EĞİTİM - 13 Temmuz 2015 Pazartesi 10:03

Hem iş bulduran hem iş kurduran bir üniversite modeli

A
A
A
Hem iş bulduran hem iş kurduran bir üniversite modeli

İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda ortaya çıkan yeniliklere uyum sağlamak için girişimci ve yeni nesil bir üniversite olarak eğitim hayatını sürdüren Kadir Has Üniversitesi, öğrencilerine hem iş bulma hem de iş kurma konusunda destek sağlıyor.

Kadir Has Üniversitesi’nin yeni nesil ve girişimci bir üniversite olarak mezunlarına, akademisyenlerine ve öğrencilerine hem iş bulma hem de iş kurma anlamında destek verdiklerini söyleyen Kadir Has Üniversitesi İNEO Teknoloji Transfer Ofisi Direktörü İsmail Hakkı Polat, 21. Yüzyıl itibariyle özellikle iş dünyasının dinamiklerinin değiştiğine dikkat çekti. Sadece iş bulmanın değil iş kurmanın da önemli hale geldiğini belirten Polat, ‘’21. Yüzyılın dinamiklerini iyi anlaşmış ülkeler iş kurma olgusunu pekiştirmeye, büyütmeye ve teşvik etmeye çalışıyorlar. Bu bağlamda Kadir Has Üniversitesi yeni nesil üniversite vizyonu içinde sadece iş bulduran değil aynı zamanda iş kurduran, mezunlarının kendi ayakları üzeride durup girişimcilik ve yenilikçilik dinamiklerini çok daha etkin şekilde kullanabilecekleri yeni bir mezun modeli oluşturmaya çalışıyor’’ diye konuştu.

‘HEDEFİMİZ İLK 10 ÜNİVERSİTE İÇİNDE YER ALABİLMEK’
Son beş yıldır ilk 50 içinde oldukları TÜBİTAK’ın girişimcilik ve yenilikçilik endeksinde bu yıl 47. sıradan 37. sıraya yükseldiklerini ifade eden İsmail Hakkı Polat, ‘’50 üniversitenin yer aldığı endekste en fazla sıçrama yapan birkaç üniversiteden biriyiz. Öğretim görevlisi 500-600 civarında olan üniversitelerle 100’e yakın öğretim görevlisi olan butik bir üniversite olarak aynı skala üzerinden değerlendiriliyoruz. Bu durum bizim için bir engel olsa da buna rağmen ilk 50 üniversite içinde yer aldık. Ancak 10 basamaklık bu yükseliş yeterli değil bizim hedefimiz ilk 10 okul içinde yer alabilmek’’ dedi.

TÜBİTAK’TAN 1 MİLYON LİRALIK DESTEK
Geçen yıl üniversite bünyesinde kurdukları İNEO (Inerternational and Enterpreneurship) yani Girişimcilik ve Yenilikçilik Ofisi’nin bu yıl TUBİTAK’tan aldıkları 1 milyon liralık teknoloji ve transfer desteği ile faaliyete geçtiğini söyleyen İsmail Hakkı Polat, buna hak kazanan 34 üniversiteden biri olarak vizyonlarını ve misyonlarını bu çerçevede oluşturduklarını ifade etti. Temel vizyon ve misyonlarının girişimcilik ve yenilikçilik ekosisteminin kurulması, bu alandaki farkındalığı arttırmak ve bilgili, donanımlı, becerikli bireyler yetiştirmek olduğuna değinen Polat, ‘’Sadece öğrencileri değil akademisyenleri ve mezunları da bu olgunun içine çekerek geniş bir ortam ve bütün öğretim disiplinlerimiz arasında multidisipliner bir bakış açısı oluşturmak istiyoruz’’ diyerek konuşmasını sürdürdü. İNEO’nun logosunda yer alan beşgende beş farklı renk olduğunu belirten Polat bu renklerin sanat tasarımı, iletişim, hukuk, iktisadi-idari sosyal bilimler ve mühendislik ile doğa disiplinlerini temsil ettiğini söyledi.

GİRİŞİMCİLİK VE YENİLİKÇİLİK DERSİNİ TAMAMLAYANA KOSGEB SERTİFİKASI
Girişimcilik ve yenilikçilik nosyonunu güçlendirmek için önümüzdeki yıl itibariyle KHAS 200 adıyla bütün okula açık olacak girişimcilik ve yenilikçilik dersine başlayacaklarını kaydeden Polat, ‘’KOSGEB ile yeni bir iş anlaşması imzalamak üzereyiz, bu dersin farkı bu alanda olacak. Dersi başarıyla tamamlayan öğrenci ve mezunlara KOSGEB sertifikası verilecek. Bu sertifikayı alan öğrencilerin KOSGEB’ten 100 liraya kadar belli bir kısmı hibe olmak üzere faizsiz iş kurma kredisi alma şansı olacak. Yüzde 30’u veya 40 ‘ı hibe olacak kredinin kalan kısmı uzun yıllar içinde geri ödenebilecek’’ dedi. Bu kredinin, üniversitenin herhangi bir bölümünden bu dersi alarak mezun olmuş bir öğrencinin mezuniyetten hemen sonra kendi şirketini kurabilmesi için büyük avantaj olacağını söyleyen Polat, ‘’Bu uygulama girişimcilik nosyonunu daha belirgin hale getiren girişimci ve yeni nesil üniversite olma vizyonumuz açısından çok önemli bir adım’’ diyerek sözlerini noktaladı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Dayıdan yeğenlerine bakırcılık mirası Gaziantep’te Bakırcılar Çarşısı’nda 22 yıldır Turistlik El Sanatları Bakır ustalığı yapan Gökhan Bilici, 4 küçük yeğenine el sanatlarının püf noktalarını öğretiyor. Geleneksel bakırcılık sanatını gelecek nesillere taşıma misyonuyla hareket eden Bilici, bu zanaatın sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir kültür mirası olduğuna inanıyor. Çocukların her biri, dayılarının yanında hem eğleniyor hem de bakırı şekillendirmenin inceliklerini öğreniyor. Gaziantep’in tarihi çarşısında, bu 4 genç çırak, bakırcılık sanatının inceliklerini öğrenirken, aynı zamanda bu mesleğin geleceğini de şekillendiriyorlar. “Hiçbir zaman bizi aç susuz bırakmayacak bir iş yapıyoruz” Bakırcılık sanatının hiçbir zaman ekonomik sıkıntı yaşatmayacağını söyleyen Bilici, “Turistlik El Sanatları Bakır ustasıyım. 22 yıldır bu işi yapıyorum. İşimi severek yapıyorum. Yeğenlerimde benimle birlikte çalışıyorlar. Bana yardımcı oluyorlar. Yeğenlerim yaklaşık 5 - 6 yıldır benimle çalışıyor. Mesleğimiz iyi bir meslek. Hiçbir zaman bizi aç susuz bırakmayacak bir meslek yapıyoruz. Fakat temelden eleman yetişmiyor. Mecbur biz yeğenlerimizi, çocuklarımızı yetiştirmeye çalışıyoruz. Yeğenlerimde severek yapıyor işini. Zaten bir işi severek yapmazsan ondan bir verim alamazsın. Biz burada çaydanlık, sürahi, cezve ve ayran bardağı gibi birçok şey yapıyoruz” dedi. “Meslekler bir altın bileziktir” Meslek öğrenmenin gelecekte avantaj oluşturacağına değinen Bilici, “Bu mesleğin ölmemesi için herkesin kendi çocuğunu tüm meslek dallarında bir işe başlatmalı. İlerleyen zamanlarda esnaf olarak mesleğimiz ölmek durumunda. Biz son aşamasındayız. Belki bundan 5 yıl sonra hiç eleman yetişmeyecek. Okuyan kişinin mesleği oluyor. Eğer okumazlarsa ellerinde bir meslek olması onlar için gelecekte avantaj olur. Meslekler bir altın bileziktir” şeklinde konuştu. “12 yıldır bu mesleği ve severek yapıyorum” Henüz 18 yaşında olmasına rağmen 12 yıldır çıraklık yaptığını söyleyen yeğen Ahmet Kaya, “6 yaşında başladım. 12 yıldır bu mesleği ve severek yapıyorum. Ben çok sevdiğim için kardeşlerimde ilgi duymaya başladı mesleğe. Kardeşlerimde artık severek yapıyor işini. Ben bu mesleği ustaların eline bakarak öğrendim. Benim bir küçüğüm Ömer, 8 yıldır yapıyor bu işi. Onun küçüğü Mehmet, 4 yıldır yapıyor. En küçüğümüz Emre, 9 yaşında 3 yıldır da o yapıyor” diye konuştu.
Malatya Uzmanlardan ’kene’ uyarısı Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde görev yapan Aile Hekimi Dr. Fuat Zengin, havaların ısınması ile birlikte kenelerden bulaşan KKKA virüsü tehdidine dikkat çekerek, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakalarına karşı vatandaşları uyardı. Halk arasında bilinen adıyla kene ısırması olan Kırım Kongo Kanamalı Ateş (KKKA) hastalığı, Türkiye’de özellikle kırsal kesimlerde kentlere oranla daha fazla görülüyor. Vakalarda yanlış müdahale sebebiyle KKKA ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi izler ile kendisini gösterebiliyor. “Doğru bir yöntemle bulunduğu yerden alınmalı” Kene ısırığına maruz kalan birine panik yapmadan doğru müdahalede bulunulmasının önemine dikkat çeken Aile Hekimi Dr. Fuat Zengin, "Halk sağlığını ilgilendiren önemli konulardan bir tanesi de kenedir. Kene bir parazittir. Bu parazit daha çok Nisan ve Eylül aylarında toprak ve hayvancılıkla uğraşanlarda daha çok görebildiğimiz bir parazit türüdür. Kene, daha çok hayvanlarda emdiği virüsü insana taşıyor, taşınan virüs belirli bir zamanda sonra bir takım ciddi rahatsızlıklara neden olabiliyor. Kene bir insanı ısırdıktan sonra 12 ila 24 saat gibi bir süre geçmiş olması gerekiyor ki virüs bulaşmış olsun. Isırığa maruz kalan bir kişi öncelikle endişelenmeli ve kene doğru bir yöntemle bulunduğu yerden alınmalı. Sigara ile yakmak, üzerine alkol dökmek, keneyi yakmak bunlar kesinlikle yanlış olan yöntemlerdir. Kırsal bölgede yaşayan ve kenenin ısırdığı bir kişi ne yapacağını bilmiyorsa ya pense ya da bir ipi daire şeklinde keneye geçirerek yavaşça keneyi endişelenmeden çıkaracağız. Kene çıkarma esnasında endişelendirilir ve de sıkıştırılırsa patlama durumunda sıçrayan virüs ciddi sorunlara neden olabilir” dedi. "Elbise tercihine dikkat edilmeli” Tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşların elbise tercihlerine dikkat etmesi gerektiğini belirten Zengin, "Tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın vücutlarında açık yer olmamalı. Çalışırken, çorap ve çizme giymelerinin yanı sıra eldiven kullanımı önemlidir. Kene, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına sebep olabiliyor, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi riskinden dolayı kene ısırması önem arz etmektedir. Isırma sonrası hızlıca çıkarılmalı ve kontrollerin yapılması önerilmektedir" diye konuştu.
Hatay Köpek saldırısından kaçarken ayağını kıran çocuk, yaşadıklarını anlatı Hatay’ın Samandağ ilçesinde köpek saldırısına uğrayan 14 yaşındaki kız çocuğunun, saldırıdan kaçarken ayağı kırıldı. Olay anı güvenlik kamerasına yansırken, çocuk yaşadığı korku dolu anları anlattı. Olay, Samandağ ilçesi Değirmenbaşı Mahallesi’nde meydana geldi. 23 Nisan akşamı kuzenleriyle dışarıya çıkan 14 yaşındaki Zeynep Açar, yolun karşısında duran köpeğin saldırısına uğradı. Köpeğin üzerlerine doğru koştuğunu gören Açar, köpekten kaçarken yere düştü ve ayağını kırdı. Köpeğin kızlara saldırma ve Açar’ın kaçarken ayağını kırılma anları güvenlik kamerasınca kaydedildi. Kızı köpek saldırısına uğradıktan sonra konuşan Mithat Açar, yetkililerden sokak köpeklerinin toplanmasını istiyor. “O korkuyla ve can havliyle koşarken ayağımı çarptım ve kırıldı” Köpekten kaçtığı esnada ayağına kütüğe çarptığını belirten 14 yaşındaki Zeynep Açar, “Kuzenlerimle akşam yürüyüş yapmak istedik. Yolun karşısında bir köpek vardı. Köpeğe herhangi bir kışkırtma yapmamamıza rağmen üstümüze doğru koşmaya başladı. Biz de o korkuyla ve can havliyle kendimizi koşarken bulduk. Ben de o sırada ayağımı kütüğe çarptım. O esnada ayağım kırıldı. Şu an ayağımda hala ağrılarım var. Yürüme sürecim 2 ay sürebilir. Sokak köpekleri hakkında gerekenlerin yapılmasını istiyorum” dedi. “Kızım bu acıları çekti ama başka çocuklar çekmesin” Kızının yolda giderken köpek saldırısında uğradığını ifade eden Mithat Açar, “Geçen Çarşamba günü kızım ve kuzenleri yolda giderken akşam saatlerinde bir köpeğin saldırısına uğradı. Kızım köpekten kaçmaya çalışırken yolda duran kütüğe ayağa takılarak yere düşünce ayağı kırılıyor. Kızım bir köpek saldırısına uğradığını söyledi. Çevrede çok köpek var ama kızıma bir köpek saldırdı. Bir köpeğin saldırısı da yeterli oluyor. Yetkililerden sokak köpeklerinin toplanmasını istiyorum. Kızım bu acıları çekti ama başka çocuklar çekmesin. Yetkililerden bir çözüm bulmalarını istiyorum” ifadelerini kullandı.