EKONOMİ - 23 Haziran 2017 Cuma 10:05

Heyecanlandıran proje Türkiye'nin 600 milyon euroluk zararını önleyecek

A
A
A
Heyecanlandıran proje Türkiye'nin 600 milyon euroluk zararını önleyecek

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Veteriner Fakültesindeki 3 öğretim üyesi, Türkiye'de yıllık 600 milyon euroluk kayba yol açan buzağı ölümlerini, hazırladıkları "Altın Buzağı-Can Sütü Projesi" ile önlemeyi amaçlıyor.

OMÜ Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Duygu Dalgın, Doç. Dr. Yücel Meral ve Doç. Dr. Didem Pekmezci, hayvancılığın en büyük problemlerinden olan buzağı ölümlerini önlemek için 2 yıl üzerinde çalıştıkları 'Altın Buzağı-Can Sütü Projesi'nin sonuna geldi. Büyük bir bölümü doğumdan hemen sonra gerçekleşen buzağı ölümlerini kolostrum ikame tozu (ağız sütü) ile önlemeyi amaçlayan öğretim üyeleri, yıllık 600 milyon euroluk bir ekonomik kaybın önüne geçmeyi hedefliyor. Samsun Valiliği, Samsun Büyükşehir Belediyesi, Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) ve OMÜ'nün desteğiyle üretilecek kolostrum ikame tozunun proje bedeli yaklaşık 4 milyon TL. Kurulacak tesiste 8 ay içerisinde üretilmesi planlanan kolostrum ikame tozuyla ilk olarak TR83 Bölgesi olan Samsun, Çorum, Amasya, Tokat'ta uygulanacak.

Ürünün, Türkiye coğrafyasına uygun ilk yerli kolostrum ikame tozu olacağını belirten Doç. Dr. Duygu Dalgın, ithal ürünlerden daha kaliteli bir ürün olduğunu söyledi.

"Yurt dışında buzağı ölümleri yüzde 1-2 civarındayken ülkemizde maalesef yüzde 15"

Proje ile buzağı ölümlerini azaltmayı hedeflediklerini belirten Doç. Dr. Duygu Dalgın, "Buzağılar annelerinden tamamen savunmasız olarak doğuyorlar. İneklerde anne rahmi son derece kalın bir yapıda olduğu için bağışıklık proteinleri bu duvarı aşarak buzağıya geçemiyor. Doğduğu zaman da bütün etkenlere açık halde oluyor. Doğumdan sonraki ilk ay içinde yenidoğan buzağı ölüm oranı, total ölüm oranının yüzde 80-85’ini oluşturur ve özellikle üçüncü haftada çok yüksek seyreder. Bu nedenle hayvancılığın en büyük problemi buzağı ölümlerinin fazla olması. Yurt dışında buzağı ölümleri yüzde 1-2 civarındayken bu ortalama ülkemizde maalesef yüzde 15 civarında. Bu oran çok büyük bir ekonomik kayba neden oluyor. Buzağının anneden doğduğunda güçlü olmasının altın anahtarı; anneden sağlıklı bir ağız sütü almasıdır. Bu ağız sütünü 2 saat içerisinde almalı ve kaliteli olmalı. Ama annenin ilk ve ikinci doğumu olduğu durumlarda, sezaryen durumlarında, iyi beslenmemişse, anne ithal hayvan olduğu durumlarda anne sütü kalitesiz oluyor. Anne ağız sütünü alsa bile yetirince bir bağışıklılık ortaya çıkmıyor. Yurt dışında bu sorunun üstesinden gelebilmek için; kaliteli ağız sütlerini topluyorlar, süt tozu haline getiriyorlar annenin sütü yeterli değilse veya anne ölmüşse hemen hazırladıkları süt tozunu buzağıya veriyorlar. Sonucunda buzağı dış etkenlere karşı tamamen korunaklı hale geliyor. Bu uygulama ülkemizde yoktu. Bununla ilgili ekibimizle çalışmalarımızı yaptık. Türkiye coğrafyasına ait kolostrum ikame tozunun patent başvurusunu da yaptık. Şimdi üretime geçerek önce TR83 Bölgesi olan Samsun, Çorum, Amasya, Tokat illerinde uygulamayı amaçlıyoruz. Çiftçilerimize de eğitimler vererek ağız sütünün önemini anlatmak istiyoruz. Projeyi, eski Samsun Valimiz İbrahim Şahin'in büyük desteği var. Proje sözleşmemiz ise Samsun Büyükşehir Belediyesi ve OKA arasında yapılacak. Tesis kurulumunu Samsun Büyükşehir Belediyesi üstlendi. Ondan sonra 8 ay içerisinde ürün ortaya çıkacak. Biz de sahada bunu tanıtacağız, farkındalık eğitimleri vereceğiz. 1,5 yıl içerisinde hayvancılık değerlerinde değişim olmasını bekliyoruz" dedi.

"Piyasada buna benzer bir ürün yok"

Kendi ürünlerinin yurt dışından gelen piyasadaki ürünlerden daha iyi olduğunu vurgulayan Dalgın, "Yurt dışından gelen ürünler var. Fakat buradaki hastalıkla yurt dışındaki hastalık farklıdır. Piyasada çok fazla buzağı bağışıklığını destekleyen ürün var. Buzağı ölümlerinin yüzde 80'i ilk 3 haftalık dönemde oluyor. Hayvan ya ishal oluyor ya da solunum yolu problemi oluyor. Bunun için çok fazla destek var ama bu desteklerde çok az bir bağışıklılık proteini var. Asıl önemli olan hayvanın doğduktan iki saatlik süresi. Hayvan kendi bağışıklılık proteinlerini elde edene kadar 25 gün onunla idare ediyor. Biz anneden alınabilecek optimal kalkanı sağlıyoruz. Piyasada buna benzer bir ürün yok zaten" diye konuştu.

"600 milyon euronun çok çok üstünde Türkiye'nin bir kaybı var"

Türkiye'de yılda ortalama 6 milyon buzağının doğduğunu belirten Dalgın, "Bunun yüzde 15'i olan 900 bin buzağıyı biz kaybediyoruz. Bir buzağının 2 bin lira olduğunu hesap edersek 600 milyon euro bu ülkenin bir kaybı var. 2016 sektör raporuna göre et ithalatımız yüzde 125 arttı. Sadece buzağı ölümlerinden kaybettiğimiz et yılda 65 bin ton. Biz bu proje ile ilk etapta yarı yarıya bunu azaltmak düşünüyoruz. Buzağı ölümü hesap edilirken sadece 2 bin lira hesap edilmemeli. Buzağının ilerideki verimi, vereceği döl, sütten kaybı, et kaybı etmenler de var. Bunları da hesap edersek 600 milyon euronun çok çok üstünde Türkiye'nin bir kaybı var. Sayın Bakanımız Faruk Çelik'in de ifade ettiği gibi 'biz buzağı ölümünü durdurursak et ithalatına gerek kalmaz, dışa bağımlılığımız azalır'. Nüfus artıyor. Bu anlamda çok önemli bir adım olarak bunu görüyoruz. Bu işte söz sahibi olan herkes de bu projeyi destekliyor" şeklinde konuştu. 

Kenan Akyüz
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.