EKONOMİ - 21 Aralık 2021 Salı 23:37

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’den 'Türkiye Ekonomi Modeli' hakkında açıklamalar

A
A
A
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’den 'Türkiye Ekonomi Modeli' hakkında açıklamalar

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Aslında bu değişim, bir normalleşme. Son birkaç aydır yaşanan kur ataklarıyla ilgili yaşanan gelişmeler ve buna ilişkin yapılan yorumlar aslında normal olmayan bir şeyin tartışmasıydı. Şimdi normale döndük” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, TRT 1 ve TRT Haber kanallarında yayımlanan programda, Türkiye Ekonomi Modeli, ihracat eksenli kalkınma ve ekonomik gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu.

Doğrudan yabancı yatırım çeken ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini belirten Nebati, “Türkiye alternatif tedarik merkezlerinin en merkezinde. Ticaret haritasında kaymalar oldu salgında. Krizden fırsat oluşturduk. Doğrudan yabancı yatırım çeken ülkelerin başında Türkiye. Türkiye bu tarihi fırsatı değerlendirecek. Makroekonomik istikrarı sağlayarak ve yüksek katma değerleri ürünleri teşvik ederek ihracatı teşvik edeceğiz, orta gelir tuzağını aşacağız. Modelimiz, yüksek büyüme, düşük cari açık. 90'lı yıllarda hem düşük büyüme hem düşük cari açık. 2002-2020 döneminde yüksek cari açık, yüksek büyüme var, risk var. Niye Güney Kore değiliz? 1960 yılında Güney Kore'de kişi başına düşen gelir 158 Dolar. Uzun süre sonra 31 bin dolara çıkmış. Ama Güney Kore bazı egemen güçlerin desteğiyle seçilmiş bir ülke. Çin 1960'ta 89.5 dolardan başlamış. Türkiye'de 509 dolardan başlamış, şu anda 9 bin dolar civarında. Türkiye'nin bir demokratik geleneği var, serbest piyasa deneyimi yadsınamaz, çok dinamik bir ekonomi var. Güçlü bir iş dünyamız var. Bu model ihracat eksenli bir kalkınma ve dikey büyümeyi getiriyor. Ana politikası ihracat teşvikleri, AR-GE'ye destek, çevre dostu yeni yatırımlara destek. Bu modelin sonu ne? CDS'lerin düşmesi, finansal piyasalarda beklentilerin, kurda istikrarın, daha fazla üretim ve istihdamın, yatırımın, dış finansman ihtiyacının azalması, beklentilerin iyileştirilmesiyle doğrudan yatırımların daha fazla alındığı, toplam talepte içerde ve dışarda artışın sağlanması. 1960'lardaki Çin, Güney Kore değiliz. 2021 yılındaki Türkiye'yiz. Tüm altyapı yatırımlarını gerçekleştirmiş, kişi başına düşen gelir itibarıyla belli bir noktaya ulaşmış, umudu olan, dünya pazarının tam göbeğinde olan, hiç kimsenin ummadığı bir dönemde sağlık sektöründe değişim gerçekleştiren bir ülkenin bu modeli gerçekleştirme süresi G. Kore, Çin süresi değildir, en az 40 kat fazla ivmeyle yakalanacak bir süredir” diye konuştu.

“Sıcak parayı biz sevmiyoruz, istemiyoruz”

Türkiye’nin 2020'de doğrudan yatırımlarının 12.7 milyar dolara ulaşmış durumda olduğunu aktaran Nebati, “Bunun temel sebeplerinden biri coğrafya, ikincisi 19 yıldır yapılan altyapı yatırımlarının tamamlanması, üçüncüsü her türlü pazara yakın olması. Türkiye 2020'de doğrudan yatırımları 12.7 milyar dolara ulaşmış durumda. Sıcak para biz sevmiyoruz, istemiyoruz. Ne zaman geleceği belli fakat ne zaman gideceği belli değil. Giderken de yapacağı tahribatı birçok defa gördük. Tabii ki kırılganlıklarımız var, bunların üzerinde çalışıyoruz. Orta gelir tuzağından çıkmak istiyoruz. 2013 yılındaki şartlar içerisinde hepimizin memnun olduğu bir durum vardı. TL'nin değeri tarihi olarak çok yüksekti fakat ithalatın ihracatı karşılama oranı yüzde 56. Bu ekonomik model Türkiye'nin şartlarına uygun bir hale gelirse özgün olacaktı. Değerini karşılarken ülkenin ürettiklerini dışarıya katma değeri yüksek şekilde satmasını gerçekleştirecek oranı yakaladığı takdirde optimal noktaya ulaşmış oluyor” dedi.

Türkiye’de kapanan şirket sayılarının çok düşük bir oranda olduğunun altını çizen Nebati, “ Bir psikolojiyi iyi yönettik ama birileri kötüye gidiyor dedi. Kötüye giden bir ülkede işletme sayısı azalır. Ama bir insan bir dükkandan bir fabrikaya kadar bir işe girişiyorsa geleceği yönelik olarak bir umudu, güveni olduğu için yapar. Türkiye’de 2020 yılında 18 bin artarak 103 bine çıkıyor. Kapanan şirket sayıları çok düşük bir oranda, yüzde 14'ten 15.9'a çıkıyor. Bilgiler bize şunu söylüyor: 2021'de de biz büyüyoruz, umudumuz var ve geleceği çok iyi şekilde planlıyoruz. İhracatta ülke çeşitliliği 1 milyar doların üstüne çıkan ülke sayısı 46. İhracatta ülke çeşitliliği 1 milyar doların üstünde olan ürün çeşitliliği de 48. Türkiye geldiği noktaya kadar bu şekilde geldi. Bundan sonra yapılması gereken katma değeri yüksek, ihracatın artırılmasına katkı sağlayacak ürünleri üretme vaktini yakaladı. Dünya cari açıkla, bütçe açıklarıyla uğraşırken Türkiye yüzde 3.5'un altında bir bütçe açığıyla gidiyor. Dünyada hane halkının borçluluk oranı yüzde 65. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 46, Türkiye'de yüzde 17. Reel sektör dünyada yüzde 98, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 101, Türkiye'de 66 oranına sahip. Ayakları sağlam basan bir ülkede kurlar üzerinde spekülatif, manipülatif oyunlar oynarsanız bir yere kadar gider, sonra reel olan şey piyasaya hakim olur” şeklinde konuştu.

“Cumhurbaşkanımız bir işçinin evine üzgün suratla gitmesine hiç katlanamaz”

Asgari ücretliye, enflasyonun çok üstünde zam yaptıklarını dile getiren Nebati, “Türkiye'de döviz borcu olanların yüzde 75'i 1000 tane firma. Bireyler, kurumlar borçlu değil. Peki siz bu dövizin köpüklü bir şekilde, makroekonomik göstergelere uymayan bir sonuca nasıl oluyor da katlanıyorsunuz, sonra bir telefonla iktidara ayar çekmeye çalışıyorsunuz? Asgari ücretliye biz yüzde 50'nin üstünde, enflasyonun çok çok üstünde bir artış yaptık. Bir işçinin evine üzgün suratla gitmesine katlanamayız, Sayın Cumhurbaşkanımız hiç katlanamaz. Dün tüm ücretlerden damga vergisini kaldırdık, memurları da ekledik. Bu, ‘Seni ezdirmeyeceğim’ demek. Enflasyonun üstesinden geliriz, net söyleyeyim. Buradan bir çağrıda bulunacağım. Döviz fiyatları yükselirken fiyatlamayı bir ötesiyle yaptılar. Şimdi fiyatlar toparlanırken fiyatları çekmeyenler, kazancın senin, biz senin ortağın değiliz, ama fırsatçılık yaparsan, ülkeye zarar verecek adımlar atarsan bundan sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın nasıl bir bakanlık olduğunu anlayacaksın” dedi

“İhracatımız rekorlarla gidiyor”

Dalgalı kurun bir yerde dengeye geleceği vurgulayan Nebati, “Bireyseller yarışıyor. Bu daha da devam edecek. Bireysellerdeki likidite talebi 4'te 1'e düştü geçen cumaya göre. Normalleşme sınırlarına salı itibarıyla geldi. Parasını çekmeye gidenler kapıdan geri döndü. Çünkü güven geldi. Türkiye'de birileri bu ülkedeki kaosla iktidar değişimini hedeflediği için bazen bir yalpalama, neticesinde de bireylerin etkilenmesi söz konusu olabiliyor. Makroekonomik göstergelerin doları dün gündüz ki noktalara getirecek hiçbir karşılığı yoktu. Kur bir yerde dengeye gelecektir, gerçek fiyatlanmanın oluştuğu bir noktaya gidiyoruz. İhracatımız rekorlarla gidiyor. Özellikle son bir aydır muhalefetin, sosyal medyanın destekleriyle ve birtakım STK'ların davranışlarıyla öngörülebilirliği ve istikrarı zedeleyen açıklamalarla bu noktaya gelindi. Dolar 13 liraya geldi, piyasada 14 lirayla fiyatlama yapıldı, hep bir üst seviyeden yapıldı. Çünkü önünü göremiyor fiyatlandıran” diye konuştu.

“TCMB Başkanlığı yapmış bir beyefendi diyor ki ‘Bu bir müdahaleyle yapılmıştır. Kesinlikle, hiçbir şekilde müdahale olmadı”

Doğruların ve gerçeklerin olduğu ana geldiklerini vurgulayan Nebati, “Cumhurbaşkanımızın açıklaması piyasa deyimiyle ‘satın alındı’. Büyük bir heyecan var, bazı internet siteleri kilitlendi. Çünkü doğruların ve gerçeklerin olduğu ana geldik. Cumhurbaşkanımızın söylediği bir şey mutlaka karşılık buluyor. Türkiye Cumhuriyeti'nde Merkez Bankası'nda başkanlık yapmış bir beyefendi çıkıp diyor ki ‘Bu bir müdahaleyle yapılmıştır.’ Kesinlikle, hiçbir şekilde müdahale olmadı. ‘Bireyler saldırmaya başladı’ ifadesini kullanıyor. Bu spekülatif değil de nedir? Diyor ki ‘Bu bir alım fırsatıdır. Piyasa Erdoğan'ın bu söylemlerini 'satın almadı'. Anında aldılar, kürsüden indiğinde fiyatlar düşmeye başladı. Bir köpüktü, bu köpüğün gitmesinin zamanı dün akşamdı. Bir başkası çıkmış diyor ki ‘Bir kamu bankası yöneticisi sistemin nasıl çalışacağını açıklamış. Sistem çalışması ocakta tamamlanacak.’ Bugün başladı sistem. Bu beyefendi hesap verecek. Türk Lirası'na karşı yapılmış haince bir saldırıdır. Döviz alım satım işlemleri kambiyo işlemidir, yüzde 18 KDV nasıl gelir? Bizim dövizle, alım satan yapanlarla işimiz yok. Bugüne kadar sermaye kontrolüne gidilmedi Türkiye'de. Türkiye'de can, mal, ırz, inanç güvenliği sağlanmıştır. Kambiyo kısıtlaması veya serbest piyasaya ilişkin söylenmiş her bir laf spekülasyon, manipülasyon değil, ihanettir. Türkiye modeli güçlü şekilde geliyor. Dünyanın en büyük havalimanlarından birini yaptık. Daha havalimanı yapmayacağız. Eksikleri gidereceğiz, onaracağız. Türkiye sağlık alanında dünyanın en güçlü ülkelerinden biri oldu ve bu salgında dünyaya örnek teşkil etti. Sosyal medyadaki her türlü yalan dolanla, trol/bot hesaplarla 'Yandık, bittik' demekle olmaz. Türkiye şu anda altyapısını bitirdi. Bir köprümüz var: Çanakkale Köprüsü. Bitirdik” dedi.

Bakan Nebati, Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Sistemi'ni örnekle açıkladı

Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Sistemi'ni örnekle açıklayan Bakan Nebati, “Sosyal medya üzerinden bu tür yalan yanlış propaganda yapanların canına okuyacağız. Diyelim ki döviz hesabınız var, 10 bin dolar. 10 bin dolarınız varsa getir 10 bin dolarını, bugünkü kurdan çevir diyoruz. Bozuyorsunuz dövizinizi, 3 ay sonra 'Ben dövizimi istiyorum' derseniz paranızın karşılığını dolar bazında o günkü fiyatlarla. Nemanız 10 bin dolardan fazlaysa güle güle harcayın, biz size yatırdığınız 10 bin doların garantisini veriyoruz. En kötü senaryoda bile bireyler kârlı çıkıyor. Ortalama mevduat süresini yukarıya çekiyoruz ve bozarsan ceza veririz diyoruz. Ceza ne? Elde edeceğin nemayı kaybetmiş olursun. Vadeleri olabildiğince uzatmaya çalışıyoruz. Böylece bankalar öngörülebilirliği sağlamış olacak. Ekonomi aktörleri bu saatten sonra muhalefetin veya sosyal medyada birtakım trollerin yalan dolan ifadelerine çok sert tepki gösterecektir” şeklinde konuştu.

“Devlet katkılandırma payı yüzde 25'ten 30'a çıktı”

BES konusunda önemli bir değişiklik yaptıklarını belirten Bakan Nebati, "İhracatçılara ileri vadeli kur veriliyor. Herhangi bir kur riski taşımamış oluyorsunuz. Bireysel Emeklilik Sigortası'nda da önemli bir değişiklik yaptık, devlet katkılandırma payı yüzde 25'ten 30'a çıktı. Kurumlar Vergisi'nde yüzde 1'lik önemli bir indirim var. Temettüyü yüzde 15'ten 10'a düşürdük. KDV'nin sadeleştirilmesi, bir hayali gerçekleştiriyoruz. Gelire endeksli senetleme ihracı geliyor. Bunun ciddi şekilde alan bulacağına ilişkin beklentimiz çok yüksek. Kredi ve kefalet imkanı getiriyoruz. Yatırım kredileriyle yeni istihdam imkanları sağlıyoruz" açıklamasında bulundu.

Hidayet Türkyılmaz - Mehmet Kalay
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Denizli’de 15 gündür süren patlamalar sona erdi Denizli’de jeotermal sondaj esnasında meydana gelen karbonmonoksit patlamaları 15 günün sonunda kapatıldı. Vana ve beton yardımıyla kapatılan kuyudaki patlamaları kamuoyunda depremle ilişkilendirilmesine açıklık getiren Jeoloji Mühendisi Barış Semiz, “Herhangi bir deprem üretmesi, deprem tetikleyici ve ya buradan gaz çıktı depremi rahatlatacak diye bir yaklaşım doğru değil” dedi. Denizli’nin Sarayköy ilçesi Sakarya Mahallesi Yeni Babadağ Caddesi üzerinde devam eden jeotermal sondaj çalışmalarında 29 Nisan günü patlama meydana geldi. Bin 260 metre derinliğe ulaşıldığı esnada meydana gelen patlamalarda açığa çıkan karbonmonoksit gazı metrelerce yüksekliğe ulaştığı görüldü. 14 gün boyunca aralıksız süren patlamalar 15. gününde kontrol altına alındı. Basıncın düşmesiyle harekete geçen mühendisler, kuyudaki basınca dayanıklı vana beton yardımıyla kuyuyu kapatmayı başardı. Konuyu ilişkin açıklamalarda bulunan Jeoloji Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı ve Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Mineraloji-Petrografi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Semiz, “Kuyu yaklaşık bin 260 metre seviyelerindeyken kuvvetli bir gaz gelinimi sonucunda bu patlama gerçekleşmiştir. Jeotermal kuyu sondajlarında bu tarz riskler her zaman vardır. Daha önceki süreçlerde yine aynı bölgede Duacılı bölgesinde bu tarz bir gaz patlamasının yaşandığını biliyoruz. Orada bu boyuta gelmeden önlendi. Böyle bir gaz gelinimi ihtimalini öngörerek işlemin daha dikkatli yapılması gerekirdi. Bu şekilde öngörülemeyen risklerde gaz kesici, patlamayı engelleyici bir vananın düzgün ve aktif bir şekilde çalışıyor olması gerekir. Bu şekilde çalışan bir sistem olsaydı bu önlenebilirdi” dedi. “Depremle ilişkilendirilmesi doğru bir yaklaşım değil” Patlamaların kamuoyunda depremle ilişkilendirilmesi hakkında konuşan Doç. Dr. Semiz, “Burada obruk oluşmaz çünkü bin 260 metreden bahsediyoruz. Çok derindeki bir boşluktan bahsediyoruz. Obruklar 15-20 metre seviyelerindeki boşlukların çökmesiyle oluşur. Burada obruk söz konusu olamaz. Bu aynı şekilde depremin habercisi ya da burada deprem, sismil bir hareketlilik oluyor diye de değerlendirmemek lazım. Zaten buradaki rezervde yoğun bir gaz var. Hemen karşı bölgesinde Kızılyer’de gaz üretim tesisi var. Herhangi bir deprem üretmesi, deprem tetikleyici ve ya buradan gaz çıktı depremi rahatlatacak diye bir yaklaşım doğru değil” ifadelerini kullandı.
Edirne Kapıkule’den geçen şişme botlar Bulgar gümrüğüne takıldı Edirne’de bulunan Kapıkule Sınır Kapısı’ndan çıkış yaparak, Bulgaristan’ın Kaptan Andreevo Sınır Kapısı’na giden otobüslerde yapılan incelemelerde beyan edilmemiş şişme botlar ve 3 mekanik pompa ele geçirildi. Bulgaristan sınır ekipleri ülkeye giriş yapan bir özel araç, kargo minibüsü ve otobüste şişme botları ele geçirdi. ilk olayda Türkiye’den İsveç’e tek başına seyahat eden Türk ve İsveçli çifte vatandaşlık sahibi bir adamın kullandığı yabancı plakalı bir araba yapılan "risk analizi" yöntemine göre, 3 x 8 metre boyutlarında şişme bot ele geçirildi. İkinci olayda Türkiye’den Hollanda’ya giden kargo minibüsü incelendi. Bulgar vatandaşı olan sürücü, taşınan mallara ilişkin düzenli belgeleri ibraz etti. Aracın, taşınan kargodaki olağandışı yoğunlukları tespit eden X-ray ekipmanıyla tarandı. Daha sonra yapılan fiziki kontrol sırasında gümrük görevlileri, kargo ambarında diğer eşyaların arasına gizlenmiş 1 adet şişme bot buldu. Son olayda Türkiye’den ülkeye giren Türk plakalı bir otobüsü kontrol edildi. Sürücü ve 16 yolcu, yanlarında sadece kişisel eşya bulunduğunu, beyan edecekleri bir şey olmadığını ifade etti. İnceleme sırasında bagaj bölmesinde3 adet şişme bot ve bunlara ait üç adet mekanik pompanın bulunduğu paketlerin saklandığı tespit edildi. Beyan edilmeyen eşyaların Türk vatandaşı otobüs şoförüne ait olduğu belirlendi. Bir günde 9 şişle bot yakalandı Bir gün içerisinde yapılan incelemede Kapitan Andreevo Sınır Kapısı’nda 9 beyan edilmemiş şişme bot ve 3 mekanik pompa yakalandı. "Küçük tekneler" olarak adlandırılan bu küçük şişme botların son yıllarda göçmenleri Manş Denizi üzerinden Avrupa Birliği ülkelerinden İngiltere’ye yasa dışı bir şekilde taşımak için tercih edilen bir yöntem olduğu, Avrupa Birliği dışında üretilen, çoğu zaman güvenlik standartlarını karşılamayan ucuz ama düşük kaliteli tekneler satın alındığı belirtildi. Bu, gemilerin aşırı yüklenmesiyle birlikte, Manş Denizi’ni tehlikeli bir şekilde geçmeye çalışan kişilerin ölümüyle sonuçlanan birçok kazaya neden olduğu bildirildi. İhlalcilere, gümrük makamlarının bilgisi ve izni olmadan malları sınırından geçirmeye çalıştıkları için Gümrük Yasası uyarınca işlem yapıldı.
Aydın Aydın Eczacı Odası Başkanı Kararslan: “Eczacı varsa hayat var” Aydın’ın Efeler ilçesinde 14 Mayıs Eczacılık Bayramı kapsamında düzenlenen kahvaltıda konuşan 21. Bölge Aydın Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkan Sefa Kararslan, “Sağlığı ve sağlıklı hayat hakkını savunuyoruz. O nedenle bu yılki Eczacılık Haftamızın temasını “Eczacı Varsa Hayat Var” olarak belirledik” dedi. 21. Bölge Aydın Eczacı Odası, 14 Mayıs Eczacılık Bayramı etkinlikleri kapsamında bir dizi etkinlik düzenledi. Aydınlı eczacılar düzenlenen etkinlik kapsamında kahvaltılı programda bir araya geldi. Etkinlikler gün boyunca plaket töreni ile devam ederek, akşam düzenlenecek kokteyl ile sona erecek. Sabah kahvaltı programında Aydın’daki eczacılar ile bir araya gelen 21 Bölge Aydın Eczacı Odası Başkanı Sefa Karaarslan, “Meslekî tarihimizde özel bir yere sahip olan bugünü, kamuda, sanayide ve eczanelerinde görev yapan 50 bini aşkın meslektaşımız ile birlikte kutlamanın gururunu yaşıyoruz. 185 yıldır kanıta dayalı bilimsel çalışmaların ışığında üstlendiğimiz tarihi miras, sağlıklı yaşam hakkını savunan toplumsal misyon ve çağın gereklerini takip eden gelecek vizyonumuzla topluma şifa dağıtan bir mesleğin mensupları olmanın sorumluluğunu taşıyoruz” dedi. “Gazze’de insanlık tarihinin en acımasız katliamı yaşanıyor” “Gazze’de insanlık tarihinin en ağır, en karanlık ve en acımasız katliamlarından biri yaşanıyor” diyerek sözlerine devam eden Karaarslan, “Bizler insan hayatını korumayı kendisine ilke edinmiş bir mesleğin temsilcileri olarak masum sivilleri hedef alan, binlerce Filistinlinin yaşamını kaybetmesine, yaralanmasına yol açan bu saldırıları en ağır şekilde lanetliyoruz. Bir an önce uluslararası hukuka ve temel insan haklarına aykırı bu insanlık dramının sona erdirilmesi ve bölgede yeniden barış ortamının tesis edilmesi için bütün dünya ülkelerini, uluslararası kuruluşları bir kez daha, acilen göreve davet ediyoruz” açıklamasında bulundu. “Eczacı varsa hayat var” Karaarslan konuşmasının devamında, “İlacın üretiminden hastaya ulaştırılmasına kadar geçen her aşamada, yetkinlik sahibi 50 bini aşkın meslektaşımızla, 185 yıldır aklın ve bilimin yolundan şaşmadan halkımızın en yakın sağlık danışmanı olmaya devam ediyoruz. Kamuda, akademide, ilaç sanayiinde ve eczanelerimizde güvenilir ve kolay erişilebilir ilaç hakkını savunuyoruz. Sağlığı ve sağlıklı hayat hakkını savunuyoruz. O nedenle bu yılki Eczacılık Haftamızın temasını “Eczacı Varsa Hayat Var” olarak belirledik. Meslektaşlarımızın üstlendiği kritik roller, önce pandemide ardından büyük deprem felaketinde hem ulusal hem de uluslararası platformlarda çok daha net biçimde görüldü. Yani eczacılar sağlık otoritesinin geçiştirmesiyle, görmezden gelmesiyle kaybolup gidecek, görünmez olacak bir meslek grubu değildir, eczacılar sağlık sisteminin en hayati can damarlarından birisidir” dedi. “Hastaların ilaçlara erişimi sağlanmalıdır” “Hastalarımızın tedavileri için ihtiyaç duydukları ilaçlara erişimi sağlanmalıdır” diyen Karaarslan, “Ödemek durumunda kaldıkları ek tedavi maliyetleri azaltılmalıdır. Zamanında ve doğru müdahalelerle hastalıkların tedavisi ve engellemesi adına Ulusal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içerisinde sağlığa ayrılan payın artırılması, sağlık bütçesi içerisinde ilaca uygun oranlarda pay ayrılması zaruridir. Bir süredir gündemde olan kamudaki tasarruf tedbirlerine ilişkin çalışmaları mali disiplinin sağlanması, yüksek enflasyonun dizginlenmesi açısından gerekli buluyoruz. Ancak biraz önce ifade ettiğim gibi sosyal güvenlik açıklarını kapatmak, enflasyon hedeflerini tutturmak adına toplum sağlığını olumsuz yönde etkileyecek hiçbir tasarruf tedbiri alınmamalıdır. Halk sağlığını koruma gayretindeki bir meslek grubunun temsilcileri olarak bu uyarıyı yapmayı görev biliyoruz ve diyoruz ki; sağlıktan tasarruf olmaz. Hastaların bakım kalitesi ve güvenliğini sağlama, halk sağlığını koruma, ilaca güvenli ve akılcı erişimi garanti etme gibi rolleri üstlenen bir eczacı işgücü modeli, sağlık sistemimizin üzerindeki yükleri hafifleteceği gibi sistemin ekonomik anlamda sürdürülebilirliğine de büyük katkı sağlayacaktır. Yerli ve milli ilaç üretimi konusu çok önem verdiğimiz konu başlıklarından birisidir. Daha önce de dile getirdik, dışa bağımlı olmayan bir ilaç sanayi hedefi, bütün ilaç sektörünün ana hedeflerinden biri olmalıdır” şeklinde konuştu. “Yeni mezunlar için istihdam politikaları hayata geçirilmeli” “Yeni mezunlar için, artık yeni istihdam politikaları hayata geçirilmeli” diyerek sözlerine devam eden Başkan Karaarslan, “Kamu kuruluşlarında, özel hastanelerde ve devlet hastanelerinde, ilaç sanayinde, dağıtım kanallarında ve ilaca ilişkin hizmetlerin yürütüldüğü her alanda eczacı sayısı artırılmalıdır. Kamuda daha fazla eczacı istihdam edilmesi hastalarımızın daha etkin ilaç eczacılık hizmeti almasına katkı sağlayacaktır. İlaç sanayinde, ilacın gerçek uzmanı olan eczacıların daha fazla görev almasını sağlayacak kapsamlı istihdam politikaları hayata geçirilmelidir” dedi.
Denizli Denizli Büyükşehir Belediyespor başarılara doymuyor Denizli Büyükşehir Belediyespor, hafta sonu gerçekleştirilen yüzme, atletizm ve kuraş branşlarında düzenlenen müsabakalarda birçok derece ve şampiyonluk kazanarak bir kez daha Denizli’yi başarıyla temsil etti. Denizli Büyükşehir Belediyespor sporcuları katıldıkları müsabakalarda birçok derece ve şampiyonluk kazanarak başarılarına yenilerini ekledi. Bu kapsamda, Denizli Büyükşehir Belediyespor Yüzme Takımı, 10-12 Mayıs tarihleri arasında Antalya’da düzenlenen 11-12 Yaş Ulusal Gelişim Projesi Ligi Grup Müsabakaları’nda 11 Yaş Kızlar 4X50 m. karışık stil, 11 Yaş Kızlar 4X100 m. serbest stil, 11 Yaş Karma 4X50 m. karışık stil, 11 Yaş Karma 4X100 m. serbest stil ve 11 Yaş Erkekler 4X100 m. serbest stil kategorilerinde altın madalya almaya hak kazandı. Emir Aras Tekdemir 100 m. kelebek stil, Recep Erdem Bıçaklı 400 m. serbest stil, 200 m. sırtüstü stil ve 200 m. karışık stil ve Azra Selin Sert 100 m. ve 200 m. kurbağalama stilde aldıkları derecelerle altın madalyanın sahibi oldu. Öte yandan Türkiye Yüzme Federasyonu tarafından Marmaris’te düzenlenen Türkiye Açık Su Yüzme Yaz Şampiyonası Dünya Gençler Avrupa Gençler Comen Cup ve European Aquatics Ows Cup Leg-3 Milli Takım Seçme Yarışlarına katılan Denizli Büyükşehir Belediyespor Yüzme Takımı sporcusu Deniz Kılınç ise 14 Yaş Erkekler 5000 m. yarışında Türkiye 3’üncüsü olarak önemli bir başarıya imza attı. Alkışlar gençlere Antalya’da düzenlenen U-16/ U-18 Atletizm Türkiye Şampiyonası Seçme Müsabakalarında Denizli Büyükşehir Belediyespor Atletizm Takımı sporcusu Arda Bakırhan da U-16 Erkekler üç adım atlama branşında 12.02’lik derecesiyle Ege Bölge 1’incisi olarak şampiyon olmaya hak kazandı. 11-12 Mayıs tarihleri arasında Çankırı’da düzenlenen Büyükler Türkiye Kuraş Şampiyonası’nda Denizli Büyükşehir Belediyespor 26 ilden 247 sporcunun katıldığı organizasyonda da birçok başarıya imza attı. Sporculardan Dilan Çam kadınlar 48 Kg’da Türkiye 1’incisi, Ceylin Bayur kadınlar 87 Kg’da Türkiye 2’ncisi, Hasibe Sultan Kaplan kadınlar +87 Kg’da Türkiye 3’üncüsü olarak şampiyonada Denizli’yi başarı ile temsil etti. Dilan Çam ve Ceylin Bayur aldıkları sonuçlarla Avrupa Şampiyonası’nda Denizli’yi ve Türkiye’yi temsil edecek. “Gençlerle gurur duyuyoruz” Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, aldıkları derecelerle kendilerini mutlu eden tüm genç sporcuları tebrik ederek, başarılarının devamını diledi. Başkan Çavuşoğlu, “Bizlere bu gururu yaşatan sporcularımıza ve antrenörlerimize teşekkür ediyor başarılarının daim olmasını diliyorum. Gençlerle gurur duyuyoruz. Gençlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.