, yüzde 18 KDV nasıl gelir? Bizim dövizle, alım satan yapanlarla işimiz yok. Bugüne kadar sermaye kontrolüne gidilmedi Türkiye'de. Türkiye'de can, mal, ırz, inanç güvenliği sağlanmıştır. Kambiyo kısıtlaması veya serbest piyasaya ilişkin söylenmiş her bir laf spekülasyon, manipülasyon değil, ihanettir. Türkiye modeli güçlü şekilde geliyor. Dünyanın en büyük havalimanlarından birini yaptık. Daha havalimanı yapmayacağız. Eksikleri gidereceğiz, onaracağız. Türkiye sağlık alanında dünyanın en güçlü ülkelerinden biri oldu ve bu salgında dünyaya örnek teşkil etti. Sosyal medyadaki her türlü yalan dolanla, trol/bot hesaplarla 'Yandık, bittik' demekle olmaz. Türkiye şu anda altyapısını bitirdi. Bir köprümüz var: Çanakkale Köprüsü. Bitirdik” dedi.

Bakan Nebati, Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Sistemi'ni örnekle açıkladı

Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Sistemi'ni örnekle açıklayan Bakan Nebati, “Sosyal medya üzerinden bu tür yalan yanlış propaganda yapanların canına okuyacağız. Diyelim ki döviz hesabınız var, 10 bin dolar. 10 bin dolarınız varsa getir 10 bin dolarını, bugünkü kurdan çevir diyoruz. Bozuyorsunuz dövizinizi, 3 ay sonra 'Ben dövizimi istiyorum' derseniz paranızın karşılığını dolar bazında o günkü fiyatlarla. Nemanız 10 bin dolardan fazlaysa güle güle harcayın, biz size yatırdığınız 10 bin doların garantisini veriyoruz. En kötü senaryoda bile bireyler kârlı çıkıyor. Ortalama mevduat süresini yukarıya çekiyoruz ve bozarsan ceza veririz diyoruz. Ceza ne? Elde edeceğin nemayı kaybetmiş olursun. Vadeleri olabildiğince uzatmaya çalışıyoruz. Böylece bankalar öngörülebilirliği sağlamış olacak. Ekonomi aktörleri bu saatten sonra muhalefetin veya sosyal medyada birtakım trollerin yalan dolan ifadelerine çok sert tepki gösterecektir” şeklinde konuştu.

“Devlet katkılandırma payı yüzde 25'ten 30'a çıktı”

BES konusunda önemli bir değişiklik yaptıklarını belirten Bakan Nebati, "İhracatçılara ileri vadeli kur veriliyor. Herhangi bir kur riski taşımamış oluyorsunuz. Bireysel Emeklilik Sigortası'nda da önemli bir değişiklik yaptık, devlet katkılandırma payı yüzde 25'ten 30'a çıktı. Kurumlar Vergisi'nde yüzde 1'lik önemli bir indirim var. Temettüyü yüzde 15'ten 10'a düşürdük. KDV'nin sadeleştirilmesi, bir hayali gerçekleştiriyoruz. Gelire endeksli senetleme ihracı geliyor. Bunun ciddi şekilde alan bulacağına ilişkin beklentimiz çok yüksek. Kredi ve kefalet imkanı getiriyoruz. Yatırım kredileriyle yeni istihdam imkanları sağlıyoruz" açıklamasında bulundu.

Hidayet Türkyılmaz - Mehmet Kalay
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa, suyunu konuştu Bursa Kent Konseyi’nin ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ temasıyla düzenlenen 92. Olağan Genel Kurulu’nda, kentin geleceğini doğrudan etkileyen su kaynakları ve iklim değişikliği konuları tüm yönleriyle ele alındı. Bursa’da katılımcı demokrasinin yaygınlaşması adına önemli görevler üstlenen Bursa Kent Konseyi’nin 92. Olağan Genel Kurulu, ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ başlığıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri, meclislerin ve çalışma gruplarının temsilcileri ile çok sayıda gönüllü katıldı. Kent konseylerinin önemine vurgu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kent konseylerinin vatandaşlar ile resmi kurumlar arasında köprü vazifesi gördüğünü söyledi. Kent konseylerinin halkın sorunlarına duyarlılık gösterdiğini, takibini yaptığını ve sonuçlarını paylaştığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, halkın çıkarları doğrultusunda çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. "Su kaynakları azaldı" Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını belirten Başkan Mustafa Bozbey, tüm bunlara rağmen Bursa’da gerekli önlemlerin alınmadığını vurguladı. Suyun bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Geldiğimiz noktada çevremizi ve suyumuzu kirlettik. İklim krizinden dolayı da su kaynakları azaldı. Bu süreçte Bursa Ovası’nda suyu fazla tüketen işletmelere de izin verildi. Bu, geleceği iyi okumamanın sonuçlarıdır" dedi. "Bursa ovasında su seviyesi 250 metrenin altına indi" Su kesintileri yapmak zorunda kaldıkları dönemde bazı tepkiler aldıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Ama bu sayede farkındalığı başardık. Şu anda Bursalılar suyu tasarruflu kullanıyor. Kesinti yapmadan önce 510 bin metreküp civarında kullanım vardı, kesintilerin ardından 430 binlere düştü. Kesintileri kaldırdık ve hala bu seviyelerde izliyor. Bizim halkı doğru bilgilerle bilgilendirme sorumluluğumuz var. Bursa artık su şehri değil. Bursa Ovası’nda su seviyesi 250 metrenin altına indi. Bilim insanları, Bursa Ovası’nın her sene 6 santim çöktüğünü açıkladı. Bunun sebepleri araştırılmalıdır. Aralık ayının 20’si oldu ve Uludağ’da hala doğru düzgün kar yok. Gerekli tedbirleri almaya devam etmeliyiz" diye konuştu. "Günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var" Çınarcık Barajı’ndaki arıtma tesisi için çalışmaların yoğun biçimde devam ettiğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Göreve gelir gelmez çalışmaları başlattık. Bu yaz bu sıkıntının çekileceğini biliyorduk. Baypass hattı yaparak 100 bin metreküp suyu aktardık. Bunu yapmasaydık daha önceden su kesintileri yapmak zorunda kalabilirdik. Ama bizim günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var. Yaz aylarında daha da artacaktır. Artık bahçelerin işlenmiş suyla sulanmaması lazım. Tarımda yeni çözümler üretmeliyiz. Daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönelmeleri lazım. Yanlış politikalar, Bursa’nın daha vahim su sıkıntısı yaşamasına sebep olabilir" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, suyun sadece çevresel başlık olmadığını, sosyal, ekonomik ve hayati bir mesele olduğunu ifade etti. İklim krizinin etkilerinin yerel ölçekte daha görünür hale geldiğini belirten Aksoy, su politikalarının katılımcı ve bilimsel temelde yeniden ele alması gerektiğini vurguladı. Genel kurulda su kriziyle ilgili çözüm önerilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Aksoy, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların birlikte hareket etmesinin önemine değindi. Tüm paydaşlarla birlikte kent için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Aksoy, her alanda kendilerine destek veren Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından oturum bölümüne geçildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu ‘Tarımsal kuraklık, su verimliliği ve etkin sulama yöntemi’, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Katip ‘İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde su kaynakları’, BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam ‘İklim değişikliğinin Bursa ve su kaynakları üzerindeki etkisi’, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Murat Demir ‘İklim krizi ve su hakkı’ konularında sunumlar yaparak önemli bilgiler paylaştı.
İstanbul Arnavutköy Belediyesi Yeni Medya Akademisi ilk mezunlarını verdi Arnavutköy Belediyesi tarafından gençleri dijital çağın iletişim ve içerik üretim alanlarında yetkin bireyler olarak yetiştirmek amacıyla kurulan Yeni Medya Akademi ilk mezunlarını verdi. Arnavutköy Belediyesi’ne ait Nuri Pakdil Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende öğrenciler sertifikalarını aldı. Arnavutköy’de bulunan Yeni Medya Akademi’nin ilk mezunları bugün düzenlenen törenle sertifikalarını aldı. Programa Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, Arnavutköy Kaymakamı Mahmut Hersanlıoğlu ve çok sayıda eğitmen ile öğrenci katıldı. Törende konuşan Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, medyanın bilinçli ve etik şekilde kullanılmasının önemine vurgu yaptı. "Değişimin tetiklenmesinde büyük bir güç" Başkan Candaroğlu konuşmasında, "Bu tören bizler için çok anlamlı. Günümüzde bilgi, insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar hızlı yayılıyor. Bir yazıyla, bir fotoğrafla, bir paylaşım ile milyonlara ulaşabiliyoruz. Bu da medyanın ne denli güçlü olduğunu bir kez daha gösteriyor. Medya artık sadece bilgi alma aracı değil; toplumların şekillenmesinde, algıların yönetilmesinde ve değişimin tetiklenmesinde büyük bir güç. Etik ve doğru kullanıldığında birleştirici, yanlış ellerde ise toplumları karanlığa sürükleyebilecek bir silah haline geliyor. Bu nedenle özellikle gençlerimizin medya bilincine sahip olmaları çok önemli" dedi. Belediye Başkanı Candaroğlu, dijital çağda doğru bilgiye ulaşmanın ve bu bilgiyi faydalı bir biçimde topluma sunmanın her zamankinden daha önemli hale geldiğini belirterek, akademinin bu amaçla gençlere güçlü bir altyapı sunduğunu ifade etti. Sertifika töreninde öğrenciler, eğitim sürecinde öğrendiklerini paylaştı. Mezun olan gençler, medya ve dijital içerik üretimi alanında çalışmalarına devam edeceklerini belirtti.